17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 MAYIS 1988 HABERLER CUMHURÎYET/9 IPI'dan Türk hükümetine çağrı iki yüz elliyi aşkın yabancı gazetecinin katıldığı IPI'ın 37. Genel Kurul Toplantısı, Yürütme Kurulu Başkanı Enrique Zileri'nin konuşmasıyla kapandı, Zileri tüm dünyada totaliter rejimlere karşı demokrasilerin güçlendirilmesi gerektiğini belirterek basına büyük rol düştüğünü söyledi. Haber Merkezi Uluslararası BasınEnstitüsü'nün(IPI)9ll mayıs tarihleri arasında İstanbul'da düzenlenen Genel Kurul toplantısı sonaerdi. IPI'ın Peruluyeni Yönetim Kurulu Başkanı Enrique Zileri, IPİ toplantısının İstanbul'da yapılmış olmasımn Türk basınına olumlu açıdan katkıda bulunacağı umudu 'Basım kısıtlayan yasalar kaldırılsıır IPİ Yönetim Kurulu'nun dün yayınlanan kararında 'Türkiye'de demokrasiye geçiş sürecinde basının durumundaki iyileşme memmınlukla karşılanmasma rağmen, basın özgürlüğünü kısıtlayan yasalar devam ediyor' denildi. geçiş sürecinde basının durumundaki iyileşme memnunlukla karşılanmasma rağmen hâlâ basın özgürlüğünü kısıtlayıcı yasalar devam ediyor" denildi. IPİ,ayrıcaTürk hükümetine, basına kısıtlayıcı yasaları yürürlükten kaldırmasını ve halen cezaevlerinde bulunan medya çalısanlarının affedilmesi çağrısında bulundu. İki yüz elliyi aşkın yabancı gazelecinin katıldığı I Pl'ın 37. Genel Kurul Toplantısı, Yürütme Kurulu Başkam Zileri'nin konuşmasıyla kapandı. Zileri, tüm dünyadatotaliter rejimlere karşı demokrasilerin güçlendirilmesi gerektiği görüşünü dilegetirdivebunun için basına büyük rol düştüğünü söyledi. Zileri, bugün Türkiye'deki cn can alıcı sorunun "Demokrasive geçiş süreci" cdduğunu belirtti. Uluslararası Basın Enstilüsü'nün (IPİ) 38. Genel Kurul toplantısının gelecek yıl mayıs ayında Berlin'de yapılması kararlaştırıldı. IPİ Yürütme Kurulu'nun yayımladığı karar rr/etninde, "Glasnostdan sonra SSCB'de basında göriilen olumlu gelişmelere, I^ıtin Amerika, Güney Afrika ve İsrail işgali altındaki Balı Şeria ve Gazze'de basına uygulanan baskılara" değinildi. IPİ Yürütme Kurulu'nun, karar tasansında Türkiye konusunda aynen şöyle deniyor: "Asya, Afrika, Amerika ve Avmpa'nın önde gelen gazetecilerini ve yayıncılannı temsil eden Uluslararası Basın Enstitüsü (IPİ) tam bir demokrasiye geçiş süreci içinde Türkiye'de basının durumundaki iyileşmeyi memnunlukla karşılamaktadır. Ancak basın özgürlüğünü kısıtlayıcı yasalann varlığı sürmektedir. IPİ, Türk hükümetini bu yasalan yürürlükten kaldırmaya çağırır. İnsan haklannı savunan bir kuruluş olarak IPİ düşünceyi açıklama özgürlügüne olan bağlıhklan nedeniyle hapsedien ya da yargılanmayı bekleyen lüm medya çalışanlannın affedilmesini talep eder. IPİ, gazeteier üzerindeki dolaylı ve dolaysız baskılar hakkındâ duyduğu endişeleri ifade eder. Bu baskılar gazete kâğıdı fiyatına yapılan aşın zamlan, yayınlan yıkıma götürebilecek para cezalannı ve devlet bankalannın hükümete karşı eleştirel tutumda savılan bazı gazetelere reklam ambargosu uygulanmasını kapsamaktadır. IPİ, bu ciddi sorunlan hükümete götürmüş olan Türk meslektaşlannı var gücüyle destekler. IPI'ya göre söz konusu önlemler sansür biçimleridir." IPI'ın SSCB'de daha özgür bir basın yönünde atılan ilk adımlan memnunlukla karşıladığı belirtilen karar tasansında, özellikle yabancı gazetecilerin, SSCB'de haber kaynaklanna ulaşmak ve serbestçe haber almak konusunda gelişme olduğu gözleniyorsa da açık toplumlara göre, daha kısıtlı durumda olduğu belirtiliyor. Latin Amerika'da basının durumunun giderek daha tehlikeli bir hale dönüştüğüne dikkat çekilen karar da, özellikle Kolombiya'da, iki yıl içinde 30 gazetecinin öldürüldüğü, çok sayıda gazetecinin kaybolduğu ve gazetecilerin aşın sağ ve sol yeraltı örgütleri ve esrar kaçakçılarının tehditleriyle karşı karşıya kaldığı belirtiliyor. IPİ Yürütme Kurulu, Güney Afrika'da iki haftalık gazetenin hükümet tarafından kapatılması ve diğer gazetelerin de kapanma tehdidi altında bulunduğu gerçeğini esefıe karşılarken, çok sayıda gazetecinin mahkeme önüne çıkartıimadan tutuklanmasını protesto etti. IPİ, ayrıca, tsrail'e de "yaşadıklan bu güç günlerde", Filistinli meslektaşlarına yardım çabasını arttırması çağrısında bulundu ve Batı Şeria ve Gazze bölgesinde Filistinli gazetecilere uygulanan baskıları artan bir kaygıyla karşıladığını belirtti. nu taşıdığını belirtti, Zileri, Türk basınınındinamik veçeşitliliğine rağmen hâlâ yasalarla kısıtlandığını hatırlattı ve " l marım Türk yelkilileri uyarılarımızı dikkate alacaklardır" dedi. Bu arada IPİ Yürütme Kurulu'nun dün yayımladıgı kararın Türkiye ile ilgili bölümünde, "Türkiye'de demokrasiye DUYDUK/GORDUK YALÇEN PEKŞEN Enflasyon Neden Ytikseliyor? aşbakanımız Turgut özal'ın "enflasyon düşecek, merak etmeyin" şeklindeki sözlerini okuyunca, herkes gibi benim de neşem yerine geldi.. Çünkü neredeyse enflasyonun artık düşmeyeceğine inanmaya başlamıştık. Oysa şimdi güvenecek kalın bir dalımız var.. Hatta ağacımız.. Zaten bu sıralar da müjdeler birbirini izliyor. Daha önce Devlet Bakanımız Yusuf özal'ın "enflasyonun düşüşünü yağmunın yagmasına" bağlayışı da oldukça sevindiriciydi... Böylece hükümetimizin, en azından bir tane, "eaflasyon düşürme yönlemi" bulduğu ortaya çıkıyordu. Gerçi yağmurun yagması AUah'tandı, ama bunda hükümet üyelerinin ettikleri duaların da epey rolü oisa gerek.. Inşallah yakında başka şeyler de olur ve enflasyon düşmeye devam eder... Örneğin önümüz yaz.. Havalar ısınacak.. Bu yolla da belki enflasyonu biraz düşürebiliriz... Hatta, kimbilir, havadaki nem oranı artar. enflasyon iyice düşer.. Hükümetimiz Olmayacak şeyler de sonunda bir ğil bunlar.. Mübare "enflasyon ğin neden düştüğü düşürme yöntemi belli değil ki... buldu: "Yağmunın Enflasyonun ne yağması." Şimdi den, nasıl ve ne zabaşka çareler de man düştüğü pek belli değil, ama neden yük aramyor.. Örneğin seldığini artık hepi önümüz yaz.. miz bir ekonomi uz Havalar ısınacak.. manı kadar iyi biliyo Bu yolla da belki ruz.. Şimdiye kadar enflasyonu biraz yapılan açıklamalar düşürebiliriz.. dan anladığımıza göre enflasyonun yükselme nedeni bir değil, bir çok.. tsterseniz gazete kolleksiyonlarını tarayarak bir kaç örnek sıralayayınr. Başta petrol olayı geliyor.. Petrol fiyatlan yükseldiği zaman haliyle enflasyon da yükseliyor... Ardından petrol fiyatlan düşüyor, fakat bizim enflasyonumuz düşmüyor.. Bu arada yeni gelişmeler oluyor. örneğin "petrol fiyatlannda hafif bir vüksdme eğiliminin olabileceğinin sanıldığı" açıklaruyor ve enflasyonumuz bunu duyar duymaz yeniden yükselmeye başlıyor.. Bir süre sonra "p«tjol fiyatlanndaki yükselme egiliminin ortadan kalkabilecegi" yolunda bazı belirtiler ortaya çıkıyor ve bizim enflasyonumuz bunu da duyar duymaz yükselmesini sürdürüyor.. Dış piyasalarda altın fıyatları yükselmeye başladı diyelim.. Enflasyonumuz durur rnu? Hemen yükselmeye başlıyor.. Derken altın fiyatlan duruyor, fakat bizim enflasyonumuz durmuyor.. Hatta altın fıyatları düşmeye başlıyor, bizimki yi B Regis Debruy'den geçmise tebessüm OKAY GÖNENSİN 68 kuşağı dünyayı değiştirmenin yollarını üniversite kantinlerinde tartışmaya başladığı sıralarda önünde hazır bir reçete buluvermişti. "Devrimde Devrim" adh bu kitap genç insanların bütün coşkularını ayaklandınvermişti. Kitabın yazarı olan Fransız entelektüeli Regis Debray, üstelik kitabında anlattıklarını bizzat yapmış, Che Guevera'nın yanında Bolivya dağlarına çıkmıştı. Regis Debray, "Devrimde Devrim" kitabının Türkiye'de bir kuşak üstünde çok etkili olduğunu 70'li yılların sonlarında öğrenmiş ve çok hayret etmiş. "Çünkü" diyor, " o belli zaman ve mekân koşullanna bağlı bir kitaptı. sadece Latin Amerika'ya aitti. siyasal genellemeler yapan bir el kitabı degildi." Regis Debray bugün 50'lerine yaklaşan potitikacı diplomat olgunluğu ile 20 yıl öncesine bakarken, " O zaman ülke ülke dolaşan profesyonel devrimcilerin her yerde devrim yapabilecegine inanıyorduk" diyor. Debray, Bolivya hapishanelerinden kurtulup Fransa'ya dönünce yayımladığı kitap ve makalelerde özeleştirisini yapıyor: "Silahlann eleştirisini, özeleştirimi yaptım. Paris'e dönen Regis Debray, 20 yıl önceki "mesleği" "profesyonel devrimciliğe" bugün gülümseyerek bakarken bugünkü mesleğini "politikayı seven bir yazar" diye tanımlıyor... 1981 yılından beri Fransa Cumhurbaşkanı Mitterrand'ın danışmanlığı yapan Debray, kendi konumunu haklı göstermek istercesine 68 kuşağının bütün "goşist"lerinin, Almanya'da yaşayan Daniel CohnBendit dahil Mitterrand'ı desteklediklerini çok sayıda isim sıralayarak anlatıyor: "Eski aşın sol liderlerin hemen hemen tümü bugün Mitterrand'ın yanındadır. Bunlarsolculuğu bırakmadılar, Marksizmi bıraklılar. Ama bir bölümü dışında liberalizmi de seçmediler, solu vc demokrasiyi sectiler." Mitterrand'ın yanındaki ilk 2 yılında görev alanı yine Latin Amerika'dır Regis Debray'ın, Fidel Castro da hâlâ "kişisel dostu"dur, her ne kadar Küba'daki siyasal rejimi "onaylamasa da..." Son olarak 1.5 yıl kadar önce ziyaret etmiş Castro'yu. Kransız entelektüeli Regis Debray, entelcktüellere ve onlann "iktidar efsanesine" hiç de sempatiyle bakmıyor; 'Entelektüellerin iklidan, gücü yalan üstüne kuruludur. Fransa'da da siyasi iktidann manevi etkinliğiyle enlelektuellerin etkinliği, iktidan ters oranlılıdır. Biri inerken öbürü çıkar. Mitterrand, entelektüel prestiji zaten yüksek bir insan olduğu için bütün entelektüeller onu desteklemek zorundalar..." Debray, 8 yıldır Mitterrand'ın yanında, şu anda da eski sömürge, bugünkü denizaşırı vilayetlerden bir bölümünün sorumluluğunu taşıyan Güney Pasifik Komisyonu'nun başında. AmaSosyalist Parti'ye üye olmamış partinin iç tnücadelelerinin içine girmemek için... Fransız ıç politikası konu olun;a Regis Debray için tek yetkili Mitterrand... Sosyalist Parti içindeki bütün kanatlara egemen, tüm ülkedeki prestiji çok yüksek; "sosyolojik olarak orta sağda" olan Fransa için en önemli denge unsuru; sosyalist inançlarını hiçbir zaman gizlemiyor; sağ sekterliğe karjı Fransızların güvencesi... Regis Debray, birkaç saatlik tstanbul gezisi öncesinde Türkiye ile ilgili herhangi bir hazırlık yapamamış, ancak yanına "Les Temps Modernes" Dergisi'nin birkaç yıl Snce yayımladığı Türkiye özel sayısını almış, onu da dönünce okuyacak. ne yükseliyor.. Cumhurbaşkanımız Karadeniz'de turizm sezonunu açıyor.. Bir söylentiye göre "Oerde darbe olabilecegini", başka bir söylentiye göre "olmayabileceğini" açıkhyor.. Siz misiniz bunu söyleyen? Enflasyonumuz başını alıp gitmeye başlıyor. ö n c e "daroe olabilecegi için enflasyon yüksddi" deniyor. Fakat ikinci bir söylenti, darbe varsayımlarını ortadan kaldırınca, bu kez enflasyonumuz "darbe olmayabüeceği için" yükselmeye devam ediyor.. Hükümet banknot matbaasını çalıştınnca enflasyonumuz doğal olarak yükseliyor. Ardından sıkı para politikası uygulanıyor. Enflasyon düşecek sanıyorsunuz, hayır öyle olmuyor. Yeniden yükselmeye başlıyor.. 1 mayıs oluyor, enflasyon yükseliyor.. 2 mayıs oluyor enflasyon yine yükseliyor.. Anneler Günü yaklaşıyor, enflasyon yükseliyor. Anneler Günü geçiyor, enflasyon yine yükseliyor.. Işçilerin toplusözleşme dönemleri yaklaşıyor. Tabii enflasyon yükselme eğilimine giriyor.. Işçilerin toplusözleşmelerinden bir sonuç çıkmıyor, ama enflasyon düşme eğilimine girmiyor.. "Oral Çelik yakalandı" deniyor, enflasyon yükseliyor. "Oral Çelik yakalanmadı" deniyor, enflasyon yine yükseliyor.. Bölücü teröristler vatandaşlarımızı katlediyor, enflasyon basını alıp yeniden bir yerlere gidiyor. Bölücü teröristler katliamlara ara veriyor, enflasyon hâlâ gidiyor.. Borsada özelleştirme yapılmıyor, enflasyon yükseliyor. Özelleştimıeye gidiliyor, enflasyon yine yükseliyor.. Galatasaray şampiyonluğa gidiyor, enflasyon da aynı yere gidiyor. Beşiktaş ikinciliğe düşüyor, enflasyon bir yere düşmüyor. IranIrak savaşı kızışıyor.. Enflasyon da kızışıyor (Iran veya Irak'ta değil, bizde). Fransa'da Mitterrand ile Chirac başkanhk seçiraleri için çekişiyor.. Biz de burada enflasyonla çekişiyoruz. Mitterrand kazanıyor, enflasyon yükselmeye başlıyor. Chirac kaybediyor yükselme devam ediyor.. Havalar sıcak gidiyor, enflasyonun sebebinin sıcak havalar olduğu açıklanıyor. Derken soğuyor, yine yükseliyor.. Sonra yine ısınıyor, yine yükseliyor. Ardından yine soğuyor, o yine yükseliyor.. Başbakan konuşuyor, yükseliyor, susuyor, yükseliyor. Basınla arası bozuluyor yükseliyor, düzeliyor yükseliyor. Şişmanlıyor yükseliyor.. Zayıflıyor, yükseliyor. Namık Kemal ünlü "Terkibi bend"ıni sanki bugünler için yazmış.. "Yüksel ki yerin bu yer değildir.. Dünyaya geliş büner değildir." Galiba asıl hüner dünyaya gelmemekmiş... BİR ZAMANLAR BOLİVYADA 68 kuşağına imzasını atana Che ile birlikte Bolivya dağlarına çıkan Regis Debray yakalandıktan sonra 30 yıl hapis cezasma çarrh tırıldı 3 yıl sonra serbest bırakılan Debray daha sonra özeleştiri yaptı yanlışlanmızı tahlil ettim, ulusal özellikleri azımsamamamızı, gerçek devrimlerin ulusal nitelikte olduklarım fark etmediğimizi anlattım" diyor ve soruyor: " P e ki özeleştirim de yayımlandı mı Türkiye'de?" "Devrimde Devrim" dışında başka bir kitabının yayımlanmadığını öğrenince de gözlerini açarak "Ama benim 15 kitabım daha var" diyor. Uluslararası Basın Enstitüsü'nün Genel Kurulu'nda konuşmak için Istanbul'a sabah gelip akşam 'Rejim giderek özgürleşiyor' Haber Merkezi Uluslararası Basın Enstitusu'nün (IPİ) Genel Kurulu'nun son gününde bir konuşma yapan Bülent Ecevit, Türkiye'de rejimin 12 Eylül öncesine göre giderek özgürleşmekte olduğunu söyledi. Türk basınının işlev ve sorumluluğunun büsbütun artmış olduğunu bildiren Ecevit, "Daha çoğulcu bir basın gereklidir" dedi. Bülent Ecevit, Türkiye'de giderek artan hak ve özgürlük kısmtılarına karşı toplumdan gelen bir muhalefet bulunduğunu söyledi ve"Türkiye şu sırada böyle bir denge ve çekişme aşamasında. O nedenle bu aşamadaki siyasal rejimimiz ne diktatörlük ne de demokrasidir. Ama geleceğe umutla bakıyorum" diye konuştu. Bülent Ecevit, konuşmasında özetle şu noktalara değindi: • Rejimin anayasal ve yasal çerçevesi açısından bakıldığında Türkiye'de durum içaçıcı değildir. Demokrasiye geçişi güçlendirici önlemler almada sivil iktidar askeri yönetimden bile daha ileri gitmiştir. Yine sivil iktidar seçim sistemini yozlaştırmış ve ulusal iradeyi büsbütun çarpıtır duruma gelmiştir. Buna karşın Türkiye'de ortam giderek özgürleşmektedir. Türkiye'de birçok tabu artık yıkılmakıadiT. 12 Eylül öncesinde bile kolay değinilemeyen bazı konular şimdi enine boyuna irdelenip tartışılmaktadır. Bunun nedeni rejimi özgürleştirme ve demokratikleştirme yönünde Türk toplumundan gelen baskılardır. • Rejimin anayasal ve yasal çerçevesi bir ince yumurta kabuğu gibi çatlamakta ve içinden yeni bir yaşam fışkırmaktadır. Bu durumda artık Anayasayı hiç kimse savunmamaktadır. • Böyle bir durum Türkiye için çok önemli bir gelişme sayılır. Çünkü şimdiye kadar Türkiye'de haklar ve öegürlükler hep yukarıdan verilmiş; verildiği gibi de geri alınabilmiştir. Ama şimdi ilk kez Türk toplumu, hakları ve özgürlükleri kendi uğraşı ve istenci ile genişletme sürecine girmiştir. • Osmanlı döneminden beri Türk basını kendi haklarırun ve özgürlüklerinin genişletilmesini yukarıda, beklememiştir. Kendi haklarının ve özgürlüklerinin öncülüğünü kendisi üstlenmiştir. O bakımdan Türk basınının onurlu bir tarihi vardır. • Türk basını 12 Eylül'ü izleyen birkaç yılda, bir suskunluk dönemi geçirmiştir. Bunun nedenlerinden biri de büyük basının baskıya kolay direnememesi, direnmenin çok yüksek ölçülere varan maddi bedelini göze alamamasıdır. O açıdan bence topluma belirli mesajlar verebilecek az masraflı küçük gazete ve dergileri yaygınlaştırmakta yarar vardır. • Türk basınının, hak ve özgürlük kısıntılarına karşı halkı giderek yoksullaştıran ekonomik modele, karşı adeta sesbirliği ile ve dayanışma içinde açmış olduğu mücadele demokrasi açısından şükranla karşılanacak değerdedir. • Türk basını son günlerde kendi hak ve özgürlüklerine getirilmek istenen yeni kısıntılara karşı açtığı mücadeleyi de görünüşe göre kazanmış durumdadır. • Bir yanda giderek artan hak ve özgürlük kısıntıları bir yanda ise toplumdan gelen ve yine giderek artan muhalefet ve direnç... Türkiye şu sırada böyle bir denge ve çekişme aşamasında. O nedenle bu aşamada siyasal rejimimiz ne diktatörlük ne de demokrasidir. Ama geleceğe umutla bakıyorum. Çünkü rejimin anayasal ve yasal çerçevesini duvarları ve kilitli kapıları ardında özgür düşünceli bir halkın oluşturduğu bir açık topluma geçilmektedir. Halkın kafasındaki duvarlar yıkıldıkça rejimin duvarları da er geç aralanacak, açılacak ve yıkılacaktır. Ve böylece kalıcı ve gerçek demokrasiye geçilecektir. Bülent Ecevit konuşmasını tamamladıktan sonra sorulara geçildi. Özal ekonomisinin başarılı olup olmadığı yolundaki bir soruya Ecevit, "80'de başlayan ekonomik reform yanıllıcı bir başarı sonucu verdi. Bu, iç ve dış borçlardan sağlanan bir başanydı. Bu süre içinde dış borç üç kat arttı. İç borçlar ise bütçenin yarısını oluşturuyor. Bence başanlı ekonomik politikamn önde gelen kıstası halkın refah düzeyinin artmasıdır. Ama bu sürede halk fakirleşti. Üstelik denildiği gibi sanayileşme de gerçekleştirilemedi" karşılığını verdi. Ecevit, "Kıbns sorununun Davos'ta baslayan TürkYunan yakınlaşmasında önemli bir faktör olup olmadığı" şeklindeki bir soruya da şu yanıtı verdi. "Bence Kıbns, TürkYunan ilişkileri gündemine getirilmemeli. Bu hem Kıbns sorunun hem de Türkiye ile Yunanistan arasındaki sonınların çözümünü güçleştirir. Eğer halklann egemenliğinden söz ediyorsak. Kıbns sorununun çözümü içinde Kıbns balkının karanna başvurmalıyız." Ecevit, IPİ Genel Kurulu 'nda konuştu Napoli'deki NATO tatbikatından dönüyorlardı Türk Fantomlanna E^gelde engelleme MUSTAFA BALBAY NAPOLİ NATO'nun planlı tatbikatından olan Dragon Hammer88 Tatbikatı'nın Napoli'deki bölümüne katılan Türk Fantomlan Eskişehir Hava Üssü'ne dönerken bir Yunanistan savaş uçağınca engellendi. Yunanistan hava kuvvetlerine bağlı Fantom uçağının 6 Türk Fantomuna askeri deyimle "keşif engellemesi"nde bulunduğu öğrenildi. 29 nisanda ttalya'nın Napoli kenti yakınlanndaki Grazianisse Askeri Havaalanı'na ulaşan 6 F4 E tipi uçağı burada 10 gün süreyle Dragon Hammer88 Tatbikatı çerçevesi içinde Sicilya, Güney ttalya ve Akdeniz üzerinde uçuşlar yaptı, belirlenen hedefleri bombaladı. Türkiye ile birlikte 8 NATO üyesi ülkenin katıldığı tatbikatta değişik hava kuvvetlerine bağlı uçakların koordinasyonuna önem verildi. Türk hava kuvvetlerine bağlı 6 Fantom önceki gün yerel saate gore 09.00'da Türkiye'ye dönmek üzere havalandı. Brendizi'yi geçtikten sonra Yunan hava sahasına giren uçaklarımız Kerkire Androvida havayolu üzerinde saat 10.04'ten itibaren bir Yunan Fantomunca izlenmeye başlandı. Uçaklarımızı çok yakından izleyen Fantomun pilotlanmızın uyarısına karşın bu eylemini sürdürdüğü öğrenildi. Hava kuvvetleri yetkilileri olayın bir "keşif engellemesi" olduğunu belirterek, "Yunanistan kendi hava sahası üzerinden geçerken bizim ne yaptığımızı gözlemlemek, kontrolleri altında gecişimizi sağlamak istedi. Olayın bundan öte bir yönü yok" diye konuştular. Bu arada Türk Fantomlarının 29 nisanda Napoli *ye gidişi sırasmda da Yunanistan'ın istenilen yüksekliği vermediği, bu nedenle uçaklarımızın yakıt sıkıntısı çektiği öğrenildi. Yunanistan makamları Türk pilotlannın 33 bin fecte çıkma isteğini uzun süre yanıtsız bıraktılar. Türk Fantomları Dragon Hammer88 Tatbikatı ile birlikte ilk kez uluslararası alanda sınav vermiş oldu. Tatbikatta Fantomlarımıza Sicilya Adası açıklanndaki hedefleri vurma görevi verildi. 9 gün süreyle her gün uçuş yapan 6 Türk Fantomunu ltalyan Hava Kuvvetleri'ne bağlı F104 üpi savaş uçaklarırun "engellemesi" planlanmıştı. Ancak uçaklarımız bu engellemeye meydan vermeden görevlerini gerçekleştirdiler. Tatbikata NATO'nun askeri kanadında yer almamasına karşın Fransa da katıldı. Fransızlar, Mirage uçakları ile Bari yakınlanndaki 5. Ataf Üssü'nden uçuş yaptılar. UNESCO'da geriye dönüş IPİ Genel Kurulu 'nda konuşma yapan UNESCO Genel Direktöru Fedehco Mayor, BM Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü'nde kendi liderliğinde bir "glasnost" gerçekleştirilmeye çalışıldığını söyledi. Haber Merkezi Uluslararası Basın Enstitüsü (IPİ) Genel Kurulu'nun son gününde bir konuşma yapan UNESCO Genel Direktöru Prof. Federico Mayor Zaragoza daha önceki Genel Direktör Amadou Muhtar M. Bow zamanında uygulamaya konulan ve UNESCO'yu bir krizin eşiğine getiren programların önemli bölümünden vazgeçildiğini söyledi. Mayor'un verdiği bilgiye göre daha önce programa alınan 62 proje "yoğunlaştınlarak" 16'ya düşürüldü. Mayor, UNESCO'nun bundan böyle "Yeni Uluslararası 1letişim Düzeni" yerine "Ulu,slararası Haberleşmeyi Geliştirme Programı" üzerinde duracağını açıkladı. IPI'nin Genel Kurulu'nda dün "Ordunun, güvenlik kuvvetlerinin ve basının rolü" ile "Basın üzerindeki baskılar" konulan tartışıldı. "UNESCO'nun Geleceği" konulu bir konferans için IPİ Genel Kurulu'na katılan UNESCO Genel Direktöru Federico Mayor Zaragoza, BM Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü'nde kendi liderliğinde bir "Perestroyka ve Glasnost" gerçekleşririlmeye çalışıldığını öne sürdü. Bilindiği gibi UNESCO'nun daha önceki genel direktöru Senagalli M'Bow döneminde uygulanmaya başlaması söz konusu "Yeni Uluslararası İletişim Düzeni".adlı proje büyük tartışmalara neden olmuş, bu arada ABD örgütten ayrılma kararı almış ve para vermemeye başlamış, Ingiltere ise mali desteğini keseceğini açıklamıştı. "Veni Uluslararası İletişim DüzenP'nde Batılı haber tekellerinin ve Batılı tarzdaki haber akış ağının Üçüncü Dünya Ülkelerine zarar vermekten çıkarılacak şekilde kontrol edilmesi öngörülüyor. Yeni projenin büyük tartışmalara neden olması üzerine UNESCO büyük bir krizin eşiğine gelmiş, kriz sonunda da geçen yıl kasım ayında Batılı üikelerin adayı İspanyol Federico Mayor Zaragoza örgütün genel direktörlüğüne seçilmişti. Dün UNESCO'nun geleceği ile ilgili verdiği konferans sonrasında çoğunluğunu Batılı gazetecilerin oluşturdğu bir grubun sorularını yanıtlayan Genel Direktör M'Bcnv döneminde programına alınan 62 projenin "yoğunlaşlınlarak" I6'ya indirildiğini açıkladı. Mayor'a göre UNESCO artık ağırlığı "Yeni Uluslararası llelişim Düzeni" yerine "Uluslararası Haberteşrnenin Geliştirilmesi Programı"na verecek. Mayor, "Yeni Uluslararası İletişim Düzeninden" vazgeçilme gerekçesini "sınırlandırılmış haberleşme yerine serbest haberleşmeden yanayım' sözleriyle açıkladı. Mayor, yaptığı görüşmeler sonunda ABD ve İngiltere'nin UNESCO'ya geri döneceği yolunda "kuvvelli isaretler aldığım" da sözlerine ekledi. Mayor bütün bu yapılanları "Glasnost ve Perestroyka" olarak niteledi. IPİ Genel Kurulu'nda dün ayrıca "Ordunun, güvenlik güçlerinin ve medyanın rolii" tartışıldı. Ispanya'da Franco'nun önde gelen yardımcılarından olmasına karşın, 1981'deki parlamento baskınında darbecilere karşı Meclis içinde tavır alan General Mellado, deneyimlerini anlattı. Mellado, Ispanya'da ordunun bugün sadece dış düşmana karşı savaşmak için hazırlandığını, bir Frankist darbe ihtimalinin olmadığını söyledi. Panele ayrıca İsrail'li gazete yöneticisi Hanna Semer, Federal Almanyalı gazeteci Günter Nonnemacher ve Milliyet Gazetesi Yazarı Mehmet Ali Birand konuşmacı olarak katıldılar. Oturumu eski Portekiz başbakanlanndan Francisco Pinto Balsemao yönetti. IPI'de öğleden sonra basın üzerindcki baskılar tartışıldı. Oturuma katılan Hindistanın "The Slatesman" gazetesi gcncl yayın müdürü Cushro» İrani, Güney Afrika'nın "Soulhern Africa Report" dergisinin genel yayın müdürü Raimond IJÜUV, ve İngiliz pazar gazetcsi The Observer'in genel yayın müdurü Donald Trelt'ord dc ncyimlcrini anlaltılar. Dönüp baktırıyor... Otomobille gurur duymak buna denir" Ben eşyalarımla duygusal ilişkiye giren bir insanım... Hani çarpılır ya insan... tutulur... İlk görüşte aşık oldum Renault 11'e. Renault 11'i aldığımda yolda herkes dönüp bakıyordu... çok hoşuma gitti.. "ZAMAN Otomobille gurur duymak buna denir.. RENAULTYU RENAULT C/KAR/R"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle