27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 HAZİRAN 1988 HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/U Kendi Davamıza Hep Birlikte Sahip Çıkmalıyız... (Baştarafi 1. Sayfada) IPPdan Özal kongresi (Baftarafı I. Sayfada) A N A P Genel Başkan Başyardıması Mehmet Keçeciler ile Genel Başkan Yardımcılarından Eyüp Aşık kongreye "en rahat giren" iki kişi olarak dikkati çekerlerken, bakanları "aday gösterilme" korkusu sardı. Kongrenin delege huzurunda verilecek sınav olduğunu belirten ANAP yöneticileri, "Delegenin takdir elmedigi bir bakanın uzun süre koltuğunda oturması beklenemez" diyorlar. ANAP kulislerinde büyük kongreden bir süre sonra, bakanlann kongrede alacaklan oya göre Bakanlar Kurulu'nda yeni düzenleme beklentisine girildi. ANAP Genel Başkan Başyardımcısı Mehmet Keçeciler, büyük kongrenin hükümeti etkileyeceği' ni belirterek, "Bakanlar Kurulu'nda değişiklik olur" dedi. Keçeciler, 2. Özal hükümetinin kuruluşunda bakanlığına Cumhurbaşkanlığı tarafından karşı çıkıldığının hatırlatılması üzerine de, "Bu sefer o tür urtışmalar olmaz" demekle yetindi. Keçeciler, hükümette görev alıp almayacağı konusunda herhangi bir yorumda bulunmaktan kaçındı. A N A P tüzüğü gereğince, MKYK'da en fazla 16 bakana görev verilebilecek. Ancak ANAP yöneticileri, Başbakan özal'ın listeyi hazırlarken en fazla 1012 bakanı aday göstereceği görüşünde olduklarını belirttiler. Kulislerde Başbakan özal tarafından MKYK'ya aday gösterilmeleri durumunda Başbakan Yardımcısı Kaya Erdera, deviet bakanJarı Yusuf Özal, Kazım Oksay, Mehmet Yazar ve Cemil Çiçek, Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, tçişleri Bakanı Mustafa Kalemli, Dışisleri Bakanı Mesut Yılmaz, Maliye ve Gümrük Bakanı Ahmet Kurtcebe Alptemoçin, Milli Eğıtün Gençlik ve Spor Bakanı Hasan Celal Güzd, Tanm Orman ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Doğan, Sanayi ve Ticaret Bakanı Şükrii Yüriir, ANAP yönetimine girmeye en yakın bakanlar arasında sayılıyor. Bakanların büyük bir bölümü ise özal tarafından aday gösterildiği halde delegeden az oy alarak "yedekte" kalmanın korkusunu taşıyorlar. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Bülent Akarcalı, "milliyetçimuhafazakârların" ağırlıkta olduğu delegenin kara listesinin başında gelirken Milli Savunma Bakanı Ercan Vnralhan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tmren Aykut, Devlet Bakanları Abdullah Tenekeci, Veysel Atasoy ve Nihat Kitapçı, Bayındırlık ve tskân Bakanı Safa Giray, Kültür ve Turizm Bakanı Tınaz Titiz'in de aday gösterilmeleri durumunda MKYK'ya seçilmeleri "çok gnç" olarak niteleniyor. Cumhurbaşkanlığı adayhğı konusunda ANAP yönetimine yönelik spekülasyonlan önlemek amacıyla Başbakan özal'ın, kardeşi Yusuf özal'ı listeye koymayacağı olasılığından söz edilirken, AT ile ilişkileri sürdüren Devlet Bakanı Ah Bozer'in Devlet Bakanlanndan Adnan Kahveci ile 1986 ara seçiminde ANAP'h seçmen tabanınm sert tepkilerini toplayan Ulaştırma Bakanı Ekrem Pakdemirli'nin "yıpratılmamak" için aday gösterilmeyebileceği ifade ediliyor. Kongreden sonra Bakanlar Kurulu'nda değişikliğe "kaçıruimaz" gözüyle bakılırken, ANAP'lılar Başbakan Özal'ın kongreden hemen sonra hükümette değişiklik yapma yerine, TBMM'nin yeni yasama yılına başlamasından önce boş bulunan beş yeni devlet bakanlığını da gözönüne alarak bir düzenlemeye gitmesi bekleniydr. Büyük kongre arifesinde, ANAP yöneticilerinin büyük bir bölümünü de "liste heyecanı" sarmış durumda. Büyük kongrede Genel Başkan Başyardımcısı Mehmet Keçeciler ile Genel Başkan Yardımcılarından Eyüp Aşık en fazla oy alacak kişiler arasında değerlendirilirken, hberal eğilimli olarak bilinen Genel Başkan Yardımcıları Güneş Taner, Cengiz Tnocef ve Ibrahim Ozdemir'in dunımlan "kritik" olarak niteleniyor. Liberal eğilimdeki genel muhasip Doğancan Akyürek'in bu görevinde başanlı olduğuna dikkat çekilirken, delegelere Ankara'nın 3. sınıf otellerinde yer ayırtması nedeniyle seçilme şansını yitîrebileceği belirtiliyor. Akyürek, büyük kongre delegeleri için Ulus civannda 14 ayn otelde yer ayırttı. A N A P içinde liberaller kongre arifesinde "kaderlerine razı" bir bekleyiş içine girdiler. Teşkilat Başkanı Cengiz Tuncer, "sade millervekili" olarak da göreve devam edebileceğini son başkanlık toplantısında açıkladı. Genel Başkan Yardımcılarından Güneş Taner ile tbrahim Özdemir de seçilebilmek için hiçbir kulise girmemeyi yeğliyorlar. Ancak, liberallere karşı bütünlüklerini koruyan "muhafazakârhareketçi" ittifakı, bu kez baza yakm arkadaşlannın MKYK'ya girebilmesi için yoğun kulis çalısmasına girdiler. Muhafazakâr olarak bilinen Tanm Orman ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Doğan'ın bir "anahtar liste" hazırlığından söz edilirken, "hareketçi" eğilimde olarak bilinen bazı A N A P milletvekillerinin de çeşitli toplantılarda bir araya geldikleri soyleniyor. Keçeciler ile Doğan'ın, eski Milli Eğitira Bakanı ve TBMM Dışisleri Komisyonu Başkanı Vehbi Dinçerler'in yeniden parti yönetiminde görev almasını istedikleri öğrenildi. Parti yönetiminde görev alma yönündeki ısrarlara Dinçerler'in "olumlo" ışık yakmadığı ve Suadiye'deki evimde, yatılı günduzlü, günlük haftalık aylık çocuk bakarım T d : 335 31 53 . lebilmesi için, bu soruların yanıtlarını araştırmak önkoşullardan biridir. Bu, devtete düşen bir görevdir. Ancak bir de basına düşen görevler vardır. Bu görevlerden en başta geleni, halkı olan bitenden haberdar etmektir. Çünkü halkın gerçekleri "öğrenmeye hakkı" vardır. Aynı zamanda basın, kamuoyunu bilgilendirirken, bir "kamu görwi"ri\ de yerine getirir. Arkadaşımız Mehmet Ali Birand, gazetesi Milliyet'te, PKK ve Apo ile ilgili röportajtnı yazarken, bu gazetecilik görevini yerine getirmeyi amaçlamıştır; birçok sorunun karanlıkta gizlenen yanıtlarına ışık tutmayı hedef almışiır. Birand'ın bu çabası ne yazık ki engellenmiştir. Deviet Güvenlik Mahkemesi Saycılığı, bu röportajın yayımını yasaklamış, Milliyetin dünkü sayısının dağttımını durdurarak gazetelere el koydurmuştur. Bu gelişme, gazetecilik mesleğimize ve demokrasiye acı bir darbedir; ülkemizde basın özgüıiüğünün sınıriannın ne kadar dar olduğunu gösteren bir sansür eylemidir. Gazetelere dağıtım öncesi el koyulabilmesini mümkün kılan Basın Yasası'nın ilgili maddesi de üstünde durulması gereken bir başka konudur. Basın Yasası'ndaki bu değişiklik, 12 Eylül döneminde yapılmıştır. O ta rihte bu değişikliğin antidemokratik özünü sergilemeye dönük çabalar kamucyunda yeterli yankı bulmamıştı. O zaman bu durumda askeri yönetimin, "Bu madde, korsan yayıntara, birtakım aşırı uçlardaki dergilere karşı uygulanacak. Merak edHmesin?" propagandası da rol oynamıştı. Bugüne kadar birçok yayının Basın Yasası'ndaki ilgili madde gereğince dağıtımı engellenmiştir, nüshalarına daha matbaadayken el konulmuştur. Bu kez ilk defa bir büyük günluk gazeteye aynı madde uygulanmıştır. Basın Yasası'nın daha başka tehlikeii maddeleri de vardır. Yine 12 Eylül'de gerçekleştirilen bir değişikliğe göre, matbaalara da ef konulabilir. Bu hüküm de hiçbir zaman akıldan çıkanlmamalıdır. Türkiye'de basın özgüıiüğünün sınırlarını öğrenmek isteyenlerin, Basın Yasası'ndan hemen bir adet sağlayıp ilgili maddelerini derhal okumalarını dileriz. Basın özgürlüğünün asgari gereklerini yerine getirebilmek için, öncelikle tüm basın kuruluşlarının ve gazetelerin ortak bir platformda bir araya gelmeleri gerekir. Bu tarihe kadar olduğu gibi, bizler yine kendi davamıza birlikte sahip çıkamazsak, kendi mesleğimizin temel ilkelerini hep birlikte savunmayı başaramazsak, demokrasi de lafta kalır, basın özgürtüğü de... Özal'a protesto mektııbıı Haber Merkezi Uluslararası Basın Enstitüsü, Başbakan Turgut Özal a gönderdiği açık mektupta DGM savcısının Milliyet Gazetesi için aldığı toplatma karannı sert bir dille protesto etti. Uluslararası Basın Enstitüsünün Başbakan Özal'a açık mektubu şöyle: "Uluslararası Basın Enstitüsü PKK lideriyle bir röportaj yayımlandığı gerekçesiyle DGM savasının Milliyet Gazetesi hakkında aldığı yayını durdurma karannı sert bir biçimde protesto etmektedir. Son dört yıldır birçok insanın ölümünden sorumlu olan ve terörist, bölücü ve yasadışı bir örgüt olan PKK'nın faaliyetlerini hiçbir şekilde onaylamak mümkün değildir. Ancak hür basın ve yayın organlannın yayın yapma ve bilgjlendirme hakkı olmalıdır. Bu konuyla ilgili olarak belirtmek istediklerimiz, Milliyet ve tanınmış muhabiri Mehmet Ali Birand'ın böyle bir örgütün geçmişi ve faaliyetleri hakkında böylesine yürekli bir karar aldıkları için her şeyden önce kutlanmalan gerektiğidir. 1983'te askeri rejim tarafından benimsenen basın yasalarının ilk kez uygulamaya konması bizi ciddi biçimde rahatsız etmiştir. tstanbul'da yaptığımız son yıllık genel kurul toplantılarında, demokratik bir seçimle işbaşına gelmiş bir hükümette savunulamayacak nitelikteki bu basın yasalarının en kısa zamanda lağvedilmesi gerektiğini gayet açık bir dille ifade etmiştik. Bize söylenenlerden, hükümetinizin basındaki durumu rahatlatacağınız, askeri yönetimden kalma sert önlemlere başvurmayacağınız izlenimini edinmiştik. Dünya çapındaki özgür basın editörleri adına DGM savcısının bu kararına karşı çıkmanız, siz ve hükümetinizin hiçbir biçimde sorumlu olmadığınız, ancak yetkilileriniz tarafından talihsiz bir biçimde kullanılan yürürlükteki basın yasalarının lağvedildiğini açıklamak için bu durumu fırsat bilmeniz çağnsını yapmak isteriz. Bu yasalar ve davranışlar, açıkça tarafınızdan kınanmadığı takdirde dış dünyadaki dostlarınızın Türkiye1 nin demokrasi, özgür konuşma ve özgür ifade yolunda hâlâ geriden gelmekte olduğu inancından vazgeçmeyeceklerini üzülerek belirtmek isterim!' şimdilik "beklemede" kalmayı yeğlediği bildiriliyor. ANAP'ın hareketçi kanadının temsilcileri olarak bilinen Genel Başkan Danışmanlanndan Mustafa Taşar ile Ankara milletvekili Mehmet Çevik'in de Adalet Komisyonu Başkanı Alpaslan Pehlivanh'nın listeye girebilmesi için çaba harcadıkları öne sürülüyor. A N A P 2. olağan büyük kongresinde divan başkanlığına tüm il başkanlarının imzası ile eski Milli Eğitim Bakanı Metin Emiroğlu önerilecek. Böylelikle kırgın durumda bulunan Emiroğlu'nun hem "onurlandınlacağı" hem de MKYK'ya aday gösterilmeme durumunda yeni kırgınlıklann ortaya çıkmasının engelleneceği belirtıldi. nılu'nda 50 asil, 25'i yedek olmak üzere 75, disiplin kurulunda 15, grup yönetim kurulunda 21, grup disiplin kurulunda 7, TBMM Başkanlık Divanı'nda 10 milletvekili görev almış durumda bulunuyor. İşaretleme çekişmesi ANAP içindeki eğilimlerin temsilcileri Başbakan ve ANAP Genel Başkanı Turgut Özal tarafından hazırlanacak olan listelerin "işaretlenme biçimi" üzerinde yoğun bir kulis çahşması yürütürken, kongreye katılacak delegeler dün Ankara'ya gelmeye başladılar. İstanbul, Izmil, Bilecik ve Eskişehir delegelerini getiren özel tren, dün Ankara Gan'nda Milli Savunma Bakanı Ercan Vuralhan, Ulaştırma Bakanı Ekrem Pakdemirli ile başkanlık divanı üyeleri tarafından davul zurna eşliğinde karşılandılar. Delegeler daha sonra otobüslerle kalacaklan otellere götürüldü. AA'nın haberine göre 3.5 milyon liraya kiralanan "özel trene" aralarında Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Bülent Akarcalı'nın da bulunduğu 13 milletvekili ANAP kongresi bugun saat 10.00'da toplanacak. Çok sayıda yabancı davetlinin de izleyeceği kongrede, Başbakan ve ANAP Genel Başkanı Turgut özal, Fatih Köprüsü ile Karakaya Barajı'nın dev modelleri arasında hazırlanan kürsüden açış konuşmasını yapacak. tîk gün genel başkan kapaiı yardımcılarından Eyüp Aşık ile genel başkan danışmanlanndan Mustafa Taşar, "Başbakan, adaylarını getirecek. Delege de bunlann arasından tercih yapacak. Aksi halde kongre toplamanın ne anlamı var" şeklinde propaganda yaptılar. Genel merkeze gelen delegelerin büyük bir bölümünün, liberallerin önerdiği biçimde oy kullanılmasına karşı çıktıkları gözlendi. ANAP delegelerinin büyük bir bölümünün "Biz bu kez dclegeük yapacağız. Tercihlerimizi göstereceğiz" görüşünü dile getirdikleri görüldü. "Kutsal ittifak" içerisinde yer alan bazı ANAP yöneticileri ise, delegeler "Eğer işaretleme yapmadan Özal'ın listesini aynen sandığa atarsanız, seçira kuruluna itiraz hakkı doğar" şeklinde uyararak, özal'ın listesinde yer alacak isimlerin tek tek okunarak değerlendirilmesini, en az 30, en fazla ise 40 işaretleme yapılmasına dikkat edilmesini, aksi halde oyun geçersiz sayılacağını hatırlattılar. Anahtar liste çıkacak mı? ANAP Genel Merkezi'ne gelen deleglerin, ANAP yöneticilerine en fazla sordukları soru "Anahtar liste çıkacak mı?" oldu. Liberal eğilimdeki ANAP yöneticileri delegenin bu sorusunu "Başbakanın listesine hiçbir şekilde dokunulmayacak" diye yanıtlarken, 'kutsal ittifak' içerisinde yer alan ANAP yöneticileri "Anahtar liste çtkarmayi düşiinmüyoruz, delegeye güveniyonız" diye yanıtladılar. Genel başkan danışmanlarından Mustafa Taşar, "Kesinlikle anahtar liste çıkanlmayacak" derken, "Biz anahtar liste yapmayacağız. Ancak il başkanlanmız, delegelerimiz şunlar aday olacak diyebilirler. İsteyen herkes aday olabilir veya 1015 kişi kalkıp biz de adayız diyebilirler. Buna engel yok" şeklinde konuştu. Başbakan Turgut özal tarafından hazırlanacak liste yann sabah oylamadan hemen önce belli olacak. Delege üzerinde etkinliği bulunan "kutsal ittifak", özal'ın getireceği liste üzerinde kendi belirleyecekleri anahtar liste ışığında işaretleme yapacak. Hareketçi eğilimde olarak bilinen bazı miiletvekillerinin delegelere kongrenin son günü "anahtar liste" hazırlatması bekleniyor. Başbakan Turgut Özal, hükümet değişikliği ile ilgili soru üzerine " N e zaman var, sizde var galiba, Panço Vlla gibi herhalde bunlar. Biri yazıyor, biri yapalım bari diyor" karşılığını verdi. Keçeciler'in ve Tuncer'in bu konuda demeci olduğunu ve "hükümet etkilenmezse antidemokralik olur" dendiğini anımsaımaları üzerine Özal, "Etkilemesi demek değişiklik manası söylemek değil ki, etkiler tabü" dedi. ANAP Genel Başkan Başyardımcısı Mehmet Keçeciler, "kongrede sürpriz olmayacağını" savunarak, MKYK üyelerinden 810'unun değişeceğini böylece bu kurula 20 dolayında yeni milletvekilinin gireceğini ifade etti. Keçeciler, kongrenin en önemli sonucunun SHP ve DYP'nin kongrelerinin tersine "ANAP'ın yara almadan çıkması" olacağını söyledi. Milletvekili olmayanların MKYK'ya aday olamayacaklarını açıklayan Keçeciler, grup başkanvekilleri ve grup yönetim kurulu üyelerinin de aday olamayacaklarını kaydetti ve "ama komisyon başkanlan aday olamayacak diye bir şey yok" biçiminde konuştu. Basına darbe (Boştarufı 1. Sayfada) "olur" gelince, gazetenin dağıtımına müdahale edilmedi. Milliyet Ankara yetkilileri, durumu saptayan bir tutanak düzenlediler, ama polis bu tutanağı imzalamadı. Milliyet'te aynı konuda yapılan tüm yayın konusunda DGM savcüığınca hanrbk soruşturması başlatıldı. Bu soruşturma sonucunda dava açılıp açılmayacağma karar verilecek. Milliyet'in dağıtımının durdurulması karan Istanbul DGM Savcılığı'nca 5680 sayılı Basın Yasası'nın ek 1. maddesi uyannca alındı. ısaya göre "Gecikmesinde sakınOL görülen hallerde" savcüıkça alınan bu kararın 24 saat içinde hâkimliğe sunulması gerekiyordu. Dağıtımı durdurma karan dün Istanbul DGM Hâkimliği'ne gönderildi. Savcılığın bu karan 48 saat inceleme yetkisine sahip olan lstanbul DGM Yedek Hâkimi Mahir Esenülkü tarafından dün onaylandı. dürü Doğan Heper, savcının olayı tek taraflı gördüğünü belirterek, "Milliyet, yayınında PKK'nın kanlı bir örgül olduğunu belirleyici bir yayın da yapmıştır. Bu yayınımız gözardı edilmiştir" dedi. Heper, olayın tümüyle basın özgürlüğüne bir darbe olduğunu söyledi. Diziyi kaleme alan M. Ali Birand, TV'deki "32. Gön" programı için Portekiz Cumhurbaşkanı Suarez ile röportaj yapmak üzere gittigi Lizbon'dan kendisiyle telefonla konuşan Cumhuriyet muhabirine şunları söyledi: "Bu röportajı yapmaktaki araacım. bir muammayı, bir bilinmeyeni açıklığa çıkarmaktı. Zira bir kişi veya örgüt ne kadar muamma havasında kalırsa, konumu o kadar daha iazla abartılı boyutlara çıkabilir. Ben gerçek boyutlarına indirmek istemiştim. tkinci nokta. Türk devletinin bir insandan, bir örgütten böylesine korkuyormuş bir hava içinde tepki göstermesini de anlayamadım. Demek ki Türkiye'de henüz basın özgürlüğünden söz edilemezmiş. Aslında bu ya.saklamayla PKK ve Apo gerçek boyutlanna inecekken, Türk devleti PKK'ya ve Apo'ya prim vermiş gibi oluyor. Röporlajın tümü okunabilmiş olsaydı, PKK olayının abartıldığı gibi olmadığı anlaşılacakıı. nuda bilgilendirmektir. Özellikle Birand gibi deneyimli ve sorumlu bir gazeteci, duyarh ve hassas konulara bile büyük bir sonımluluk duygusu içinde \aklaşmıştır. O bakımdan telaşa kapılınmasını yersiz buldum." Başbakan Turgut özal, Orman Genel Müdürlüğü tesislerinde cuma namazını kıldıktan sonra çıkarken, gazetecilerin, "Milliyet gazetesindeki yayının sizin talimatınız iizerine durdurulduğu soyleniyor" biçimindeki somsuna şu karşılığı verdi: "Talimada olur mu? Adalete talimat verildiği nerede gönilmüş? Mahkemeler kontrolde mi?" Özal, carşamba akşamı Atinadan dönerken, uçakta, Apo ile ilgili yayın üzerine şunlan söylemişti: "Sansür anlamında söylemiyornm. Konuyn inceletecegim ve yelkim varsa ysıyıta durduracağım. Bu Apo röportajında tçişleri, Dışisleri ve Jandarma çok rahatsız. Böyle şey olur mu kardeşim. Kadınlan, çocaklan oidürmiiş bir katil röportajda sempatik gösterilmeye calışılıyor." ANAP Genel Başkan Yardıması Eyüp Aşık, bu konudaki bir soruyu yanıtlarken, söyleşide Apo'nun sempatik gösterildiğini belirterek, "Ama müthiş bir gazetecilikti. Bir tek, 'Apo zam yapmayacak' diye yazmadıgı kaldı" dedi. BaşbakanTurgutuzal.düncumanamaz ı n ( j a n s m n kardeşleriKorkutuzalve Devlet Bakanı Yusuf Bozkurt Özal ile yaklaşık 2 saat görüştu. Orman Genel Müdürtüğü'nün mescidinde kılınan namazdan sonra Yusuf Bozkurt Özal'ın Orman Genel Müdürtüğu'ne ait lojmanına giden Ûzal'lar burada yaklaşık 2 saat kaldıiar ve yemek yediler. Başbakan Özal daha sonra gazetecilerie göruşürken, Türkiye'nin Yunanistan'agöreucuzolduğunu söyledi. "Yunanistan'ın son yılda gelişme hızı 12 düzeyinde. Bizimle giden arkadaşlar Yunanistan'ı çok pahalı buldular. Kirazın kilosu 68 dolar civarında. Bizim paramızla 10 bin liraya geliyor. Araba da öyle" dedi. (Fotoğraf: AA) oyla seçilecek. özal'ı .genel başkanlığa il başkanlan önerecekler. Ikinci gün ise MKYK üyelerinin seçimi yapılacak. Tüzük uyannca MKYK'nın 40 üyesi için 60, genel başkamn kontenjanı olarak adlandırılan 10 üyesi için de 20 kişinin aday gösterileceği iki ayrı liste seçime sunulacak. ANAP tüzüğü bu listeler dışında ayrıca aday olunmasına olanak tarumasına karşılık, özal'ın hazırlayacağı liste dışında kimsenin ayrı bir liste çıkarması ya da adaylığım koymasımn mümkün görülmediği belirtiliyor. ANAP delegeleri 60 kişiük listede en az 30, en fazla 40 ismi işaretleyecekler. En fazla oy alan 40 kişi MKYK'nın asil üyesi, geri kalan 20 kişi de yedek üyesi olacaklar. 20 kişilik listeden fazla oy alan 10 kişi MKYK'ya asil üye olarak girecek. Bu listeden.5 üye seçilecek. En az oy alan beş kişi de "seçilmemis" sayılacaklar. ANAP çevreleri, büyük kongre ile birlikte ANAP grubunun yansına yakın bölümünün "koltuk" sahibi durumunda bulunacağını belirtiyorlar. MKYK'nın oluşmasıyla birlikte ANAP grubunda en fazla 150 miletvekili " s a d e millervekili" olarak kalacak. ANAP'ın Bakanlar Kurulu'nda 24, Merkez Karar ve Yönetim KuPolatlı'dan bindi ve delegelere "hoş geldiniz" dedi. Delegelerin akınına uğrayan ANAP Genel Merkezi'nde Özal tarafından hazırlanacak listenin işaretlenme biçimine ilişkin yoğun bir kulis yürütüldü. ANAP Teşkilat Başkanı Cengiz Tuncer başta olak üzere ANAP'taki liberal eğilimin temsilcileri, kendileri ile görüşmeye gelen delegelere, "Başbakan tarafından jıazırlanacak 60 kişilik listede hiç işaretleme yapmadan sandığa atın" propagandası yaptılar. Liberallerin önerdiği biçimde oy kullarulması halinde 60 kişilik listenin ilk 40'ı asil, geri kalan 20'si yedek üye olarak sayılacaklar. ANAP'ın son MKYK toplantısında da bu yönde tüzük değişikliği yapıldığını vurgulayan liberaller, delegeleri "Madem ki başbakana güveniyonız. Onun önereceği isimler üzerinde niye tercih yapalım. Liste üzerinde hiç işaretleme yapılmadan aynen sandığa atarsak, başbakanın istediği ilk 40 isim MKYK'nın asil üyesi olurlar" diyerek ikna etmeye çalıştılar. Liberallerin bu önerisine ise "hareketçimuhafazakâr" ittifak yoğun bir biçimde karşı çıktı. Genel merkezin odalannda gelen delegeler ile görüşen genel başkan Toplatma karan lstanbul DGM Savcılığı, dün aynca DGM Hâkimliği'ne başvurarak Milliyet'in, Apo röportajının yayımının başladığı 16 haziran günlü sayının da toplatılmasına karar vermesini istedi. Savcılığın bu başvurusu yargıç Fikret Uluç tarafından reddedildi. Savcılık bu karara itiraz edince, heyet toplandı. Başkan Osman Şen ile üye Altan Akülke, üye Şemsettin Şanaldan oluşan heyet, itirazı yerinde görerek toplatma karannı onayladı. Bu karar şöyle: "Milliyet'in 16 haziran tarihli niishasında M. Ali Birand imzasıyla yayımlanan "Yol Kavşağı" başlıklı yazıda PKK isinüi yasadışı böIttcü örgüt lideri durumunda olan Abdullah Öcalan'a vaki konuşmalan kapsayan yazı içeriğine göre; bu örgütün amaçlannın TC'ye yöoelik böliicü nitelik taşıdığının bilinmesine. TC'yi hedef alan tehdit unsurlannı içermesine, TCK'nın 142/3. maddesinde yer alan 'milli •^uygulan yok etmek veya zayıflatak maksadıyla propaganda' mahiyetinde ve devletin iilkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, hür demokratik düzen ve nitelikleri anayasada belirlenen cumhuriyet aleyhine aykın hususlan kapsadıgj, devletin iç ve dış güvenliğine yöaelik hususlan da içerdiği göz önünde tutularak Ist. DGM Yedek Hâkimliğinin 16.6.1988 tarihli ve 1988/126 sayılı karannın C Savcılıgı'mn 16.6.1988 tarihli itirazı iizerine kaldırılarak Milliyet'in 16.6.1988 tarihli nüshasının 5680 sayılı Basın Yasası'nın 2950 sayılı kanunla değişik ek 1. maddesi uyannca toplatılmasına, karar örneğinin gereğinin yapüması için C Savcılıgı'na gönderilmesine, 2345 sayılı kanunun 13/3. maddesi uyannca Başkan Osman Şen'in karşı oyu ile oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi." Tepkiler SHP Genel Başkanı Erdal tnönü, dün gazetecilerin Apo röportajına yasak konusunda sorularım yanıtlarken, Milliyet'e yapılan uygulamayı kınadı. Röportaj yapan gazeteci Mehmet Ali Birandın bir gün çalışmasının tamamını yayımlayacağmı da kaydeden lnönü şöyle konuştu: "Ben bunu işgüzariık olarak görüyonım. Basın özgüriügü demek, basının çalısmasına imkân vermek demekfir. Biz kendimize güvenmeliyiz. Haberlerin, özellikle bu şekilde bir gazetecinin hayatı pahasına getirdiği haberlerin yayımlanmasından hiçbir sekilde çekinmemeliyiz." DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, Milliyet gazetesinin yayınının durdurulmasına ilişkin görüşlerini şöyle dile getirdi: "Biz prensip itibanyla basın üzerindeki basküara karşoız. Herhangi bir baskı ve tehdit olmamasından yanayız. Ancak bu karar Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından aüıunıştır. Ben bu nedenle olayın kendisini tartışmıyorum." Samsun'da bulunan Bülent Ecevit, konuyla ilgili olarak şunları söyledi: "Doğru bulmadım. Türkiye'nin karşı karşıya geldiği sorunlar hakkında bilgili olması gerekir. Basının da görevi, hem kamuoyunu hem de gerektiginde devleti bu ko Basına darbe Gazetecileı Cemiyeti Başkanı Nezih Demirkent. Ankara'da polisin yaptığı uygulamanın haksızlığına değindi ve "Yazı bütünüyle bir gazetecilik olayıdır. Dönyada pek çok örneği de mevcuttur. Durnp dunırken M.Ali Birand gibi bevnelmilel çapta bir gazeteciyi bir örgütün savunucusu gibi görmek akıl almaz bir yanlıslıkbr" dedi. TGS Genel Başkanı Eren Güvener de, "Bu karar Türk basınına layık degildir. Bundan sadece Türk basını değil, Türk demokrasisi de zarar görebilir" dedi. Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Ahmet Abakay, yayının yasaklanmasırun Türkiye'de basın özgürlüğü bulunmadığının yeni bir kanıtı olduğunu söyiedi. Ankara'daki Ekonomi Muhabirleri Derneği de "basın özgürlüğüne indirilen bu darbeyi" protesto etti. Basın Konseyi tkinci Başkanı Oktay Ekşi, Milliyet'in dağıtımının henüz yazılı bir emir yokken dahi engellenmesini kınayarak, "Bu olay ülkemizde hâlâ hukukun değil, kaba kuvvetin hüküm sürdügünü gösterir. Ajnca Türkiye'de basın özgürlüğünün bulunmadıgını anlatmak için bundan daha çarp»cı bir örnek bulmak zordur" dedi. 22 toplatma kararına karşı kampanya Toplumsal Kurtuluş dergisinin yöneticilerinin gözaltına almmasına tepkiler sürüyor. lstanbul Haber Servisı Emek Dünyası Gazetesi'nin 6. sayısı ve 3. özel sayısı lstanbul DGM tarafından toplatıldı. Toplumsul Kurtuluş Dergisi'nde yayımlanan bir yazısından dolayı Avukat Hüsnü Öndül ile dergi yöneticileri Bilgesu Erenus, tlhan Akalın, Orhan Gökdeniz ve Yalçın Küçukün Ankara'da gözaltına alınmalarına tepkiler sürüyor. 10 dergi için verilen 22 toplatma kararına karşı "Sosyalist Basın Susturulamaz" kampanyası açıldı. Sahipliğini Genel Hizmettş Başkanı Sait Üaer'in yaptığı Emek Dünyası Gazetesi'nin 6. sayısıyla, 3. özel sayısının toplatılma gerekçesinde lstanbul DGM Yargıcı Fikret Uluç, dergide yayımlanan "Pedef yeni 1516 haziranlar yaralmak olmalıdır" başlıklı yazıda komünizm propagandası yapıldığını belirtti. Mülkiyeliler Birliği'nden yapılan açıklamada ise Yalçın Küçük ve arkadaşlarının gözaltına alınması kınandı. Açıklamada, "Artan dış borçlar, iç ekonomik göstergelerin giderek bozulması, emekçi halkımızın yükselen istemleri, iktidar sahiplerini her zaman olduğu gibi düşunenlerin üzerinede baskı kurmak kolaylığına itiyor" denildi. Öğretim Üyeleri Derneği Genel Başkanı Prof. Aksoy Yalçın da "Yalçın Küçük ve arkadaşlannın serbest bırakılmasını" istedi. Prof. Aksoy yaptığı açıklamada, "Anayasamıza göre herkes düşünce ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Gözaltına alınmalar demokrasi var denilen ülkemiz için son derece üzücüdür" dedi. Bu arada Basın Konseyi Yeni Demokrasi Dergisi'nin 10. sayısının dağıtımının engellenmesiyle ilgili olarak girişimde bulunduğunu açıkladı. Konsey 2. Başkanı Oktay Ekşi, dergi yöneticilerine gönderdiği yazıda konu hakkında bilgi istedi. Bu arada, 10 dergi için verilen 22 toplatma kararına karşı, "Sosyalist Basın Susturulamaz" kampanyası açıldı. lstanbul DGM'ce toplatılmalanna karar verilen dergiler şunlar: "Yeni Çözüm, Emeğin Bayrağı, Yeni Demokrasi, Güneşe çağn, Toplumsal Kurtuluş, Yeni Açıhm, Medya Günesi, Çağdaş Yol, Emek Dünyası ve Yeni Öncü." Dergilerin çeşitli sayılan hakkında verilen 22 toplatma kararına, "Yayın yoluyla komünizm propagandası yapmak ve milli duygulan zayıflatmak" gerekçeleri gösterildi. Baştarafi 7. Sayfada DIJYDUK/GORDUK lanabilir?.. 142/3 ve ek 1. madde (Baftarafı 1. Sayfada) zenleyen bölüm), 2. fasıl (Devlet kuvvetleri aleyhine suçlar) ile 311 veya 312. maddelerinde yazılı (311 ve 312. maddeter suç işlemeye tahrik edenlere ve yasanın suç saydığı fiilleri övenlere verilecek cezalan düzenliyor) suçları veya devlete ait gizli bilgiler ihtiva eden her türlü mevkute veya mevkute tanımına girmeyen diğer basılmış eserlerin dağıtımı, eserlerin basıldığı yerdeki sulh ceza hâkiminin karan ile ve gecikmesinde sakınca bulunan hallerde ise bu yerlerdeki Cumhuriyet Savcılığı'nın yazılı kararı ile önlenebilir. Cumhuriyet Savcılığı bu karannı en geç 24 saat içinde sulh ceza hâkimine bildirir. Hâkim en geç 48 saat içinde karann onaylanıp onaylanmaması hakkında karar verir. Onaylanmama halinde cumhuriyet savalığının karan hükümsüz kalır. Basın Yasası'nın ek 1. maddesinde geçen TCY maddeleri DGM'ler kapsamına alındığından, toplatma kararları ve incelemeler DGM savcılık ve yargıçlarınca yapıhyor. 5680 sayılı Basın Yasası'ndaki ek 1. madde, basında ilk kez "2000'e Doğru" Dergisi'ne uygulanmıştı. Derginin 30 ağustos 5 eylül tarihli 35. sayısına matbaada el konmuştu. Dergi o sayısın Muhalefet şerhi DGM Başkanı Osman Şen'in muhalefet şerhi şöyle: "Açıkça anlaşılabilen haller dışında bir yayının suç unsurlannı içerdiğinin kabulii için o yayını oluşturan yazı veya yazıların tümü itibanyla tahlile tabi tutulması gerektiğinden, belli bir bölümü yayımlanan yazının suç unsurlannı içerdiğinin kabulü ile yayını içeren gazetenin toplatılmasına karar verilmesi Anayasamızın sansürü yasaklayan hükümleri ile basın hürriyetini düzenleyen kurallanna aykın düşeceği kanaatiyle itiraan kabulüne ilişkin çoğunluk kararına muhalif kalınmıştır." Milliyet'in Genel Yayın Koordiatörii Allan Öymen, Ankara .ıatbaasında önceki akşam polislerce henüz karar ortada yokken fiili engelleme yapıldığını, kamyonun kontak anahtarının alındığım belirterek "Bütün bunlar gösteriyor ki, dagrnmın engellenmesi ile ilgili fiiller, kararın alınraasından çok önce başlamışnr. İstanbul'da alınan kararın saati (23.00) metin üzerinde yazılıdır. Ankara büroya gelen yazının da bu karardan önce hazırlandığı muhakkaktır. Çünkü, ne gerekçeleri ne metinleri birbirine uymaktadır. İstanbul'dakinde 'gazetelerin muhafaza altına abnması' diye bir kayıt yoktur. Ankara'dakinde vardır. Ankara'daki karar, İstanbul'la karardan önce yapılan bir telefon söyleşisi sonunda hazırlandığı izlenirnini vermekiedir" dedi. Genel Yayın Mü da, Alaıurk un 1*22 üe İzmit'teki bir basın toplantısında söylediklerine yer veriyordu. Başlığı da "Kürtlere Özerklik "ti. " 2 0 0 0 ' e D o ğ r u " Dergisi, TCY'nin 142/3. madde ve fıkrasına aykın davranıldığı gerekçesiyle üç kez toplatıldı, iki kez de savcılığın toplatma karan mahkeme tarafından reddedildi. Derginin toplanan sayılan ve konuları şöyle: • 30 Ağustos 5 Eylül 1987 tarihli 35. sayı: "Kürtlere Özerklik". rirdik... Sonra bozar çocuğumuza yapardık... Küçüldü mü başkasımn çocuğuna verirdik... Bir tek elbise kaç kere kullanılabilırdı... Asil yiyecek ve içecekte çok savurganlık var sanıyonım.. Size bir tek örnek vereceğim... Biz iki yıl evvel Kayseri Festivali'ne gitmiştik. Develi'de... 200 kişi misafir ettiler bizi... Benim de atılmış eşyalardan yapılma bir sergim var festivalde... Belediye bize bir yemek verdi... Önümüze bir dilim kadayıf geldi... Her kadayıfm altında da bir parça tatlısı var... Masada Erciyes Üniversitesi profesörlerinden kültür müdürü bir bey de vardı... Ben dedim ki: "Beyefendi sizin tabağınızda kaç gram jeker var?.." Şöyle bir baktı, şaşırdı tabü... "Valla en az 1520 gram vardır" dedi... "Peki biz burada 200 kişiyiz... 200 tane 20 gram ne yapar? " Hesap edince 56 kilo şeker çıktı. Herkes şaşır Yan yanya Yalçın Bey, ben inanıyorum ki, bir aile 100'e geçiniyorsa, benim prensiplerime uyduğu takdirde, 50'ye geçinebilir... Bu ölçüde... Yani yan yanya... Yan yarıya... Ve bu sadece aileye katkısı... Fakat ben asil devlete, millete katkısını önemsiyorum... Demin bahsettiğim şu şeker olayıru çözsek sadece... Vallahi bu tasarrufla her yıl 50 tane okul daha yapılabilir... Hastanelerde atılan yiyecekleri engelleseler, her yıl 10 tane daha hastane yapılabilir... Ben bir devlet hastanesinde rastladım. Yemek getirmişti hastabakıcı... Sabah kahvaltısındaydı... Peynir getirmişti... Hastayemeyeceğini söyledi... Koridora götürdü peyniri ve oradaki bidona attı... Kalıbıyla... Hastabakıcımn eline sanldım hemen. " N e yapıyorsun?" diye bağınyorum... Siz mahvolmussunuzdur... r Gerçekten mahvoldum... Bir dilim peynir bulamayanlar var... Bu atılanlarla kaç tane hastane yapılabilir... Kaç kişi sağlığına kavuşturulabilir... Emir varmış; hastadan artan yiyecek atıurrruş... Hasta elini sürmedi ki!.. Biz hastane yapmak için dışardan borç para alıyoruz efendim... Sonra bunlan ödemek için vergiler veriyoruz... Tabü bunlan millete anlatmak çok zor... Bir egitim sorunu her şeyden önce... dı Tabak sıyırmakla... Peki siz nasıl yapıyorsunoz tatlıyı?.. Çünkü biraz tatlı mutlaka kahr... Ben efendim, baklava yaptım mı tatlısını kestiririm, doya doya dökerim... Fazla geleni süzerim bir kavanoza, onunla mesela un helvası yaparım... Bir gram bile artmaz... Çünkü 200 kişi için 56 kilo şeker... Bütün Türkiye'yi düşünün. Her konuda bu ölçüde savurganlığı düşünün. Yani hesabını yapmadım, ama biz yaptığımız savurganlığı yapmasak, dünyadan borç para aramamıza gerek kalmaz diye düşünüyorum... Yani tabağı sıyırmasını öğrensek... Tabağı syırmak mı? Efendim, tabak sıyırmak çok önemli bir konu... O kadar çok boyutu var ki aklınız durur... Yemeği tabağımıza az alalım. Doymazsak yine alalım, ama sonuna kadar yiyelim ve tabağı sıyıralım... Bakın ne faydalan var: Tabağımızı sıyırırsak bir sürü yiyecek çöpe gitmemiş olur bir... Temiz tabak daha az suyla yıkanır iki... Temiz tabak daha az sabunla yıkanır üç... Temiz tabak daha çabuk yıkanır... Zaman savurganlığı olmaz dört... Çevre daha temiz kalır, musluk tıkanmaz beş... Çöp tenekelerine dökülen bu pislikler ortalığı kirletmez, sinek üretnez. Sineği öldürmek için bir sürü ilaç kullanmamız gerekmez... Aman Emine Hanım, bu neredeyse sinekten yağ çıkarmak artık... Öyle, ama mantıksızsa söyleyin... Sinek ilaçlarına harcanan paraları, çöp temizleme işlerine harcanan paralan, kirlenmiş çevreyi yeniden temizlemek için harcanan paralan bir hesap edin... Bir tek tabak sıyırmakla bitecek bunlar... Çok ince bir hesap, ama düşündürücii. Peki efendim, bu sizin dediğiniz tasarruf önlemleri alınsa, bir aile için mesela ne kadar kazanç sağ • 2026 Eylül 1987 tarihli 39. sayı: "Kürtlere Mahalli İdare" (Türkiye Iş Bankası Yayınları'ndan alınan Atatürk'ün El Cezeri Cephesi Komutanlığı'na çektiği telgraO• 713 şubat tarihli 2. yılın 7. sa>ısı: "Kürt Sonınunu Çözün" (Alman Parlamentosu tutanaklarından). Derginin, savcılığın toplatma karannı mahkemenin bozduğu sayılan da şunlar: • 915 Ağustos 1987 tarihli 32. sayı: "Kürt Sonınuna Çözüm" (Aziz Nesin'in "Kultürel Haklar Verilmeli", Mehmet Ali Aybar'ın " M i l l i Kurtuluş Savaşı Veriyorsanız" baslıkh yazıları). • lONisan 1988 tarihli 16. sayı: "Helsinki Gözlem Komitesi Rapo İnce örnekler Tabü eğitim sorunu... Okullara ders konulsun... öğretmenleri ben eğiteyim... Bu çılgınlık önlensin... Şu en son Galatasaray şampiyon oldu... Bir kutlama için milyonlarca h'ralık bayrak, flama, kumaş, boya gitti. Sadece bu parayla 510 köye okul yapılırdı. Ne oldu? Sokaklarda bağırış çağırış arasında kayboldu gitti... Evet, şampiyonluk yine kutlanabilir... Ama bu kadar savurganlığa gerek yok ki... Son olarak bu köseden ailelere neler tavsiye edersiniz? Şunu söylemek istiyorum. Bir şeyi atmadan önce, ne olursa olsun düşünsünler... Her şey sonuna kadar kullanılabilir... Bir örnek daha vereyim kendimçlen... Ben bu yıl hiç odun kullanmadan kömürümü yaktım. Atılacak kâğıtlan kıvınp bir naylon torbaya koyarım. Sonra o torbaları sobanın altına, üstüne de kömürü koyar, bir kibritle tutuşturumm. Bir ton kadar odun tasarrufu yaptım bu yolla. Hatta plastik parçalar mesela... Çamaşır suyu şişeleri falan... Onları ezip dolduruyorum naylon torbaya... Sobaya bir torba tıktım mı öyle güzcl ısıtıyorki... Oğlumun arabasımn bozuk lastiklerini testereyle kesip sobada yaktım... lnanın iki üç gün gürül gürül şanJı soba... SATILIK Az kullanılmış komple ev eşyası Yatak + Yemek odaları + Salon + Sehpa takımları Buzdolabı + Fırın + Şofben + Hahlar vs. TEL: 337 34 69 337 45 86
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle