23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 ARALIK 1988 CUMHURİYET/13 Dr. Ziya Ozel: Hastalarım beni bekliyor İSTANBUL Hak" kında verilen "raeslekten |men" cezasınI dan sonra yurt. dışına çıkan Dr. IZiya Özel, dün uçakla Bağdat'tan Istanbul'a geldi. AtaturkHavalımanı'nda gazetecilerin sorularım cevaplandıran Dr. Özel, idare mahkemesinin meslekten men cezasıyla ilgıli olarak yürütmeyi durdurraa kararı vermesinden mutluluk duyduğunu söyledi. Hasta kabulüyle ilgili çalışmalara en kısa zamanda başlayacağını belirten Dr. Özel, "Adalel >erini buldu. Hastalanm beni bekli)or. Elimden geien bıitun ga>retirale hastalarımın emrinde olacağım" dedı. Rıımların vurduğuer şehît oldu İZZET RIZA YALIN ~ LEFKOŞA Kıbrıs'ın Rum kesimı ile KKTC'yi ayıran Yeşil Hat'ta onceki gün Rum askerlerince vurulan piyade eri Hasan Kara, dun sabah şehit oldu. Pazar gununden berı tedausi suren er, tum çabalara karşın kurtanlamadı. Lefkoşa'nın Türk ve Rum kesımlerini ayrran Yeşil Hat'taki Ledra Palas barikatında Rum Mılli Muhafız Ordusu askerleri, pazar gunü Kıbns Türk Güvenlik Kuv\etleri Komutanhğrna bağlı piyade eri Hasan Kara'ya 8 el ateş ederek ağır yaralamışlardı. Lefko^a'dakı Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi'nde ameliyaia alınan Hasan Kara, önceki gece boyunca sıiren yoğun çabalara karşın kurtanlamadı. Başkentte ekmek sıkıntısı ANKARA (Cumhuriyet Bıirosu) Ankara'da Fınncılar Derneği ıle belediyelerin fiyat konusunda anlaşamamaları, ekmek sıkıntısına yol açtı. Piyasaya az sayıda ekmek suren ve 350 gram ekmeği 225 liradan satan fırınlar, bayilere de ekmek dağıtmadılar. Başkentliler Halk Ekmek fabrikasının büfeleri ve fırınlar öııünde uzun kuyruklar oluşıurdular. İlçe belediyeleri, ekmeği pahalı saıan fırınlar hakkında tutanak düzenlediler daha sonra Anakent Belediye Başkanı Mehmet Altınsoy ile gorüşen fınncılar, ekmeği bir süre daha eski fiyat olan 175 liradan satacaklannı açıkladılar. Anakent Belediye Başkanı Altınsoy, başkentte ekmek zammına kesınlikle karşı olduklarını belirterek, hakkında tutanak düzenlenen fırınların savcılığa sevk edileceklerini soyledi. secımier yaklaşırken. ıl ve iteeıerdekı betediye başkanlandaçalışmalanna hız verdıler. Samsunda Vehbı Gulün görevden alınması üzerine Belediye Başkanhğı na atanan Ruhat Ceönkaya da çalışmasını, yağmuriardan delık desık olan Samsun'un cadde ve spkaklannı asfaltlamada yoğunlastırdı (Fotofjraf: Salim Surmelı) hazırlığı Martta Tbatchcr ve Miki Fare Ingıltere Başbakanı Margaret Thatcher. önceki gün özürlü çocuklar yararına Avam Karnarası'nda venlen partide Mikı Fare tarafından karşılandı. (Fotoğraf Reuter) HABERLERİN DEVAMI GERÇEK (Bastamft I. Sayfada) yasal ıçerığı yanında bir de taktik nıteliği bulunmaktadır. "Muhafazakâr" ANAP, bu öneri karşısmda nasıl bir tutum alacaktır? tktidar partisinin "Kutsal tttifak" kanadıyla "liberal" denen kesimi arasında yeni bir çatlak oluşmayacak mıdır? Dinsel duyguların siyasete yansıyan dalgalan üzerine kurulu bir oyun söz konusudur; ama böyle girişimlerin yaranndan çok sakmcalarım hesaplamak daha sağlıklı bir yaklaşımdır. Artık bütün dünyaca ünlıi bir müzeyı camiye dönuştürmek, ya da Topkapı Muzesi'nde sürekli Kuran okutmak gibi girişimlerin seçmen tabanında ne gibi etkiler yarattığı bir soru işaretidir. DYP Dimyat a pırince giderken, evdeki bulgurdan olabilir. Çünkü parünin çağımıza göre eksik ve kısır demokrasi programının yanı sıra dinsellik görüntüsünu guçlendirmesi, geleceğe değil, geçmişe dönuk kimliğini ağırlaştırmaktadır. Olayın bir onemli boyutu daha vardır. Yaşanan bütün olaylar, Türkiye'de fıkir özgürlüğüne dayalı demokrasinin kaçınılmaz olduğunu vurguluyor. TCK'dan 163'üncü maddenin kaldırılması, üstıi örtülü gericilik yarışını doğal kanallanna aktaracak; ANAP ve DYP'nin semsiyesi altmdan kurtaracakttr. Demokrasi açıklık rejimidir. Eğer toplumsal yapı, demokrasi koşullarında laikliği koruyamayacak kadar çağdışıysa, kendi kendimizi aldatmaya gerek yoktur. Fikir ve vicdan özgürluğü "açık rejim" koşullarmın en başında gelmelidir. Bu gerçeklejirse, DYP, ANAP ve SHP, yapılarındaki rahatsızhklardan büyük ölçüde kurtulacaklar, "oyun içinde oyun"göreneği son bulabilecektir. * * * re varmasırun neden engellenemediğini ve bu konuda alınan önlemleri sordular. Yuksek enflasyonun ozellikle gelişmekte olan ülke ekonomileri üzerinde yarattığı tehlikelere fşaret ettiler. Türk Başbakanı ise enflasyona yönelik onlemleri, serbest faiz ve kemer sıkma politikalanmn sonuçlannı aktararak ödemeler dengesinde olumlu gelişmeler olduğunu beiirtti. Aynca, Türkiye'nin orta va Özal a soru yağmuru (Baftarafı I. Sayfada) CÜNEYT ARCAYUREK yaz.yor girişimlerindeki bir başarısızlık, borç ertelemesini getirebilir." Toplantıda Türkiye'de enflasyon ve faiz hareketliliğinin, kredi olanaklarının duzenlenmesinde aksamalar meydana getirdiği, orta vadeli kaynak bulmada zorluklarla karşılaşıldığı belirtildi. Bankers Turist'in 100 milyon dolarlık kredi konsorsiyumunun oluşturulmasının da bu ihti>atlı yaklaşım nedeniyle aksadığı vurgulandı. Nitekim Dunya Bankası ve Morgan Guaranty, altı ayı aşan bir suredir bir Türkiye fonu oluşturulması için temaslarda bulunuyor. Ancak katılacak olan banka kuruluşları Türkiye'de alınan ekonomik önlemlerin sonucunu beklemeyi tercih ediyor. Dun akşam aynca ilaç sanayıinden Pfizer'in Başkanı ile göruşen Başbakan, bugün ABDAvrupa Topluluğu Konseyi ile bir oğle yemeği yıyecek. ABDAvrupa Topluluğu Konseyi Avrupa ile iş yapan Amerikalı işadamlarından oluşuyor. Ozal bugun, PBS (Public Broadcasting Station) Televizyonu'nda Aylık İş Raporu adlı programda canlı yayına çıkacak. (Baftarafı I. Sayfada) vuruyor Insan dusünüyor. Başöğretmenın sabırlı anlatımlanna karşı halkımızdakr olumsuz dırencin bir nedeni olmalı Oysa Özal, sürekli vurguluyor, halkımız zekıdır, çalışkandır. Fakat en azından yüzde 65 çoğunluk bir türlü Özal'ı anlamıyor, anlamak istemıyor ya da anlayamıyor Neden, evet. bu çelışkı neden? New York'tan uzanan akorilu sesler, bırden bire gözümüzü açıyor. İçinden çıkılmaz durumu, Özal'dan tek cümleyle aydınlığa kavuşturuyor: "Ekonomiyi ingilizce konuştuğumda, Türkçe konuştuğumdan daha kolay anlatıyorum." Sorun çözülüyor, geniş bir nefes alıyoruz. Tabii, Ozaı ekonomisinin halk tarafından anlaşılabılmesi için anketlere göre "popüler" bakanlarımızdan, Milli Eğitim Bakanı Hasan Celal Güzel'e şimdı ivedi bir görev duşüyor. Hatta görev değıl, lıderden gelen dolaylı istekle yerine getirmesı zorunlu bir eğitim sürecı başlıyot. Sayın Bakanımızın tez elden ıllerute, ilçelerde, kasabalarda, köylerde binlerce "İngilızce halk eğitim kursları" açması gerekiyor Gün yıtirmeden halkımızın büyuk çoğunluğu Ingılızceyı öğrenmeli, rürkçesı ile bir türlü anlatamadığı ekonomiyi Özal, ingılizce konuşarak topluma sindırmeli Görevimiz İngilızce. Sayın Bakan, haydı ış başına! Ozal'ı anlayabilmenın çaresinı dıl sorununa bağladıktan sonra gelelim demokrasi anlayışına. Son demecinde Semra Hanlm bu konuya ve uygulamalara ısık tutuyor. Diyor ki "Aslında evde tam bir demokrasi vardır Kararı Turgut Bey verır. Cocuklara bıle danışır, yine de kendi dedıği olur." Özal demokrasisi doğrusu daha güzel özetlenemezdı Evdeki uygulama, devlet ybnetımınde de tıpatıp aynı, tam bir tutarlılık sergıliyor. Özal durmadan demokrasi kurallarına tam anlamıyta ınandığını söylüyor Bir karar mı alacak, hemen demokrat kışılığı harekete geçiyor, sıyasal aianda "çevresındeki cocuklara" soruyor, danısıyor. Sonra Özal'ın dediğı oluyor. Muhalefet mı?. Söyleyecek bir şeyler, ama sonunda Özal'ın dedığinı alkışlayacak. Evdeki yasantısı, kürsüdeki rejim edebiyatı ve cıkan sonuç, Özalizmı tanımlıyor Semra Hanım'a göre eşi hayret alışverisı sevmiyor. "Sadece yıyecek alır Çok gereksiz şeyler aldığı ıçın mani olurum" diyor Demek oluyor kı Özal'ın demokratik hobisı yiyecek üzerine. Bol yiyor. kılo alıyor. Eşınin anlatımları ile Özal'ın gider ayak söylediklerıne bakın, nereye varıyoruz. Başbakan ABD'de doktorların "sıkı rejime sokacaklarını" vurguladıktan sonra "Ne yapalım? Mecburen bazı şeylerden fedakârlık edeteğim" dıye konuşuyor Halka salık verdiği "sürekli fedakârlık" ile, yasamını özdeşleştiriyor. Kilo düşürmek için "mecburen uygulâyacağı fedakârlıktan" soz ederken halka önderlik ettığıni ılan ediyor. Bu arada halkı arkasında gören Bedrettın Dalan "Kendi kendıni övmek psıkopatlıktır der Almanlar" diyor kı neyi anlatmak istiyor, kuşkusuz bellı değıl. Türkiye'de Konut'tan başlayarak ülkeye egemen Özal demokrasisi var dediysek bu kadarı fazla. Semra Hanım not defterine "bir mim" koyarsa Dalan halktan büyük destek görüyormuş, hepsi uzaya! Değil İstanbul Belediye Başkanı, Milli Savunma Bakanı bile olamaz. Bizden uyarması. Çağdışı kalanlar, elbette çağdaşiığı kavrayamayacaklar. Devlet Bakanımız Adnan Kahvecı, TRT'nin Semra Hanım'a sabah akşam yer vermesındekı gerçeği Mecliste ne güzel anlattı. "Semra Hanım'ın 'aktivitelerinı' basın gibi TV'nin de haber değerinde" gördüğünü söyleyerek eleştirıleri kınadı, ayıpladı. Böylesine özlü çağdaş görüşlere sahip olmasaydı devlet bakanı olabilir miydi? Oysa Kahvecı daha özlü yanıtlar verebilırdi: Örneğın "Semra Hanım'ın 'aktivrtelen' tarih, mızah ve Özal'ın yasamını yazanlara eşsiz bir doküman" dıyebilirdi. 74 yaşında Frank Sinatra "New York, New York" şarkısını söylüyor plakta. 65'lerı aşan Özal, ekonomiyi İngilızce anlatıyor, anlatıyor New York'ta, ekranda. Semra Hanım eşinin demokratik yönlerini "aktıvıtelerinde" basına sıralıyor. Altıncı yılına giren hükümeti kutlamak için Helmsley Oteli'nde Türkiye hantaşı resmedilmiş büyük pastaya Üstünde altı mum. Püff! AT ile yoğun (Haştarajı 1. Sayfada) tılımıyla hafta sonunda Brüksel'de gerçekleştirdiği "Yıiksek Düze>li Gonış Ahşverişi" oturumundan sonra, bugun ilk "atağa" hazırlanıyor Bu bağlamda, Belçika başkentinde bulunan Devlet Bakanı Bozer, AT Komisyonu Sorumlusu Claude Cheysson ile bugun ikili bir görüşme yapıyor. Türk tarafının istemi üzerine gerçekleşecek olan bu temasta, Ankara temsilcisinin, hem tam üyelik başvurusu hem de "ilişkilerin bütün olarak normalleşmesi" konularında "nabız yokla>acağı" sanılıyor. Öte yandan, 19891990 doneminde Türkiye'nin topluluk ulkelerine dışsatımım yapacağı tekstil ve konfeksiyon ürünleri kotasının saptanması için "nihai pazarlık" da perşerabe gunü, Türk Ihracatçılar ile Brüksel Komisyonu arasında başlıyor. Bu arada, dun Strasbourg'ta aralık ayı oturumları başlayan Avrupa Parlamentosu gündemine hem cezaevlerindeki açlık grevlerinin hem de Türkiye'ye döndükten sonra bir bölümü geri gönderilen siyasi multeciler konusunun gelmesi bekleniyor. Ali Bozer'in, "yuksek düzeyli istişare" oturumundan sonra bugün Claude Cheysson ile yapacağı ikili temasta, önce, tam üyelik başvurusuna ilışkin "mütalaa raponı" üzerinde durması bekleniyor. deli kaynak bulma konusunda ABD pazarında karşılaştığı sorunlar üzerinde durdu. Banka yetkilileri Türkiye'nin döviz rezervlerine ilışkin kaygılarını dile getırdiler ve doviz rezervleri ile ilgili bilgı istediler. Türkiye'nin bir borç ertelemesine gitmesi olasılığını oğrenmeye çalıştılar. Kısa bir süre önce, bir yabancı banka raporunda bu kaygı şoyle dile getirilmışti: "Türkiye'de şu anda halen ciddi bir lehlike söz konusu olmamasına rağmen 1988 oncesi açıgı kapatma çabaları dikkatle izlenmeli. 4 milyarlık odemeye kaynak bulunması (Baftarafı 1. Sayfada) "Hete bir Mze talebinde bulunsun diişünüliir" şeklindeydi. Ve FKÖ lideri, yardımcılarıyia birlikte Tunus'taki ABD Büyü.kelçiliği'ne resmen başvuruda bulunuyordu. Ardından ABD Dışişleri Bakanlığı'mn "şok" açıklaması geliyordu. Dışişleri Bakanı George Shultz'un kişisel kararı ile vize talebi reddediliyordu. Ret gerekçesi olarak FKÖ'nün halen terorizmi açık olarak kınamamış olması ve FUK toplanttsına katılanlar arasında "teröristlerin" de bulunması gösteriliyordu. BM üyesi tüm ulkcler ABD'yi, BM ile 1947'de imzaladığı Fv Sahibi Ülke Anlaşması"na aykırı hareket etmekle suçluyorlardı. Anlaşmanın ilgili maddeleri aynen şöyle diyordu: Madde 11: ABD'nin federal, eyalet ve yerel makamları BM'ye üye ülkelerin temsilcilerine. gorevlilerine, bağlı kuruluş temsilcilerine, danışmada bulunacak hükümet statüsunde bulunmayan örgüt temsilcilerine giriş için hiçbir engel uygulamayacaklardır. Anlaşmanın bu açık hükmüne karşın ABD Senatosu tarafından bu anlaşmaya eklenen "çekince" maddesine dayanıyor ve "lerorist faaliyetlerden kuşku duyulması halinde vize talebi geri çevrilebilir" gerekçesine sığınıyordu.Bu gelişmelerüzerineBM Genel Kurulu yalnızca Ingiltere'nin "üslup nedeniyle" çekimser kaldığı bir karar alarak ABD ile İsrail'i yalnız bırakıyor ve BM Genel Kurulu'nun 13 aralıkta Isviçre'nin Cenevre kentinde yapılmasıru ve Arafat'ın da böylece toplantıda konuşabilmesini sağbyordu. NewYork'tan (Baftarafı 1. Sayfada) run ele alınacağı toplantıda, Yaser Arafat, üçüncü konuşmacı olarak söz alacak. On kadar Dışişleri Bakanı ve FKÖ Yüriitme Kurulu Başkanınm Cenevre'ye gelişleri nedeniyle İsviçre kenti görülmemiş güvenlik önlemi altında. İsviçre ordusu ve güvenlik güçleri geçen haftadan itibaren adeta savaş düzenine sokuldu. Seferi kıyafette binlerce İsviçre askeri Cenevre'deki Birleşmiş Milletler Sarayı'nı kuşatma altına aldı. Zırhlı ve uçaksavar birlikleriyle askeri uçaklar bölgeyi askeri koruma altında bulunduruyor. AA'nın haberine göre FKÖ lideri Yaser Arafat'ın yakın çahşma arkadaşlarından Bassam Ebu Şerif, Arafat'ın bugün Cenevre'deki BM Genel Kurulu'nda yapacağı konuşmada, "lsrail devletinin 1967 haziramndaki sınırları içindeki varlıgını tanıyacağını" bildirdi. Bassam Ebu Şerif, Israil'de yayımlanan Yedioth Aharonoth gazetesine verdiği demeçte şoyle dedi: "Arafat, >arın (salı) Cenevr^ de tarihi bir konuşma yapacak. Bu konuşmada, İsrail devletinin 1967 haziramndaki sınırları içindeki varlıgını tanıyacak. Bu konuşmadan hemen sonra, ABD ile temaslann ve ciddi bir barış sürecinin başlayacağını umuyorum. Kendi hesabıma ben, Amerikalı yöneticilere gerçek barış arzumuzu kanıtlamak için derhal ABD'ye gitmeve hazırım. İsrailli yoneticileri de mantıklı davranmaya cağınyo1 nım, çünkü Batı Şeria ve Gazze nin işgali sonsuza kadar surmeyecektir ve çok çabuk bitme olasılığı vardır." Öte >andan İsrail ordusu, FKO lideri Yaser Arafat'ın yarın Cenevre'de BM Genel Kurulu'nda yapacağı konuşma oncesinde, işgal altındaki Gazze Şeridi'nde suresiz sokağa çıkma yasağı ilan ettı. Filistinliler NEW YORK (Cumhuriyet) Başbakan Turgut Özal yıllık sağlık kontrollerini yaptırmak uzere ABD turuna pazar günü başladı. Pazar akşamı Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu'nun (TADF) Naim Süle>manoglu için verdiği resepsiyonla başlayan tur, 10 gün sonra Houston'da noktalanacak. Naim Süleymanoğlu geçen hafta başında ABD'ye bir propaganda turu amacıyla geldi. \Vashington'dan başbakanı karşılamak üzere New York'a geçti. TADF'nin kokteylinde başbakandan çok ilgi toplayan Naim, usanmadan tek tek kendisiyle fotoğraf vektirmek isteyen herkesin isteğini yerine getirdi. Kokteylde bir ara, şu anda ABD'de benzin bayiliği işiyle uğraşan eski Galatasaray kalecilerinden Yasin de vardı. Özal, Naim'in Bulgaristan'dan kaçırılması hikâyesini şakâ dolu bir dille dinleyenlere anlattı. En sonunda Naim'in olimpiyatlara katılabilmesi için Bulgarların izin vermesine ilışkin şunları soyledi: "Ben biliyorum tabii, Bulgarların para>a ihtiyacı var, bu işi oyle çözelim dedim". Bulgarlar'a bir milyon dolar verdiğini, daha sonra bunu kamuya açıklayınca Bulgarlar'ın kendi kamuoylan onunde utandıklannı anlattı. Özal, "Kendileri pişman olmuşlar Naim'in değerini bilmedikleri için, kamuovlarına 75 milyon aldıklannı söylemişler" sözleriyle Naim'i övdu. Salonda herkesin hayranlıkla seyrettiği Naim ise ağırbaşlı ve sabırlı haliyle herkesin sorduğu soruyu cevapladı. Bir halterci, bir futbolcu ve Başbakan Notlar Enflasyonla mücadele (Baştarafı I. Sayfada) uygulanmasında başarısız olarak nitelediği Türkiye'de, enflasyon dinamiklerinin ciddi bir kaygı nedenroluşturduğunu savunarak, önümüzdeki aylarda etkin mali önlemlerin alınmayacağı tahminiyle, enflasyonun 1989'da da yuksek seyredeceği göruşünü taşıyor. I1Fnin Türkiye ekonomisinin 1989 göstergelerine ilışkin tahminleri, ortalama enflasyon oranını yüzde 65, 1989 yılsonu enflasyon oranını yüzde 60, dış borç toplamını 39.2 milyar dolar, cari işlemler açığını ise 0.5 milyar dolar düzeyinde belirliyor. IlFnın "Gizli: Hizmete Özel" olarak yayımladığı, 16 Kasım 1988 tarih ve "Türkiye: Ülke Raponı" başlıklı araştırma belgesinde, Türkiye ekonomisinin 1988 profili talep, uretim, fiyatlar, dış borç odemeleri gibi temel göstergeler ile bütçe, para ve döviz kuru politikaları açısından ayrıntılı biçimde incelenerek, 1989'a ilişkin tahminler sıralanıyor. Raporun başında yer alan özet değerlendirmede, "Yuksek ve artan enflasyon ile Turkive ekonomisi çok nazik bir gelişme gösterivor. Hükümetin sıkı mali politikalarla enflasyonu aşamalı olarak aşağı çekme niveti henuz gerçekleşmedi ve kararlı bir mali uvgulamanın geleceği de belirsizliğini konıyor" şeklinde bir voruma yer veriliyor. Kasım ayı içinde Türkiye'ye gelerek Merkez Bankası, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı ile De\let Planlama Teşkilatı yetkilileriyle goruşmeler yapan IIF uzmanları Klaus Friedrich ve Caryl McNeilly ile Devlet Bakanı Yusuf Bozkurt Özal'la Washington'da görüşen IIF yoneticilerinin katkılanyla hazırlanan raporda, Türkiye ekonomisinin 1989'da da yuksek enflasyondan kurtulamayacağı savunularak, Özal hükümetinin 89 bütçesine dayandırdığı toptan eşya fiyatlarını göz önüne alan enflasyon tahminini yıl sonu itibanyla yüzde 38 olarak belirlemesinin "iyimser" ve "gerçekçi olmayan" öngörülerden kaynaklandığı öııe sürülüyor. UĞUR IVIUMCU GÖZLEM Özal pazartesi oğlen bankacılarla yemek yerken Semra Özal da Türk Kadınlar Birliği'nin kendisine verdiği yemeğe katıldı. Yemek New York'un en ünlü binası N ü t î l T l ' İ P Başbakan Turgut Özal, önceki akşam New York'taki Türk toplumu tarafından dunya olan VVorld Trade Center'in yine . I I M I I I I I C sampıyonu halterci Naim Süleymanoğlu şerefine verilen kokteyle katıldı. Özal. kokturistlerin iyi tanıdığı ünlu "VVin teylde, yanına Naim Süleymanoğlu'nu da alarak bir konuşma yaptı. Başbakan. Türkiye'nin büyük bir değişım içinde dow On The World" da (Dünya olduğunu anlattı. Daha sonra Türkiye'nin BM Daimi Temsilcısi Mustafa Aksın, Türk Amerikan Dernekleri FederasÜzerindeki Pencere) \erildi. /onu'nun şeref plaketini Naim Süleymanoğlu'na verdi. (Fotoğraf: AA) Havada yine kaza: 7 ölü bildirildi. Türkiye'nin ilk yardım gonderenler arasında yer alr>lasının TürkSovyet ilişkilerindeki "jeui gelişmelerin kanıtı" olduğu belirtildi. Sovyetler Birliği'nin Ankara Buyukelçıliği Muşteşan Vladimir Guergulev dun duzenlediği [Göruşmede Türkiye'nin deprem basın toplantısında, Kızılay'ın ilk • de hasar gören bolgelere bugun yardım gönderenler arasında bu! 2025 askeri helikopter gonderil lunmasının "sembolik açıdan" ' mesi kararlaştınldı. Önümuzdeki önemli olduğunu belirtti. Anka• günlerde ihtiyaca göre ilave heli ra'daki So\yet Buyukelçiliğı'nt1'; kopterleıin de gönderilebileceği bir taziyet defteri açıldı. (Baştarafı 1. Sayfada) ' aradı ve Genelkurmay Başkanhğı ile temasa geçerek bu konuda nasıl yardımcı olunabileceğini araştırmasını istedi. Yılmaz, daha sonra Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necip Torumtay ile göruştu. Eiektronık teknotojıanın lıdeıı TOSHIBA çağdaş ış koşullarmın Tırst Class' urunlerını sunuyor. Işte Toshiba Faksınnıle' Haberteşmede yenı bir donem başlatan. mesafelerı yok eden. super hızlı faksımıle Tüm dunya ofcslerı ıle aynı anda ner ihtiyaca cevap .rerecek gelışmış modellenyle Türkiye'de Yılların tecrubesı, 67 ıl ve ılçeye yayılmış servıs ağı güvencesıyle Turtdy* 3en«> Dn»ntx*Ku ELfKTROMAK BÜRO NUKHffiLERİ SANAYt VE HCAAET A ^ . AKKARA0OÛUFAKSLTD ŞT1 O v « C*d KavakİKİvra Sok No 5 T«l 2 7 6 0 5 2 2 6 13 12 FAKSIMILE lST(WSUL.AOıd»ı Hury« CmC No 16*A Ş^b T * 133 01 0OO1O2O3 T»W» 2?362 Ümkr, tr Fa« 173 03 38 IZMK TEKhUTlC 9URO UAKJNEL£R] PAZ VE TlC 5*w E«rsl Buhan Ho &3/A Mfncmk T«d 2 X 3622 5; 78 AOANA.KUZEYMM4A.Ş Kurtuh* •<*"" Rvnuanoğtu O d Nirr«t ^ n m Apt K I N o S I K 14 7B 2014 78 21 TRABZON KAP CfîS BURC MMC TIC t SAN Mar*« C K I 58/1 T«l 23 500 (Baştarafı 1. Sayfada) Emlak Kredı Bankası'ndan usulsüz olarak 80 milyon dolar çektiğı savıyla Kemal Horzum ve banka ilgilileri hakkında açılan ceza davasına Emlak Kredi Bankası "müdahıl" olarak katılıyor. Bankanın avukatları arasında üç profesör var: Prof Dr. Süheyl Donay.. Prof. Dr. Köksal Bayraktar.. Prof. Dr. Muammer Aksoy.. Prof. Donay, Hürrıyet Gazetesi'nin avukatlarından.. Emlak Kredı Baikası'nın bu davadaki avukatlarından biri Ahmet Pekın.. Ahmet Pekın de Sabah Gazetesi'nin avukatlığını yapıyor. Sabah Gazetesi, "köstebek" olduğunu ileri sürdüğü profesör avukatın Horzum'un avukatlarından Prof. Uğur Alacakaptan ıle "rakı ıçtığıni" ıleri sürüyor. Emlak Kredı Bankası'nın bu davaya giren "profesör avukat" larından Muammer Aksoy, ağzına bir damla alkol almaz. Sabah'ın haberine göre bu durumda geriye Prof. Donay ve Prof. Bayraktar kalıyor. Her ikisi de saygıdeğer hukukçulardır. Bankanın öteki avukatları gibi gerek Donay, gerek Bayraktar, davada herhalde ellerınden geleni yapmışlardır. Sabah Gazetesi avukatlarından Ahmet Pekin ve babası Fethi Pekin de herhalde canla başla çalışmışlardır. Peki, öyleyse kim bu "köstebek?" "Prof. Dr. Köstebek" kim? Ya da kim bu "İstanbul Barosu avukatlanndan bay köstebek?" Haber, Hürriyet'te çıkıyor; Sabah'ta sürüyor. Banka avukatlarından biri Hürriyet Gazetesi'nin avukatı; öbürü de Sabah Gazetesi'nin.. İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan, bankaya ve Hürriyet Gazetesi'ne yazı yazıp soruyor: Kim bu avukat? Ceza hukuku avukatı vardır, ticaret davalarına giren avukat vardır; kaçakçılık konularında uzmanlaşmış avukat vardır; icra avukatı vardır. Sıkıyönetim askeri mahkemelerindeki yargılanan sanıkların davalarını aldıkları için şaka yollu "askeri avukat" diye adlandırdığımız avukatlar da vardır. "Holding profesörleri" de vardır; biliyorum. Bilmez olur muyum? Ama "köstebek avukat" ya da "köstebek profesör avukaf var mıdır? Onu, doğrusu, bilemiyorum. Kemal Horzum olayında bu aşamada sorulması gereken konu, neden banka avukatlarının, Horzum'un mal varlığı hakkında hukuk mahkemelerinden "ıhtıyati tedbir karan" istemedikleridir. Öyle ya. Hukuk Muhakemeleri Usuıü Yasası'nın 96 ve 110'uncu maddeleri, bankaya böyle bir olanak verıyor. Banka yetkılılehne bu soruyu sordum. Aldığım yanıt şu oldu: Teminat parası yüksekmiş de.. HMUK'nın 110'uncu maddesi "ihtiyati tedbir" isteyen davacının haklı olduğunu gösteren güçlü kanıtlar varsa; mahkemenin teminat aramaksızın da tedbir koymasına olanak sağlıyor. Pekı, Horzum, mal varlıgını başkalarına devrederse ne olacak? Banka, 80 milyon dolarlık alacağını nereden, nasıl alacak? Horzum'un Türkiye'de milyarlık mal varlığı olduğu ileri sürüluyor. Bu mal varlığı arasında "Ava Ajansı" da var. Ava Ajansı, Başbakan a eski adı "İcraatın İçinden", yeni adı "Ge//?en Türkiye" olan tanıtma programını hazırlıyor. Başbakanlık bütçesinden bu yüzden "Ava Ajansı"na para ödenıyor. Başbakan'ın eski danışmanlarından Selım Egeli de bu şirketın ortaklarından! Horzum adı ilk kez, 12 Eylül'den sonra duyulmuştu. 12 Eylul'un "devlet partısı" MDP'nin kuruluşuna maddı katkılarda bulunan Horzum, şirketlerine MİT'in Müsteşar Yardımcılarından Tumgeneral Mustafa Arda"y\ da katmıştı. Tabıı daha başka "askeri ve mülki erkâm" da! Bu "ihtiyati tedbir" konusu olayın "püf noktalarından" biridir. Banka bu konuda herhangi bir adım atmamıştır. Peki niye? Banka, 80 milyon dolarlık usulsüz krediyi bir an önce geri almak ıstiyorsa, alınacak ilk önlem bu olmalıydt. Bu aşamada, tartışılması gereken en önemli, en duyarlı ve en güncel konu budur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle