19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 HAZİRAN 1988 KÜLTÜRYAŞAM HAYVANLAR ISMAIL GÜLGEÇ SuPHfe kEpi İTUGiMDEN CUMHURİYET/5 Meflıaret Atalayla son tango Kısa bir süre önce bir trafik kazası sonucu ölen Mefharet Atalay, son tangolarını Şecaattin Tanyerli'yle birlikte Ece Bar'da söylemişti. Geçen yıl müzik yazarımız Füiz Ali'nin Atalay'la yaptığı söyleşi, belki de yılların tango şarkıcısıyla yapılan son söyleşiydi. FİLİZ ALİ ~ Yılların tango şarkıcısı Meftaaret Atalay'ı feci bir trafik kazası sonucu yitirdik. 1952'de tstanbul Radyosu'nda Fehmi Ege Orkestrası'yla tango söylemeye başlayan Mefharet Hanımla son olarak geçen yıl Ece Bar'da katıldığı Tango Geceleri sırasında konuşma olanağı bulmuştuk. Son yıllarda tstanbul Devlet Tiyatrosu'nda görev yapan Atalay, son olarak "Damdaki Kemancı" muzikalinde de rol almıştı. Tango söylemeye nasıl başladımz Mefharel Hanım? ATALAY Fehmi Ege Orkestrası'yla 1952 senesinde tstanbul Radyosu'nda başladım. tlk söylediğim sarkıları da hatırlıyorum. "Aynhk", "Emeliın." Fehmi Hocanın diğer tangoları ve "Mazi". "Mazi" tangosunu ailemiz çok severdi. Bunları ben çocukluğumdan beri biliyordum. Fehmi Hocayla tashih ederek çahştık. Y»ni çocnkluğunuzdan başlayan bir merak mıydı tango? ATALAY Bütün ailenin buyılk bir tango sevgisı vardı. Teyzem gitar çalardı, dayım da mandolin. tki üç sesli söylerdik evce. "Cardeşlerim, dayım, annem. O zaman söylediğiniz tangolar Türkçe tangolar mıydı? ATALAY Turkçe tangolardı. Çünkü radyodan dinleniyordu. Radyodan dinledikten sonra o seneler notalar basılırdı. Dayım hemen notaları alır, mandolin ve gitarla çalmaya başlardı, ben de hemen ezberlerdim. Siz muzikal bir aileydiniz anlaşılan. Peki tstanbul'dan sonra Ankara Radyosu'nda ne zaman başladınız tango söylemeye? ATALAY Eşimden ayrüdıktan sonra tayinimi Ankara Radyo su'na yaptırdım. Cemil Başargan Orkestrası vardı orada. Bu da Alaturka gazinoda Batı müziği söyleyen ilk kadın sanatçıydı ÇAG DISsi B ; p KİM KİME DUM DUMA BEHIÇ AK 0M stviyorum, ama / aniatamam 3& > ŞECAATTİN T A m i t Ü ' Y l f ECE BAR'DA Uzun yıllar radyoda ve gazinolarda Türkçe ve yabancı dillerde tangolar söyleyen Mefharet Atalay, son olarak zaman zaman Ece Bar'dakı Tango Gecelerı'ne de katılmış, Fehmi Ege'nin oğlu Engın Ege'nın de bulunduğu tango orkestrası eşiığınde Şecaattin Tanyerli'yle birlikte hayranlarına son tangolarını sunmuştu. 1955 senesi. Orada Zehra Eren de aynı orkestra ile söylüyordu. Bu sefer, ikimiz birden ıki parça o, ikı ,ıarça ben, bir de orkestra parcasıyla tamamlıyorduk programımızı. Beş, bazen altı parçalık programlarımız oluyordu. Hangi bestecilerin tangolannı söylerdiniz en çok? ATALAY Cemil Başargan, Türkiye'de ne kadar tango bestecisi varsa hepsinin eserinı çaldırırdı. Zat ;n onlar notalannı gönderirlermiş radyoya. Diğer bestecıler öyle değülerdı mesela. Fehmi Hocamız hep, yalnız kendi parçalarını isterdı. Mefharet Hanım, o zamanlar Arjantin tangolannı bilir miydiniz? ATALAY Arjantin tangolarını çok severdim ve onların tarnnda söylemeyi arzu ederdim. ttiraf etmek gerek, Turkçe tangolar dan daha çok severdim onlan. Arjantin tangolannın plaklan var mıydı o zaraanlar? ATALAY Tabıi vardı ve neşrediliyordu radyoda. Merakhlar bu plakları radyoya vererek yayımlanmasına musaade ederlerdi. O zamandan hatıriadığınız isimler var mı? ATALAY Suzy Leva mesela. Daha var, ama hafızam zayıftır. Böyle sorunca isım veremiyorum. Suzy Leva en sevdiğim. Ben sonradan anladım ki, arkadaşlarım da fark ettıler, onun gibi söyluyorum. Onu taklit etmişim demek ki. Kaç sene tango söylediniz radyoda Mefharet Hanım? ATALAY Benim bazen Ankara'dan tstanbul'a ve tzmir'e turnelerim olurdu. Bu yuzden arada aksamasına rağmen on sene sürdu. Rad>o dışında gazinolarda söylediniz galiba. . ATALAY Ben alaturka gazinolarda Batı muziği söyleyen ilk hanımım. Gönul Yazar'ın kocası Necdet Yazar vardır. Onun Astorıa isimli bir lokali vardı Ankara'da. O zaman gazinolarda hep alaturka vardı. Benim radyodan sesım tanındığı için patronlara cazip gelmiş olsa gerek ve ben derdim ki patronlara, "Şöyle açarsanız ortalıgı, ben soylerken dans ederler, bir değişiklik olsun" derdim. Onu da yaptılar. Mesela Göl Gazinosu yaptı. Ankara'da çalışmadığım lokal kalmadı zaten. Bu lokallerde çalışırken belli bir repertuvannız var mıydı? ATALAY Ben komersiyal muzik yaptım. Çünkü çalıştığım yerler çok değışikti. Alaturka gazinolarda Turkçe tango söyledım. Süreyya gibı, Kordon Bleu, Kervansaray gibi 12'den sonra olan dansinglerdc, lokallerde hep yabancı şarkılar söyledim. lspanyolca, ttalyanca, îngilizce moda olan şarkılar söyledim. Ama radyoda daima Türkçe tango söylediğım için bunlann arasında Türkçe tango da isteyenler oluyordu. O zaman çok seviniyordum Türkçe tango söyleyeceğim diye. Bazı lokaller Türkçe söylemeyeceksin diye şart koşuyorlardı. Türkçe tangolann modasının geçmesi ne zaman başiadı? ATALAY Elvis Presley'den sonra. Çok sevildi bu çocuk Türkiye'de. Benim anladığım kadanyla, gençler hareketli müzik istediler. Onun orkestrasındaki heyecanı, yerlere yatması, o kalabalık orkestrayla gençlere buyuk konserler vermesi herkesi çok etkiledi. Rock'n Roll demek ki tangonun sonunu getirdi. Ama uzıın yıllar radyoda tango orkestralan devam etti değil mi? ATALAY Tangonun tiryakileri vardır. Hâlâ var. Mektup yazarlar. "Siz niye çıkmıyorsunuz, size niye so>letmiyorlar?" diye. Televizyonda Turkçe tangolar soylense yine tutar mı dersiniz? ATALAY Aa, tabiı.. Ben müracaat ettim. Hem Ankara'da, hem tstanbul'da müdürlere gittim. rica ettim, ama müdürlerimiz tango sevmiyorlar. Hâlâ tango söyleyen kimler var Mefharet Hanım? ATALAY Yalnız Şecaattin Tanyerli kaldı. Onun için ona saygım o kadar buyük ki. O yaşatıyor. Bir ara Esin Engin, bundan on, on beş sene evvel yine canlandırmak için faaliyet gösterdi. O zaman da çok sevinmiştim. Canlanacak diye sevindim, ama olmadı. Biraz da Zehra Eren'den söz eder misiniz? ATALAY Zehra Eren, tango söylemeye Ankara Radyosu'nda başlıyor. Kocası Kadri Cerrahoglu, Cevdet Kozanoglu'nun arkadaşı. Cevdet Kozanoğlu Zehra'nın sesini dinliyor, beğeniyor ve Kadri Beyin parçalarını söylemeye başhyor Zehra. Zaten Kadri Cerrahoflu çok iyi bir besteciydi. Çok duygulu parçalan vardır. Zehra Eren'le program yaparken aramızda hiç problem olmadı. O pes sesli, ben tiz sesli, gayet iyi uyuşuyorduk. Yani erkek soüstlerle ttalya'dan, Fransa'dan gelen muzisyenlerle çok çahştıra. Onlarla iddialarım oldu. Ama ikimiz de hanım olduğumuz ve aynı orkestrada çalıştığımız halde en ufak bir danlmamız olmamıştır. Şimdi artık söylemiyor, ama söylerse çok iyi olur. Sesi ufaktı, ama radyodan volumlü, büyük bir ses gibi geliyordu. Zarah Leander'e benzetirdi kendini, hayranlan da benzetirlerdi. / yaratıyir PİKNÎK PtYALE MADRA fflZLI GAZETECİ JVECDET ŞEN Yı uü'ti £C£'Ye Yoıvri QÜ}£R: PlŞARPA OLHHAK İYİ. İNSANLAR ÇOK 0UIPUM COCUKÇA KONUŞ' ' ' /AKLAŞIMLAR.'.ARTıK O£RPİ ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI rock RatllH riinlotmninrÛ"lü topluluğu Pink Floyd'un Batı Bertın'de verD a u y i U l l l l C y C I I I C I rjiğı açıkhava konsennı, Doflu Beriınlı muzıkseverier de duvann öte yakasından dinlediler. Unter den Linden sokafiında toplanan Doğu Beriınlı gençler Brandenburg Kapısı'nın ardında açıkhava konsen veren Pınk Floyd topluluğunu uzaktan da olsa dinleme olanağı buldular Geçen yıl yine Batı Berlin'de düzenlenen bir açıkhava rock konsen sırasında, aynı sokakta Doğu Beriınlı gençlerle polis arasında çatışma çıkmıştı. (Fotoğraf: Reuter) Geçmişe bugünden bakan eleştirmen Alangu, geçmişe bugünden bakmaya, edebiyatı çok yö'nlü, önyargısız bir tutumla kavramaya çalışır. Bunda, günümüz edebiyatım yakından izlemesinin payı büyüktür. Çünkü salt bir edebiyat tarihçisi değildir Alangu. Eleştirmendir. ATİLLA ÖZKIRIMLI On beş yıl önce yitırdiğimiz Tahir AlangıTnun yaşanumn özetlendiği ansiklopedi maddesini okurken, Kabataş Lisesi'nden arkadaşı Behçet Necatigil'in dizeleri geliyor aklıma: "Adı, soyadı / Açılır parantez / Dogdugu yıl, çizgi, öldüğii yıl, bitti / Kapanır parantez. / O şimdi kitaplarda bir isim bir soyadı / Bir parantez içinde doğum, öliırn yıDan." Böyledir. Paıantezin içindeki çizgidedir, o çizgiye sığdırümıştır bütün bir yasam. Tahir Alangu mu? 1916 çizgi 1973. Bu kadar basit. Oysa ne acılar çekilmiş, ne güçlüklere katlanılmıştır o cizgide. Kaç gece kitaplarla boğuşulmuş, bilgi kırıntılan peşinde uykusuz kabnmıştır. Kim bilir? öğrencilerinin, sevenlerinin deyişiyle Tahir Hoca, Kabataş Lisesi'ndeyken şiirle edebiyata girmiş, fakülte yülarmda folklor araştırmalanna, masallara yönelmiştir. Daha sonraysa belki de edebiyat ögretmenliğinin etkisiyle edebiyat tarihine... Ama ne edebiyat tarihinin küflenmiş dünyasına hapseder kendini, ne de yaşadığı günlerin moda görüşlerine. Geçmişe bugünden bakmaya, edebiyatı çok yönlü, önyargısız bir tutumla kavramaya çalışır hep. Bunda, gününün edebiyatım yakından izlemesinin payı büyüktür. Çünku salt bir edebiyat tarihçisi değildir Alangu. Eleştirmendir. Gündeşi olan romancılann, öyküculerin yapıtlarmı okuyan, sanat yapıtını toplumla ilişkisi açısından ele alan v^ gerçekçi edebiyattan yana bir eleştirmen. Tahir Alangu'nun yapıtlarına çalışmalannın iki alanda, folklorla öykü ve romanı alanlarında göriilür. Folklara ya da kendı deyimiyle bakıldığında çağdaş Turk yoğunlaştığı halk bılgısine yaklaşımı beylık anlamda popülist değil, bılimseldir. Nitekim Boğaziçi Universitesi'nde "Türkiye FolklonT dersleri vermeye başiadı ğında da kuramsal ve yontemsel bir çerçeve çizraekle işe başlayacaktır. Notlannın derlenmesiyle ölumunden sonra yayımlanan "Türkiye Folkloru Elkitabı" (1983), Kalavela, Çalgılı Kahvelerdeki Kulhanbey Edebiyatı ve Numunekri, BUlur Koşk MasaUan, Keloğlan Masallan gibi önceki çalışmalan bu temel üzerinde yeni inceleme ve derlemelerin izleyeceğinin göstergesidir. Uzun bir hazırlık dönemimn urünü olan Cumhuriyetten Sonra Hikâye ve Roman (3 cilt) ile 100 Ünlü Türk Eseri (2 cilt) adlı kitapları da Tahir Alangu'nun geniş kapsamlı bir edebiyat tarihinin hazırlığı içinde olduğunun kanıtıdır. tki kıtabı da genel çizgileriyle birer antolojıdir. Hatta ilkinde "Antoloji" altbaşlığını kullan.T Alangu. Dörduncu ve beşinci ciltlerin, "Tanzünattan Sonra Batılı Roman ve Hikâyeye Yöneliş", "1950'den Sonraküer" olacağını da duyurur ilk sayfalarda. Ama ne halk bilgisi, ne de roman ve öykü alanındaki çalışmalannın ardı gelir. Ölüm bastırır ansızın. Tahir Alangu'nun dergi ve gazetelerde kalan eleştirilerinin, kitap tanıtma yazılarının, yıllıklardaki toplu değerlendirmelerinin kitaplaşmamış olması gundeş edebiyatımız açısından bir eksikliktir. "Tahir Hoca"nın notlannı derleyip toparlayarak kitaba dönuştürecek, ana çizgileriyle tasarladığı yapıtlarını yazacak zamanı bulamamış olması da... Yukanda andığım Cumhuriyetten Sonra Hikâye ve Roman adlı kitabının ikinci cildinde şunları söylüyordu Tahir Alangu: "Hangi hikâye anlayışına bağlanırlarsa bağlansınlar. buraya alınan hikâyecilerin, eserleri ve sanat hayatlan ile ifade ettikleri değerleri, edebiyarunızı yenileme yolundaki çabalannı belirtmekten başka bir endişe gutmedik. Bu cildin Samed Ağaoğlu'na dcginen formalan, 1959 yılının kasım ayında basılmıştı. 27 Mayıs 1960 olaylanndan sonra bile yazdıklanmızı değiştirmek luzumunu duymadık. Çünku yazarlann ancak sanatçı olarak kişiliklerini belirleyen yonleri üzerinde dunılmuş, gerçekfilik akımı içindeki yerleri gosterilmeve çalışılmıştı." Edebiyatı yaşayan, edebiyata sevgi, saygı duyan Tahir Alar.gu'ya selam. Tahir Alangu'yu on beş yıl önce yitirmiştik AĞAÇ YAŞKEN EĞtLİR KEMAL GÖKHAPt 19 Haziran TARİHTE BUGUN MVMTAZ ARIKAN ÜSTÜN YARAD/USLf BİR ÇOCUK DOĞUYOR:BLAIS£ PASCAL.. 'TE 8U6ÜN, ZOFU BLAtSe PASCAL OOĞMUÇTU. ÇOK GÖSTEGEkl PASCAL, H£NÛZ 1* METR/ Ö6GENDİ.16 YAfffii/1 &AST7Ğf S/GAOA İSE, KOA/ÎLE& ÜZBISrfJE BtB. OEMEM£ Kt'rABfM/ TAMAMLIYO/S0U. MALIYSC>£ ÇAL/ŞAAJ gABASrMA YARDIM (ÇıN BffZ HESAP MAK(NES( (S4Ğ0A) YAPTTĞINOA iS'ıMf POLDUfZMAMrfTI BfLE PASCAL., 33 YfLLIK KfSA YAŞAMtNA OAHA S/fSÇOt: ' ÇEY StĞPtfZACAiCri: YUKSEK YEieLEISDE A771AOSFE& BAS/NCfM OLÇME/Cj ULA (M SoeUNUNA ÇÖZÜM GETİ£M£K, VA H M ^ ,• ROLUÇÇU PÜŞÜNCEUİNCEXf£r£NTtALl^ME) PAHA 17. YÛZY/LPA T£MEUNI ATMAK GlŞt. 50 YIL ÖNCE Cumhuriyet 19 Haziran 1938 sergide umumı güzellik batı bakımmdan bir msicam tesis ve temın edilmiş olacaktır. Bu suretle bahçedekı pavyonlar da bırbirıne uyar şekilde ınşa edilebilecektır. Onuncu yerlı mallar sergısınde teşhır eddecek olan Dresden hı/zısıhha muzesının canı adamının yapılan leşebbusler uzerıne tırnır beynelmılel fuarı esnasında Izmıre gondenlmesı lakurrur etmıştır 19381989 YAZnJUttNIII KrTAPLA$MAMASI EKSİKIJK Tahir Alangu'nun dergı ve gazetelerde kalan eleştrilerinin, tanıtma yazılarının, yıllıklardakı toplu değerlendırmelerimn kıtaplaşmamış olması, edebıyatımız açısından bir eksıklik. Alangu'nun,notlannı derleyıp toplayarak tasariadığı yapıtlarını yazacak zamanı bulamamış olması da (hıııncu yerli mallar sergisi Milli Sanayı Bırlığı sergi komıtesı bu senekı yerlı mallar sergısmın bedtı ı uzyetı bakımmdan çok lerınde bir karar vermıştır. Bu karura göre bu sene sergı kttnıııesme bağlı olarak sergıde değerlı sanatkarlar ve mımarlarla dekorasyon mutehassıslarmdan murekkeb bir jurı seçılecek ve bu jurı sergı dahılındekı pavıyoniarı/ı ve bahçedekı pavıyonların ınşaaıını ve ıç dekoıasyonlarımn projelermi evvelden leıkık edecek ve ıcap ettıiı şekılde değışiırebılecek tır. bu hıllnr \a\evnde. ]iletierı araYiNiz 10 >detlık paketî 100 kunif 5 •drtlık paketı 50 kurva Mavi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle