19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Ataç, o şurın artık yasatılamayacağıru yazrruştı Demek "gelenekleşmış, değen tanmmış" nıtemlerını eskı şıınmız ıçın kullanmak pek de uygun düşmüyor Gerçekte Yahya Kemal de bır Dıvan şıın taklıtçısı değıldı, o şıır bıçemıne ve dılıne özenerek yazdığı şıırlennı "Eski Şürin Ruzgan t l e " adı altında toplaması da bunu göstenr Bunun ıçın ben, "Birim klasiğimiz yok" demekte hıçbır sakınca görmüyorum Yem Türk şıın modern ola rak doğdu Bugün eskı şunmız ancak ozanlanmızın uzmanlık alanlan ıçınde yer alabılır (sözgelışı ben çok yararlandım o şurden) Bunda üzülecek bır şey yok, ben olanı dıle getırıyorum sadece , Nereye geleceğım Kultur Bakanlığı, Turk yazarlanmn vapıtlannı yabana dıllere çevırtecekmış, gazetelerde okudum îyı eder, artık çağımızda dev letler (toplumlar) kendılerını kultur, sanat varlıklan ıle tanıtarak saygı kazanmağa çalışıyorlar Bız ıse, bu açıdan bakıldığında, talıhsız ulkeler ara sında sayılırız Bunca vazar, ozan, sanatçı yetı^ tırdığımız halde, bırakın bu voldan saygı kazanmayı, Turkıve'de edebıyat, sanat dıye bır etkın lık olduğunu bıle gereğınce dırvuramamışızdır dunyaya Oysa bugunku edebıyatımız ve sanatı mız, ınsansal ve çağdaş bır duzeye varmıştır, kul turlerı ıle ovünen ılerı toplumlarda layık olduğu ılgıvı gormekte gecıkmeyecektır elbet Devletın hıçbır vardımı olmadan, sadece kendı değerlen nın gucu ıle Batıda ve dunyada tanmmış olan ozan \e yazarlarımızın ba^arısı bunu gereğınce gostermektedır Nazım Hıkmet ıle Yaşar Kemal bunun kanıtlayıcı orneklerı olarak gostenlebıhr Bu ba şarı Cumhurıyet'le bırhkte toplumumuzun dun ya>a açılmış olmasından kaynaklanmaktadır Kendı ıçıne kapalı toplum gıbı, kendı ıçıne kapah edebıyatın da evrensel olma şansı yoktur Onlara ancak, "meraka değer olaylar" dıye bakılabılır Kuşkusuz bu tur edebıyatlar, çağın temsılcısı olan edebıyatlan kendı özgunluklen ıle etküeyebıhrler, etkılemışlerdır de Ezra Pound'un Çın şıınne uzanması orneğınde olduğu gıbı, ama bulgulanan Amerıka olmaktansa, bulgulayan Avrupa olmak yeğdır Bu duşunce ıle dıyorum kı, çağdaş Turk ede bıyatı bulguıanan değıl, çağın kulturunde yerını alan, ona katkıda bulunan bır değerler toplamı olarak er geç tanınacaktır Çağdaş uygarlığa ye tışmek, dahası onu aşmak ancak bu yoldan ger çekleşebıhr Bız bu ınanışa Cumhurıyet'le geldık Bu bakımdan yenı Turk edebıyatı modern doğmuştur, dedım yukanda, ama ne yaparsıruz kı bızde sı>asal ıktıdarlar bu modern doğmuş edebıya tı hep görmezlıkten gehnışler ve kendı anlayışla rına göre bır "eskı" özlemı ıçınde bulunmuşlar dtr Sıyaset adamlarımızdan çoğunun Osmanlıca konuşmağa meraklı oluşu bundandır, hepsı yaşlı görunmeğı sever Hukumetın edebıyatımızı dışarda tanıtmak ıçın çevınler yaptırmağa kalkması, ıster ıstemez, onun beğenı olçutunu gundeme getırecektır Burada ıse dunım, hıç de ıyımserlık verece\ gıbı değıldır Sı yaset adamlan kendı ışlerını genellıkle ve hıç ge rek yokken çok buyuturler katalarında, bu vuzden de edebıyatı ızlememekte bır sakınca görmez ler, dahası bunu yakıştınrlar da kendılerıne, "Ah klasik edebıyatımız!" dıye hayıflanırlar Onun ne olduğunu bılıyormuşcasına Sorsak acaba bıze hangı adları verırlerdı 9 Yukarda sözunu ettığım " e s k i " ozlemı, onlann kurtancısı olur Ama Dı van şurını anlamadıklan ıçın, yenı yenı klasıkler ıcadederler Bu tur klasıkler son zamanlarda arabesk ıle sentezleşmıştır Bunun dışında sıyasal tercıhler de buyuk ölçude etkıler sıyasal ıktıdarlann yargılarını E guçlu bır edebıyat eğıtımınden geçmemış kışılerın damgasını taşıyacak olan böyle bır seçım karşısın da ıyımser olabılmek kolay mıdır 9 Bakarsınız, "Once klasıklenmızı tanıtalım" dıye duşunerek Mehmet AkıPı çevırtıverırler BtR DUZELTME: Geçen haftakı yazımda, bence önemlı bır ku çuk dıyalog atlanmış, onu ıçeren uçuncu sutundakı parçayı aşağıya alıyorum ve atlanan dıyalo ğu arada sıyah punto ıle verıyorum "Ganı Gırgın, Senın oğrenımın zayıf, dedı Dunyada Isa' dan bın dokuz yuz seksen sekız >ıl sonra yaşadı ğını nerden bılıyorsun'' Bılı\orum elbet, dedim. Ganı Gırgın hafıfçe guldu, sonra, Isa, Isa'dan once mı >aşadı sonra mı yaşadı? Diye sordu. Duraladım Bemm duralamamı fırsat bılen dostum " Herkesin Kendi Klasiği MELİH CEVDET ANDAV " G a n p " basılmış mıydı, basılmarnış nuydı, şım dı bulamıyorum, rahmetlı Hasan Âlı Yucel (o zaman mılletvekılı ıdı, bakan olmamıştı daha) bız üç Ganpçı ozanı, bır akşam, şıır uzerıne bır anket yapmak uzere, Ankara'da Gar Gaanosuna davet etmıştı Sorduğu sorular ıçınde bırı aklımda kalmış, "Dıvan şiirı, biam klasik şhnmiz sayılır mı?" sorusu ıdı o da Konuşma sonra \kşam gazetesınde yayunlandı Edebıyat oğretmenlerı, lıse edebıyat kııabı yazarlan arasında Dıvan şıın ıçın "klasik" nıtemını kullananlar vardı o zaman Ama klasik sozcuğunun anlamını bılen nerdeyse yoktu,dahaçok "ustun", "buyuk", "enşdmez" gıbı anlamlara gelırdı o sözcuk Ama bu klasik şıır neden surmemıştı, neden bırakılmıştı, etkısı neden görunmemıştı, bunu sorup eden çıkmıyordu Fransız klasik edebıyatının dıl arılığı, örnek tutulma, doğruluk, doğalhk kaygusu, lınzme karşı olma, ahlakı ıncelemeyle uğraşma, hayal ve duvguculuğun akıl aracıhğı ıle düzene sokulması, açık Uk ve uyum gıbı özelhklen var mıydı bu şıırde 9 Böyle bır araştırmaya, karşılaştırmaya gırılmeden oıtada bır "klasik" sözudür gıdıyordu Bu tutumun kaynagı Yahya Kemal'dedır \nılarırıın bınnde şöyle der Yahya Kemal "Mallarme, Fransız gençlen şıır sanatını oğrenmek ıstı yorlarsa Paul Verlaıne'ın Fetes Galantes'ını ezberlesınler, dıyordu Bu şurlerınde Verlaıne, XVIII asır Versaılles'ının ve Versaılle parkında, XIV ve XV Louıs tarafmdan >aptırılmış Buyuk Trıanon ve Kuçuk Trıanon şatolannın guzellıklerını, eskı hayatını, zarafetını, asaletını velhasıl o atmosfer ıçmdekı aşk hayatını, genç âşıklann genç hanım larla sevışmelerını terennum edı>ordu Bu hareket, ressam Watteau'dan mulhemdı Watteau'nun resımde yaptığını, Verlaıne şıırde yapıyordu En mühım olarak bu şnrlen XVIII asır Fransızcası ıle, hatta XVIII asırda sarayda konuşulan asıl lısanla, bır nevı teşrıfat lısanı ıle terennum edıyor du Ben Mallarme'nın bu tavsıyesını okur okumaz, Pans'tekı şark dıllen mektebıne koştum Burada Arapçamı, Farsçamı ılerletmeğe çahştım Dıvan şurımızı okuyup anlamanın yollarını araştırdım Kader bana Turk şnnnı ve onur klasıkle nnı öğrenme fırsatını Fransa'da vermıştı " İşte "klasik" sozu gene çıktı karşımıza ve bu kez örnek turulan, dılı taklıt edılen bır şıır anla mına Bu anlamı ıle Dıvan şıın klasıktır, ama yal nızca Yahya Kemal ıçın Tanzımattan bu yana o şıır etkısını yıtırmıştır, Yahya Kemal'e kadar açıl mamıştır, unutulmuştur Bugun ıse doğru olarak okunamaz bıle Yahya Kemal, Verlaıne'run XVIII yüzyıl Fransızcasını kullanmasından esınlenmıştı Ama nı>etı yenı bır şıır varatmaktı Bu sözcuğun bır de "gdeneksel" anlamı var, "Eskımış ve ustunde tartışılmayacak kadar gelenekleşmış, değen kabul edilmış" (Felsefe Ansık lopedısı) Bu anlamda butun edebı>atların bır >a da bır kaç klasığı vardır Burada artık "Fransız Klasik Edebryatı" denılen, bellı bır çağa ozgu edebıyatın ozelhklennden uzaklaştık Ama "eskı, değeri kabul edlmış" nıtelığı bızım edebıyatımız ıçın gene de pek geçerlı değıl, bunun nedenı, dılımı zın buyuk değışıklıkler geçırmış olmasıdır Başka bır deyışle dıl bakımından taklıt edılecek bır ozan bulmak son kerte guçtur geçmışımızde Yunus Emre'yı bıze tanıtan Burhan Toprak'tır Dıvan \e Tanzımat dönemınde Yunus Emre'ye hıç değer \e rılmemıştır Bu bakımdan, yukarda değındığımız anlamı ıle ona "klasik" dıyebılmek hıç de kolay olmasa gerektır Halk ozanlanmız da, tıpkı Yunus Emre gıbı, ancak Cumhurıyet dönemınde ele alınrruşlardır, başan ıle taklıt de edılrruşlerdır Ama köklü, sürüp gıden bır akım yaratmamıştır bu heves Bızde bugün hıçbır ozanırruza, "Yunus Emre gibi yaz" ya da "Karacaoglan gibi yaz" denemez Daha doğrusu, onlann teknığı ve bıçemı örnek göstenlemez Yahya Kemal ıse, yukarı kat okumuşlan elmde çok ıncelmış olan Dıvan şıın ıle köprü kurmak ıstemıştı Ama onu ancak Pans'te oğrenmek fırsatını bulabılmış Neyı göstenr b u ' Dıvan şıınnın okumuşlar katında da unutulduğunu, canhlığıru yıtırdığıru Bu yüzden Nurullah PENCERE Kitapsız Türkiye! 15 OCAK 1988 EVET/HAYIR Dıl ve TarıhCoğrafya Fakultesı kurulalı 52 yıl olmuş Geçen akşam TV'de Fakülte salonundakı kutlamayı gösterdıler Konuşmalar yapıldı Sonra da Ankara Yaylı Çalgılar Dörtlusu bır konser verdı Bu konserı dınleyenlenn yüzlerındekı ıfadeye dıkkat ettınız mı bılmem1 Hıçbırı keyıflı değıldı Sayın Evren dalmış gıtmıştı, müzığın güzellığıne mı, yoksa daha başka düşüncelere mı? Ya ötekıler? Yanıbaşındakı Akbulut'un lyıce sıkıldığı anlaşılıyordu Ikıde bır sağa sola eğılıp 'şu konser bır an önce bıtse' der gıbıydı Tenekecı, Hasan Celal Güzel gıbı bakanlar da büyük sıkıntı ıçınde görünüyorlardı Konsey uyesı emeklı generaller de düşüncelrydıler Konsen hıçbın dınlemıyor gıbıydı Öyle sanınrn kı sahnede Emel Sayın gıbı bın olsa ortalık daha şenlenecek, 'büyük'lerımızın yüzlerı bıraz olsun gülecektı * ANAP başkan yardımcılarırtdan ANAP'ın da ne çok genel başkan yardımcısı var! Bay Aşık, Nakşıbendı tankatından olduğunu açık açık soylemış İyı yapmış' Hıçbır şey gızlı kalmamalıdır Kulaktan kulağa dolaşan soyientıler kötu sonuçlar yaratır Bakın yenı valı atamalanna, Sayın Keçecıler'ın tuttuğu kışıler Istanbul'un Ankara'nın başına getınldiler Bay Bayar'ın da, Bay Bedük'ün de Nakşibendı tankatının mensuplan olduğu kaç zamandır sdylenır 12 Eylül olayına yol açan eylemlerden bırı,nın başkışısı Bay Keçecıler, Bakanlar Kurulu'na gıremedı, ama dışardan her şeyı yönetıyor! Bay Âşık'ın Nakşıbendı tankatından olduğunu TV'de söylemedıler Gazeteler yazıyor, Humeynıcılığın Türkıye'de tutunmamasının başlıca nedenı Nakşıbendılenn, Süleymancıların ve öbür tankallann buna karşı oluşlan ımış> Kendısının de Nakşıbendı olduğunu söyieyen Bay Aşık bakın daha neler dıyor "Almanya, Iran komşusu olsaydı şımdıye kadar Humeynı devnmmı benims&rdı, ama Humeynl düşüncesı on seneye yakm bu zaman geçmesine rağmen Türkrye'yi etktleyememışbr" Turkıye1 de tankatlann yasak olduğunu anımsatan bır gazetecıye ANAP başkan yardımcısının yanrtı da şöyle "O müessese yaşamıyor, sadece düşüncesı yaşıyor Düşünce de suç değıl" Düşuncenın suç s^yılmadığını hapıslerde yatan duşunce suçluları söyledıklen zaman kımse kulak asmıyor Belkı Bay Âşık'ın uyarısıyla gunden güne çoğalmakta olan Nakşıbendı tarıkatı üyesı bır takım yetkılıler düşünce suçlulanna daha iyı davranıriar! Bır gazetecı de 'Nakşıbendıhğın hangı şeyhıne mensup olduğunu sormuş, aldığı yanıt "Onlan kanşbrmayın" Bu söz Nakşıbendı tankatının yalnız düşuncede değıl, gerçek yaşamda da etkın ve yaygın olduğunu bellı etmıyor mu? Nakşıbendıhğın bır gün serbest bırakılıp bırakılmayacağı konusundakı bır soruyu da yanrtsız bırakması Bay Âşık'ın 'sağlam' bır Nakşı olduğunu gösterıyor lyıdır iyı! Herkes ne olduğunu, neden, kımden yana çıktığını açıklasın Kuru kuru 'Bız Atatürk'e ve devrımlerıne bağlıyız' demek yetmez Yurekh kışı çıkar, "bız Atatürk'e ve devnmlenne bağlryız derken bıle bıle yalan söyiüyoruz'' demelı Ama nerde o yureklılık' • Devtet protokolünde Cumhurbaşkanltğı Konseyı uyelennın Başbakan'ın gerısınde kalmayı kabul etmelerı ılgınç bır olaydır BoyielıkJe sayın uyeler yedı yıldır sürdürduklerı görevın artık ışlevsız kakjığını benımsemış görünüyorlar Sayın Demırel'ın de dedığı gıbı Konsey'ın gorevıne artık son verılmelıdır, böylece protokokle kım kımden önce gelecek tartışması da sona erecektır Son günlerde okurlar telefonla SHP Genel Başkanı nın Başbakan'dan sonrakı yerını koruması gereklılığını dıle getınyortar Sayın Inönü Cumhurbaşkanlığı Konseyı uyelennın ardındakı yen alırsa, o zaman ana muhalefet lıderıne duşen bır daha toplantılara katılmamaktır • "* "Kuru/uş"un ılk bölümünü ızledınız mfi Aytardır sürdürulen propaganda gürürtüsüne, harcanan ıkı buçuk mıtyar lıraya, bınlerce kışılık sahnelere, usta oyuncuların rol almalarına karşın bu film de "Yentden Doğmak" gıbı yetersız bır dızıye benzıyor TRT, Osmanlılığa pek merak sarmış görunuyor Şımdı Malazgırt savaşını da dızı yapacaklarmış Bağımsızlık savaşımız, Atatürk devrımlerı, Turk halkının gerçek anlamda kurtuluşunun öykülennı ne zaman anımsayacak sa>ın TRT yetkılılerı? Bu Osmanltcılıktutkusundan ne zaman kendılerını kurtaracaklar? Günün İçinden... AKBAL \ Gözde Bir Meslek Yapı Kredi'den! Turkıye'de ılk kez Yapı Kredı gozde bır meslek sahıbı olmak Yapı Kredı aılesıne katılarak parlak bır gelecek kurmak ısteyen nıtehklı "beyın'Mere onemlı bır fırsat sunuyor "Yatırım Uzmanlıgı Eğıtım Programı" Sermaye pıyasaları alanında bılgılı Yatırım Uzmanları yetıştırmeyı amaçlayan 3 ay surelı bu eğıtım programına katılmak ısteyen adayların, • Unıversıte tercıhan Işletme mezunu, • Ekonomı ve bankacılık konularına ozel ılgı duyan, analızcı bır kafa yapısına sahıp, mesleğın zorluklarına ve yoğun bır çalışma temposuna hazır, • Tercıhan Ingılızce bılır, • Erkek adaysa askerlığını yapmış, olmalan gerekmektedır Yaş sınırlaması yoktur Yapı Kredı Yatırım Uzmanları Eğıtım Programı'na ucret de alarak katılmak yapılacak sınavı kazanarak Yapı Kredı'de gorev almak ıstıyorsanız lutfen, aday onseçımıne temel olacak ayrıntılı ozgeçmışınızı fotoğrafınızla bırhkte 25 1 1988 tarıhıne kadar aşagıdakı adrese gonderın YAPI ve KREDI BANKASI A Ş Personel Bolum Başkanlıgı P K 250 Beyoglu Istanbul îr m ı Br t sh Counc taratından onanm ştır Arels Feico uyes <J*r BTA Arkadaşımız Yalçın Çakır ın "Yayın Dünyasında Felç" başlıklı haberı acı ve düşundurücu Bır ülkenın nereden nereye geldığını saptamak ıçın çeşrtlı yöntemler vardır Ekonomık göstergeler elbette önemlıdır, ama kültür göstergelerının önemı belkı daha buyüktur Yalçın Çakır'm Cumhurıyet'te (13 Oc?k 1987) yayımlanan haberı, tartışılamaz bır acı gerceğı gözler önune senyor Son kırk yıkjaTürkıye'de kıtap üretımı gerılemıştır Hem bu gerıleyış az buz da değıl, ınsanın yuzune bır tokat gıbı çarpıyor 1945'te basılan "kıtap sayısı vetop/amkitap ürebmı" elbette Dugünküne oranla çok düşük, ama o yılda 'potansıyel okur sayısı", daha başka deyışle "lıse ve yüksek okul çıktşlriar" ancak 400 bın 1985'te basılan kıtap sayısı ve toplam kıtap üretımı artıyor, ama potansıyel okur sayısı 4 mılyona tırmandığı ıçın bu artış korkunç bır genlemeyı de vurguluyor Potansıyel okur başına kıtap üretımı 1945'te 10 2 ıken bu sayı 1950'de 11 4, 1955'te 14 3, 1960'ta 213, 1965'te Z7B, 1970'te 205, 1975'te 13.3, 1980'de 5 7, 1985'te 5.3'e düşüyor Yayıncıyazar özkan Tane/in bır araşttrmasına dayanarak düzenlenmış "yayın Dünyasında Felç" başlıklı haberı okurken, Türkıye'nın kırk yıllık tarıhçesını duşundüm • 1940'larda dunya btr cehennemdı, ulkemız cehennem yalazlarının yaladığı bır adacık Ekmek karneyle Çayın şeker yerıne kuru uzümle ıçıldığı bır dönem Kağıt sıkıntısı dorukta Mürekkepçamurgıbı Gazeteler dört sayfa çıkmak zorunda Halkın büyük çoğunluğunun ayağında çarık var İşte bu ortamda Mıllı Eğıtım Bakanlığı kultur seferbertığıne gmşıyor, dünya klasıklen dılımıze çevnlıyor, çok ucuz fıyatlarta pıyasaya sürulüyor Turk ınsanını uygar dünyanın kultur düzeyıne ulaştırmak ıçın, önce temel kıtapların Türkçeye kazandırılması gerekmez mı? Yakın tarıhımızde kıtabın seruvenını yazacak olan kışının nereden nereye geldığımızı de lyıce ırdelemesınde yarar var, 27 Mayıs eylemını bır kultur devrımının başlangıcı sayabılır mıyız? O gune kadar dunya kulturunde bıze yasaklı ve kapalı sayılan kapılar 27 Mayıs'tan sonra açılıverdı 1850'den bu yana yeryüzünde gelışen sol fıkrın her çeşıdıne, felsefede, bılımde, sanatta, edebıyatta, polıtıkada konan yasaklar, Türk okurunu çağ dışına ıtıyordu 1960'larda yayıncılar ve okurlar bu açlığı gkiermeye çalıştılar 1961 Anayasas.'nın bır ölçude sağladığı özgürlük guvencelennın şemsıyesı altında kıtaplar peynır ekmek gıbı satılmaya başladı Potansıyel okur başına kıtap üretımının 1960'ta 21 B'e, daha sonra 1965'te 278'e yükselmesının bır başka temel nedenı bulunabılır mı? Gerıcı ve sağcı ıktıdarların yönetımde ağır basmasıyla 7O'lı ve 8O'lı yıllarda kıtap okumak tehlıkelı bır eyleme dönüşmüştur Kıtap televızyonda suç unsurlan arasında sergılenırken, evler basılırken kıtaplıklar altust edılırken, "yasak kitap bulunduranlar" gozaltına alınıp tutuklanırken kağıt fıyatları bılınçlı bır sıyasetle durmadan arttırılırken Türkıye'de kültür yaşamının da hayat damarları yok edılmıyor muydu? Potansıyel okur başına kıtap üretımının 1980'de 5.7'ye, 1985'te 53'e düşmesı elbette bır rastlantı sayılamaz • 1945 Turkıyesı'nde bır unıversıte vardı, daha çok oranda kıtap okunuyordu, 1980'lerde unıversıte sayısı 30'a doğru tırmanma yolundadır Ve daha az kıtap okunuyor Ülkede kıtap okumayı kırk yıl öncekı duzeye ındırgemek gerıye doğru nasıl çağ atladığımızı vurgulamaz mı? Bu başandan öturü kımı kutlayalım? 12 Eylul'un lıderı Sayın Evren'ı mı, yoksa takıpçısı Sayın Özal'ı mı? Yalnız ortada bır soru ışaretı sallanıyor Ataturk yazı devrımını bu ülkede kıtap okunmasın dıye mı yapmıştı? 15 Ocak 1988 bugün (1519 arası) Nişantaşı Akademi Kitabevi'nde tursem İNGİÜZÜSANOKULLARI DANIŞMAMERKEZİ CumhunyetCad 173 1 BElmadag 80230 Istanbul Hılton Otelı Karşıs MUSTAFA EKMEKÇİ ve TAN ORAL imza günü B,r dönem g o dftnemin adlı yanlışlıklan, bkıkan bir tm dukülmeye dıle d g O zaman susturulan dıllar acılır Işkencelen yapanlar ortalıkta gozukmez olur Tel (1)148 39 77 1487943 1329684 Tlx 27498 TUSMTR Fax (1)13297 29 HEEEY... Bahçelıevler'de sahıbınden uç oda bır salon, Celalıye'de tarla acele satüık 575 53 22 Antıkalannıza, tablolannıza çok yuksek bedel 140 79 36 Troy ^ YAPI KREDİ VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI Değerli arkadaşımız BAŞSAĞUĞI Değerli Sanatçı TEKİN YAY1NEVİ BAŞSAĞUĞI Değerli dostlarımızdan Sayın Mohamad Asena'nın ağabeyı, çok değerli devre arkadaşırruz DUYGU AYKAL'ın zamansız vefatı nedenıyle başta eşı Ork. Şefı Devlet Sanatçısı Sn. Gurer AYKAL olmak uzere aılesı, tüm yakınları ve sanat dünyasma başsağlığı dıleriz. PROF DR AHMED ASENA ATAMAN ÖZDEMİR'i 1.1.1988 günü kaybettik. Acımız büyüktür. Kederli ailesine ve yakınlanna başsağlığı dileriz. İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası tstanbul Filarnıoni Derneği Cenevre'de tedavı edümekte ıken 13 11988 tanhınde vefat etmıjtir Merhuma rahmet, kedertı aılesı ve yakınlanna başsağlığı dılenz DOSTLARI PROF. DR. MAHMOUD ALI PROF. DR. VINOD TAPARIA PROF. DR. HENR1 BEAUVAIS DR. ANANT J. TENDULKAR PANELE ÇAĞRI CEZAEVLERİ ve İŞKENCE Konuşmacılar SHPIst Mılletvekılı Hüsnu Okçuoğlu Ata Soyer Ank Tabıp Od Bşk llhan İlhan Yayınları Yayıncı M llhan Erdost Ist Barosu Av Nebı Barlas Tutuksuz sanık Suavı Ürkmezer Yer Şışlı Mutlu2 Duğun Salonu Şışlı Mıgros arkası Tarıh 17 Ocak 1988 Pazar gunu saat 13 30 MEHMET AKMANSIP yu 13 Ocak 1988 tarihinde kaybetmiş bulunuyoruz. Cenazesi, 15 Ocak 1988 cuma günü öğle namazını müteakiben Maltepe Camisi'nden kaldınlarak, Cebeci Asri Mezarhğı'nda toprağa verilecektir. Ailesine, camiamıza ve arkadaşlarına sabır, tahammül ve başsağlığı dileriz. Sermaye Piyasası Kurulu'nun değerli üyesi, VEFAT BİLSAK'TA BUGÜN 19 00 Kadınlnr A^ısından Sıyaset 3: "Kadınlar ve Kapıtalızm', Avşe DUZKAN GÖRSEL SANAT ATOLYELERİ Mehmet GÜLERYUZ ıle Resım Çalışmalan 10 00 CaKFoyer Yerlı basın, çav, kahve, hafıf ıçkıler 17 00 CafeBar 18 00 BtLSAK RESTAURANT EROL PEKCANFATtH ERKOÇERGUN UÇLUSU BİLSAK Sıraselvıler Caddesı, Soğancı Sokak 7, CİHANGİR 143 28 79143 28 99 ARKADAŞLARI Guzeller guzelı mavı gözlü teyzem, Gulmay'ın annesı, SENİHATUNCER öldü Dostlar sağolsun TUTUKLU VE HÜKÜMLÜ AİLELERİ YARDIMLAŞMA DERNEĞİ (TAYAD) MUAZZEZ MENEMENCİOGLU SERMAYE PÎY ASASIKURULU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle