19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 EYLUL 1987 HABERLER CUMHURİYET/7 Özal, Isveç ve Danimarka radyolarında referandumu savundu: Halkuı fikrini soracağız Bundan sonra her anayasa değişikliği için halkoylamasına gidileceğini anlatan ve ANAP'ın bu kapıyı açtığını söyleyen Başbakan Turgut özal, "Evet de çıksa, hayır da çıksa farketmez. Biz onlar gibi ille de şu oyu vereceksiniz diye baskı yapmıyoruz " diye konuştu. FERRUH YTJLMAZ Başbakan Turgut Özal, tsveç ve Danimarka radyolanna verdiği demeçte, "Bizim için evet de olursa, hayır da olursa fark etmez. Çünkü bu konuyu vatandaşın lakdirine bıraktık. Vatandaşımızı ille hayır vereceksin diye onlann yaptığı gibi zoriamadık" dedi. Başbakan Özal'a yöneltilen sorular ve yanrtlan şöyle: Bu kadar büyük bir gerginHk, böyle bir referandum için gerekli miydi? ÖZAL Şimdi bir kere şunu söyleyeyim. Başından beri de söyledim, ben referandumdan ziyade, gelecek seçimlerin propaganda hazırhkiannı yapıyorum dedim. Bu şekilde bizim tarafımızdan referandumla ilgili olarak bir gerginliğin çıkarılması mevzubahis değildir. Karşı tarafın mitinglerine bizim taraftarlarımız gidip herhangi bir çirkin harekette bulunmamışlardır.' Hatta teşkilatımıza talimat verilmiştir: "Çiçek götüriin onlann mitingine." Götürdüler. Karşılaştığımız durum, öbür rarafın biraz sinirli ve bu işi biraz kendilerine göre ölum kalım meselesi olarak görmelerindendir. Çunkü, 'hayır' çıktığı takdirde hemen hemen siyasi hayata tekrar dönmeleri mümkün olmayacaktır. Yani 5 sene sonra dönebilirler, ama o zaman tabii iş işten geçmiş oluyor. Oylamada, "hayır" çıktığı takdirde, 7 eylül sabahı Türki>e'nin gündeminde ne var? ÖZAL Bizim bakımımızdan özel bir durum yok. Bizim vatandaşlarımız daha evvel 82 Anayasa oylamasında adı geçen siyasileri zaten 10 sene siyasetten men etmişlerdi. Bugun ortaya konan durum, 5 sene sonra devam etsin mi etmesin mi şeklinde bir sualdir. Etmesini isteyenler 'hayır' diyecekler, etmesini istemeyenler 'evet' diyecekler. ANAP neden hayır kampanyası yiirütüyor? ÖZAL Onu da söyleyeyim. Anavatan Partisi'ne bu referandum sırfsında lüzumsuz bir şekilde çatmaya başlamışlardır. Yani referandumu bir nevi seçim kampanyasına dönüşturünce bizim teşkilatımız da buna reaksiyon göstermiştir. İlk başta dikkat ederseniz biz hadiseyi fevkalade yumuşak gotürmeye çalıştık. Hatta renkler bile göstermedik. Slogan bile atılmadı. Ama öbür taraf butun ağırlığıyla bize, benim şahsıma, 1980 öncesini hatırlatır bir şekilde çok çirkin kelimelerle hucum ettı. Gazetelerde var, bakarsınız. Bu şekilde hücumlar başlayınca demek ki onlar gerginliği istiyorlar manası çıktı. Bizim teşkilatımız da bu sefer başka çaresi yok, 'biz hayır diyeceğiz' dedi. 7 eylül günü sonuç evet olursa ne olacak? ÖZAL Bizim için de fark etmez. Evet de olursa, hayır da olursa fark etmez, çünku bu konuyu biz vatandaşın takdirine bıraktık. Vatandaşımızı hatta ille hayır vereceksin diye onların yaptığı gibi zorlamadık. Konuşmalarımda söylüyorum, "Vatandaşım sen istersen evet de dersin. hayır da dersin." Evet dersen şu olur. hayır dersen şu olur." Benim bunu anlatmak vazifemdir. "Siz ona göre oturun kendiniz karar verin." Tamam mı hadise budur. Bu kampan>a sırasında muhalefete sinirlendiginiz yolunda eleştiriler alıyorsunuz... ÖZAL Sinirlendiğimi zannediyorlar, ama göruyorsunuz gülüp geçiyoruz. Maalesef bazı basın organlarımızda lüzumsuz sinirlendirme telaşı seziyorum. Referandum neler getirecek? ÖZAL Bu güzel bir olay olacak. Çünku ilk defa halkın fikrini soruyoruz. Bütıin referandumlar. Türkiye'de iki defa olmuş. Biri 61 Anayasası'nın tasdiki mahiyetinde, diğeri de 82. Işte ilk defa halka bir konuda fikir sorulmaktadır. Bu demokraside önemli bir aşamadır. Bunun kimse farkında değil. Hatta ben şunu söylemek isterim, yazarlanmızın bunu anlatmaları lazım. tsviçre'de ne kadar halkoylaması olur, birçok ülkelerde ne kadar halkoylaması olur. Ben bu kapıyı açtım. Bundan sonra her anayasa değişikliği için halkoylamasına gidilecek. tcabında özel kanunla getirir ve deriz ki bu konu halkovlamasına gidecektir, çünku artık anayasada bu imkân var. Ama bu içerde hapis kalma meselesi... ÖZAL O ayrı bir konu. Tabii, yazım hikâyesi 5 senede bir yapıbyor. Daha başka metotlar bulunacaktır. Bilgisayarlar gelişiyor. Tahmin ederim onlar da daha moderlesecektir. Konuşmalannızda sık sık 80 oncesi dönemi suçiuyorsunuz. O donemdeki politikacıları suçiuyorsunuz. Ama o dönemde siz de politikaya atıldınız sayılır. MSP'den adaylığınızı koymuştunuz? ÖZAL Hayır, ben politikacı değildim. Ben teknisyen olarak çalıştım. O da 79 aralıkta geldim göreve. Ve 12 Eylül gelinceye kadar Başbakanlık Müşaviri olarak çalıştım. Bir kere adaylığım vardı, ama kazanamadık öyle kaldı. Başka bir şeyim yok, yani poiitikayia hiçbir alakam olmadı. Bir mevkiye gelmedim. Bir mevkiye gelmem, askeri idare zamanında Başbakan Yardıması olmamdır, eğer o politik mevkii sayılıyorsa. Ama esas politikam 83'te başlamıştır. Ve doğru olan da şudur; o dönemde politikacıların kabahati çoktur. 7 ayda, bir cumhurbaşkanını seçemediler. DUYDIJK/GORDIK YALÇiH PEKŞEN "Mavi misin, turuncu mu?" "Turuncu" rctni Doğu kfylüsüne şöyle anlatılıyor: 'Hani portakaJın rengi var ya, /f.s o turuncudur. Oyunu o renge vereceksin..." 50JJ0 milyonluk Türkiyenrn büyük çoğunluğu 6 Eylül günü sandık başına bu kafayla gidece1'.. S Ara tatilde anlaşma sağlanamadı Meclis işbaşı yapıyor AMSUN Ankara'nın ötesinde (Yani Doğu'da). iki haftaya yakın bir süre dört liderin peşinde koşuşturma ile geçti: özal, Demirel, İnönü ve Erbakan... Kendı deyişlerıyle "er meydanına çıkmış" bu dört kişinin bende bıraktıkları izlenim, yine güreşçi deyişiyle şöyle oldu: Bir yalancı pehlivan, bir kocamış pehlivan, bir acemi pehlivan ve bir yalnız pehlivan... Bunlardan ilk üçü konusunda çok yazılıp çizildi. Ben bugün eski yeni tüm politikacılara ibret olması açısından dördüncüsü üzerinde duracağım... Çünkü bu konu önemli.. Daha önce de yazmıştım; politikada ciddiyetin ne kadar önemli olduğunu, politikanın bir 100 metre kcşusu değil, maraton olduğunu yenıden kanıtladığı için... "Türkiye'nin maddi ve manevi mimarı" Necmettin Erbakan'la eskiden seçim gezisine çıkmak "maddi ve manevi" bir işkence sayılırdı. Başka bir deyişle, "Hoca'nın ipiyle kuyuya inmenin zorluğu" her alanda olduğu gibi, seçim gezileri için de geçeriiydi. Çünkü Hoca programına uymak gibi bir endişe taşımaz, "Oğle namazında oradayım" dediği yere, akşam namazına zor yetişir, eğer "ikindide geleceğim" demişse, yatsıyı bile "kazaya bırakarak" ulaşıraı. Bunun da nedeni şuydu: Hoca nerede birkaç kişiyi bir arada görse programa falan boşverir, otobüsünün üstüne çıkarak, "ağır sanayi hamlelerini" anlatmaya girişirdi. Allah'ın beş vakit namazını da günde 10 vakite (veya uğradığı yer sayısına) çıkardığı olurdu. Araya bol bol attığı temeller de karışınca, zaman bir türiü ayarlanamazdı. rinde gülerek soruyorum: "Hocam sizin meşhur bir kadayıfınız vardı. Ne oldu? Kızartıp yediniz mi yoksa?.." Erbakan bu soruya aynı şekilde neşeli yaklasamıyor. OkJukça ciddileşiyor, hatta kızıyor... "Bu çok önemli bir konudur ve Türkiye1 nin baş meselesidir. Bunu bir mizah meselesi yapmak doğru olmaaz" dryor. Ben de işin aslını unutmuşum. Erbakan o günleri anımsatıyor: Ecevit'le koalisyon ortaklığı, CHP'nin "perişan" oJuşu, ara seçimlerde Demirel'in iktidara gelişi ve kendisinin APyi "kerhen" destekleyişi... Demirel'i "kerhen" destekleyince kendisine kızanlar oluyor: "Bu faizci adamı niye destekliyorsun" diye... Onlara şöyle yanıt veriyor o günlerde: "Size Ecevit'in bir şey yapamayacağını gösterdik. Şimdi de Demirel'in bir şey yapamayacağını gösteriyoruz. Şimdi biz desteğimizi çeksek ve yeni bir seçim yapılsa, köylü gidecek yine bu ikisinden birine oyunu verecek. Onun için biz şimdi sabrediyoruz. Ne zamana kadar? Kadayrfın altı kızarana kadaaaar..." " T O V B E I NASUH,..' 1 ~ E ANKARA (Comhuriyet Bürosu) TBMM 17. yasama döneminin 5. yasama yılı çaiışmalarına bugiin başlayacak. Referandum nedeniyle TBMM'nin 15 eylül salı gününe kadar çalışmalarına ara vermesi yolunda, Danışma Kurulu'nda anlaşma sağlanamadı. DSP Danışma Kuruiu'na ilginç bir öneri getirerek, siyasi yasaklann 6 Eylül'e kadar Mecliste çözümlenmesini istedi. Bunun üzerine ANAP ara tatil önergesi vermeyeceğini açıkladı. TBMM Danışma Kurulu dün sabah Başkan Necmettin Karaduman'ın yönetiminde toplandı. ANAP Meclis Grup Başkanvekili Haydar Özalp, SHP Grup Başkanvekili Cahit Tutum, DYP Grup Başkanvekili Ahmet Sarp ve DSP Grup Başkanvekili Sururi Baykal'm katıldığı toplaniıda, ANAP'ın referandum nedeniyle Meclisin 15 eylül salı gününe kadar çalışmalarına ara vermesi önerisi görüşüldü. SHP ve DYP Grup Başkanvekilleri bu öneriye katıhrken, DSP Grup Başkanvekili Sururi Baykal, Meclisin tatiline karşı çıktı. Baykal, Danışma Kurulu'nda yaptıgı konuşmada, referandum kampanyasının çok yıpratıcı boyutlara ulaştığını, büyük masraflar yapıldığını belirterek, "Siyasi yasaklan kaldırmak, Meclisin göreviydi. MilleCvekilleri referandumun gereksizliğini gorerek, yasaklann kaldınlmasını Mecliste çozebilirler. Bu nedenle ara venneyelim" dedi. ANAP Grup Başkanvekili özalp ara tatil konusunda Danışma Kurulu'nda anlaşma sağlanamadığı takdirde Genel Kurul'a tatil önergesini vermeyeceklerini belirtti. Bunun üzerine Danışma Kurulu bir karar alamadan dağıldı. DSP grup yetkilileri yapacaklan temaslardan sonra tatil konusundaki göruşlerini açıklayabileceklerini diğer parti yetkililerine bildirdiler. SHP Grup Başkanvekili Cahit Tütum ise toplantıdan sonra Meclisin 8 eylüle kadar tatile girmesi görüşünde olduklarını söyledi. Yeni yasama yüı nedeniyle ilk tören TBMM'deki Atatürk anıtı önünde yapılacak. TBMM Başkanı, başkanlık divanı üyeleri, hükümet üyeleri ve parlamenterler aruta çelenk koyarak saygı duruşunda bulunacaklar. Daha sonra Meclis parkında gösteriler düzenlenecek. Meclis Genel Kurulu saat 15.00'te TBMM Başkanı Necmettin Karaduman'ın konuşmasıyla açılacak. Cumhurbaşkanı Kenan Evren şeref locasından açıhşı izleyecek. Akşam Meclis bahçesinde TBMM Başkanı bir resepsiyon verecek. Resepsiyona Cumhurbaşkanı Kenan Evren de katılacak. S ~YHciVfl ~\}lldYt11 Î'7İÎ'\)CIT McnteŞ mevkünde bazı kişi ve hazine arazisi üzerine dargetirli yurttaşlarca yapılan 100 kondunun J. lıKll11 JrllVltlll l4jUjr\JI jandarma desteğindeyıkılmasından sonra 150 kondunun daha yıkılacağı, kondu sahiplerine tçel yaJüiği'nce tebliğ edümeye baflandu Geçen cuma günü jandarma desteğinde 100 kondunun yıkımı sırasında dipçikle dağıtılan ve 6 kişinin yaralanması, 7klştnin de gözaltma ahnmasıyla ilgüi olarak önceki akşam saat 23.30 sıralannda yıkım bölgesine gtlen SHP Genel Sekreteri ve lçel MUUtvekili Fikri Sağlar, kondulan yıkılan yurttaslarla görüştu. Sağlar, konducularla yaptığı görüşmede, "Yasadığvuz olayiar bugünkü iktidann vahşi ve sadist olduğunun açık kanıtıdır" dedl DYP lçel tl Başkanı Kiper liusoy da, gecekondu bölgesinde yasanan jandarma baskısı ve kondu yıkunıyla ilgili olarak "Bu hükümet, halkına zulüm ve işkence yapmaktan zevk duyuyor. Fakirfukaranm evlerini basına yıkıyor. Bu insanlara böyleyapan sorumlulardan hesap soracağız" dedL (Fotoğraf: VAHAP ŞEHİTOĞLU) GEÇTİ BOB'UN PAZARI imdi durum epey değişik ve rahat. Programı hiç aksatmıyor. Hatta tersirje, ikindi namazı için "geleceğim" dediği yere, biraz "Allah'ın izni", biraz da •, "halkın ilgisizliği" ile öğle namazından önce yetiştıği bile oluyor. İktidarda bulunduğu günlerde attığı "ağır sanayi" temellerinin yanından şimdi sessiz sedasız geçiyor Erbakan. Anımsanacağı gibi, L temellerden bazıları ^ daha sonra arabalara bindirilerek Ankara'ya getirilmış, çok fazla "ağır" olanlar ise olduklan yerde bırakılmışlardı. YenkJen güreşe tutuşmuş Hoca'nın "kötü puanları" olarak h&lâ oradalar. KADAYIF ÖYKÛSÛ ~ ecmettin Erbakan'ı, sonradan hidayete eren boksör Cemal Kamacı'nın Yugoslav rakibini hiç yumruk atmadan (salt iman gücüyle) yendiği maçtan beri görmemiştım. Arada epey kilo almış... Ben bu durumu kadayıfın altını iyice kızartarak tek başına yediği şeklinde yorumluyor ve birlikte olduğumuz günlerin bi Uzlaşma çıgırı açıidı EVREN DEĞER ÖMER GÜINER TRABZONEski başbakanlardan Bulcnt Ecevil Doğu Karadeniz gezisinin ilk durağı olan Trabzon'da dün halka seslenirken, "Özal ekonomiyi nasıl özelleştiriyorsa demokarsiyi de Özallaştm>or" dedi. Bülent Ecevit, halkı sömüren şirketlerin temsilcilerinin hukumetin ve hatta Bakanlar Kurulu'nun içinde bulunduğunu one sürdü. Referanduma 5 gun kala eski başbakanlardan Bulent Ecevit ve eşi DSP Genel Başkanı Rahşan Ecevit, dun Doğu Karadenız gezilerinin ilk durağı olan Trabzon'a geldıier. Ecoviıler, Trabzon'a THY'nin 09.35 uçağı ile gelirken. avm ııçaktj seçim bölgesı olan G'umuhjne've gitmek üzere se>ahat ede:; Adaiet Bakanı Mahnıut Oltun Sungurlu ile karşılaştılar. Uçağa Ecevitlerden sonra binen Sungurlu, yerini aldıktan sonra Ecevitlerle göz ucuyla selamlaştı. Ecevitleri Trabzon Hava Limanı'nda yaklaşık 1500 dolavında vatandaş topluluğu karşıladı. Bu arada, "Sensiz demokrasi olmuyor Karaoğlan", "İşçinin, köylünün, memurun, ezilen insanlann dostu Ecevit", "Ekran Özal'ın, meydanlar bizim Karaoğlan" ve gazetemize atıfta bulunularak, "Yunus Nadi. bugünleri gorseydin, kemiklerin sızlardı. Cumhuriyet gazetesi, sizi, gerçekleri yazmaya davet ediyoruz" pankartları dikkat çekti. Ecevitler, Atapark Meydanı'nda coşkulu bir halk topluluğuna hitap ettiler. Rahşan Ecevit'ten sonra alanda toplanan vatandaşların "Halkçı Ecevit", "Başbakan Ecevit" sloganları arasında Bulent Ecevit konuşmasına başladı. Bulent Eceviı, konuştnasının başında, "Bugiin çıkacak gazetelerde Trabzon mitingine 10002000 kişinin geldiğini okursanız, şaşırmayın. Bunda muhabirlerin bir kusuru yok, olay bazı gazetelerin mutfakiarında hazırlanıyor. Siz burada kaç kişi olduğunuzu balk oylamasında gostereceksiniz" şeklinde konuştu. Bulent Ecevit, Trabzon'a 12 Eylul 1980 oncesinde olan sözunü gerçekleştirmek için geldiğini de bildirerek, " O zaman CHP adına gelip burada Ecevit, farklı çıkarlan olanlarm özgürlükler için birleştiğini söyledi N rbakan'ın öfkesi hâlâ Demirel'e yönelik görünüyordu. Ya uzal?.. Bir zamanlar MSP'den aday olup kaybeden, başbakan olduktan sonra da eski "hocasının" yasaklarının kalkmaması için meydan meydan dolaşan özal... Onu affedecek miydi? "Evet, affedecekti... Çünkü dinimizde tövbe kapısı daima açıktı. Ama bunun da bir şartı vardı... Tövbe etmesi, hem de "tovbei nasuh" etmesi gerekiyordu. "Ne demekti tövbei nasuh?.." "Samimiyetle, bir daha böyle bir yola (faizcilik) sapmayacağım demekti..." Bozuk bir saatin bile günde en az iki kez doğru zamanı göstermesi gibi, Erbakan Hoca'nın sözlerinde de gerçek kırıntıları vardı... Ûzellikte "köylünün oyunu kime vereceği konusundaki bilgisizlik tüm umutlan kıracak şekildeydi... Bırakın gerçeği, referandumun ne olduğu bile anlaşılmamıştı. "Evet" neye / evetti? "Hayır" kime f hayırdı. Çok kişi bil \ miyordu. Bu durumu partiler iyi kavradığı için renk konusuna ağırlık vermişlerdi. "Maviler bizdendi, turuncular onlardan'"... Ya da tersi, "Turuncular bizden, maviler onlardan"... Turuncu rengi de Doğu köylüsüne şöyle anlatılıyordu: "Hani portakalın rengi var ya... İşte o turuncudur. Oyunu o renge vereceksin..." 5060 milyonluk Türkiye'nin büyük çoğunluğu 6 Eylül sabahı sandık başına, hiçbir şey anlamadan, "mavıye ya da turuncuya mühürü basmak için" gidecekti... İşte böyle oluyordu bizde demokrasi dediğin... DSP Genel Başkan Yardımcısı Özdalga: Rahşan Ecevit'in Trabzon'a gitmesi nedeniyle radyo ve TV'de DSP adına konuşan Haluk özdalga, 6 Eylül'de 'hayır' oylarmın ağır basması halinde özal hükümetinin peş peşe zam yapacağını söyledi. Bol bol mavi basalım ANKARA (Cumhurivet Bürosu) Radyo ve televizyonda halkoylaması nedeniyle ikinci konuşmayı DSP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Özdalga yaptı. Dünkü konuşmayı, Genel Başkan Rahşan Ecevit'in yapacağının önceden açıklanmasına karşın, Rahşan Ecevit'in dün Trabzon'a gitmesi nedeniyle Özdalga gerçekleştirdi. Özdalga, dün yaptığı konuşmanın bu değişiklik nedeniyle aceleye geldiğini, yarım günde hazırlandığını söyledi. Özdalga, Başbakan Turgut Özalın önceki gün yaptığı konuşma sırasında "Son konuşmasında çok önemli açıklamalarda bulunaoileceğini" söylemesiyle ilgili olarak, 'Vallahi bilemiyorum tabii. Zannediyorum önemli bir şey açıklamayacak. tlgiyi arttırmak için öyle konuştu. Çünkü önemli bir şey açıklayacak olsaydı dün söylerdi" dedi. Özdalga, "Son günkü konuşma hem daha az uygun bir saatte, hem daha gecikeceği için etkili olma imkânı daha az. O zamana kadar daha çok insan kararını vermis olacak. Zannediyonım ilgiyi arttırmak için böyle bir ifade kullandı" diye konuştu. TRT Genel Mudurlüğu'ne MKYK üyesi Selçuk Sönmez ile randevusundan 15 dakika önce gelen Özdalga'yı hiçbir TRT yetkilisi karşılamadı. Özdalga, dün radyo ve televizyonda yayımlanan konuşmasında, "6 Eylül'de ne kadar turuncu hayır oyu çıkarsa, herhalde Bülent Ecevit. dün TYabzon Ataparkta konuşacaktım. Ancak 12 Eylul sabahı Trabzon uçağına binectğimiz saatte, eşim Rahşan Ecevit ile birlikte bir askeri uçağa binmek ve Çanakkale'nin Hamzakoy'unda zoraki misafirliğe gitmek zonında kaldık. Şimdi 7 yıllık bir gecikmeyle sözıimü yerine getiriyorum" dedi. Ecevit, 1980 oncesinde Trabzon'da yapamadığı konuşmasında, demokrasiyi kurtarmak için hak dayanışması gereğinden söz edeceğini, benzer sözleri 12 Eylul'e 6 gun kala Istanbul'da bir sendika kongresinde soylediğini belirterek, şoyle konuştu: "Toplum tribünde seyirci, partiler de sahada oyuncu dunı yaptığı konusmada sert bir dille özal'a çattı nuşma yapmazken, sözü eşi Bulent Ecevit'e bıraktı. Bulent Ecevit, konuşhıalannda, Turkiye'ye soygun düzenini Özal iktidarının getirdiğini söyledi. Bülent Ecevit, demokrasi askıya alınınca halkın sesinin kısılacağını ve Ankaraya ulaşamayacağını söyledi. Bülent Ecevit, Başbakan Özal'a seslenerek, "Sende mangal gibi y ürek varsa ekranı hem bana hem de Demirel'e acarsın" dedi. Necmettin Erbakan ve eski MSP'liler üzerinde siyasi yasaklann kalktığını anlatan Ecevit, "Sayın Başbakan TV'deki son konuşmasında önemli açıklamalar yapacakmış. Yalan soylüyor. Bunu yapma>a utanmıyor mu?" şeklinde konuştu. munda olursa, yalnız partilerle politikacılar soyunup sahaya çıkar, halk da tribunlerde seyirci gibi kalırsa. demokrasi gerçeklik kazanamaz. Sonuç vermeyen kavgalı, giırultiılü bir çekişmeye dönuşür. Sonunda korkarım ki birisi çıkar düdüğu çalar, 'oyun bıtti, herkes e\ine" der ve bir anlamsız oyuna dönüşen demokrasi de böykce sona erer demiştim. Nitekim bir hafta geçmeden de öyle olmuştu." Rahşan Ve Bülent Ecevit Kalkandere ve Ofta da coşkulu bir halk topluluğu tarafından karşılandı. DSP Genel Başkanı Rahşan Ecevit her iki yerde de ko EVET Mİ HAYIR MI? T a n c a > N a * a r a r ı (Eski Gumrıik ve Tekel Bakanı): Yuce milletimizin sağduyusuyla her şeyin açıklığına inanıyorum. Hem madem 'hayır' denecekti, parlamentoda karar alınmasının ne anlamı vardı? A k ı n ÇamogİH (Eskişehir Barosu Başkanı): "Yargı ile sonuçlanmamış bir suç unsuru bulunmadan kişilere sunulan yasaklılık, demokrasi ile bağdaşmaz. Hukukun ustunlüğunü savunduğumuz günlerde en az demokrasi adına evet demek gerekir!' C a h i t I ş ı k (Eskişehir Ticaret Odası Başkanı): "Memleketi bir kaosa götürenlere ve yıllarca denenmişlere tekrar Mataracu Neden hayır? siyasi zemin hazırlamamak için hayır diyorum. Hayır demek de evet demek kadar anayasal bir haktır. Yıllarca denenmişlere hayır diyorum" S a d ı k G â r b ü z (Sanatçı): Cümle ANAP'a ve kâinatına ve propaganda görevlisi televizyona rağmen evetlisiyle referandum geçerse, bu oyalama arkasında özal'ın neler yaptığını öğrenebileceğiz. Dünya bu referandumu duymasa da, bizde böyle bir referandum için utanmasak. 6 EYLÜL ÇEKİRDEĞt Televizjonu açarlarsa onlann paçavrasını çıkannz. Süleyman Demirel SevgOi vaunda^anm, 6 EjrlüTde top sizde. Bizim busumete vaktimiz yok. Biz muhabbel fedaileriyiz. Alparslan Turkeş Yumuşak gonındügüme bakma ben miamı mabvederim. Cuneş Taner'den Erkal Zenger'e Özal, Thatcher'ın propaganda yöntemlerini inceletîyor Thatcher'a üç kez üst üste seçim kazandıran propaganda tekniklerini incelemek üzere Başbakanlık eski danışmanı Selim Egeli, İngiltere'ye gitti. ANKARA (Cumhurivet Bürosu) İngiltere Başbakanı Thatcher'a uç kez üst uste s;çim kazandıran propaganda tekniklerini incelemek uzere Başbakan Turgut Özal, eski danışmanı Selim Egeli'yi İngiltere'ye gönderdi. Egeli, Thatcher'ın seçimler sırasında kullandığı yontemleri yerinde araştıracak. Başbakan Tureut Özal'ın talimatıyla eski danışman Selim Egeli, geçen pazartesi günü Londra'ya gitti. Egeli, Londrada Thatcher'ın uç kez üst uste genel seçimleri kazanmasına neden olan propaganda yöntemlerini araştırdı. Muhafazakâr Parti'nin seçimler sırasında kuliandığı ve seçim stratejsini yönlendiren ilkeleri inceleyen Egeli, bu stratejinin propaganda süresince gelişmesini, etkilerini de değerlendirdi. Egeli, hafta başında Londradan dönerek edindiği bilgileri Başbakan Turgut Özal'a aktardı. Egeli, İngiliz Muhafazakâr Partisi'nin propaganda yontemleri üzerindeki çalışmasım bir süre daha devam ettirecek ve bazı yöntemlerin ANAP'a uyarlanması olanaklannı araştıracak. ANAP ile Thatcher'm partisinin politikalarının birbirine yakın oîmasının propaganda yontemlerinin uyarlanmasında kolaylık sağlayacağı belirtiliyor. Turgut özal Gürbüz: Evet her şeye o kadar çok zam gelecektir" dedi. Konuşmasında Başbakan Özal'ın dün yaptığı konuşmaya da yanıt veren Özdalga, özal'ın konuşmasını beğenmediğinı söyledi. Özdalga, "Vallahi ben begenmedim. Tabminim o ki, çok kuvvetli bir izlenim vennedi" diye konuştu. Kendi konuşmasını studyoda monitörden izleyen Özdalga, "Bir iki kez ağzımı şaplatmışım" dedi. m Özdalga konuşmasında, ya • saklar için karar verilecek olan yasakli si>asetçilerin, CHP ve AP'nin 1980 yılındaki Genel Başkanı ve eski Başbakanlardan Bülent Ecevit ve Süleyman Demirel ile arkadaşları olduğunu, halkoylaması kapsamına giren bu siyasetçilerin sayısının yalnızca 55 dolayında bulunduğunu anlattı. Özdalga halkoylamasının CHP ve AP'nin dışındaki diğer partilerin genel başkanlarım ve yöneticilerini ilgilendirmediğini belirtti. Başbakan Turgut Özal'ın konuşmasında yanlış bilgi verdiğini savunan Özdalga, Özal'ın bu konuda bile bile, gerçekleri çarpıtmaya ve halkı aldatmaya çalıştığını sozlerine ekledi. Özdalga, "Belki bazı seçmenleri korkutup urkutebilirim diye, geçici 4. madde kapsamı dışına çıkmış bazı siyasetçileri bile, pazar günü yapılacak halkoylaması içındeymiş gibi göstermeye çalışmaktadır. Bu çok yakışıksız bir davranıştır. Üstelik böyle yakışıksız tutuma en az hakkı olan kişi, Sayın Turgut Özal'ın kendisidir. 1977 seçimlerinde şimdi umacı gibi göstermeye çalıştığı MSP'nin milktvekili adavı olan, bizzat Sayın Özal değil midir?" dedi. Halkoyiamasının yalnızca bir kaç kişiyi değil, herkesi ilgilendirdiğini söyleyen Özdalga, "Biz halkımızı, 6 Eylül'de mavi evet oylanyla bu büyük yanlışı önleme>e çağırıyoruz" dedi. Özal'ın "Turuncu hayır oylan çok çıkarsa, icraatımıza şevkle devam edceğiz" dediğini kaydeden Özdalga, Özal iktidarının 6 Eylül 1 den sonra en önemli icraatının zam olacağmı ifade etti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle