14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
75 OCAK 1988 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 ABD yetkilisi Kıbrısh geliyor LEFKOŞA (AA) ABD Dışişleri Bakanlığı Güney Avrupa Işleri Masası Şef Yardımcısı James Clunan, üç günlük bir ziyaret için yarın Kıbns'a gelecek. James Clunan, adada kalacağı süre içinde Türk ve Rum yetkililerte tanışacak ve iki tarafın Kıbrıs sorunu hakkındaki görüşlerini öğrenecek. Amerikalı diplomatın, Kıbns'ın Rum kesiminde 14 şubatta yapılacak başkanlık seçimi hakkında bilgi alacağı da bildirildi. Bu aradd Kıbrıs Rum basını, Clunan'ın ziyaretiyle, Özal ve Papandreu'nun Davos'ta yapmalan beklenen görüşme arasında dolaylı bir bağlantı olduğunu öne sürüyor. Rum gazeteleri, Amerikalı yetkilinin Kıbrıs'tan sonra Atina ve Ankara'ya gitmesinin ihtimal dışı olmadığmı belirtiyorlar. Fransa hükümeti, Gabon'a yolladığı 12 Iranlı mülteci ile 3 Türkü geri getirdi Fransa açlık grevine yenildi yolunun açılması Fransız hükümetinin, "tükurduğunü yalaması" şeklinde nitelenıyor.. patizanımn ise iki nedenle Iranlılann arasına katıldığı anlaşıldı: Hem Fransız ve Batı kamuoyundan sınır dışı işleminin, Tahran'la pazarlık sonucu olduğu, kısmen de olsa gizlenmiş olacak hem de Turkiye'ye göz kırpılmış olacaktı. îki PKK yandaşının daha önce havayollan şirketi ve yabancı konsoloshık binalannı işgal eylemlerinde yer aldıklan, TtKKO sempatizanı olduğu ifade edilen Hacı Koçoğlu'nun ise duzenlenen bir yürüyüş için izin başvurusunun altında imzasının buhınduğu öğrenildi. Paris'teki, Türk yönetimine karşı olan örgut çevreleri, ftrgut liderleri serbestçe dolaşırken sıradan üç militanın bir gece içinde evlerinden alınarak Gabon'a gönderilmesini bile anlamakta guçluk çektiler. 10 PKK yandaşının daha evlerine Fransız polisinin gelerek bu kişüeri de götürmek istemesi, ancak 8 aralıktaki sınır dışı işleminden sonra bir daha arayan soranın olmaması, 3 Türk mültecinin son anda İranlılara dahil edildiğinı gösteriyordu. Fransa ve Gabon'da açlık grevleri surerken, İranlı diğer rejim muhalifleri de Washington'da da Fransız Buyükelçilik binalannın karşısına çadır kurarak açlık grevine ginşti. 200'den fazla ABD'li ve lngılız parlamenter, Fransız gazetelerine verdikleri paralı ilanlarla Cumhurbaşkanı Mitlerraad'a multecilerin geri getırilmesi için başvuruda bulundu. Nihayet Cumhurbaşkanı Mitterrand'ın eşi Danielle Milterrand, Parıs'te açlık grevi yapan Iranlıları ziyaret etmişti. DUNYADABUGUN ALİ SİRMEN j 40 gündür açlık grevi yapan, Humeyni aleyhturı 12 İranlı mülteci ile 2'si PKK biri TtKKO yandaşı üç Türk, iki ayrı uçakla Paris ve Madrid'e getirildi. Fransa, 7 Iranlıyı ülkeye almayı kabul etti. 3 Türk ile 5 İranlı ise "şimdilik" îspanya'ya gönderildi. SABETAY VAROL PARİS Fransa, 8 aralıkta sınır dışı ederek Batı Afrika ülkesi Gabon'a gönderdiği 2'si PKK, biri TİKKO yandaşı 3 Türk, 12 İranlı siyasi mülteciyı, 40 gündür sürdürdukleri açlık grevi nedeniyle, "insaai gtrekçHerle" geri almayı kabul etti. Gabon'un başkenti Libreville'e iki ayrı uçak gönderen Fransa hukümeti, siyasi mültecilerden 7 Iranlıyı Paris'e, 3 Türk ile diğer 5 Iranlıyı da şimdilik tspanya'ya getirdi. Fransa'nın güvenlik işlerinden sorumlu Devlet Bakanı Robert Panderau ile sınırdışı edilen tranlı rejim aleyhtarlannın bağlı olduğu Iraa Halk Mıicahitleri Örgütu arasında vanlan anlaşma üzerine Gabon'dan geri getirildüer. Ulusal güvenliği tehdit ettikleri gerekçesiyle Fransa tçişleri Bakanı Charles Pısqııa'nın taümatıyla 8 aralıkta Gabon'a gönderilen multecilerin durumu Fransa içinde ve dışında tepkilere yol açmıştı. 7 tranlının "in» B Î gerekçderie" geri getirtilmesi ve diğer 8 kişiye de bu yönde "y»rp" Geniş protestolar 12 tranlı ve 3 Türk mülteci, Paris ve Tahran yönetimleri arasında yapılan bir anlaşma uyarınca sınır dışı edilmişti. Bu sınır dışı işleminden sonra Lubnan'da, Iran yanlısı örgüttenn elinde rehin bulunan iki Fransız gazeteci serbest bırakılmış, tüm koşullan açıklanmayan anlaşma, Fransa içinde ve dışında geniş protestolara yol açmıştı. Özellikle Ingilız ve Amerikan bastnının, Fransız hükumetine karşı yaylım ateşi başlatmasına neden olan bu sınır dışı işlemleri, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yuksek Komiserliği'ni de harekete geçırmişti. tki tranlı mültecinin Fransa dışında iki Avrupa ülkesinden iltica hakkı almış olması, zorla uçağa bindirilen kişiler arasında, siyasal eylemlerle çok dolaylı ılişkisi olan kişüerin bulunması, birkaç gün içinde Fransa'nın davranışının skandala dönüşmesiyle sonuçlandı. 2 PKK yandaşıyla bir TtKKO sera Güney Kıbrıs'ta terör korkusu LEFKOŞA (AA) Güney Kıbrıs'ta, "yabancı teröristlerin" silahlı saldırılar düzenleyecekleri yolunda aiınan bir ifıbar üzerine, Rum polisinin birkaç gündür alarm durumunda olduğu bildirildi. Kıbrıs Rum basımnda yer alan haberlere göre, güvenlik kuvvetleri, pazar gecesinden beri sürekli bir "hareketlilik" içinde bulunuyor. Rum Polis Merkezi'ne pazar gecesi yapılan ihbar üzerine, Lefkoşa'nın Rum kesiminde, otomatik silahlarla donatılmış polis timlerinin geniş bir arama faaliyetine giriştikleri belirtiliyor. "Ora" gazetesine göre, ihbarı yapan kişi, teröristlerin bir bankayı soyacaklarını bildirdi, ancak hedefı açıklamadı. Polisin, özellikle bankalar ve ekonomik hedefler çevresinde geniş önlemler aldığını kaydeden gazete, operasyonu bizzat Rum Güvenlik Kuvvetleri Komutam'mn yönettiğini yazdı. Iran'da Humeyni rejimi aleytitan 12 siyasi mültecinin sınır dışı editerek Gabon'a yollanması büyuk tepkilere yol açmıştı Rejim karşıtı Iran Halk Mücahitlen Örgütü'ne bağlı Iranlılar, Pans, Londra ve Washıngton'dakı Fransız buyükelçılıklerı önünde göstenler düzenlemışlerdı İsrafl, dört bir yandan kınanıyor Filistinlilerin Güney Lübnan'dan Suriye'nin denetimindeki Bekaa vadisine geçmeleri, daha önce sınır dışı edilecek Filistinlileri almama kararı vermiş olan Arap ülkeleri arasında hayret ve tepki uyandırdı. Dört Filistinli de kendilerine kapılanm kapatan Arap ülkelerini suçladılar. FKÖ lideri Yaser Arafat, îsrail ve ABD'nin Ortadoğu konusunda uluslararası bir konferans düzenlenmesini kabul etmesi durumunda, Israil'in var olma hakkını tanıyabileceklerini söyledi. Dış Haberler Servisi tsrail'in dört Fıiistinliyi sınır dışı ederek Lübnan'a göndermesi, dünyada tepkıyle karşüanırken, BM Güvenlik Konseyi, tsrail'in Filistinlileri sınır dışı etme karannın iptal edilmesini öngören tasanyı sıfıra karşı 14 oyla kabul etti. Oylamada ABD çekimser kaldı. Güvenlik Konseyi'nin kararında, söz konusu kişiler dışında başka Filistinlilerin de tsrail'den sınır dışı edilmemesi öngörülüyor. Geçen seferki kararda ilk kez tsrail'e karşı oy kullanan ABD'nin, son kararda çekimser kalması "sörpm" olarak karşüandı. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ile ABD, AT, SSCB, Çin ve Arap ülkelerinin söz konusu Filistinlilerin sınır dışı edilmemesi için yaptıklan çağnlan hiçe sayan tsrail'in, dört Filistinliyi Lübnan'ın guneyindeki tsrail güvenlik kuşağı bölgesine göndermesinin yankılan büyük oldu. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, konuyu görüşmek üzere toplanırken BM Genel Sekreteri Perez de Cu BM Güvenlik Konseyi Israil'in sınır dışı karannı geri almasını istedi Silahsızlanma Cenevre maratonu yeniden başladı CENEVRE (AP) ABD ve Sovyetler Birliği heyetleri, kıtalararası nükleer silahlann yuzde 50 azaltılması görüşmelerinin 9. turuna dun Cenevre"de başladüar. 7,5 hafta aradan sonra başlayan göruşmelerin, bu yıl Moskova'da yapılacak olan ReaganGorbaçov zirvesine kadar sonuçlandmlması bekleniyor. Gorüşmelerde Sovyet heyetine Alexei Obukhov, ABD heyetine ise M n Kampdman başkanlık yapıyor. ABD heyetinde, Uluslararası Silah Görüşmeleri Başkanlığı'na yeni atanan Re•d Hanmer ile Henr)' Coopcr da yer alıyorlar. Heyet başkanlan Kampelman ve Obukhov, önceki gün göruşmelere başlamadan bir gün önce baş başa bir öğle yemeği yediler. Yemekten sonra ABD sözcüsu Terry Shroeder yaptığı açıklamada, "Çok yarariı ve iyi bir görüşme olda" dedi, ancak k o nuşulan konular hakkında ayrıntılı bilgi vermedi. Bu arada Kampelman ve Obukhov, ayrı ayn yaptıklan açıklamalarda, kıtalararası nukleer silahlann yüzde 50 oramnda azaltılması anlaşmasının zirveye yetişmesinin mümkün olduğunu söylediler, ancak bazı alanlarda farklı düşundüklerini de kaydettiler. ABD Heyeti Başkanı Kampelman, önceki gün yaptığı açıklamada, "Çözümlenmcsi gereken ciddi ve önçmli farklılıklar bulunuyor" dedi. ABD ve Sovyetler Birliği, uluslararası silahlann 6000 savaş başlığma ve 1600 nakliye aracına indirilmesi gibi genel konularda anlaşmış durumda. Genevre görüşmelerinin dun başlayan 9. turunda taraflar anlaşma metni uzerinde çauşmaya devam edecekler. Ancak metnin yazılması sırasında bazı anlaşmazlık konulan belirmışti. Bunların dışında indirim takvımi ve indinm sırasındaki denetleme koşullan bulunuyor. Diğer bir anlaşmazlık konusu da, ABD'nin Yıldız Savaşları Projesi'nde ısrar etmesi ve Sovyetler'in buna karşı çıkması. Bu arada, adınm açıklanmasını istemeyen bir Amenkau yetkili, Cenevre*deki ABD heyetinin Yıldız Savaşları konusunda taviz vermeme talimatı aldıklarını söyledi. MücahUler, uçagı düşürdü: 10 ölü tSLAMABAD (AA) Afgan mücahitlerin geçen hafta ülkenin kuzeyindeki Parvan bölgesinde bir nakliye uçağını düşürdükleri ve olayda en az 10 Sovyetin öldüğü bildirildi. Direnişçilere yakm Afgan tslam Ajansı, uçağın Bagram Hava Üssü'nden havalandıktan az sonra Slinger füzesiyle düşürüldüğünü duyurdu. Bu arada, Parvan bölgesinde direnişçüerin mevzilerine karşı saldınya girişen bir Sovyet bombardıman uçağınm, yine bir Stinger füzesiyle düşürüldüğü bildirildi. Surulen Filistinliler, Îsrail yetkililerının kendıiennı tehdit etöğini ve dondükleri takdirde ölduruieceklerim soylediklenni belırttiler ellar, Israil'e sınır dışı ettiği dört kişinin ülkeye geri dönmesine izin vermesi çağrısında bulundu. Cuellar, dört kişinin Uibnan'a gönderilmesinden "derin üzuntu" duyduğunu belirtirken, Güvenlik Konseyi'nin dönem başkanı İngıltere'nin temsilcisi Büyukelçı Crispin Tickell de, Israil'in karanndan "dehşet ve kızgınlık" duyduğunu ifade etti. Tickell, konseyin öteki uyelerinin de aynı duyguları paylaştıklanru açıkladı. vurguladı. Sov>et TASS Ajansı da Israil'i eleştirerek, masum sivillerin ölümüne yol açan olayların önlenmesi için ivedi önlemler alınması gerektiğine işaret etti. Uluslararası Kızılhaç Federasyonu da, sınır dışı edilen Filistinliler için kaygı duyduklannı belirterek Israil'i protesto ettiler. nnın tanınması sonucu do£ar" dedi. Yaser Arafat, 242 sayılı BM karannı kabul etmelerinin "FKÖ'ye hayır" demek için butün bahaneleri ortadan kaldıracağını da belirtti. Gözlemciler, daha önce 242 sayılı karan tanımak için çeşitli şanlar öne süren Arafaı'ın ilk kez, uluslararası bir konferans duzenlenmesi halınde bu karan kabul edebileceğini belirttiğine dikkati çekiyorlar. lsrail'in BM temsilcisi Benjamin Netanyahu da Arafat'ın bu açıklamasıru kuşkuyla karşıladığını belirtti. Arafat'ın sözünu ettiği kararlar arasında lsrail'in ortadan kaldınlmasını öngören kararlann da bulunduğunu kaydeden Netanyahu, FKÖ lideri Arafat'ı "iki iaraflı" davranmakla suçladı. Polonya'da zam talebi VARŞOVA (AA) Polonya'da resmi tşçi Sendikaları Federasyonu (OPZZJ, hükümetin 1988 için benimsediği ücret fiyat politikasma karşı çıkarak, ücretlere zam istedi. Federasyonun Polonya Haber Ajansı (PAP) tarafmdan yayımlanan açıklamasında, geçen yıl gerçek ücretler azalırken, enflasyonun yükseldiğine dikkat çekildi. Polonya'da geçen yıl enflasyon oranı yüzde 26.5 olarak gerçekleşmiş, buna karşılık ücretler yüzde 21.5 oramnda yükseltilmişti. OPZZ, hükümetin zamlardan doğan hayat pahalılığını gidermek için, işçilere ayda 1.750 zloti (yaklaşık 6 bin lira) ek ücret verme şeklindeki önerisinin, "toplumsal tepkilere" yol açacağına işaret ederek halkın, hükümetin enflasyonu aşağıya çekebileceğine inanmadığını kaydetti. Arafat'tan yeni adım FKÖ lideri Yaser Arafat, îsrail ve ABD'nin Ortadoğu konusunda uluslararası bir konferans düzenlenmesini kabul etmesi durumunda, tsrail'in var olma hakkını tanıyabileceklerini söyledi. Arafat, Bağdat'ta verdiği demeçte, "Bu tür bir konferans, Birleşmiş Milletler gözetiminde toplanacağı için 242 >e 338 sayılı kararlar da dahil olmak üzere butun BM kararia ABD tizgtin AP'nin haberine göre, Beyaz Saray Sözcüsu Mariin Fitzwater, tsrail'in bu hareketinden sonra ışgal altındakı topraklarda şiddet olaylanmn tırmanacağım söyledi ve bu durumdan "derin üzuntü" duyduklannı Başbakan özal hafta başında ANAP'ın TBMM Grubu toplantısmda, banştan, demokrasiden, uzlaşmadan söz eden olumlu bir konuşma yapmış ve "Mecliste kimse bizden yanlış bir şey beklemesin 292 kişi büyük bir ağırlıktır. Bu ağıriığımızı hep karşımızdakinin kafasına vurmamalıyız" demiş. Bu sözleri okuyan bir kişi, son günlerdo büyuk ölçüde Başbakan'dan kaynaklanan ve neredeyse bir bardak suda fırtına koparmaya varan tartışmaları ve girişimleri bilmese "neyse çok şükür ki, Başbakan üçte bir oyla elde edilen, üçte iki ağırlığın, gerçek bir ağıhık oimadtğının ayırdına varmış ve rejimi bunalıma sürükleyebilecek davranışlardan kaçınabilecek ağırbaşlıkğın gereğini anlamış" diyebilirdi. Ama son günlerde başlatılan tartışmalar ve girişimler göz önünde tutulunca Başbakan'ın ikttdarının gerçek ağırlığını kavrayacak bir devlet adamı ağırbaşlılığı içinde davrandığını soylemek olanaksız. İşin iiginç yönü, Sayın Özal'ın başlattığı tartışmalarda ağırbaşlılıktan uzaklaşma eğilimi, hemen birçok çevreye kolayca sıçramış görünüyor. Kimileri, bazı kurumlar ve kişileri tabu sayarak, onların eleştirilmelerini bile tehlikeli gören uyarılarda bulunuyor. Kuşkusuz, demokrasilerde tabulara yer yok. Hükümet gibi yasama da, kesinleşmiş yargı kararları da, Dniversite de tartışılabilir, ordu da öyle... Ordunun tabu olup, tartışılamadığı ülkeler ne sivıl, ne de demokratik bir yönetime sahip olduklarını ileri sürebilirler Ancak bu noktayı açıklıkia vurgularken, bir başka gerçeği de görmezden gelemeyiz; ister sivil olsunlar ister asker, bir toplumun önde gelen, sorumluluk taşıyan kişilerinin ele aldıklan konuların ağırlığıyla ilgili bir ağırbaşlılığı göstermeleri zorunlu. Nasıl insan hakları, sanat, bilim özgürtüğü gibi sorunlar gündeme geldiğinde, konunun ağırlığıyla orantılı bir ağırbaşlılık içinde olmayan asker kökenlileri eleştirmek hak ve görev ise, aynı biçimde ordu konusu gündeme geldiğinde olayın ağırlığıyla orantılı ağırbaşlılığı göstermeyen sivilleri de eleştirmek kaçinılmaz. SHP Genel Sekreteri Sağlar'ın konunun ağırlığını kavrayamayan bir hafiflıkle tartışmanın ortasına dalması, yalnız kendisiyle değil, taşıdığı temsil görevi dolayısıyla örgütu ile itgili haklı eleştirilere neden oldu. Evet, ordu tabu değil. Tartışalım, ama ağırbaşlılıkla ve ciddiyet ile. Demokrasilerde, yetki iio sorumluluklann anayasanın ve evrensel kuralların ışığınd? oluşmuş kurumlar arasında nasıl dağılacağı konusu da bir tabu değil. Yani cumhurbaşkanının yürütme içindeki yerinın ne olacağı, yürütmenin başının kimin. olacağı, eğer başkan adı verilen cumhurbaşkan^lafiaj«|i^ onun nasıl seçileceğı gibi konular da tartışılabiJjJBBwayasaların teknikleri, içerikleri ve ayrıntıya ne ölçüde^rrmeleri gerektiği gibi... Bu yüzdendir ki, 12 Eylül düşüncesinin ürünü olmakla kalmayıp bir de üstüne "Made in Orhan Aldıkaçtı" bir beceriksizlik kılıfı geçirilmiş olan 1982 Anayasası'nı demokrasiden yana olan herkesin tartışma konusu etmesi nasıl doğal ise, Sayın özal'ın, biraz da hukuk tekniğine ve anayasa sorunlarına fazla yakın olmamaktan gelen "Bu anayasa çok aynnttya giriyor" eleştirisini de katılmasak bile saygı ile karşılıyoruz. Tıpkı cumhurbaşkanlığı kurumuna yeni bir içerik kazandırılması ve Çankaya'ya yerleşecek kışiyi halkın seçmesi isteği gibi. Evet bu konuların hiç biri tabu değil, tartışılır, tartışılmalıdır. Ancak bu tartışma ve onu izleyen düzenleme olayının da, konunun ağırlığıyla orantılı bir ağırbaşlılık içinde gelişmesinde zorunluk vardır Ne yazık ki, Sayın Başbakan'ın başlattığı tartışmalar da gerçekleştirmeye çalıştığı düzenlemeler de, demokrasinin bu.altın kuralını gözardı ederek geliştiriliyor. ivedi sorunların adeta unutturulmak istenircesine, bir kenara atılması için, bilerek isteyerek yapılmış olan zamanlama yanlışını görmezden gelsek bile, oyiarın yalnızca üçte birine sahip bir iktidann parlamentodaki çoğunluğu, alicengiz yasalarıyla üçte ikiye vursa bile, gerçek ağırlığının anayasal değişiklik için çok hafif kalacağını, ağırbaşlı bir devlet adamı ya da politikacı rahatlıkla görebilirdi. Hasan Cemal'in de salı günkü yazısında belirttiğı gibi, Türkiye'de bugüne dek yapılan anayasaların en büyük eksiklikleri, toplumun büyük bir bölümünü kapsayan bir toptumsâl uzlaşmanın ürünü olmayışıdır. Demokrasiyi, yeni kesintilerden uzak tutmak istiyorsak, her şeyden önce, onun anayasası uzerinde topiumsal uzlaşmayı sağlamak zorundayız. Hele hele, oy tabanı üçte birde kalmış bir siyasal iktidann sistemin yapısına yönelik düzenlemelere tek başına kalkışması, ne ciddiyetle ne de ağırbaşlılıkla ne de iktidann kendi geleceği açısmdan akıllıkla bağdaşır. Demokrasilerde tabulara da yer yoktur, sorunların ağırlığını, kapsamını kavramayan hafifliklere de. Ne yazık ki, son günlerde yaşadığımız olaylar, diyaloğun çoğu zaman hafiflikle yasakçılık arasında kolan vurup durduğurtu gösteriyor. ! AğırlıkAğırbaşlılık ve Tabular IrarıVla hükümete Yüıı üstü yetkiler Humeyni'nin, 'Hükümet, lslam farzlarının üstüne çıkabilen mutlak yetkilere sahiptir' fetvası onaylandı. İran lideri Humeyni'ye bağlılıklarını sergileyen öğrenciler, "Onun emirleri Peygamberin emirleri gibidir" diye sloganlar attılar. LEFKOŞA (AP) İran'ın başkenti Tahran'da üniversite öğrencileri, İran'ın dini lideri Ayetullah Humeyni'ye olan bağlılıklarını sergileyen bir gösteri duzenlediler. tran radyosunun haberine göre, gösteri Üniversite öğrencilerinin tslam Derneği tarafından duzenlendi ve gösteride, "Humeyni'nin emirleri dine hayat kazandırdı" ve "Humeyni'nin emirleri Pe)gamberin emirieri gibidir" şeklinde sloganlar atıldı. Binlerce sakallı erkek ve carşaflı kız öğrencinin katıldığı gösteri, universite kampusunde başlayıp Humeyni'nin evine kadar sürdü. Çok sayıda Humeyni ve halefi Ayetullah Hiiseyin Ali Muntazeri posterleri de taşıyan göstericiler, Humeyni'ye "Sen bizim ruhumuzsun, biz de senin askerlerin" biçiminde seslendiler. özel mülkiyetin kutsal olduğu gibi gerekçelerle bu ekonomik onlemlere karşı çıkıyorlardı. 9 Thatcher, NATO zîrvea önerisîni destekledi ingiltere Başbakanı Thatcher, Reagan ve « Gorbaçov'un Moskova zirvesi öncesinde Batı ittifakımn birlik ve beraberliğinin vurgulanması j gerektiğinı söyledi ve ABD'nin NATO zirvesi fikrini destekledi. ', EDİP EMİL ÖYMEN LONDRA ingiltere Başbakanı Margarel Thatcber, ABD Başkanı Ronald Reagan ile Sovyet lideri Mihail Gorbacov arasında Moskova'da yapılması ongörulen zirve toplantısından once NATO ulketerinin de bir zirvede bir araya gelmelerini onerdi. Thatcher, böylece ReaganGorbaçov görnşmesi öncesinde Batı ittifakımn birlik ve beraberliğinin vurgulanması gerektiğinı ka>det(i. "Yabancı Muhabirler Dernegi"nin 100. kuruluş yıldonumu nedeniyle onuruna verilen yemekte konuşan Thatcher, uzun menzilh nukleer fuzelerin de azaltılması yönunde ABD ile Sovyetler arasında göruşmelere Cenevre'de başlandığı sırada Batı'nın "gevşememesi" gerektiğinı soyledı. "Özellikle Amerika'da seçim yılında, NATO'nun birlik ve dayanışmasını vurgulamalıyız" diyen Thatcher, NATO uyesı olmakla bırlikte, askerı kanadına dahil olma>an Ispanya ve Fransa'nın da, muttefıkleriyle işbırliğini daha arttırmaları çağrısı yaptı. Batı Avrupa ülkeleri, Sovyetler Birliği'nin geleneksel askeri gucunde Batı ile b\r denge sağlaıunadan. \\rupa'da nükleer silahlarda daha fazla indirime gıdilmesine karşı duruyor. Başbakan Thatcher'ın konuşmasındaki anıaç, Batı Avrupa'dakı bu ka>gıyı, Başkan Reagan'a ıletmek. Aslında bir NATO zirvesi duzenlenmesi fikrınin ABD tarafından gayriresmi bir biçimde ortaya atıldığı ve birkaç hafladır NATO çevrelerinde tartışıldığı bılinıyordu Kunıışmasında Sovyet lideri Gorbaçov\ı oven Thatcher, "Kendisi. gıplsı ^ Jilecek bir enerjiye ve cesarete sah>; S«\\etler Birliği'nin başansının ö< iişimle mumkun olduğunu . ,•> Körfez'de tankere saldırı Öte yandan Korfez'de, dun sabah erken saatlerde bir Lıberya bandıralı petrol tankeri, Iran surat teknelerinin saldınsına uğradı. Bölgedeki bağımsız denizcilik kay naklarına gore, 20 bin tonluk Petrobulk Fioneer adh tanker, yerel saatle 03.00 sıralarında Birleşik Arap Emirükleri'nin Şarcah Emirliği açıklarında İran'a ait sürat teknelennin açtığı ateş sonucu hasara uğradı. Saldında yaralanan Filipinli iki denizci, tanker Dubai'ye ulaştıktan sonra hastaneye kaldınldı. Aynı kaynaklar, Hollanda'nın Naes Shipping şirketine ait tankerde, saldın sonunda yangın çıktığını, ancak yangının murettebat tarafından söndurulduğunu bıldirdiler. Denizcilik kaynaklan, Iran surat teknelerinin yilbaşından bu yana ilk kez "yansu" bir ülkenin tankerine saldırdıklarını kaydediyorlar. Yugoslavya 'ran kalkmma planı BELGRAD (ANKA) Yugoslavya Federal Meclisi, 1988 yılı kalkmma planı konusunda anlaşmaya vardı. Yugoslavya hükümeü, 1987 yılmın ikinci yansından bu yana kendi içinde Krotya ve Slavonya federe cumhuriyetleri konusunda anlaşmazlık içindeydi. Söz konusu cumhuriyetler, Belgrad tarafından yönetilen merkezi kontrol sistemine karşı daha fazla bağımsızlık istemişlerdi. Bu arada hükümet, ihracatçı firmalara daha fazla mali esneklik verme konusunda da anlaşmaya vardı. Yugoslavya 'nın 1988 yılı ekonomi hedefmin daha "mütevazı" olarak planlandığı kaydedildi. Ülkede sanayi mallarmda yüzde 2'lik, tarımsal ürünlerde yüzde 4'lük, ihracatta yüzde 4.9'luk ve ithalatta da yüzde 9.5'lik bir artışı hedeflediği belirtildi. Planın, Yugoslavya'yı oluşturan tüm federal cumhuriyetlerce benimsendiği ifade edildı. Reagarfdan Takeshîta'ya savunmaya katkı çağrısı WASHINGTON (Cumhuri)et) ABD Başkanı Ronald Reagan, Japon Başbakanı Nobonı Takeshita'yı Batı ittifakımn hayati çıkarları olan bolgeleri savunmaya katkıda bulunmaya çağırdı. Hatırlanacağı gibi, bir süre önce ünlu ABD'li stratejistler tarafından kaleme aiınan " U z u n Vadeli Slrateji" raporunda Japonya, Basra Körfezi'nin savunmasına yardımda bulunacağı ıcın Turkiye'ye yardım etmeye davet edilmişti. Raporda, Türkiye'nın, Japonya'nın hayalı açıdan bağımlı olduğu Korfez petrolunu korumakta olduğu ileri surulmuştü. Konu, Japon Başbakarn'nın Washinglon'u resmen ziyareti sırasında. Reagan tarafından "genel hatlanyla" gundeme getirildi. Dun sona eren resmi ziyaret ertesinde, ABD ve Japon yetkililerce vcrilen brifinglerde, Başkan Reagan'ın Japonya'yı Batı'nın hayati menfaatleri olan bölgelerin korunmasına katkıda bulunmaya "leşvik eltigi" açıklandı. Japon kanadı, ABD'nin bu teşvıkine "olumlu lepki" goslerdı. Ve Japon Başbakanı, savunma harcamalannı 1988'de yuzde 5.2 oramnda arttıracağını söyledi. Margaret Thatcher göriiyor. Acaba elrafındakOer de değişimin kapsam ve boyutunu onun kadar iyi degerlendirebilitorlar ım? Bundan kuşkuluyum. Değişim siyasetinin basanya ulaşmasını umit c(J'yorum. O takdirde Sovyetler Birliği çok farklı bir yapıya burunecektir ve birryler şimdikinden daha oncm lcazanacaktır. Başarıja ulaşmazsa butun dıinya, Sovyetler'in ozgurluk \e adalet gibi lcrael değerlere sırtmı dönduğunü gorecektir. Çunku buplardan biri olmazsa digeri de olmar" dedi. Thatcher, sözu daha sonra sösyalızme getirdi: "Balı demokrasisi dayanıklı ve çekici olduğunu gostcrmiştir. Oysa sosyalizm butun dünj'ada gerilemektedir, çunku eksik olduğu anlaşılmıştır." Başbakan ThatcheT'ın, 100. kunıluş yıhnı kutlayan Yabancı Muhabirler Derneği'nin, eskı başbakanlardjn Gladstone'in tarihı evinde çalıştığmı hatırlatırken, "kendisi 4 donem bgşbakanlık yapm^tı" demesı kahkahalar ve uzun alkışlarla karşılandl.' 6 denizci öldü Irak uçaklannın, pazartesi gecesi Korfez'de vurdukları Kıbrıs Rum petrol tankerınde bulunan altı denızcinin olduğu açıklandı. Lniled Venlure tankerinin ait olduğu Diana Shipping şirketinin sözcüsu, iki Filipinli denizcinin saldın sırasında olduğunu, kimlikleri belirlenemeyen diğer dort denizcinin ccsedinin de bugün geminın içinde bulunduğunu bildirdi. Kıbrıs Rum tankerinin muretıebatından iki kişinin ise kayıp olduğu açıklandı. 74 bin tonluk tankerin Lavan adasmda yükunu boşaltmaya hazırlanırken saldınya uğradığı ve gemıde çıkan yangının ancak dün sondurütebildiği kaydedildi. Mutlak yetki Humeyni'yi destekler yöndeki gösteriler, geçen hafta Humeyni'nin Iran Hükümetinin dua etmek ve hacca gitmek gibi bazı tslam farzlannın üstüne çıkabilen Allah vergisi bazı mutlak yetkileri olduğu fetvasımn ardından gerçekleşti. Anayasayı Koruır.a Konseyi Başkanı, önceki gün Humeyni'yle görüşerek dini liderin, hükümetin mutlak yetkrye sahip olduğu yönünde verdiği fetvaya uyacaklarını bildirdi. Veto yetkisine sahip 12 üyeli bu konsey, parlamentonun onayladığı ekonomik reforma ilişkin yasalann yürürlüğe Iran'da üniversite öğrencilerı, Humeyni'ye olan bağlılıklarını sergileyen bir yuruyuş duzenlediler. öğrenciler, Humeyni lehme sloganlar attılar Yüruyüşe, binlerce erkek ve çarşaflı kız ögrenci katılaı girmesini engelliyordu. Konsey kanı Ayetullah Lütfullah Safi, "VdayetiFakih" olan (en üstün dinı ve siyasi lider) Humeyni'nin verdiği fetvaya uyulması gerektiğinı söyledi. Humeyni'nin bu fetvasımn ardında enflasyonu aşağıya çekmeyi amaçlayan ekonomik önlemleri savunan "Radikallerin" önu açılmış oldu Anayasa>ı Koruma Konseyi gibi muhafazakar çevreler, İslam'da
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle