18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 ŞUBAT 1988 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 SİNEMA ATİLLADORSAY HAYVANLAR ISMAİL GCLGEÇ "Gölge Samuray" veyerli tarihsel dizilerimiz Kurosava'nın soylu atları te sömuru noktasına vardırmadan kullanmak, son derece doğal. 2 Ancak alabildiğuıe ulusal öyküler anlatılırken bu öykülerin içinde açık veya gizli biçimde var olan evrenseli yakalamak da çok önemli. Derebeylerinin taht ve iktidar kavgasının, hele aradan geçmiş 4 yuz yıldan sonra, Japon olmayan bir seyirci için ilginç olacağı pek düşunülemez. (Nitekim fümin başlannda, belli bir sıkıntı duyumsuyorsunuz.) Ama t u uzakıa kalmış olaylar dizisi içinde, iktidar savaşımı, yönetme tutkusu gibi evrensel motifleri, zorla tahta oturtulan bir serserinin iktidann ateşten gömleğinin ipekten bir gömleğe dönüşmesini yaşaması gibi garip bir seruvenin kıvrımlan arasına yerleştirdiniz mi, BatılıDoğulu her tür seyircıyi ilgi alanı içine almanız kaçmılmazdır. 3 Ve elbette, ulusalbk içinde yakalanan bu evrensel motiflerin, sonuç olarak gercek bir sinema dıliyle, bir sanat yapıtı duzeyınde anlatılması gereklidir. Koros*va'nın her bir sahnesi buyük bir özenle tasarlamp çekilmis, son derece sağlam bir deku Geçen gece TV'de "GöJge Samuny"ı gördüğümden beri Akira Kurosava'nın atlarını unutamıyorum. Ufuk fi7gi«ini boydan boya dolduran yağız, doru, kır atlar... Üzerlerindeki savaşçüan, samuraylaıı dirençte, özveriyle taşıyan, sıralar halinde füm karcsini bir baştan ötesıne kateden, perdeye tüm solumalan, kişnemeleri, terletneleriyle birlikte taşınan atlar... tnsanoğluna yüzyülar boyu banşta olduğu kadar savaşta da en büyük desteği sağlamış soylu, güzel atlar... Ve korkunç bir kıyuna dönüşen savaş bittiginde, savaş meydanında binlerce ölü arasında ayağa kalkmak, yeniden çevik, canlı, zarif birer yaratık olmak ıçin gösterdikleri umutsuzca çabaları yavaslatılmış kamera çekimlerıyle saptanan, savaşın korkunçlugunu bitkinlıklenyle, guçsüzlükleriyle, ölümleriyle nerdeyse insan görüntülennden daha iyi duyumsatan atlar... Hiçbir yönetmenın (Jotan Ford'un bile) böylesıne saptamayı bilemediği atlar.. Knrossva'nın atları... Ve kuşkusuz Kurosava'nın atları değil yalnızca, Kurosava'nın insanla KİM KİME DUM DUMA BEHIÇ AK Behiç Ak yurtdışında bıılunduğundan KİM KİME DUM DUMA bir süre yayımlanamayacaktır. P İ K N İ K PtYALE MADRA BIR SIKNTIN \jtAQ. G İ B İ . AÇ\IAB1LİP İ Kurosava'nın "Gölge Samuray"ının TV'de hem eksiksiz hem de özgün dilinde gösterilmesi, bizce son aylann en büyuk sinema olayıydı. Dileriz. TKTnin tarihsel dizilere öncelik tanıdtğı şu günlerde bu tür dizi ve filmleri yöneten ve yönetecek olan sanatçılanmız "Gölge Samuray"ı görmek ve üstünde düşünme fırsatmı kaçırmamışlardır. n. 16. yüzyıl Japonyasını allak bullak eden klan kavgalannın kurban ve cellaüan, bitmek tükenmek bümeyen bir iktidar savaşımının karanlık yollannı izleyerek, rakiplerini yenmek ve iktidarı korumak ıçin savaş kadar entrikayı da ihmal etmeyen beyler... Belki de öleceğini sezdiği için yerine tıpatıp benzeri bir haydutu geçiren yâîlı ve ermiş Şingen, lurslı rakipleri, kıskanç ojlu, akıllı kardeşi... Ve birden kendini bir sarayda, bir tahtta bulao, ilk tepkileri (sarayın hazinesini soyup gitmek) bastınldıktan sonra, yavaş yavaş yeni rolünü benimsemeye başlayan, yönetmenin sorumluluğunu, aynı zamanda keyfini iyiden iyiye yüklenen, kimhğını dost düşman herkese yavaş yavaş kabul ettirirken, yalnızca "»IIBI aldatmayı başanunayan" hırsız, katil, haydut "gölge savascı". Kagemuşa... Kagemuşa, 's yıl boyunca bvrtigini s&ğladığı klanın yönetimınden zorla uzaklaştırüıp, yeniden "sradan" bir insan HIZLI GAZETECİ .\ECDET ^fi 9' M\JŞKU..İUN OIORSA SÖİLE YARP1MCI OLllRUZ 9ENİIIERİN Bir şavaş fılmini bu kadar güzel yapabilmek, perdede hareketin, savaşın, kıyımın ve ölümün nerdeyse şiirini yakalayabilmek, elbette her "fani yaratığa", yönetmenim diye ortaya çıkan herkese nasip olacak şey değil. J Ressamhktan yönetmenliOe geçen Akira Kuıpsava, Hpkı Federico Fellini gibi, filmleri ıçın önceden desen çalışmalan da yapıyor. Işte, "Götge Samuray" için çizdijı desenterden bın. olduğunda, artık öldüğü anlaşılan Şingen'in ordulanna karşı birleşen düşmanlar karşısmda bu ordunun, "kendi" ordusunun nasıl yok olduğunu da saklandığı çalıların arasından izlemekten ve sonunda bu yok oluşa katılmaktan kaçınamayacaktır... "GM«e Snmmrın TVde, hem eksiksiz, hem de özgün dilinde gösterilmesi, son aylann bızce en büyük sinema olayıydı. TRTye teşekkürler. (Bu arada filmin bizım gazete dahil tüm gazetelerde, yararlanılan aynı kaynaktan, Leslie Halliwel'ın "Fiim Guide"ından alınmış 179 dakikahk uzunluğu bilgısının yanlış olduğunu, fılmın TVde gösterildiği gibi 155 dakika olduğunu da arumsataUm). Fılm ayrıca tam zamanında gösterildı TRT'nin tarihsel dizilere öncelik tanıdığı bir vayın programı içinde, bu filmi görmek ve üzerinde düşünme fırsatmı tarihsel dizileri yöneten, yönetecek olan veya yönetmeyi düşünen sanatçılanmızın kaçırmadığını umuı etmek ısıerım. "Gdge Samuray "dan bu yönde çıkanlabüecek sonuçlar, bence şunlardır: 1 Her toplumun, ama özellıkle Balı kültür topluluğunun dışında kalan toplumlarm, sinemalanyla dünyaya açılmayı, ulusal kimliklerıni sanat/sinema yoluyla tamtmayı denerken, ulusal özelliklenne, özgeçmişlerine, kendi insan malzemelerine bağlı kalmalan, kendi öykülerini, kendi tarihlerinın dönüm noktalannı perdeye getirmeleri doğaldır, giderek gereklidir. Gitgide büyük bir insan mczayiğine dönuşmekte olan dünyamızda, topiumlar ve özellıkle sanat yapıüarımn asıl önemli alıcısı, tüketıcisi konumunda olan Batılı topiumlar, iyi tanımadıklan ulusların, halklann kendilerine "egzolik" gözüken varlıklanna, kültürlerine, tarihlenne ılgi duyuyorlar. Bu "egzotizmni elbetpajla (çekim planı) oluşturulmuş, alabildiğine görkemli savaş bölümleriyle tam bir destan havası yaratırken, bireysel psikolojiye dayalı bölümlerinde ise insan karakterini sanki büyüteç altma yatıran sabırlı bir irdelemeye dönüşen filmı, işte bunu yapıyor. Elbette her yönetmenden, uzun yıllar resım okumuş bir Kurosava estetiğine sahip olması, "Gölge Samuray" da olduğu gibi, her bir sahrtesini, Flarhan okulundan izlenimcilere, De La Tour'un ışık gölge dengelerinden Japon "estamp"*larına, resim sanatının tum geçmişini çağnşuran estetik şölenlere dönuşturmesi beklenemez. Bir savaş ve savaşım filmiru bu denli "guzel" yapabilmek, perdede hareketin, savaşın, kıyımın ve ölümun nerdeyse "şiirini" yakalayabilmek, elbette her "fani yaratığa'' yönetmenim diye ortaya çıkan herkese nasip olacak şey değil. Yine de, yıne de "Golge Samura)"ı örneğin bir "Kunıluş"un niye başarılı olamadığını anlamak açısından seyretmek, samnm son derece ilgi çekici bir deneydı. Ç İ Z G İ L İ K KAVİl. M4S4RAC, AGAÇ YAŞKEN EĞtLtR KEMALGÖKHAN 20. MACAR FİLM HAFTASrNDAN İZLENİMLER ^ ^ l *m dah Sinetnacuar, bindikleri kesiyvrlar TARİHTK Bl ( ; i \ uı MI \/ Vahı Öz 13U1963 Sinemacuanmız yine bindikleri dalı kesiyorlar. Seyirci yeniden salonlara dönmeye başladı ya, bu ilgi sömurulüyor;filmler bir parçacık tuttu mu, haftalarca afışten ınmiyor. Soruyorsunuz, "Bü\uk film, çok paraya aldık, mecburuz" diyorlar. Bu haflanın afişlerinden örnek vererek, haydi "Angcl Heart" pahalı, ustelik de gerçekten ilginç bir fılm diyelım.. Ama onun gibi, Sylvia Kristd'in beşinci sınıf seks güldürusu "Komşu" da yedinci haftasında!. Daha kimbilir kaç hafta da sürecek!.. Aslında sinema bir ticaret olayı. Tutan bir filmin haftalarca oynamasma karşı olmak anlamsız. Gerçekten ilgi görüyorsa, aylarca, hatta yıllarca oynasın... Paris'te "Emmanuelle" filmi, 56 yüı aşkın afişlerde kalmadı mı? Ama Paris'te veya başka kemlerde sayısız sinema salonu var. Küçük salonlar, ama sayılan çok. B^ylece ilgi gören filmler gittiği kadar afişte kalırken diğer salonlarda sürekli yeni fılmler çıkıyor. Böylece sinemaya gitmeye alışkın bir seyirci, sokağa çıktığı zaman mutlaka gorülebilecek yeni film hem de kaç tanebuluyor. Bizde ise, görülecek yeni bir film bulmak bir sonın... Bazı haftalar, evet, birkaç ilynç fibn birden, yeruyabancı, gösterime giriyor. Sonra haftalar süren bir sessizlik!.. Diyelim ki "Platoon"u, "Hannah ve Kukardeşleri"ni, "Angd HearT'ı izlemiş olan onbinlerce seyirci, sonraki haftalarda fılmsizliğe mahkum ediliyor. Ve çevremde duyduğum hep bu, iyi filmler görmeye alışmış insanlar, görecek fılm bulamadıklarından, yeniden videoya donuyorlar, video kasetlerinin peşine duşuyorlar. Bizde, gösterinıi uzayan filmler, yeni filmlerin yolunu tıkıyor, mevsım boyunca gösterime çıkan film sayısım son derece azaltıyor. Sonın elbette çok yonlu. Anadolu'da hemen tümüyle yok olan sinema salonlan, zaten taşrada ticari şansı az olan "Hannah ve Kızkardeşleri", "Amadeus" gibi fılmlere büyuk kentlerin dışında şans tarumıyor. Çok fılmle değil, az filmle kâr etmek, eıbette her yapımcmın ve gelirtıcinin duşu.. Ama madalyonun öbür yüzu de var. O yüz de, sinemaya gitmek alışkanlığını yeniden kazanan seyirciye sürekli yenilikler verebilmek... Çare? Çare elbette sinema salonlannın çoğaltılması, yeni salonlar açılması, var olan kimi çok buyük mekânların küçük salonlara bölunmesi... Yani, sinemacılara, "pamuk t\ler cebe" demek, artık gerçekten yeni bir "rantabilHe" kazanan bu meslekte yatınmda bulunmalarım istemek gerekiyor. Yoksa seyirci yeniden evine kapanacak, altın yumurth..an tavuk, bir kez daha boğazlanouş ol: cak. Bizden söylemesi. 12 Şubat "HOROZUN NURİ 1969'OA SUGUM ÛMLU TİYATKO V£ OÎNEMA OYUHCUSU VAHI ÖZ 58 YAÇIHOA ÖLPÜ BÎHKAÇ YILE>!& MNSE& TE0Al/'Sf GÖ/SEN SAtjATÇt, SON ZAMANLAe.lMPA BİLE SAHNEYE Ç/KMAYt IMATLA SUHPUfS.AÂÜŞTlJ• t(< KEZ. 19Z8'DB TTYAT&DYA AOIK4 ATMIŞ , &OMBA HALjCEVı, ŞEHİIS. TiyATT&OlAfct VE BAZf ÖZEL £V? ÇALlÇMIŞTf S//VE/U4 YAŞAAJTfSf İSE, İ94? YIUUOA /SOL ALO/ĞI "BİIZ C¥*Ğ HAASALI* (JLK ^EVKiMİy İLE &AŞLAMIŞTİ. ÖZELLIKLE, GULDUR.U TUejJNOE ÇOK SEVILEN VAHİ ÖZ., " HO&O2. UUKİ " VEYA KBtJPİ DBYlÇirLE «ÜO&OZUN MÜRJ " TlPlfJI gAZI PİLMLERİNPB SÛKPtieMÜf, MUALLA m » I U T U M Marta Meszaros'un Macar Fılm HaftasTnda gösterilen "Sevgiltlerime Günce" adlı yapıtını 1988 Istanbul SineııtaGSnlarfnde de ızteme olanağı bulacağız Meszaros, "SevçililenmeGunce'de, kendi yaşamından yoiaçıkarak 195056 arasmın ı gündeme getriyor Macar yönetmen, Stalın dunemtnm sıyasal tututdulanndan birt olan babasının tberini arıyor Sagda, "KaH Uorta.' fı/mınde., OzdemırHan,HoiuS/ *U/ıh»<en ve MurvtiS/mİe. görüüşof. Budapeştede tarilı dersi Macar Füm Haftası'nın en belirgin özelliklerinden biri de, tarihi yeniden yorumlama çabasıydı. Macar sinemasımn ustalarından Ferenc Kosa'mn "Öteki" adlı filmi, 2. Dünya Savaşı yıllarını ve 1956 olaylannı tartışan bir destan niteliğindeydi. "Macar öyküleri" adlı belgesel ise, bir grup köylünün 56 olaylarına farklı yaklaşımını, olaya bakışlarındaki değişimi sergiliyordu. VECDİ SAYAR ~~ BUDAPEŞTE 20. Ulusal Macar Film Haftası'nın son günü bugün. Çeşitli uluslardan 150 kadar sinema yazanyla biriikte beş günde bütün bir yıhn hasadııu kaldınverdik. Günde 56 fümden olusan yoğun bir program. Artık alıştığımız, tıkır tıkır işleyen bir düzen ve her zamanki gibi dost bir ortam. Budapeşte Şenligi'nin ilk göz agnm oldugunu söyleyebilirim rahatlıkla. 78'den bu yana kimbilir kaçıncı gelişim buraya. Macar sineması, ;ubat aylannda buluşmayı âdet edindi^miz eski bir dost artık. Ustalann yanına her yıl genç yOnetmenler ekleniyor. Hele bu yıl gençlerin ürünleri oldukça fazla. Ne güzel! Havaalanından alırup otele getirildiğimjzden bu yana sokağa adım atmaya fırsat olmadı. Bu gddişle olacaga da benzemiyor. Ama ne gam! Bir festival ıçin gercKiı her sey var kaldığımız otelde: lki güzelim saJon, simültane çeviri sistemleri 5 dilde çevirisi yapılıyor fılmlerin ve lokantalar, kafeler. Budapeşte'ye ayıracak zaman kalmadı yine. Rekin Tekso>'la biriikte bir fümden çıkıp öbürttne giriyoruz. Bugün junrun seyirciye açık değerlendirme toplantısı var. Bakalım ödüllerin sahipleri kimler olacak? Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Macar sinemasımn en Uginc ürünleri belgesel film alanından geliyor. Belgecilik, Macar sinemasında çok köklü bir gelenek. Öyle ki, konulu filmlerdc bile belgesel tadını yakalıyor baa yönetmenler. Üstelik iki dal arasındaki sınırlar da giderek eriyor. Pek çok belgeci, konulu filmler de yaparken, konulu fümleriyle tamdığımız yöneunenlerin belgesel sinemaya soyunduklannı görüyoruz. Tabiı hepsi başanh olmuyor bu denemelerin. örnegın Sandor Sarm'mn "Tkrnaktaki Diken"i dramaıik butUnluğü oldukça zayıf başansız bir yapım. Oysa göröntü yönetmeni ve belgeselci olarak ne güzel ttrünlerini tanıyoruz San'nın. Bu yüın programında da ilginç bir belgeseli var: "Öaiimde A|layan Yol." Laszlo Vlteszy'nin "özgnrtugü Duyums«mak"ı sinemasal açıdan bir özgünluk taşımasa da Macaristan koşullannda ilginç, önemli bir yapım. Çünkü bugüne dek açıkça konuşulamayan bir soruna, gençliğin uyuşturucu alışkanlığına, dürüst ve doğrudan bir yaklaşımı var. Polis ya da oğretmen gözüyle değıl, anlamaya çalışan bir sanatçırun gözüyle yaklasıyor soruna Vitesz). 20. festivalin en belirgin özelliği, belgesellerin basarısı ise, en belirgin tema da tarihi yeniden yorumlama çabası idi. Macar sinemasımn ustalanndan Frenc Kosa'mn "öteki" adlı dört saatlik filmi Macar tarihinden iki önemli kesiti, 2. Dünya Savaşı yıllarını ve 56 olaylannı tartışan bir destan niteliğindeydi. Macar tarihinin değışık dönemlerini didik didik ediyordu yönetmenler. önümüzdeki Sinema Günleri'nde izleyeceğimiz "Sevgililerime Gönce" adlı yapıtmda Marta Meszaros kendi yaşamından yola çıkarak 195056 arasının olaylannı gündeme getiriyordu. Stalin döneminin politik tutuklulanndan biri olan babasının izlerini arayan, bir yandan da sinemacı olmak üzere Moskova'daki sinema okuluna giden Meszaros, daha önce çevirdiği "Çocuklanm tcJn Giince"de anlattığı öykünün devamını anlatıyor. 1956 olayları daha pek çok fitmde başroldeydi. Pal Sariffer'in "Macar Öykuleri" adlı belgeseli, kammca bu yılki şenliğin en başarılı nimiydi. 56 olaylannı yaşayan bir grup köylünün olaya farklı yaklaşımlannı, o günden bugüne yaşamlanndaki ve olaya bakışlanndaki değişimi sergiliyordu. Filmin en ilginç yanı 56'da karşı saflarda olan insanlara aynı sevecenlikle, aynı anlayışla yaklaşmasıydı. Daha önce Macar sinemacılann "ima yoluyla" semboller kullanarak anlattıkları konular bugün artık doğrudan, en açık biçimde sergileniyordu. KezdiKovacs, "HıclunUar" adlı fılminde 56'mn izlerinin, yaralarırun kolay kapanmadığını anlatıyordu. 50 YIL ÖNCE Cumhuriyet ADALET BAKANLIĞI'NDAN MÜNHAL NOTERLİKLER 12 Şubat 1938 19381988 Kurban Bayramı nedenıyle gazetemız yayımlanmamıştır RtZE ÇAY ݧLETMELERİ GENEL MÜDURLÜĞÜ'NDEN 1 Kurultışumuz ihtiyacı olarak 13 kalem tedarik malzemesi teklıf alma usulü ile satın alınacaktır. 2 Bu işe aiı şartnameler; a) Çay lşletmeleri Genel Mudurluğü, Satınalma Müdürlüğü Rize, , • b) Çav Pakeıleme Fabrikası Mudurluğü Buyükdere Istanbul, c) Bolge Stok \e Satış Mudurluğü, Guraruk \e Tekel Bakanlığı E binası 7. kat Opera Ankara adreslerinden ucretsiz temin edılebilir 3 Ihaleye ıştırak eımek isteyenlenn şartname esasları dahilinde hazırlayacakları teklif mektuplannı en geç 15.2.1988 gunu saat 17.00'ye kadar Çay lşletmeleri Genel Mudurluğü Satın alma Mudurluğü Rıze adresınde bulunacak şekilde iadeli taahhütlu olarak gondermelerı gerekmektedır 4 Postada oluşacak gecikmeler ve telgrafla yapılacak muracaatlar kabul edilmez. 5 Kuruluşumuz 2886 sayılı yasaya bağh olmayıp, ihaleyi yapıp yapmamakta, kısmen veya dilediğine yapmakta serbesttir 1512 sayıh Noterlik Kanunu'nun 4'üncü maddesinin 6'ncı fıkrası uyarmca, dördüncu sınıf noterlıkten üçuncu sınıfa geçirilen ve yapılan ılana rağmen atama yapılarnayan aşağıda 1987 yılı gayrisafı gelirleri ve isimleri yazılı bulunan noterlikler munhaldir. 1512 sayıh Noterlik Kanunu'nun 22'nci ve muteakip maddeleri gereğince üçüncü sınıf noterlerden veya noterlik belgesı sahiplerinden, bu noterliklere atanmaya isıekli olanlann ilan tarihinden itibaren bir ay içinde Bakanhğımıza veya bulundukları yer Cumhuriyet Savcıhklarına, dilekçelerine ekleyeceklerı mal bildirimi ile biriikte başvurmalan lazımdır. Posta ile doğrudan doğruya Bakanlığa gönı rilmiş olan dılekçeler başvurma süresi içinde Bakanlığa gelmec ğı takdirde atama işleminde nazara alınmaz. İlan olunur. Sıra Münhal 1987 Yıh No Notcrii|in Adı Gayrisafı Geliri Eleşkirt Noterliğı 2.609.597.84 Lira Ispir Noterliği 2.775.751.00 Lira Karaisah Noterliğı 4.266.380.00 Lira Malazgirt Noterliğı 6.608.366.00 Lira Saimbeyli Noterliğı 2.113.353.00 Lira Tortum Noterliği 2.358.359.OO Lira Tuzluca Noterliği 2.344.068.00 Lira Basın: 12058 13 KALEM MALZEME SATIN ALINACAKTIR .. ILAN KADıKOY 2. ASLıYE HUKUK MAHKEMESI'NDEN Davacı A.Faruk Mayyan tarafından davalı Yah>ibayır ınah. Dere sok. Fatih apt. kat: 5 Bursa adresinde mukım Hasan Karmaz ale>hine açılan orıaklıktan dolayı 15.000 000 lira borçlu bulunmadıklarının tespitı dava&ında. Davalı Hasan Kanmaz'ın adresi meçhul olduğundan dava dilekçesı ve duruşma gununun ılanen tebliğıne karar verilmiş olduğundan, HL'MK.nun 231 ve 3 7 7 maddesindeki hukumlerine göre belli edilen 9 3.1988 saat 10 OO'da mahkemede hazır bulunmadığınız takdirde yargılamava yokluğunuzda de\am edıleceği \e hukum setileceği hususu dava dilekçesı yerine kaim olmak uzere ilan olunur. 3 3.1988. " UfZluJc " X Yapım ve Genel Dağılım ADA Yayıncılık ve Müzik Tıc Ltd Ştı S S K Ijhanı. 2 Çarjı Mo 12 Kızılay ANKARA Tel 1324272
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle