19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 HAZİRAN 1988 • • • • HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/15 OLAYLARIN ARDENDAKI GERÇEK (Baştarafı I. Sayfada) ğun kuşkulann ve güvensizliğin oluşmasına yol açar. Çelişkiler yumağı ANKARA (Cumhuriyet Börosu) Başbakan Tnrgut Özal'a suikast düzenlenmesiyle ilgili soruşturmada, "çelişkiler >umağı" çözülmeye çalışılıyor. Soruşturma çerçevesinde gözaltma alınan suikastçmın yakınlan, silah satıcısı, kaldığı otellerin gorevlileri ve saldırgan Kartal Demirağ'ın üzerinde n çıkan sahte kimlığin sahibi Hayati Ipek'in yanı sıra dün sabaha karşı Gazi Yaman adlı eski ulkücü militan da iki tabanca, Uç şarjör ve bir avcı bıçağı ile birlikte yakalandı. Silahlı saldın olayıyla ilgili olarak Adana'da MlT ve polisin birlikte buyuk bir ülkücü operasyonunu sürdürdukleri oğrenildi. Bu arada ANAP Genelbaşkan Başdanışmanı Mustafa Taşar, suikastçının silahını "Rumelililer Dcrnegi"nin çiçeğinin içine sakladığını öne sürdü. Ayrıca önceki akşam polis ve savcılık, suikastm yapıldığı salonda bir keşif yaptı. Bugun de Kartal Demirağ'ın katılımıyla bir keşif daha yapılacak.. Ankara ve çevresinde 12 Eylül öncesinde ülkücü eylemlere kanştığı ileri surülen Gazi Yaman adlı kişi, dün sabaha karşı pohs tarafından silahlı saldın olayıyla ilgili olarak gözaltma alındı. Gazi Yaman'ın üzerinde 3 şarjor, biri Brovvning diğeri Astra marka iki tabanca ve bir avcı bsçağı bulunduğu belirtildi. Gazi Yaman'ın gözaltma alınmasıyla ilgili "Kartal Demirağ'ın saldın sabahı Yamanın evine gittiği" iddiasında bulunuluyor. Polis çevreleri, Gazi Yaman'ın gözaltma almması olayını, "suikaslta üçiincü kurşun Uıtimalinin araştınlmasıyla da ilgili" gördukleri biçiminde yorumluyorlar. j ŞENSÛN'ÜN ÇOCUKLARI Kartal Demirağ, Abdullah Şengün için "Çıkar çıkmaz Abdullah'ı vuracağım" demiş. Abdullah, yaklaşık 6 aydır kayıp. Küçük çocuklan Bekir ve Betül'e dedeleri Mehmet Şengün bakıyor. Silahlı saldın soruşturmasına bağlı olarak Adana'da MlT ve polis ekipleri tarafından onceki günden itibaren büyük çaplı bir ülkücu operasyonunun başlatıldtğı oğrenildi. Adana'daki ülkücü operasyonunun soruşturmada "suikastm Adana'da planlanmış olabiieceği" olasılığının değerlendirilmesinden kaynaklandığı ileri sürüluyor. Soruşturmayla ilgili olarak Ankara DGM Savcısı Nusret Demiral'ın "ilk sonışturmanın gizliliği" konusundaki titizliği dikkati çekiyor. Demiral'ın bu tutumuyla ilgili olarak konuşan kimi yetkililer, "Bu konuda Sayın Savcı çok sert davranıyor. tçişleri Bakanı, Ankara Valisi gibi makam sahiplerine bile sansur koymuş görünüyor" biçiminde konuşuyorlar. Gözaltında bulunan Kartal Demirağ'ın kardeşi Abdurrahman Demirağ, babası tbrahim Demirağ, eski silah kaçakçısı Dede Acılı, saldırganın uzerinden çıkan sahte kimlikte adı bulunan Hayati İpek, Demirağ'ın adres defterinde adları çıkan Harun Ersoy, Akın Uçar ve Adana Yeni Derya Oteli Kâtibi Mehmet Aydın'ın sorgulannın sürdürülduğu bildiriliyor. DGM Savcılığı ve polis ekipleri, gerek Kartal Demirağ'ın ifadesinden gerekse elde edilen bulgulardan doğan çelişkileri çozebilmek için çalışıyorlar. Bu haliyle bir "çelişkiler yumagı"na dönuşen soruşturmada, çözulmeye çalışılan kimi çelişkiler şöyle sıralanıyor: Döviz nereden geldi? Yaralı olarak polisin eline geçen Kartal Demirağ'ın üzerinden 200 Alman Markı ve 100 Amerikan Doiarı çıktı. Demirağ'ın ifadesinde dovizlere hiç değinilmiyor; kaynağı konusunda Demirağ herhangı bir bilgi vermiyor. Firardayken nasıl geçindi? Saldırganın ifadesinde, yarı açık cezaevinden cebindeki 600 bin lirayla kaçtığı yer alıyor. Polisler, Demirağ'ın kaçak olarak yaşadığı son 1214 günde en az 150 bin lira harcamış olması gerektiğini belirtiyorlar. Otellerde yatarak, yemeğini surekli dışarıda yiyerek yaşayan bir kaçağın cezaevinden kaçtığı günden saldın gününe kadar bu parayla yaşamım sürdüremeyeceği görüşunde birleşiliyor ve para kaynaklarının bulunmasına çalışılıyor. Neden gece kaçtı? Gerek Adalet Bakanlığı yetkilileri gerekse polise göre Dalaman Yarı Açık Cezaevi'nden kaçmak isteyen mahkum en rahat olanakları gündüz çalışma saatlerinde bulabilir. Oysa Kartal Demirağ, cezaevinden akşam 21.00'de firar ettiğini söylüyor. O saatte akşam sayımınm alınmış olması gerektiğini bilen Demira|, neden böyle ifade veriyor veya kaçmak için neden bu saati seçiyor? Bıcaklama kız meseiesinden mi? Saldırgan, ifadesinde, Abdullah Şengün adlı kişiyi aralanndaki bir "kız meselesi" yüzünden bıçakladığını soyluyor. Olayı bilenler ve davaya giren avukatlar, bıcaklama olayının Abdullah Şengün'ün Kartal Demirağ'a, "Sen Kartalmışsın, kartal leş yer" gibi sözleri nedeniyle işlendiğini söylüyorlar. Özal'ı seçti mi, seçmedi mi? Kartal Demirağ'ın ifadesinde, "Özellikle Özal'ı öldürmeyi düşünmüyordum" deniliyor. Oysa Demirağ'ın notlarında, şiirlerinde Özal'a yönelik bir kinin varhğından söz ediliyor. Psikolojik rahatsızlık çelişkisi, Saldırgan Karta! Demirağ, ifadesinde, en az altı kez psikolojik rahatsızlığı olduğunu, kendisini psikolojik olarak hiç iyi hissetmediğini, yaşamak istemediğini, belleğınin gidıp geldiğini söylüyor. Demirağ'la ilgilenen savalar, polisler ve doktorlar saldırganı dengeli, oldukça soğukkanlı ve sağlıklı buluyorlar. Demirağ'da bulunabilen en önemli hastalık bademcik iltihabı. Firar dönemi karanlık Kartal Demirağ, ifadesinde sadece cezaevinden nasıl kaçtığını ve ANAP kongresine nasıl geldiğini anlatıyor. Firar tarihı ile kongre tarihi arasında kalan yaklaşık beş aylık süreyle ilgili hiçbir şey söylemiyor. Firar nedetıi Saldırgan, firar nedenini tek tip elbiseye ve psikolojik durumuna bağlıyor. Bu sözlerin kaçış nedeni konusunda mantıklı bir açıklama getirmediği belirtiliyor. Çanta var mı yok mu? Soruşturmayla ilgilenen üst duzey bir poiis yetkilisi, saldırgana ait herhangi bir çantanın kongre salonunda bulunmadığını ısrarla söylüyor. Demirağ ise tabancayı salona kuçük bir el çantası içinde soktuğunu ifadesinde anlatıyor. Çanta konusundaki bu sözler çelişki yaratıyor. Nişan almadan ateş Demirağ1 ın ifadesinde "Yukarıya, kıirsiiye doğnı nişan almadan ateş ettim" sozleri dikkat çekiyor. Olayı gorenler, televizyon ve videodan izleyen uzman polisler, Demirağ'ın iyi nişancı olduğunu söylüyorlar. SaJdırganın nişan almadan ateş ettiğini soylemesinin nedeni çözulemiyor. Silah nasıl girdi? Bu soruya ANAP MKYK uyesi Mustafa Taşar "Silah çelenk içinde girdi" sözleriyle yanıt veriyor. Pölis, tabancanın salona saldırganın belinde girdiğini belirtirken saldırgan, tabancayı küçuk el çantasında salona soktuğunu söylüyor. Tabancanın salona nasıl girdiği sorusuna verilen yanıtlar birbirini tutmuyor. edilebilir" durumda olduğu bildirildi. AA'nın Numune Hastanesi yetkililerinden aldığı bilgiye göre, Demirağ'a "enfeksiyon kapmaması için antibiyotik tedavisi" uygulanıyor. Doktor, Demirağ'ın "taburcu edilmesinde sağlık yönünden bir engel bulunmadığını" söyledi. Suikastçinın sorgulamasındakı 15 gunlük gözaltı süresi de Demirağ'ın hastaneye kaldırılmasmdan iki tam gün sonra işlemeye başladı. Demirağ, isnat edilen her suç için 15 gün gözaltında tutulabilecek. tini çektiğini, bunun üzerine Ilker Tuncay'ı telsizle arayarak çelengin dışarıya çıkartılmasını istediğini ve çelengin dışaııya çıkarıldığını söyledi. Yucelen, "Ancak Başbakan konuşmasına başladıktan 45 dakika kadar sonra çelengin yeniden salonda olduğunu gördum. Tekrar haber gonderdik, çıkanlsın diye. Bu sıralarda olay patladı" dedi. Yucelen, çelengi taşıyanların arasında suikastçinın olup olmadığı yolundaki sorulan da "Bilmiyorum. O kadar dikkat etmemişüm" diye yanıtladı. Merkezi tstanbul'da bulunan Rumelililer Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı ve ANAP Istanbul İl Yönetim Kurulu üyesi Hiisnü Gülen, Başbakan Özal'a karşı suikast girişiminde kullanılan silahın kendi adına gonderdiği çiçekle salona sokulduğu iddiasının doğru olamayacağım söyledi. • Ankara DGM Savcısı'mn yazılı istemi üzerine arkadaşımız Erbil Tuşalp gözaltma almmıştır. Erbil Tuşalp, dünkü gazetemizde yayımlanan bir haberden sorumlu tutuluyor. Başbakana suikast girişiminin sanığı Kartal Demirağ'ın savalıktaki ilk sorgusu dünkü Cumhuriyet'te yayımlanmıştL İlk tahkikat gizli olduğundan bu haberde suç unsuru olup olmadığı düşünülebilir. Basın Kanunu'nun 30. maddesine aykırı davranılıp davranılmadığı, ancak bir yargılama sonucunda ortaya çıkacaktır. Eğer arkadaşımız Tuşalp bu haberinde suçlu buiunursa, karşılığı, 1 aylık hapis cezasıdır. Kanun koyucu, basına karşı, mesleğin yürütülmesinde doğacak suçlarda anlayışlı davranmıştır denebilir mi? Bilemiyoruz. Ancak başta ABD olmak üzere demokrasinin geçerli olduğu Batı ülkelerinde; değil ilk kovuşturma haberlerini, devlet sırrı derecesinde gizlilik taşıyan belgeleri yayımlamak gazeteciliğin vazgeçilmez görevlerinden sayılmakta ve açık toplum olmanın zorunlu koşulu olarak benimsenmektedir. DGM savcısının, ifadesineher zaman başvurabileceği Tuşalp'ı Cumhuriyet'in çatısı altında her saat ve dakika bulabileceğini düşunememesi için bir neden yoktur; arkadaşımızın gözaltma almması için Emnıyet'e gönderdiği yazılı istemin mantığını anlamak olanakstzdır. Eğer bu yazılı istem, bir öfkenin dışavurumu ise, Bay Savcının kanun adamına yakışmayacak zayıflığını gösterir. Başbakana suikast girişiminin sanığı "Komando Kartal" diye anılan kişinin arkasında kimler vardır? Bu olayın boyutlarının nereye kadar uzandığı ilginç bir soru oluşturuyor. Belki de olayın aydınlanmasını bekleyenler kadar, bazı çevreler de örtbas edilmesini ya da ilişkiler zincirinin halkalarmın kopanlmasım istemektedirler. Cumhuriyet, bu olayın üzerine giderek karanlığın dağıtılmasım görev saymaktadır. Şimdiye kadar karanlıkta kalan nice siyasal cinayet eğer aydmlatılabilseydi, Türkiye'de demokratik rejim sağlıklı biçimde işlerliğine kavuşurdu. Suikastlann ve siyasal cinayetlerin içyüzünü ortaya dökmekle görevli olanların, gazeteciyi sebepsiz yere gözaltma almakta gösterdikleri telaş ve gayret ilginçtir. Basına karşı sci günlerde sanki bir savaşım açılmıştır; gazete ve dergi toplatmaların yanı sıra, arkadaşımız Erbil Tuşalp'ın gözaltma almması da bu yolda önemli bir gösterge değeri taşıNereye Çiçek ve silah Başbakan Turgut Özal'a yönelik suikastm soruşturması sürerken, gözler yine "Rumelililer Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği"nin çelengine çevrildi. ANAP Genel Başkan Başdanışmanı Mustafa Taşar, suikastçinın olayda kullandığı silahı, soz konusu çelengin içinde saklayarak salona soktuğunu iddia etti. ANAP tstanbul İl Yönetim Kurulu uyesi ve derneğin başkanı Hıisnu Gıilen tarafmdan, Ankara1 da Menekşe Çiçekevi'ne yaptırılan çiçeği, salona getiren Menekşe Çiçekevi'nin iki personelinin daha önce ifadeleri alınmıştı. Ancak çiçeğin kongrenin yapıldığı salonun dışında bırakıldığı, bir sure sonra da yeniden salonun içine taşındığı sanılıyor. Bir iddiaya göre içeri Kartal Demirağ taşıdı. Taşar, Cumhuriyet muhabirinin sorusu uzerine, ANAP Genel Merkezi'nin kongre salonuna sıyasi parti çelenklerinden başka çelenk alınmamasını kararlaştırdığını hatırlattı. Taşar şoyle konuştu: "Sabah salona bir çelenek getiriliyor. Bizim İçel Milletvekilimiz Riiştü Yucelen salona çelenk alınmayacagı yolundaki karan bildiği için Genel Başkan Yardımcımız flker Tnncay'ı tdsizle uyanjor. Ben o telsiz konuşmasını arabamdan diniedim. Bizim odada da telsiz vardı. Saat 10'a 10 falan vardı sanıyonım. Sonra kongre salonuna gidince Riiştü Yucelen'e sordu. O da bana 'Çelenk vardı. Onu soyledim. Dışarı çıkarttık" dedi. Çelenk bu uyan üzerine salon dışına çıkarılmış. Fakal daha sonra, Başbakan konuşurken yeniden salona alınmış. Çelengi getirenler arasında suikastçinın bulunduğunu görenler var. Bu tanıklar ifade de verdiler. Çelengin çıkanldıklan sonra, Başbakan konuşurken içeriye almması ilginç. Silah bu çelenkle içeriye sokuldu." ANAP İçel Milietvekili Rüştü Kazım Yucelen de, siyasi parti çelenkleri dışında salona çelenk alın.maması karan uzerine "Rumelililer DerneğP'ne ait çelengin dikka "Olağanüstü" koruma Başbakan Turgut Özal'a suikast girişiminde bulunulmasından sonra, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve siyasi parti liderlerimn katıldıkları toplantılarda "olağanüstü" guvenlik önlemleıi alınıyor. Başbakan Özal'ın önceki gün ANAP yeni genel merkez binasının temel atma törenine gelişinde alman sıkı güvenlik onlemieri, dun Cumhurbaşkanı K»"nan Evren'in katıldığı Dışişleri Bakanlığı yeni binasının açılışında daha da arttırıldı. Benzer güvenlik önlemleri, DYP'nin Edirne'de duzenlediği ve genel başkan Suleyman Demirel'in katıldığı açık hava toplantısında da gözlendi. Yetkililer, hafta sonu yapılacak SHP kongresinde de güvenlik onlemlerinin çok sıkı tutulacağını bildirdiler. DAZKlRI'dan HİKMET ÇETİNKAYA (Baştarafı 1. Sayfada) yor. gidiyoruz? •k Bu yazı yazıldıktan sonra gazetemizin Ankara Temsilciliği'ne gelen polisler, DGM savasmın kararıyla arama yapacaklarını tebliğ etmişlerdir. Cumhuriyet Gazetesi, Cumhuriyet Türkiyesi'yle yaşıttır ve ilk kez böyle bir olayla karşılaşmaktadır. Öyle görünüyor ki "çağ atlayan" Türkiye'de basına yönelik yeni uygulamalarla karşı karşıya bulunuyoruz "Terör ve anarşiye karşı önlemlerdir" gerekçesiyle 12 Eylül'den sonra çıkarılan antidemokratik yasalarda özel işyerlerinin ve evlerin aranması kolaylaştırılmıştır. Eskiden gecikmesi çok sakıncalı durumlar dışında yargıç karan olmadan hiçbiryer aranamazdı. Teröristlerin saklandıklan yerleri derhal arayabilmek için çıkanldığı söylenen maddeler, şimdi gazetelere uygulanmakta, basm özgürlüklerine karşı silah gibi kullanılmaktadır. Uygar dünya basınında temel bir kural vardır: Haber kaynağı açıklanamaz. Haber kaynaklarına el atmak için gazete yönetim yerinin yargıç karan olmaksızın bir baskınla aranması, son gunlerde basına karşı yürütülen antidemokratik uygulamaların çok sakıncalı ve tehlikeli bir örneğini daha oluşturuyor. Türkiye'nin demokrasi dünyam sı içinde yerini alması için gereken bütün koşullara sırtını çeviren bir anlayışla "çağ atlamak " bir yana, çağın ne kadar dışına itildiğimizi söylemeye bile gerek yok. * • • saatlik bir uzaklık. Dazkırı'da inmiyor, doğruca İzmir'e gidiyor. İzmir'de bir iki gün kaiıp Dazkırı'ya dönüyor bir gece. Alagöz yöresinde bahçeleri var. 12 Eylül 1980'den sonra ceviz ağacının dibine gömdüğü silahını sekiz yıl sonra bulup çıkarıyor. Sonra yeniden Antalya'ya, oradan da ver elini Adana. Belınde silah, cebinde ise cezaevinde biriktirdiği 600 bin lira. Komando Kartal'ın ifadesinde üzerinde durulması gereken önemli iki noktavar. Birincisi, Dalaman Yarı Açık Cezaevi'nden saat 21.00'de kaçtığı. O saatte sayım yapılmıştır. Yarı açık cezaevlerinden gece kaçmak, hele ocak ayında,elini kolunu sallaya sallaya çıkmak biraz zordur. ikinci nokta; MHP'li arkadaşı Abdullah Şengün'ü kız yüzünden yaraladığıdır. Dazkın Sulh Ceza Mahkemesi tutanaklarından Kartal Demirağ'ın sözlerine bakıyoruz. Komando Kartal'ın ifadesıni Hâkim Altan Şener alıyor. 1985/23 tarih ve sayılı "sorgu tensip zaptı"nda şöyle diyor Kartal Demirağ: "Benim bir adım da Ahmet'tir. Yani Ahmet Kartal Demirağ'dır. Mağdur Abdullah Şengün benim arkadaşımdır Aramızda herhangı bir şey yoktur. Ancak son günlerde her nedense dükkânının önünden geçerken benim Kartal adımdan mülhem alarak, 'Kartallar leş yer, Kartal nereye gidiyorsun' diye birkaç defa söyledi. Ben kendisine böyle hitap etmesıni istemediğimi söyledim, ama o ısrarla değişik kişilerın yanında bana 'leş kartalı' diye hitap etmeye devam etti. Olay gecesı düğüne gitmiştim. Düğünden dönerken yolda Abdullah Şengün'le karşılaştık. Yine bana, 'Leş kartalı, nereye gidiyorsun?' diye hücum etti. Boğuşmaya başladık Bu arada Abdullah bana bıçak çekti. Bu sırada bıçak kendisine batmış, yaralanmış. Olay yerınden ayrılıp Denizli'ye gittim. 4 gün orada kaldım, sonra gelip teslim oldum." Abdullah Şengün'ün ifadesi ise şöyle: "Ben olay gecesi 22.00 sıralarında kendime ait büfeyi kapatmış eve gidiyordum. Eve yaklaşık 200 metre kala çok samimi arkadaşı m olan Kartal Demirağ karşıma geçip bana, Kartallar leş yer' diyerek saldırdı. Bana saldırdığı bıçağı karanlıkta görmedim. Kartal'la daha önceden herhangi bir kavga ve husumetimiz yoktu." 17 Ağustos 1985 günü meydana gelen olaydan sonra dört gün ortalıkta görünmüyor Kartal Demirağ. Dört gün sonra teslim oluyor. İlk sorgusundan sonra tutuklanıyor. Dava, Dinar Ağır Ceza Mahkemesi'nde sürüyor. Duruşma süresince Aydın Ekiz, Cumhur Metin adlı tanıklar dinleniyor. Tanıkların ifadeleriyle. hem Kartal'ın hem de yaralanan Abduljah'ın ifadeleri birbirini tutmuyor. İfade tutanaklarında bu açıkça belli oluyor. Olayda görgü tanıkları var çünkü. Hıdayet Bağcı adlı arkadaşlarının düğününe gitmışler. Aydın Ekız, "Abdullah o... çocuğu diyerek taşla Kartal'a saldırdı" diyor. Sonra devam ediyor: Cumhur Metin, 'Kaçalım bize de vurur' dedi ve kaçtık... Cumhur Metin'in ifadesi ise şöyle: mıza Cumhur Metin geldi. Beraber içtik. Sonra üçümüz birden kalkıp Hidayet Bağcı'nın düğününe gittik. Ben, Kartal ve Cumhur..." Duruşma süresince ifadeler hep çelişkili... Kartal Demirağ'ın birdediği, diğerine zıt. Tanıklarınkı de öyle. Bu arada Kartal'ın avukatı Abduftah Gedik, yeniden tanık isteminde bulunuyor. Dazkın Şekerbank Şubesi'nde görevli Ali Osman Akgün ile Halk Bankası'nda görevli Muammer Atay bu tanıklar. Muammer Atay, Dazkırı'nın ANAP'lı Belediye Başkanı Osman Atay'ın akrabası. Muammer Atay'ın babası ise 12 Eylül 1980'den sonra bir süre belediye başkanlığı yapan Şerif Atay'ın oğlu. Her iki yeni tanığın da ifadeleri çelişkili. İlk başta Cumhur Metin, "Ben saldırı olayını görmedim, çünkü yoktum" diyor. Aydın Ekiz ise, "Cumhur, Kartal ve ben beraber içtik" diye konuşuyor. Üçü birlik (Baştarafı I. Sayfada) zorunda kalmış. Anne Huriye, Kartal "içeri alınınca" oğlunun döneceğini umuyor. "Torunlanm babalanraa kavuşur" diyor. Ama "Bu Kartal'ı bunca işten sonra salarlar mı?" diye sormadan da edemiyor. Abdullah9ı tehdit etmişti te düğüne gidiyorlar. Cumhur ise, "içki içerken Karta) yanımızda değildi" biçiminde ifade veriyor. Dazkırı'da yaptığımız gözlemlerde her iki tarafın da tanıkları eski Ülkü Ocaklı. Abdullah Şengün de eski MHP taraftarı. 1983'ten sonra ANAP'a sempati duymuş. Bir süre Milli Eğitim Şube Müdürlüğü'nde hademe olarak çalışmış, sonra ayrılmış. Babası ise kır bekçisi. Kartal Demirağ, yıllarca önce giriştiği her eytemden sıyrılmasını bilmiş. Çevresinde hep ona destek olanlar çıkmış. Kendisini kurtaracak tanıklar bulmuş. 1982 yılında Köyceğiz'e öğretmen olarak atandığında Milli Eğitim Müdürü Fazlı Tekmen'in evinde kalmış sürekli. Muğla'da ülkücü Fazlı Tekmen'in korumacılığını üstlenmiş. Kartal'ı öğrencilik yıllarında eğiten ülkücü öğretmenleri, hep onun yanında ve destekçisi görülüyor. Kartal Demirağ çok rahat yalan söyleyebiliyor. Tıpfcı Mehmet Ali Ağca gibi. NewsweekMn yorumu Newsweek dergisi son sayısında Turgut Özal'a yapılan suikast girişimine ilişkin yazısında, bu olaydan sonra Türk halkının Başbakanm çevresinde toplanacağını ve Özal'ın bu destekten alacağı güçle Yunanistan'Ia goruşmelerde ilerleme kaydedebileceğini öne sürdu. Dergi, buna karşılık Papandreu'nun fazla taviz verecek durumda olmadığını, zira muhalefetteki Yeni Demokrasi Partisi'nin nabız yoklamalarında PASOK'un önünde gittiğini, aynca 1989 haziranında ülkede seçimlerin yapılacağını belirtti. Newsweek'e göre Atina'da bir yabancı diplomat şöyle dedi: "Delant, Papandreu için, Özal için olduğundan daha tehlikeli." Önemli bulgular DGM Savcısı, dün akşam üzeri yaptığı açıklamada, suikast girişimiyle ilgili önemli bulgular elde ettiklerini söyledi. Savcı Demiral, dun suikast girişimi sırasında TRT tarafından çekilen filmieri Ankdra Emniyet Muduru Mehmet Ağar ve bazı yetkililerle birlikte izledi. Demiral, daha sonra yaptığı açıklamada, inceledikleri goruntulerden söz konusu olayla ilgili olarak aradıkları bazı bulguları elde ettiklerini söyledi. Kınk dökük bahçe kapısı açıldığında ortalıkta gezinen koyunlar, keçiler ve horozların arasından güçlükle bize ulaşan Huriye Şengün, kocasına seslenirken bize de "Griin bir çay için" dedi. Tahta merdivenlerden küçük karanlık bir sahanhğa, oradan da iki divanın zar zor sığabildiği oturma odasına geçtiğimizde Abdullah Şengün'ün iki küçük çocuğu Bekir ile Betiil sanki bizi bekliyordu. "Kartal bekârdı. Benim evli barklı oglumu bir surıi işin içine sokmaya çalışıyordu" derken kocası kesti sozünu Huriye Şengün'ün: "lizatma be kan. olan olmuş, geçen geçmiş. Hiçbirine kin duymuyornro. Demirağ ailesiyle kırgınlığım da yok. Şu bebelerin babasız yaşaması beni kahrediyor. Tabii en büyük üzüntü de Başbakana yaptığı." Huriye Şengün ağlıyordu. Kocasına karşın içindekileri dokmeye kararhydı: "Arasıra Kartal bize gelirdi. Bırak bu kanşık işleri, evlen, düzenini kunderdim. Ona akıl verirdim. Ne zaman ne yapacağı belli olmazdı. Oğlum Abdullah ile iyi geçinirdi. Ama gel gör ki iyi geçindiği bir insanı bile boğazını kesip öldürmek istedi. Hapisten kaçınca haber salraış. Gelip Abdullah'ı vuracağım diye. Herkes bUiyormuş da bir tek bizim baberimiz yokmuş. Bizim oğlan kaçtıktan sonra şöylediler bana da. Bizim beyin bile haberi yeni oldu." Bekir 5, Betül 3 yaşındaydı. Yaklaşık 6 aydır babalanndan bir haber alınamıyordu. •'Amca babamız gelecek mi?" diye soruyorlardı. Dedelerinin kucağında uslu uslu otururlarken, Mehmet Şengün, düştüğü geçim sıkıntısını ve çektikleri acılan anlatıyordu: "Bir gece haber geldi. Oglunu Karta] vurmuş diye. Dinar'a kaldunuşlar, zor kurtardık. tyi geçinmek varken neden bunca iş? Son olayın biiyiıkliiğune bak, üziintümden ayakla duramıyorum. Ailesine kıznmorum, ama Kartal'ın tebditlerine de pabuç bırakmam." Huriye Şengün sinirliydi. Ne yaptı etti yine araya girdi: 'Başbakan olayından tam iiç yıl önce bizim yureğimizi yaktı Kartal. Evimizi ölu evi gibi yaptı. Oğlum evli, iki bebesi var. Hem biz perişanız hem Kartal'ın ailesi hem torunlanm hem gelinim. Şimdi ümitle oğlumu bekliyorum. Çıkar gelir diyorum. Ne mektup ne haber var. Kimisi Isviçre'de diyor, kimisi İzmir'de Herkes bir şey diyor işte." "Taburcu edilebilir" Kartal Demirağ'ın "taburcu 5 gün işte (Baştarafı 1. Sayfada) kınlık görememiştik. Bana elini bile vermemişti. Pek fazla köyde kalmazdı. Bir ayın 5 giinünü köyde geçirirse, 25 giinünü Ardahan ve Kars'ta geçirirdi." Kartal köyde bir de "Beşiktaşlı"lığıyla da hatırlanıyor. Dersini verir, sınıftan çıkar sonra lojmanına gidermiş. Odasından da çıkmazmış. İkinci sınıftayken öğrencisi olan Fatma Şit de (16) "İnsanlardan uzak duran tuhaf bir öğretmen" olarak anımsıyor oğretmenini. Sabahattin Şit (17) ise, 5. sınıfta oğretmeni olan Demirağ için "Yalpalayarak yürüyen, diğer öğretmenlere benzemeyen birisiydi" diye konuşuyor. Bu iki kişi de muhtarın akrabaları. Köy ihtiyar heyetinden bir aza da, bir gün lojmana gittiğini, Kartal'ın evde yemek yediği halde hiç sesini çıkarmadığını anlatarak, "Hoca selam verdik, almadın dedim, afiyet olsun dedim. Ama, bana sert bir şekilde 'Goruyorsun, yemek yiyorum' diyerek çıkıştı. Ben de lojmanı terk ettim. Anlaşılmaz bir adamdı" diye konuşuyor. CEVİZ AĞACI Suıkastçı Kartal Demirağ'ın Dazkırı'da evlerinin bahçesinde silahını sakladığını öne surdüğu ceviz ağacının ait görülüyor (Fotoğraf: Um.it Otan) DEPARTMENT SECRETARY IF YOU HAVE 1. A minimum of 3 years experıence as secretary 2. An expert knovvledge of word processıng preferably but not necessarıly on Wang, 3. Fluency ın Englısh. Btitün iktidar (yeniden) (Baştarafı 16. Sayfada) gerekli olan polıtik iktidarın orgütsel \e işlevsel biçimleri olarak sosyalist hukuk devletinin oluşumunu tamamlamak zorunda olduğu belirtiliyor. Devlet ve parti organlan, toplumsal kuruluşlar, emek kolektifleri, tum memurlar ve yurttaşlar, sosyalist hukuk esasına göre hareket etmesi gerektiği vurgulanıyor. Reformlann gerekleriyle çelişen, aşınmış, duraklama mekanizmasının bir parçası haline gelmiş yasaları ve idari direktiflerin çoğunu kaldırmak, diğer yandan toplumun gereksinimlerine uygun yeni yeni yasalar bütünü oluşturmak gereğine işaret ediliyor. 9m Sosyalizmin politik sisteminin, toplumsal orgutlerin geniş ağına dayanmaksızın etkin olarak işleyemeyeceği belirtiliyor. Toplumsal örgütler içinde demokrasinin gelişmesiyle birlikte bunların politik süreçteki rolünün arttırılması için gerekli önlemler alınması isteniyor. Anayasa çerçevesinde hareket eden ve Sovyet sosyalist toplumunun gelişmesi için çalışan her toplumsal etkinliğın desteklenmesi görüşu ileri sürüluyor. 1 0 " Perestroyka'nın insancıl özuııü yansıtacak bir dış politika izlenmesi gerektiği belirtiliyor. Dış politika ilişkilerinin demokratikleştirilmesi, ulkenin tum dunya işbolümünde farklı bir konumunu gerektirdiği ve geçmişte izlenen dış politikada dogmatizm ve öznelci yaklaşım ağırlığını hissettirmiştir saptaması yapılıyor. Askerselstratejik eşitliğe varmaya çalışılır. ken, silahlanma yarışına surüklenilmiş olduğu belirtilerek bunun ülkenin toplumsalekonomik gelişmesinde ters bir etki yarattığına işaret ediliyor. Yeni siyasal düşünüşün ana hatlarını 2000 yılına kadar nükleer silahların aşamalı olarak ortadan kaldırılması programı, evrensel güvenlik sistemi, kendi seçimini yapma özgurlüğü, karşılıklı çıkarlarda denge, AsyaPasifik Okyanusu bölgesinde ilişkilerin yeniden yapılandınlması, savunma yeterliği ve saldırmama doktrini, uluslararası ekonomik güvenlik, silalıların indirimine gidilmesi, böylece ulusal ve bölgesel güvenliğin güçlendirilmesi, başkalarının topraklarında yabancı birlikler ve üsler bulundurulmasına karşılıklı son vermeye hazır oluş, gü\en onlemleri, bilimin otoritesinin dünya politikasına dolaysız dahil edilmesi oluşturuyor. VACANT POSITION Applications are invited for the vacant post of "Interpreter" Grade L14, assigned to Linguistic Services Branch, Headquarters LANDSOUTHEAST, NATO Izmir BRIEF DESCRIPTION OF DUTIES: 1. Provıdes simultaneous and consecutive interpretation betvveen Englısh and Turkish for meetıngs and conferences. Occasionally provides the sarre services into and out of French. 2. Performs translatıon ınto and out of these languages and duties of translatorrevisor when required. 3. Travels extensively in Turkey and performs fıeld duty as required. ESSENTIAL OUALIFICATIONS: 1. University degree. 2. Formal education or experıence in interpretation/translatıon. 3. Completion of military servıce for male applıcanîs. DESIRABLE OUALIRCATIONS: 1 Famılıarity with military terminology. 2. Previous experience in interpretation/translation. Salary and allovvance vvıll be commensurate with the high level of the post and comprehensive pension scheme/health insurance will be provided. Applications, with detaıled currıculum vıtae (resume) in English and copies of dıplomas, must reach RK.527, Attention CPO (REF Ll), 35213 Izmır, Turkey not later than 8 July 1988. (Baştarafı I. Sayfada) Milli Eğitim Gençlik ve Spor Mudürlüğü personeli, kendisinin 12 Eylül'den önce il müdürlüğüne atanan ve MHP yanlısı olduğu bilinen Fazlı Tekmen tarafından korunduğunu belirterek, şöyle dediler: "Kendisi müduıiin yanında 'koruma polisi' gibi gezerdi. Hiç Köyceğiz'e gitmedi. Muğla'da kaldığı siire içinde ev de tutmadı. Tekmen'in evinde kalırdı." Belgelere göre, Demirağ, 5 Ekim 1982 günü Mersin'e tayin oldu. Aynı tarihlerde Aydın Milli Eğitim Müdürlüğü'ne atanan Fazlı Tekmen, geçen yıl öz kızına tecavüz ettiği iddiasıyla gözaltma alınmıştı. Yargılanması süren Tekmen'in daha sonra Bolu iline atandığı öğrenildi. MHP WE CAN OFFER 1. 2 3 4. Very good salary, Good working conditıons, Private health scheme, Lıfe ınsurance. f you qualify, please phone Füsun Anul on 146 60 30 (8 lines) "Aydın Ekiz'le eski Nazar Meydanı'nda Ömer'in ıçkili lokantasına gittik. Yanımızda kimse yoktu. Ben Kartal'ı gündüz gördüm, akşam yanımızda Kartal yoktu. Ben Kartal'ı düğünde de görmedim. Sokakta kavgada görmedim..." Yeniden Aydın Ekiz'in ifadesine dönelım: "Ömer'in içkili lokantasında Kartal'la biılikte içiyorduk. Yanı ARTHLR ANDERSEN MUHASEBE VE MUŞAVİRUK I I P. ŞY\ Buyukdtn Caddcsı. Bcytım Han. Küt 10 80220 bnh Monlnıl BİR AVUÇ ALKIŞ Mücap Ofluoğlu 2000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad. 3941 Cağaloğlulstanbul
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle