25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 OCAK 1988 * * * HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/13 CÛNEYT ARCAYÛREK yazıyor (Baştarafı 1. Sayfada) temez, resmi kurul aracılığıyta doğruları eğrileri açıklama yolunu seçerdi. Dallanıp budaklanan bir konuda hem savcı hem hâkim olabilme sanatını icra etmek her babayiğidin harcı değil. Başbakanı kutluyoruz! Vuralhan vakasında dışişleri dosyaları olayın birınci perdesi. Ama gün geçmiyor ki, başka "ilintileri içeren yeni bilgüer, belgeler" çıkıyor ortaya. Bu da olayı tamamlayan başka bir yön. Varsayalım ki, Meclis araştırması açıldı. Vuralhan olayı sadece dışişlerindeki dosyaların incelenmesinde kalmaz Daha ötelere, bakanın kişisel ve ailesel illntilerine, adı geçen Alman fimnasıyla yakınlık derecesine dek uzanır gider. Sonuçta sorun, dışişlerindeki bir alım işlemini aşar, siyasal anlam kazanır. duyartı bir bakanlığa paraşütle birden getirilen insanın kişiliğine uzanır. Batıda bu tür olaylar böyle başlamış, böyle sonuçlanmıştır. Basının rter kanadı Vuralhan olayını her gün işliyor. Vuralhan'ın tanımıyla ordunun sozcüsü, sahne önündeki adamına savunudan öteye kayan ciddi eleştiriler yapılıyor. kuşkuları gidermek, 292 askerini Vuralhan olayında tam desteğe alıp cepheye sürmek için "bilgileh belgeferi gün ışığtna çıkaranlann asti amactnm kafalanndaki 'rejimi' getirmek" olduğunu söylüyor. Öyle bir mantık ki, cim karmnda nokta. Belgeler sunacaksın, ciddi organlarda soruşturma açılmasını isteyeceksin, gazetec' bulgularınt devletin sürdürmesini, gerçeklerin ortaya çıkmasını soyleyeceksin... Başbakan çıkrnış kürsüye 1982'Başbakan ortaya çıkacak, görev deki bir alım işinin bugün sahneye yapanlan. demokratik yaşamı savuniye getirildiğini savunusuna dayananları bir kalemde, "kafa/ar/nda nak yapıyor. 1964'te zırhlı araçlabaşka rejim özlemleri" cHanlar diye nn yetersizliğini öne süren belgekaralayacak. Daha müsteşarken, nin gecikmeli olarak piyasaya niçin daha askerlerin buyruğunda Başsurüldüğünü anlamadığını söylübakan Yardırncısı iken gerçek deyor. Fakat Başbakanımız nedense. mokrasi kurallarının egemen olma1988 başlarında zırhlı araçlarta gesına aylarca, yıllarca savaşım vereçlerin sağlamjığını kanıtlayacak renleri ANAP grubunu kendi aoğyeni bir rapor edinme çabasında olruttusunda tava getirmek için suçduğunu duyumsatryor. 1982'deki layacak. Oy^a ANAP tktidarı, bizalımı, 1988'de niçin doğrulatmak iszat Özal, bugün karalamaya çalıştiyor Özal? Özel "muhakkiklere" tıklarının verdiği demokrasi savaşıözel dayanaklar bulmak için mi? mının ürünü. Ûstelik olay. Vuralhan'ın iktidara geldiği gün ortaya çıkanlmış deBu denli büyüyen, her gün kafağil 1983'lerden bu yana inceleme lara kuşkulu sorulann takılmasına masasına yatırılmış. Şimdi Başbaneden olan olaylar zinciri gelişirkan gerçeği arayanlara başka yol ken, devlet ciddiyeti nerede? dan bulaşıyof. ANAP grubundaki "Muhakkik" adı altında özel soruşturmacılar kimlerdir? Başbakana bağhlıklan. ılintılert nedir, ne değildir? Resmi kurallar varken, çok ckldi konuyu "özelteştirmenin" ania(Baştarafı 1. Sayfada) mek zorunda kalacak". mı. demokratik düzenle ilgisi olabirını "bankada komisyon olarak bı Bize göre, son derece önemli bir lir mi? Neden gizfeniyor bu kişiler? rakjyorsunuz". Nedir bunun aniamı?.. karar bu. Şimdiye kadarki ve buBaşbakan hıç kaygılanmasın, iki aniamı var. günkü uygulamaya göre, dışarıdan ilerlediğini söytediği sanayimize llki, "döviz stkışıkiığınıri' ta kendı borç almış olan herhangi bir kamu karşın gerektiğinde geri kalmış dekuruluşunun (KİT'in) bu borcu Hasi, böyle bir uygulamayla açık semokratik kafa yapılarına karşı kazine tarafından ödeniyor. Yani, borç çik ortaya çıkıyor. Madem dövizde ralamaya çahştıklan, üstlerine düalan ve kullanan herhangi bir kamu öyle vurgulandığı ölçüde bir sorun şen görevi yine yapacak. Bugün kuruluşu, ama borcu zamanı gelın tek isteğimiz devletin "ciddi soruşyok, o zaman bankalar bu uygulace ödemek zorunda kalan doğrumayı neden zorunlu görüyor?.. Zoturma işfevini" yerine getirmesi. dan doğruya Hazine. runlu, çünkü dövizde ciddi bir soGazetecinin görevîni saptırıp akılrun var. Dövizin fiyatını yükselterek, Işte bu kuralın önümüzdekı aylar lan kanştırmadan gefçekleri övüne daha fazla döviz alınmasını önleme da yeni bir kararla değışmesi bek geldiği Özdağlar olayında olduğu ye çalışıyor bankalar. leniyor. Dış borcu kullanan kamu gibi devlet anlayışma yatkın ciddikuruluşu bu borcunu "döviz olarak" yetle ortaya çıkarmaya çatışması. İkincisi de dövizin fiyatına yönekendısı ödemek zorunda kalacağı lik. Yüzde 10 ya da 15 dolayında bir Biz görevimizi biliyor, yerine gegibi, eğer ödemezse iş, ilgili kamu komisyon, "dövizin resmi fiyatı ile tirmeye çalışıyoruz. Tahtakale'deki karaborsa fiyatı" ara kuruluşu "yönetiminin hükümet faSıra Başbakanda. Buyursun, açrafından görevden alınmasına sındaki farkı ortadan kaldırıyor. Bir sın resmi soruşturmayı, görelim! kadar" götürülmesine uzanıyor. anlamda, "resmi fiyat ile karaborsa fiyat esit" hale gelmiş oluyor. Yani, Böyle bir kararın altında yatan şu: bankalar gerçekte "karaborsa fiyat/" "Dış borç kullanmayı azaltmak" Yauygulamış oluyor. Çünkü resmi fi ni, belli ölçuler içinde döviz tasar(Baftantfi I. Sayfada) yat ile Tahtakale fiyatı arasındaki rufu sağlamak. Perle, dün Cumhuriyet'in sorulafark, yüzde 10 ile yüzde 15 arasınBankalar turist dövizinden bile rını yanıtlarken yaptığı açıklamada da değişiyor. Bankalar komisyon komisyon alacak, KİT'lerin dış borç ABD yönetiminin Davos Zirvesi'nde. olarak bu farkı kapatıyor ve karaboralma sınırları daraltılacak, ekono Özal ile Papandreu arasında "gerçek sa fiyat resmi fiyata dönüşüyor. mik yönetimde konu çok ciddi tarbir diyalog" kurulmasını istediğini Dövizle ilgili özetlenen uygulama tışma ve önerilere neden olacak, ar söyledi. Ancak Perle, geçmişte Özalhalen tüm bankalarda geçerlı. dı ndan da "dış borç konusunda m Papandreu ile diyaloğa girmek için Türkiye'nin itiban yerindedir" dene yaptığı girişimlerin başarısızhkla soBöyle bir uygulama dışında. önucek!... Ve terstni söyleyenler suçmüzdeki aylarda yürürlüğe girmenuçlandığını hatırlatırken "Umanm si beklenen bir başka önemli karar lanacak!... bu kez Papandreu daha sonımlu davvar: ranır. Çünkü ondan her türlü davraKendi karar ve uygulamalarıyla, nışı beklemek mumkun" dedi. "Dış borcu bulunan KİTIer, bun yani gerçekle çelişmiyor mu hüküdan sonra borçlarını kendileri ödemetin söyledikleri?.. ABD Savunma Bakan Yardımcılığı görev inden a\T\ldıktan sonra başkent 26.3.1988 CUMARTESİ VVashington'da bir "ThinkTank" (Danışmanlık) kuruluşu olan American Enterprises lnstitute'de danışman olarak çalışan Perle, Cumhuriyet'e açiklamasında, ABD'nin stratejik açıdan Türkiye'ye bakışını öngören ve geçen hafta Türk kamuoyunda büyük yankı uyandıran rapora da değindi. Perle, bu raporun önemli • VE Türkiye'ye ohımlu yaklaşan bir ça2.4.1988 C t M A R T E S İ fışma olduğunu belirtirken "Rapor, 9M C t M * R T £ 5 l sanıyonım, Türk kamuoyunda yao3.4.1988 PAZAR lış bir izlenim u>andırdı. Raporda «<^.'Bpor Bursaspor T fiDzorspo t Türkiye'ye yapılacak muhtemel bir Sovyet saldınsında, NATO Türkiye^ nin savunmasına yardım etmeyecek denmiyor. Sadece NATO'nun Güncy ve Kuzey kanaüanna karşı yapılabilecek muhtemel bir Sovyet saldınsında Türkiye'nin NATO içindeki savunmasının güçlendirilmesinin ge30.1.1988 C l M \ R T t s İ 9.4.1988 CIMARTI.Nİ rekliliğini dile getiriyor" dedi. 9es'*'as Xi'$'v«M ! Gaiaıasaay Artay Görü.nen o ki, bu yayınların ardı arkası kesilmeyecek Başbakan, Vuralhan'ın istifasından söz edilince neredeyse, "hadicanım sen de"diyecek Çeşitli çevrelere soruyorsunuz, "Adı sürekli gündemde olan bir bakanın çekümesi gerekmez mi?" diyorsunuz. "Daha işin başında Savunma Bakanlığı'na getirilmemeliydi" yanıtını alıyorsunuz. Ve Mecliste kavga çıktı (Baştarafı 1. Sayfada) rikteki önergelerini okutması üzerine genel kurul kanştı. Sürekli olarak birbirlerine laf atan ve küfürleşer. ANAP'lılarla SHP'liler. sonunda birbirlerine girdiler ve itişme kakışmalar, araya giren üyelerce önlendi. Bazı SHP'liler divan karanna itiraz ederlerken SHP Genel Başkanı Erdal tnönü, "karar yerindedir" dedi. Olay adam Mehmel Ali Eren İstanbul'da butunurken, 3 gün önceki konuşması nedeni ile Meclisteki olaylar dün de sürdü. SHP'li Kemal Anadol'un Eren'in konuşmasını onaylayıp onaylamadığını soran ANAP'lılara, "Eyüp Aşık'ın Nakşibendiyim demesini siz onaylıyor musunuz?" sorusu üzerine bazı ANAP ve SHP'liler birbirlerinin üzerine galiz küfürlerle yürüdüler. DYP Grup Başkan Vekili Köksal Toplan, konuşmayı onaylamadıklarını, ancak anayasanın çok ender başvurulması gereken bir ınaddesi . hakkında genel kurulda karar alınmasını eleştirirken, SHP'li Kemal Anadoi bu karann milletvekili dokunjılmazlığı ve kürsü masuniyetini zedelediğini söyledi. Olaylı geçen oturuma iki kez ara veren SHP'li Meclis Başkan Vekili Hüdai Oral. ANAP'tan alkış alırken, SHP'lilerin tepkisini çekti. DYP yetkilileri başkanın tutumu hakkında söz istediler. Aleyhıe söz alan DYP Grup Başkan Vekili Köksal Toptan şunları söyledi: "Başkan milletvekilinin konuşmasına mudahale etmemck suretiyle birinci hatayı işlemiştir. İkinci hatası teklifi okutmaya hakkı yoklur. Başkanlık divanı anayasaya, yasalara ve ictüzuge aykın hususlan okutma hakkına sahip değildir. Bu ikinci hatadır. Üçüncü hata anayasanın ender başvunılan bir maddesi hakkında genel kurul karar almıştır. Milletvekilinin konuşmasını onaylamıyoruz. Ancak bu maddenin bundan sonra işletilmemesini istiyoruz. Güçlü bir partinin getirdiği her teklifı oylarsanız, kürsü özgurtü^ü konusunda kaygı duyanz." da.ı yaniış anlaşıldığını iddia etti. ANAP kulisindeTBMM Başkanı Yıldınm Akbulut'un ANAP Grup Başkan Vekili Ahmet Karaevli'ye, "Başkanın sizin onergenizi okutmasına gerek yoklu" dediği duyuldu. Saat 16.10'da açılan 3. oturumda SHP'li Anadol konuşmasını sürdürdü. Anadol. anayasa suçu diye bir suç bulunmadığını, anayasayı ihlal gibi suçların tanımlandığını bildirdi. Anadol, anayasa ile ilgili araştırma yapmaya yetkili organın mahkemeler olduğunu, Meclisin böyle bir karar alıp uygulamasının milletveküliği hakkım ortadan kaldıran bir tasarruf olduğunu söyledi. Anadol, "Milletvekili özgür iradesi ile söylediklerini seçim bolgesinde ya da başka bir yerde söyleyemezse milletvekilliğinin aniamı kalmaz" deyince ANAP'lılar "bölücülük yapamaz" diye bağırdılar. Divan kararının bir baskı olduğunu da vurgulayan Anadol, ANAP sıralarına dönerek, "Sizin demokrasi sorununuz yok. Meclis kapatılır, Turgul Özal askeri yönetimin başbakan yardımcısı olur" dedi. Daha sonra, ANAP Grup Başkan Vekili Mükerrem Taşçıoğlu, SHP'li Meclis başkan vekilinin lehinde söz aldı. Bir delinin kuyuya taş attığını, Meclisin 3 gündür taşı çıkartmak için uğraştığını belinen Taşçıoğlu, anayasa ihlalinde daima bir ANAP'lının karşılarında olacağını söyledi. Taşçıoğlu, "DYP konuşmayı tasvip etmediğini açıkladı. O partinin büyükçe bir kısmı da tasvip etmedi. Teşekkür ediyorum. Talihsiz ve tehlikeii bir konuşma yapıldı. O karar ahnmasaydı bölücülük meşnı hale gelecekti" dedi. Dönüş hazırlığı (Baştarafı 1. Sayfada) re hazırlıkları başlattığı öğrenildi. "Yurda dönüş" girişimı, İsveç'te 34 kişilik bir siyasi göçmen grubunu kapsıyor. Dönüş karan verenlerden DİSK Genel Yürütme Kurulu üyesi ve Madenİş Genel Başkan Vekili Ekrem Aydın. hazırlık çailışmalan ile ilgili olarak yaptığ: açıklamada, gözetim ve güvence sağlanması için BM Mülteci Komiserîiği, Uluslararası Af Örgütü ve Kızılhaç ile ilişkiye geçildiğini söyledi. Aydın aynca İsveç Sosyal Demokrat Partisi Milletvekili Hans Göran Franck ve liberal milletvekili Hadar Cars aracılığıyla İsveç Parlamentosu ve Dışişleri Bakanlığına da başvurulduğunu bildirdi. sonu ile 15 mart arasında henüz kesinlik kazanmayan bir tarihte yurda dönecek olan ilk grup 5 kişiden oluşuyor. Bu grupta Ekrem Aydın'dan başka Makine Mühendisleri Odası Eski Başkanı Nurettin Yalçın, ÎKD Genel Yönetim Kurulu üyesi Safınaz Tazedal, Petkimtş Antalya Şube Başkanı Nurettin Bediz ve Genelİş Kocaeli Şube Başkanı 1xkai Büyukada bulunuyor. İsveç Hür Kiliseler Birliği Başkanı C.J. Elmqvist ile milletvekilleri H. Cars ve H.G. Franck'ın, grubun "biriikte Tünuye'yt gjtme" istemini "ilk elde" olumlu karşıladıkları öğrenildi. Dönüş kararlanyla ilgili birer açıklama yapan sendikacılardan Ekrem Aydın, "Ülkeme, Isveç'teki demokrasi ortamını bulma ümidiyle dönuyorum. Hiçbir baskı ve işkenceyle karşüaşmayacağımı ümil ediyorum. İsveç'te geçirdiğim 7 yıl benim için karsüığı ödenmeyecek bir ceza olmuştur. Her ağaç kendi toprağında yetişir. Ama biz toplum vicdanında zaten affedilmiş durumdayız. Bilgimi. deneyimimi ve becerimi ülkeme, halkıma. işçi sınıfına aklarmak tstiyorum" dedi. Her iki sendikacı da, TİP ve TKP Genel Sekreterleri Sargın ile Yağcının sorgulannda kendilerine işkence yapıldığım açıklamasımn endişe yarattığını, ancak "işkenceye karşı sözleşme"nin imzalanmasımn umut verici olduğunu belirttiler. Dönüş hazırlıklanrun öteki Avrupa ülkelerinde de hızkazandığı öğrenildi. Dönme karan verdiği bildirilen siyasi göçmenler, yasadıkları ülkelere göre şöyle sıralanıyor: MadenIş Genel Başkan Vekilleri Bahtiyar Erkul ve Murat Tokmak (F. Almanya), Madenİş 13. Bölge Temsilcisi Cemal Azim Poyraz (İsviçre), Barış Demeği Genel Sekreteri Avukat Enis Coşkun ve Madenİş Genel Yönetim Kurulu üyesi Kemal Daysal (Fransa), Madenİş Genel Sekreteri Halit Erdem (Avusturya), ve Genelİş Marmara Bölge Temsilcisi Nafız Bostana ile BankSen yöneticilerinden Cabit Baylav (İngiltere). Anadol kürsüde Başkanın tutumu hakkında aleyhte söz alan SHP'li Kemal Anadol burasının Meclis olduğunu ve egemenliğin kayıtsız şartsız ulusun olduğunu belirtince ANAP sıralarından. "miltetindir" bağrışlan duv^ıldu. Anadol. " l lusundur. milietindir, aynı şey" diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Parlamentolar değişecektir, ama milli irade değismeyecektir. Onun için benimsesek de benimsemesek de anayasal yemine sadık kalacağız. Başkanlık divam yanlış işlem yapnuştır. Konuşmamn yapıldığı oturumda karar alması gerekirdi. Oylama anayasaya, içtüzüge aykındır. Başkanlık divanı bundan böyle begenmediği hatipler için bu tür karartar almaya başlarsa milletvekillerinin dokunulmazlıklannın, kürsü masuniyetinin bir aniamı kalır mı"? Anadol konuşurken ANAP sıralarından sürekli olarak laf atıldığı görüldü. ANAP'lılar Anadol'a "Konuşmayı tasvip ediyor musun ODU soyle" deyince Anadol, "Siz. Eyüp AfVın ben Naşibendiyim demesini tasvip ediyor musunuz?" diye bağırdı ve genel kurulda olaylar çıktı. Karşılıklı küfürleşmeler ve bağrışmalarla ANAP'lılarla SHP'liler birbirlerinin üzerine yürüdüler. ANAP'lılar Anadol'u protesto ederken ANAP Tokat Milletvekili Metitı Gürdere yerinden kalkarak, SHP sıralarına yöneldi. "Gerçek bölücülük bu" diyen Gürdere, SHP Istanbul Milletvekili Kenan Sönmez ve Diyarbakır Milletvekili Salih Sümer'e, "Gidin asıl pasaportunuzu alın da gelin" diye bağırdı. Sümer, ayağa fırlayarak, "Diyarbakırlılar vatandaş degil mi? Pasaport mu alacağız?" dedi ve Gürdere'nin üzerine yürüdü bu sırada araya çok sayıda milletvekili girerek yumruklaşmayı önlediler. Tartıştnalar ve itiş kakışmalar sırasında SHP ve ANAP'lılar birbirlerine "i...'ler," "a... çocuklan" biçiminde küfürleştiler. Bu arada, ANAP grup başkanvekili Haydar Özalp'ın SHP'lilere, "Eğer i... isek, bir kere..... ister misin?" biçiminde bağırdığı öğrenildi. Olayların çıkması üzerine, Başkan Vekili Hüdai Oral oturuma ikinci kez 15 dakikalık ara verdi. Verilen ara sırasında genel kurulda SHP'li Cüneyt Canver'in ANAP'lılara, "Diyarbakırlı olmak suç mu?" diye bağırdığı duyuldu. Tartışmalar verilen ara sırasında da sürdü. ANKARA'dan YALÇ1N pofrm Olay nasıl gelişti? Meclis Genel Kurulu'nu dün saat 15.00'te açan Başkan Vekili Oral, Mehmet Ali Eren'in konuşma yaptığı oturumun başkanlık divanının bir önerisini okuttu. Öneride "Eren'in gündem dısı konuşması hakkında anayasanın 83. maddesinin 1. fıkrasına göre oturum başkanlık divanının onerisi olduğu, tutanaklann inceienme&i sonucu bazı beyanlann anayasa ve yasalar çercevesinde mahzuriu mütalaa edildiginden bu düşüncelerin Meclis dışında açığa vurulmaması ve tekrarlanmamasımn kararlaştınldığı' belırtilıyordu. Öneri okunurken ANAP'lılar, sıra kapaklarını vurmaya basladılar. Sürekli divana itirazda bulunan ANAP Genel Başkan Danısmam MusUfa Taşar ile Hüdai Oral sık sık tartıstılar. Bu arada ANAP Grup başkan vekilleri ile bazı ANAP'lılann imzalarını taşıyan aynı içerikteki bir başka önergenin de bulunduğunu bildiren Oral, divan önerisini oya sununca, ANAP'lılar lepki gösterdiler. ANAP Grup Başkan Vekili Mükerrem Taşçıoğlu, bu konuda görüşme açılarak söz verilmesini istedi. Oral, içtüzük hâlâ çıkmadığmdan ve 1982 Anayasası ile getirilen bu hükum hakkında ilk kez uygulama yapılacağından hukuksal bir hata olmaması için oturuma 15 dakika ara verdi. Aradan sonra Hüdai Oral oturum başkanlık divanının karannı yeniden oylamaya sunmadan önce verilen arada ittifakla alınan karar uyarınca, Taşçıoğlu ve arkadaşlarının önergesıni okutacağını söyleyince, SHP ve DYP'liler sıra kapaklarını vurarak büyük tepki gösterdiler. Bu gürültüler arasında ANAP grup başkan vekilleri ve 4 ANAP'lının imzasını taşıyan önerge gürültüler arasında okundu. Önergede "SHPIi Eren'in gündem dısı konoşmasında anayasamn başlangıç kısmında yer alan temd ilkelere, anayasanın 3. 4, 5. 6, 10 ve 14. maddelerine aykın davnmarak anayasayı ihlal ettiği, tavzih amacı ile yaptıgı konuşmada da aynı tavnnı sürdürerek, anayasa suçu işlemeye devam ettiği" iddia edildi. Önergede, Eren'in bu konuşmalan Meclis dışında tekrarlamaması ve açığa vurmaması için genel kurulda oylama yapılması istendi. SHP ve DYP'nin tepkileri sürerken, ANAP'lılar okunan önergelerini ayakıa alkışladılar. Hüdai Oral, ANAP önergesinin hiçbir hukuki geçerliliği bulunmadığını, bu nedenle divan önergesinin oylanacağını bildirdi. İtirazlar sürerken öneri ANAP oylan ile kabul edildi. SHP'li Ahmet Türk'ün öneriye ret oyu verdiği görüldü. Öneriye SHP ve DYP'liler itirazlar sürdüğü için ne kabul ne de ret oyu verdiler. Genel kurulda daha sonra SHP ve Anayasamn 83. maddesi Oturum başkanlık divanı önerisınde söz konusu edilen anayasanın 83. maddesinin 1. fıkrası şöyle: "TBMM üyeleri Meclis çahşmalanndaki oy ve sözlerinden. Mecliste ileri sürdükleri dıişüncelerden, o otunımdaki başkanlık divar.ının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunlan Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sonımlu tutulamazlar." Perle 2.VARI FİKSTtRt İ.LİG İnönü'ye anlatıldı Genel kurulda çıkan kavgadan sonra SHP milletvekilleri kuliste oturan Erdal İnönü'ye olayı anlattılar. Kavgaya kanşan Kenan Sönmez, İnönü'ye, "Bana siz başka pasaport alın dediler, adamlar resmen tahrik ediyorlar" dedi. SHP'li Canver ise inönü'ye, "Mardinli, Diyarbakıriı olmak suç mu?" diye sordu. Inönü. milletvekiUerini dtnledikten sonra başını olumsuz bir ifade ile iki yana sallayarak kulisten aynldı. Kavgaya neden olan ANAP'lı Metin Gürdere Cumhuriyel muhabirine olayı anlatırken, "Eyüp o manada aynmcılık yapmadı ki" dedi. "Adamlar kavga etmek Lstiyortar" diye muhalefeti suçlayan Gürdere, "Başka pasaport alın" demediğini, "Eyüp Aşık Naksibendilik için pasaport mu istiyoı'" sözlerinin SHP'liler tarafın 31.1.1988 PAZ\R B^^sasocrZo^gdioaspo' R'zes^fSa* yflf A ayMa:at>aspor S G K K aei I&QQ' Sam s u i SQO' 10.4.1988 PAZAR Boluspo* 6.2.1988 C l MAKThM 7.2.1988 spofAdanaoeryi'fsoo'' ı Kocaef'spo'Galalasaray Zarguiaa*sporMaiatya spo^ ( ( 13.2.ISI88 ( l MARTK^I B^sa 14.2. c 23.4.1988 C l MARTKSİ eie'3ançeGe"Ctefbtri.gi 24.4.I9M P A / A R 20.2. İVM ( l \ U H I N Ga'arasajaySa' ye21.2.1988 P \ / \ K 30.4.1988 Cl M \ K I N GataıasarayUaiatyaspo' t S f U i PA/AR ı MAKUsİ v ş ^ 8.5.1988 PA/AK eiC'ö'Dınig r ' Sa«a yaspof ABD Savunraa Bakan Yardımcısı oldugu 198187 yıllan arasında Türkiye'ye çok sık gelmiş olan Perle, Business International'ın 7. Yuvarlak Masa Toplantısı nedeniyle ilk kez "resmi olrıayan bir görevle" Türkiye'de bulunuyor. Perle'ün Türkiye'ye özellikle savunma sanayii alanında yatınm yapılması konusunda önemli bir rol oynaması bekleniyor. Perle, önceki akşam düzenlediği basın toplantısında da Türkiye'ye savunma alanında yatınm yapılması için hükümetin beklentisi olduğunu söylemişti. Bu arada Perle, dün Sheraton otelinde gazetecilerin sorulanru yarutlarken, "İki pakt arasında konvsnsiyonel silahiann indirilmesi konusu tartışılırken, Türkiye'nin savunma sanayii yatınmlannı hızlandırması çelişmiyor mu?" şeklindeki bir soruya karşılık şunları söyledi: "Hayır, çelişmez. Çünkü Sovyetler Birliği de silahUnma alanındaki yatınmlannı sürdürüyor. Onlann bu yatınmlanyla Türkiye'ninkiler karşılaştınldıgında Türkiye'ninki devede kulak kalır." Öte yandan Richard Perle, dün öğleden sonra Business İnternationalın Türk hükümeti ileortak düzenlediği 7. Yuvarlak Masa Toplantısfna katılan işadamlanna hitaben bir konuşma yaptı. Konuşmasında TürkAmerikan ilişkilerini değerlendiren Perle, yabancı yatınmcılara Türkiyede yatınm yapmaktan çekinmemeleri için çağrıda bulundu. Idam cezası kaldınLsın (Baştarafı 1. Sayfada) di. Dün alınan kararlarda, idam cezasımn kaldınlması, Diyarbakır eski Belediye Başkanı Mehdi Zana'nın serbest bırakılması ve gayabında beş yıl hapse mahkum edilen Fransız rehber Michel Caraminofnun masumiyetinin açıklanması istendi. Böylelikle önceki gün ticari içerikli "uyum anlaşmasını" onaylamış olan Strasbourg Assamblesi, siyasi konularda ise taviz vermeyeceğinin ve bu aşamada Türkiye ile ilişkilerini "normalleştirmeye" gitmeyeceğinin yeni bir "sinyalini" verdi. Dünkü oturumda, daha önce sunulmuş olan dört ayrı önerge tek bir metin haline getirildi ve genel kurulda kabul edilen karar şu içeriği aldı: Avrupa Parlamentosu,flgaedilmesini talep ettiği idam cezası kaldınlana kadar, karar verilmiş olan cezaların infaz edilmemesi için, TBMM, Hükümet ve Cumhurbaşkanına çağnda bulunur. Diyarbakır eski Belediye Başkanı Mehdi Zana'nın derhal serbest bırakılarak Türk hükümetini bu yönde olumlu bir adım atmaya çağınr. Gıyabında beş yıla mahkum edilen Fransız rehber Michel Caraminot'ya yapılan muameleyi protesto eder ve AT Dışişleri Bakanlannın. hiçbir suç işlememiş olan Caraminol'nun durumunun yeniden ele alınması için Türk hükümeti nezdinde girişimde bulunuıasını talep eder. Oylama öncesinde yapılan tartışmalarda ise, genel olarak sol kanat adına konuşan milletvekilleri, salı günü Avrupa Parlamentosu'nda bir basın toplantısı düzenknmiş olan Michel Caraminot'nun durumundan yola çıktılar ve bu örneğin, Türkiye'de gerçek anlamda bir demokrasi bulunmadığını kanıtladığını söylediler. TKP ve TİP liderlerinin serbest bırakılması için Strasbourg organı tarafından yapılan cagnya henüz Türk hükümetinden bir cevap gelmediği, hiçbir şiddet eylemine katılmamış olan Mehdi Zana'nın 32 yıl hapis cezasına mahkum edildiği. işkence iddialarının sürdüğü, infaz edilmeyi bekleyen 154 idam cezasının bulunduğu, bu milletvekilleri tarafından dile getirildi ve böylesine bir durumda Türkiye ile ilişkilerin "normallestirilmesinin" söz konusu olamayacağı kaydedildi. Gözlemcilere göre, dün Strabourg'da alınmış olan karar, çok büyük bir ihtimalle Parlamento Siyasi Komisyonu'nun önümüzdeki hafta başında Brüksel'de yapacağı toplantıyı da etkileyecek ve burada Türkiye konusunda alıhacak karar, ilişkilerin "normalleştirilmesi" doğrultusunda olmayacak. (Baftarafı 1. Sayfada) eleştirileriyle karşı karşıya kalmıştı. Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz, alınan kararla ilgili olarak, "Hükümetimiz insan haklan uygulaması alanında sürdürdüğü çabalarda ne derece kararlı ve samimi olduğunu göstermektedir" dedi. Yılmaz, konu hakkında dün yaptığı yazılı açıklamasında, şunlan belirtti: •10 Aralık 1984 tarihinde Birleşmiş Milletler'in 39. Genel Kuruiunda kabul edilen tşkence ve Diğer Zalimane, Gayriinsanî veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Birieşmiş Milletler Söıleşmesi'nin bükümetimiz adına imzalanması için Birieşmiş Milletler nezdinde Türkiye Daimi Temsilcisi Büyükelçi İlter Türkmen'e yetki verilmesini öngören bir kararname Bakanlar Kurulu'nun imzasına sunulmuştur. Bilindiği üzere ülkemiz 1987 yılında, Avrupa Konseyi İnsan Haklan Sözleşmesi'nin 25. maddesi uyannca kişisel başvuru hakkım tanımıştır. 11 Ocak 1988 tarihinde ise Avrupa Konseyi çerçevesinde bazırlanmış olan İşkence ve Diğer Zalimane, Gayriinsanî veya Kuçüllücü Muamele veya Cezaya Karşı Sözleşme'yi imzalarmştır. Bunlara ilaveten bu defa da yine işkence konusundaki Birieşmiş Milletler Sözleşmesi'ni de imzalama karan, hükümetimizin insan haklan uygulaması alanında sürdürdüğü çabalarda ne derece karariı ve samimi olduğunu göstermektedir." Türkiye Barolar Birliği Başkanı Teoman Evren, hükümetin kararıyla ilgili olarak, "Fevkalade mutlu bir gelişme" dedi. Evren. şunlan söyledi: "Türkiye işkenceden çok çekti. Türkiye'de işkencenin varlığı söz konusudur. Milletlerarası bir anlaşmayı imzalamakla Türkiye işkenceye karşı tıer türlü onlemi ve tavn alacağını açıkça kabul etmiş olmaktadır. Bu fevkalad? mutlu bir gelişmedir. Bize göre bunun arkasından Türkiye'de bazı mevzuat değişikliklerinin gelmesi gerekir. Türkiye'de Lşkcnceyi mumkun kılan bazı yasal düzeniemeler vardır. Herhalde ikinci aşama olara.)' bu düzenlemelerin kaldınlması gerekecektir ve sonuç olarak da Türkiye'de savunma ile ithamın aynı anda başlaması gibi çoktan beri mücadelesini verdiğimiz, Türkiye Barolar Birliği olarak kesinlikle arzuladığımız bir sonuca ulaşmayı isteriz." BJVTnin Yeni halka (Baştarafı I. Sayfada) han'ın 1982 yılında " 1 İ T A Ş " şirketinde çalıştığı ve SSK'daki dos yasının 283201095730407 sayı ilt işlem gördüğü de saptandı. Vuralhan (Baştarafı l. Sayfada) nlmaz. Bunlar lamamen yanlış şeylerdir. Eşim bir tarihte tercüme işlerini yapmak üzere Öztur'da çalıştı. Sonra aynldı. Kaldı ki, TİTAŞda calışmış olsa bundan ne çıkar? İnsanlar elbet bir yerlerde çalışırlar." Gazetcnizin 16 Ocak 1988 gttnkfi nüshasında Datakom Bilgssayar Sistesakri itbalal ve İhracat AŞ ve ortaUan hakkında genış bir yayın yer almıştı. Bunun üzerine gerek suinle gerek yazarınız Sayın Uğur Mumcu ile yaptıiunız telefon görüşmelcrinde amlan şırkelle çok kısa süren ortakhk ilişkim hakkında bilgi verraiştim. Buna ek oiarak eski ortagım ve sınıf arkadasım Orhan Çekiç de (gazetenizd* yansıdığı şekliyle) yaptığı basın toplantısında bu konuda bilgi vermişti. Ancak bence beiirsiz nedenlerle Sayın üğur Mumcu, bu kez 19 Ocak 1988 tarihli nüshanızdaki yazısmda bazı'imalarla adımı yeniden anmaktadır. Konuyla ilgili olarak şunlan belirtmek isterün: 1) Datakom Bilgısayar Sistemleri Itoalat ve Ihracaı AŞ, 29 Mart 1984 tarihinde kurulmuştur. Bu tarihte devlet memurluğu ile hiçbir ilişkim kalmamıştı ve şırketin kurucu ortakiarı arasında yer aldım. 2) Şirket henüz herhangi bir ticari faaüyet göstermedfin, çalışma yöntemleri konusunda ortaklar arasında ortaya çıkan görüş ayTiîıklan sonucu ben ve başlangıçta ortakliğa ikna ettiğim Ayla Akmcı Ue Erkan Mermercioglu. 25 Temmuz 1984 tarihinde hisselenmizi devrederek şirketle ilişkilerimizi kestik. Herkesin bıldigı gibi, şirketin bundan sonrakı faaliyeti Ue ilişkili olamayacagımız gibi, adınun bu çerçevede anılması da yersizdir. 3) Sayın Mumcu'nun "bir süre" şeklinde adlandırdığı ve nrnak içinde belirttiği Dışişleri Bakanlığı Meslek Memurluğu sıfatını loplam 18 yıl şerefle taşıdım. Devlet memurluğundan kendi isteğimle 1984 yılı başında ayrıldım. Kişilerin kendilerinden bilgi aimaksizın, dognıdan ve dolaylı imaiarla adlanna başında yer verilmesi ve bunun sonucu açıklama yapmak zorunda bırakümalannı doğru bulmamakla biriikte, telkininiz üzerine bu açıkiamayı gönderiyorum. Uygun şekilde gazeteniz<k yer vereceğinizden eminim. Saygılarımla. ŞefikOnat'ın açıklaması UGUR MUMOJ (Baştarafı 1. Sayfada) GOZLEM Üniversiteye yeni düzen ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Üniversitelerarası Kurul'un bugün yapacağı toplantımn gündeminde bulunan ve sorunlu madde olarak adlandırılan 44. madde" Uzerinde yapılacak değişiklik taslağı belli oldu. Taslak Üniversitelerarası Kurul tarafından bugün görüşüldükten sonra hükümete sunulacak. Taslağa göre her üniversite ve fakülte eğitim sistemi ve özelliğine uygun olarak sınav koşullarını kendisi belirleyecek. Üniversitelerarası Kurul içinde oluşturulan bir üst komisyon tarafından hazırlanan taslak tek veya daha fazla dersten okuldan atılma durumunda bulunan ara ve son sınıf öğrencilerine okula devam etmeksizin sonsuz sınav hakkı geıiriyor. Değişikliğe göre tıp, kimya, eczacılık gibi uygulama zorunluluğu olan fakültelerin dışındaki fakültelerde birinci sınıf baraj olmak üzere ara veya son sınıfa ait tek veya daha fazla dersten başarısız olan öğrenciler, 6 yılı doldurduktan sonra da okuma haklannı kaybetmeyecekler. Bu durumda olan öğrencilere eğitimöğrelim harçlarını yatırmak koşuluyla okula devam etmeden "sonsuz" sınav hakkı tanınacak. Harcını ödeyen öğrenci başarılı oluncaya kadar sınava girebilecek. Bu arada değişiklik, uygulama zorunluğu olan branşlar için yasayla belirlenen ek süreler içinde mezun olma koşulunun değişmeden kalmasını öngöruyor. Buna göre. uygulama zorunluluğu bulunan tıp, eczacılık gibi branşlarda okuyan öğrenciler yasayla belirlenen ek süreler içinde mezun olamazlarsa okulla Hişkileri kesilecek. Değişiklik önergesi aynca, Açık Öğretim Fakültesi'nde okuyan öğrencilerin okuldan atılma korkusunu bütünüyle ortadan kaldınyor. Buna göre de devam zorunluluğu bulunmayan Açık Öğretim Fakültesi öğrencileri başarısız oldukları derslerden başarılı oluncaya kadar sınava girebilecekler. 4 lİKKO'cu (Baştarafı 1. Sayfada) lardan ikisinin, olaylarm ardından Bağcılar'da bir evde iki gün saklandıklarını belirlediler. Polis kaynaklarından edinilen bilgilere göre, 19 Ocak 1988 gecesi sabaha karşı nerede olduğu belirlenemeyen bir eve baskın yapılarak dört militan yakalandı. Militanların, beş piyade tüfeğini Kandıra'da sakladıklanru söylemeleri üzerine belirtilen yerden tüfekler çıkarıldı. Her iki olayın görgü tanıklannın teşhis ertikleri belirtilen militanlar, olay sırasında 197. AJay'daki nöbetçi subaylanndan zorla alman tabancalarla ilgili bilgi vermediler. Dört militanın yakalanmasınjn ardından, dün öğle saaL'erinde Kadıköy Bağlarbaşı semtinde bir operasyon daha gerçekleştirildi. Buıada yakalanan bir kişinin de baskın ve polisin öldürülmesi olaylanyla ilgili oldugu belirtilirken Istanbul polisi bir açıklama yapmak için henüz erken olduğunu bildirdi. Kocaeli kaynaklı bir ıddiaya göre, Istanbul ve Ankara'dan gelen özel terör limi, Kandıra'da bir dağ evine baskın yaptı. Baskında, birinin İstanbul'da polisin öldürülmesi eylemine katıldığı ileri sürülen üç TİKKO'cu yakalandı ve beş adat G3 tüfek ile üç adel tabanca ele geçirildi. Doğramacı'dan yeşil ışık Öte yandan, konuya ilişkin sorularımızı yanıtlayan Y'ÖK Başkanı Prof. İhsan Doğramac\ da her üniversite ve fakültenin kendi sınav yönetmeliğini kendisinin hazırlamasından yana olduğunu bildirdi. Prof. Doğramacı "Bana göre ideal değişiklik" şeklinde açıkladığı görüşlerini şöyle anlattı: "Birinci sınıf yine baraj olmalı. Ancak devam mecburiyetinin eğitimin kalitesi ve niteliği açısıhdan kalkmasmdan yana değilim. Benim kişisel görüşüm her üniversite hatta fakülteyi bu işte serbest bırakmak. Bir üniversite der ki. (bende ikmal yok). Öbürü der ki (ben, elli dersten de kalsa otuz dersten de kalsa okuTacağım. Devamh okutacağınO Ama devam mecburiyeti şart." ANTİKALAR1NIZA, tablolarınıza çok yüksek bedel 140 79 36 TROY Pasomu, okul kimliğimi kaybettim, hükümsüzdür. S.DERYA KARADAYl 14.5. IVKX < 1 M A R U S İ Sa'jerAöartadefT''rspof 15.5,1988 PA/AR 12.3.1988 ( l M A K I K M 21.5.19X8 ( t M \ « I K M Fener Da^ceMaıafyaspo • 22.5.1988 P A / A K l ^ .t.lMWM ( 1 M V K I f M FeierDan^e tiaıaiasa'ay 20.3.19M P A / \ « 2H.S.I9HK M . M A K l t M | Gaiattia'ay BOIDSPC 29.5.1988 P A / A K ş Es* şehf G e i ç »ef D ı riığı Zon guida k spo Sa^aryaspo* Kocaelıspor fi\\3* P zespor Osman Ûznur şimdi iki oğlu ile biriikte, "Antalya ili Manavgat ilçesi Çolaklı köyü Tılkiler mevkii" sahilinde, "öztvr Sidelya Tatil Köyü"nü işletiyor. "öztur Turizm işletmecilik ve Tıcaret A.Ş." ia7.1978 tarihinde Ankara'da kurulmuş... Kurucu ortaklar arasında Osman Öznur'un oğlu İbrahim Öznurda var. Şirket, 30 Nisan 1986 günü sermayesini 500 bin liradan 100 milyona çıkarmış, daha sonra şirket sermavesi 300 milyona yükselmiş... Ortaklar arasında Osman Öznur'un eşi Urfiyo öznur ve yeğeni Avukat Muzaffer Ataman da var. Şirketin bir başka ortağı Anadotu Ajansı Teknik Müdürü Ali Nihat Eyupoğlu. Buraya bir dakika için bir nokta koyup, Oüsseldorf Sanayi ve Ticaret Odası kayıtlarına bakalım: "Schuca" şirketi, 31.12.1982 günü kurulmuş, şirketin iki ortağı var; birinin adı R&ner Schutte, ötekinin Heinrich Thienen. 25 Mart 1986 günü şirket el değistirmiş... Düsseldorf Sanayi ve Ticaret Odası'ndan yeniden Ankara Ticaret Odası sicillerine dönüyoruz. Şirket adı: Titaş, sermayesi 3 milyar TL. Yabancı sermayeli bu işçi şirketinin tam ad* şöyle: "Tıtaş Turizm Endustrisi ve Tesisl&ri Ticaret ve Sanayi Şirketi". 9 Aralık 1981 tarihinde Ankara'da kurulan şirketin kurucu ortaklan arasında Osman öznur'un oğlu İbrahim öznur var Adresi: Bonner Str 54 5480 Rolanoseck Almanya... Titaş'ın bir başka ortağı, Osman öznur'un yeğeni Avukat Muzaffer Ataman... Yine bir başka ortak; Öznur şirketinin de kurucu ortağı olan Ati Nihat Eyupoğlu... Almanya'daki "Titaş GMBH"n\r\ Müdürü Kurt A. Grafın "380 SL Mercedes" arabası Ankara'da duruyor. "AVVU682" plaka numaralı aracı bazı "siyasil&r" kullanıyor. Graf ın ana adı LJna, baba adı Helmuth... 3514 554 sayılı pasaportu taşıyan Graf, Wisbaden'6e 24 Temmuz 1928 tarihinde doğmuş. Tıtaş şirketinin ortaklara gönderdiği 11 Şubat 1987 günkü mektuba ek olarak sunulan "tadil tasansı"n\n 4. sayfa' sındaki yerli ve yabancı ortakların dökümü yapılmış. AA Gemcin Nutz Ige Fordengesellschaft Für Andische GMBH. Titaş GMBH Reiner Schutte Heinrich Thienen Dışişleri Bakanlığı'na zırlı araç ve gereç satan Federal Alman şirketi "Scrıuca"nın iki ortağı, bu araç ve gereç işlerinde "köprü" görevi yapan Bonn Büyükelçiliğimiz eski memurlanndan Osman Öznur'un oğlu ve yeğeni ile biriikte 3 milyarlık bir şirket kuruyorlar. Dahası var: Milli Savunma Bakanı Ercan Vuralharf\n eşi Bengü Vuralhan da 1982 yılında bir süre bu "77ta?" şirketinde çalısmış! Sosyal Sigortalar Kurumu işyeri sicil no: 28 32010957304. ilişkiler bu kadar açık... Bakanın kardeşi Erkan Vuralhan, Çanakkaie'de bir kömür madeni satın alıyor. Bakanın yakın arkadaşı Orhan Çekiç, bu işlemlerden komisyon alıyor. Aynı Orhan Çekiç, Dışişleri Bakaniığı'na "Prime" marka bilgisayar satıyor. Orhan Çekiç'in kurduğu şirketlerden birinin ortağı, Ercan Vuralhar^ dan boşalan Idare Daire Başkanlığı'na atanan Uğurtan Akınc/'nın eşi! Dışişleri Bakanlığı'na zırhlı araç ve gereç satan "SchucsT şirketinin iki ortağı, bu işlerde görev alan Bonn Büyükelçiliği idare memurlanndan emekli Astsubay Osman öznur : un oğlü ile 3 milyarlık bir şirket kuruyorlar ve Bakan Vuralhan'ın eşi de bir süre bu şirkette çalışıyor! Bunlan n hepsi rastlantı ve bizler bütün bunlan ortaya çıkarıp, belgeleriyle yazdığımız için "vatan hainleriyiz" öyle mi? Haydi oradan!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle