18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 AĞUSTOS 1987 + * * * CUMHURİYET/15 BM Dernekler Federasyonu'nda ilk Türk üye OTTAWA (ANKA) 12 Eylül sonrası, Ankara Sıkıyönetim Komutanhğı tarafından üniversiteden çıkanlan SBF eski öğretim üyesi Doç. Dr. Haluk Gerger, Birleşmiş Milletler Dernekleri Dünya Federasyonu'nun Kanada'mn başkenti Ottowa'da yapılan 31. genel kurulunda yönetim kurulu üyeliğine seçildi. Merkezi Cenevre'de bulunan ve 1946 yılında kurulan federasyonun Ottawa'daki genel kurulu Bangladeş Dışişleri Bakanı ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Dönem Başkanı Humeyon Raset Chocdurry'nin açış konuşmasıyla başladı. Haluk Gerger, 41 yüük aradan sonra federasyon yönetim kurulu üyeliğine seçilen ilk Türk oldu. Venedik'te sular yükselince Beş Avrupa ülkesini etkisi altına alan, ytizyılın en şiddetli yağışları olarak nitelendirilen yağmurlar, Italya'da da etkisini gösterdi. Venedik'in St. Markis Meydanı'nda sular yükselince iki küçük turist kendilerini hiç düşünmeden sulara bıraktılar. Trakya87 Tatbikatı ANKARA (AA) Türk Silahlı Kuvvetleri'nin planh tatbikatlarından "Trakya87", 34 eylül tarihleri arasında Edirne'nin Süloğlu mevkiinde yapılacak. Genelkurmay Genel Sekreterliği'nden yapılan açıklamaya göre, "Trakya87" adlı arazi tatbikatında kuvvetlerarası koordinasyon ve işbirliğinin geliştirilmesi amaçîanıyor. Kaçakların eylemi ATİNA (AA) Yunanistan'da, özel bir sigorta şirketinin bürosunu basarak duvarlara siyasi içerikli sloganlar yazan Metin Güneş (32) isimli bir Türk kaçağın tutuklandığı bildirildi. Yunan polisinin açıklamasında, Türk kaçaklann hangi örgüte üye olduklan ve eylemin nedeni hakkında bilgi verilmedi. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, bugün Ankara 'ya dönecek. Evren, iünEminönü'ndekilstanbulTicaretOdası'ndainceUmelerdebuhmdu, daha sonra kendisminvekntnm Ettter UbısmahaOesindealiıklan daireleri gezdi. TTO y 1 1\J */1 flYaklaSlk ikiaydıryaz çahşmaUU ^^n, tstanbul'da surdüren Stallone'nin sabık eşi Sytvester Stallone'nin boşancbğı eji, Danimarkah yüdız Brigitte Nieison, ytnipiağmn piyasaya çıkışı nedeniyU duzenlenen partiye arkadaşı Keüy Sangher ile birUkte katudı. Piak şirketi Tddoc tarafından Hamburg yakmlanndaki Katenkirchen 'de düzenlenen parti, Nieison 'un son plağmın tanıtımı için verildi. HABERLERIN DEVAMI Iran'da askeri rejimi yeğlerdik (Baştarafı 1. Sayfada) atfetmektedir" demişti. Acaba Washıngton'un bu bakışı 12 Eylül sonrası Türkiye'sindc "komünizme karsı lsbun kartına basvundmasında" etkili olmuş rauydu? Brzezinski'ye göre "İran devrimi ve CENTO'nun çokuşunden sonra özeJlikleTürkiye'de panik başladı." Iran bu arada. "Yıkıcı ftkiHerini bolgeyc ihraç etmeye başlMus, Tiırkive bir iç savaşın eşiğine gelmiş, bir zamanlar murtffiklerinen mutiefiki olarak anılan Pakistan Amerika'ya olan guvensizljgi dolayısıyla ortacı bir yol izienıeye başlamış, Afganistan da Sovyetler'in eline duşmustü." Bugün Carter doktrini diye anüan ama Brzezinski tarafından oluşturulduğu sır olmayan "teşhis ve çare" şöyle sıralanıyordu: 1 Ortadogu'da Dogu ve BaO bloklan arasında bir çatışma vardır. 2 Amerika, bolgeye Amerikan askeri vartıgı gonderilmesi düşüncesine kendisini ahşhrmabdır. Reagan yöneümi tarafından da benimsenen bu bakış, bölge ülkelerine "ihtimam" gösterilmeye başlanması ile uç verdi. Türkiye açısından, Ankara bir yandan artan Amerikan ilgisinden memnun olurken, bir yandan da anan potansiyel rollerden ürkmeye başladı. Brzezinski, söyleşimiz sırasında, gayet berrak bir sesle, aradan geçen zamarun Türkiye'ye bakışında bir değişıklık getirmediğini söylüyordu. Sorduk: 1970lerin sonu Türkiyesi için, yani Afganistan'ın işgali, tran devrimi soarasında. kilit uike olarak gördügüniiz Turkiye açısından zaman bir şeyler degiştirdi mi? Sizce bugün Türkiye nerede ve sizin için ne kadar vazgecilmez? BRZEZİNSKİ Jeostratejik açııJSJrTürkiye'mn Onemi, azalrrmdı, aksine yukseldi. Bence Türkiye, lran'da yönetim değişikliği ve Afganistan'ın işgalinden önce de Batı ittıfakımn çıkarlan açısından oldukça önemliydi. Tabii Afganistan ve Iran olaylanndan sonra bu önem giderek arttı. Çünku bu olaylar, gelecekte Sovyetler Birliği ile ABD'nin olası bir dolaylı veya direkt çatışma alanının Körfez ve Güneybatı Asya olacağının işaretçüeriydi. Burada iki aşamalı bir soru devreye giriyor. Sovyetler'in, bu bolgeye yönelik emeUeri konusunda bizim bUdiginıiz ve öteden beri dnyageldigimiz iddialar dışında bir enfonnasyon var mı? Ikincisi de oias bir Aroerikao Sovyet çntışmasının neden Avjasya'da olacagını duşunuyorsunuz. Birçok kişi boyle duşunuyor, ama siz neden bu kanıdasınız? Amaç bu olduguna göre, oyleyse saydıgnıız üç stratejik cepnenig baa kilit noktalan olması gerek?.. Türkiyeİran cephesi BRZEZtNSKl Aynen öyle. Bu cephelerde bazı anahtar ülkeler var. Ve eğer anahtar ulkeyi ele geçirirseniz, tüm bölge üzerinde söz sahibi olabiliyorsunuz. Uzakbatı cephesindeki anahtar ulkeler Polonya ve Almanya'dır. Uzakdogu cephesinde Güney Kore ve Filipinler'dir. Güneybatı Asya cephesinde ıse ya tran ile Türkiye'nin bileşimi, ya da Afganistan Ue Pakistan'ın kombinasyonu bır cephe. Peki bu stratejik onceliği, o ülkede yaşayanlar nasıl hissediyor, nasü etkileniyor bundan? BRZEZİNSKİ Tabii bazen farkında olmadan buyuk pazarlıkların konusu, bazen de savaş nedeni olabiliyorsunuz. Bizim yönetimimiz sırasında, biz Ruslarla konuşurken birçok yerde Türkiye ve tran'ın adı geçiyordu ömeğin... gını düşünmüyorum. Askerlerin Humeyni'den daha iyi bir seçenek olduğunu düşünUyordum. Bugün de öyle düşünuyorum ve lran'da benim gibi düşünenler olduğunu biliyorum. İran devriminden sonra New York Times'ta yajımlanaıı bir haberde, sizin İran'da Humeyni rejimiyte diyalog kunılmasından >ana olduğunuz yer alıyordu. İslamla diyalog kurerek tslamın antikoraunist rubunu harekete geçinoeyi dusunuyordunuz. Oysa o gün diyalog kurmayı düşundöganüz bu ideoloji, başka birinin katkısuia gerek kalmaksızın sizin için tebdit haline geldi. Degeriendirmelertnizde yoksa yanılmış mıydınız? Dusmanlarda lslamı teşvik, dostlarda bastırma politikası ne derece başanlı oldu? tran'la ilişki kaçınılmaz BRZEZİNSKİ Evet lran'da muhalif unsurlarla diyalog kunılmasından yanaydım, ama devrim bir kere başanya ulaştıktan sonra. llişkiyi istikrara kavuşturmak, o dönemde Amerika'nın menfaatineydi, eğer dediğimi yapıp diyalog kursalardı, bugün yasananlar olmazdı. Siyaset gerçeklerin kabulu demektir. lran'da rejimin yıkılmasını önlemeye çalıştım. Bu doğru. Ama bir kere yıkıldıktan sonra yeni rejimle yeni bir ilişki tesisi olanaklan aramakta kötü bir şey yok. Bunda bir çelişkı görmüyorum. İran'daki bugünkü rejime bir aJtematif var mı? Türkiye zor döndü Gromiko'nun haritası BRZEZİNSKİ Sorunuzun ilk aşaması için kıtabımda (Game Plan) değindiğim bir olay var, onu açmak istiyorum. 1985'te bir NATO ülkesi dışişleri bakanı Sovyet meslektaşı Andrey Gromiko'nun konugu olarak Moskova'daydı. Gromiko sohbetleri sırasında, konuğuna der ki "Haftada iki gün özel dinlenme odasaa çekilip düşunuyoram." Konugu merak eder ve ne yaptığıru sorar. Bunun üzerine Gromiko ona, daha önce hiçbir Batılıya göstermediği şeyi gösterir. özel çalışma odasma davet eder. Kapıyı açınca konuk dışişleri bakanı hayretler içinde kalır. Küçük bir odanın ortasında rahat bir koltuk ve koltuğun tam karşısında, duvarda. koca bir dunya haritası vardır. Gromiko der kı "Burada birjki saal otunıp haritayı seyıedip duşünuyorum." Bence bu çok basit, ama çok carpıcı bir örnek. Bana meslekte 3 >ilı aşkın kalmış ve haftada dört saatini haritada projeksiyon yaparak geçirmiş bir NATO dışişleri bakanı gösterebilir misiniz? Harita üzerinde dış politikalannın jeopolitik ve stratejik muhtemel sonuçlan uzennde kafa yormuş bir Batı dışişleri bakanı hatırlıyor musunu2? Belki Churchil, Atatürk yapmıştır, ama sıradan bir dışişleri bakanı?... Hiç sanmıyorum. Harita neye yarıyor? Zihnin belli bir nokta üzerinde odaklanmasına ve önceliklerin rafinesine, Fıziki açıklann teşhisine yarıyor. Ve Sovyetler'in dünya ile ilişkisi tamamen Gromiko'nun yaptığının üzerine bina edilmiş vaziyette. Tabii Gromiko'nun bir özelliği daha var. Haritaya boş gözlerle bakmıyor. Bakışını belirleyecek tarihi bilgi ile de donanrr.ış. Zaten Gromiko bir gazeteciye en sevdiği kitaplann, kendinden önceki Sovyet Dışişlsri Bakanlannın yaaşmalannı okumak olduğunu so>lemişti. Şimdi Avrasya meselesine gelince. Her ne kadar gerek Amerika, gerekse Sovyetler'in tüm ilgi alanı dunya olsa da bu Uginin merkezi önceliğı Avrasya'dır. Dünyanın insan kaynağı ve doğal kaynakları açısından en zengin yorelerinden bırisidir burası. Avrasya için mücadele uç merkezi stratejik cephede cereyan edıyor. Brzezinski, böyle dedikten sonra diploması dünyasının yapmaktan çok hoşlandığı bir biçımde, cepheleri numara vererek vc gayet özet sözcüklerle alt alta sıralıyor: 1 Uzakbatı 2 Uzakdogu 3 Gâneybatı Örneiin? BRZEZİNSKİ Şimdi spesifik konu veremeyeceğim, ama örneğin Sovyetler'in Polonya üzerindeki kontrolu, onun Doğu Avrupa ve dolayısıyla Bau'ya en fazla katkısı olan Batı Almanya'yı maniple etmenin anahtarı olduğu için sizi etkiler. Polonya sizin direkt ilgi alanımzdadır. Güney Kore veya Filipinler'in kaybı BRZEZİNSKİ Sanıyorum ki iç halinde ise Sovyetler Çin'i çepeçevre sorunlann oturması biraz zaman alasarmış, Kore yoluyla Japonya'nın gücak ve Humeyni sağ olduğu surece venliğini doğrudan tehdit eder hale ben bir alternatif rejim işareti görmügelmiş, Japonya'nın deniz yollarını yorum. Ordu tamamen kontrolu alkontrol altında tutmuş olur. Bu da tında. O sahneden çekildikten sonra sizi etkiler. Türkiye Iran bileşimi ya dahi din adamları bir süre daha devda Afganistan Pakistan bileşimi leti yönetecek. Daha sonra, iç ayarüzerinde söz sahibi olabilmiş bir Sovlamalar sırasında clası hareket bekyetler, Körfeze erişimi olan, Hint Ok liyorum. yanusu'nda konuşlandıracağı birlik ' Peki İran'da rejim yıkılmadan lerine istediği an güneybatı veya güönce Humeyni taraftarlanyla diraioneydoğudaki çatışma alanlanna birgunuz >ar mıydı? Ya da bir başka delik sevkedebilecek bir Sovyetler olur. yisle onlaria diyalog kurarak yeni rePolonya, aynı zamanda Almanya'nın jim üzerinde de etkiü olmayı arzu etkapısıdır. Bağımsız bir Polonya, Sovtiniz mi? yetler'in Litvanya ve Ukrayna'daki etBRZEZİNSKİ Bir dereceye kakisini tehdit eder. Ama tabii Ameridar. ka açısından en guç jeopolitik önce Bugun olsa tran'la diyalog kulik Sovyetler'in guneyine dönüktür. rar mıvdımz? Bu ulkeler eğer kendi kaynaklanyla başbaşa bırakılsa, uzun süre Sovyet • baskısına dayanamazlar. Türkiye kısa süre önceye kadar, çok tehlikeli bir durumdaydı, zor döndü. Iran ve Irak (Baştarafı 1. Sayfada) kaos içinde, tran'da Şah'ın "ani liğiniazaltmak. modernleşme" Tıareketi sonucunda 2. Savaşın, başta Kuveyt ve meydana gelen reaksiyon, Iran'ı sosSuudi Arabistan olmak üzeyolojik açıdan "frajil" bir yapıya gere bölge ülkelerine yayılmasıru tirdi. Iran her ne kadar tek vucut tek kafa gibi görunüyorsa da bugün, as engellemek. lında çabuk "kınlıp dökülebilecek" 3. İran ve Irak arasındaki babir katmanlar silsilesinden oluşuyor. rışın, savaşın mevcut sınırlan Yani en birlik içinde görunen hali as içinde sağlanması için çaba lında en zayıf olduğu an. Sovyetler, harcamak. bu bakımdan siyasi ve etnik şiddet Dışişleri Bakanlığı çevrelerine için o bölgeyi çok musait göriıyor. Tabii ayrıca Iran'ın uluslararası are göre Kuveyt tankerlerinin Amenada tecrit edilmesi, bu ülkenin Sov rikan savaş gemilerinin koruması yet etkisine karşı bağışıkhğım azal altına almmasından ve Mekke tıyor. olaylanndan sonra Körfez'de Peki bu durumda beklenen ne gerginliğin artması Ankara'yı bölgede daha aktif bir politika dir bolge açısmdan? izlemeye 2»rluyor. İranIrak araBRZEZİNSKİ Bir kere durum tespiti gerek.1 Bölgenin anahtar ul sındaki uzlaşmaz tutumdan dokeleri olan Iran Turkiye Pakistan1 layı bugüne kadar arabulucuk m Sovyet tehdıdıne karşı surekli uya rolü üstlenmeven Türkiye'nin bu ruk tutulmalan gerek ve Çin'le işbir gelişmelere neden olan bölgedeliği yapılarak, özellikle Pakistan ol ki diyalog kopukluğunu gidermak uzere, guvenliği arttırmak. 2 mekte önemli bir unsur olabileABD'nîn bir Sovyet tehdidi karşısınceği ifade ediliyor. da bölgeye hızla birlik gönderebilme Körfez savaşında 7 >ıldır sürkapasitesini arttırmak. 3 Afgan medürdüğü tarafsızlık politikasınselesini canlı tutmak ve Sovyetler'i Afganistan'da halkın kendi kaderini dan taviz vermemesi Ankara'nın tayine iknaya zorlamak. 4. Hindis bölgedeki itibanna büyük katkıtan'ın, Afganistan sonınunun çözü da bulunduğu gibi, Türkiye'nin müne katkısını sağlamak ve Hint diyalog boşluğunu doldurabilePakistan sorununu torpulemek. 5 cek en uygun ülke olduğu belirSovyet Müslümanlannda siyasi bi tiliyor. linçlenmeyi teşvik ederek Sovyetler'i Bu arada Türkiye'nin gerek diğeT lslam ulkeleri üzerindeki emellerinden eaydırmaya çalışmak. İran ve ABD, gerekse Körfez ger Anılannızd'a İran'da tıpkı ginliğindeki diğer taraflar arasınTürkiye ve BrezBya'da olduğu gibi as da bir arabuluculuk rolü üstlenkerier yonetimi devralsaydı, bunun İran'ı kurtarabilecegini soylüyorsunuz. Bngün ne düşünuyorsunuz? BRZEZİNSKİ Amerikan İran diyaloğunu ben kaçınılmaz olarak görilyorum, çünku tran'ın bugün içinde bulunduğu durum, nihai durum değildir. Her ne kadar İran'daki Amerikan ale> htarlığı resmi şahıslarca teşvik edilmiş olsa da tran'm uzun vadede ülke bütünlüğünü ve bağımsızlığını korumak için, dolaylı da olsa bir Amerikan desteğine ihtiyacı var. Humeyni'nin ölümünden sonra bu zaten olacak. Humeyni'nin öiümünden sonra meydana gelebilecek kanşıklıgın boyutlan, doğması arzu edilen kanşıklıgın boyutlannı asarsa ne olacak? BRZEZİNSKİ Burada işte Amerikan caydıncılığı devreye girer. Ve guvenilirlik esastır. Sovyetler'e, "Biz Güneybatı Asya'da bir harekâta girişirsek, Amerika ne yapar" sorusunu düşunmesine bıle fırsat verilmemelidir. Yani Sovyetler otomatik olarak bilmelidir ki, Amerika müdahale eder. Nitekim ABD çevik kuvvetinin güçlendirilmesi ve bilhassa bölgesel orduların da katılımıyla muhtemel bir saldın caydınlmaya çalışılmaktadır. Peki, antikomünisl nıhıı dolayıayla İran'nda devrim öncesuıde hiç lslamı teşvik ettiniz mi? BRZEZİNSKİ Ben hatırlamıyorum böyle bir olay. Peki Sovyetler'de lslamı teşvik ettiniz mi? BRZEZİNSKİ tslamın Sovyet sistemine meydan okuduğu bir olgudur. Sovyetler'de 50 milyon Müsluman baskı altındadır ve Sovyetler'in guneydeki Müsluman ülkelere yönelik bir hareketinin karşısındaki en buyük engel Sovyet Müslumanlandır. Ki bu unsuru Amerika bugüne kadar yeterince sömürememiştir. Sovyetler'in, bugün yüzeyde "Sovyetize" ettiği sanüan Müslümanlan basürması, büyük Rus imparatorluğunun son dönemlerinden 1930'lara kadar sürmüştür. Yani Ruslar, buyuk zahmet çekmişlerdir. Bugün dunyadaki lslami canlanmarun Sovyet Muslümanlarım da etkilediği düşünülürse, Sovyetler'in Oru Asya'dakı sistemine gizliden bir siyasi meydan okuma karşısında kaldığı kesindir. Afganistan'daki "mukaddes savaş" iran'daki lslam devrimi, Pakıstan'da şeriatın tesisi, bütun bu olaylar benzeri feno menin müjdecisidir. Yam etnik ve lslam dini üzerine kurulu bir kendini keşfedişın. Amerika, Sovyet Orta Asyası'na dönük radyo yayınları ile bu oluşumları Sovyet Müslümanlanna duyurabilir. ABD uzun süreden beri Türkiye'de bu amaçla kullanabileceği bir verici kurma izni istiyordu. Başbakan özal izin vermedi. Geçen günlerde tsrail Amerika'ya bu izni verdi. Ancak tsrail'in izin verdiği dönem çok enteresan bir doneme rastlıyor. Birincisi Amerika'da tsrailli bir casusun yakalanması, lsrail'in Amerikan kamuoyu nezdinde itibarını sarstı. Körfezde Amerikan tran krizi zirvedeydi. tsrail ile anlaştna, Suudi Arabistan'a geçen günlerdeki silah satış karan ertesine isabet etti. Eller tetikte yoğun diplomasi (Baştarafı 1. Sayfada) bir süre önce Cumhuriyet'e "Körfez'deki durumun tüm insanlık için çok önemli sonuçlar getirecegini" söyleyen Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Murtaza Sermedi Yunanistan ve Portekiz'de, Dışişleri Bakan Yardımcılarından HUseyin Şeyhülislam ise, Cezayir'deydi. Bütün bu diplomatik faaliyetin odak noktasında bir başka Dışişleri Bakan Yardımcısı Muhammed Cevad Larijani bulunuyor. Larijani New York'ta. Ve gerek BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar ve gerekse Güvenlik Konseyi üyeleriyle göriişüyor. Tüm bu faaliyet, BM Güvenlik Konseyi'nin 20 temmuzda aldığı Irak'ın kabui ettiği, İran'ın ise oldukca ince ve kıvrak bir tutum takındığı, ne reddettiği ne de kabul ettiği 598 sayılı karar çevresinde dönüyor. 598 sayılı karar esas olarak savaşa son verilmesini öngörüyor ve karar başta ABD bazı ülkelerin önce Güvenlik Konseyi'nin daimi üyelerini, daha sonra tüm üyelerini uzun süren çekişmelerden sonra bir metin üzerinde birleştirmesi sonucu ortaya çıktığı için uluslararası oybirliğini ifade ediyor. İran bu uluslararası oybirliği karşısında zaman kazanmak için manevra yapıyor. Karan kabul etmesi için ön şart olarak kararda yer alan bir maddenin düzeltilmesi gerektiğini, bu maddenin bir daha formüle edilerek saldırganı (yani Irak'ı) saptaması ve kınaması lüzumuna değiniyor. Aynca kararda yer alan ve "olumlu bulunan" kimyasal silahlann kullanımının ve sivil yerleşim merkezlerine saldınların kınanmasına ilişkin hükümlerin netleştirilmesi gerektiğini vurguluyor. Buradan kastedilen Irak'ın zikredilmesi. Sözkonusu hükümleri karar metnine geçirmek konusunda önemli çaba harcayan F. Almanya'nın Tahran'daki Maslahatgüzan bize verdiği bilgide, sözkonusu hükümdeki imanın aslında yeterince açık olduğunu ifade etti. Bununla birlikte Iranlılar karardan tam anlamıyla tatmin olmuş görunmüyorlar. Karan kabul etmemekle birlikte reddetmedikleri de, kararın bazı maddelerine atıf yapmalanndan anlaşıhyor. Nitekim Dışişleri Bakanı Ali Ekber Velayeti önceki gün BM Genel Sekreteri De Cuellar'a gönderdiği mesajda ABD'nin, Körfez'e filo göndererek 598 sayılı kararın " t ü m ülkelerin Körfez'deki dunımu ağırlaştırmaktan kaçınmalanna" ilişkin 5. maddesini çiğnemiş olduğunu bildirdi. Velayeti ayrıca Irak'ın son günlerde sınır boylanndaki İran kentlerine hava saldınlan duzenlediğine de dikkati çekerek bunun da kararın ihlali niteliğinde olduğunu beürtti. İranlıların, karan ne kabul ne de reddeden bu tür örneklerde sergilenen tutumu, BM Genel Sekreteri'ne ve Güvenlik Konseyi üyesi ülkelere Tahran'la diyalog kurulabileceği ve diplomatik imkânlann tüketilmediği kanısını aşıladığı için bu "aralık" tan sızılarak yoğun bir diplomatik faaliyet zemini oluşabiliyor. Bununla birlikte ABD, İran'ın bu karan açıkça kabul ettiğini bildirmemesi halinde bu ulkeye yaptırımlar en başta silah ambargosu uygulanmasını ongören bir yeni Güvenlik Konseyi karan çıkartma peşinde koşuyor. İran bir yandan bu ihtimalİeri engellemeye çahşırken bir yandan da silah ambargosu konusunda umursamaz davranıyor. İran Başbakanı Mir Hüseyin Musavi önceki gün Tahran'da bulunan kalabalık yabancı basın mensupları önunde İran'ın kullandığı teçhizat ve cephanenin önemli bir bölümünün İran'da üretiîdiğini, ülkede işsizliğin düzeyinin duşüklüğunün bu nedenden kaynaklandıgını söyleyerek "Silah ambargosu başanya ulaşamaz. Açık pazardan silah alabiliriz. İşte, ABD bundan korknyor" dedi. Bir başka İranlı yetkili İran'ın savaşın başmda ilan edilen Batılı silah ambargosuna rağmen açık pazardan silah alabildiğine değinerek, "Batılı ülkelerin, silah fiyallanyla doldurulmavı bekleyen boş cepleri hâlâ bulunuyor" diye konuştu. Aynı yetkili İran'ın Amerikan TOW füzelerinin kitle halinde üretimine başladığını da açıklamasına ekledi. Bu arada İran 65' km. menzilli Okab (Kartal) isimli füzeyi kendisi üretiyor. Bunun yanısıra 300 km. menzilli kendi yapırru bir füzenin de denemeleri yapıhyor. Bu özgüven duygusunun ötesinde silah ambargosunun bir Güvenlik Konseyi karan haline gelemeyeceğine ilişkin güven Sovyetler Birliği'nin tutumundan kaynaklanıyor. New York'ta bulunan Sovyet Dışişleri Bakan Yardımcısı Viadimir Petrovsk, "Körfez'deki tüm yabancı güçlerin bölgeyi terk etmesind e " ısrarh olduklarını ve bunun öncelikli olduğunu açıklayarak İran'a yaptınmları öngören bir Güvenlik Konseyi karannın geçerli olmayacağı işaretini verdi. Tahran'da bulunan Çin Dışişleri Bakan Yardımcısı Qi de aynı yönde bir açıklamada bulundu. Bilindiği gibi Sovyetler Birliği ve Çin, BM Güvenlik Konseyi'nin veto gücüne sahip iki daimi üyesi. Bu diplomatik trafığin yani sıra savaş cephesinde belirli bir tırmanma göze çarpıyor. Irak İran'ı 598 sayılı kararda öngörülen ateşkese uymaya zorlamak için şehirlere ve iktisadi merkezlere hava saldırılarını tırmandırmaya başladı. Bu eğilim devam ederse hava saldınlannın giderek • İsfahan'a ve Tahran'a da tırmanabileceği hesap ediliyor. Tebriz son bir hafta içinde Irak hava saldınlarından nasibini aldı. Irak'ın İran'ın iktisadi merkezlerine yönelttiği hava saldınlannın ardında, Tahran yönetimini diplomatik oyalama faaliyetinden yararlanarak büyük çapta bir saldınya hazırlanma fırsatından mahrum etme hesabı yatıyor. Ne var ki Devrim Muhafızları çevresinden sızan haberlere göre îran ya Basra önlerinde, yani güney cephesinde ya da kuzeyde "Nasryedi" harekâtı sonucu elde edilen ve geçtiğimiz hafta yabancı basın mensuplanna gezdirilen Irak'ın 25 km. kadar içindeki KerkükSüleymaniye mihveri üzerinden büyük çapta bir saldın hazırlığına girmiş durumda. İran, bugüne kadar hiç beklenmedik yerlerden saldın inisyatifi o.taya koyduğu için bü>1ik çapta saldınnın bu iki nokta dışında gerçekleşmesi de pekala mümkün. Her ne olursa olsun İran'da en azından îmam Humeyni'nin fetvası nedeniyle Saddam'ın devrilmesi önşartından vaz geçileme • yeceği ve bir de üstelik Mekke'deki kanlı olayın intikamının bir • şekilde mutlaka alınması öngö • rüldüğü için, yakın vadede diplomatik çözüm yollarından çok, • savaşın canlanması ihtimalidaha ağır basıyoı. Türkiye ve bölge Peki İslamın bölgede yükselen sesinin bölgenin "laik" denilen ulkeleri açısından arzettigi tehdit nasıl önlenir? BRZEZİNSKİ Bu, bölge ulkelerinin ne kadar İslam ne kadar laik olup olmamak istedikleri ile direkt bağlantılı. Bölgedeki dostlarımız, eğer var olan rejimlerini muhafaza etmek isterlerse destekleriz, ama kendileri kendirejimlerinidegiştirmek isterlerse yapabileceğiniz bir şey yok. Türkiye Amerika'nın yakın bir muttefığidir. Ama laik bir rejim mi yoksa bir lslam cumhuriyeti mi olmak isteyeceği onun iradesi içindedir. Ne kimse önleyebilir, ne de yavaşlatabilir. Tabii Türkiye'nin laik modernizmini takdir etmiyor değiliz, ama yapabileceğimizin hepsi bu. Türkiye'nin geleccgini nerede göriıyorsunuz? BRZEZİNSKİ Ben Türkiye konusunda çok iyimserim. Türkiye siyasi ve ekonomik açıdan demokratik ve ekonomik genişlemeyi mümkün kılar duruma gelmiş. Türkiye bence sadece bölge açısından değil. Avrupa açısından da giderek önem kazanacak. Türkiye'nin Avrupa'ya tam entegrasyonu Türkiye'nin istikrarını garantilediği kadar, Avrupa'nın bölgede arzu ettiği istikrara katkıda bulunur. Aynı zamanda, Körfezdeki çatışma ve İran ile Irak'ın zayıflığı dolayısıyla, Turkiye önümuzdeki günlerde daha fazla sahnede görünmeye başlayacaktır. FahdVlan Evrerfe mesaj (Baştarafı 1. Sayfada) Suudi Arauistan tarafuıdan da> ha önce dünya kamuoyuna sunulan ilk filniin ötesinde olaylara ışık tutacak görüntüler taşımadığı izlendi. Suudi Sanayi Bakanı Abdiilaziz El Zemin, dün Türkiye'ye hareket etti. Izmir Fuan'na katılacak olan El Zemin'in, Kral Fahd'ın bir mesajını Cumhurbaşkanı Kenan Evren'e sunması bekleniyor. deki hastanelerde tedavi altına alınması ve daha sonra bunlann hac görevlerim tamamlamalarına izin verilmesi de fılmdeki görüntüler arasındaydı. İlk filmi de izlemiş olan yabancı basın mensuplan, yeni filmin, "tlkinin genişletilmiş versiyonu" olduğu görüşune vardılar. Diğer yandan Suudi basını Tunus toplantısından çıkan karar tasarısına manşetten yer verdi. İrigilizce yayımlanan "Suudi Gazette" tasanyı, "Tabran'a öltimatom, Arap birliği üyeleri t r a n ' l a ilişkilerini gözden geçiriyorlar" başlığı ile yorumladı. Tarafsız ve aktif politika mesinin söz konusu olmadıgı bildiriliyor. Nitekim bu doğrultuda yapılan spekülasyonlardan sonra Dışişleri Bakanlığı dün bir açıklama yaparak, Türkiye'nin arabuluculuk yapma arayışları içinde olduğunu yalanladı. Açıklamada Türkiye'nin daha çok bölgedeki bilgi akışı eksikliğinden kaynaklanan vanhş anlamalan ve değerlendirmeleri gidermek için bölge ulkeleri arasında bir diyalog ve işbirliği ortamını yaratma çabası içinde olduğu bildirildi. Dışişleri çevrelerine göre, Türkiye'nin bu gayretlerinin temelinde, Körfez savaşının mevcut sınırlannı aşıp Kuveyt ve Suudi Arabistan başta olmak üzere bölgenin diğer ülkelerine yayılmasından duyduğu endişe yatıyor. Başka bir deyişle Ankara zaten barut fıçısı olan Ortadogu'da yeni sıcak cephelerin açılmasıyla bölgedeki mevcut istikrarsızlığının daha da artmasından kaygılanıyor. Diplomatik gözlemciler ise Körfez'deki tansiyonun düşürülmesini ilk hedef olarak seçmiş olan Ankara'nın bunun başarılmasından sonra başlatmış olduğu 'iarafsız fakat aküP' girişimlerini sürdürerek, Körfez savaşının sona erdirilmesi için gayretlerini arttıracağını tahmin ediyorlar. Bu çabaların bir "prestij arttınna" girişiminden çok, ha>"ati çıkarlarla ilgili olduğunu bildiriyorlar. Örnek olarak, Başbakan Turgut Özal'ın geçen cuınartesi günü düzenlediği basın toplantısında, "Körfez savaşının sonucuna göre Giıneydogu Anadolu hakkında bazı tabminler yapılabilir" şeklindeki sözlerine işaret eden gözlemciler şu görüşlere yer veriyorlar: "Başbakan Özal basın toplantısında, saldınların bunlann daha çok içten kaynaklandıgını ve Irak sının ile ilgili olduğunu bildirmişti. Körfez savaşı Irak'ın, Kürtlerin yaşadıgı ve Irak rejimi aleyhinde saldırılarda bulunduğu Türkiye ile olan sınır bölgesindeki güvenlik etkinliğini azaltmıştır. tran'da bölgedeki Kurt örgütlerine destek verdiğini açıklamış bulunuyor. tran yetkilileri her ne kadar Türkiye'nin bütünlügü aleyhindeki saldırılan desteklemediklerini belirtmişlerse de, Irak Kürtlerine yapüklan yardımların bir şekilde Türkiye'de faaliyet gösteren bölücülere de kayması kaçımlmazdır. Bölgedeki istikrarsızlığın artması halinde bunun Türkiye'ye yansıyacagı, yansımasının da artacagı açıktır." Riyad'ın tepkisi Suudi yonetimi Tunus'taki Arap Dışişleri Bakanları toplantısından çıkan karar tasansından hoşnut kaldı. Arap zirvesine hazırhk niteliğindeki toplantıda Jran'a BM Güvenlik Konseyi'nin ateşkes karanna uyması için 20 eylule kadar sure tanınması, Riyad'da " t r a n Arap ilişkileri hakkındaki karann bir ay daha ertelendigi" biçiminde yorumlandı. Ancak Suudi yonetimi toplantıda Iran'a karşı bir diplomatik boykot tehdidinin gündeme gelmesinden memnun oldu. Diğer yandan da Arap zirvesine kadar İran'a karşı açtığı propaganda sayaşına ağırlık vermeye yöneldi. Ülkenin üçüncü adamı Savunma Bakanı Prens Sultan Bin Abdülaziz'in resmi Cezayir gezisi sürerken, Ticaret Bakanı Süleyman H Sulem. Şam Fuan'na katılmak üzere Suriye'ye gitti. Suudi Arabistan'ın yeni propaganda atağı lçişleri Bakanı Prens Nayif Bin Abdülaziz'in basın toplantısında sözünü ettiği kanlı Mekke olaylanna ilişkin bir filmin televizyonda yayunı ile başladı. Bakanın basın toplantısından sonra yayına giren ve "Mekke|deki fıtne" başbğıru taşıyan film, yaklaşık bir saat sürdü. Geçen yıl tranlı hacı adaylarının sınırda aranmaları sırasında çantalarında çıkan plastik patlayıcılann sergilendiği filmde, bu patlayıcılann gücü de bir örnekle sergilendi. Filmde söz konusu patlayıcılarla iki otomobil havaya uçunıldu. Suudi güvenlik yetkilileri her İran hacı adayının çantasından çıkan 5 kilo tutarındaki patlayıcılann örnek olarak gösterilen patlamayı yaratacak güçte olduğunu bildirdiler. Daha sonra bu yılki Mekke yürüyüşünden görüntüler sunuldu. Ancak bu görüntülerin Suudi yönetiminin olaylardan hemen sonra dünya kamuoyuna ilettikleri filmden farkh olmadıgı izlendi. Böylece, Kral Fahd'ın sözünü ettiği, "Obıylara ışık tutacak yeni ipuclanna" bu filmde de rastlanmadı. Haarlanan yeni filmde, olaylara görgü tanığı olan vatandaşların da görüşü almdı. Suudlu görgü tanıkları, îranlı hacı adaylannın "Kâbe'ye hücum" diye slogan attıklarını belirttiler. Olaylarda yaralanan îranh hacı adaylannın Mekke' Dışişleri Ankara^ ambulucıduk yupmadı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye'nin Basra Körfezi'ndeki son gerginlik ile ilgili olarak herhangi bir "arabuluculuk" teklifınde bulunmadığı bildirildi. Dışişleri Bakanlığı'ndan dun yapılan açıklamaya göre, basında Türkiye'nin arabuluculuk teklifinde bulunduğu ve İran'ın bu teklifi reddettiği doğrultusundaki haberler yalanlandı. Açıklamada bir arabuluculuk tekhfınin yapılmadığı için reddedilmesinin söz konusu olamayacağı belirtildi. Dışişleri Bakanlığı'nın bu konudaki açıklaması şöyle: '•İran İslam Cumhuriyeti Başbakanı'nın özel temsikisi Ali Reza Muayyeri'nin Ankara'yı ziyareti vesilesiyle basınımızın bir bölümünde Türkiye'nin İranIrak savaşının sona erdirilmesine ilişkin arabuluculuk teklifinin tran tarafından reddedildigine dair spekülatif haber ve yorumlara yer verildigi gözlenmektedir. Türkiye'nin bugüne dek savaş halinde taraflara herhangi bir arabuluculuk teklifi olmamtstır. Dolayısıyla yapılmamış bir teklifin reddi söz konusu olamaz. Türkiye bölgemizdeki gerginliğm giderilmesi ve süregiden savaşın bir an önce sona erdirilmesini samimiyetle arzu etmekte olup, taraflar arzu ettikleri takdirde bu yönde üzerine düşeni yapmaya hazır olduğunu öteden beri açıklayagelmiştir. Türkiye'nin halihazır çabalan ise, bir arabuluculuktan zivade. bilgi akışı eksikliğinden kaynaklanan >^nlış anlama ve değerlendirmeleri bertaraf edecek şekilde bolge ulkeleri arasında bir diyalog ve işbirliği ortamını yaratmaya yöneliktir. Bölge ulkelerivle surdürülen temas ve istişareleri de bu çerçevede degeriendirmek isabetli olur." teklifi Halkoylaması Üzerine (Baştarafı 2. Sayfada) Ceza Hukuku'nun en önemli ilkesi olan "cezaların yasallığı" kuralına ters düşerek anayasaya konmuştur. Hiçbir yaıgı organından karar alınmadan anayasaya konan bu madde hukuka aykındır. Anayasanın kendisi ve özellikle 15. maddesiyle de çelişmektedir. 2 Ankara 3 Nolu tdare Mahkemesi'nin yukarıda bclirtilen karanyla anayasadaki yasaklar yeni bir hukuki çeuşki yaratnııştır. Hakkında dava açılanlar beraat edince, dogal olarak siyasal haklarına kavuşmuşlar, fakat haklarında hiçbir dava acılmayanlar ise, yasaklı olarak kalmışlardır. Doğal hukuk kurallanna ve hukukun üstünlüğtl ilkesine göre zaten tartışmalı olan 4. madde, pozitif hukuk açısından da dayanaktan yoksun kalmıştır. Bu noktalar, Anayasa Mahkememizereferandumyasası nedeniyle götürüldü. Anayasa Mahkemesi bu çelişkileri görüp, konuyu hukuki temele dayandırarak çözebilirdi. Karumızca, Anayasa Mahkemesi, Ulkemizde aiyasal haklann garanti altına alınması yolunda anayasayı ve hukuk devletini koruma ve kurma yönunde çok önemli bir fırsat kaçırmıştır. 3 Detnokrasilerde halkoylamaları bir siyasal katılma kurumudur. Halkoylamasına net, açık ve tek cevaplı tek konu sunulabilir. Kural budur. 6 Eylül 1987 günü halk oyuna sunulan konu karmaşık, çok boyutlu, açık olmayan ve hukuken çelişkilerle dolu bir sorundur. 4 Temel hak ve özgürlükler ilke olarak halk oylamasına konu olamaz. Kişinin temel hak ve özgürlükleri çoğunluk karan ile dahi yok edilemez. Kaldı ki, cezanın devamını içeren bu karar bir yargı karan niteliğinde olacagı için hukuka ve demokrasiye ters düşmektedir. 5 Halkoylaması, seçmeni ceza vermeye yetkili bir mahkeme veya bir organ yerine koyacaktır. Türk halkııun demokratlığı ve demokrasiye olan bağlılığını tarih boyunca tartışma konusu yapabilecektir. Hukuk açısından da ahlak açısından da siyasal, sosyolojik ve psikolojik açılardan da 6 eylül halkoylamasının ciddi ve düşündürücü tarafı budur. 6 Halkoylaması, ANAP içinde iki tarafı da keskin bir bıçaktır. Evet çıkarsa bu sonuç ANAP'ın sonu değildir. Ama hayır çıkarsa, bu husus uzun dönemde Sayın özal'ın siyasi bilançosuna olumsuz olarak kaydedilecektir. Kaldı ki, hayır çıksa bile, temel hakları kısıtlanan o kişilerin düşünme ve konuşma haklannı hiçbir kudret sahibi ellerinden alamaz. 7 Bütün bu çelişkiler karşısında tek umudumuz, demokrasiye inanımş halkımızın evet oylarıyla sorunu olumlu olarak çözmesidir. (1) öracgln 1793 larikti Fnuuız Anayasuı'nın 14. maddesinlc bu konudı çok »çık bir Kade kullanılmıştır. joyW ki: "Suçun IfkttincsİDdea evvel rayımlannıi} bir kaauoda b«UıtIlrai$ olmıdıkcı IdmM, myhakcnıe edilemez ve cezalaodınlamaz. Ovnı.lenmeden öoce ijlennuş flllleri cezalandıncak d u kanun. bir zulıim ve Istibdaltır. BAyle bir kaıunu geçmişe teşmil etmek bir dnayetlir." Nakkden Tabir Taner, CEZA HUKUKU, s. 132 Askeri yönetimler BRZEZİNSKİ Geçen zaman beni haklı çıkardı. Olaylar gösterdi ki, Humeyni, ABD Dışişieri BakanlığYnda birçok kişinin şandığı gibi ılımlı bir liberal değıl ve İran'daki İslamcı devrim, sadece Iran'a özgü değil. Yani bölgesel bir istikrarsızük unsuru. Bolgede ihtiyaç duyulan istikrarın dünya istikrarmı etkilediği duşünülurse, demek ki tum dünya açısından istikrarsızlık kaynağı. Bu bakımdan eğer lran'da istikrarı sağlayabilecek geçici bir askeri yönetim kurulabilseydi, tüm dünya ve ozellikle bölgenin yararına olurdu. tran'da bir askeri rejim olmaması Humeyninin iktidara gelişinı kolaylaştırdı. Turk ve Brezılya örnekleri gostenyordu ki geçici askeri yönetimler, ulkenin hem modernleşmesini hem de demokratikleşmesıni kolaylaştırıyor, hatta mümkün kılıyor. Bu bakımdan ben, bizim Dışişleri Bakanlığı'ndakiler gibi, askeri rejımden fazla korkmuyordum. Yani lran'da bir askeri yönetim kurulmasırun trajedı olaca
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle