18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 ŞUBAT 1988 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 SİNEMA A1İLLADORSAY HAYVANLAR is\î4iL ACABA N£P£N BHTBL YONÜMU Gayri resmi bir tarih dersi Resmi Tarilı (La Historia Offıcial) / Yönetmen: Luis Puenzo / Senaryo: Aida Bortnik, Luis Puenzo / Görüntü: Felix Monti / Müzik: Atilio Stampone / Oyuncular: Nornta Aleandro, Hector Afteiro, Hugo Arana, Guillermo Battagalia, Chela Ruiz, Patricio Contreras, Chunchuna Villafane. / (Moda Sineması) "Resmi Tarih" ya da tarih öğretmeni Alicia'mn 1983 yılının Arjantin'inde kendü konumunun, öyküsıinün, yaşamının "resmi" ve "gayri resmi" görünümleri arasındaki korkunç çdişkiyi keşfetmesi... Arjantin, ya da günumüzde askeri diktatörlüğü yaşamış herhangi bir toplum... Askeri yönetim tam 7 yıl iktidarda kalmış, bu süre içinde "gayri resmi" kayıtlara göre tam 30 bin kişi cuntarun zindanlannda yok edilmiş, birkaç yuz çocuk da, yok olan anababalarının ardından, çocuk sahibi olmak isteyen "varhklı" ailelere verilmiştir. Alicia'mn görunurde hıçbir sorunu yoktur. "Varlıkh aüeier" için her ülkede her zaman olduğu üzere, en kanlı olaylann, tutuklamalann, aramalann, işkencelerin, "kayıp"lann yanından burjuva vicdarunın kendıne özgü rahatlığı içinde geçip gitmiştir Alicia... Kocası Roberto lbanez'in işlerinin yolunda gitmesinin ne türden bir işbirliği, hangi ödünler, hangi kirli ortaklıklar sonucu sağlandığını duşünmemişür bile... "Evtot" edındikleri küçük Gaby'nin ana babasının nerde olduğunu sormaya gerek görmemiştir. Okulda ise tarih anlatırken gencecik delikanlılann ona "tarihin kitaplarda yazıtı oidugundan çok farklı olabileeegi" veya "resmi tarihi katiiierin yazdıgı" konusundakı çıkışlannı, "her şey kanıtlara dayanmabdır" gibi, görünüşte hakJı bir bilim adamı mantığı içinde reddetmekte duraksamamıştır. Ama nereye kadar? Ve Alicia'mn kuşkulan küçük küçük olaylann birikimiyle oluşur, genç kadını sonu belirsiz, hatta tehlikeli bir sorular, arayışlar tüneline doğru iteler... önce birlikte yenen bir akşam yemeğinde, ömürleri küçük dedıkodular, iğrenç yakjştırmalarla geçen "arkadaşlan"nın dunyaya bakışlarının boyutsuzluğunu fark eder... Sonra, birlikte yaşadığı "sol Luis Puenzo'nun "Resmi Tarih"inerdeyseyaşamsalbirfilm ALGlLAMYoR ÎT. j I KİM KİME DUM DUMA BEHIÇ AK EVNEK8. I h l OYIMCtt "Resmi Tarih"te, Norma Aleandro (sajda) Alicia'mn dönuşiımunü nerdeyse somutaştıran oyunuyla evrensel bir oyuncu katına yökseliyor. Kuçük Gaby'yi canlandıran Analıa Castro da oldukca basanlı. cu"nun tutukianmasından sonra kendisi de surgüne gönderilmiş çocukluk arkadaşı Ana çıkıp gelir ve ona, küçük, dişi gulüşmelerle başlayıp kaygı ve gerilimin doruğuna çıktığı (içerdiği duygu yoğunluğu açısından enfes) bir konuşmada kimi gerçekleri açıklar... Alicia'da, Ulkede olup bitenlerin, belki TV ekranlanndan yansıyan "resmi yorum"ların çok dışında olan gerçek yuzü hakkında, 5 yıl önce evlat edindikleri Gaby'nin kimliği hakkmda, kocasının kişiliği, yaptıkları hakkında (özellikle Roberto'nun yaşlı, ama sağlam düşünceli, ilerici babasıyla ateşli bir tamşmaya girdiği bir aile yemeğinden sonra) bitmeyen kuşkular başlar. Bu kuşkular, Buenos Aires meydanlannda ikide bir karşüaştığı, kayıp yakinlannı arayan insanlann pankartlı gösterileri veya kendisıne "kur yapan", ona yıllardır ilk kez "kadınlıgını duyurmn", yönetimle başı dente solcu meslektaşı ile konuşmalannın da yardımıyla kesin yargılara dönüşür. Alicia, girdiği "gerçek tüneli"nin sonuna gelmiş, okulda anlattığı "resmi tarih" üzerine alabildiğine kuşkularla donanmış, canı gibi sevdığı Gaby'yi ve kocası Roljerto'yu yuirmis, ama gerçeği öğrenmiştir... "Resmi Tarih", sonuç olarak, yakın tarihinde bunalımh bir dönem geçiren bir toplumun bu "acılar dönemi"nin dökumunü açık bir siyasal tavırla, didaktik bir yaklaşımla; sayılar, belgeler, tanıklıklar aracılığıyla yapmaz. (Kuşkusuz Arjantin diktatörlüğü üzerine boyle bir belgesel film de yapılabilir, yapılmalıdır.) Lois Puenzo'nun tavrı temelde farklıdır: O, başkişisinin bilinçlenmesi gibi, temelde burjuva sanatının oldukça benimseyip kullandığı bir form içinde, bir bireysel arayış ve bilinçlenme çerçevesi içinde bir dönemin dökümünü yapıp hesabını sormayı yeğler. Ama bu klasik biçime ve izleklere bağlılık, fılmin içerdiği heyecanı, duygusallığı ve elestiriyi azaltmaz. Tersine, neredeyse çoğaltır. Kendisine çok pahalıya, hayatta en sevdiği, en değer verdiği şeylere mal olacağını hissettiği, giderek bildiği halde, kimi gerçeklerin, gerçeğin peşine düşen insan motifi, Alicia'yı tam bir tragedya başkişısi haline getirir. Norma Aleandro'nun bu dönüşümu adeta somullaştıran oyunu, bu küçük kadını evrensel bir oyuncu katına çıkartır... Ama hakkını yemeyelim!.. Kocada, Roberto'da Heclor Alleiro'nun oyunu da yabana atılacak gibi degildir. Çunku Roberto da, biraz kıyıda koşede kalmasına karşın, belki Alicia kadar dramatik bir figur. giderek nerdeyse bir tragedya kahramanıdır. Değil mi ki, o da, klasik burjuva değerlerini ön plana alarak, ulkesinin kan ağladığı bir donemde "evladı ayal"ı ön plana çıkarmış, aile yuvasının rahatiığını oncelikle duşünmuş, bu yolda işkencecilerle işbırliğine gitmeyı doğal saymıştır! Ama bireysel ve ailesel mutluluk, toplumsal mutluluktan ayn düşünülebilir mi? thanet, muhbırlik ve işbirliği, insanı sonunda işbirlikçileriyle aynı düzeye getirmez mi? Nitekim fılmin sonundaki o belki bıraz yapay, ama alabüdiğine dramatik sahnede, Alicia/Roberto, bunun canh deneyinı yaşayacaklar, "seven bir koca"nın bile bir "işkenceci"ye dönüşmesinin "an meselesi" olduğunu kavrayacaklardır... "Resmi Tarih", önemli, önemli de değil, adeta yaşamsal bir film... Tuzu kuru Batı ulkelerinde bile çok önemsenen filmin, hele bizim gibi siyasal çalkantıları, bunalımları, dengesizlikleri hâlâ süren bir toplumda, aklı başında herkes tarafından gorulmesi gerekli... PİKNİK PİY.4I.H IMIMM HIZLI GAZETECİ NECDET ŞEV Fellini, TV canavamna karşı Giıtger ve Fred (Ginger e Fred) / Yönetmen: Federico Fellini / Senaryo: Fellini, Tonino Guerra, Tullio Pinelli / Görüntü: Tonino Delli Colli, Ennio Guarnieri / Müzik: Nicola Piovani / Oyuncular: Giulietta Masina, Marcello Mastroianni, Franco Fabrizzi, Frederick von Ledebur, Henri Lartigue. Martin Blau / 125 dakika. / Dünya. Sinemalarımızda bir FeUini filmi... Ne keyif!.. "Amarcord"dan beri ticari salonlarda ilk kez bir FeUini filminin gösterime çıkması, tek başına bir sinema olayı... tyi de olsa, kötü de olsa... Ama hiç kötü bir FeUini filmi var mı, olabilir mi? "Ginger ve Fred" için, tüm FeUini yapıtı düşünüldüğünde, belki biraz daha "diiı" iç motifleri, sarsıcı sinemasal bölüı.ıleri açısından biraz daha az zengin denebilir... Ama ancak belli bir görecelik içinde... Yoksa bu fılmde Fellini'nin sinemasal büyuculüğunden, ekranı aynı anda binbir aynntıyla doldurma yeteneğinden, yaşadığımız çağa karşı derinden derine süren bir hayranlıkla kanşık korkunç nefretinden öylesine izler var ki!.. Öncelikle nostaljik bir film "Ginger ve Fred"... Tam 32 yıldır birbirinı görmemiş 2eski sanatçı, I94O1 larda dönemin ünlü dansçıları Fred Astaire / Ginger Rogers çiftini laklit ederek ttalya'da ün yapan "Ginger" Amelia Bonetti ile "Fred" Pipo Boticello, bir TV eğlence programının çağrısı üzerine yeniden bir araya gelirler... lyi bir evlilik yapmış, çoluğaçocuğa kanşmış, burjuvalaşmış Amelia ile tam bir serseri, göçmen hayatını sürduren, bohem, "solcu" ve ayyaş Pipo'nun bir geceIik karşılaşmaları hem onlara hem FeUini'ye hem de seyirciye dünyanın ne denli değişmiş olduğunu algılatacaktır. Roma kenti (temizliğe cağıran levhalarla alay eder gibi) alabildiğine pistir. Koca koca reklam panolan, inanılmaz bir zevksizlikle atbası giden bir tüketim çılgınlığını yansıtır gibidir... tnsanlar birbirine saygısız ve ilgisizdir, yaşlılara saygı da kalmamıştır, genç ve "meşgul" yönetmen yardımcısı için, Ginger ve Fred de, programı dolduracak birer kukla gibidir, onlara bir kez doğrudürüst bakmaz bile... Ortada ne kıbarlık, ne saygı, ne duygusallık kalmıştır. Fred Astaire'le Ginger Rogers'ı ammsayan bile yoktur... Ya o TV stüdyosu ve "eğlence programlan"!.. Artık her şey TV içindir; onun koruyuculuğu, denetimi ve zevki aJtındadır. Tek amac, yığınlan eğlendirmek, onları ekrar.a baktırmaktır. Fellini'nin çok sevdiği eskinin sirklerinin modern biçimidir bu... Binbir türlü giysileriyle bir sürü garip insan ortalıkta dolasır. Bir karnavaldır bu... Ve yalnızca tavşankızlar, vücut krallan, Bette Davis veya Ronald Reagan benzerleri, cuceler ve devler, türlü çeşitli marifet sergileyicileri degildir prograrrv.n mal "Ginger veFred", modern ve teknolojik dünyaya alaycı bir bakış İLE KVM eszNYO 0EYBA3Û 9U MftTA ÇOK•ESKı VtEZıNPS GRen ÇÎZGİLİK KÂMİL MASARACI Butil$oK AĞAÇ YAŞKEN EĞİLtR KEMAL GÖKHA\ NAYIUUUKLA KAM$K Federico Fellini, "Ginger ve Fred "de de gozde oyuncuiarı Giulietta Masina ve Marcello Mastroianni • ye yer veriyor. Fellini'nin bu filfni. yönetmenin yaşadı$ımız çafia karşı hayranltkJa kanşık korkunç nefretinden pek çok a taşıyor zemesi... Toplumun ilgi alanı içinde olan veya olabilecek her şeydir... Avlanmaya karşı açlık grevi yapan senatör, zafer kazanmış bir yaslı Amiral, aşk uğruna dini bırakmış genç papaz, iş dünyasını karıştırmış genç dolandıncı, hapisteki mahkumlara "gece ziyareUeri" yapan isterik travesti, "gaipten" sesler duyanlar, mucizeler yaratan yaşlı rahip... Hepsi aynı çılgın tempo içinde ve arada yağlı domuz paçası veya bilmem ne makarnası reklamlanyla sarmaş dolaş bir halde, TV'nin küçük penceresinde boy gösterebilmek için bu garip resmigeçide katılırlar... Ginger ve Fred de, Fred'in gece ılerledikçe artan alkol tüketimine, Amelia'nın gitgide taşan sabrına, hınzır Fellini'nin tum bu modern ve teknolojik âlemi daha da taşlamak için fılmine koyduğu "eleklrik anza»"na karşın, sonunda studyoyu dolduran kalabalık önunde 30 yıl öncesinden gelen danslannı yapacaklar, "Cheek lo Cheek" veya "Lel's Face the Music and Dance" gibi unutulmaz Cole Porter parçaları eşliğinde, bir zamanların müzikallerinden birkaç zarif adımı yeniden ekrana getireceklerdir... Bir gecelik bir küçük yeniden ünlenme... İstasyon binası önünde istenen birkaç imza... Ve sonra, bir zamanların unlu çifti, aşka donüşememiş bir garip ilişkinin kahramaniarı, her biri kendi yönünde yaşamını surdürmek uzere, Stazione Termini'nin eski usul görkemli yapısı önunde bir kez daha aynlacakİardır... Evet, "Ginger ve Fred" işte tum bunlar... Ve kuşkusuz sayısız başka şey... Fellini'nin çağımıza, bu kez, modern toplumlann en büyük cana\irri, yenilmez kultur tahripçisi olarak nitelediği TV olayı aracılığıyla alabildiğine karamsar, kötumser ve alaj'cı bir bakış attığı, ama sonunda, her Fellini filmi gibi, biraz hüzün içerse de aydınhk, ışıktı bir fınalle noktalanan sondan bir önceki yapıtı... Evet, belki de gerçekten kötu bir çağ yaşıyoru/. Yaşanmaz hale gelen kentleriyle, alabildiğine yozlaşan insan ilişkıleriyle, TV'nin yaydığı ve duzeyi gitgide duşen kitle kültüruyle.. Ama Fellini gibi has sanatçılar, çağdaş toplumlann sorunlannı ve çağdaş bireyin ıstıraplarını bir Ortaçağ "exorcisl"i (şeyian kovucusu) gibi sürekli deşen ve irdeleyen sanatçılar oldukça, gunümüzden, cağımızdan umut kesmek mümkün mü? T\KİIITK lil İ 5 Şubat MİLATTAU ÖNCE S22. '/>£ BUGÜN, EStd YUNAMLI FİLOZOF VE 8İL6İM 4Z/S7V7ELES £2 YAŞtNDA ÖLPÜ. PLATON'UN ÖG&ENÖSİ OLA/SAK YerişEU AIZİSTD, PAHA SOUBA İSKEUPEK'E ÖĞRETMEML/K YAPACAfCrtlZ. ÜfJLÜ "ÜKE/ON*(LİSE*) APLI OKULUUU AT'/MA'DA KUJBARAK, />O&4 giLİMLEZ.İYLE BİRLİHTB MAUTIIC, FeLSEPE HS" POÜ\ TİKA DERSLJER.İ VERMiŞTİ. o SlfZALAR., g/£ÇOfc\ SlUM PALINfAl P/4 fCueuCUSU OLMüftt/. ARJSTO, PLAVDM 'C//V FeLSBFeSİNPBICi *HB£y/fJ USTİJNPB~ VE GE&Ç&tL OLAN FHaZLER.iR" ĞÖRÜŞÜUE KAKŞt, "PiKifZ.LE(£tN (JDeALARJN) TEAASll. ETTİĞİ SOMUT ŞEYLERDEM AYRILA M/y/ICAĞ'Ut"SAVUMMUŞTU. SU AMAÇlA PA 0EN6BUM" V * t " ARISTOTELES :AKIL USTASI.. On ayn kişilikle Türkân Şoray Bir zamanlar sinemada "böliiklü filmler" modası vardı. Birkaç bölükten (epizod) oluşan bu tur filmler, genelde belli bir tema çevresinde, aynı veya değişik oyuncularla birden çok öyküyü bir araya getirirdi. Şerif Goren'in son filmi, bu olayı bu kez tam 10 öyküye yayarak yineliyor. Film, kuşkusuz Türkân Şoray'ın oyun gücü üzerine kurulmuş. Ayrıca toplumumuzda kadından değişik gorunümler verilmesiyle bir tür "1980'li yıllarda Tiirkiye'den kadın manzaralan" amaçlanmış. Öykuleri birbirine bağlayan tema da tümunde kadının sonuçta "suçlu" olması ve adliyeye duşerek "vesikalık res Türkiyelden kadın nıaıızaraları On Kadtn / Yönetmen: Şerif Gören / Senaryo: Hüseyin Kuzu / Görüntü: Erdal Kahraman / Oyuncular: Türkân Şoray, Erdal özyağcılar, Songül Ülkü, Bilâl tnci, Hâle Akınlı, Asuman Arsan, Oktay Sözbir, Yavuzer Çetinkaya, Sükan Kahraman, Bora Ayanoğlu, Şule Yaşar, Nizam Ergüder, Selma Tarcan, Orhan Alkaya, Gülsen Tuncer, Şahin Şahan / Uzman Film yapımı (Ortaköy, Suadiye, Kadıköy Can) mi"nin çekilmesi .. Ancak bu bağlayıcı öğe, kimi öykulerde zorlamalara yol açmış. örneğiıı tumü de ayru ilginçlik düzeyınde olmayan öykulerden, bence en çok sn'nltnleri, Şoray'ın ana rolünde oynadığı ikisi... özellikle "AnaKız" öyküsü sonderece esprili, keyifli bir öyku Ama dizinin en sevimli oykusu, aıi' t\\\n "suçlu" olması için gereksiz bı: öldürme (yaralama ?) olayıyla bajîanınca tadı kaçıyor... Diğer "annt ' öykusu, Şoray'ın hapisten çıkıp kı zının düğününe geldiği öykü ise gerçek bir kuruk başyapıt. İçerdiği gozlem vc duygusallık dozuyla... Diğer oyküleıden kimi başarılı kımiyst lümuyle geıeksiz... Yesiller ve ya (;:ugene öykültri gibi... Ancak film, işiek bir dille anlatılmış, iyi oynanmış, ilgiyle izlenen bir yapım duzeyıne erişiyor. Ve bunda en buyük pay, ıısıaca setilmiş ve yönetilmiş tum oyuncu kadrosunun yanı sıra, ozellikle, büyük fizik değişikliklerıııe, ınakyaj oyunlarına gitmedcn bunca farklı kişi yaşatabiien Türkân t ?ora\'ın... 50 YIL ONCE Cumhuriyet 5 Şubat 1938 müsaiı bir binada ve müsaıt şerait içinde bulunmıyan bu yurdun adım adırn tekâmül ederek bugun de yaratılmakla olduğunu duyuyoruz. Her hangi bir zarurel dolayısile çocuğuile yalnız kalmış bir unanın veya müşıerek çalışmak zaruretindc kalan kan koca iki inhisar i$çi\ınin şu yurddan dolayı m kadar kolaylık bulacaklurım vc 19381988 minnet duyacaklarını bilmeyız kayda lüzum var mı? Kısa sayılabilecek zaman içinde şehrimizde altı yüz kadar küçük büyük fabrika ve imalâthane kurulmuş ve lstanbul'da büyük bir değişiklik husule gelmiştir. Şehrimizde iki yüz binden fazla işçi olduğunu buna ilâve etmek lâzımdır. Barındırma Yıtrdları Belediye, şehirde, iş sahibi olub da çocukları bulunan ve kimseleri bulunmayan fakirlerin çocuklarmt banndırmak için barındırma yurtları açmaya karar vermiş *t ,eni butçeye de bu iş için tahsisat konulmuş. Butun sanayı memlekeılerinde türlıi türlü şekilleri gorülen işçi çocuklanm barındırma yurdlarmın bizde ilk nümunesini bundan sekiz, dokuz sene evvel İnhisarlar idaresi göstermişti. O zaman Cibali de yeni yapılan sigara fabhkasının küşad rei/nenden sonra, o zamana gore iyi diyebileceğimiz bu yuvayı gezdirmişlerdi. O vakıt pek de
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle