Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
(MHURİYET/10 YWRU TURİZM YA/RU VATAN Y/v/RU SEÇİM HABERLERİN DEVAMI 27 AĞUSTOS 1987 WUMRHM! İŞTETÜRKİYE BİZ TA TUBJZAtf)^ >&WIZ Ifc! TUBİZMI Öe? MUSTAFA EKMEKÇİ a*y TÛÖOEBN IŞLETMESt BUNLAPO^ BI'BISI . AJNKARA NOTLARI Karadeniz Havaları... ST KJİC1JÛL4S US CAMİİJÖBJR WC* feE AtODECN EAS BÖİJ5ESINİ <3Ö VENEDİki jopou GK<7) Ü UM APiMN'SALIAR/MlSIN İÜĞİÛ SÜN OTELINUJS MASAA FULÇAUSAN C lfS SAÇM*UM$T» 6EIİKJCE VJBSZM DEDUSUNU ANLAD1K TÜRHORPUSLİ fçİM KSTIIVİÖUA12. TUBUU2EA V&fiANÜTlCt: SÜRECEK PKK'ya 'S W formülti (Baflarafı 1. Sayfada) fından yayılmak istenen bir dedikodu olduğunu söyledi. Olağanüstü Hal Bölge Valiliği'ne istenen Odenegin aynldığını da belirten Kozakçıoğlu "C«mlınriyrt"e yapüğı açıkiamada, sonınun istenen malzemelerin gereküği raman sağlanmag ğ ğ m a dki sındaki güçlükJerden d doğdugunu bildirdi. ba stoku gibi helikopter stoku yok. Her modelden bir tane numune heükopter var. Bunu beğenip, sipariş veriyorsunuz. Mesela onon iki helikopteri bir yılda ancak ahrsımz. maktan öteye gidemez elbet. Bölgede PKK dışında eylem yapan başka örgütler var mı? KOZAKÇIOĞLU Baa bölgelerde de Partizan vâr. Kısmen Bingöl'de, kısmen Elazığ'da, Dicle'de ve Tunceli'de var. Bölgedeki olayların hepsinin tek bir örgüt tarafından yapıldığını söyleyemiyonız. Bir de PKK kan davası gibi yerel olaylara bulaşıyor. Bunlar için de eylem yapıyor. Sdüyönetim döneminde geri planda kalan özel güvenlik kuvvetleri, Olağanüstü Hal Bölge Valiliği ile ön plana geçebilir mi? KOZAKÇIOĞLU Elbette, mesela şu anda Diyarbakır'da özel yedi tim sürekli arazidedır. Sistem değiştirdik, artık özel tim merkezde beklemiyor. Bütün timler bölgede ve operasyonlarda oluyor. Siz göreve başladıktan sonra bir süre bölge sakinleşti, ancak yeniden tam siz birinci ayınızı doldururken hareketlendi. KOZAKÇIOĞLU Mesele alınan güvenlik, önlemlerinin yer yer etkili olmasındaydı. Bir de bizim sistemünizin değişmesi. Eşkıya değişken, biraz da muğlak bir sisteme göre çalışıyor. Biz elbette zaman zaman sistemimizi değiştiriyoruz. Intibak etmeye çalışıyorlar. Ama zannederim bundan sonra alacagımız önlemlere intibak edemeyecekler. Ama bu hiç eylem yapmayacaklan anlamına gelmesin. Bölgede beş bin muhtarhk, yedi bin mezra var. Bunlann hepsinin birden korunması mümkün değil. Elinize iki tane otomatik tüfek alm, şehir merkezinde istediğiniz eylemi, yapın. Bu, devletin yokluğu anlamına gelmez. Dağ başında bu eylemi yapmak daha kolay olu • yor. Yeni önlemleriniz nderdir? KOZAKÇIOĞLU Kısaca, muhaberede hız, istihbaratta hız, harekâtta hız... Günün 24 saati harekât. Ana hatlan bunlar. Güvenlik kuvvetleri sürekli arazide kalacak. Alacagımız teknik araçların devreye girmesiyle tahmin ederim ki, yavaş yavaş güvenlik kuvvetleri daha etkili olacak. Eşkıyanın eylem yapması daha da zorlaşacaktır. Yeni yöntemimiz önümüzdeki günlerde daha çok şekillenecektir. Ama eşkıya son ferdine kalıncaya kadar eylem yapabilir. Ancak bundan sonra, her geçen gün devlet güvenlik güçlerinin daha da lehine olacaktır. Sınırda alınan önlemler etküi oldu mu? KOZAKÇIOĞLU Sınır boylannda önlemler arttırıldı ve koruma düzeni değiştirildi. Oralardaki sirkülasyonu azaltmaya çalışıyoruz. Eskiye nazaran azaldı da. Ama bu hemen kendisini göstermez. Ikmali depoladığı stoklar var. O stoklar yenisi gelmese de bir süre daha idare eder. Sımrın kapatılmasının sonucu ancak beş altı ay sonra kendisini gösterir. Süper Vali köyltiye (Baştara/ı 1. Sayfada) miş "valimle görüşmek istiyorum" diyordu. Kimi, tayin sorununu çözümlemck için bekliyordu. Kozakçıoğlu'nun önünde ise son eylemlere ilişkin raporlar. Silahların mennilerinden toplanan balistik sonuçlar duruyordu. Bu arada içeriye iki genç kız girdi. Onlar da "süper vali" ile görüşmek istiyorlardı. özel kalem müdürü "ne görüşecektiniz" diye sorunca, aldığı yanıta biraz şaşırdı: Biz valiliğin açtığı beceri kurslanm bitirerek kuaför olduk. Hayri beyin sözü var, kuaför dükkânı açmamıza yardıma olacaktı. Kapıda bekleyen görevliler "şu anda PKK ile meşgul" diyemedikleri için, "şimdi çok işi var, siz soldan üçüncü kapıya gidin" diye gönderdiler iki genç hanımı. Bir yandan Diyarbakır Valiliği, diğer yandan bölge valiliği Kozakçıoğlu'nun işlerini hayli yoğunlaştınyordu. Odasına girince bu yoğunluk, masa üstündeki dosyalardan, çalan telefonlardan da kendini gösteriyordu. Bölgedeki son gelişmeleri öğrenebilmek için Kozakçıoğlu'na çeşitli sorular sorarken, yöre halkına nasıl yaklaştığını, göreve başlar başlamaz yaptığımız ilk söyleşide verdiği izlenimden, bugüne değin bir değişme olup olmadığmı da gözlemeye çahşıyorduk. Acaba, görevinde birinci ayını dolduran "süper vali" yöre insanına nasıl bakıyordu? Baskınlar oluyor, korucularla çatışma çıkıyor, ama teröristler istedikleri evi, elleriyle koymuş gibi bulup, koruculann attığı silahlarla da hiç yara almadan kurtuluyorlar. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu soruyu Kozakçıoğlu direkt değil de, dolaylı olarak yanıtlamayı yeğledi: Bu konuda resmen soruşturma yaptığımız için birşey söyleyemiyorum. Ama siz kendiniz değerlendirin işte. Evlerin bulunması gidilmesi, gelinmesi, kişilerin görülüp bilinmesi, olaya kimlerin karıştığım, kimlerin yardım ettiğini anlatması bakımından dikkati çekiyor elbet. Kozakçıoğlu, "Acaba köyiüier, korkulanndan yardım yapmış olamazlar mıydı" ya ilişkin bir kuşku taşımıyordu. Süper Valiye göre "kesinlikle hayır, kimse bilmediği, tanımadıgı kişüere gelip de 'bana yol goster' demez" di. Güvenlik güçlerinin geciktiğine Uişkin savlar da olamazdı Kozakçıoğlu'na göre, eğer biri güvenlik güçlerinin geciktiğini samimi olarak bas bas bağırıyorsa, "esas o kişinin dunımunu incelemeli"ydi. Bunu yayan, Kozakçıoğlu'na göre "eşluya"ydı. Köy baskınından sonra militanlar giderlerken bazı kişileri de "kunıyor"du. Kurulmuş plak da başlıyordu dönmeye: Güvenlik güçleri geç kaldı, güvenlik güçleri geç kaldı, güvenlik güçleri geç... Bölgedeki güvenlik güçleri, cenaze toplamak için de köylere gitmeyecek, baskından kaç saat sonra haber geldiyse, ona göre tutacağı yollara ulaşacaktı. Bunu da kimsenin görmesi söz konusu olamazdı. Onun için hiçbir köylü baskın sonrasında köye bir tim dışında güvenlik kuvveti beklemesindi. Kozakçıoğlu'na göre de "işte köyliilerin aolamadıgı da bu"ydu. Yirmi beş kişinin öldüğü köye para yardımı ancak bir hafta sonra, o da toplam dokuz yüz bin lira olarak gitmişti. Oysa köylülerin bir bölümü, maddi zararlarının karşılanmasından sonra, köyden aynhnayı bekliyordu. Kozakçıoğlu bunun da olanaksız olduğunu söyledi. Köylülere para, zarar ziyanlarının karşılığını aüp, köyden a>nlmalan için verilmeyecekti. On dört milyonluk zarar saptanmıştı ve bu paralar mutlaka evlerine harcanacaktı. Tam bir ay önce göreve başladığında ilk söyleşiyi bizimle yapan "süper vali" Kozakçıoğlu'nun, köylülerin sosyal sorunlanna da yaklaşmayı düşündüğünü söylerken, şimdi, olaya biraz daha değişik baktığını gördük. Genelde aldığınuz izlenim ise, Türkiye'nin güneydoğu ucunda birşeyler oluyor, düşmanlar tarlalara ve otlaklara saldınyor. Bunun önlenmesi de sadece devletin prestij sorunu olarak gündeme geliyordu. Ya orada yaşayan insanlar?.. Onlar pek yoktu galiba hesapta. Varsa da, ancak "Kim bilir eskıyaya yardun etmediklerini?" turünden bir yaklaşımla, oldukları kabul edilebiliyordu. Kozakçıoğlu'nun gündeminde "teröre yaklaşım projesi" vardı, ama ne hükumetin, ne de "süper vairiiğin düşüncesinde "köylüye ulaşım projesi" yoktu. tnsan Güneydoğu'da gezinirken öyle bir duyguya kapıhyor ki... Galiba bu bölgede "insan" yoktu... Koruculann iyilişterilmesi Göreve başlarken, gözden geçireceginiz kurumlardan birinln de koruculuk oldngunu soylemiştİHİz KOZAKÇIOĞLU Koruculann noksan malzemelerinin tamamlanması ve korucu sayısının arttınlması için çalışmalar yapıhyor. Korucu silahlan ve mermileri arttınlacak. Elbette bugüne kadarki uyguluma içerisinde, koruculann davranışı gözden geçirilecek. Yeni seçilecek koruculara da özen gösterilecek, aynca korucular için yardımcı eğitim programı hazırlıyoruz. Bu eğitim sırasında gerek olağan, gerekse de olağanüstü durumlardaki hareket tarzanı öğrenecekler. Bu çabşraalan yaparken, yetkfleriniz yeterti geliyor mu? KOZAKÇIOĞLU Yetki sorunumuz yok, aldığımız kararlann uygulanması için biraz zaman gerekli, o kadar... Siz göreve baştodıktan sonra da, bazı PKK baskınlannda güvenlik güçlerinin gecikmesi gnndeme geJdi... KOZAKÇIOĞLU Diyelim ki, baskından iki saat sonra haber geldi. Koşa koşa o köye gitmenin ne faydası var... Şimdi köylünün aldandığı nokta burada, 'efendim olaydan sonra haber verdik, yedi saat sonra geldiler'... Bakın bizim yaptığımız hesap şudur, güvenlik kuvvetleri, bundan sonra olay mahalline sadece oradaki yaralıyı hastaneye göndermek, delil toplamak için yeterli miktarda gidecektir. Daha fazla değil. Onun için hiç kimse zannetmesin ki, olay olduktan sonra elli tane yüz tane kuvvet gelecektir. Hiç gelmeyecektir. Ben oraya cenaze kaldırmaya gitmiyonım. önemli olan eşkıyayı yakalamak. Sadece köye gidecek tim çevre güvenliğini sağlayacak, delil tespit edecektir. Esas olan eşkıyanın yollannı kesmektir. Bu eşkıyanın yaydığı, yaymak istediği bir dedikodudur. Çünkü her yerde vatandaşın, devletin gücüne olan inancını sarsmaya çalışmaktadırlar. Eğer bir kişi samimi olarak, bas bas bagıra bağıra güvenlik güçlerinin geciktiğini söylüyorsa, o kişinin durumunun incelenmesi gerekir. Çünkü eşkı>a giderken, o kişiyi kuruyor, öyle gidiyor, kurulmuş plak sonra da başhyor dönmeye. önemli olan köylünün bize, eşkıyanın nereye gittiği, kaç kişi olduğunu söylemesi... Yanıltmaya yönelik yanlış haber aldıgınız oluyor mu yöre balkından? KOZAKÇIOĞLU Istihbarat ava gitmeye benzer, bir avcı tekerlemesi vardır. Dokuz taban eti, bir av eti yer avcı. lstihbarat da böyledir. Aldıgınız son istihbarata göre, teröristier sınır içinde mi, yoksa sınır dışında mı? KOZAKÇIOĞLU Sınır içinde ama, sayıları gazetelerin yazdığı kadar fazla değil. Bazı gazetelerde sekiz bin gibi sayılar çıktı... Biz Başbakanımızın verdiği sayılara itibar ediyoruz. KOZAKÇIOĞLU Açıklanacak sayı tahmine dayalı ol "Para olsa da nuJzeme yok" "CumfcBriyef'in sonılan ve Olağanüstü Hal Bölge Valisi Hayri Kozakçıoğlu'nun verdiği yanıtlar şöyle: Göreve başladıgınızda, olayfauin önlenmesi için ne kadır siıc gerektigi yolundaki bir •ornya " N e kadar olanak verilİTse" karşdıfııu venniştiniz. lsteditiniz olanaklar ve 60 mUjar Hnya ymluo tuttatu beUrie•en Bialzeme saibuıdı mı? KOZAKÇIOĞLU önceükle şunu söyleyeyim ki, ihtiyaçlan 60 milyar lira olarak belirlemek mümkün değil, böyle bir kesin rakam oluşturulanuyor. thtiyaca göre malzeme almu yapacağız. Bir de alacagımız malzemenin cinsine göre fiyatları defcişiyor. Bir başka yanı da var konunun. Para cebinizde hazır da olsa, istediğiniz malzemeyi, istediğiniz zaman satın alamıyorsunuz. Eğer istediğiniz malzemenin aciliyeti varsa başka marka almak durumunda kalıyorsunuz. Bu da toplam olarak belirlenen miktan değiştiriyor. Gerekli olan malzemenin »atın ı h m i M kim tarafından ve wud gerçekleştirilecek? KOZAKÇ1OGLU Satınalmanın bir kısmını Jandarma Genel Komutanhğı yapacak. Bizim adımıza olacak bu satın almanın diğer bölümünü de Emniyet Genel Müdürlüğü yapacak... Gerekli malzemenin bir kısmını da biz alacagız. Alınacak malzemenin özelliğine göre satın almayı yapacak yer belirlenecek. Zaten Jandarma Genel KomutanlığTnın ve Emniyet Genel Müdürlüğu'nün bütçesinde bu işler için ayrılmış bir miktar para vardı. Biz de bazı malzemeler için bütçemizden Jandarma Genel Komutanlığı'na ve Emniyet Genel Müdürlüğu'ne aktardık. Biraz da ek aktarmalar yaptık. Agıriıklı olarak ihtiyaç duynlan malzemeler nderdir? KOZAKÇIOĞLU Bunları, ana başhklarla toplayacak olursak, ulaştırma, haberleşme ve emniyet güçlerinin atış kabiliyetini yükseltecek malzeme, biçiminde sıralayabiliriz. Giirenlik önlemkrini daha etkin duınma getirmek ' i n beUkopter jJmayı düşünüyor mnsunaz? KOZAKÇIOĞLU Şu anda belikopter konusunda bir sıkıntımız yok. 37 tane helikopterimiz var. Istediğimiz zaman ordudan alabiliyoruz. Ama biz, asayiş hizmetlerinin de helikopterinin olmasını istiyomz. Onun için şu anda 12 tane helikopter almayı duşünüyoruz. Ama teslimi ne zaman olur bilmiyorum. Malzeme sıkıntısı, satın alma aşamasında mı düğümleniyor? KOZAKÇIOĞLU Evet, parasal veya odenek bakımından sıkıntımız yok. Ama bazı kritik malzemeler var ki, paranız hazır dahi olsa alamıyorsunuz. Mesela dünyanın hiçbir yerinde, ara PKK iç bölgelere sızmaya (Baştarafi 1. Sayfada) den Eruh bölgesine geçtiği saptanan kalabalık iki PKK grubu belirlendi. Bölgedeki güvenlik kuvvetleri iki grubun da sürekli olarak Şeyh Omer ve Karadağ etekjerinde yer değiştirdiğini, arazinin dağlık ve sarp oluşunun teröristlerin yakalanmasını güçleştirdiğini söylediler. Botan kıyüannın da aym gerekçelerle sürekli kontrol altında bulundurulamadığını sözlerine ekleyen yetkililer, bölgede pusulann arttınldığını ve devriyelerin gece gündüz dolaştığını bildirdiier. PKK'nın, Idil, Midyat sorumlusu olduğu belirlenen Abdurrabman Motor'un da Siirt yöresine geçtiği bildirildi. Mardin'deki yetkililerin uyansı üzerine Abdurrahman Motor'un Eruh yöresinde aranılması çahşmalarına başlandı. B u arada, Şırnak'ın Toptepe " köyünden kaçınlan 4 köylünün kurtanlması için sürdürülen operasyonlar suasında Kabardağ ve Küpeli bölgelerinde yeni bir grup belirlendi. 1520 kişi oldukları saptanan grubun yakalanması için çalışmalar süruyor. Erdal Bey, şöyle diyordu Bu kampanyada bizim kadar rahat konuşan kimse yok. Bütün öbür partiterin kendi çıkartarı var. Kendi liderierini kurtarmaya çaltştyorlar Yahut da ANAP gibi, Ûzal'ı iktıdarda tutmaya çalışıyortar. Bizim öyle bir kaygırruz yok. Biz demokrasi için uğraşıyooız, halkın mutluluğu için uğraşıyoruz. "Demokraskle yasak otmaz" dryoruz, onun için sizden oy ıstiyoruz. (Yaşa sesleri, alkıslar) Erdal B«y'e. gezi sırasında sordum: Konuşmalarınızda argo sozcukler kullanıyorsunuz; "defterini düreceğız", "kazıklıyor sizi OzaP, gibi sozler soylüyorsunuz. Bunları nerede öğrendiniz? Kolejlerde filan soyienir mi bunlar? Tabii, koiejlerde de bu sozler vardır, (gülüşmeler) halkımız aöyler. Ankara'da bir hanım söyledi, bir argo idı, ama aklımdan çıktı, "Hep bizden tedak&hık ıstenlyor" anlamına bir seydi... Delik büyuk yama küçük? Hayır, hayır 0 değil, başka bir şey. . Erdal Bey, bir konusmasınoa Turgul Bey için "aatmktf büe dedl satır arasında. Bir konusmasında da yine Turgut Bey için, "utanmadan, sıkılmadan..." suzcüklerini kullandı. Erdal Bey'in Turgut Bey'le ilgili sözleri, dinteyicileri costuruyordu. Turgut Beyin, "Mmrirenk Yunan bayrağmde vaT demesi, Erdal Bey'i çok kızdırdı. Turgut Bey'in doktora gorünmesinin çok yararlı olacağını söyledi. "özal'ın dersini vermenin zarnanı gekti şimdi" dedi. Samsun'da, Günaydın gazetesi temsilcisi Ferruh Çetin, Turkiye'de "tevenerin en az yüzde 70 olacagını söyledi. Soytedigine göre, Ferruh Çetın'in tahminlerı tutmuş geçen seçimde. 28 Eyiül 1986 ara seçiminde, Samsun 2. bötgede, DYP'nin kazanacağını söyiemis, Hasbi Aga ile bir de ANAP ll Sekreten Ihsan'la iddiaya girişmiş, elbisesine. Kazanmış. Ancak, ıkısı de elbiseleri almamıslar. Samsun'da Tuğra Otel'de, AkpınarLadik Kuy EnstitusO'nde okumua, emekli ogretmen Yahya Günduz'le kaısılastım. Ali Yüce'ye selam soyledi. Samsun'da "Sehır Kulut>0"nde yemekte, gazeteciler bir aradaydık. Hikmet Çetin, ilyas Kılıç, bizim masamızdavdı. Orta yaslı bir adam geldi, Doktor Saraç'a şöyle dedi: Burası Samsun Şehir Kulübu, buraya bir partı lideri gelmiş, öyle mi? Doktor Saraç'a, ne demek istediğini sordum. Saraç: Bu, eski bir partilidir. "Niye bizim haberimiz yok?" diye srtem ediyor yanıtını verdi... 1965 seçimleri sırasında, Samsun'a bir gelisimizi anımsryorum. Suleyman Bey'le, Sadettin Bey de var. Samsun'un alanına asılan, Çetin Altan'la ilgiü o dövızı tüylerim ürpererek anımsıyorum. Şoyteydi: "anest... olanın babası deyyusu ekbordiri" bunu nasıl yazariar, nasıl asarlar? Dernırel, buna nasıl izin verirdi? Bu olayı 22 yıl geçmesine kartıı: unutmamışım. O gezide, Aksam'dan Aydın Köker vardı, ben Milliyetteydim. AP'lılerden dayakyememek ıçın, Aydın'la birlikte bırarabada, dolastyor, konvoyu izlemiyor, çook önceden çekıp gidiyorduk. AP'liler, bizleri ofvmek için arariar, gazetecilere sorartar: Millıyet muhabin nerede, Akşam muhabirı nerede, biliyor musunuz? AP'yi tutan gazeteterden Zafer'in muhabiri: Ben Milliyet muhabiriyim, ne istiyorsun? diye sorar. Son Havadis muhabiri de: Ben de Akşam muhabiriyim, ne var? diye soracak olur... Vaaay, sızsiniz demek? derler, "Dunm biz değitiz, yalan sovted(W" demeye kalmadan, iyi bir sopa yerter, bizim arkadaslar, bizim yerimize. Otele getdiler ki, basları sarılı. Anlattılar olayı. Gülemiyoruz da Aydın Köker'le birbirimize bakıyoruz. Guzterimizi yukanya yukarıya deviriyoruz Sonra Demirel geldi, arkadaşlanmıza "geçmlş olsuıf dedi. bize de şöyle bir bakarak, göz ucuyla "geçtniş olsun" demek istedi. Olayı, Aydın Köker iyi anımsar sanıyorum... Erdal Bey'in konvoyuyla Samsun'dan çıktık, bantta "öomöom kurşunu" türküsüyle, Selda'nın "Yürüyorvm Dtkenlerin Ûsfündb" türkusü var. Konvoy'da arabamız "Güneş"m sesi Taytur Ün, "Geteceu/n başbakanı Sayın Erdal hönü geliyor, sizleri otobusun On cvmndan selamlıyor" diye duyuoıyor... Erdal Bey'in Karadeniz gezisi gerçekten basarılı. Bir kaz, böyle bir ginşime geçmekle, başannın ilk adımınt atmış oluyor. Bir de eski CHP tabanının SHP'de toplandığı açık. Dr. Rahmi Saraç, Ecevrt konusu açıhnca şu lıkrayı anlatıyor. Adamın biri saynlanmış. Çok acı çekıyormus. Doktora gitmiş, doktor: Ameliyat edeceğim, senin acın dinecek! demiş. Adam, sevinçten uçuyormuş. Kahkahalar gııia gidiyormuş. Doktor, ameliyat için içeri girmiş, elinde bıçağı varmış. Sayrılı adam ağlamaya başlamış. Doktor sormuş: Hani seviniyordun, nıye şimdi aöjıyorsun? Sayrılı karştlık vermiş: Elindekı bıçağı ben yaptım! Gumüşhacıköylu Selahattin Eymirli, Gümuşhacıkoy'de Selçuk Altan'la ikimize şöyle demlşti: Ecevit, bizi hep ağlattı! Dağlara, taslara onun adını yazdık, o zaman ağladık.. Şimdi? Şimdi de bizi böluyoc onun için ağlıyoruzi Erdal Bey, Samsun'da basın toplantısı düzenledikten sonra, Orduya dogru yola çıktık. Samsun'dan sonra, ilk durak Dikbryık'tı. Çok kalabalık yoktu. Dınleyen Dikbıyık'takilerden bir okur: Dikbıyık'a Demirel gelseydi, burası silme dolardıl dedi. Dikbıyıklıların çogu Çerkesti. Sağ egilimliler çoğunluktaydı. DYP'liler, bir gece önce "Erdal 8 e / e biz de gideriz, o da ' evet"ç/" dedilerse de, gelmediler. Burada, DYP çoğunlukta olduğu için kesin "Bvef çıkar, oeniyor... Çarşamba'ya geldiğimızde, tam namaz saatiydi. Halk alana toplarv mıştı, ama ezan okunduğundan, ıtçe baskanı, birazcık beklenmesini istiyordu Genel Sekreter Ftkri Sağlar, "Olur mu efendim, başlayahm" diyordu. izlence keşmekesine Erdal Bey ses çıkarmadı Yânımdan geçerken: • Belki Sayın Ekmekçi camiye gtdecektir, bekleyeliml dedi. Earun okunması biter bitmez de konuşma başladı... Terme'de, Erdal Bey gelirken, güvenlik, Cumhurbaskanı'nın gezilerinde olduğu gibi, alanın ortasım boş bırakmış, kenartarda, kıyılarda halk toplanmıştı. Tayfur Ün, gür sesiyle seslendi: Vatandaşlar, yaklaşın, otobüsün çevresine yaklaşın! Yaklaştılar Erdal Bey, gerçekten canını dişine takmış çalışryordu. Oysa, bir halk sözümüz var: "£/, elin eşeğini türku çağıra çağıra ararf" derler. Gerçı arabada türkü bantlan vardı, ama bu türku, 0 türku değildi. Erdal Bey konuşuyordu: Mahkeme karan oımadan kimseye ceza verilmez. Mahkeme karan olmadan ceza verümek usulu bir defa başlarsa, 0 zaman, kimlerin ceza göreceği hiç belli olmaz! Baştakiler birisine kızartar, "Gozunun ustundeki kaşmı beğenmedim" derter "al sana bir ceza" derler. Kime derdini anlatacaksın 0 zaman? Sana da aynı şeyi yaparlar. "Eskidon ' itiraz etmiyordun, şimdi niye itiraz ediyorsun?" derler. işte bunun için demokrasilerde, hukuk devletinde mahkeme karan olmadan, kimseye c e A verilmez. Yasada olmayan da suç olmaz. Bunlar, insanlann yuzyıllar boyunca uğrasarak, hapislere girerek, çıkarak, dünya kadar sıkıntıya katlanarak bulup çıkardığı şaşmaz ilkelerdir. Bunları yeniden bulacakmış gibi, halka sormak, aslında halka saygısızlıktır. Ama, bunlan bırakalım, bir defa olan oldu, zararın neresinden dönülse kârdır. Halkoylamasında "İ9vwr" diyerek biz demokrasiye sahip çıkalım... diyorum. (Çok uzun alkıslar, ıslıklar) Halkoylamasında 'IBVBT" çıktıktan sonra, Ozal'a da iktidarma da son verme günü yaklaşryor. Şunun şurasında bir şey kalmadı.. Terme, vaktiyle sıtmalı yermiş. Rrfat llgaz'ın "San Vtama"sında var bu. Terme de karşılaştığım Cumhuriyet okuru Erdouan Türer, elinde Cumhuriyet, soruyordu: ^ ^ Geziye Uğur Mumcu da katılacak! diye yazmıssınız, nerede Uğur Mumcu? Göremedim. Ali Sirmen de yok! Uğur Trabzon'a geliyor, Ali Sirmen'in de ateşi çıkmıs gelemedil yanıtını veriyordum. Bana ne? Bana ne? diyordu, siz yazmıssınız, yoklarl Hay Allah, ne yapsam? Erdogan Turer, fındık çiftçisi. Fındıöını bırakıp gelmiş. Türer anlatıyor: . Terme, kavakçılıkta dünya ikincisidir. Şu plajımız, essizdir. Ancak, temmuz ortasından ağustosun onuna dek denize girilir. Bakmayın böyle boş olduğuna, bir süre önce halk bu plajlardaydı Terme'de öğle yemeğini Evci belediye sınırları içindeki belediye plajında yedik. Burada duvarda resmi de olan sanatçı Necla Yener, türküler söyledi. Sabahattin Ali'nin "Aldırma gönui aldırma" türküsü çok alkışlandı... Geziye getenlerden, SHP Parti Meclisi üyesi, teletonla evini arayacak oldu, eşi şöyle dedi: Metın sen nerdesin? Karadenız'de gezideyıml Ama, televizyonda seni görmedim. Mustafa Ekmekçi'nin Ankara hiotları'nda geziye katılanlar vardı, senin adın yokl Nerdesin Allahaşkına'' Vailahi gezideyim karıcıgıml Ekmekçi yazmadıysa ne yapayım? Ben gez.ve kat.lacaklar listesini SHP'den alm.şt.rTEteikaZşm, demek Bazı gazeteciler de katılmamış, başka artedaşlan ^ öV Mercimek tticcan Geçen yü Nevruz Bayramı olaylan sırasında Siirt bölgesinde kıstırılan HRK komutaru Mahsun Korkmaz'ın ölu olarak ele geçirilmesinden sonra başa geçtiği bildirilen ve aym çatışmada yaralandıktan sonra ters düştüğü "Melle Muhammed" kod adlı Mebmet Oktay tarafından Abdullah Öcalan'a rapor edilen Fevzi Aydın Türkiye'ye döndü. Suriye'deki kamplarda tedavisinin ardından bir ay önce Eruh bölgesine geldiği saptanan "Selim" kod adlı Fevzi Aydın'ın oğlunun da Türkiye'ye geldiği bildirildi. Adı açıklanmayan 17 yaşındaki Aydın'ın PKK lideri Abdullah Öcalan'ın emirleri ile Midyat, Idil ve Dargeçit bölgelerinde faaliyet gösteren gruplann birinde görevlendirildiği saptandı. PKK'nın Bitüs bölge sorumluluğu görevini üstlenen "Rizgar" kod adlı Ahmet Görnü'nUn de yine merkezden aldığı emirle sınınn iç kesimindeki Siirt'e kaydığı belirlendi. tstihbarat birimlerinin belirlemesine göre, araba kiralayarak Siirt merkezine yakın yerlerde "mercimek tüccan" olarak dolaşan "Rizgar"a karşı tüm birimler uyanldı. Idil yöresinde dolaşan ve Iranlılar iade edfldi ŞEMDİNLİ (AA) Hakklri'nin Şemdinli ilçesinde yakalanan ve sayılannın 95'e yükseldiği bildirilen pastarlar İran'a iade edildi. Alınan bilgiye göre, önce 79, daha sonra da 16 kişilik iki grup haünde Türk topraklanna giren ve güvenlik kuvvetlerince yakalanan Iran devrim muhafızlannın iade edilmeleri konusunda sırurda yapılan görüşmeler sonuçlandı. ladeleri kararlaştınlan 95 pastar (devrim muhafızı), Hakkârinin Şemdinli ilçesinden bugün öğleden sonra kamyonlarla sımr karakoluna götürülerek, silahlanyla birlikte İran'a verildi. lran'ın Hayzat vadisi kesiminden gelip Irak'a ait Zıtı köyüne doğru gitmek amacıyla yol alırken, 23 ağustos pazar günü Manröstepe bölgesinde Türk topraklanna girer tran devrim muhafızlannın, yapılan sorgulamalannda, Irak'a geçerek Barzani taraftan peşmergeler ile birlikte Irak'a karşı savaşmayı amaçladıkları anlaşılmıştı. • Matematik oğretmeni VEFAT Bayan Eleman Muhasebe servisinde yetiştirilerek, sorumluluk alabilecek, tercihen 1 yıl deneyimli bayan eleman. Bayan büro elemanları. EKOL FİLM Namık Kemal Cad. No: 51/7 Aksaray 524 96 79 524 99 92 HASAN AYDIN Mesleginin inceliklerinin donığuna ulaştığı sırada, amansız bir hastalığa yakalanarak, genç yaşta Hakkın rahmetine erişmiştır. Merhumun cenazesi 27.8.1987 Perşembe günü (bugün) Sürabül Efendi Camii'nde küınacak öğle namazını raüteakip topraga verilecektir. Tann rahmet eylesin neflın Oktay Pırim yerine Ayhan A ^ ^ ^ S S S S ç S2? ^ f " B ^ h a U l 9 e n ( B u t v a r ) 'y Mehrnet Güler (Ulus) nA I ? J İ d l r G o k t a ? l n S o y a d l d a '****" Ç'kmış 2000e DoğfudanZıhnıErdem'in adını yazmamısım... ' ^ Terme de ilginç öyküler dintedim. Savcı Doğan uz'ü öldurduâü aerekçesıyle dört kez ölüm cezasına çarptırtlan, ancak son safhada Yargıtay Genel Kurulu'nda verilen bir kararla saiıverilen Ibrahim Çiftçi buralarda tunstık tesısler kurmak için girışimlerde bulunmuş nasılsa basarılı olmamısl ^ S Kardeşleri