17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 MAYIS 1988 KÜLTÜR YAŞAM CUMHURİYET/5 ISMAIL GÜLGEÇ YAHN DÜTYEASINDA İNCELEME ARAŞTIRMA YÖNETEN ŞAHİN ALPAY HAYVANLAR tngiltere'de felsefe yapan Türk İngiltere'nin Swansea Üniversitesi 'nde felsefe profesörü olan Ilham Dilman'ın özellikle Freud üzerine eserleri Batıda hayli ilgi görüyor. Nisan sonunda dört konferans vermek için lstanbul'a gelen Profesör Dilman'ın son dört yılda yayımladığı dört kitap, Blackwell yayınevi tarafından basıldı. tltuun Dilman, Türkiye'de hemen hiç tanınmadığt halde, özellikle Freud uzerine çalışmalanyla Batı'da hayli ilgi gören bir felsefecimiz. öğrenimini Cambridge Üniversitesi'nde gördükten sonra, 1960'dan bu yana İngiltere'nin Swansea Üniversitesi'nde felsefe profesörü olan Dilman'ın son eserleri, tümü ünlü Basil Blackwell yayınevi tarafından basılan Freud and Hnman Naiure (Freud ve tns»n Dogası 1985), Freud and the Mind (Freud ve Zihin 1986), Love and Human Separateness (Sevgi ve tnsanlararası Aynlık 1987) ile Freud: Insight and Change (Freud: lçgörü ve Değişme, 1988). Türktngiliz Kültur Derneğı'nin davetlisi olarak lstanbul'a gelen ve 2528 nisan tarihleri arasmda dört konferans veren Profesör Dilman'la yaptığımız söylesinin bir özeti şöyle: Sayın Dilman, Descartes'da zihin ve beden sorunu üzerine Türkçe konferanstnm dinleyenler sanıyonım hem çok >ararlandılar hem de Türkçenize biraz şaşırdılar... 1950den beri tngiltere'de yaşadığınız ve tiim çauşmalannızı tngilizce yaptığınız halde, Turkçeyi nasıl oluyor da bu kadar rnükemmel kullanabiliyorsunuz? Bunu duyduğuma çok memnun oldum. Zira bu benim Turkpılmasını da makul karşılanm. Ancak felsefenin gelişebilmesi için esas olarak Türkçe okutulması gerekir fikrindeyim. Türkiye'de üzerinde epeyi durdugumuz bir "beyin göcü" sorunu var. Sizi de bu problem çerçevesinde görmek mümkün. Neden sizi bizim dilimizle, bizim sorunlanmız ışığında urün veren bir rolde görmüyoruz? Bu sonıyu kendinize sordunuz mu? Bu soru benim için duygusal bir konu. Zira Türkiye'ye bağlanm aslında çok derin. Öğrenci olarak gittim. orada okudum, orada evlendim, orada kaldım. Mesleki açıdan tatmin buldum. Felsefeyi de herhangi bir ülkeye bağlı görmuyorum. Bu açıdan, söz konusu soruyu bir bakıma kendime pek sormuyorum. Ingiltere'de felsefe yapan bir Turk olarak görüyorum kendimi. Türkiye'ye katkım böyle oluyor. Gcnellikle Wittgenstein'ın felsefi yaklaşımını benimsediğiniz anlaşılıyor. Böyle diyebilir miyiz? Herhalde. Kısmen tesadüf, kısmen mizaç meselesi. Cambridge'de okurken Wittgenstein'ın henüz bir kitabı çıkmıştı, ama yazılan elden ele dolaşıyordu. Hocam John Wisdom onun etkisindeydi. Benim düşüncelerime de uygun düşüyordu. Hem yeni ufuklar açtı hem de yakın geldi. Askerliğimi yaptıktan sonra da Svvansea Üniversitesi'nde Wittgenstein'ı çok seven bir çevreye düştüm ve hiç yadırgamadım. Ama yıllar içinde kendi yolumu kendim buldum. Herhangi bir ekole bağlı değilim. Efendim, bu kadar yıl kendinizi Türk kamuoyundan gizlemeyi nasıl başardınız? Emin olun, kendimi gizlemeye çalışmadım. Göstermek için de özel bir çabam olmadı. Benim mizacım budur. Batının tanıdığı, bizde tanınmayan felsef ecimiz Dilman: KİM KİME DUM DUMA D0A.TVUA PVŞJOM BEHİÇ AK OLıı. B»Ğfl 6' CCıı. yo#$f) GttCGtuK FH5EFE PMBLEMLERİ Prot Ilham Dilman'a göre, "Felseie prüuıcınleri, her düşunurun kendi dili. kültürü içinden çıkar" çe olarak verdiğim ilk konferans oldu. Bugüne kadar felsefeyi ne Türkçe düşündüm ne de yazdım. Fakat Türkiye'ye çok candan bağlıyım. Her yaz geliyorum. Hayatımın büyük bölumünü İngiltere'de geçirmiş olmama rağmen, hissen Türkiye'den ayrılmış değilim... Türluye'de çıkan felsefe yazınıııı izleme olanagını buluyor musunuz? Burada bir öğrencim, iki de arkadaşım var. Bana bir iki felsefe dergisi yolluyorlar. Fakat ben ne yazık ki yavaş çalışan bir kişiyim. tngilizce de olsa istediğim her şeyi okuma olanagını bulamıyorum. Onun için bu dergilere de fazla zarnan ayıramıyorum. Turkçeyi bir felsefe dili olarak yetersiz bulanlar var. Siz bu göriişe katılıyor musunuz? Hayır katılmıyorum. Bence her felsefe problemi, her düşünürün kendi dilinden, kendi kultürü içinden çıkar. Özel kavramlara da ihtiyaç yoktur. Ama örneğin uzerinde tngiltere'de uğraştığım bir problemi Türkçe nakletmek istiyorsam zorluk çekebilirim. Fakat bir Türk felsefecinin Türkiye'de yapacağı felsefe araştırmalannda dil yetersizliği diye bir sorunla karşılaşacağını sanmıyorum. Çünku felsefe problemleri zaten dilin kendinden çıkıyor. Bizde egitim dili lngilizce mi olmalı, Türkçe mi tartışması var. Bazı üniversitelerimiz yabancı dilde eğitim yapmayı bir prestij konusu görmekte. Sizce örneğin, felsefe eğitiminin hangi dilde yapılması doğrudur? Hiç şuphesiz Türkçe yapılması doğrudur. Fakat bu, çeşitliHğe yer vennemek gerekir anlamına gelmez. Bazı fakültelerde felsefe öğretiminin yabancı dilde ya P İ K N İ K PtYALE MADRA SUREU YAYINLARDAN Dönden Bugüme Bahriyemiz, Nejat Gülen, KASTAŞ Yayınları, Mart 1988, 400 s. ZEYYAT SELİMOĞLU Heybeliada' adlı kitabında bir adanın dünden bugüne yasamından kesitler vermiş olan Nejat Gulen, bu kez oldukça geniş ve kapsamlı bir araştırma urünü ile karşımıza geliyor. Yerli yabancı çeşitli kaynaklardan yararlanarak denizcilik kahramanlanmız Cezayirli Hasan Pasa'dan (Hasan Paşa'nın neredeyse bir "HeMan" ya da "Süpennen" gibi görünmesi herhalde kaynakların abartmasıdır) Rauf Orbay'a kadar uzanan bir çizgi üzerinde kulaç atan Gülen, Türkiye'nin deniz savaşları tarihini inceliyor. Dokuz bölüm içeren kitapta, Lale Devri'nden Kınm Savaşı'na, Abdülaziz ve Abdülhamit dönemlerine, Meşrutiyet ve sonrasma, Bahriye'de 'yabancı uzmanlar'a, Birinci Dünya Savaşı'na, cumhuriyet donanmasımn kuruluş ve gelişmesine belgeler eşliğinde tanık oluyoruz. Osmanlı, denizi neden sevmemiştir, denizciliğimiz nasıl savsaklanmıştır, denizcilik tarihimizde neden yenilgiler, facialar, zaferlere göre hep daha baskın çıkmıştır; kitapta bir bir gündeme geliyor. Önce bir emekli deniz albayının ağzından anlatı turünde başlayan 'Dünden Bugüne Bahriyemiz', belgesel bir nitelik kazanarak denizciliğimizle ilgili çeşitli sorunlara değiniyor. "Lale Devri'nden Kınm Harbine" bölümünde; Çeşme faciası ("deniz işlerini denizden anlama 'Gemilerde taliın var' yanların yönetmesinin ne kötü sonuçlar verdiğinin örneği"), Navarin faciası ("Önce Akdeniz elden gitti. Niye gitti? Kaptanı Derya diye deniz görmemiş, gemiye binmemiş kişileri tayin edersen... Osmanlı zaten denizci dcğıl, yayla adamı"), Sinop baskını ("Karadeniz fılomuz ikiye bölündü. Filolardan birinin başına Mustafa Paşa getirildi, bu gemilere iyi yetişmiş tayfalar verildi... lkinci fılo, Patrona Osman Paşa komutasındaydı; ge T A R İ H VE T O P L U M , Cilt 9, Sayı 53, Mayıs 1988. Seçkin tarih dergisi, Tarih ve Toplom, elliüçüncü sayısının büyük bölumünü "Demokrat Parti"ye ayırdı. DP'nin kuruluş belgeleriyle açılan kapak konusu, şu katkılarla işleniyor: Sina Akşin / "Demokrat Parti'nin Kurulması", Şeref Bakşık / "Demokrasi, DP ve Inönü", Korkmaz Alemdar / " D P ve Basın", Cem Çakmak / "1950'li Seçimler ve D P " , Fahri Aral / "Hayrettüı Erkmen'le DP Uzerine", Korkut Boratav / " D P Döneminde Ekonomi", Halil Berktay / " D P Tarihine Bakıslar". Atatürk'ün daha önce Türkiye'de yayımlanmamış olan ve 1926'da bir Amerikan gazetesine vermiş olduğu demecin çevirisi de bu sayinın diğer ilginç katkıları arasmda yer alıyor. "Osmanlı denizi neden sevmemiştir; denizciliğimiz nasıl savsaklanmıştır; denizcilik tarihimizde neden yenilgiler, facialar zaferlere göre hep daha baskın çıkmıştır, kitapta bir bir gündeme geliyor. önce bir emekli deniz albayının ağztndan anlatı türünde başlıyor, sonra belgesel bir nitelik kazamyor" mılere denizcilikle ilgisi olmayan yeni askere alınmış çiftçiler, köyluler dolduruldu..:1) ele alınan konular arasmda. Kitabın sekizinci bölumünü oluşturan "Birinci Dünya Savaşı", yakın tarihimizden ilginç sayfalar aktanyor. Bu bolümden bazı ara başlıklar: "Fenerbahçe Futbol Takımı Rusya'da" (Rusya'yla aramızda böyle dostluk ilişkileri sürer, spor karşılaşmalan yapılırken üç ay sonra savasacağımızı kim tah min ederdi), "Çanakkale Savaşında Donanmamız", "Boğazı İlk Geçme Girişimleri, Saphire ve E15 Denizaltılarının Batışı", "E7 ve E20'nin Batınşılı ve Turquoise'ın Esir Alınışı", "Ruslar Yavuz'dan Korkuyor", "Işgal Zamaru Donanmamızın Hâli Pür Melâli", "Kurtulus Savaşı ve Cumhuriyet Donanmas'"Kitapta, bir donanma tutkunu olan Abdülaziz ile denize hiç ilgi duymayan, hatta denizden bir tür korku duyan Abdülhamit arasındaki çelişki de onaya çıkıyor. Abdülaziz, dünyadaki gelişmeye ayak uydurmaya çalışır; gemilerin buharla çalışması, ahşap yerine sac teknelerin gelişmesi, gemilerin zırhla kaplanması olaylanna seyirci kalma>ip yeni bir donanma kurulmasına öncülük eder. Ne var ki çeşitli korkuların etkisindeki Abdülhamit, kendini Yıldız Sarayı'nın duvarları arasına hapsettiği gibi, Osmanlı donanmasını da Haliç'e hapsettirir; çürümeye bırakır. İngiltere'nin Bahriye Nazırhğını yapmış olan Winston Churchillin bir konuşmasından ilginç bir bölüm kitaba alınmış. Şöyle "iyor Churchill: "Sanmayınız ki savaşın uzayıp da Batı cephesinde miiyonlarca askerimizin ölmesinin nederü Almanların tanklandır, toplandır; savaşın uzamasının nedeni, Çanakkale'nin akmtılı sularında rakkas gibi sallanan 26 adet Türk mayınıdır. Bu maymlar yüzünden Çanakkale'yi geçemedik, bu mayınlar yüzünden savaş uzadı ve o büyük kayıpları verdik" "Dünden Bugüne Bahriyemiz", dili yer yer kara mizah çeşnisine çalan bir belgesel. HIZLI GAZETECİ NECDET ŞEN İL6İİ KiltfVSUl İYİSEYLCR YAZABİLİRM. AM& YA PENİl TâŞMÛOllĞIMiZU IL6İU? wm ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAN KISA KISA BİR UZUN YÜRÜYÜŞTÜ '68 / Alev Er, AFA Yayınları, Mayıs 1988, 151 s. Alev Er'in 1960'lann sonlarında Türkiye'deki gençlik hareketinin önde gelen simalarından bazılarıyla yaptığı görüşmelerden oluşan röportajı, bir kitap halinde basıldı. Alev Er, "47'liler 20 Yıl Sonra Başkaldırmayı Anlatıyor" üstbaşlığını taşıyan kitabı sunarken şöyle diyor: "Türkiye'deki 68'i birincil tamklardan dinleme olanağından buyiık ölçude yoksunuz, çünkü toplumsal hareketin en onunde olmanın bir bedeli var; 68 dalgasj geri çekilirken en öndekilerin büyük bir bölümü geri dönmedi. Çünkü artık yaşamıyorlar. 'Bizim 68' deyince onları anmadan geçemezdik. Ama geride kalanların da bize söyleyecekleri var..." Kitapta yer alan konuşmalar daha önce Cumhuriyet'te bir dizi halinde yayımlanmıştı. ERKEKLERE MAHSUS / Ali Sirmen, Boyut Yayınları, Mart 1988, 198 s. Ali Sirmen, Cumhuriyet'te yayımlanan son yazılarından seçmeleri bir kitapta topladı. tlhan Selçuk, kitaba yazdığı önsözde şöyle diyor: "Yazarhk kolay değil bugünkü Türkiye'de, gerçek bir yazarın ödediği bedcl, kimi zaman çok ağır oluyor; ama bu bedelin bir de yazara donuk yaru var: Aklın saydam bir su gibi durulması, mantığın pekişmesi, bilgeliğin tümcelere, sözcüklere, noktalara, virgüllere yansıması... Ali Sirmen'in yazarlığı kolayca elde edilmiş bir yazarlık değil; bedeli ödenmiş bir ustalık..." ÎCÂTALOGLAMA KURALLARI / Hasan Keseroğlu, tÜ Edebiyat Fakültesi Yayını, İstanbul 1988, 199 s. 1Ü Kütüphanecilik Bölümü öğretim üyesi Dr. Keseroğlu'nun hazırladığı kitap, AngloAmerikan kataloglama kurallarının uygulanışını Türkçe yayınlardan alınmış örneklerle açıklıyor. Uluslararası kataloglama yonteminden yararlanmak isteyenler içia. ÇAĞDAŞ ~ DEMOKRASİLER / Arend Lijphart ve diğerleri, Çev. Ergun Özbudun Ersin Onulduran, Türk Demokrasi Vakfı Siyasi İlimler Derneği Yayını, Ankara 1988, 154 s. Ünlü ABD'li siyaset bilimci Arend Lijphart'ın T.C. Bnıneau, P.N. Diamandouros ve R. Gunther'in işbirliğiyle yazdığı Democracies: Palterns of Majorilarian and Consensus Government in Twenty One Countries (Yale University Press, 1984) adlı inceleme Çağdaş Demokrasiler: Yirmibir Uikede Çoğtınlukçu ve Oydaşmacı Yönetim Örüntüleri başlığıyla Prof. Dr. Ergun Özbudun ve Doç. Dr. Ersin Onulduran tarafından dilimize çevrildi. Çağdaş demokrasi teorisi ile ilgilenenler için önemli bir kaynak. V TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN H~%^ 4p 12 Mayıs SİNEMAN/N BÜYÜK USTALARINDAN.. 13S7 'PE~ &UGÜV, L//VUJ SİAJEMA OYÜNCU&U VE F/tM yçfjeTME/ur EJSJCH ıw srreoHErM FON fnSOUAYM) 72. YAÇfNOA ÖCMÜfTÜ. TUfZYA 'YA YESLEÇMİÇ g/K PCLONYA YAHUOİSİ İ GELEM SneoHEfM, PAHA GEMÇUK YIL AME&ltyi'YA GOÇE77M/Ş77. İLK IZE2., SİUEMAYA, 0. U/Ae/C G&F&Tt/ '/A/ AS/STAM' OLA&K AŞL4MfŞ, OYUA/CLfUJK \SE yÖA/ETMEHLÎĞf S//S. AISAPA Gü&DÜGMÜŞTİJ. 13Y3DA, 'KÖfit KOCALA&"/ SESS/Z S/AJEM/4 DEV/Ş.INDE SEMZS/Zİ <4Z GÖgü\ LEN GegÇBKÇiUGİYLE, AY£fMr/iA£A Ğ CMEMLE VE SOSYAL 'UŞIÜLERE OİĞı KDTÜMSEG. yo/SO/UfC/f, UMUTZJLASASfMDA YS/? ALM/ÇTffS. YAPI KREDİ GENÇÜK VE SANAT SENUGI Genç J3UGÜN FOTOĞRAF KULÜBÜ KARMA SERGİSİ Boğazıçi Üniversitesi (BÜFOK) Yapı ve Kredı Bankası Genel Mudurluğu. Sermet Çıfter Salonu. Beyoğlu 5 0 YBL ONCE Cumhuriyet 12 Mayıs 1938 evrakını imza buyuracaklardı. Bir mtiddet sonra Ankara Defterdarı ve Tapu müdurü Marmara köşküne gelerek kanunun tarijleri dahilinde teberru takhrini telakki etmişlerdir. 3üyük Öndehmiz, Hstesi evvelce bildirilen hazneye teberru buyurmui oldukları gayrimenkullerden başka, Ulus matbaasmı, bütün demirbaş eşyasını ve civarındaki arsalarile, Cumhuriyet Halk Partisine, îpodrom ve 19381988 Stadyom civarındaki arsalarile Çarşı içerisindeki bir otel ve altındaki dükkanlan Ankara Belediyesine terketmişlerdir. Bu teberruların resmi muamelesi de bugün yapılmıştır. Atatürk imza ve takrir muamelesinden sonra, Dahiliye ve Ziraat Vekiîlerile Ankara Valisini yemeğe alıkoymuşlar teberru buyurduklan çiftliklere ait haııralarmı nakil buyurınuşlardır. ÜNİVERSİTEDE BİR GÜN FOTOĞRAF SERGİSİ Yıldız Üniversitesi Fotoğraf Kolu Yap ve Kredı bankası Genel Mudjrluğu. Sermet Çıfter Salonu. Bevoğlu CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ'NDEN HABERLER HAFTANBV EN ÇOK SATAN KİTAPLARI 4.5.198811.5.1988 Sıra : TİYATRO/MUTFAK Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvan Tiyatro Bölümü Devtet Tıyatrosu Taksım Sannesı Saat 20 00 YAPI^CKREDi "hızmette sınır yoktur" M 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 Kod: 022.317 152.425 087.055 021.301 200.017 066.060 066.050 124.285 027.072 303.002 Kitabın Adı/Yazan: Hasretinden Prangalar Eskittim/Ahmed Arif Eylul İmparatorluğu/Erbil Tuşalp Idam Gecesi Anılan/Halıt Çelenk Sörüm Sanadır/Dr Erdal Atabek Kanlı BılmeceGüneydoğu/Celal Baslangıç Yaşam Başka YerdeyMilan Kundera Varolmanın Dayanılmaz Mafifliğı/M. Kundera Yılmaz Güney Kitabı/AtiUa Dorsay Zıverbey Köşku/llhan Selçuk Gülünesi Aşklar/Milan Kundera Anı Anı Türu: Şiir İnceleme Röportaı Roman Roman Sinema Ulıı Önderimiz, Partiyv ve Ankara Belediyvsine yeni teberruda bulundu Ankara 11 (axt.) Ulu önder Cumhur Reisi Atatürk, beraberlerinde Salih Bozok ve Başyaverleri Celal Öner Anı Öyku bulunduğu halde çiftlikte Marmara köşkünü teşrif buyurmuşlar ve Umumi Katipleri Hasan Rıza Soyak, Dahiliye Vekili ve C.H. Partisi Genel Sekreteri Şükrü Kaya, Ziraaı Vekili Faik Kurdoğlu ve Ankara Valisi Nevzad Tandoğanı huzurlarına kabul bu vurmuşlardır. Atatürk 5.11.1937 tarihli Başvekaleti yazdıklan mektubda hazineye hediye ettiklerini bildirdikleri çiftliklerin muamelesi biten
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle