24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6MART1988 KÜLTÜRYAŞAM KÎM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK CUMHURİYET/S Mr. Spillane, bir teklifim var Hadise Yayınevi sahibi rahmetli Ragıp Şevki Yeşim, bir gün beni çağırtmış. Gittim. Çekmesinden bir kitap çıkardı. Baktım: 'Kanun Benim.' Mickey Spillane'in ilk kitabı. tlk Mike Hammer. 'tşte bunun gibi bir şey yazacaksın' dedi." 200'e yakın "Mike Hammer" yazan Afıf Yesari, Babıali anılarını yazıyor yeme Sahnea fitm/er diyorvz f \ CtüUUSff MÜRŞİT BALABANLILAR "Mr. Mickey Spillane, sizi Mike Hammer roraanlannın başanlı bir yazan olarak selamlarım... Türkıyede Mike Hammer'ın maceralan çok beğeniliyor ve ilgı çekiyor... Ben, Türk yazan Afif 'Vfesari. Buradaki yayınevlermden birirun, 'Hadise Yayınevi'nin teklifi üzerine, adlan ek listede belirtilen 100'den fazla Mike Hammer romanı yazdım... 'Muzaffer Ulukaya' takma adıyla yazdığım ve Mike Hammer'ın yaratıcısı olan sızin adınız belirtılerek yayımlanan bu kitaplar, memleketimizde rekor sayıIacak adette baskı yaptı... Mr. Spillane, dünya edebiyatında, başkalannın eserlerini çalıp, kendilerine mal eden yazarların tamamen aksine size, yazmadığınız hem de en az sizmkiler kadar, hatta (benim yazdıklanm, Turkıye'de hasılat rekorîan kırdığuıa göre) âzın romanlannızdan daha kuvvetli olan 100'den fazla eser kazandırmış bulunuyorum... (...) Evet, Mr. SpilJane, size bir teklifım var: Kitaplarırru okuyun; eğer benim Mike Hammer'lanm, sizinkilerden kuvvttlı değilse, yazarük şerefınizi zedelediğım gerekçesiyle benı dava edip etmemekte, sizi serbesı bırakıyorum.. Aksi halde, (...) Ingilizceye tercüme ettinn ve kendi adınızla yayımlayın, satıştan elimize geçecek kân taksim edelim... Cevabınızı bekliyorum... Selamlar, sevgiler,.. Afif Yesari:1 tşte, 1921 lstanbul dogumlu, ünlu yazar Mahmut Yesari'nin oğlu Afif Yesan böyle yazmış Mickey Spillane*e. Yazmış, ama "Oglum sen deli misin? Bu yabancılar şakaya gelmez. Ceketini bile ahrlar artından" demiş arkadaşları. O da vazgeçmış mektubu göndermekten. Aslında yüzden fazla değıl, ikı yuze yakın Mike Hammer yazmış Afif Yesari. tlk yazdığı da "Öhım Melegi". Yıl 1950: "Hadise Yayınevi sahibi rahmetli Ragıp Şevki Yeşim, Memleket gazetesi Yazı Işleri Mudoru'jdu. Ben, o zamanlar Franazcadan çevriter yapıyordum. Bir gun beni çağırtmış. Gittim. Çekmesinden bir kitap çıkardı. Baktım, 'Kanun Benim', Mickej SpütaneMn Uk kitabı. tlk Mike Hammer. Kısa ve kesin konuşunlu. 'İşte bunnn gibi bir şey yazakcaksın' dedi. Eve gittim, baktım, ooo çok kıyak bir herif! Döndum. Tamam, dedim, 'Ama sure ne kadar?' 'On beş gün' dedi. Oimaz, dedim. 'Boşver sen, bir süre sonra haf tada bir olacak bu' dedi. Ve başladım'." Başlamak kı, ne başlamak... ABf Yesari, Ragıp Şevki'ye gidiyor, sağ eli daima cebinde olan Ragıp Şevki, kısa ve kesik nefeslerle, dudağırun ucundaki sıgarasını tüttürürken, sol elindeki jiletle yabana dergflerdeki fotogıaflan kesiyor, poüsiye bir hava verecek şekilde bir kapak kompozisyonu hazırlıyor. Sonra yine yabancı dergilerden harflerı tek tek kesiyor ve yazılacak romanın adı da belli oluyor. Artık gensı, çalışma masasımn uzennde bir New York şehir rehben de bulunan Afif Yesari'nin düşgucüne kalmış. Ve Afif Yesa P I K N İ K PtYALE MADRA MtKE HftMMERVAM Afıf Yesan. yaptıflı bırçok ışın yanı sıra bırçok fılmde de oynadı Işte ıki yuze yakın 'Mıke Hammer" romanı yazan Afıf Yesan (sağda) Ahmet Tank Tekçe'nın de oynadığı 1963 yaptmt "Derdımden Anlayan Yok' adlı fılmde Mike Hammervari bir sahnede Mask Fılm yapımı "Derdımden Anlayan Yok un senaryosunu da Afif Yesan yazmış ri rehberin üzerindeki ilk sokaktan başlıyor katilı kovalamaya. Kaçan da kendisı, kovalayan da. Bu koşu 1960'a dek sürüyor. Sonuç: Tejcliği bastıranjn aldığı, o zamanın beherinde 1215 bin satan 180'den fazla poüsiye roman. "lşin benim açımdan Irajedisi şo" diye devam edıyor Afıf Yesari, "Ben 'HengSme' ve *Şalter' gibi kara mizah romanlan da yazdım. Bunun dışında 1617 kitabım var. Duşunce tiyatrosu çahşmalanm var. Butun bunlar dikkate almmi)0r, ille de Mike Hammer. Belkı sansas>onel de ondan. Gerçi bunu para kazanmak için yaptım. t>• de kazandım. ama Mike HammerTar bana mı kazandırdı, onlara mı bilmiyornm." Afif Yesari'nın sözünü ettiji duşünce tiyatrosu da 1950'lerde kafasında şekülenmış. Düşünce Tiyatrosu oyunları, konuşularu değil de düşünüleni ön plana ahyor. Olaylar sahnede gecıyor, ama oyuncular konuşmuyorlar, duşüncelerı onlar adına. spikerleı tarafından seyirciye ulaştırılıyor. Böylece insarun çevresine kar$ı takındığı "duşuncelerine nt' davranışı da aynı anda seyirciye ulaştınlıyor. "tçimiıde a>n, dışımızda ayn yasyonız. Bıı zıtlığı verejim dedim. Yıptım da. Nisan 195Tde tTÜ Tiyalrosu'nda sahnelendi >e bu>uk başan kazandı. Sonra SBF An Sanat Topluluğu oynadı. Fakat ogrenci olaylan filan derken kaldı" diyor Afıf Yesari. 67 yaşındaki hayat dolu bir insan olan Afıf Yesan, diğer âdıyla Mnzaffer Ulukaya, bir başka adıyla Izzet Günkaya yazarhğı hep cıddiye alnuş, oyunculuk, dansörlük (Türkiye'nin ilk stepçılerınden), dublaj sanatçılığj, reklam spikerlıği, radyo program yapımcılığı, kendi deyışiyle "sunger avcıhgı ve seyyar köf tecilik hariç" her ışı denemiş. Şimdılerde Babıali'ye ait anılanm kaleme alıyor. Kiubımn adı bellı, ama takma ismi... Bilmıyorum! H1ZLI GAZETECt SECDET ŞEA Hâlâ gurbetinde 'kimsesizliğirî... REFtK DURBAŞ Ölümünün 40. yılında Kemalettin Kamu ÇİZGÎLİK KÂMİL MASARACl UluH Bı SEYıR AlTıMlZPA PA pıBı PEÜK Bf VAK. luluju. 9 martta Londra'da bir gösten sunacak Londra'da Britısh Museum1da kısa bir süre önce açılan "Muhteşem Suleyman" sergısı etkın'ıklen kapsamtnda yer alacak Oevlet Halk Danslan Topluluğu göstensı Royal Festıva! HaJI'de gerçekteşecek ve göstenye attmı$ dansçı. sarkıcı.müzısyen kalılacak Halk danslanmız Londra'da 1819 yaşlannda kaç genç, okulunun son sınıfındayken öğreniminc ara verip Kurtulus Savaşı'na katılmıstır? Arastırmaya değmez mi? Kemalettin Kamu da böyle sairlerden. O da 19 yaşında tstanbul Erkek Muallim Mektebi son sınıfındayken Kurtuluş Savaşı'nın bajlaması üzerine okulu bırakıp Ankara'ya gıdenlerden. Şiire bu sıralarda başlamış. Mütareke'de. İlk şiin S Haziran 1919 tarıhınde Buyük Mecmoa'da çıkmış. Kurtuluş Savaşı yıllannda Dergâh dergisınde yazdıkları asıl ününu pekiştirmi;. Bu, şiırinin birinci dönemi. Kemalettin Kamu 1933'ten sonra şiırleri Vuiık, Kalem vt Oluş dergilerinde yayımlanmış. Bu da şiirinin ikınci dönemi. Şiırinin ilk döneminde savas, yurt, gurbet gibi konulan alcakgönüllü, ama duygulu bir edayla dolamış kalemine. Lirik ve yahn. ikınci döneminde bu havayı korumaya çalışmış, ama artık şiıri oldukça durağan ve tekdüze. Hecenin dar kalıbında boğulup kalmış gibi. Tek ya da benzersiz bir sair kimlığı taşımıyor Kendisinden sonra gelen şairlen etkılediği de söylenemez. Sağhğında kitap çıkarmamış sairlerden. Şiirlen ölümünden hemen sonra Rıfat Necdet Evrimer tarafından "Kemalettin Kamu, Hayatı, Şahsiyeti, Şiirleıi" adlı bir kıtapıa toplandı 1958'de MusUfa Gokçe, 1975'te Necmettm Esin'in Kamu'dan söz acan bırer kitabı olduğu belirtilir. En unlü şiırı Kimsesidik: "Varsın gene bir yudum su vercn olmasın / Bış ncumda biri bana 'su yok' desin de." Ölümünden kırk yıl sonra hâlâ "klmsesidigtnin" gurbetinde Kamu AGAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAS de İlk konserini veren Özgün Kent Müzikçileri'nin amacv TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKA* 6 Mart 135? 'DE RUGÜM, AFKtKA (BATl) ÜLKEL£R.İMD£N GANA OZ&ÜHUlĞÜME KAVUŞTU i4K> 'TE İLK KEZ PO/27&/U2LI LS/SİA/ AYAKL gASTISl GAMA, ALTtN KAYMAKAAIZINDAN POLAYt "ALTIN SAHIU* O/y& AtJILMAYA BAşLANMtÇTt. &AMANLA, ALTTN YEIZINt « Ö f TICARETİNe BtlSAKMIŞn • 13.YÛZyiL. BAŞfHDA İNSİLİ2 £G£M£hJLlĞıfj£ ULKS, ASHAA/r/ KABıLEStAJIfıJ BOYUM NE OLMUÇTV. SBM'TB, (NGİU2 EOlLMİŞ, /MCAA; 2O VÜ2.Y(U>A FK3LIT//C AÇfOAAJ &ELİÇME GÖST^/ZEBİLAAIÇTİ. *942 '0E, Y£Gl.ı HALK YÖAieTr'ME O/STAk: OLMUŞ, İ3Sİ 'O€ KWAME NK.R.UMAH BAÇA GEÇMlŞTf. SEÇlMUERıM BU OO&4L. SOUUCUNU 8AĞ/MS72L/Ü (Zt£MİÇTİ. Bütün tabulara karşı çıkmak MARİO LEVİ "Giyinlp de kuşansam bekleneni/Hoş geldin, gült güle gibi/Cit başımdan dtmeyen dostluklan ögrensem/Akıntıya karşı dunıp üzmesem kendimi, herVesi/Sormalan bıraksam sorgusuz/Nasıl bir insan olur benden kalan?" Nasıl bir insan? Sanatın, bir şeyleri sorgulayabilmenin, bir yasamı değiştırebılmenin anlamı böylesi bir soruya aranabilecek yanıtu mı yatıyor yoksa? 20 Şubat 1988. Bilsak'ın ajzma kadar dolu konser salonunda seyirci karşısına ilk kez çıkabilmış olmanın heyecanını tüm boyutlarıyla yaşayan "özgün Kent Müzikçaeri"nin müzıginde aslına bakılacak olursa çoksesli bir sorgulama var. Nasıl bir insan, nasıl bir müzik, nasıl bir "kendine yolcuInk?" Üstetik her şeyin giderek yozlaştığı, yüzeyselleştiğı, eskinin, ononbeş yıl öncesinin bile aranır olduğu bir müzik ortamına doğuyor grup. öyleyse bu durum bir olası çıkmazı yaşamak Üstelik ne adına, hangi silahları kuşanarak? Sonra, bir sorgulamamn ardından bir yol aynmına varmak da var Sonra bır yamf "Müziğe aç insanlann, içinde bulundugumuz ortama hâkim bu çirkin müziği bu kadar çok sevmeleri bizleri çok rahatsu edi>or" dıyor Binnur Tapkı. "tşte bu yüzden, muzigimiz ve sözlerimizle bu ulke insanlanna bit şeyler vennek istiyonız." Aslına bakılacak olursa oldukça yilrekli ve iddialı bir ginşım bu. lnsanın hem seslenmek istediği kitle hem de kendi kendısiyle önünde sonunda bir hesaplaşmaya girmesinı gerektirebılecek denli tehlikeh üstüne ustlük. Bu yaklaşımın belki de bu yüzden açımlanması gerekiyor: "GelenekKl olanı sorgulamak istiyonız" dıyor Metin Tapkı "Bu, bir tabulaşmaya karsı çıkış. Sagdaki ve soldaki tum tabulara karşı." Bır karşı çıkış. Ya da kalıplaşmış gibi görünen bır zihniveti, bir tavrı, bir alışkanlığı sorgulamak Böylesi bir girişimse, bir başka tehlikeyı ve bu tehlıkenın olası sonuçlarını göze almak demek. Çünkü bu durumda yadsınmak ve değiştirilmek istenenin çok iyi bilinmesi ve belırlenmesi gerekiyor Bunun ne ölçfide başanlacağını ise, elbette en büyük yargıç olan zaman gösterecek. Konuya bu açıdan yaklastığımızda "özgün Kent Mttzlkçileri"nın her şeyden önce bır arayışı hedeflediğini söylememiz gerekiyor. Bu arayışın hani nerdeyse bır gereksinime, yola çıkış için bir nedene dönüştüğünü belırtmek ıster gibi grup elemanları. Asıl ilgiye ve saygıya değer olan da bu zaten. Çünkü böylesi bir özlemi Türk Hafıf Müziğı'nde günumuzde bir şeyler yapmaya çalışan sanatçıların pek azı taşıyor ne yazık kı. "Özgün Kent Müzikçileri"ran aslında hiç de zorlanmış olmayan karşı çıkışını biraz da böyle anlamalıyız belki de. Ama bu muzik dilendiği ve özlemlendiği oranda köktenci mi acaba9 Eğer köktenciyse ya da en azından köktenci olmak savındaysa, daha önce birçok sanatçımız tarafından denenmiş olan bir tavrı, şiirden yola çıkarak beste iapma tavnnı (bu bağlamda Ozdemir Asafın "DegU" adlı şiiriyle, Orhan Veli'nin "Hayat Böyle Zalen" adlı şiirinden yola çıkılarak kotanlan şarkıların nefıs birer çalışma olduklarını söylemekle yeünelim) nasıl açıklamalı? Hele hele şarkıcılığın hem şairlikten hem bestecilikten hem de yorumculuktan gectiği düşünulecek olursa. "O günler geride kaldı" diyor Metın Tapkı. "Orhan Veli btzim çok sevdigimiz bir şair. tlk çalışmalanmızda bizlere esın kaynagı olmuştu. O günlerde kendi O. Veli'mizi anlatmak istemiştik. Bu yuzden, az tanınmış şiirlerini de besteledik. Ama şiirden şarkı bestelemeji uzun sure once geride bıraktik. Artık butunujle o^gün çalışmalanmıza \öneldik." "Önemli olan birdikkat Irvhası koyabilmek'' dıyen grubun gıtara belkı de en hâkim müzısyenı Cem Yarkın sözmüzik birliktehgınden dem vurulduğunda müziği sözün hep bir adım ılerisinde kabul euiğini ifade ediyor Söz, müzik ve yaşam Böylesine zorlu bır yolda bellı belirsiz bır yann adına neler düşlenebilir? "Önemli olan, ortak bir du>guyu paylaşabilmek" dıyor Abdullah Selçuk, "Ps>laşabilmek ve mutlu olmak", "lki KişUik Yalnızlık'iann da yasanabileceği bır dunyada paylaşmayı yaşamak elbette bır yere kadardır Ama sonuç ne olursa olsun "Özgün Kent Müzikçileri'nın muzik dünyamıza yepyeni sorularla geldiğinı şimdıden belırtmeliyiz. Bir "kendine yokulugu" göze alıyor grup tçinde bulundukları ortam kimi güzellik ve yeniliklere enikonu kayıtsız olabilir. Ama gerçek bır sanatçı, bir ömür boyu sürebilecek bir savaşımı göze alırken, var olanı değil oltnası gerekeni hedeflıyor. Yeni bir insan sesi. Üç gıtar, uç sesli bir ezgi, birkaç solo, birkaç hüzün şarkısı: "Özgun Kent Muzikçileri"ne bır merhaba diyelım. ALTIN SAHIU GANA 50 YIL ÖNCE Cumhuriyet 6 Mart 1938 19381988 Ş M R L E R O M OZGÛN CALI$MAUM Binnur Tapkı Metın Tapkı. Cem Yarkın ve Abdullah Selçuk'tan oluşan üzgün Kent Müzıkçııerı, başlangıçta unlü ozanlarımran şiırlennden şarkılar kotarmış Ama topluluk son zamanlarda bütünüyte özgun calı$malara yonelmis anlamalanle mümkün oiduğu unutulmamalıdır. Uzun zamandır beraber yaşadıklan için belki Türklerle Yunanlılar nasıl olsa birbirlerini daha iyi tammışlardır. Fakat diğer Balkan memleketleri için Atinada çıkan Katımerini aynısı söylenemez. Sırf gazetesi yaüyor. Balkanlıiara aid böyle bir Atina Üniversitesinde Türk müessesenin ne kadar büyük Edebiyalı kürsüsu tesısı ve ehemmiyeti olacak. Bunu, lstanbul Üniversitesinde tesisinin ilk beşinci senesi Yunan edebiyatı kürsüsü ihdası hiç şüphesiz ikı milletin gösterecektir. manevi tanışıkhğına daha büyük yardım edecektır. Maamafıh Balkanhlarm hakikaten yakınlaşmaları ve birbirlerine daha iyi hulul etmeleri ancak merkezi Selanikte bulunacak bir Ankara 5 (Telefonla) Balkanhlar Üniversitesinin Nafıamn 1932'de yaptırdığı tesisiyle mümkün olacaktır. muazzam bir betonarme Gelecek nesiller, Balkanhlarm köprü ile demiryollanmız ilk münasebetlerinin ilerlemesine defa Fırattan geçmişti. Şimdi yanyacakları gibi esash Sıvastan Enuruma doğru Balkan külttirü alarak ilerleyen şark Kafkas hattı da memleketlerinin milli 203'uncü kilometroda Fıratı ekonomisinde olduğu kadar ikinci defa geçmekte manevi meâeniyetleri içinde bulunuyor. Bu ikinci telakıde çok faydalı olacaklardır. yapılacak köprunün kargir Esash tesriki mesaı daima aksamı tamamlanmıştır. milletlerin bırbırlerini daha iyi Demir köprunün diğer Selanikte bir Balkan üniversitesi açılmalıdır Fırât Nehri üstüne yapılan ikinci köprü hazırhkları da bıtirildikten Kızılcahamam civarmda tesisi sonra montajı ilkbahar muhtemeldir. sellerinden evvel yapılacak ve demiryolu buradan geçirilecektir. Yeni köprü, 350 Kemerter,, metro uzunluğunda olan Korseler..? birincisine nazaran biraz daha kısadır. Bu telakiden sonra Erzurum hattı, Fırat vadisini daima takib edeceğinden, Erzuruma varıncaya kadar bu nehri birçok defalar katedecektir. Bu suretle asırlardan beri memleketin şarkmda muvasalayı daima kesmekte olan Fırat nehri de Cumhuriyet Nafıasma geçit vermiş oluyor. Seyyar prevantoryum Ankaıa 5 (Telefonla) Ktzılay Ankara merkezi hayırh bir teşebbüste daha bulundu. Bu yaz temmuzun birinde başlayarak 3 ay sürmek uzere zayıf ortamekteb talebeleh için 50 yataklı seyyar bir Prevantoryum kuracaktır. Prevantoryumun bu sene için
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle