28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
İUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER mış, karmasık bir hal aimıştır Saym özal, konuya " ' 2 Eylul orKesine dönuş" gibi son derece duygusal bir öğe eklemı^ı . Bu yeruyormuş gibı, halk deyişıyle, sadece elma ve armuı ö<b\ bu kez elmalar, armutlar, karpuzlar ve a;\alar a\nı icp..e konulmuştur. Halkın fikırlerini hiç olmaz^a dört a;,n sandıkta belırtebılme olanağı bıle ortadan kaldırılmıştır Yap,.an çeşıtlı propagandalann yanında bu uygulama konuyü daha da karmasık ve duygusal bir duruma sokmuştur Geçici 4 madde, sadece kanunsuz suç ve ceza olmaz ılkesıne aykırı olmakla kalmamış, aynı zamanda "seçme ve seçilme haklan" gıbı demokrasinin ana ılkelerine de ters düşmuştür. Çunku hiçbır yargı denetımınden geçırilmeden kişilerın temel haklan ellerinden almmısnr. Oysa aynı anayasanın 15. maddesınde, "Suçluluğu mahkeme kararı ıle saptanıncaya kadar kımse suçlu sayıiamaz" demlmesine karşm, bu kışiierin Insan Haklan Evrensel Beyannamesı'nden ve demokrasimn ana hak ve özgürlüklerinden kaynaklanan doğal seçme ve seçilme haklan ellerinden alınmıştır Bu durumda suçluluğu mahkeme karanyla saptanmayan kışılere atfedılen bir suç ve ceza vardır Bunu yaprnakla anayasa, aslında kendı ıçınde çelışkıye duşmuştur. Anayasa bu temel konuda kendi ıçınde çelişkiye düşerken, 6 eylulde bu konunun halkoylamasına sunulması\la da daha vahım bir çelışkıye düşulmuştur Çunku "TEMEL HAK VE ÖZGURLÜKLER" ilke olarak halk oylamasına konu olamaz, olmamalıdır Seçme ve seçilme haklan, demokrasinın temel hak ve özgüriükleridır Bu haklar kiasik haklardır, doğuştan kazanılır. Demokrasinin temelini oluşturur Nitelikleri gereği, kisinin temel hak ve özgilrlüklerı siyasal kararlarla ve hatta halkoyUmasıyla dahı yok edilemez. Kışıler, yargı denetimi haricınde, bu haklardan yoksun kılmamaz dan da siyasal, sosyolojik vetoplumsal sonuçları açısından da 6 eylül halk oylamasmın vahim yanı budur İdari mabkemcnin vcrdigi karar karşısındı durum: Anayasanın geçici 4. maddesindeki yasak konduktan sonra, Resmi Gazete'nin 29 Nisan 1983 tarıhlı sayısmda yasaklılann isım'erıni belırleyen bir liste yayımlandı önce, partilerin grup başkan vekılleri, "Bu genel yönetim kurulu üyesi sa>ılmayız" dıyerek bu lısteye ıtıraz ettiler. Mahalli idare mahkemesi bu konuyu mceledi, ıtırazları hakiı bulundu. Gençlık ve Kadın Kollar, Genel Başkanları için de aynı durum oldıı Bu arada, MSP'lıler hakkında Ankara Sıkıyönetım Komutanlığı'mn 1 Nolu Toplu Askerı Mahkemesı'nde dava açıldı Bu dava, Askerı Yargıtay'ca bozuldu. Sonun da beraatle sonuçlandı Beraat eden MSP'lılerden Abdülkerim Doğru, Ankara 3 Nok< İdare Mahkemesı'ne basvurdu. Savunma şöyleydi: "Geçici 4. madde beni, hakkımda kamu davası açıldığı ıçin yasaklamıştır. Halbuki o davadan beraat ctmış bulunuyorum. Beraat demek, hukuken açılan o kamu davasının bütun sonuçlannın onadan kalkması demektır. Bu nedenle benim yasaklılar listesinden çıkanlmam gerekirf' Ankara 3 Nolu Mahalli İdare Mahkemesi, durumu inceledı. Ankara'da yargıçlar vardır dedırtecek bir hukukı ıncelikle ve oy birlığı ıle onurlu bir karar verdı. 10 Ocak 1986 tanh ve 1983/2001 Esas ve 1983/2 Karar sayılı kararında yargıçlar kurulu aynen: "2820 Sayılı Siyasi Partıler Kanunu'nun geçici 1 maddesınde yazılı olan nitelikteki kamu davası sona ermış ve davacı beraat etmiştir. Bu karar, davacının özel yasak kapsamına alınması işlemının hukukı dayanağını da onadan kaJdırmışnr Ayrıca davacının yasak kapsamından çıkanlmasınd engel olan başka bir yasal düzenleme de yoktur" demiştır Bu kararla birlikte, çok önemlı bir hukukı çelişkı de doğdu. Şöyle kı: MSP ve MHP'nın haklarında açılan davaJarda aklanan yöneticilennin hukuken yasaklılar lıstesinden anndınlmalan gerekiyor Oysa, haklarında hıçbir dava açümaınış olan AP ve CHP'nın liderlen ve merkez karar organları üyeleri ıse kısıtlı ve yasaklı olarak kalıyorlar. Hukuk devletınde böyle bir mamığı savunmak olanaksızdır. TBMM'de ANAP çoğunluğu bu hukukı çelişkileri çözerek onurlu bir bıçımde yasakları kaldınp demokrasinin gelişmesinde onemli bir adım atacaklan yerde, konuyu halkoylamasına göndererek ıyıce karmasık bir duruma gelen yasaklılar konusunu daha da ıçinden çıkılmaz bir hale sokmuşlardır 27 AĞUSTOS 198 T.C. BAŞBAKANLIK HAZİNE VE DIŞ TİCARET MÜSTEŞARLIĞI STAJVER HAZİNE KONTROLÖRLÜĞÜ GtRÎŞ SINAVI T C Başbakanlık Hazıne ve Dış Ticaret Müsteşarlığı HAZİNE KONTROLORLERI KURULU BAŞKANLIĞI'nca yapılacak yanşma sınavı ıle yeterlı sayıda stajyer Hazıne kontrolörü alınacaktır 1 Yazılı sınavlar 34 ve 5 Kasım 1987 tarihJerinde Ankara ve Istanbul'da vapılacaktır Yazılı sınavı kazananlar Ankara'da sözlü sınava tabı tutulacaktır 2 bınava katılabılmek ıçin a) Devlet Memurları Kanunu'nun 48. maddesindeki nitelikleri taşımak b) 1987 >ılı ocak ayı başında 30 yasını doldurmamıs olmak, c) Unıversuelerın eğitım suresı en az dört yıl olan, siyasal bilgiler, hukuk, ıktısat, ışletme, ıktısadı ve idari biümler fakültelerınden veya bunlara eşıtlığı Mıllı Eğitım Gençlık ve Spor Bakanlığı'nca kabul edılen yerlı ve yabancı fakulte veya yükiekokullardan bırini bitırmış olması gerekmektedır Isteklılerın sınav ıçin gerekli belgelerle sınav konulanm gösteren broşur \.e başıuru formunu Ankara'da Hazine Kontrolörlen Kurulu Başkanhğf ndan (Mıthatpaşa Cad. 18/8 Yenisehir), Istanbul'da Halaskârgazı Cad. 220/2 Osmanbe> ve Izmir'de Gaa Bulvan 126/5 Basmane adresındekı grup başkanlıklanndan bizzat veya mektupla sağlayarak kayıt ışlemi ıçin en geç 19 Ekim 1987 günü çalışma saatı bıtımine kadar Hazıne Kontrolörleri Kurulu Baskanlığı'na başvurmaları gerekmektedır. 3 Stajyer konırolörlük süresı sonunda yapılacak yeterlik sınav ında başarı göstererek kontrolörlüğe atananlar, meslekı konularda ıncclemcierae buiunmak lizerc b'f yıl süre ile yurtdısına göndenlebılmekte ve gerekli sartlan tasıyanlar için >ijtıtdısında master yapma olanaklan bulunmaktadır Duyurulur. Basın: 27787 Balkoylaması IJzerine».. *emel hak ve özgurlükler, ilke olarak halkoylamasına konu olamaz. iişinin temel hak ve özgürlükleri çoğunluk kararı ile dahi yok edilemez. kldı ki, cezanın devamını içeren bu karar, bir yargı kararı niteliğinde tiacağı için hukuka ve demokrasiye ters düşmektedir. h. M. ALEV COŞKUN Eski TUrizm Bakanı 6 EylüJ 1987 pazar gıinü anayasarun 4 maddesınde yer «n yasakların kalkması ya da devam etmesi konusunı yapüacak halkoylaması, demokratik hayatımız bakıîndan çok önemli sonuçlar doğuracak Aslında halkoy«tnasmda verilecek oylar demokrasiye inanıp inanmaaktır. OJumlu ya da olumsuz sonuçlanyla siyasaJ haHımızda derin etkiler yaratacakur. Hemen konuya gırtim: Anıvuanın 4. maddesi: 1982 Anayasası'mn geçici 4 addesine göre, yasakhlar iki gruba aynlmıştır. Birinci gruba, feshedilmiş bulunan siyasi partılerden, (sek pani tüzel kışiligi gerek bunlann merkez yöneticerinden veya parlamento üyelennden herhangı biri haktatda, "devletin sahsiyetine karşı işlenmiş cürümlerden hrhangı bin ıle ilgıli olarak kamu davası açılmıs ouılara" konan yasaklar. Bu gruba MSP, MHP, TSİP gai partilerin merkez yöneticileri giriyor. tkinci gruba ise, maddeye göre "11 Eylül 1980 tarihinde ikidar panisi ve ana muhaJefet panisı"ne mensup, yan AP ve CHP'nın lider ve merkez yöneticileri giriyor. hükoylamasının konusu olan bu madde üzerinde durmmız gerekli. 1982 Anayasası'na damgasını vuran ve "yasaklılar aıayasası" sekline dönüştüren 4. madde, Modero Ceza hıkuku'nun en önemlı ılkesı ve demokrasııun evrensel kıralı olan "suçların kanuniliği ilkesi"ne aykındır. Su kuraün tarihi 200 yıl kadar gerilere gitmektedir. 18. ytzyıl sonlanna dogru başlayan dUşünce harcketleri, kijierin ana hak ve özgürlüklerinin garantı altına alınmasnda önemü adımlar atümasıru sağlamıstır. Ceza hukuku ahnında devrim niteliğinde olumlu değisimler yapan "uçlann ve cezaiann kanuniliği ilkesi", aynı zamanda kasel ozgürlUklerin ön koşulu olarak kabul edilmıstir. Bu kurala göre, bir fiiiın suç sayıiabilmesi ıçin onun "jasada açık olarak bdirtilmiş olması ve karsılıjında bir cea bulunması gertkir" Suçlann yasallığını diie getiren ve kişisel özgürlükleri garanti aJtında olan bu çok önerrüi ilke "Nullum crimen, Nüla poena sıne lege" yaru "KANUNSUZ SUÇ VE CEZA OLMAZ" formulü ıle "suçlann kanuniliği" evrense kuralıru ortaya çıkarmıjtır. Böylece, kanunun suç saydıjı bir flilden dolayı kanunda karsılık olarak göstenlet ceza verilebilir. 1789 Fransız thulali'nden sonra yayımlanan "Insan ve Vatandaş Haklan Beyannamesı"nın 8. maddesınde belirtilen bu kural, ılk kez 1787 tarihli Avusturya Ceza Yasası'nda, daha sonra 1791 ve 1793 tarihli Fransız Anayasası'nda ve daha sonralan bütun demokratik ülkelerin yasalannda yer aimıştır (1). Şimdı, genye baktığımız zaman soyle bir durumla karşılaşıyoruz: Hıçbir mahkemeden geçmeden, hıçbir yargı denetimme tabi tutulmadan, "kanunsuz suç ve ceza olmaz" kuralı bir yana bırakılarak, anayasaya bir geçıcı 4 madde konulmuş ve bazı kişilerın doğal haklan, "seçme ve seçılme haklan" ellerinden alınmıştır. Demek ki, halkoylamasında olumlu oy kullarulması, demokrasinın özünü oluşturan "seçme ve seçilme hakkının" gtivence altına alınmasıyla ve "DEMOKRATLIKLA" eş anlamlı olacaktır. Referandum tekniği ve özü açısından Konuya, referandum kurumunun tarih boyunca geçırdigi evreler açısından da bakmak gerekıyor. Halkoylaması, demokratik bir kurumdur. Demokrasilerde görülen bir siyasaJ katılma kunımudur. Halkoylaması daha ziyade, yarutme orgarunın işlemlennde ve >1lriltmeye dayalı sonınlann çözümunde başvurulan ve bu konularda halkın efilımıni demokratik olarak öğrenme yoludur. Referandumun tarih boyunca uygulanmasından çıkan e\rensel ve vazgeçılmez bir unsuru vardır. Halkoylamasına sunulan konunun sapmalardan anndınlmıs, çok açık ve net olarak halkın önüne getinlmesi gerekir Çünkü halktan "EVETHAYIR" istenmekledır. Konu tek olmalı, açık olmalı, net olmalı, herhangı bir kavram kargaşasına ve duygusal sapmaya yer verilmemelidir. Oysa, 6 eylul günü Türk halkının önüne konulan konu tek değildir, açık ve net degildır. Siyasal ve duygusal yanlan çok boyutlu ve karmaşıktır. Tarih boyunca çeşitli toplumlar ve ulusların önüne referandum içın belkı de bu derece karmasık, bu derece duygusal sapmalarla dopdolu bir konu getırilmemiştir Çünkü tek olmayan, net olmayan, açık ve seçik olmayan konulan halkoylamasına sunmak, bu kurumun özüne ters düşer. Açıkça, konu siyasal yasaklılann doğal seçme ve seçilme haklanna kavusup kavuşmamalan sorunundan çık Tüm bir ulus mahkeme heyeti durumuna getiriliyor Bir an için, 6 eylül günü yasakların devamını ısteyen hayır oylannın fazla olduğunu düşünelım Bu, hukuken yasakların devamını onaylayan bir yargı kararı niteliğinde olacaktır. Demokratik rejımın temelı olan kuvvetler aynlığı ılkesine göre, yargı yetkısinin bağımsız mahkemeler tarafından kullanılması gerekir Oysa, 6 eylülde tüm halkı mahkeme nıteliğine bürtlyerek onlara ceza verdirmiş olmaktayız. Bu karar, demokrasiye yıllar boyu ınanmış Türk mületinin gelenek ve göreneklenne ters düşecek, büyük bir çelışki yaratacakıır. Türk halkını ceza veren bir niteliğe bürüyecektir. Bu durum, Türk halkının demokrathğmı tarih perspektifi içınde yargılayacak olan ciddı sonuçlar doğuracaktır. Seçmen kitlesı ceza vermeye yetkili bir toplu mahkeme, ya da bir ağır ceza mahkemesınin jünsi niteüğine dönüştürtllmcmelıydi Hukuk açısından da ahlak açısın ETİBANKÇENEL MUDURLUĞU'NDEN 1 Bankamız bünyesinde çalışan 15 yüını doldunnuş ışçılere verilmek üzere, toplam 553 adet sarkaçlı ve mekanik kurmalı duvar saatı, şartnamemizde belirtüen hükümler dahilinde kapalı zarf usulü teklıf alınmak suretiyle ihale edüecektir. 2 Konuya ilışkin sartnameler, Ankara'da Etibank Genel Müdürluğıl Satınalma Daıresı Bajkanlığı'ndan (Tel.: 229 19 22) bedelsız olarak temın edilebilir. 3 lsteküler, şartname ve teklıf mektuplannı en geç 14 9.1987 tarih, saat 17.30'a kadar Genel Müdürlüğümüz Muhaberat Servisı'nde bulundurmalan şan olup, postada vaki olacak gecıkmeler nazarı dıkkate alınmayacaktır. 4 Bankamız 2886 sayılı kanuna tabi olmadığından, ihaleyi yapıp yapmamakta veya işi dilediğine vennekte serbesttir. Sonuç 1 Deıaokrasinın temel haklarından olan seçme ve seçilme hakkıru kısıtlayan anayasanın geçıcı 4. maddesı, (Arkası 15. Sayfada) OKT4Y AKBAL EVET/HAYIR Yüzyıldır Umutsuzluk? "Umutsuzluk, umutsuzluk, umutsuzluk... Umutsuzum kardeşim, korkunç bir kızgınlık bunalımı içindeyim, sönüyorum. Bu biraz daha surerse e/vah." Yıl 1899'dur. Genç şair Tevfik Fikret arkadaşı Süleyman Nazif'e gönderdiğı mektuba böyle başlıyor. Neden umutsuzdur ünlü şair? Abdülhamıt saltanatı yıllarıdır. Yani istibdat devrı... Çağdaş eğftimle yBtışmış, yabancı dıl bilen, gerçekleri gören, yazmak, duyurmak tsteyen yurtsever aydınlar, koyu bir umutsuzluk batağına gömülmektedirler Bir çıkış, bir kurtuluş yolu görünmemektedır. Ülkeyi kim, nasıl kurtaracak? Osmanlı devletıni böluşmeye hazırlanan emperyalıst güçler her gün biraz daha etkınlık kazanıyorlar. Ama bizde bir uyanış, bir dinliş, bir bilınçlenme yok!.. "Koca bir dünya içınde yalnızım Nazif. En yakın arkadaşlanmın arasmda sokağa çıplak çıkmış bir adam duygusuyla titriyorum, herkesin vicdanı kapalı, örtulü, yalnız ben çıplak!" Yirminci yüzyıl bir yıl sonra başlayacak Yenı bir çağa girilecek. On üç yıl sonra 2. Meşrutiyet bılınen deyimle 'Hürrıyet' getecek, basından sansür kaldırılacak, Meşrutiyet yönetimi kurulacak. Fikret ve arkadaşlan bu özgürlük dönemınde rahat bir soluk alacaklar. Ama sonra yenıden başka türlü bir baskı yönetimi!.. 1899'da Tevfik Fikret umutsuzdur Getecekten yararlı, aydınlık bir şey beklememektedir: "Herkes zamanın alçaklık süslerıne bürünebılıyor, herkes namuslu geçınerek alçak yaşamanın kolayını buluyor, herkes bu rezalet havasında nefes alabilmek için bir kolaylığa, bir çareye, bir buyüye sahıp" dıye yakmıyor. Aradan seksen sekız yıl geçti, bugün de aynı sözcüklerle yakınsak yanlış mı olur! 1987 yılındayız, 'Herkes alçaklık süslerine burünebiliyor" desek ayıp mı kaçar? \ iaydi 'herkes' demeyelim de "çoğu kişi" diyelim, ne değişir ki! O 'çoğu kisiler' seksen sekiz yıl önce de şimdi de ön yerierde, etkin durumlarda!.. Fikret gibi gerçek yurtseverler, aydınlıktan, çağdaşlıktan, uygarlıktan, halktan yana olanlar umutsuzluk dalgalannda çırpınmakta... "İşte kalem namusu, basın namusu, edebiyat namusu... O da öidü, o da çiğnendi. Gazetesınde bir jurnal basamayanlar artık gazeteci sayılmıyor... Bilir misiniz bu zamanda namus, kılıfını kemirir bır cevherden başka bir şey değil... Herkes edepsizliğe hak veriyor, bana diyorlar ki: sen budalastn. Allah aşkına siz öyle yapmaytn, sız barı deyin ki: Sen budalasın, fakat zaman haklı, akıllı değildir." Mektubunu şu acı seslenışle bitirıyor Tevfik Fikret: "Umutsuzluğumun derecesıni düşünemezsın kardeşım, kendimi taşlara çarpacağım gelıyor. Fakat hanı benim yurtsever kanımla kirlenecek bir temiz taş?" Tevfik Fikret 'Hürriyet'in ilanını gördü. Coştu, sevindi, sonra her şeyın yine eskisi gibi gittığini, namuslu geçınenlerın bır yana itildiğıni, 'namuslu gecinerek alçakça yaşamanın' sürduğunü süreceğini gördü; çekildi köşesine, genç yaşta umutsuzluk içinde bu dünyadan ayrıldı. Cevdet Kudret'in "Örneklerle Edebiyat Bılgileri" kitabında bu mektubu okuyunca kendimi, kendimizı düşündüm. Bızler de zaman zaman Fikret'ten de beter umutsuzluklara düşmedık mi, düşmüyor muyuz? İstibdat ve Meşrutiyet dönemlerinde Fikret'e kimse dokunmadı yine de; tutuklanmadı, hapıslere gırmedi, ışkence görmedi, bizim kuşağın son on beşyırmı yıl ıçınde yaşadığı ınsanlık dışı durumlara katlanmadı, tanık olmadı? Ya bizler, yirminci yüzyılm son çeyreğinin yazarları, yurtseverleri, aydınları, aydınlıktan yana yurttaşları, ne gibi çirkınlıkler, . acılar, bizlerı umutsuzluğun batağına sürükleyen neler neler görmedik, yasamadık! Ziya Gökalp'ın de kızına Malta'dan gönderdiğı bır mektubu okudum Cevdet Kudret'in kitabında. Umut dolu bır seslenış: "Insanlık artık sürekli acılardan kurtulacaktır" diyor "Bireyter bırbirini sevecek, uluslar birbinni sevecek, dınler birbirini sevecek uygarlıklar birbınni sevecek". "Kımse kanısından do layı suçlu sayılmayacak, kimse ulusunu se\ dıği için günah ışlemiş sayılmayacak, en ıyi adamlar değıl, hatta iyı olmayanlar bile hapıshanelerde, surgünlerde çürütülmeyecek".. Şöyle bitirıyor: "İnsanlar bu hale uzun süre katlanamazlar İnsanda irade, ülkü varken alçalmayı kabul edemez kızım " Yıllar yıllar yıllar geçıyor. Umutsuzluklar bıtmıyor, umutlar güneş gibi açmıyor, açtırılmıyor... Ama umuttan yana olanların savaşı her şeye karşın bütun gucüyle sürüyor Garanti Bankası, 1987'nin ilk 6 ay sonuçlannı kamuoyunun bilgisine sunuyor BILANCO OKUY^BİÜR < *" SELDA BAGCAN YÜRÜYORUM DİKENLERİN ÜSTÜNDE Bu Kaseti Aldınız mı? Söylüyor Garanti Bilançosu'nun tüm kalemleri, sağlıklı gellşen sağlam bir yapının güven verici rakamlanndan oluşmakradır. Mevduat (Büyümeı % 54.8) TLmevduat artışı diğer büyük bankalann ve sektör ortalamasının üstünde* Tasarruflar Garanti 'yi seçiyor. Krediler (Büyüme: % 73.7) Vcrimli. akılcı, sağlam projelere daha fazla kavnak. Tasarruflannız güvenle para kazanıyor. Kârlılık (Büyüme: % 80) Bilgili ve güvenilir bankacılık anlayışuıın sonucu. Garanti, kazanan''kazandıran büyük bankadır. lahsili Gecikmiş Alacaklar (Küçülme: % 79.3) Sağlıklı gelişen sağlam bir bünyenin işareti. Tasarruflannız Garanti'de. Elinizdeki bilanço, Garanti Bilançosu'dur. Onu dikkatle incelediğinizde, siz de Garanti 'yi seçecek, yüksekgeliri güven içinde kazanacaksınız. Stürjyo: Değlşlm / sezer Bağcan Tonmelsterler: Yılmaz Karayaiım, Mete Akkuş Ingıltere'de AuPa.rlık organızasyonu bızım ışımızdır Derın Lımıted Şırketı/htanbul 158 53 42 1727 yaşlarında bayanlar İngiltere'de çocuğa bak, karşılığında İngilizce oğren 158 53 42 GARANTİ • V A Ekonomık Bulteru ,V K 23 7.l987Savı 594 BANKACILIKTA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle