19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER erkek öğrencilerin annelerinde yüzde 41.1 olan okur yazar olmayanlann oranı kız öğrencilerin annelerinde yüzde 28.4'e düşmüştür. Aynı oranlar erkeklerin babalannda yüzde 14.2 iken, kızların babalarında yalnız yüzde 5.6 olarak belirlenmiştir. Ayrıca kızların erkeklere göre daha yüksek gelirli ailelerden geldikleri, köykasaba kökenli erkek öğrenci oranının kızlardan beş kat fazla olduğu görülmüştür. Bu sonuçlar eğitim olanağı yönünden yalnız erkekkız arasındaki dengesizliği değil, sosyoekonomik düzeyi düşük ve yüksek olan ailelerin kız çocukları arasındaki fırsat eşitsizliğini de yansıtmaktadır. Erkek ve kadın arasında sağlıklı bir denge ku^ rulamayışının nedenleri çok boyutlu ve karmaşıktır. Bu durum genellikle toplumda erkek ve kadına yakıştınlan rollere, özelliklere, görevlere ve mesleklere ilişkin geçmişten günümüze süregelen inanç, gelenek ve değer yargılarından kaynaklanmaktadır. Özellikle sosyoekonomik düzeyi düşük kesimlerde cinsiyete dayalı önyargılar ve geleneksel uygulamalar egemenliğini sürdürmektedir. Ataerkil kültürün güçlü olduğu aile ve toplum yapısı içinde kadın ancak erkeğin izin verdiği ölçüde temel hak ve özgurlüklere sahiptir. mak bile üst düzeydeki söz sahibi kişilerin düşünce yapısı hakkında ipuçları vermektedir. Cinsiyete dayalı inançlar, tutum ve davranışlar yerleştikten sonra değiştirmek ve yenilerini benimsetmek zor olduğundan, anaokulundan başlayarak çocuJCların cinsiyet aymmından anndınlmış çağdaş anlayışla eğitilmesi etkili bir önlem gibi görünmektedir. Bunun başanlabilmesi için eğitimcilerin aynı doğnıltuda yetiştirilmesi, öğretim programlannın, ders kitapları ve araçlarının da aynı yaklaşımla hazırlanması gerekir. Cinsiyet ayrımı uygulamalarının en alt düzeye, indirilmesi ve eğitimöğreumde erkekkız dengesini sağlamak amaçlanırsa çok yönlü ve etkili çözüm yollan da bulunabilir. 21 OCAK 1988 Eğitim Dengesizliği, Cînsiyet Ayrımı... Artık bilinmektedir ki, kadının eğitim düzeyinin düşük olması ve yol açtığı sonuçlar ne kadının ne erkeğin ne de toplumun yararınadır. Bu durum kadının temel hak ve özgürlüklerden yararlanmasını sınırlandırmakta, ailede ve toplumda erkekkadın arasında denge kurulmasını zorlaştırmakta, gelişme hızını yavaşlatmaktadır. PENCERE Vuralhan TelaşıL Polis memuru evlenecek. Bir kızla tanışıyor. Söz kesiliyor. Nişanlılar nikâha hazırlanıyorlar. Ama o ne? Soruşturma yapmış devlet, kızın ailesinde solcular varmış. Fetva çıkıyor: Ailesinde solcu bulunan bir genç kızla polis memurunun evlenmesi sakıncalıdır. Olay gerçektir, gazeteler yazdılar... Ne "titiz devlet" değil mi? • Solculuga karşı bu kadar duyarlı devletin, Milli Savunma Bakanı'na yaklaşımı nasıl? Eski Suudi Arabistan Elçisi Ercan Vuralhan'ın başına devlet kuşu kondu; elinden Başbakan Özal tuttu, ANAP'a buyur etti; elçi Türkiye'ye geldi, başkentin en lüks otelinde karargâhını kurdu; seçimlerde Vuralhan'ı destekleyen kimdi? Bir holding!.. Milyonlarca lirayla eski elçinin seçilmesine katkıda bulunan bu holdingin amacı ne? İlerde bu faturayı nasıl odetecek? Kimbilir ya da kim bilmez!.. Üstelik bu holding, Vuralhan'ın elçiliği süresinde Suudi Arabistan'da büyük iş yapmış. Bir holding bir politikacıya parasal yatırım yapıyorsa, beklediği bir karşılık var demektir. Hele o politikacı Milli Savunma Bakanı adayı ise, hele Milli Savunma'nın uluslararası büyük alımları söz konusu ise, iş daha çapraşık, daha çetrefil, daha kuşkulu soru işaretlerine bürünmez mi? Yurttaş soruyor: Bu holding, seçim sürecinde Ercan Vuralhan'a neden milyonlarca liralık yatırım yaptı? • Milli Savunma Bakanlığı'mn milyarlarca lira tutan dışalımları, sürekli eleştiri, gözetim ve denetim altında tutulması gereken bir alan oluşturuyor. Bugünkü Milli Savunma Bakanı Vuralhan'ın ise daha Dışişleri BakanUğı'nda İdari Daire Başkanıyken zırhlı oyuncakların alım işlerine karıştığı gözleniyor. Aynntılar bir yana, Vuralhan'ın çevresinde çıkar ilişkileriyle sarmallaşmış dostluklar, aile boyutunda dallanmış budaklanmış ilişkiler var. Denebilir ki: Vuralhan rüşvet mi almış? Hırsızlık mı yapmış? Hani belgesi? Hani tanığı? Yok canım, kimse hemen telaşlanmasın!.. Başbakan Özalın da etekleri tutuşmasın, kimse Vuralhan'a ilişkin sabıka kaydı çıkarmıyor; Suudi Arabistan'dan Almanya'ya uzanan çizgide Milli Savunma Bakam'nın gölgeli ilişkilerinden türeyen gerçekler ortaya atılıyor. Sıradan bir devlet memuruna karşı gösterilen dikkat ve titizlik Milli Savunma Bakanı'ndan neden esirgensin? • Arkadaşımız Uğur Mumcu, büyük çıkar ilişkilerinin balını üreten bir kovana çomak soktu... Ve beklenen oldu. Kıyamet koptu... Babıali'de bu gibi durumlarda kullanılan haramzade takımı saldırıya geçti. Geçmişte benzerlerini çok yaşadık, gördük; çıkar çevrelerinin hoşuna gitmeyen konuları kurcalayan yazarların üzerine en olmadık iftiralarla saldırmak haramzade takımının mesleğidir; bunlar efendilerine yaranmak isterler. Eh, doğal sayılmalı, değil mi? Başkentte de toz duman birbirine karıştı; Başbakan özal'ın etekleri tutuştu. Eh, bu da doğal sayılır. Milli Savunma Bakanı atanırken ihale, alımsatım, kapalı zarf, açık zarf üzerine kurulu bir mantıkla kişi seçilmez; devleti şirket gibi yönetmeye alışmış olanlar, Milli Savunma Bakanlığı'nı düşünürken daVıa titiz olsalardı bunca gürültü kopmayacaktı. Ama Özal yine de Vuralhan üzerinde ısrar edecekse, alsın hayrını görsün... Doç. Dr. MÜBERRA K. IŞIKSOLUĞU Fırat Üni. Elazığ Yurdumuzda karşılaşılan sosyal, ekonomik, toplum sağlığı ve beslenme gibi sorunlann pek çoğunun temelinde eğitim yetersizliği yatmaktadır. Nüfusun yansını oluşturan kadınların eğitim düzeyinin düşük olması sorunlann çözümünü daha da zorlaştırmaktadır. Erkekkadın arasında eğitim dengesizliği: Kadın eğitiminde ilköğretimden yükseköğretime önemli adımlar atılmışsa da erkekkadın arasında anlaşılabilir bir denge kurulamarrnştır. Sosyoekonomik düzeyi düşük ve yüksek keshnler ile bölgeler arasında fırsat eşitliği sağlanamamıştır. Iki cinsiyet arasında eğitim düzeyi, statü, işgücü ve meslek alanları gibi birçok farkhlıklar toplumsal yasamın her yerinde, her an açık biçimde görülmektedir. Oysa kız çocukların okumalannı engelleyen yasal düzenlemeler bulunmamakta, tersine kızlann okutulması devlet tarafından desteklenmekte ve devlet büyüklerince de öğütlenmekdir. Geleneksel aile yapısında ise yasaların koyduğu kurallar değil, kızların okutulması konusunda toplumun koyduğu kurallar ve önyargılar geçerli olrnaktadır. Bunun sonucu olarak okur yazar olmayan kadınların oranları bile erkeklere göre ikiye üçe katlanmaktadır. 1980 nüfus sayımı sonuçlanna göre (1) altı ve daha yukarı yaşlarda okur yazar olmayanlann oranjan yurdumuz genelinde erkeklerde yüzde 20.0 iken, bu oran kadınlarda yüzde 45.3'e çıkmaktadır. Bu oranlar il merkezlerinde düşerken, bucak ve köylerde erkeklerde yüzde 26.3'e, kadınlarda yüzde 54.1'e ulaşmaktadır. Aynı oranlar batıdan doğuya doğru gidildikçe hızla artmaktadır. Örneğin İzmir ilinde erkeklerde yüzde 12.3, kadınlarda yüzde 30.0 olan okur yazar olmayanlann oranlan Elanğlı erkeklerde yüzde 24.9'a, kadınlarda yüzde 59.0'a, Van ilinde ise erkekierde yüzde 45.2'ye, kadınlarda yüzde 82.9'a tırmanmaktadır. Sonuç Artık bilinmektedir ki, kadının eğitim düzeyinin düşük olması ve yol açtığı sonuçlar ne kadının ne erkeğin ne de toplumun yarannadır. Bu durum kadının temel hak ve özgürlüklerden yararlanmasını sınırlandırmakta, ailede ve toplumda erkekkadın arasında denge kurulmasını zorlaştırmakta, gelişme hızını yavaşlatmaktadır. Konu yalnız kadın sorunu olmaktan öte, ırk, renk ve cinsiyet gözetmeksizin herkesin insan haklarından yararlanabilmesi sorunudur. Eğitim de dahil erkekkadın arasındaki dengesizlikler göz ardı edilmeyecek, doğal sürecine bırakılarak çözümlenmesi beklenmeyecek boyutlardadır. Bu nedenle, cinsiyet ayrımı uygulamalarının temelinde yatan etkenleri zayıflatıcı, bu konuda hem erkeğin hem de kadının düşünce yapısını geliştirici önlemler alınması gerekmektedir. Devletin kız çocukların öğrenimine özel destek sağlaması, çocukların cinsiyet ayrımına dayanmayan bir yaklaşımla eğitilmesi gerekli görülmektedir. Cinsiyet ayrımı sonuçlarının kuşaklar sonra da aynı ağırlıkta yaşanmaması için devlete olduğu kadar kitle iletişim araçlarına, eğitimcilere, gönüllü kuruluşlara, iki cinsiyet arasındaki çelişkileri görenlere ve yaşayanlara önemli görevler düşmektedir (1) Genel Nufus Sayımı 1980. Sosyal ve Ekonomik Nıtelikler Başbakanlık Devlet tstatistik EnsıitUsu. (2) 19851986 ögretim Yılı Yükseköğretim tstatistikleri. ÖSYM Dokumantasyon Birimı, Ankara, 1986. (3) Işıksolıiğu, K.M: Elazıg tl Merkezı'nde Liseli öğrencilerin Ailede Cinsiyeı Ayrımına tüşkin Tutum v« Davranışlan. Fı7 rat Universitesi Dergisi (Sosyal Bilimler), 1: 4976, 198 . Sosyoekonomik düzeyi düşük ailelerde tki cinsiyet arasındaki ayrım özellikle ilkokuldan sonra başlamakta, kızların oranları yükseköğretime doğru giderek düşmektedir. Yükseköğretim istatistiklerine göre (2) 19851986 öğretim yılında yükseköğretim yapmak üzere kayıt yaptıran öğrencilerin yalnız yüzde 32.8'i kızdır, mezunlarda da kız oranı aynıdır. Doğuya doğru gidildikçe kızların oranları daha da azalmaktadır. Kadırun eğitimindeki gerilikler ve buna yol açan tutum ve davranışlar yine eğitim yetersizliğinden kaynaklanmaktadır. Öğrenim düzeyi yukseldikçe cinsiyete dayalı tutum ve davranışlar azalmakta, kızların eğitimine verilen önem de artmaktadır. Sosyoekonomik düzeyi düşük ailelerde, özveri daha çok erkek çocukların okutulması için gösterilmektedır. Böylece yoksul ve köylü aüelerin kız çocuklannın okuma ve meslek sahibi olma fırsatlan erkeklere göre çok azalmaktadır. Nitekim, liselerde okuyan Elazığlı öğrenciler (610 erkek, 357 kız) üzerinde yaptığımız bir arastırmada (3) kız öğrencilerin hem annelerinin hem de babalannın öğrenim düzeyleri erkeklerin anne ve babalarına göre daha yuksek bulunmuştur. Örneğin, Cinsiyet aynmından anndınlmış bir anlayışla Erkekkadın arasında eğitim yönünden dergesizlik, cinsiyet ayrımı uygulamalarının bir sonucudur. Cinsiyet ayrımının hafıfletilmesi büyük ölçüde hem erkeğin hem de kadının eğitimine, bu konudaki inanç ve önyargıları ile düşünce yapısını değiştirmesine bağlıdır. Bu ise çok yönlü çalışmaları gerektiren zor ve zaman alıcı bir iştir. Çünkü cinsiyete dayalı inançlar, beklentiler, tutum ve davranışlar küçük yaşlarda başlamaktadır. Ailede başlayan farklı tutum ve davranışlar çevre, okul ve kitle iletişim araçlarının etkisiyle yerleşmekte, yaş ilerledikçe pekişmekte, artık doğal karşılanmaya başlanmaktadır. Böyle bir ataerkil kültür birikimi ve anlayışı içinde yetişmiş bir erkeğin ya da kadının bakış açısını değiştirmesi zor olmaktadır. Öğrenim düzeyinin yükselmesi de düşünce biçiminde köklu bir değişiklik yapmamaktadır. Üst düzey görevlere getirilmiş kişiler arasında kadın olup olmadığına, varsa erkekkadın oranına bak OKEff AKBAL EVET/HAYBR Bütiin Bunlar. "Çok Tabii" Oyle mi? Dr. NURAY ÖĞÜNCOĞLU Ölmedi o Sigarasını, çayını hazır edin, Hazır edin sohbet sofrasını O güzel geleceği hazır edin Ne üzerine kalem çekilmiş bir geçmiş Ne de bitmiş bir söz olacaktır Çünkü biliriz; asıl biz susarsak ölür o Özkan Güney, Gürcan Bahadır, Reşat Keskin, Muzaffer Erkmen, Süleyman Titiz, Halide Tilit, Mesut Yazıcı, Filiz Öztürk, İbrahim Baykal, Mehmet Sağıra, Şıh Mehmet Kocager, Metin Terzi, Muhsin İstanbullu, Kemal Beyoğlu, Ganifer Beyoğlu, Sunay Özer, Kemal Özer, Berrin Kavus, Mahmut Yükselen, Abidin Hayrullahoğlu, Necmi Cavlı, Yusuf Karacan, Hasan Erdoğdu, Yusuf Vurat, Sultan Koç, Cahit Öncel, Şengül Baykal. Ankara ANAP örgütü on bin kişiden imza toplamış. İl başkanı "Vuralhan'la sonuna kadar beraber olduklannı ve bu olayları yaratanları şiddetle telin ve protesto ettiklerini" bildiriyor. Özal kabinesinin Milli Savunma Bakanı Ercan Vuralhan önemli suçlamalarla karşı karşıyadır. Ortaya atılan savlardan yalnız bir tanesi bile doğruysa bu, o bakanın en kısa sürede ^hem de kendiliğinden görevinden ayrılmasını gerektirir. Oysa Vuralhan da, Başbakan da, ANAP grubu da, ANAP örgütü de böyle bir gereksinme duymuyor! Üstelik, bu savları ileri süren yazar Uğur Mumcu'ya 'Cumhuriyet'e, bu savlar konusunda soru yönetten SHP'ye, ağır sözlerie saldırmayı sürdürüyoriar. Uğur Mumcu'ya hitaben yazılan metinde "ANAP örgütünün üzüntüsü"nden 'mesnetsiz iddiaların gazetecilik mesleğine yakışmadığından' söz edildikten sonra şöyle deniliyor: "Bir milletvekili adayının bazı arkadaşlarının arabası ile propaganda gezilerine çıkması, bir arkadaşının veya tanıdığının bazı masraflan karşılaması çok tabiidir." İşie ANAP anlayışı' bu sözlerie iyiden iyiye ortaya çıkmaktadır. Amaca varmak için her araca başvurulabilir.' ANAP'lılar Lenin'in bu sözünü kendi çıkarları açısından kullanmakta çok başarılıdırlar! Vuralhan Ankara'nın lüks bir otelinde aylarca kalmış, vemiş, içmiş, ama otel giderini bir 'tanıdığı' karşılamış... Seçim giderlerini de başka bir 'tanıdığı' üstlenmiş... Devlet görevlisi bir kişi de seçim propagandasında Vuralhan'ın yanında yer almış, arabasıyla onu ordan oraya taşımış... ANAP'lılara göre böyle şeyler 'çok tabii'dir! ANAP kafası ile öyledir elbet! Ama dürüstlük, erdemlilik, demokratik kurallar açısından hiç de öyle değil!.. Bakryorum basında bile Vuralhan'ın savunucuları günden güne çoğalıyor. ANAP'lılar iyi çalışıyorlar doğrusu! Yılların solculuğuyla tanınmış köşeyazartarı, başyazarlar da devreye girdi. Kimi der ki; 'bu belgeier 14. derecede bir devlet görevlisini bile suçlamaya yetmez.' Kimi der ki; 'efendim, Araplarla silah yapımıyla ilgili bir şirket kurulacaktı, Dışişlerinin Amerikancıları buna karşı çıktıkları için, suçu Vuralhan'a yıkmaya kalkıştılar!' Kısacası bir kargaşa, bir kıyamet, bir tartışmadır gitmekte... 'Cumhuriyet' okurları Uğur Mumcu'yu yıllardır tanırlar. İlk odur Bulgaristan'dan kaynaklanan silah kaçakçıltğını açıklayan, bütün gücüyle bu konunun üstüne giden... ANAP Ankara örgütünün Mumcu'ya verdiği yanıtta ise bu gerçekler anımsanmıyor, "VuraJhan'a gösterdiğiniz duyarlılığı bu konulara gösterip kaleminizi kullanmadınız" diyen ANAP'lılar hem kopkoyu bilgisizliklerini belirtmiş oluyorlar hem de türlü ağır suçlandırmalar altındaki bir kişiyi körü körüne korumaya kalkışıyorlar! Geçen gün "Nerede O Erdemli Kişiler?" başlıklı yazımda kırk yıl önceki bir olayı anımsattım. Bir Milli Savunma Bakpnının basit bir söylenti üzerine görevinden çekilişini örnek olarak gösterdim. Daha eski dönemlerde de suçlandırmalar altındaki bakanlann (örnek Ürgüplü) kendilerinden görevierini bıraktıklarını, adalet önünde açık alınla hesap verdiklerini biliyoruz. ANAP'lılar böyle erdemli davranışlan nedense görmek, bilmek istemez görünüyoriar. Bir bakan, özellikle Milli Savunma Bakanlığı'na getirilmiş bir insan bunca suçlanma karşısında koltuğunda nasıl huzur içinde oturup görevini sürdürmeye kalkışır böyle bir durumu anlamak güctür! Hele koskoca bir partinin Ankara örgütünün 'böyle şeyler tabiidir' dercesine imza toplama kampanyaları açarak o bakanı korumaya çalışması büsbütün şaşırtıcıdır. Bütün bu acı gerçekler Türkiye'de "erdem denen değerin ortadan kalktığını mı kanıtlıyor dersiniz? Nedir erdem? Gereksiz bir şey!.. Önemli olan işbitirmektir, işbitirici olmaktır, işbitirmek isteyen kalemleri de yanına almayı becermektir. Sonra da bütün bunları 'çok tabii saymaktır!" D«£erli eşim, sevgili canım anneroiz TEŞEKKÜR l B. TEOMAN TÜMAY Senle birlikte sevgi, dostluk ve ışık seli vardı içimizde. Sen aramızdan aynldın ama sönmedi o ışık seli bizde. MEDİNE BURCU'yıı 14.1.1988 tarihinde kaybetmenin aası içindeyiz. Cenazesine iştirak eden, telefon eden ve bizzat gelerek üzüntürnüzü paylaşan tüm akraba, dost ve arkadaşlanmıza, fedakârlıktan kaçınmayarak yardımcı olan komşulanmıza teşekkürlerimizi iletiriz. Eşı: BAKİ, Evlatlan: Mustafa, H. Hiiseyin Yümaz, Kemal Burcu ve Meliba Kılıç, Darnadı: Hasan Kılıç Gelinleri: Senem, Petre, Sabine Tomnlan: Cem, Heval, Soreç, Banu, Daniel, Linda, « Sarah. Cumhuriyet KıtapKulübu Cumhuriyet Kitap Kulübü Beyoğlu Temsilciliği Dünya Sineması GÜRAY, CANAN ve DOSTLARIN P A N E L T.C. YURTTAŞLIK HAKKI VE N A Z I M HÎKMET OLAYI Yön: ANMA Sevgili OKTAY Üç yıl bitti. özlem yokluğunmuş. Seni sevgiyle, onurla anıyoruz. İLHAN SELÇUK M.ALİ AYBAR, METİN ŞEKERCİOÖLU HALİT ÇELENK, ATİLLA COŞKUN SINAİ YATIRIM ve KREDİ BANKASI A.O. ELEMAN AUNACAKTIR 1 MALİ TAHLİL UZMANLARI (Mülakatla) 2 MALİ TAHLİL UZMAN YARDIMCILARI (Sınavla) Adayların. a) Konulan ile ılgılı yuksek oğrenım yapmpş ve erkek aaaylann askerlık gorevlerını bıtırmış olmaıarı ıyı dereceae yabancı dıl tercıhan ıngılızce Dilmelen ve gerektığınde ış seyahatı yapabılmelerı. b) Uzmanlann 35 yardımcılannın 30 yaşını geçmemış olmalan gerekmektedır 3 İYİ İNGİLİZCE BİLEN SERVİS MEMURLARI (Sınavla) Yuksek okul n e z u n j kambıyo konuiarında tecrubelı 30 yaşm geçmemış olmas.. erkek adayların askerhk gorevlerını yapmış olmaları gerekrneMedır 4 İNGİLİZCE TERCÜMAN (Sınavla) Malî ekonomık tekmk ve rıykuk konuların tercuneS'nde tecrubelı olmalan gerekmektedır Mah Tahlıl Uzman Yardımcılarının sınavı 12 Şubat 1988 Cuma gLnu saa: 09 00 da Ingıltzce bıien Servs Menrurları ve Tercuman sınavJarı 16 Şubat 1988 Salı guno saat 09 00 da Gene) Mudurluğumuzde yapılacaktır Isteklıler en geç 8 Şubat 1988 tarhıne kadar şahsen veya mektupla Beşiktaş Barbaros Bulvarı Akdoğan Sokak No: 41 43 dek Personeı Mudurluğune Tiuracaa: edeDılır ve sınav hakkmda bılgı alabılırler Tel 160 40 00/ Beş hat Ucret tatmınkar olup a>rıca 260 000 lıraya kadar lısan odenepı verılebılmektedr Başvurular kesmhkle gıziı lutulaca^ttr SENİHA ZEYNEP MURAT ARAYICI Vör: Dünya SinemasıTAKSIM Tarih; 23 Ocak 1988 Saat: 16.0018.00 Üniversiteye Hazırlıkta; SAMÎ AKYÜZ'ü 7. ölüm yılında saygı ve rahmetle anıyoruz. SEVENLERİ Şantiye deneyimi olan mimar ve inşaat mühendisleri aranmaktadır. PROMET A.Ş. Sülün Sokak, 75 İç Levent/İSTANBUL Tel.: 164 18 95 Flamenko gitar dersleri evinizde ALİ FL'AT 149 11 23 TÜRKİYE YAZARLAR SENDİKASI KÜLTÜR VE SANAT GÜNLERİ 1 Dr. HAYDAR DÜMEVın sla>t gösıenlı konferansı "SANAT, CİNSELLİK ve DEMOKRASİ" 22 Ocak 1988 Cuma, saat: P 0019 00 2. "GÜNÜMÜZDE EDEBİYAT ve SİNEMA İLtŞKİLERt" açıkoturumu: Yöneten: Vedal TÜRKAÜ KatüanUr Omer KAVUR. Zulfu IİVANH I. Osman ^?AHİN, Erdo£an TOKATLI. 1 Şubat 19»8 Pazartesi. saat: 17.0019.00 3. "DEMOKRASİ ve BARIŞ ŞÜRLERİ" Vöneten: Asım Bczirci Katılanlar: Müşuk ERENUS, Aydın HATlPOCLt, Oıdemir İNCK. Mehmrd KEMAL. Scnnur SK/FR. Husc >in YLRTTAŞ ve jUritriylt: Mellh O>d«» ANDAY, Orhan Murat ARIBDRNL, Asaf Halel ÇELEBt. Envrr GÖKÇE. Nâzım HtKMET, Hasan Hİ'SEYIN. Rıfal 11X,AZ. A. KAUİR. Turgul L'YAR. 8 Şubat 1988 Pazartesı, saaı 17 21 Butun etkiıüikler DEVLET TtVATROSl HkSİM SAHNESİ'NDE (VEM'S StNEMASI) DERSANESİ YARIYIL TATİLİ HIZLI KURS KAYITLARIMIZ DEVAM ETMEKTEDİR. 23 OCAK 1 9 8 8 6 ŞUBAT 1988 Ankara dışından gelecek öğrencilerin yurt sorunlanna yardımcı olunur. Ziya Gökalp Cad. Anadolu Han No: 14 Tel: 132 36 32133 17 15 Kızılay/ANKARA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle