19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22J1AZÎRAN 1988 HABERLER CUMHURİYET/7 WASHINGTON Yine Kıbrıs, yine 7/10 Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in önümüzdeki hafta gerçekleşmesi beklenen ziyareti arifesinde ABD Kongresi Senato Ödenekler Komisyonu Alt Komitesi, Türkiye'ye verilecek yardımı 20 milyon dolar azaltarak hem Kıbrıs koşuluna hem 7/10 oranına bağladı. UFUK GÜLDEMtR WASHINGTON ABD Kongresi Senato Ödenekler Komisyonu'na bağlı Dış Operasyonlar Alt Komitesi, dün öğleden sonraki birleşiminde, 1989 bütçe yılında Türkiye'ye verilecek yardımı yine Kıbns koşulu ve 10'a 7 oranıyla kabul etti. Kongre'nin Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in önümüzdeki hafta gerçekleşmesi beklenen resmi ziyareti arifesinde bu ziyaretin taşıyacağı mesajlarla uyum arzetmeyen bir "kayıtsuhk" içinde oltnası, "Tiirk kamuoyunda yaratacağı tepkiler" nedeniyle rahatsızlık yarattı. Reagan yönetimi yılbaşında bütçe yasa tasansıru Kongre'ye sunarken Türkiye'ye 550 milyon dolar askeri, 70 milyon dolar ekonomik, 3 milyon 500 bin dolar da askeri eğitim yardımı olmak üzere toplam 623 milyon 500 bin dolar verilmesini önermişti. Askeri yardımın tamamımn da hibe olarak verilmesini istemişti. Senato Dış Operasyonlar Alt Komitesi, askeri yardımı 550 milyon dolardan 500 milyon dolara indirdi, ancak bu miktann tamamımn hibe olarak verilmesini kararlaştırdı. Buna karşılık yönetimin önerdiği 70 milyon dolar ekonomik yardımı 100 milyon dolara yükselterek ödenekler komisyonuna bunun da hibe kapsamına alınmasını tavsiye etti. Eğitim yardımı ise aynen kaldı. Böylece Senato Alt Komisy.onu, yönetimin Türkiye için önerdiği miktardan 20 milyon dolar kesinti yapmış oldu. Yardım konusu önümüzdeki gunlerde Ödenekler Komisyonu'nda, onu takiben de Kongre'nin her iki kanadının genel kurulunda ele ahnacak. "tşte suikastçının ifadesi" haberi üzerine DGM savcılığı yazılı emir verdi TnşalpgözaltınaalındıAnkaraBüromuzarandı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DGM Savcılığı, gazetemizde dün yer alan "tşte suikaslçının ifadesi" haberinin kaynağını öğrenmek için Ankara büromuzda yazılı emirle arama yaptırdı. Haberi yazan arkadaşımız Erbil Tuşalp de gözaltına alındı. Siyasi polis, önce öğle saatlerinde DGM Savcısı Nusret Demiral'ın talimatıyla Erbil Tuşalp'i gözaltına aldı. Siyasi polis, daha sonra Tuşalp'in gözaltına alınmasıyla ilgili yazıya dayanarak Ankara büromuzu aramak istedi. Ancak Ankara temsilcimiz Yalçın Dogan'ın ve gazetemiz avukatı Emin Değer'in mahkemeden özel arama izni talep etmeleri üzerine, Ankara Siyasi Şube polisleri, DGM Savcılığı'na başvurarak özel izin istediler. Bu iznin verilmesi, beş saat surdu. Bu süre içinde beş siyasi polis, gazetemizde "kojıuk" oldu. Arama sonucunda polis, Başbakan özal'a suikast girişiminde bulunaıı Kartal Demirag'ın ifadesine ilişkin herhangi bir belge bulamadı. Erbil Tuşalp'in gözaltına alınmasından aramanın gerçekleştirilmesine kadar geçen olaylar şöyle gelişti: Dün sabah 11.45 sulannda gazetemiz Ankara Burosu'na gelen iki sivil polis, "bilgisine başvurulmak üzere'' muhabirlerimizden Erbil Tuşalp'i Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne götüreceklerini söylediler. Bir polis otosuyla Ankara Emniyet Siyasi Şube Müdürlüğü'ne götürülen Tuşalp, saat 12.25'te Başkomiser tbrahim Dedeoğlu tarafı ndan teslim alındı. Polis yetkilileri, Tuşalp'in Ankara DGM Savcısı Nusret Demiral'ın yazılı emri üzerine gözaltına alındığını söylediler. Cııııılıııriyet'e baskı Masa mt, büro mu? Yazılı arama kararıru getiren Siyasi Şube Mudür Yardımcısı Ali Kalkan, aramanın bütün buroda yapılmayacağmı, sadece Erbil Tuşalp'in masasının aranacağını bildirdi. Avukat Değer, büronun bütün olduğunu, muhabirlik faaliyeti olarak bir gazetecinin her masada fiilen çalışabileceğini, bu nedenle böyle bir aramanın tüm büroyu kapsayacağını, bunun da anayasaya uygun olmayacağını yineledi. Kalkan, yeniden Emniyet Müdüriüğü'yle görüştü. Kalkan, avukat Değer'e Tuşalp'in masası olarak gösterilecek bir masada arama yapmakla yetineceklerini, büroyu aramak gibi bir amaçlannın ve hedeflerinin olmadığını söyledi. Daha sonra temsilcimiz Doğan'dan Tuşalp'in masasını göstermesi istendi. Gösterilen masa daha sonra Siyasi Şube Emniyet Amirlerinden tbrahim Dedeoğlu ve bir polis memuru tarafından aranılarak masada bulunanlarla ilgili tutanak düzenlendi. Tutanakta büronun değil, Tuşalp'in masasının arandığı belirtildi. S SMTÜK BEKLEYİŞ Ankara temsilcimiz Yalçın Dogan'ın (sağda) odasında polisler ve arkadaşlanmız DGM Savcılığı'nın yazılı emrinı bekliyor. Mehmel Ağar, 'Biz DGM Savcısı'nın 13. maddeye göre verdiği emri yapmak zorundayız. Biliyorsunuz 15. madde zabıtanın sorumluluğuna dairdir' dedi. Ben buna yanıt olarak, 'Yazılı emir olmadan yapılacak hcr uygulama fiili durum yaratır ve bu fiili durum sizi güç durumda bırakır ya da uygulayıcıyı guç durumda bırakır. Siz bugün en yetkili yerdesiniz. Deneylerime dayanarak söylüyorum, eğer yazılı emir olmadan, dahası hâkim kararı olmadan memurlarınıza emir verirseniz, sorumluluktan kurtulacağımzı sanmıyorum. Ayrıca hazırlık soruşturmasındaki gizliliğin bozulmasındaki sorunıluluk hazırlık soruşturmasını gizli tutmakla sorumlu savcılık ve zabıta makamlanna aittir. Basın hazırlık soruşturmasıyla ilgili bir konuda haber almışsa, yayın yasağı olmadığına göre bunu yazacaktır. Birşey daha anımsatmak isterim. Biz 12 Eylül döneminde bile böyle bir uygulama görmedik. Yani sıkıyönetim bile bir gazetenin bürosuna gelip arama yapmadı' dedim." Avukat Değer'le gorüşmesinden sonra Ankara Emniyet Müdürü, konuyu yeniden DGM Savcısı'yla göruşeceğini bildirdi. Daha sonıa gazetemizi arayan Emniyet Müdüru Ağar, DGM Savcılığı'nın 'işyerinde arama yapılmasını öngören yazılı talimatı verdiğini" bildirdi. Ağar, DGM'nin arama belgesinin Siyasi Şube Mudur Yardımcısı Ali Kalkan eliyle gönderildiğıni, arama yapmak için ek ilave polis söııdermeye gerek bulunmadığını ifade etti. Kalkan'ın arama belgesinde "söz konusu haberie ilgili olarak haberi yazan şahsın ev ve işyerinde derhal arama yapılması gerektigi" bildiriliyor. Ankara DGM Savcı Yardımcısı Ülkü Coşkun imzalı B1988/418 sayı numaralı saat 20.20'de düzenlenen belge şoyle: "Emniyet Müdürlüğü'ne Ankara, tlgi: Savcılığımızın Ankara Emniyet Mudurluğü'ne yazdığı ve sayı B1988 418 sayılı talimatımız. 21.06.1988 gunü Cumhuriyet Gazetesi'nde 'tşte Suikastçının İfadesi' başlıklı. gazeteo Erbil Tuşalp'in yazdığı haberie iigili olarak ilgi talimatımız müdüriüğünuze bildirilmiş olup, 2848 sayılı DGM Arama sonucunda Demirağ'ın ifadesiyle ilgili bir zabıt bulunamaKanunu'nun 8, 29. maddeleriyle, dı. Böylece 11.20'de Emniyet MüCMK'nın 86, 90, 92, 96, 97, 98. dürlüğü'ne iki sivil polis tarafından "davet" edilmesiyle başlayan "lsmaddeleri gereğince 3005 sayılı meşhut suçlar muhakemesi uyann te suikastçının ifadesi" başlıklı haca gecikmesinde sakınca bulunan beri n serüveni saat 23.00'te polishal olması göz onune alınarak ve lerin yanlannda Tuşalp'le birlikte ayrılmalarıyla sona erdi. 18.10'da sanık Erbil Tuşalp'in eyleminin TCK 132/3 maddesi kapsamında büroya gelen polisler, arama işlemini 21.40'da gerçekleştirebildiler. bulunması nedeniyle bu şahsın ev ve işyerinde ilgi talimatımız doğ Tuşalp'in masasının aranması 8 dakika sürerken, 1.5 sayfalık tutananıltusunda derhal arama yapılarak |ın yazılıp imzalanması yaklaşık I suç delillerinin elde edilmesi ve ;aat surdü. sa>cılığımıza bilgi verilmesi rica olunur." Bu arada olayı haber alan öteki TCK'nın 132/3. maddesi şu ıgazetelerin muhabirleri ve bazı yaisancı ajansiarın temsilcileriyle bazı hukmu taşıyor: "Selahiyetli makamlann neşir gazeteci ve yazarlar "mesleki büromuza veya işaasını men ettiği malumatı dayanışma" için istihsal eden kimse iki seneden 8 geldiler. seneye kadar ağır hapis cezası ile Dün geceyi Ankara Emniyet cezalandırılır." Müdürlüğü'nde geçiren Tuşalp'in, bugün öğlen saatlerinde DGM Savcılığı'na çıkarılarak ifade vermesi bekleniyor. YılmazbugünKKTC'ye gidiyor Denktaş: Federasyon olacaksa, tanınmalıyız tZZET RIZA YALIN anlamına geldiği iddia edildi. Açıklamada, ziyaretin, BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs sonınuna adil ve kalıcı bir çozüm bulunması için toplumlararası görüşmeleri başlatmaya çalıştığı bir dönemde yapıldığı da kaydedildi. Öte yandan, EDEK'ten sonra komünist AKEL Partisi de Mesut YJmaz'ın KKTC ziyaretini protesto etmek amacıyla bugün Lefkoşa'nın Rum kesiminde bir miting düzenleyecek. Bu arada, KKTC, Rum polisinin BM Barış Gücü'nün denetimindeki ara bölgede bir Türk askerini tutuklamasına yeniden tepki gösterdi. KKTC Dışişleri ve Savunma Bakanlığı Sözcüsü dün Lefkoşa'da yaptığı açıklamada, "Gerek bu ga>ri kanuni hareket gerekse ara bolgede Rum silahlı unsuriannın süregelen varlığı, ara bölgenin açık bir ihlalidir ve tarafımızdan kesinlikle kabul edilemez" dedi. ; LEFKOŞA Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz'ın bugün başlayacak KKTC ziyareti öncesinde Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, "Kıbns'ta çözüm federasyon olacaksa KKTC'nin tanınması gerektiği" yolundaki görüşunu tekrarladı. Yılmaz'ın iki gün sürecek ziyaretine tepki olarak Sosyalist EDEK Partisi bu akşam Lefkoşa'daki Ledra Palas barikatı önünde bir gösteri düzenliyor. KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, federasyona geçilmeden önce KKTC'nin tanınması gerektiğini söyledi. KKTC'nin varolduğunu Rum tarafı tanısa da tanımasa da temsilcileri kanahyla görüşmelere katılacağını kaydeden Denktaş şunları söyledi: "Federasyona imza atmamızdan önce dünyaca tanınmamız şarttır. Bu ise doğduğumuz gündea itibaren hakkımızdır ve gereklidir. Tanınmamamız ise haksızlıkdr. Bu durum, Rum tarafına Kıbns Cumhuriyeti olarak davasını siirdttrme olanagı verdiği için sorunun çözümüniı engellemektedir." KKTC Başbakanı Derviş Eroğlu da, Kıbns sorununun bir bütün olarak ele alınması gerektiğine inandıklarını belirterek, "Hükümetimiz sonınun parça parça ele alınmasına karşıdır" dedi. öte yandan, iki gün surecek resmi ziyareti için bugün Ankara'dan hareket edecek olan Dışişleri Baanı Mesut Yılmaz öğieden sonra £rcan Havaalam'nda resmi törenle karşılanacak. Kıbns Rum yönetimi, Yılmaz'jn KKTC'ye yapacağı ziyarete tepki gösterdi. Güney Kıbns'ta dün yapılan resmi açıklamada, Mesut Yılmaz'ın ziyaretinin, BM ve AT dahil olmak üzere, uluslararası örgütlerin Kıbrıs'la ilgili kararlannın "ibiali" Yazılı emir Erbil Tuşalp, saat 17.00 sıralarında Ankara Emniyet Siyasi Şube Müdurluğü'nden alınarak OrAn Sitesi'nde bulunan evine "tşte suikastçının ifadesi" başlıklı haberle ilgili belgeleri bulmak amacıyla göturüldu. Ancak Tuşalp'in belgelerin gazetede olabileceğini söylemesi üzerine evde arama yapılmadı. Daha sonra Tuşalp'le birlikte Kızılay'da bulunan Cumhuriyet Ankara Burosu'na gelen polis söz konusu belgeleri almak için buroda arama yapmak istediklerini belirtti. Ankara Bürosu İstihbarat Şefı Ahmet Tan, mahkeme kararı olması gerektiğini bildirdi. Gozaltına alınma karannın arama için yeterli olmadığını polislere iletti. Bu arada gazetemiz avukatlarından Emin Değer, büromuza çağrıldı. Avukat Değer, sivil polislere yapmak istedikleri aramanın anayasanın 21., 28. ve 31. maddelerine aykın olduğunu söyledi. Değer, bir gazete bürosunun aranmasının cumhuriyet tarihinde ilk kez gerçekleşeceğini ve bunun bir suç olujturacağını dile getirdi. • Sivil polisler, bu itiraz üzerine bir kez daha Emniyet Müdürlüğü'ndeki amirleriyle görüştüler. Telefon ve telsizlerle yapılan bu görüşmelerde amirler de yeniden DGM Savcılığı 'yla temas kurdular. Bu arada Ankara Temsilcimiz Yalçın Doğan, mahkemeden yazılı kararı getirilmeden büronun aranmasına izin verilmeyeceğini ifadeetti. Doğan, "Büronun aranması için elinizde yazılı özel bir tebligat yok. Elinizdeki yazı yalnızca gözaltına alınma ^zısıdır. Bu nedenle buromuzun aranmasına izin vermeyiz" dedi. Siyasi polis ekibinin şefi, bu itirazlar üzerine büromuzdan Ankara DGM Savcı Yardımcılanndan adını vermediği bir yetkiliyle görüşerek durumu anlattı. Emniyet yetkilisi, görüşmeden sonra savcı yardımcısının kendisine büronun aranmasına gerek olmadığını, ancak Tuşalp'in çalışma masasının aranmasının yeterli olacağını söylediğini iletti. Avukatımız Değer, bu isteğe de karşı çıkarak "gazetede arama için yazüı özel emir"de srar etti. Daha sonra siyasi polis yetkilisi, adını vermediği bir amirini arayarak durumla ilgili bilgi verdi. Bu arada Ankara Emniyet Müduru Mebmet Ağar ile gazetemiz avukatı Emin Değer arasında bir telefon görüşmesi gerçekleşti. Değer, görilşme sırasında Ağar'a, hâkim ka' rarı olmadan bir arama yapılamayacağını belirtti. Emin Değer, Ağar'la aralannda geçen görüşmeyi şöyle anlattı: "DGM Savcısı'nın yazılı emri olmadan, daha doğrusu hâkim karan olmadan bir arama yapılamaz. Size once anayasamn 21., 28. ve 30. maddelerinden ilgili hiikümler okumak isterim. Mehmet Ağar, 'Biz onları biliyoruz' dedi. 'Bildiğinizi ben de biliyorum. Ancak deneyimli bir hukukçu olarak okumakta yarar görüyorum. Lutfen dinleyin' dedim ve Ana>asa'nın konut dokunulmazlığıyla ilgili 21. raaddeyi, 28. maddenin ilgili iki fıkrasını ve 30. maddesini okudum ve sonunda "buradaki arkadaşlara da ilk anda söyledim. Size de sövlemek gereğini duyuyonım. Genellikle yetkililer, jnsayı bir yana bırakarak bu gibi durumlarda yasaya aykırı emir verebilirler. Böyle bir uygulama, yani yasaya aykın emirle yapılan bir uygulama emri veren çekildiği an uygulayıcıyı giiç durumda bırakrr." dedim Cumhuı Tuşalp kimdir? Emniyet Mudurlüğü'ndegözaltında tutulan arkadaşımız Erbil Tuşalp, 1945 yılında Akşeair'de doğdu, Askeri liseyi v e harp okulunu bitirdikten sonra çeşitli yerlerde görev yapü. Süvari üsteğineniyken ordudan aynldı. Daha sonra TRT'ye kameraman olarak girdi. 1975'te Vatan'da, daha sonra Dünya'da çalıştı. 1979 yılı başında Cumhuriyet'in Ankara Bürosu'nda göreve başladı. Tuşalp'in, "Bin tnsan", (6. baskı), "Bin Belge" (3. baskı), "Bin Tamk" (4. baskı), "Arük Demokrasi îsteyin' ve son olarak da "Eylül İmparatorluğu" adlı kitapları bulunuyor. M46'lara ödenen fazlalık geri ahnacak EVREN DEĞER ANKARA ABD'de ortaya çıkan "torpido skandalı"ndan Tıirkiye'nin mali açıdan bir zarar görmeyeceği belirlendi. Türkiye'nin söz konusu MK46 torpidolarını FMS kredisi ile aldığı ve faturalarda ortaya çıkan 700 bin dolarlık fazlanın Türkiye'ye geri ödeneceği belirtildi. 700 bin dolarlık fazla geri ödenmediği takdirde ise, Türkiye bu parayı FMS kredisi olarak kullanabilecek. ABD'de ortaya çıkan ve Türkiye ile Kanada'ya "şişirme fiyalla" torpido verilmesi ile ilgili "torpido skandalı" konusunda görüşlerine başvurduğumuz bir yetkili, söz konusu olayın ABD devletinin yaptığı bir alımda, "alım fiyatları üzerinde yaptlan denetim sonucunda ortaya çıkan bir sıkıntı olduğunu" belirtti. Yetkili, Türkiye'nin daha önceden torpido alımı için ihtiyaç belirleyerek, bunu ABD'ye ilettiğini, alımı ise Savunma ve Güvenlik Yardımları Ajansı'nın (Defense Security Assistance Agency) torpidolann üreticisi olan Honeywell şirketinden yaptığını belirtti. . Pentagon'un alım ve satım işlerini bağımsız olarak gözlemleyen "Project on Military Procurement" kuruluşunun ortaya çıkardığı skandalda, Türkiyenin 700 bin dolarlık bir fazlasının olduğu saptanmıştı. Yetkili, bu fazlalığın ya Türkiye'ye iade edileceğini ya da Türkiye'nin bu miktarı başka bir projede FMS kredisi olarak kullanabileceğini de söyledi. Yetkili, "Sonuçta bu para Türkiye1 nin hesabında kalacaktır" şeklinde konuştu. Edinilen bilgilere gore, ortaya yeni çıkan torpido skandalı ile ilgili soruşturma geçen yıl başlatıldı. Görüşlerine başvurduğumuz yetkili, skandalın Türkiye ile hiçbir ilgisi olmadığını, Türkiye'nin yaklaşık 7 milyon dolarlık torpido aldığını da bıldirerek, "Sanıyorum yapılan araştırma sonucunda torpidolann fiyatı FMS maliyet uıısurlanna göre bövle olmamalıydı şeklinde bir göriiş oluştu ve suiistimale rastlandı. Ama yine söyliiyorum, bu ABD'lilerin kendi içindeki bir olaydır. Bu mesele ortaya çıktıktan sonra Türkiye bu 700 bin dolardan yine yararlanacaktır" dedi. 'Torpido skandalı' Milliyet Yazı Işleri Müdürü DGMMe ifade verdi mehmet Ali Birand'm, PKK lideri Abdullah Öcalan 'la yaptığı röportajın yayımının DGM'ce durdurulmasından sonra Milliyet Gazetesi Sorumlu Müdürü Eren Güvener'in savcılıkça ifadesi alındı. Yeni Demokrasi MilletvekiliManas: 'Davos abartıldı' SA.T 2100 Erbil Tuşalp, sivil polislerin arasında büromuzdan çıkarak geceyi geçireceği Emniyet Müdürlüğü'ne gıdıyor. Dış Haberler Servisi Yunanistan'da ana muhalefet partisi Atina Milletvekili Stefanos Manos, "Tiirk birlikleri Kıbns'tan geri çekildikleri gibi birkaç saat içinde geri de dönebiliricr. Kalıcı bir çerçeve çizilmeden Türk askerlerinin adadan çekilmesi kendi başına o kadar önemli değildir" dedi. Propeler kulubünün davetlisi olarak Istanbul'a gelen Manos dun düzenlediği basın toplantısında, "Politikacılar Davos'un önemini abarüyorlar. Kamuoyu Davos'a daha uzak duruyor" diye konuştu. Davos'un iki ülke arasındaki savaş olasılığını ortadan kaldınp kaldırmamakla bir ilgisi olmadığını söyleyen Manos, "Davos oluralu bir atmosferin yaratılması için önemli bir fırsattır aroa bundan öte birşey değildir" dedi. ' 1977'den beri Yunan Parlamentosu'nda milletvekili ve 1981'e kadar Sanayi ve Enerji Bakanlığı yapan Manos, gazetecilerin Davos süreci ve Kıbns konusundaki sorulannı yanıtladı. İlerlemeler kaydedilmesi gereken sorunlarm başmda Kıbrıs"ın geldiğini belirten Manos bir gazetecinin "Papandreu'nun Kıbns'taki Tiirk birliklerinin çekilmesi konusundaki ısran" hakkındaki sorusuna şu yanıtı verdi: "Tıirkiye'nin Kıbns'tan askeri birliklerini çekmesi konusunda fazla ısrar ediliyor. Turk birlikleri geri çekildikleri gibi birkaç saat içinde geri de dönebiiirler. Türk askerlerinin adadan çekilmesi kendi başına o kadar önemli değildir. Kalıcı bir çerçeve vizilmeden Türk askerlerinin adadan çekilmesi sadece olumlu bir jest olur." Tuşalp'in gözaltı ve buromuzun aranması tepkiyle karşılandı IPPdan Özal'a protesto ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Buromuz muhabirlerinden Erbil Tuşalp'in DGM savcılığmın talimatıyla gözaltına alınması tepki uyandırdı. SHP Genel Sekreteri Fikri Sağlar, DGM savcısının adeta "hükümel güvenlik savcısı" gibi hareket ettiğini söyledi. Uluslararası Basın Enstitüsü (1P1) Direktöru Peter Galliner, Başbakan Turgut Özal'a gönderdiği telgrafta, Erbil Tuşalp'in daha fazla baskı altında tutulmamasını ve serbest bırakılmasını istedi. altında kalmadan işine devam etmesini sağlamanızı özellikle rica ediyoruz." "Hükümet güvenlik savcısı" SHP Genel Sekreteri Fikri Sağlar, Erbil Tuşalp'in gözaltına alınması dolayısıyla verdiği demeçte, DGM savcısının adeta "hükümet güvenlik savcısı" gibi hareket ettiğini kaydederek, "Sayın DGM savcısının, gazeteci gözaltına alma ve büroya polis gönderme konusunda gosterdiği beceri \e sürati, saldırganları, canileri ortaya çıkarmakta gostermesini diliyoruz" dedi. Sağlar, sozlerini şöyle sürdurdü: "Başbakan Özal. güven oylaması öncesinde polisin aldığı bir ifadeyi, yani ilk hazırlık soruşturmasını TBMM kürsüsünde naklen yayında okudu. O zaman ilk soruş4urmanın gizliliğini açıkça 50 milyon kişinin onünde çiğneyen Başbakan için DGM savcısı ne yapmıştır? Şimdi hukuk devleti olduğunun farkına, görevlerini yapan basın mensuplan söz konusu olunca mı varıldı? Bu gözaltına alınma olayı basın üzerine kurulmak istenen son bir hafta içindeki ikinci baskıdır. Bu, hukuk dev letine karşı ayıptır. Bu ayıbın ise adalet mekanizması içinde yer alanlar tarafından işlenmesi üzüntü vericidir." ÇGD'den protesto Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Ahmet Abakay, Ankara Büromuzdan Erbil Tuşalp'in gözaltına alınmasını protesto etti. Abakay şöyle dedi: "Bu hafta başında Ankara'da matbaa kuşatan anlayış, bu kez Cumhuriyet Gazelesi'nin Ankara Burosu'na yönelmiş. DGM savcılannın yazılı talimatıyla gazete bürosu na gelen ekip, üyemiz Erbil Tuşalp'i gözaltına almıştır. Tuşalp ve gazetesi Cumhuriyet, basının temel görevi ve amacı olan kamuoyunu ilgilendirme gibi doğal bir görevini yerine getirmişlir. Açıktır ki gözaltı girişimi basının bu doğal görevini yerine getirraeyi önlemek ve korku salmayi amaçhımaktadır. Başbakana suikast eylemi basın ve gazeteciler üzerinde baskının bahanesinin gerekçesi yapılamaz." Galliner'in Özal'a telgrafı Uluslararası Basın Enstitüsü (1PI) Direktöru Peter Galliner, gazeteci Erbil Tuşalp'in gözaltına alınmasından kaygı duyduğunu belirtti. Galliner'in Başbakan Turgut Özal'a çektiği telgraf şöyle: "Uluslararası Basın Enstitüsü (1PI), Cumhuriyet Gazetesi Ankara Bürosu'ndan gazeteci Erbil Tuşalp'in gözaltına alınmasından kaygı duymaktadır. Mevcul koşullann son derece güç olduğunun bilindnde olmakla birlikte, hukümetinizi basın özgürluğümı ve serbest bilgi akışını geliştirmcye çağırıyoruz. Sizden, Erbil Tuşalp'in serbesl bırakılmasını ve daha fazla baskı bildirdi. Insan Hakları Derneği'nin açıklamasında şöyle denildi: "Kurucu üyemiz Erbii luşalpin bir haber nedeniyle gözetim altına alınmasını nefretle kınıyoruz. Olay, Türkiye'de düşünce ve örgütlenme hakkıyia, basın özgürlüğünün ne denli perva^ızca çiğ lendiğinin yeni bir göstergesidir. Aylık dergileri toplatan, röportajı bahane edip günluk bir gazeteyi dağıttırmayan. dergilerde çıkan yazılar nedeniyle insanları gözetim altında tutan zihniyet, şimdi de haber nedeniyle gazetecileri gözaltına almaya başlamıştır. Bu, karşı karşıya olduğumuz durumu gözler önüne sermektedir. Tümuyle antidemokratik uygulamayı kınıyoruz. Düşünce, anlatım, orgütlenme ve basın özgürlüğünun yaşama geçirilmesini istiyonız." EMD'nin bildirisi Ekonomi Muhabirleri Derneği ise yayımladığı protesto bildirisinde, "Basının haber alma \e haber verme özgürluğunü kısıtlamaya yönelik uygulamalann son gunlerde birbiri peşisıra basın camiasını rahatsız ettiği bildirildi. "Erbil Tuşalp'in haber verme görevini yerine getirirken gözaltına alınmasını bu uygulamalar içinde görüyor ve kınıyoruz" denildi. İHD'nin açıklaması Insan Hakları Derneği Ankara Şube Sekreteri Nadir Karapınar da gazeteci Erbil Tuşalp'in gözaltına alınıiıasını nefretle kınadıklarını Istanbul Haber Servisi Mil liyet Gazetesi Sorumlu Yazı tşler Müdürü Eren Güvener'in, Meh mel Ali Birand'ın PKK lideri Ab dullah Öcalan'la yaptığı röportajU ilgili olarak îstanbul DGM Savcı lığı'nca ifadesi slındı. Milliyet Gazetesi'nin 1.6.1988 günlü nüshasının toplatılmasına, 17.6.1988 günlü nüshasının da dağıtımının engellenmesine neden olan röportajla ilgili olarak Mehmet Ali Birand'ın da ifadesinin alınacağı bildirildi. Miüiyet Gazetesi'nde yayımlanan roportaj sonrasında tstanbul DGM Savcılığı, gazetenin Yazı tşleri Müduru Eren Güvener ile röportajı yapan gazeteciyazar Mehmet Ali Birand hakkında TCK'nın 142/3. maddesine aykın olarak "milli duygulan zayıfUtmak veya yok etmek" amacıyla propaganda yapıldığı savıyla soruşturma başlatmıştı. İfade vermek üzere dün öğle saatlerinde Îstanbul DGM Savcılığı'na gelen Eren Güvener'in ifadesi, soruşturmayı yürüten Savcı Yardımcısı Yaşar Günaydın tarafından alındı. İfadesinin alınmasından sonra gazetccilere bir açıklama yapan Güvener şunları söyledi: "Hazırlık soruşturması olduğundan ifademle ilgili bir şey söyleyemem. Ama diyorum ki, Milliyet Gazetesi hiçbir zaman propaganda yapma tutumu içine girmemiştir. Bunu bütün ygyınlannda göstenniştir. Eğer yazı tamamen yayımlanabilseydi, savcılığın bu yöndeki şüphesi kalkacaktı."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle