Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER rada belirtirsem bana hak vereceksiniz: "tslam devletinde kadın", "Türkçe Kuran'a giriş", "Etimolojik olarak Sönni'ııin manası, Şii inancına (>öre Siinni", "Kuran'da Tann ve insan", "İran Islam devletinin resrai ideolojisi", "Peygamberin seçme buyruklan", "Tarih boyunca Tiirktslam senlezi ve cabaian", "Türkiye'de tarikat elkinlikleri", "lslam enternas\onalizmi", "Rönesans ve Batı medeniyeti", "Alevi ve Sünniler arasındaki pratik farklar" vb.. Görillüyor ki, Sayın Mustafa Baş, birçok önemli konulara dokunmuş ve bunlan kendince yorumlamış. Şöyle diyor kitabında: "Dogmalan tartışmak da artık mümkün olmalıdır. tslam dini her fikrin tartışılmasına açık olmalıdır. Açıklık ve özgürlük imanı sarsmaz. Tam tersine, kuvvetlendirir. (...) tslamın temel kurucu yasası olan Kuran. resnıen anadilimize çevrilip herkes tarafmdan ibadetin Türkçe olmasından korkulmamalıdır. Bu yapıldıgı zaman ne dinimiz kıymetini yitirir ne de Kuran degerini. tnsanlann anlayarak ibadet etmeleri başkadır. anlamadan ibadet etmeleri başkadır. Anlamak, bilinçli yapmak demekür, anlamadan yapmak ise, bUinçsizce yapmak demektir. Bu ise sevgili pcygamberimizin o yüce iradesine, o yüce ilatıi gücüne aykındır..." Kitabın başka bir yerinde de yazar, özgürlüğü ele almakta ve şöyle demektedir: "Özgürlük, bizde ters anlaşılmış veya bazılanmn hesaplarına öyle geldiği için öyle kullanılmıştır. özgürlük, yargılayana değil yargılanana, tutuklayana değil tutukluya, hükmedene değil hükmedilene, yasa çıkarana değil yasaya uymaya mecbur olana aittir. Egemen olan zaten hürdür. Mühim olan, egemen olmayana özgürlük vermektir. tdare edilenle eden arasındaki ayncaiık kalktı mı, o zaman huzur ve toplumsal banş daha mükemmel olur. Devlet, kişi özgürlüklerinin garantörü olmalıdır. Özgttrce egitim görmeyen toplumlar, özgürce düsünmeyi de ögrenemezter. özgürçe düşünmeye alıştınlmamış ınsanlar, onun tersi olan kul olmayı, emir kulu, kapı kulu olmayı düşünürler. Böyle düşünme de insanı köle yaptığı gibi, özgür düşünceyi öğrenmiş olan Batı'ya daima muhtaç olur ve her şeyi onlardan ithal eder." Kitaptan yapmış olduğum bu alıntılar gösteriyor ki, Mustafa Baş birçok konuya el atmış, bunlar üzerinde düşünmüş ve düşüncelerini bir araya getirerek, "tsiam'da Yaşanmayan Rönesans" başlıklı kitabında toplamıştır. Başta söylediğim gibi, kitapta birçok dizgi ve dil yanlışı vardır ve aynca konular sistematik bir dizelge içinde, kendilerine ait olduğu yerlerde sunulmayıp, dağınık yerlerde sunulmuş ve bu yüzden tekrarlar kaçınılmaz olmuştur. Biz ibadetin Türkçe yapılması, Kuran'ın Türkçeye çevrilip herkesin anlayacağı bir dille halka sunulmasının, tslam inancını vicdanlarda pekiştireceği düşüncesini öteden beri bu sütunlarda savunduğumuz için, bu noktadaki görüşlerinde Mustafa Baş'a hak veriyoruz. Kitapta yer alan öteki bazı görüşlerine katılmamakla birlikte, yapıtın yararb olduğuna inanıyor ve Sayın Mustafa Baş'a bundan sonraki araştırmalarında başanlar diliyoruz. Ben şu kadannı söyleyeyim ki, Hıristiyan toplumlar, Hıristiyanlığın ortaçağmı 15. yüzyılda, reformasyondan sonra aşıp, akıl çağını açtılar ve bunun sonucunda da bilim, felsefe ve teknik alanlarmda dev adımlarla ilerleyerek Müslüman toplumları boyunduruklan altına aldılar. tslam'da beliren rönesans kıvılcımları ise o sıralarda Endülüs'te söndü. Bugün Türkiye dışındaki bütün Müslüman toplumlar, lslamın ortaçağmı yaşıyor ve bunlardan bazısı ile emperyalizmin sömürücü kapitalist devletleri, ülkemizde bu ortaçağ karanlığına Atatürk tarafından açümış olan ışıkh pencereyi yeniden betonla örmek için çaba harcıyorlar. Ne yazık ki amaçlarına ulaşmak için bizim aramızdan da kendilerine birtakım ortaklar buluyorlar. Bu gerçekleri birçok kez yazdım ve hiç bıkıp usanmadan, sırası geldikçe hep yazacağım. Mustafa Baş ve onun gibi aydın gençlere düşen büyük bir görev, bu yalın gerçeği bütün Türk halkının gözleri önüne sermek ve onlan uyandırmaktır. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti'nin tam bağımsız olarak Türklük onuru ile yaşamım sürdurmesi bu uyanışa bağüdır. 14 ŞUBAT 1988 İki Değerli Armağan HIFZI VELDET VELİDEDEOĞLU Iki okurumdan değişik tarihlerde ve değişik nitelikte iki güzel armağan aldım. Birisi, 1986'da geIen yağhboya küçük bir tablo; öteki 1988'de yollanan bir kitap. Yağhboya tablo Ankara'dan, kitap ise Batı Almanya'dan geldi. önce beni çok duygulandıran birincisinden söz edeyim: Küçük boyutlu tablo, bir imza günümü simgeliyor. Ankara'da bir resim öğretmeni oradaki bir imza günümde bulunmuş ve izlenimini küçük boyutlu yağlıboya bir tabloya işleyerek çerçeveletip, alçakgönüllü anlatımla yaalmış bir mektupla bana yollamış. Gözlerimi yaşartan bir davranış oldu bu... Tablo geldiğinde henüz kolum kınlmamıştı. Bu öğretmenin özel adresini öğrenmek için çok uğraştım, bulamadım. Tablo iki yıldır odamda asılı durayor. Ama ben onu yapana özel bir teşekkür yazma olanağını bulamıyorum. Bu nedenle duygulanmı sütunlanmda belirtmeye karar verdim. Bu öğretmenin adını yazmayacağım. Şimdi belki başka bir yerde veya özel sektörde çalışıyorsa, Cumhuriyet yazan olduğum için, benim yüzümden "sille" yemesin diye yeğledim yazmamayı; 12 Eylül darbesinden sonra, ne yazık ki böyle birkaç olay geçti de ondan çekiniyorum. Ressam, bu tablosunda beni bir masanın başında hafıfçe öne eğilmiş durumda kitap imzalarken; karşımda da kız ve erkek gençleri, ellerindeki kitaplarla sıraya girmiş olarak ayakta beklerken gösteriyor. Onlann yüzlerindeki dikkatli ve sabırlı bekleyiş ifadesi olağanüstü başanh ve canh. Bu canlüığa, bir fotoğraf gibi klasik stilde aynntüı çizgilerle değil, birkaç fırça vuruşu ile ulaşması, ressamın büyük sanat, ruh ve yeteneğini yansıtıyor. Tablonun beni çok duygulandıran bir yönü de, masaya eğilmiş baş ve gövdemin tümünün, gri fon üzerinde bir akkor gibi aydınlık olarak yansıtılması oldu. Gerçi kaş, göz, ağız, bunın ve saçlar ayn ayrı tam belirlenmemiş, ama kafanın tümü kesinkes benim. Gerçi gövde aynntılan el ve kollar elimdeki kalemim dışında keskin çizgilerle resmedilmemiş, ama duruş, tıpkı benim duruşum. Yakmlanm şaştüar. Denemek için büyük torunumun gelecek yü ilkokula başlayacak olan ikiz kızlan Ash ve Zeynep'e gösterdim bu küçük tabloyu... "Aaaa... Büyükdede, bu beyazü sensin, karşında duran abiler ve ablalar kim?" dediler hemen. Demek ressam beni, yöresini aydınlatan bir ışık kitlesi gibi düşünüp yorumlarken, bu belirsiz beyazlık içinde fîzik özelligimi de, empresyonist bir ressamın ustalığıyla tuvale kondurmuş. Elime geçtiği günden beri odamda asılı duran bu tabloyu ressamın ince ruhunun çok değerli armağanı ve benim bütün imza günlerimin simgesi olarak yaşamım boyunca saklayacağım. Eğer bu resim öğretmeni lütfedip ev adresini bildirirse, bir mektupla ona olan gönül borcumu yerine getirme olanağıru vererek beni mutlu etmiş olur. Şimdilik burada, bütün okurlanmın karşısında kendisine yürekten tesekkürlerimi sunanm. • •• Ikinci armağan; Batı Almanya'mn Eppstein kentinden Mustafa Baş tarafmdan bir mektupla yollanmış. Mektubunun bir yerinde şöyle diyor: "Sizin büyük bir inançla savunduğunuz Atatürkçülük ve çok titrediğiniz, özenle koruduğunuz laiklik prensibinin şaşmaz, aynlmaz bekçisi olduğumu belirtirsem, bir gerçeği vurguladığımı lütfen anlayın. Sizin gibi, görmeden, görüşmeden sadece yaa ve kitaplarımzdan kendime bir tablo çizebileceğim bir insan onunına ve derecesine erişmiş, hatta onu bile aşmış bir insana... İslamda Yaşanmayan Rönesans' adlı kitabımı göndermekten onur duyuyorum." Sayın Mustafa Baş, epey zamandır Almanya'da yerleşmiş, kitabım da orada yazmış ve bastırmış. Yer yer dizgi ve cümle yanlışlan olmakla birlikte, Mustafa Baş'ın bu kitabı oldukça aynntılı bir araştuTna ürünü. Bazı bölüm başhklannı bu PENCERE OKT/ff AKBAL EVET/HAYIR MAYAKOVSKININ ÖLUMÜ / V V. Pokmskaya UNUTULMUŞ REN YOLCULUGU / Uğur Kokdtn YERYUZUNÜN URET1LMESI' John Berger SAIT FAIKSIZ YILLAR I Iskendtr Fıkreı Akdora KURGUSAL NOSTALJI VE MIMARLIK / Gurhm Tumer KLAPHECKE BAKMAK ' Bemard Noet SOZCLK OYUNLARI / Kemal TEK SESLILIK Yavuzrr Çnmkava Gımduzdp ,' rmuır Srifui ÇOK SESLIL1K HİKMET CETİNKAYA KUBİLAY OLAYI VE TARİKAT KAMPLARI 2 BASIM BoyutYayınevi Bütün kitapçılarda Fiyatı :2.940TL (KDVdahil) Batı Trakyafdan Sesler "1988 yılında üç sayı çıkardık. Bu dördüncü" diye başlamış 'İleri...' Bir aydır Batı Trakya'dan Türkçe gazeteler gelmiyordu. Sonunda 29 ocak tarihli, "İleri" geldi. Başyazı şöyle bttiyor: "Günün ve geleceğin getirecekleri karşısında hazır mıyız diye bir kez daha sorduk kendimize. \eni bir durum değeriendirmesine gittik. Sonra içimizden, yanık bağrımızdan şu sözler döküldü: Evet hazırız. Kişi olarak da, gazete olarak da hissemize duşeni kaldırmaya ve omuzlamaya hazırız. Namerdiz eğer hissemize düşen görev ve sorumluluktan kaçarsak. Onun için bir kez daha haykırıyoruz: Vaşasın Batı Trakya Türklüğü." Davos'ta neler gorüşüldü? Bunu gereği gibi bilen yok! Varsa da iki kişi, Özal ve Papandreu... Kim, neye söz verdi, neyi söz verdi, bilmiyoruz. ilk ortaya çıkan. İstanbul'dan giden Rumların mallarının kendilerine geri verileceği... İlk ödün bizden her zamanki gibi! Yunanistan'dan şu ana dek bir 'ödün' falan yok! Batı Trakya'daki 'Müslümanlar'ın büyük çoğunluğunu Türk soyluların oluşturduğunu Papandreu, en başta bu hükümetin sözcüsü Rubattis kabul etti mi, edecek mi? Batı Trakyalı Türkler üstündeki baskıiar önlenecek mi? Demokratik bir ülkenin yurttaşlanna yakışan haklarını kullanabilecek mi? Türk olduklarını Yunan hükümetine kabul ettirecekler mi? Bu konularda henüz ses seda yok! Evet, iyi bir başlangıçtır Davos... Hiç degilse iki ülke arasınv daki savaş havasını şimdilik ortadan kaldırdı. Bu da önemli birşey elbet. Ama herhangi bir çözüm söz konusu mudur? Değildir. Muhalefet liderleriyle bu konuda aörüşen Başbakan oniara da olumlu şeyler söyiememişiir. SHP lıderi Başbakan'ın kendisine anlattıklarının 'esas itibarıyla basında çıkan bilgiler' çerçevesınde kaldığını belirttiğine göre bu bilgilerin pek sudan şeyler olduğunu düşünebiliriz... Davos'ta ne verildi, ne alındı? Türk ulusu bundan habersiz! Her şey yine eskisi gibi; eski sorunlar, dertler çözüm bekler durumda... Kıbrıs işi, Ege işi, Batı Trakya işi!.. Hepsi boşlukta! İlk görüntü, İstanbul'dan giden Rumların mallarının kendilerine geri verileceği... Ya Rum tarafmdan bir 'ödun?' Böyle bir şey şimdilik yok! Batı Trakya'da Türkler kendi başına veriyor Türklük savaşımını: "Son günlerde gerek bükümet sözcüsünün gerekse diğer çevreterin azınlığımızın etnik kökeniyle uğraşmalan ve Yunanistartda Türk azınlık yoktur diye beyanda bulunmalarını biz Türk azınlığı Nahive Başkanları olarak şiddetle kınar, bundan böyle birliklerimizi ve azınlıkça verilecek olan mucadeleleri maddeten ve manen destekleyeceğimizı ve bu konuda yapılacak her türlü girişimin yanında yer alacağımızı kamuoyuna duyururuz" diyor Rodop lli Türk azınlığı Nahıye Başkanları... 'İleri' gazetesınin elime geçen son sayısında Davos'ta yapılacak buluşmanın 'hayırlı sonuçlar getirmesı' dıleği yer alıyor. "Getirsin ki biz de biraz nefes alalım. Yoksa fazla bir şey mi istiyoruz?" deniliyor... Size Batı Trakya'nın İşkeçe kentinden bir haber sunmak istiyorum. 24 Ocak günü İskeçe Müftüsü Mustafa Hilrni Başkanlıgında toplanan Azınlık Konseyi, Yunan hükümetinin davranışının topluca kınanması, savaşım için gerekli maddi ve manevi yardımın halktan sağlanması, garantör devletlere ve ajanslara gereken bilginin verilmesi karan alınmış... Eylem ve Direniş karan da camilerde cuma günleri halka açıklanacak. Bu eylem ve direniş nasıl mı olacak? Bir hafta süreyle Türk çocukları okullara gönderilmeyecek, ilkokullar kapatılacak... Görüyorsunuz Batı Trakya'da Türk azınlığın direnişi hızlı biçimde sürdürülüyor. Kıbrıs'ta Rumların bir anlaşmaya yanaştıkları yok. Ege denizinde Türklerin de hakkı olduğunu kabul etmeye bir eğilim görülmüyor Lozan anlaşmasına göre yasaklanan Ege adalarının en ağır biçimde silahlandırılması sürüp gidiyor... Nedir peki değişen, değişecek olan? Özal'la Papandreu'nun Davos'ta birlikte dönerkebap yemeleri mi? İçki tokuşturmaları mı? Nedir bu görüşmenin olumlu yanı? Sayın Özal, muhalefet liderlerine bu konuda bir açıklama yapmış mıdır? Hayır. İnönü'nün dediği gibi 'basında çıkanları' yinelemiştir!.. Gümülcineli bir Türk şairi, Oğuzcan, içinde yaşadıkları durumu bir kaç dizede şöyle özetlemiş: "Gece doğmuşum. Karanlıkta • Büyüdüm, hâlâ karanlıktayım Anamın feracesi kadar kara Hep ışık aradım durdum, Karanlıkta Korkarak, Batı Trakya'da" SANATSEVER BİR DELININ HAT1RA DEFTERI ' ANAVURT OTEL1 GECE YOLCULUGU ' $afak Kobq \Rlf DINO'NLIN SERGIS! / Hılmı Büvukftkrm Şur Sabahatnn Kudrtt Aksal, Cm Yucrl. Ercumenı bçan. Saıı Maden, Özdtmr Ime. \ıhat Zıyakn, Mean Alaok, Aad Behnmoglu, Refik Durbaj. Tank Gunersti. Rocco Scoufhrc Turgav Fifekp Alı Asker Bana, Kuçuk Iskmdtr Bu Sayıdakı Ressam Konrad Klaphtck Sarı saçlan alabros traşlı, kumral bıyıkları VVilhelm modasında kıvrık ve kırpık Alman subayı Fon Kres, dik yakası, parlak çizmeleri, gıcır gıcır üniformasıyta pek şık. Bir aşağı bir yukan yürüyor, Mektebi Harbiyye'de, ders veriyor: Efendiler! Kadınlannıza mutfakta terazi, dikişte mezura alışverişte hesap öğretmezseniz; memleketinizin kurtuluşuna olanak yoktur. Çıt çıkmıyor sınıfta; bizimkiler dinliyorlar. Yıl 1913... 19'uncu yüzyıhn sonlarına doğru Almanlarta balayı yaşayan Osmanlı İmparatorluğu "£nver7yye"döneminde Prusyalılara büsbütün teslim olmuştu. Ben sana hayran, sen cama tırman! Alman hocalar "asAer/'yye "den başlayarak hepimizi çağdaşlaştıracak, uygarlık dersleri vere vere biçime sokacaklardı; savaşa soktular. O günlerden bu yana Almanları severiz; gerçi "Amerika ay lav yu" artık Mehmet Akif'in "Istiklal Marşı"ndan önce geliyor; ama Sam Amca'ya bağlılığımız metazori, Hans'a eski bir sevgili gibi bakıyoruz. • Peki, hangi Hans'ı seviyoruz? Alman iki çeşit.. Doğudaki komünist Hans bizi ilgilendirmiyor; Batıdaki kapitalist Hans'la içli dışlıyız, dostuz; ancak bu dostluk apartman sahibinin kapıcısıyla ya da toprak sahibinin yarıcısıyla ilişkilerine dönüştü. Anadolu'dan Türk köylüsü Almanya'ya göçtü; oranın kapitalizmine emek gücü yarattı; Alman işini bilir; sokaklarını neden kendisi süpürsün? Gelsin Türkler, Alman'ın çöplerini toplasınlar... Sonra? Sonrasını öğrenmek için Anadolu Ajansı'nın dünkü Cumhuriyet'te çıkan haberine bakmalı: "Federal Almanya'da bir firmanın topladtğı 2bin ton çöpun Türkiye'yegönderilmesi, öncekigün BadenWürttembergeyaleti parlamentosunda onaylandı. Çeşitli zehirti artıklan içerdiği öne sürülen toplam 50 bin ton çöpün Türkiye'ye ihraç edilmesi eyalet parlamentosunda tartışmalara yol açtı." Tartışmanın kaynağı ne? Bu çöpler Isparta'da bir çimento fabrikasında yakıt olarak kullanılacak; ama içindeki zehirli maddeler nedeniyle çevreyi zehirlemesi bekleniyor. * Peki, Türkiye Almanya'mn çöplüğü mü? Bizim kendi çöpümüz yok mu ki çöp ithal ediyoruz? Dışsatım 10 milyar dolar, dışalım 14 milyar dolar; dış ticaret açığı 4 milyar dolar iken bir de üstüne para verip Almanın zehirlı çöpünü neden Anadolu'ya getirtiyoruz? Şu Alman çok yaman... Kendi ülkesinde gürültü olmasın diye jet uçaklannın talim lerini Konya ovasında yaptıracak; kendi ülkesine zehir saçmasın diye çöplerini Isparta'da yaktıracak; kendi nazik bedeni örselenmesin diye ikinci sınıf ayak işlerini Almanya'da Türk işçisine yükleyecek; yaz tatilini denizde, kumda, güneşte geçirsin diye Türkiye'nin Akdeniz kıyılannı kullanacak. Alman çok akıllı... Gürültü istemiyor, gürültüyü Konya'ya aktanyor; zehirlenmek istemiyor, zehirieri Isparta'ya yolluyor; deniz ve güneş için de gelsin Antalya, Alanya... Turistik bölgelerde Alman uyurken kimse gürültü etmesin de Konya'da Alman jetleri ortalığı gök gürültüsüne boğsun... • Fon Kres sağ olsaydı, 1988'de durumumuza bakıp düşünür, elini alabros saçlarının arasında gezdirip bıyıklannı burarak yine tepeden konuşurdu: Dostlanm! Bıraktığım yerde otluyorsunuz, önce şu kafayı değiştirin, aklınızı başınıza toplayın... Fon Kres Sağ Olsaydı... P K ISS LrvM hlmbiM HASRETGÜLTEKİN gün olaydı Butun plak ve kasetçılerde IMÇ 6 BloK No 6643 UnkapanıIST Tel 526 11 15 HAZİRAN YAYINEVİ YENI YILI USTALARLİ VİLLA EKİP'LE YASAYIN... 15.M0.TL/in1 IHTIYARUUÂDÂS HALI DUŞAKABIN GERFLOR AKORDEON KAPI STOfl / DtKEY PERDE 3ARjlN"ıj EKONOMIK ^E Haziran Yayınevı, Divanyolu Biçki Yurdu Sokak, Kayadelen Han. No: 4 Kat: 4/401 Tel: 519 28 59 CağaloğluİSTANBUL DİRENİŞ ŞİİRLERİ Çıktı... Bütün kitapçılarda... sızm YEnmıZE o IHTIYARLASIH ARAYIN EKP ŞEFM. S*«>.6lL • AHME" £ClSC Sl< 21 4 520 83 68 MAPMA.HIS I * r t L * PEKLI I6'25I ' S » '106 l 2 W ! R İ . E . E N T 5 j : . E ( ! 2 U 9 59 22 56 '2 ÖzdBirBesin... ÖzdBirLezzeL. Çağımız, bilinçli beslenme çağı... Bilinçli beslenenlere işte ideal bir besin: Filiz Makarna. Çünkü Filiz Makarna'da, sağlığa zararlı riiçbir madde yok. Hatta hiçbir katkı maddesi yok. Çünkü Filiz % 100 tabii besin. Proteinli, enerji dolu, sağlık dolu... ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ 26. GENEL KURUL DİVAN BAŞKANLIĞI'NDAN 2324 Ocak 1988 tarihinde yapılan Olağan Genel Kurul seçimleri, Yönetim ve Denetleme Kurulu asil ve yedek üyelikleri seçim sonuçlarına yapılan itirazlar sonucu, Şişli tlçe Seçim Kurulu'nca iptal edilmiştir. Şişli tlçe Seçim Kurulu'nun karanna göre: 28 Şubat 1988 pazar günü saat 09.0017.00 arasında Abidei Hürriyet Cad. No: 5 Şişli Karma Rum İlkokulu salonlarında Yönetim ve Denetleme Kurulu seçimleri yeniden yapılacaktır. Üyelerimizin oda kimlik kartlanyla birlikte seçime katılmalan duyurulur. E.M.O. tST. ŞB. 26. Dönem Genel Kurul Divan Başkanı Alaettin Anahtarcı Filiz Makarna çok çok özel bir lezzete sahiptir. Çünkü Filiz Makarna sert "durum" buğdayından üretilir. Filiz'in, Bolu'daki kendi tesislerinde mevcut çağdaş ve kusursuz teknolojisinin tüm özelliklerine sahiptir. Üretimin her kademesinde sağlık uzmanlannm denetiminde çok titiz kalite kontrolünden geçer. Kusursuz bir özenin ürünü olan bu "çok özel lezzet" yalnızca Filiz'e özgüdür. f OTOMARSAN ELEMANLAR ARIYOR Şirketimizin İstanbul'daki Otobüs Fabrikasında geniş sosyal imkânlarla istihdam edilmek üzere, • ODTÜ, BÜ mezunu, • VSE/SP, CİCS/VS, COBOL, RPG II tecrübesi olan SİSTEM ANALİSTLERİ aranmaktadır. 30 yaşını geçmemiş, askerlikle ilişiği olmayan adayların müracaatlarına Türkçe ve İngilizce dilinde yazılmış özgeçmişlerini, fotoğraf ve öğrenim belgelerinin fotokopilerini ekleyerek P.K. 2 Topkapı/İstanbul adresine başvurmalarını rica ederiz. "özelbirlezzet" MERCEDESBENZ Genel Dağıtım: FİLİZ PAZARLAMA ve DAĞITTM A.Ş.Tel: (1) 151 95 10 İSTANBUL Fabrika : FİLİZ GIDA SAN. ve TİC. A.Ş. BOLU FİLİZŞİRKETLERİ,DOĞUŞ kuruluşlarıdır. YATIRIMA.Ş. veT.GARANTİBANKASIA.Ş. SATILIK DUKKAN Tel: 586 46 70 RIZA ASLAN İnönü Cad. No: 14 KARAMÜRSEL OTOMARSAN DAJMLERBENZ AG Mamulterı Turkıye Uretıcısı ve Genel Mumessrt