19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET/10 HAVA DURUMU M«*oro*ojı Gene, Uüdürfiju mten afınan t*fc> gftn. yurtun kısy M I H I parçat talulkı. M t f ytrter zz tUıBu « apk gaçacak. K** StUOJâ: Kr ıtafeiMfc otnMcaic. RUZöEıKuay w dofluySSrtin MR. n s n orö kuvHM KeMfc... DmiılHdt (Ozgir y*kz w gundaOusndn 3 ia 5 kuvvetnde » aO« 10ta21 dentoni h ö ı « a * . D6N1Z Mnctanle. Marmaraifc Karatatti panpat bukrtu, Mriâ ıfcradennc az btAıtkj» ı ç * geçectk. Dtriz. m ı M I ttga cM>. « M ? uzak<10Ididto*OENtZSUYUSl <ı0Odui»(Wdaotoc*uOENZSUYUS CAKUKLMV: FMke wistandğruırtta 27, AnWya M n i n Faftp v» U a v r t a 26. Itornrurisii 24. bnv'de 23. Ç«me v» Bakurt da 22, Hsatea'ndaZİ Ç m t o * • ftfcnüj w Snoma » Sııraun • 0*Qi ve Yıtorftta S «trecafc Vsn gOUNfe hma. « * w c buluflu gecec*. ıfegfc laay » daOu yftnfcrd n M i , n s n ana kundfe esKek. GU kA« * M g * oiacık. görüş uzattjı 10 km doA B A A 27 EYLÜL 1987 TÜRKİYE'DE BUGÜN 36° 19° Oyjftalor A 29° 10° Edkne A 34° « ° Eranon A 28° 8>En»un B 23° 4 ° E * ş a l * B 29° 9°Gaâarrt8Ç A > 37 ?1°Sresun B 32°ie°Gumu$haneB 24° 12° HaUdıi 32°14°lspam 30° 6°bOnW 29° 9 ° b ı * > ZT 10°K«s 23° 8°Kastamonu B 28° 7° Kayseri A 29° 10° KvMarei 26°M°Konya 27° e°KDBhya 32° 15° Mslatya 34°1S°Manoa 27° 13° K.Maras 29° 8°M«rsin 25° «=MuJla 28° 8°Muş 33°20°Nigde 21°15°0nlu Helsınk, 1 j, DÜNYA'DA BUGÜN AmstErtam B 18° A 34° Anvran A 30° Mına A 34° Baraiora Y 21° Y 18° Basal Y 23° Btlgrat Y 18° Berfn Y 18° Bonn B 19° BriUsai B 20° Canevn Dddc Dubayi A 35° Frankturt B 18° A 32° Y 10° A 38° Kopanhig Y 12° Y 18° Lettoşa Lningnd Londra Madrid Uttaıu Uanmal Moston Munh felo Pırâ Prag Boma Sotya Smı «Aviv Veradik ZI«îh A32° Y K« B 18° Y 22° B 26° Y 12° Y 13° Y 18° B 21° B 20° B 19° A 36° B 3tP Y 27° A 32° A 29° Y 18° Y 23° B 19° Y 2*> ' r Lenfograd j ^ »osfcova MUSTAFA EKMEKÇt ANKARA NOTLARI Kenan Bey'in Sırça Köşkü... Baba, öğluna şöyle demiş: 27° 8°(te Irymta Uunacak... K M m l orman yangıntan içn Manrara.£ge » Akd n t t k h M . H n m papk buiutlu, Ege « A«eıiz açı* vc a buMfcı gaçMk. Rtagfc •»•» » * * ) y W e ı * n h r t l arasn o m kuvvetfe ese< * . O r t t n a ritf n m . Itarmrtttı ytale 40ta60t Ege « Akdenc'ıje y&afe » « ı S t <c«kn« m y C M t s a f c * I t a r m r t » 25 «a 31 Ege ve Atattntffe 29 b 35 dcrece aot^nöa buknacak. • j«6rmjrki A A A A Bokı A Burea ÇânaöıaJe A A Coıum A 28° 13° Samsun 29° 7°S»rt 2S°17°SnO!> 32*14*SMS 28° 5°1uncal 27°12°U5«k 29° 9°V*n 25° 24° O M O 28° 8°Ît Aıpk BMuOu K laft S ssk V Ka/ı/re, Komutanlık'tan emir: MHP'yi ara (Boftarafı 1. Sayfada) Akyazan'a sıkıyönetim komutanlığınca şu emir verilir: "MHP genel merkezini ara, emniyete al, suç teşkil eden kanıtlan topla." Yüzbaşı Serdar Akyazan, kendi bölüğünden iki takım ve ayrıca sıkıyönetim koroutanhğınca verilen iki tank ile birlikte sıkıyönetim karargâhının bulunduğu Mamak'tan 12 Eylül sabaha karşı saat 02.1 S'te hareket eder. Yüzbaşı Serdar Akyazan, geceyansı saat 03.00'te Bahçelievler 3. caddedeki MHP genel merkezine ulaşır. Ancak bir aksilik olur. lank takımı MHP genel merkeri önjine zamanında gelememiştir. Yüzbaşı Akyazan saaüne bakar. Saat 03.00'tür. Verilen emir gereği gece saat 03.00'te binaya girmesi gerekmektedir. Yüzbaşı, tank takımını beklemeden emrindeki birliği "güvenVk" ve "anıma" timleri olmak üzere ikiye ayınr. "Gövenlik timi" bina çevresini kuşatırken, "arama timi" de MHP Gençlik Kolları genel merkezine girer. Askeri tim tarafından aranan MHP Gençlik Kollan binasında şu silah ve malzemeler ele geçer: 8 nun çapında Bnmning marka ubanca. 6J5 mm çapında iizerinde 383337 Noiu "Meuserwerke AG Poelndergan yazılı Ubanca. 3S kaübrclik Smith Vesson narlta Ubanca. Patlayıcı maddeler. Ayrıca, tıbbi malzemeler, üç tane peruk da ele geçer. Yüzbaşı Serdar Akyazan, durumu tabur komutamna bildirir. Bunun üzerine emniyetten bir ekip de MHP genel merkezine gelır. Bu polisler Yüzbaşı Serdar Akyazan'ın denetimınde askeri trnı ile beraber arama yaparlar. Daha sonra 12 Eylul sabah saat 08.00'de askeri savcüar MHP genel merkezindeki aramayı üstlenirler, arama ertesi gün de devam eder. Turkeş'in odasından ve özel çekmecesinden çok ilginç belgeler çıkar. Belgeler askeri savcıhkça tek tek degerlendirilir. Askeri savahk, 14 Eylül 1980 tarihinde 1980/7040 saşılı yan ile sıkıyönetim komutanhğma şu başvuruda bulunur: "12.9.1980 günü sıkıyönetim komuUnınm şifahi emirieri gerefince MHP gend merkezinde yapüan ve halen sttrdürülmekte bulunan aramalarda ele geçen suç konusu eşyalar ile ttgüi Usteler ekte sanulrouştar. Ele geçen silab ve diger belgeler ışıgında MHP Genel Başkanı Alpaslan Türkeş ve yine ekli Ustede adlan ytızılı oian MHP Genel Idare Kunılu bakkında 353 sayüı yasanın 35. maddesi gereğince soruşturma devam etmektedir. Sanıklara isnat edilen suçnn asr cezalık mevattan olması nedeniyle ttimünün gözetim altına alınarak sonıştunnanın gözetim alünda sürdürülmesini arz edeAskeri savalığm bu yazısı üzerine Ankara Sıkıyönetim Komutanı Recep Ergun, Genelkurmay ve Milli Güvenlik Konseyi Başkanhğına şu yazıyı yazar: tlgi: Ankara Sıkıyönetim KomuUnhğı Askeri Savcılı|ının 14.8.1980 tarih ve 1980/7040 sayüı yazısı. Mffii Güvenlik Konseyi Başkanlıgmın genel emirieri ve buna dayandarak Ankara Sıluyönetim KomnUnhguun talimab üzerine, 12 Eylül 1980 Uribinde AP, CHP, MHP ve MSP ile diger siyasi partikrin genel merkezkrinde sıkıyönetim askeri savcıugının nezaretinde giivenlik kuvveüerince aramalara başlanmıştır. Bu cnmleden olmak üzere, MHPnin Aakara Babçelievler semtinde bnlunan genel merkezinde yapılmaya başlanan ve bu ana kadar devam eden arama sırasında ek 1 listede silab, bomba, Ubanca mermisi ve sair malzeme ile önemli nitelikte yazüı belgekr de geçuilmistir. Bunlardan bazüanna ait fotograflar ekte sanulmuştur. Bu nedenle anılan siyasi partinin Uçe merkezlerinde de aremalar yapılacaktır. Bu olayla ilgili olarak, Ankara Stkıyönetim Komutanlıgı Askeri Savcdığınca gözetim alüna almması teklif edilen ve komutanlıkça da uygun göriilen kişilere ait isim listeleri ek 2'dedir. Diğer siyasi partüer Ue ilgili aramalar sürduriilmekte olup, sonuçlar aynca bildirilecekür. BUgilerinize arz ederim. Sıkıyönetim Komutanı Recep Ergun'un Genelkurmay ve Milli Güvenlik Konseyi Başkanhğına yazdıgı bu yazı, MHP genel merkezindeki aramanın "MGK başkanbfının genel emirieri ve buna dayanılarak Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı'nın talimaö" üzerine yapıldığını, çok açık biçimde ortaya koymaktadır. Ankara Sıkıyönetim Savcılığı, aramalardan sonra 19.9.1980 tarihinde komutan Recep Ergun'a "ne gibi işlem yapdacajım" sorar. Recep Ergun, askeri savcının yaptığı bu başvurusunu, 19.9.1980 gün ve 1980/5100 sayüı yazı ile birlikte Genelkurmay Başkanlığına sunar. Recep Ergun'un yazısı şöyledir: Milli Güvenlik Konseyi emirieri dogrultnsunda, 12.9.1980 Urininden itibaren, genel merkezleri Ankara'da bulunan siyasi parti merkez ve şubelerinin aranıp faaliyetlerinin durdurulması nrasında: MHP gend merkezinde snç unsurianna restlanması üzerine komnUnlık emri ile aramaya Ankara Sıkıyönetim KomaUnhgı Askeri Savcılıgı'nca devam edilmiş ve suç teşkil eden silah, malzeme ve dokümana savcılıkça el konmuştur. Bu durum karştsında, adı geçen siyasi parti genel başkanı ve gend yönetirn kunılu üyeleri Ue bunlara bagü örgntterin mcnsnplan hakkında soruşturma yapılıp yapılmayacagı konusunda savcılıkça komutanlığımıza hitaben yazüan yazı ekte sunulmnştar. Geregini arz ederim. Buraya kadar sunduğumuzbelge ve bilgilerden şu sonuçlar çıkıyor: MHP genel merkezini aramakla görevlendirilen Yüzbaşı Serdar Akyazan, sıkıyönetim komutanhğının emri Ue hareket ediyor. Aramalar, Recep Ergun'un şifahi emri ve talimatı Ue yapılıyor. Komutan Ergun, bu aramalann (MGK'run genel emirieri) ve kendi (talimatı üzerine) yapıldığını MGK'ya yazdığı yazı ile bildiriyor. Askeri savcı Soyer, bu aramalardan sonra sıkıyönetim komutanından 'ne gibi bir işlem yapılacagını' soruyor. Recep Ergun da MHP hakkında 'ne işlem yapacagını' MGK'dan soruyor. Bu belgeler, Recep Ergun'un MHP genel merkezinin aranması için "şifahi emir vermediği" yolundaki sözlerini hiçbir yorumu gerektirmeyecek biçimde yalanhyor. Devam ediyoruz: Bundan sonraki gelişmeler, Soyer'in anlattığı gibi olur. Sıkıyönetim Komutanı Ergun ve savcı Soyer, MKG'ya giderler. Soyer, MHP genel merkezinde bulunan belge ve silahları konsey üyelerine gösterir. MKG'da oylama yapıhr. OybirUği ile MHP hakkında soruşturma açılması kararlaştınhr. Bu toplantıda MHP soruşturmasında görev almak üzere savcüığın emrine bir polis timinin de verilmesi kararlaştırıhr. Aym toplantıda 1402 sayıh Sıkıyönetim Yasası'na bir madde eklenerek merkezi Ankara'da bulunan parüler hakkındaki sonışturmalann Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı'nca yapüması kabul edUir. Soruşturmaya bundan sonra devam edilir. MHP hakkındaki "yazüı soruşturma emri" bu tarihten önce verilir. Bu tarihten önceki aramalar, sıkıyönetim komutanımn "şifahi emri" Ue yapıhr. Savcüık, sıkıyönetim komutanı Ergun'un emrindeki Yüzbaşı Serdar Akyazan komutasındaki askeri timin 12 Eylül gecesi başlattığı aramayı yine Ergun'un "şifahi emri" ile sürdürür. Yapüan aramalarda, ilk anda bulunan silahlann dışında, 7.65 çapında 7385235 No'lu Kınkkale tabanca, bir adet 9 mm. çapmda SmithVesson marka tabanca, 1 bir adet 7.65 çapında 7666 No lu tabanca, bir adet 6.35 çapında 20345 No'lu tabanca ve toplam 272 adet mermi Ue çok sayıda yazüı belge ele geçer. Soyer'in sözlerine noktalı virgül koyup, bu konudaki belgeleri sunmarruzın amacı olaya açıklık getirmektir. Komutan Recep Ergun'un imzasını taşıyan yazıdan aramaların 'Milli Giivenlik Konseyi'nin genel emirieri ve komutanın talimau' üzerine yapıldığı bu kadar açıkken, bir orgeneralin 'Şifahi emir bUe vermedim' dıye açıklamada bulunması, daha doğrusu bulunabümesi, gerçtkten çok düşündürücüdür. Bu konuyu böylece saptadıktan sonra bir başka konuya, sıkıyönetim komutanlıgı askeri savcüığındaki "emanet deposu"ndan çalınan silahlar konusuna gelelim. Bu konudaki belgeler yine hiçbir yorumu gerektirmeyecek biçimde emekli orgenerali yalanlamaktadır. önce olay neydi? Bugün nasü gündeme geldi? önce bu konulara açıklık getirelim: Tarih, 26 Ağustos 1980*dir. Recep Ergun Ankara Sıkıyönetim Komutanlıgı görevine yeni başlamıştu". Askeri savcılık emanet memurları polis Ahmet Uzun ve polis Mustafa özcihan ve sivilmemur Remzi Köse, askeri savcüığa başvunırlar. Yaptıkları sayım sırasında henüz balistik muayeneden geçmemiş 28 tabancanın emanet deposundan çalmdığını saptarlar. Olaya sava yardımcısı Deniz Hâkim Yarbay Enis Tunga el koyar. Yeniden sayım yapıhr. Emanet deposunda yapüan sayım 28 ağustostan 31 ağustosa kadar sürer. Bu yeni sayırnda bir tabancanın daha çalındığı saptanır. Nurettin Soyer, o sırada yıllık izindedir. Durum, lzmir Gümüldür'de dinlenmekte olan Soyer*e telefon ile bildirilir. Soyer, kıdemli sava yardımcısına gereken talimatlan verir. Savcüık, bir kurul oluşturarak, çalınan silahlann hangi sanıklarda yakalandığını saptar. Olay bir raporla Recep Ergun'a bildirilir. Bu işlemler, Deniz Hâkim Yarbay Enis Tunga tarafından yürütülür. Komiser Süleyman Ulns, Komiser Yardımcısı Cengiz Yümaz ve Top. Kd. Başçavuş Kamber Kurt, tuttukları 20.9.1980 günlü tutanakta şu saptamayı yaparlar: Emanetin bulunduğu kısmın dışandan herbangi bir zorlama ile kat ve pencere ile duvarlann kırüma, delinme bulunup bulunmadığı bakıldığmda, dışUn pcncerenin yuvarlak ve lama demirden korkuluk bulunduğu, herhangi bir zorlama olmadığı, emanetin çevresini kaplayan duvariara bakıldığmda sağlam ve herhangi bir zorlama olmadığı, kapının dışanda ve lama demirden yapünuş tüm olarak korknluğun muhafazasuun ve asma kilitii olduğu, burada da herhangi bir zorlama olmadığı görülrnüştür. 1 Eylül 1980 günü Savcı Nurettin Soyer, Sıkıyönetim Komutanı Recep Ergun'a (1980/477) sayı Ue yazdığı yaada şu istemde bulunur: Savcdıgımıan emanetinde bulunan silah nevinden olan suç aletkrinin her gün biraz daha miktanun artması ve Ubanca nevinden olan suç aleflerinin büyük paralar karşüıgında temin edilebilme hususunun bizce malum bir husus olması nedeniyle süahlar Ue ilgili emanetin yenibir düzenlemeye Ubi tutulmasının uygun olduğu göriisnndeyiz. Yeni yapüacak düzenlemeye kadar emanet depolarımız kilitli olarak bekletilecektir. Geregini emirlerinize arz ederiz. Askeri Savcı Yardıması Enis Tunga, valiliklere, il jandarma komutanhklarına, Emniyet Genel Müdürlüğü'ne birer yazı göndererek, "cins, çap ve numaralan beünilen silahlann ele geçmeleri hamıde savcüığa gönderihnesini" ister. Ancak bu silahlann bir teki bile ele geçmez. Savcüık bir yandan bu önlemlere başvururken, bir yandan da olayda sorumluluklan görülenler hakkında soruşturmaya geçer. 9 Eylül 1980 tarihinde Savcı Tunga, emanet memurlan polis Ahmet Uzun, polis Mustafa Özcihan ve sivil memur Remzi Köse haklannda "gryabi tutuklama" isteminde bulunur. Enis Tünga'nın bu başvurusunda savahk emanetine gelen paralarda da eksiklik saptandığı belirtüir. Sava Tünga durumu şoyle özetler: Savahk emanetine gden paralaria bankayla ilişki kurmak snretiyle dökümünün yapüması istenildiğinde cevapUn kasa defterinin düzenli şekUde tutulmadığı, geliş kaydına rastlanmadığı halde 22.8.1980 tarihine kadar yansıyan 35.047^0 TLlik açıktan 32.212 TL'nin bankaya yatınldığı, halihazırda açığın 6348.47 TL olduğu ögremldi. Askeri mahkeme tutuklama istemlerini reddeder. Samklar tutuksuz olarak yargılamrlar. 4. Kolordu Askeri Mahkemesi'nde yapüan yargüamalar sonunda polis memuru Ahmet Uzun mahkum olur. Bu karar, Askeri Yargıtay 1. Dairesi'nce "Bu suçlann askeri yargının görev alanına girmediği" gerekçesiyle bozulur. Samklar hakkında soruşturma başlar başlamaz, Savcı Nurettin Soyer, sanık sivil memur Remzi Köse"nin Askeri Yargıtay'daki görevine geri gönderilmesini ister. Bir sure sonra Köse, Askeri Yargıtay'daki görevine gönderüir. Askeri Mahkeme, Yargıtay karanna uyar. Dosya bu nedenle 1987 yüı şubat ayında Ankara Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderilir. Ankara Beşinci Asliye Ceza Mahkemesi, olayda hem "ihmal" hem de "zünmet" suçu bulunduğu gerekçesi ile dosyayı ağrr ceza mahkemesine gönderir. Olay budur. Şimdi gelelim olayın Sıkıyönetim Komutanı Recep Ergun tarafından yorumuna. Emekli Orgeneral Ergun, Türkiye gazetesine yapüğı açıklamada şunlan söylüyor: Savcılık yediemininde bulunan 30 kadar silah kaybolmuştn. Suç unsuruydu aym zamanda bunlar. Nurettin Soyer, 30 tabancayı kaybetti. Müfettiş istedim, geldi. Ne yaptı bilmiyorum. Galiba hiçbir şey yapmadı. Amaben mecburdum bunu gerekli mercilere intikal ettirmeye. Zira bu 30 silah olaylardan gelmişti. Suç deliliydi. Hepsi kayıp oldu. Nurettin Soyer'in sorumluluğundaydı bu silahlar. Kayboldular. Ergun, bu acıklamasun şu yargısıyla bitiriyor: Bütün silahlar sol örgütierden toplanmıştı.. Bu çok agır bir suçlamadır. 12 Eylül öncesi MUli Istihbarat Teşkilatı'nda müsteşar yardımcılığı yapan bir eski sıkıyönetim komutanımn bu açıklamalarını okuyan herkes, olay hakkında derin kuşkulara kapıhr. Çünkü bu sözlerin sahibi bir orgeneraldir, hem de MlTte görev yapmış bir sıkıyönetim komutanı. Bir sıkıyönetim komutanı elinde bir kanıt olmadan bütün bunlan nasü söyleyebilir? Şimdi belgelere kısaca göz atahm. Eğer, bu silahlann tümünün komutanın açıklamalannın tersine, "bütün silahlann sol örgutlerden toplanmadıgı" sonucuna ulaşırsak, o zaman Ergun1 un bu konuda kamuoyunu yanılttığı aritmetik kesinlikle ortaya çıkacak demektir. Dosyadaki belgelere göre çahnan silahlann hangi olaylarda ele geçtiğini yalnızca birkaç örnekle birlikte saptayalım: Sanık: Ragıp Çavnşotlu». Dava: Sol örgüt... Marka: Armes.. Esas No: 1980/3242. Sanık: Abdurrahman öncel. Dava: Gasp... Silahlı sağ...Marka: Browning, iki adet... Dava: J980/3315. Sanık: Serdar Çdebi ve arkadaşlan.. Dava: sol... Pankart asmak.. Sanık: Dogan Hepgül.^ Dava: Ateşli Silahlar Yasası'na muhalefet. Marka: VİZÖT.. Dava: 1980/3349. Sanık: trfan Yaman ve Mithat tdemen.. Dava: Ateşli Silahlar Y'asası'na muhalefet. Dava 80/3885. Sanık: Zafer Köleten, Necmi Agır, Doğu Can adlı sa/uklar, dosyadaki belgelere göre sol örgüt sanıklandır. Bu ömekler gösteriyor ki, bu silahlann bir kısmı sağ, bir kısmı da sol örgüt samklannın üzerlerinde yakalanmıştır. Bu yüzden, Ergun'un "Bütün bu silahlar sol örgütlerden topianmıştı" geneUemesi gerçeklerle bağdaşmamaktadır. Sıkıyönetim Askeri Savalığı1 nın 1980/3335 sayılı iddianamesinden aktaracağımız şu bölüm, Sıkıyönetim Komutanı Ergun'u yalanlamaya yetmektedir. Sanüüardan Abdurrahman öocel, Metin Geğin ve MnsUf a Kayıaoglu, iş orUkngı yapmalan yanı sıra benimsedikleri sağ görüşun Türkiye'de daha etkin hale gelebOmesi için kendi aralannda sohbet toplantüan vapbklan ve bu toplanttlarda zengm isadamlannın ülkücü gençliğe yardım etmeterini sağlamak gerektiğini, bunun ise ancak zengio işadamlannı korkutmak suretiyk sağlanabilecegi görüşüne varmışlardır. £engin işadamlannı korkutmak ve sonradan onlan etkileyerek solculara karşı olmalannı sağlamak amacıyla yapüacak işler için haklannda gıyabi tutuklama karanndan ve ülkücü göriişü benimseyen Dülger ve Akkaya ile yine ülkücü göriişe sahip Gürieroğlu ve Etci'nin iştiraki ile meydana getirdikleri teşekkül ile Uk eylemin Gegin'in iş hayaündan tamdığı Kimya Sanayi Anonim Şirketi Yönetim Kunılu Başkam'na karşı yapüması karariaştınhnıştır.t...) Plan gereğince işadamının evine silah ile girikcek ve kendilerini n 'Türkiye Halk Kurtuluş örgütü' üyesi olduklanm bdirtecekler ve kıymetli eşyayı gaspedeceklerdi. Depodan çalınan silahlar arasında bu silahlı sağ eylemcUerde ele geçen tabancalar da bulunmaktadır. Çalınan silahlar Ue Ugili yargılamalar sırasında açık duruşmada okunan Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün 22 Eylül 1980 gün ve 2072 sayıh yazıda, savcılık emanet deposunda görevli Ahmet Uzun ve Mustafa özcihan adh polisler ile Remzi Köse adlı sivil memurun "sağ göriişlü" olduklan bildirihnektedir. Görülüyor ki, sıkıyönetim komutanının çalınan silahlar Ue ilgili "Bütün silahlar sol örgütlerden toplannuşlardı" yolundaki açıklamalan gerçeklere açıkça ters düşmektedir. Bu silahlan çalanlar kimlerdir? Bu konu bugün de ayduüanmış değüdir. Depo kapısı kınlmamış, depoda, pencere, duvar ve kapıda herhangi bir zorlama da olmamıştır. Demek ki, birtakım hünerli eller balisıik incelemeden geçmeyen bu süahlan ahp kaçmışlardır. Hem de arkalannda küçük bir ipucu bUe bırakmadan. Belki amaçlan çok önemli bir olayda kullanılan tek bir silahı alıp götürmek, böylece bu çok önemli olayın aydınlanmasını engellemekti. Bu yüzden sağ ya da sol sanıklardan yakalanan 27 silahı birden ahp götürmüşler, bu yolla da hangi silahın niçin çahndığını kanıtla>acak ipuçlaruu da yok etmişlerdi... Kimbilir? Belki öyle, belki değil. Bilinmez ki. Bir süuyönetim komutanı böyle bir olay hakkında, aradan yıllar geçtikten sonra nasü olur da böyle yanıltıcı ve suçlayıcı açıklamalar yapar? En azından şu bizim harcadığımız çabayı gösterip, dosyayı incelemesi, açıklamasını da bu dosyayı gördükten sonra yapması gerekmez mi? Kaybolan silahlar konusu gerçekten çok önemlidir. Araya girip, konu hakkında bu nedenle bu kadar aynntıya yer verdik. Aym olayı bir de Soyer'in anlattıklanndan öğrendikten sonra MHP'nin son yöneticüerinden Murat Bayrak hakkında Ankara sıkıyönetimince niçin soruşturma açılmadığı ya da açılamadığı konusuna gelelim. Sıkıyönetim emanet deposundan çalınan silahlar ve Murat Bayrak konusu 12 Eylül öncesi ve sonrasırun çözüm bekleyen "bilmeceleri"nden yalnızca iki tanesidir. Oğlum, kırk gün nam&z kılarsan, şu dükkânı sana vereceğim; ayrıca, malımı, mülkümü de sana bırakacağım! Çocuk, "Peki" der, başlar namaza... Kırkıncı gün, babasına gelir: Baba der, kırk gün doldu, ver bakalım dukkanı! Kurnaz baba, güler. Oğlum, bana dediler ki, bir insan kırk gün bir şgyi yaparsa, ona alışırmış. Ben de sana onun için söyledim. Ben ölünce, bu dukkân da mallar da zaten senin!.. Baba der çocuk, senin böyle yapacagını bildiğim için, namazları aptessiz kıldıydım! Bu fıkrayı, Kayserili dostum "Felâket Ati" anlatmıştı. • • • En çok "Atatürk" sözünün edikjiği yıllarda kapatıldı Atalürk'ön kurduğu Türk Dil Kurumu; kapatıldı da ne oldu? Türkİslam Sentezcileri'ne testim edikJi. Kurum, bir "arpalık" oldu çıktı; Atatürk'ün bıraktığı paraları çıtır çıtır yiyoriar mı ne tşte? Bunlann hesabı bir gün sorulur. Kenan Bey de çokları gibi yanhşını er geç anlar mı? Türk dilinin özleşmesine gonül verenler, Türkİslam Sentezcileri'ni seyredip duracaklar mıydı? Durmadılar işte. Bir avuç kişi, "Dil Demeği"ri\ kurdular. Oil Demeği'nin başı dertten kurtulmadı. Atatürk'ün devrimine sahip çıkmak kolay değildi. Elbette güçlükler çıkacaktı. idare Mahkemeleri, savcılıklar, ifadeler. Aklanmalar... Ankara Valiliği'nin yeni başvurulan; bu engeller, gerçekte çalışmaların tuzu, biberi oldu. Ya2 aylannda boş duracaklanna, dilciler savcılıklara taşındılar. İyi oldul Bunlann başlıca yaran, kamuoyu gerçekleri ögrendi. Kamuoyunun ilgisı arttı. Artık, üye yazımına geçilebilirdi. Derneğin geçici yeri, Kızılay'da SSK İş Hanı Kat 7, 425 numaraya başvurular yagdı. İlgi arttıkça seviniyorduk. Cevat Geray'ın başkanlığındaki yönetim kurulu sık sık toplandı. Tahsin Saraç asbaşkanlığı, Aydın Köksal genel yazmanlığı, Sevgi özei sayman üyeliği yapıyortardı. Yönetim kurulunun üyeleri de şoyleydi: Ali Püsküllüoğlu, Atilla Gökturk, Ha/dun uzen, Retet Erim, Orhan Asena, Ali Rıza önder, Beşir Q6ğüş... Dil Demeği'nin parası, pulu sadece üye ödentileri. Atatürkün kalıtı, Türkİslam Sentezcileri'nin elinde. Atatürk'ün bıraktığı paralar olmasa da Dil Derneği yaşayamaz mı? DikJe özleşme çalışmalan parasız olmaz mı? Dil Demeği'ni, SetçukAltan, "İşte Atatürk'ün kurmayı özlediği dernek buydu" diye tanımladı. Halka, aydına alabildiğine açık bir dernek işte. Dernek Ankara'da İş Bankası Mithatpaşa Şubesi'nde 249006 numaralı hesabı açtı. Dernege üyetik ödentisi gönderecek üyelerte, bağışta bulunmak isteyenler bu hesaba paralannı yatırabilecekler. İstanbul'da yayımlanan ikinci sayısı çıkan "Türk Dili Dergisi" de dilseverlerin çabalarıyla çıkıyor. Onun haberieşme adresi: PK 118, Kadıköyİstanbul... Dün dil bayramıydı. Bayram olarak kutlanışın 55. yılı. Eski TDK Genel Yazmanı ÖmerAsım Aksoy, dün bayram günü okunan mesajında özetle şöyle dedi: "Dil bayramını dört yMır derin bir burvkluk içhde kutSuyoruz. Bu burukluk, Atatürk'ün çocuğu olan Dil Kurumu'nun yaşarrnna son veren ve yerine, kendisinin evlat edindiği başka bir çocuk koyan devletın, hukuk i/keterine aykın eyieminden ileri geüyor ve karsılaştırma yapmaktan kendimizi alamıyoruz. 55 yıl önce bugün, Vüce Ata, Türk Dili Tetkik Cemiyeti'nin doğum törenine devletin en görkemli sarayını özgulemekle konuya ne denli önem verdiğini göstermişti. Son nefesine değin ustüne titrediği, ulusal bilinç ve ülkü ile donatıp yetiştirdiği çocuğunun kendisinden sonra da ulusa bu doğryltuda hizmet etmesi için bilinen vası'yetnameyı düzenlemişti. 51 yıl sonraki devlet yetkilileri ise Atatürk'ün bu kalrtıcısmı yasa/ar çıfcararafc ortadan kaldırdı; ona vasiyet edilmiş olan kalıtı da kendisinin güdümünde olan başka bir çocuğa verme yolunu tuttu. Bununla da yetinmedi; son aylarda Atatürk'ün dil ülküsü yolunda çalışmak isteyenlerin girişimini suç sayarak yasakladı ve yargı organlanndan, girişimcilerin cezalandınimasını istedi. Devrim tarihimiz; 1987 yılındaki bu hükümet tutumunu kınayarak sayfalanna geçirecek, buna karşı yasaklamayı ve cezalandırma isteğini yasalara aykın butan yargı organlarmın kararlarını, pariak adalet belgeleri diye övec&ktir. Bugün içimizdeki burukluk sürse de elimizde böyle adalet belgeleri, kutsal emaneti yukseltme görevimizin coşkusu ile bayramımızı kutiuyoruz. Yine bugün, Atatürk'ün kurmadığı Türk Dil Kurumu da dil bayramı adryla bir tören düzenlemiştir. Ama, kurum merkezinde değil, yani dört yıldan beri hazıra konrnuş olduğu ve eski TDKnın yaptırdığı Kavaklıdere'deki yapıde değil, Diyarbakır'da. Dil bayramını başka kentte kuüamak, kurum merkezinde kutlamaya engel miydi? Dört yıl öncesine değin, bu bayram, eski TDKnın örgütleri bulunmadığı halde, yurdun her kösesinde kutlanırdı. yeni Dil Kurumu, bir hükümet örgütü olarak, istese kutlamayı, yurt öiçüsünde oe/çek/eştıremez mrydı? Türkİslam tezine bağlı olan bu kurumun, bayramı içtenlikle kutlayacağına nasıl inanılır ki, tezlerinin dil alanmda adı "Osmanlıcacılık"ör. Bu nedenle o tören, Atatürk'ten kalan bir geleneğe uymadılar denmesJn diye düzenlenen içtenlikten uzak, biçimsel bir göstehş olmaktan başka bir nitelik taşryamaz..." Ûmer Asım Aksoy, sözlerinin sonunda şöyle dedi: "Şuna inanryorvm ki, Atatürk vasiyetinin, vasi/et edilepe döneceği gun de uzak değildir. Elimizdeki adalet belgeleri, o gunün muştucusudur." Dil Demeği'nin yeni üyelerinden Hıfzı Veldet Volidedeoğlu da mesajının sonunda şöyle diyordu: ".. Kapatılan Türk Dil Kurumu üyesi kimliği ile kannca kararmca, nasıl çahştımsa. bundan böyle de onun yerini doldurma yolunda yürüyecek DİL DERNEĞf'nin sıradan bir üyesi olarak aynı coşku ile çaba harcamayı görev bileceğim. Bu inancla Dil Bayramı'nt yürekten kutlar, törene katılan bütün üiküdaşlanmh za içten sevgi ve saygılanmı ve her zaman başan dilekterimi sunanm..." Dil Derneği üyelerinden Nadir Nadi, mesajında "Atatürk'ün devrim ve ilkelerine yürekten bağlı olanlar, bugün Dil Bayram^ nı kuüuyorlar. Bu mutluluğu birlikte yaşayamamaktan, aranızda o/amamaMan üzgünüm. Dilimizi sevenlerin, bu sevgiyi yeni kuşaklara da aşılamasını sağlayan bayramımız kutiu olsun. Hepinize içten sevgiyle..." diyordu. SATIŞ MÜHENDİSİ Çokiyi derecede İngilizce bilen, kaynak ürünlerinin tanıtım ve eğitim çalışmalan ile mümessillik faaliyetlerindegörevlendirilecek ÜRÜN ÜÜ SORUMLUSU İyiderecede İngilizce bilen, pazarlarna konusunda deneyimli, ürün pazar payını, fiyat analizlerini, ürünün imalatmdan satışına kadar tüm evrelerini takip etme sorumluluğunu üstlenecek rim." KREDİLER ŞEF MUAVİNİ Müşteri hesaplarının titizlikle yürütülmesinden, istihbarat ve kredi kontrol çalışmalarından sorumlu olacak Tüm adayların Konusuyla ilgili yüksek tahsilli, Geniş bir organizasyonda grup çalışmalarına uyum gösterebilecek, Askerlik görevini tamamJamış, 30 yaşını aşmamış olmalan gerekir. isteklilerin yazılı başvurularını ilgilendikleri görevi belirterek, fotoğraflı özgeçmişleriyle birlikte alttaki adrese 2.10.1987 akşamına kadar göndermeleri rica olunur. Başvurular gizli tutulacaktır. StîRECEK 1 E K İ M' D E Kaynak Tekniği Sanayii ve Tıcaret A.Ş. Valikonağı Cad. Sonu Y.K.B. Vakıf Tesısleri Kat 7 Daire 3 Nişantaşı/İSTANBUL Kaynak Tekniği Sattayii ve Tıcaret A.Ş. bir Eczacıbaşı Topluluğu kuruıuşudur
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle