18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5. YAY1N DÜNYASINDA İNCELEME ARAŞTTRMA YÖNETEN ŞAHİN ALPAY HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ BU İ6İN 6oNUNCV\ YA BfcN Başkalchrıva elveda mı? Ertuğrul özkök, Elveda Başkaldırı, AFA Yayınları, Şubat 1987, 181 s. da önümüzdeiki seçenek kalır... HADt ULUENGtN Ya baştan başlamak ya da bütün Şerif Mardin, Batıh "aydın" ile Doğulu "münevver" arasındaki sınırı çizerken, her ikisini birbirinden ayıran özelliğin, "aydın"ın bireyliği, "münevver"in ise kolektifliği olduğunu vurgular. "Aydın"ı, çok genel tanımıyla, kendisi için bilmeyi iş edinmiş kimse olarak niteleyen Enis Batur da aydıniktidar ikilisini irdelerken, bu kesitin esas olarak iktidar olamayacağını, çünkü "aydın" olmanın "olmazsa olmaz" şartının eleşürel işlevde biçimlendiğini belirtir. Fikir hayaa açısından bakıldığında, felsefesi itibarıyla son tahlilde kışla nizamında bir toplum amaçlayan 12 Eylül, kendi iradesi dışında, bunun tam tersini oluşturan sivil toplum arayışlannı da Türkiye gündemine getirdi. 12 Eylül şaman sayesinde, cumhuriyetin ilanından bu yana ilk kez şu ya da bu şekilde devletten yana olmayan, devletten değil toplumdan yana olan ve iktidar olmayı hedeflemeyen bir intelligentsia oluşmaya başladı. Toplumdaki yeni saflaşmaya paralel olarak, statükocu münevverler ile kendini, toplumu, geçmişi ve resmi tarihi sorgulayan yeni intelligentsia arasındaki ayrışım ilk defa böylesine berraklaştı. 12 Eylül ile Türkiye'de, birey keşfedildi ve kendisi için bilmeyi iş edinen aydın tipi önceki döneme oranla yoğunluk kazandı. kutuyu atıp inançsızlığı bir yaşam biçimi haline dönüştürmek. Her ikisi de aynı ölçüde saygıdeğer kararlardır," denılen kitabın bence en onemli özelliği, esas olarak, yeni reçeteler sunmaksızın ve inancı yan yolda kaybolmuş insanlan yargılamaksızın başkaldınya cesur bir biçimde "elveda" diyebilmesi. Elveda Başkaldırı, başkaldırının umutsuzluğunu teorileştiriyor mu? Öyle ve öyle değil. "Başkaldırı rubumuzda büyük bir hayal kınklıgı degil de yalnızca hüzıin dolu bir uostalji yaratıyorsa, bnnun tek nedeni hiç olmazsa denemiş olmamızdır. kuşağını" özetlerken, formüle ettiği "Elveda Başkaldırı" şianna katılmıyorum. Kuşkusuz yazarın Ingiltere'den Türkiye'ye, ABD'den Fransa'ya "isyankâr kuşağı" irdelerken yaptığı gözlemlerin pek çoğu son derece objektif ve bir aydının kendisi için bilmek titizliğinden kaynaklanıyor. Ancak, Özkök'ün 68 kuşağı bireylerini biraz yekpare bir biçimde genelleştirdiğini düşünüyorum. Üstelik, Türkiye'de ve Batı'da eski asilerin önemli bir bölümünün bugün "proletarya önderliğinde bir toplumsal kurtuluşa" inanmamasından, bir ölcüde düzenle 'uzlaşmasfpdan ve hatta 'establishment'in parçaları haline gelmesinden, 68'in kesin yenilgisi ve 68 kuşağının başkaldırıya "elveda" dediği anlamım çıkarmak benim katılmadığım bir yargı. Bu kule olsa, toplum da isyankârlara taviz verdi. Kitabın en önemli saptamalarının yeı dldığı iki bölüm, "Alla Turca Macera Ruhu" ve "Demirperde Başkentinin Zihniyet Devrimi" başlıklannı taşıyor. Türklerdeki macera ruhu ve ütopya yokluğundan hareket edilerek, mukc.nmel tahliller getirilen ilk bölu ı !?, 12 Mart eylemci tipine atıi. bulunularak, "Yine de, yanlış kanalize olmuş bir macera ruhunun Nurhak dağlarında eriyip gitmesinin maliyeti önümüzdeki yıllarda anlaşılacaktır" deniyor. Aynı bölümde yapılan başka bir tahlil, yani 1970'lerin başında Avrupa solu ile Türk solu arasında meydana gele farklılaşma ve Türk solunun etnosantrik bir on yıl yaşaması son yirmi yıhn muhasebesi yapılırken muhakkak göze almması gereken bir unsuru oluşturuyor. Diğer bölümde, "Ekonomiyle her şeyi çözebileceğini sanan zihniyetler, nedense liberalliğin toplumsal mentalite düzeyindeki kapsamı üzerinde durmazlar," diyen Özkök, hem Türkiye'deki sanayi devriminin bir zihniyet devrimi getirmediğine işaret ediyor ve hem de "12 Eylül öncesindeODTÜ gibi, bir zamanlar Marcuse'cü rüzgârlann estiği bir kampusta, kızerkek arkadaşlığını suçlayan bildiriler yayımlayan zihniyet, toplumun öteki muhafazakâr kesimlerinden acaba hangi konularda farkh bir yaklaşıma sahipti?" sorusunu sorarak, 12 Eylül öncesi solun "devrimciliğini" sorguluyor. Elveda Başkaldırı sorgulayan, yadırgatan ve statükocu münevverleri rahatsız edici bir kitap. En azından sırf gözlemler ve saptamalar itibarıyla, başkaldınya elveda diyenlerin ve demiyenlerin okuması gerekiyor. Hiç olmazsa denemiş olanlar, bugünkü konumları ne olursa olsun, Elveda Başkaldın'da kendilerinden bir şeyler bulacaklar. Öte yandan kitap, birey aydınların ve kendisi için bilmeyi iş edinmiş, eleştirel işlevi düstur olarak benimsemiş yeni intelligentsianın Türkiye'de tartışma ortamı yaratacak ürünler getirdiğini ortaya koyması açısmdan bu yılın en önemli yayımlarj arasında yer alıyor. KİM KtME DUM DUMA BEHIÇ AK Eı: Ö 7. K Ö "Elveda Boflcaldtr» sorgulayan t yadırgatan, statükocu münevverleri rahatsız edici bir kitap. En azından sırf gözlemler ve saptamalar itibarıyla başkaldınya elveda diyenlerin ve demiyenlerin okuması gerekiyor." şak, halen mevcut toplumu ve değerleri sorgulama sürecini kendisinden önceki ve sonraki kuşaklara oranla çok daha yoğun bir biçimde sürdüriiyor. Bizzat Özkök'ün statükocu münevverlere zıt düşen bir "Elveda" demek cesaretini göstermesini de 68 ruhunun bir uzantısı, başkaldırının devamı olarak görüyorum. Geriye donüp baktığımızda da, mevcut ekonomik, toplumsal ve ahlaki değerlere karşı çıkmış olan 68 başkaldınsı, özellikle Batı'da, toplumun önemli payandalarını sarstı. Değerler bütünü değişti. 68 insammn bugün nispeten "uysal" bir biçimde içinde yer aldığı toplum, 68 öncesi toplumdan çok farklı. Isyan eski statüko etkileşimi bir "concensus" yarattı. İsyankârların verdiği tavizden daha az bi PtKNİK PtYALE MADRA İMSANUB IÇIEBINDEM <sapisı 6|Bİ NE OLUCPU l> Bu insanlar, (önce başkaldınp sonra uzlaşanlar kastediliyor) yorgun bir yüzydın sonunda başkaldınnadan da devrimci olunaHerhangi bir organik bağ içinbilecegine inanan yeni bir kuşade olmasalar dahi, 12 Eylül ergın iiyeitridir. Onlann 'puzzle'ı tesinde oluşan bu yeni intellisol iist ve sag alttaki ilk parçagentsianın mensupları, gerek lan çatışma degil, uzlaşma katkendileri gerekse kendilerinin dışındakiler açısından bazı ortak sayılarına göre besaplanmış bir paydalara sahipler. Yaş olarak, tercihin urunudur" denilen songeniş bir yelpaze içinde "68 söz, esas olarak "68 yenilgisini" kuşağı" olarak adlandınlan is saptıyor. Fakat bu saptama bir yankariar kuşagına aitler. Ço umutsuzluğu teorileştirmiyor. ğulculuk, evrensel tanımıyla de"Başkaldırmadan da devrimci mokrasi, antitotaliterlik, ideolo olunabüeceğini inananlann", yijilerin sorgulanması ve bir ölçü ne de, "her şeyi kabullenerek dade ütopya arayışı, yeni intelli hi bir yere vanlabileceğine gentsia mensuplannın ortak etik inandıklarını" kaydederek, bir "olmazsa olraaz"lannı oluştu yere varma arzusunun "isyanruyor. Ertuğrul Özkök'ün Eİve kârlar kuşağı"nda hâlâ geçerli da Başkaldırı'sı işte bu yeni bi olduğunu çağrıştınyor. reylere ve yeniintelligentsiayaait. Ben, işte bu bir yere varma arÖnsözünde, "Inancımız ba zusunun hâlâ mevcut olmasınzen yan yolda kaybolur... Bura dan dolayı özkök'ün " 6 8 NEOLUROJ NE OLLJRDU HIZLI GAZETECİ NECDET ŞEN U&KEUN 60RULÇ>ü6Ü GıTTK.. K0ÜU6UMUL KEŞİP YAPtCÜKTı Kısa Kısa Donald Quataert / OSMANLI DEVLETtNDE AVRUPA iKTÎSADt YAYILIM1 VE DtRENlŞ (18811908), Çev. Sabri Tekay, Yurt Yaymlan, Şubat 1987, 139 s. DONALD OUATAERT YURTDIŞINDÂN ye'de küçük üretidliğin incelendiği çalışmada, küçük üretimin kapitalizm içindeki yeri uzerine kuramsal tartışmalar da ele alınıyor. M. Wollstonecraft ve diğerleri / FEMİNİZM, Çev. Esin Ergin ve diğerleri, AFA Yaymlan, Temmuz 1987, 156 s. Feminizm konusunda yeni bir çeviri Miriam Schneir'in deriediği Feminism: The Essential Historical VVritings (1972) adlı kitaptan seçilmiş parçaları kapsıyor. Türkçe adı Feminizm: 19, YUzyıl Klasiklerinden Seçmeler olan ve Şirin Tekeli'nin önsözüyle sunulan kitapta imzalan bulunan yazarlar: M. Wollstonecraft, ETristan, George Sand, J.S. Mill, Margaret Fuller, E.C. Stranton, S.R Antony, Thorstein Veblen ve E. Goldman. "Çalışma hayatımızın güncel sorunlannın" aydınlatılmasına çok değerli bir katkı olan kitaba yazdıklan önsözde ortak yazarlar şöyle diyorlar: " B u çalışma, iş hukukundaki darboğazın aşılması ve işçiişveren ilişkilerinin özgürlükçü demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun, çağdaş bir çerçeveye kavuşması yönündeki mücadeleye bir katkı getirebilirse... amacına erişmiş olacaktır." Mehmet Ali Aybar / NEDEN SOSYALtZM?, BDS Yaymlan, Temmuzl987, 199 s. Ç İ Z G İ L İ K KÂMİL MASARACl Osmanlı İmparatorluğu 'nun Kapitalizmle Karşılaşması Yurt Yayınları'nın Türkiye Araştırmalan dizisinde yayımlanan bir çeviri, ABD'nin Houston Üniversitesi öğretim üyelerinden Donald Quataert'in, özgün başlığı Social Disintegration and Popular Resistance in the Ottoman Empire, 18811908: Reactions to European Economic Penetration olan incelemesi. Incelemede geçen yüzyılın sonunda Avrupa ekonomisinin Osmanlı toplumu üzerindeki etkileri Tütün Rejisi, Eregli Kömür Şirketi, Anadolu Demiryolu, Dersaadet Rıhtım Şirketi olaylan temelinde tahlil ediliyor. llhan Arsel / ŞERİAT VE KAD1N, tstanbul 1987, 470 s. İÜ Hukuk Fakültesi eski öğretim üyelerinden Prof. Dr. tlhan Arsel'in yeni kitabı. şeriatın "kadın hakkındaki değer ölçülerinin eleştirisini" konu alıyor. İslam dininin temel kaynaklanna dayandırılan çalışmasını sunarken yazar, "tslam dünyasında kadının zavallı haie sokulmasının, özgürliikten yoksun kalmasının ve erkegin kölesi durumunda bırakıhnasının gerçek nedeni ne tslam dininin yanlış uygulanmastdır ne de TürkJerin kabshatıdır; sadece ve sadece şeriatın kapsadığı dinsel esaslardır. Ve daha acık konuşmak gerekirse, asıl sonımluluk, bu dinin kurucusundadır," diyor. Sencer Ayata / KAPÎTALİZM VE KÜÇÜK ÜRETtCİLtK, Yurt Yaymlan, Mayıs 1987, 127 s. Yurt Yayınları'nın son kitabı, Dr. Sencer Ayata'nın 1982 tarihli doktora çalışmasının bir bölümünden oluşuyor. Sosyal antropolojik bir yöntemle, 19>778 yülannda Kayseri'de halı dokumacılığı uzerine yapılan bir araşürma temelinde Türki Reha Muhtar / ANKARA ATtNA: SAVAŞA BİR VAR, Milliyet Yaymlan, Temmuz 1987, 198 s. Milliyet gazetesinin ve TRT'nin Atina temsikiliğini yapmakta olan ve 1985'te "Yılın Gazetecisi" ödülünü kazanan Reha Muhtar, mart 1987'de yaşanan ve iki ülkeyi savaşın eşiğine getiren TürkYunan krizinin gelişmesini en ince ayrıntılarıyla kitaplaştırdı. TürkYunan arilaşmazlığının incelenmesine yararlı bir katkı. Nazif Kuyucuklu / BULGARİSTAN, 1ÜSBF Yayım, tstanbul 1987, 364 s. Prof. Dr. N. Kuyucuklu'nun hazırlamakta olduğu "Balkan Ülkeleri tktisadı" dizisinde Arnavutluk'tan sonraki ikinci kitap Bulgaristan'ı konu alıyor. Kuyucuklu, "iki toplumun geçmişte uzun süre beraberliklerine rağmen" Bulgaristan'ın Türkiye'de yeteri kadar tanınmadığı dikkate alınarak kitapta "ülkenin iktisat dtşı gelişmeleri üzerinde de durulduğunu" belirtiyor. ö. Eyrenci ve diğerleri /ÇALIŞMA HA YA TIMIZIN CÜNCEL SORUNLARI, tstanbul, Ağustos 1987, 235^ s^ Doç. Dr. Öner Eyrenci, Doç. Dr. Fazıl Sağlam, Doç. Dr. Savaş Taşkent ve Doç. Dr. Devrim Ulucan'ın birlikte hazırlamış oldukları bu onemli kitap, günümuz Türkiyesi'nde anayasa ve bireysel iş hukuku açısından işçi haklarına yönelik sorunlan; sendikalar hukukunun, toplu iş sözleşmesi özerkliğinin hukuki ve uygulamaya ilişkin sorunlan ile grev hakkına ilişkin sorunlan aynntılı bir biçimde ırdeliyor. Eski TÎP ve SDP Başkanı Mehmet Ali Aybar'ın geçen haftalarda yayımlanan kitabı "Neİ.Ü. İktisat Fakültesi eski öğden Sosyalizm" ve "Nasıl bir retim üyelerinden Dr. Şeyfettin Sosyalizm" başhklı iki ana böGürsel'in doktora tez çalışması lümden oluşuyor. İlk bölümde Fransa'da yayımlandı. L'Empire Türkiye bağlamında sosyalizmin Ottoman face au capitalisme anlamı, ikinci bölümde ise ulus(Osmanlı tmparatorluğu'nun lararası sosyalizm deneyiminin Kapitalizmle Karşılaşması.) bir değerlendirmesi konu edili(L'Harmattan, Paris 1987) başyor. Aybar, önsözde kitabının amacını şöyle açıklıyor: "Ger lığını taşıyan çalışma, Osmanlı toplumunun kapitalist bir gelişçekleri tartışmazsak sosyalizm me sürecini doğuramayışının nebilimsel bir teori olmaktan çıkar, din haline getir... Tartışmak, tedenlerini soruşturuyor. Devlet ile orimizi yanlışlardan anndırmak, toplumsal sınıflar arasındaki ilişdevrimciler olarak görevimizdir. kilerin özelliklerinin ve tarihsel Bu kitapçıgı bu tartışmayı giinsonuçlanmn tahlil edildiği araşdeme getirmek için kaleme altırmada, Osmanlı toplumsal yadım. Sosyalist uygulamaların pısı ve kurumlan bir yanda ortak bir hastahğı var: TotaliterDoğu ve Bizans, öte yanda Avlik ve bürokrasi... Bu nasıl olrupa feodalitesiyle karşılaştınlımuş? • yor. AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEM^L GÖKHAV Neri SÜRELİ YAYINLARDAN İktisat Dergisi'nin AT özel gayısı İÜ İktisat Fakültesi Mezunlan Cemiyeti'nin yayın organı İktisat Dergisi hazirantemmuz sayılarını (271272) 911 Nisan 1987'de düzenlenen "İktisatçılar Haftası"nda yapılan "Avrupa Topluluğu ve Türkiye" konulu tartışmalara ayırdı. Özel sayı, Türkiye'nin AT'ye tam üyelik için başvurduğu yılda, Türk aydınları arasmda Avrupa'yla entegrasyon konusunda mevcut görüş ve eğilimleri yansıtması açısından yararlı bir kaynak oluşturuyor. Geçiş dönenıinde Türkiye Bu yıl Batı'da yayımlanan Türkiye uzerine bir başka kitap da, Oxford Üniversitesi Yaymlan arasında basıldı. Turkey in Transition: New Perspectives (Geçiş Döneminde Türkiye: Yeni Bakışlar) başlığını taşıyan derlemenin editörleri I.C. Schick ve E.A. Tonak. Türkiye'nin siyasal vt sosyal tarihi, ülkedeki siyasal güçler ve ekonomik gelişme konularındaki katkılardan oluşan kitapta Çaglar Keyder'in "Turk Demokrasisinin Ekonomi Politiği," M.A. Agaoğullan'nın "Aşın Milliyetçi Sağ," Binnaz Toprak'ın "Dinsel Sağ" ve S.Vaner'in "Ordu" konulu incelemeleri dikkat çekiyor. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN KONFUÇYUS DOGUYOR.. MİLATTAAl ÖhlCE SS/'£>£ BUSÜM, ÇlAlU PtLOZOF VC İ J KONfÜÇYÜS DUHYArA GELMİŞTl. fy.' Bfe SÖteŞA/ KONFÜÇYÜS, BU4RADA K&JDİNİ YETİŞTT/SMfŞ, GELEKIEicSEL Ç/V ÖĞeETİSİNDEM DE ÇOK YAgARLANMlŞTt. YAŞAutNrN BÜYÜK 8ÖLÜMÛHÜ Ö6eETMEKJUIO£ GEÇİ&BN KONFÜÇYÜS,ÇDK. SAYtDA ÖĞREKICİ YETİfr/HMlÇTİ, BAZI KAYMAKLA£ ONUM ÜÇ 8İN KlŞiYE KA£f< KOfi/ü?7UĞUNU &<YPeTMEK7EDİ/?, KONFÜÇYÜS, YAfAMIUSliZLAfi/HI çöZÜveeSN ESISAISU FOIZMÜLLEfl VEfZEA/ BİR K.İŞI D£6fU>İ. YALN/2CA EBDeMU OLMAYI ÖfiJE&MEKTEypİ. fCOYDUGÜ (UCELEg,BA'2l YOIZlIMCULARA Göe£, B/g DİAJİKI 7EM£LL£&yi>İ. ANCAK, OA/UU Bıe PE/GAM&ER GİBİ, 6ELEU MBSAjLAgl İLETM&^GÎ OE BiÜ CUMHURİYET KİTAP KULÜBİPNDEN HABERLER AYIN EN ÇOK SATAN KİTAPLAR1 ANIBELGEGEZt *n 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 Uâ «^•MrfTaan 021.270 M H a l a M * ! 117.210 " " 067.055 023.047 M l M * Y*/Yl 200.010 MMSfci Yı 200.006 124.275 002.306 027.051 U 011.033 th Ryah: 50 YIL ÖNÇECumhurİYet Almanyu ile ticari müsakereler İki aydan beri Berlinde bulunan ve TürkAlman ticaret anlaşması müzakerelerinde hükümetimizi temsil eden heyetimizin reisi, tktisad Vekaleti tdari müsteşan Faik Kurdoğlu, dün sabah ekspresle şehrimize gelmiştir. öğleye kadar otelinde kalan tktisad Vekaleti müsteşan öğleden sonra Kadıköyu geçerek tzıiir mebusu Hamdi Aksoyun evinde misafir bulunan tktisad Vekili Celal Bayara mülaki olmuştur. Akşam üzeri Celal Bayar, Faik Kurdoğlu ve Vekalet kalemi mahsus müdürü Haldunla birlikte motörle Heybeliadaya geçmiştir. Vekil ve müsteşar burada Başvekil lsmet tnönünü ziyaret etmişlerdir. Hatırlardadır ki Almanya ile iktisadi münasebetlerimiz son iki sene içinde fevkalade inkişaf etmiş bulunuyordu. Ticaret muvazenemizde daima Almanyaya ihraçlarımız birinci mevkii alıvordu. 19371987 Bu vaziyet bundan beş ay evveline kadar böylece devam etmiş, fakat o sıradaki Almanyadaki bloke Türk parası miktanmn mütemadiyen arttığını gören hükümetimiz Almanya ile ticari münasebetlerimizin cereyanma bir vüzuh ve selamet vermek kararmı nhntvfi k (10. 1700.2625 21002100 210018901680.8507701600.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle