18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Aklımın çok dokuncalı bir konuya doğnı kaydığını o an kavrayıverdim; eğer bu düşünceyi izleyecek olursak, sağaltma, hastalıklarla savaşım saçma e> lemler olacaktı; başka bir deyişle, insan bedenini kendi haline bırakmamız gerekecekti. öyle ıse biyolojinin ya da tıbbın bugunku durumu, doğasal yapıyı tanımak mı yoksa o yapıdaki yanlışlıklan duzene sokmak mı idi? Sayrıyı iyileştirme işlevini üzerınden atmış bir tıp, Tannsal yazgıyı benimsemiş olurdu. Insanın yaşaması da ölumu de Tann'ya kalmıştı. Huksley, bir Tunus gezisine ilişkin anısında şöyle der: "Doğal her olayı en son nedene Tannya baglarlar. Olayların o andaki nedenleri uzerine en kiiçük bir iVgi duymadıklan gonitur. Gerçekte hemen o andaki kaçınılmaz nedenleri tanunazlar, boyle bir şe> yoktur onlar için, her şeyden dognıdan Tann sorumludur. 'Yağmur yağacak mı dersiniz?' diye, tepedeki korkutucu bulutlan göstererek sorarsınız. 'Tann'ya kalmıştır' yamtını alırsınız. Yerel bir saynlar evinden geçersiniz. 'Doktorlar iyi midir?' diye sorarsınız, 'Doktorlar boşunadır derız biz ulkemizde' diye karşıhk verir Arap. 'Allah yazdı ise ölür insan, Allah isterse de iyileşir! " Prof. Özdemir'in, sabahın ikisine doğru, "Bundan sonra a n l a t a c a k l a n m ı ben de pek anJamıyorum" demesi, kendi kendime sorduğum sorulan büsbütun içinden çıkılmaz bır duruma sokuyordu. Ama bu sözde bir şiir tadı vardı, imgeler arası ilişkiler alanına giriyorduk demek. Belki de dil bu konuda yetersiz kalıyordu. Nitekim atom fiziğinin en buyük bilginlerinden Heisenberg şöyle demişti: " S ö ı atomlardan açılınca, dil artık, şürde oldugu gibi kullanüabilir. Ozan da olgulann betimlemesinden çok, imgelerin yaratılması ile Ugilidir." Çunkü görülebüir dunyanın ötesi her zaman imgeseldir. Şiir ile bilimin birbirine yaklaştığı yer de budur işte. tmgesel olan sezgiseldir, ama sezgi evreni tanımamızın yollarından biridır. Bilimde bakarsınız, bugün imgesel olan, yarın bılimsel doğruya dönuşecektir ve onu yepyeni imgeler (düşsel atvhmlar) izleyecektir. Beni bu korkunç yarışmada en hayran bırakan, insanın yorulma bilmez merakı, yenılmez çabasıdır. Her yenı buluşun (başarımn) yüzlerce yeni sonıyu da birlikte getirdiğini biliyorum, ama bunun karşısında pes etmenin insana yakışmadığını da. Jacob Bronovski, geçende adını verdiğim kitabırun bir yennde şöyle diyor: "Kendilerini jeniden ureten DNA spirallerini belli bir duzene koyan, baz dedigimiz, adenin, timin, guanin, sitosin gibi basit temel moleküllerdir." Biraz aşağıda ise şu sözlerı ekliyor: "Bununla birlikte, buna inanan çok sayıda biyolog yok. Çogu biyolog, doganın kendisini kopya ederek çogalan başka tertipler de ortaya çıkarabilecegini dttşunmektedirier; onlara gore bugun bizim bildiğimiz dort bazdan kesinlikle daha fazia sayıda imkân olmalıdır. Eğer bu dogruysa, o zaman bizim bildiğimiz vaşama hep aynı dört baz tarafıodan komuta edilraesinin nedeni, yaşamın rastlantısal olarak bunlaria başlamış olmasıdır." Konuya "rastlantısal" sözcüğü katılsa da bu, bilimi küstürecek guçte olmayacaktır, hatta tam tersine, rastlantının karşıtı "Yaradılış Efsanesi"dir çunku. Bu ise butun bilimsel çalışmalan gereksız kılar. Bilim ise rastlantısallığın kurallannı aramağa koyulur. O gece az uyuyup erken erken kalktık. Tam ayın hafifçe soğuttuğu denizde bazlanmızı, amino asitlerimizi, proteinlerimizi uyararak kafamızı yeni konular için hazırlamaya koyulduk. Eski Anadolu uygarlıklannı, diyelim şu antik Keramos'u benimsemek ne anlama geliyordu? Aydınlanmızın yüzde kaçı bundan yana idi? Günde kaç cigara ıçersek sağlığımız bozulmazdı? (Prof. özdemır, gunde ıki ya da üç cigaraya müsaade ediyordu, ama içki lafını hiç açmadı.) Bu köyün toprağında ne işleniyordu? Gelir, geçime elverişli miydi? Çayunızı içerken, bayramlaşmaya gelen kimi köylüleri doktorla tanıştırdım. Doktor, sorular sordu onlara, akıllıca yanıtlar aldı. Sonra konuklarımız, körfezin öte ucundaki bir koye doğru arabalan ile yola çıktılar. Uzun uzun el salladık arkalarından. Dalgındım, dunyanın en guzel denizıne bakarak bir bardak çay daha içtim. Doğa ile şiir arasındaki ilişki o gunlerde beni çok duşundurüyordu. 14 AĞUSTOS 1987 Köyde Bayra MELİH CEVDET ANDAY Antik Keramos kentinin yalısında o gece yusyuvarlak bir ay çıkıverdi denizden. Ahmet Haşim olsa bunun hışırtısmı duyardı. Balkonda dostlarımız Prof. Dr. Coşkun özdemir ve sayın eşi Emine özdemir'le birlikteydik; bayranun ikinci gunü orada buluşmak uzere sözleşmiştik. Eski Yunanblar konuklarına "tç, içmiyeceksen git!" derlermiş. Bizimse gidecck yerimiz yoktu, konuşulacak konulanmız da öylesine birikmiştı ki çaresiz içtik. O gece Prof. özdemir'den dinlediğim bir fıkra ile başlayayım yazıma: Bizim Turkler iki Almana rakı içmeği ögretmişler... Sen misin öğreten, Almanlar karşılıklı oturup ilk kadehleri yuvarladıktan sonra, "Memleketin hali ne olacak?" diye konuşmaya başlamazlar mı? Biz de elbet bu Türk geleneğine bağlı kalarak "memleketin hali"ni ele almakta hiç aksaklık göstermedik. Ancak gidişatın gönlümüze uygun düşmemesine gerekçe olarak halkın bilinçlenmemiş olmasını değil de aydınlann gereğince bilinçlenmemiş olmasını göstermekte uyuştuk. ömeğin, universite öğrctiminin acıklı durumuna halkın bilinçlenmemiş olmasını neden dıye gösteremezdik elbet, bu konudaki zararlı uygulamalan halk protesto edecek değildi. Oysa böyle bir protestoyu universitelerin genç öğretim uyelerinden bile onaylamayanlar vardı. Sonra tıp fakulteleri hastanelerinin sağaltma yönündeki ağır yukümlülükleri, universitelerden beklenmesi gereken bilimsel yaratıcı çalışmalann gerçekleşmesine olanak tanımıyordu; belki de büyukler bu tur çalışmaları hiç istemiyorlardı. Sonra... Üniversiteler liseleşirken, liseler imam hatipleşiyordu; mantık, felsefe, sosyoloji okumamış fen adamlannın yetişmesine yönelik yuksek kararlar almabiliyordu. Bilım alanında çalışması gereklı olanlar, dunya nimeılerine, gösterişe, cakaya daha çok önem verir duruma girmiş bulunuyorlardı... Gece yansına doğru, ay tam balkonun saçağına dayandığında, değerli dostum, konuyu kendi çalışma aJanına getirdi, nörolojinin neredeyse akıl almaz diyebileceğim sorunlarından sdz açtı, "Nörolojiyi kavramaya insan ömrii yetmez" dedikten sonra, bize garip bir hastalığı anlatmaya başladı. Bu hastahğa daha çok, genç çocuklarda rastlanıyormuş; hasta birden yüruyemez duruma duşuyormuş, demek bacak kaslunna beyinden yanlış buyruk geliyormuş. Bu buyruğu beyindeki yuz binlerce genden birinin verdiği biliniyormuş, ama hangisinin? Sonunda bilginler bu bozuk çalan geni bulmuşlar. Doktoru dinledikçe nörolojik dizgenin ne karmaşık bir yapıda olduğunu duşünup şaskınlığa duşüyordum. Fakat bu dizgenin bozuk çalan bir parçacığını (bir geni) bilim adamının bulrr.ası da beni o kerte şaşırtıyordu. Sanki doğa ile insan korkunç bir yarışa girmiştiler. Kafamda başka sonilar da beliriyordu. Örneğin, bunca düzerdi bir dızge içinde nasıl olup da bir yanlış çahşjna ortaya çıkabiliyordu? Genlerden birinin bozuk çalmasının nedenı ne idi? Biyoloji, geni,"Kromozomlardabulunan bir veya daha çok kalıtsaî karakteri belirleyen cisimcik" diye tammlar, "Bir protein molekülunu sentezlemekten sorumlu bir DNA parçası." Ama başvuru kitapları, bundan başka olarak, bilim adamlarının gen tanımlamalan uzerinde anlaşamadıklannı da beürtmektedir. Bu konuyu doktora açıp konuşmanın heyecan verici gidişini kesmek istemedim. Şunu da sormadım: "Beyindeki yuz binlerce genden birinin bozuk yltşmaa olayi ancak mikrokozmos (insan) olçiisıinde dogru oiabilir, bu bozukluk, daha bıiyük bir dnzendeki (makrokozmosdaki) gereMi ve yerinde bir işleyişin parçası sayıiamaz mı?" PENCERE Zindan ile Cezaevi... Tımarhane ile akıl hastanesi arasında bir ayrım vardır: Btrincisi ortaçağdır, ikirtcisi 20'nci yüzyıldır. Günümüz dünyasında uygar ülkelerde tımarhane kalmadı. Zindan ile cezaevi arasındaki aynm da ükellikle uygartık çelişkisine oturur. Hapishaneleri zindanlasan bir ülkenin çağımız uygartığına yakışır düzende yaşadığını kimse ileri sâremez. Zindan karanlıktır, mezar gibidir; hükümlünün deği, kurbanlann mekanıdır. İbraniler, öldüımek istediklerini susuz sarnıçlara atartarmış. Eski Yunan'da, Kartaca'da, Roma'da ayakJanan köleier kör maden veya taş ocaklanna kapatılır, çıkış kapılan duvarta örülürmüş. Bizans'ta ve Osmanlı'da cezaevi yoktur; zindan vardır. Bizde ilk hapishanenin istanbul'da 1832'de bugünkü Adliye Sarayı'nın bulunduğu yerde yapıldığı söyienir. Yahya Kemal'de mezaria zindan eşdeğerli: "Eğer mezarda, şafak sökmeyen o zindanda, Cesed çürur ve t&hayyül kalırsa insanda.." Tevfık Fikret daha şairane: "Muhabbettnle bu zindani gamda mazbutum." İnsan zindana ölmesi için kapatılır, hukukun uygulanması için değil... • Oysa çağımız ceza hukukunun en önemli bölümlerinden btrisı "infaz"d\r. Sözlükte "irtfaz" bir karan yerine getirme demektlr; hukukta mahkemenin hükmünü uygulamadır. Ne var ki, bu uygulamada temeli oluşturan "hükümlünün haJdan"d\r. İlk bakısta ters gibi gelirse de, bir idam mahkumunun bile vazgeçilemeyen haklan vardır. Gerçi cağımızda ölüm cezası hukuk dışına rtilmış, gerçek yerini bulmuştur; ama geçerli olduğu ülkelerde toşulları açık seçiktir. Yargıcın yasalara dayanarak verdiği bir cezanm uygulanması ınsanca olmalıdır. İnfaz hukuku bu amaçla gelişmiş; çağımız dünyasında zindanlar bu amaçla kaldınimıştır. Ne var ki, Türkiye'de cezaevierini zindanlara dönusturen bir uygulama sürüp gitmektedir Sankj hapishanelerdeki hükumlüler öldürülmesi gereken canavariardır; yok edilmesi amaçlanan düşmanlardır; hiçbir ınsanlık hakkına layık olmayan yaratıklardır. Yıllardan beri süregelen bu uygulamada bıçak kemiğe dayanınca Türkiye'nin belli başlı hapishanelerinde açlık grevleri ortalığı sarmıştır. Tutuklular, hükümlüler, analan, babalan, kardeşleri, cocuklan, şimdiye dek seslerini duyurmak için her yere ve çareye başvurmuşlar, sağır duvariara çarpmışlardır. Açlık grevleri bu sürecin sonunda yaygınlaşmıştır. Bursa, Eskişehir, Gaziantep, Erzıncan, İstanbul, Ankara, vb. cezaevierinde başlayan açlık grevleri de bu siyasal iktidarı kımıldatamazsa, Türkiye'nin çağımız ınsanlığındaki yerinin ne olduğunu kendi kendimize sormak zorundayız. • Başbakan Özal ve eşi Semra Hanımın cafcaflı, gösterişli, tantanalı yasama hevesleri pek yoğun... Sayın Özal, tatikje yakın işadamlannın lüks yatlanna binip dolaşıyor, bermuda şort ve kaptan kasketiyle gazetecilere poz veriyor, renkli gecelerde ünlu ses yıldızlanyla birlikte mikrofona şarkılar soyiüyor, özel uçakların bırini bırakıp ötekini alıyor. Semra Hanım Lale Devrı geceleri düzenliyor, fiyatlan dedikodulara yol açan takılarla donanıyor, purosunun dumanını havaya savuruyor... Kimisine göre bunlar çağdaslıktır. Ama en geri ülkelerin yöneticileri, çağdışı baskı rejimlerinin başbakanlan, bakanları ve aileleri de "Dolce VTtaiarda gönüllerini dalgalandırmıyorlar mı? * • ARADA BIR Prof. BAHRİ SAVCI YÜKSEKÖGRETtM KURULU BAŞKANLIĞI'NDAN Aşağıdaki ünıvçrsuelerde belirtilen anabilim dallannda dairaı statüde birer profesör ataııacaktır. Adaylann öğretim üyeliğıne yükseltilme ve aiama yönetmeliginin 17. maddesınde belirtilen belgeler ve atan:i dilekçelenyle birlikte Uan tarihinden itibarcn 15 gtln içinde Bılkent Ankara adresindeki Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı'na başvurmalan gerekmektedır 2547 sayılı kanunun 26 maddesinin (b) bendiıun 2. fıkrası uyannca duyunılur. ATATÜRK ÜNtVERStTESt FeııEdebiyat Fıkultesi: Bıyokımya bahiyıt Fakıiltesi: Dın Sosyolojisı ve Psikolojısi Diş Hekimligi Fakultesi: AğızDış ve Çene Hastalıklan ve Cerrahısi. ANADOLU ÜNtVERSİTESİ FenEdcbiyat Faknltesi: Genel Biyoloji MaheDdiaUk Mimariık Faknftesi: Yapı Afyon Meslek Yuksekokalu BOGAZİÇİ tNtVERStTESt Biyomedikal MubeodisUgi Enstitusö: Bıyomedikal Elektronik (x) CUMHURtYET ÜNİYERStrESİ Tokat Ziraat Fakultesi: Tarım lşletmeciliği, Tanm Politikası ve Yayın, Tarımsal Mekanızasyon, Toprak ÇUKUROVA CNtVERSrrESl Ziraat Fakultesi: Entomoloji, Peyzaj Mimarhğı, Tarım lşletmeciliği, Tarıınsal Mekanizasyon, Tarla Bitkilerı, Gıda Bilımı ve Teknolojısi, Süt Teknolojisi, Tannı Pohtikası ve Yayın tktisadi ve tdari Bilimler Fakultesi: Yönetim ve Organızasyon MiihendisUk ve Mimarhk Fakultesi: Maden Yatakları ve Jeokimya Fen Edebiyat Fakultesi: Genel Fizik Tıp Fakultesi: Morfoloji, Çocuk Sağlığı ve Haslalıkları DİCLE ÜNrVERSİTESt FenEdebiyat Faknltesi: Atom ve Molekül Fızığı Tıp Fakultesi: Gögüs Kalp ve Damar Cerrahisı EGE ÜNtVERSrTESİ Edebiyat Fakultesi: Genel Sosyoloji ve Metodolojı ERCtYES UNİVERStTESİ Tıp Fakultesi: Iç Hastalıkları, Anesteziyolojı, Kadın Hastalıklan ve Doğum, Muhendislik Fakultesi: Konstrüksıyon ve tmalat, TelekomUnikasyon, Elektronik Kayseri Meslek Ynksekokulu: Sağlık Programı Gcvher Neslbc Tıp Tarihi Ensütusu: FHL^T ÜNtVERStTESİ MubendisUk Fakultesi: Mekanik (lnşaat Mühendısligı Bölümü) GAZİ ÜNtVERStTESİ MubendislikMiınarlık Fakultesi: Kontrol ve Kumanda Sısıemlerı Gazi Ejiüm Fakultesi: Fransız Dili Eğıtımı tktisadi ve tdari Bilimler Fakultesi: Maliye Teorısı Mesleki Egitim Fakultesi: Turizm lşletmeciliği ve Otelcilik Egitimı Bolu tdari Bilimler Yuksekokulu: İSTANBUL TEKNİK ÜNtVERStTESt Maden Fakultesi: Petrol Arama Sakarya MubendisUk Fakultesi: Konstrüksıyon ve lmalat, İNÖNÜ ÜNtVERStTESt Egitim Fakultesi: Türk Edebıyatı Eğıtımi KARADENtZ TEKNtK ÜNtVERStTESt MıihendislikMimarbk Fakultesi:Telekomünikasyon ORTA DOGU TEKNtK ÜNtVERStTESİ FenEdebiyat Fakultesi: Finkokimya (x| SELÇUK ÜNt\ ERStTESt MuhendislikMimaruk Fakultesi: Elektronik Tıp Fakultesi: Urolojı TRAKYA ÜNtVERStTESt Tıp Fakultesi: Çocuk Sağlığı ve Hastalıklan, Kadın Hastalıklan ve Doğum, ULUDAĞ ÜNtVERStTESt Mubendislik Fakultesi: Telekomünıkasyon Ziraat Fakultesi: Gıda Bılımi ve Teknolojisi YILD1Z UNİVERStTESİ Kocaeli Mubendislik Fakultesi: Devreler ve Sistemler. (x) Başvuracak adayların ders verebilecek ve araştırma yapabilecek düzeyde tngılizce bilmelen gerekmektedır Basın 27116 ÇAY İŞLETMELERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN (RİZE) MERKEZİ ISITMA SİSTEMt MALZEMESt SATIN ALINACAKTIR lÇay fabrikalannuzın ihtiyacı aşağıda dökümü yapılan 9 kalem merkezi ısıtma sistcmi malzemesi teklif alma usulü ile satın alınacaktır. Malzemenin nnsi: Mıktan: a) 100 m ; buhar ka/anı 18 Tk b) Santrafuj pompası 36 " c) Fınn ısıtıcısı 40 Ad d) Traf ısıtıcısı 100 " e) Radyal vantılatör 40 " 0 Ana ve talı elektrık tabloları 15 " 2Bu ışe ait saıtnameler; a) Çay Işletmeleri Genel MüdOrlOğü Satınalma MüdürlüğüRlZE, b) ÇayKur Çay Pak. Fab. Müdürlüğü BüyükderetSTANBUL, c) ÇayKur Ankara Bolge Mudürlüğü Maliye ve Gümrük Bakanlığı E binası, Kat: 7 OperaANKARA adresmden Ucretsiz temin edilebıür. 3lhaleye katılmak isteyen fınnalann sartname esaslan dahılınde hazırlayacaklan teklif mektuplanru en geç 24.8.1987 Pazartesı günü saat 17.30'a kadar Çay tşletmeleri Genel Müdürlüğü Satınalma Müdürlüğü Rıze adresine ıadebtaahhütlü göndermelen veya belirtilen tarihe kadar makbuz mukabili elden vermeleri gerekmektedir. 4Postada oluşacak gedkmeler ve telgrafla yapılan müracaatlar kabul edilmez. 5Kuruluşumuz 2886 sayılı yasaya tabı olmayıp, ihaleyı yapıp yapmamakta, bölerek yapmakta veya dilediğine yapmakta serbesttır. Basın: 26864 Beyhude Referandum Bu politıkacılara, kendi eski takımlarıyla bırlıkte, bır daha "ıktıdar"ı teslım etmeyebılırsınız. Hatta, hiçbir zaman onların ve takımlannın ıktıdarları ıçın oy vermemış de olabılirsınız. Kimısının dunya görüşünu; çöl geleneklerının antılaik skolastıklen olarak görebılırsınız Onların, ıletışım araçlarında mıymıntıları içinde, çağdaş Turkıye'mn yıtıp gitme mahkumluğunu sezebtlirsıniz. Kimısının sıyasasında. "yurtta barış"ın, "cıhanda barış" yönünde alabıldığıne gelışmiş berrak uygarlığını ve gerçekçıliğını kemıre kemıre yıyen serüvencılığın doğa dışı, çağdışı "hamlığını (hayalı hamını)", hem de bunun, içte kırıcı, dışta dıişman yaratıcı orneğıni bulmuş olabılirsınız Kımismın, şu kadar yıl tutan "hükumetlen" suresınde, 61'ın laıklıksosyallıkhukuksallıkdemokrasıcılik örgusünün, bır kanser yapıcı deterjanın kopüklerı ile çıtılene çrtılene çaputlaştırılarak yıpratıima eylemlerini, içinız acı ile burkularak, gözlemış olabılirsınız Ve kımismın de, bır demokrası ve sosyalleşmecılık savaşcılığından; ve halkın özlem duyduğu bu sosyalleşmecıliğı, halka yaygınlaştırmacılığından, şımdılerde, her ıkı akımın dızlerındekı dermanı kesıcı sonuçlar vermekte olan bır uzlaşmazcılığa düşuşünden dolayı, kendısıne bir güvensızlık, kendısınden bır kopmacılık ıçıne düşmüş olabılirsınız Ve bır tek sozcükle. geçmış*e uygulanmış olan bır demokrasıcılik içinde, onlara ya zaten yan çıkmamışsınızdır. ya da Şimdikı durumları dolayısıyla onlara şımdı, bır destek vermeme kararlılığı ıçıne gırmışsınizdir Bu, sizin siyasal felsetenıze, bıçeminize. etiğınıze, eğitimınıze kalmış bır husustur, bu, sızin siyasal algımzdan doğacak bır degerlendirmedır. Boyle bır telsefe ve algıya uygun olarak, onlara "iktıdar vermeme" siyasal tavrı, sızin hakkınızdır, sizın serbestlığınızdır Ama, bugunkü ortam içinde bır şey, sızin hakkınız değıidır Onlara, onların bu siyasal algı dışı mahkumluğuna, bu referandumda. bu referandum yoluyla karşı gelmek, tersıne, bu mahkumluğu onaylamak .. Bır şey, sızin serbestlığınız değıidır Onları, haksız siyasal rekabetın danıskası olan, olmakta olan (görünen köye göre) olacak olan bu referandum yoluyla, siyasal arenadan dışanya atma manevrasına katılmak 82 bır demokrası günahı ışlemıştır Sorgusu, savunması yapılmadan, "Vur, fakat dınle" deyışıne uymadan, hıçbır anayasa yapıcısının aklına gelemeyecek olan bır "siyasal hukum gıymişlık1 yaratmıştır İşte sizın, şimdikı koşullar altında, ona katılma hakkınız yoktur, sızin "82 banılerının" bıle bu konuda bir kefarete döndüklerı bir ortamda, aynı günahı, bu kez, bır "iktıdar manevrası" ite "demokrası sevabı"na döndürme aldatmacasına katılma serbestlığınız yoktur Eğer sız, bır demokrat ısenız, eğer SJZ, bır demokrasıleşmecı ıseniz; eğer siz, demokrasinırndüşünce, tutum, davranış farklıltğı ve çoğulculuğu göruşünün ve bundan doğan serbest polıtık üslubunun ve ılkesının, bir yargı kararı olmaksızın gunah eylem sayılarak, konjonktür değıştığı halde. hâlâ sürdürülmesını. demokrasıye sığdıramayan bır genış demokrası "karıhası"na sahıp ısenız, böyle bır hak ve serbestlık ılerı suremezsınız. İlgılı yasa, sızı serbest kılmış o'abılır ama, "demokrası karıhası", demokrası ıçre olmayan bır çozümde, sızı serbest kılmaz llerdekı seçımlerde, belki, kendılenne, ıktıdarı hiç vermeyeceğınız bu kımselerı, demokrası adına, polıtıkadan surup çıkarma manevrasına, araç olamazsınız Pu "bır'" jrdelemenın "ıkı"sıne gelınce: İktıdann, kendi ön vaıdine "hanıs (sadakatsız)" olarak, bütün ağırlığı ile "Sız, yasakları kaldıran Meclısın kararına bakmayın, yasakları 'Hayır' oyu ile surdürün" polıtıkasına gırişmesi, demokrasi dışı, ınsafsız boyutlar aldı "İlerdekı seçımler de, bu ıktidar tarafından boyle yapılırsa" dıye, kaygılar yaratan bu ınsafsız kampanya, öyle bır yoğunluk kazandı kı, bundan, yargıç yerıne geçerek, yasağı koyanlar bıle, rahatsız oldular O zaman, ortaya, "kampanyayı dengeleme" tezı çıktr Yasaklılığın baş muhatabı olan eski önderiere de, radyo ve televızyonda, kendi görüşlerını, daha doğrusu, bır mahkeme onune çıkanlmamış oldukları için, orada yapamadıkları savunmalanm açıklamada. eşıtlık olanağını vermek Fakat, TRT Yönetım Kurulu, bu yolu, hemen kapadı. Bu yol, zaten "devletın tüm olanaklarını 'hayır' yolunda kullanmayı eşıtleyecek" bır boyut olusturamazdı. Yasaklılara, ancak görece bır olanak vermış olurdu. Belki, temel yararı şundan ıbaret kalırdı Ortada, ancak ıki yasaklının var olduğu; bütun gurültünün bu iki onderı gelecek seçımlere sokmama tutkusunda ve korkusunda yattığı; çünkü, ötekı önderlerın, birinin zaten muhakeme altında olduğu ıçın, polıtıka dışı kaldığı, ötekinın de, aklanmış olduğu ıçın, polıtıkada serbest durumda olduğu gerçeklerını, halkın bılgısı bılincı ıçıne aktarma ve böylece, bu referandum gerçeği uzerinde halkta bır algı yaratma Fakat TF1T, bu olanağı vermemekte acele ettı adeta iktıdar da, TRT'nın bu olumsuz mutalaa ve kararına dayanak yaptığı 2954'ü değıştırmeyı ve böylece TFfT'yı, bu iki öndere açmayı hiç düşünmedığını kanıtladı. Demek kı, iktıdann, bu referandumda ve ilerkı seçımlerde, halkın > "rercıhınşasının" ılk ve temel koşulu olan "siyasal rekabet'e gırenler arasında Kendını, halka eşıt tanıtmaya, Duşünlerını, felsefesını, vaatlerını halka, eşit derecede duyurmaya, Ve halkı, ülkenın gerçek durumlarında eşıt derecede aydınlatmaya; Böylece halkın, saptırılmalara uğramadan, ıcten (samımı) bır tercıhe ulaşmasını sağlamaya; Oyunu da ancak, boyle ıcten bır tercıhı yansrtıcı olarak oluşturma ılkesının demokratik değerıne aldırdığı yok lyı ama, o zaman da. referandumun ve ilerkı seçımterin bir beyhudeliğe uğraması oranı yükselıyor TRT, "Gaı Tefsır" denen bır yolla, kendi mevzuatını, "demokratik amaç doğrultusunda" yorumlama ile iktıdar da, yarım saatlık bır Meclıs oturumu ile ıkı yasaklıya, TRT'yî açabılır. Her ıkisı de bılmelıler kı, eşıt derecede sunu, eşıt derecede açıklatma, eşıt derecede aydınlatma oğelerınden geçmeyen, bır nebzesı ile bıle olsa, gruplardan bırısının, hele iktıdann hesabına bır etkılenmeye uğratılmış olarak ınşa edilen bır tercıh, "Halkın ıstencınin ıçtenlıkle (samımılık içinde) oluşması ılkesı"nı gölgeler; bu ıstencı, kısıntılı, kısıtlı (mahcur) kılar; hukuk dılı ile söyleyelım: Seçımle, referandumla belırecek olan "ulusal ıstenç'ın rfsadı'na yol açar Böylece referandum beyhudeleşır Küçük bir gırışımle referandumu, beyhudelıkten kurtarabılınz Zaman az ise de... İLAN TEKİRDAG 1. TAPULAMA MAHKEMESİNDEN Dosya no 1979/2 Karar no: 1985/82 Davacı Maliye hazınesıne ızafeten Tekırdağ Defterdarlığı ile davalı Muzafferözdemır ve arkadaşlan arasında mahkememızde gorülmekte olan men'ı mudahale davasımn vapılan açık yargılaması sonunda Mahkememizce venlen 28 3.1985 tarih ve 1979/2 esas 1985/82 karar sayılı ılam davacı hazıne vekilı tarafından temyız edılmiş olmakla dosya Yargıtay 7.Hukuk Daıresı Başkanhğına gönderilmiş olup aynı dairenın 22 4.1987 tarih 1986/1385 Esas, 1987/5437 karar sayı ile bozularak gelmış olmakla bu kerre davalı Muzaffer Ozdemır ve arkadaşlan vekili Av.Nasuhi Tokath tarafından 23.7.1987 tarihli dilekçe ile tashıhı karar talebınde bulunmuş olmakla ışbu tashihı karar dılekçesı adreslerı tespıt edılemıyen Mehmet özıskender, Huseyin Şahin Beybörek, Hanıfe Şahin Beybörek, Yaşar Kaymaz, Ender özergin, Fatma Zehra Verişoglu, olu Selahattın Adıl, Ölçer mırasçıları, Ahmet Türksel, İsmavl Hakkı Bağıran, Cengız Turgut, Seda Turgut, Emın Özdemir, Fatma Marmara, Alı Bölukbaşı, Mehmet lşlek, Rıfat Yuksel Dıkicıoğlu, Necdet Dikıcıoğlu, Nafız Yalın, Ulvı Kaya Doğurman, Yurdanur trıgöler, Ayşe Saadet \takan, Selin Sinan Yuzgec, Şükru Esmer, Mehmet Nebı Ayhan, Rahmı Yılmaz Keskıntepe, Yuksel Sınan Köseoğlu, Husamettm Oktay Nalan, Ramazan Yaman, Nevın Inal Tuncer, Yusuf Idinel, Sevım Gorçek. Arzu Karagöz, Mumın Yelçe, Ismaıl Çoşkun, Yakup Dereoğlu, Refik Işık, Sacide Pekbaşaran, Alı Kani Geno, Salıh Dalça, Osman Keskıntepe, Naıme Arıkan, Hasan Ankan, Erhan Ankan. Huseyin Arıkan, Müveddet Yorulmaz, Zekiye Erdınç, Nurhan Karabıyık, Şahsine Tavşancı adlanna ılanen teblığ ile neşnnden (15) onbeş gun sonra teblıgatın yapılmış sayılacağı ılan olunur Ra^.n 77077 Cağımızda bir ülkenin gradosunu olçmek için işadamlannın yatlanna, başbakanlann uçaklanna, içilen purolann markasına, patlatılan şampanyanın yıldızlarına bakılmıyor. Yurttaşlannın binlercesi ülke dışına kaçmış, binlercesi zindanlara doldurulmuş bir ülke olduğumuzu soyiemek, belki çok acı; ama acı olduğu kadar da gerçek... BURÇIN'in dunyaya geldığıns mujdelerız 9 81987 Kızımız NİLGÜNSEFA AŞABAY Tanıdıklara duyuru Sizlerden çok uzaklarda bir oğlumuz oldu. adını GEZGİN koyduk. ESİN DR. N A D İ R PAKSOY (BM'de Patoloji nznunı) SAMOA ADALARIPAStFİK OKYANUSU 8.8.1987 ^, SELDA BAGCAN Söylüyor T.C. EDREMİT İCRA DAİRESİ MENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI Dosya No: 987/312 T. Bir borctan dolayı hacıziı ve aşağıda cins, miktar ve kıymetleri yazıh mallar satışa çıkanlmıştır. Bınncı artırma 24 %'9%i gunu saat 10 5011.00'deZeytınlı V mahalhnde yapılacak ve o gunu kıymetlerının r o75'ıne ısteklı bulunmadığı takdiiıde 25/8/987 gunu aynı yer ve saatte 2. artırma yapılarak en çok fiyat verene satılacağı ve satış şartnamenın ıcra dosyasında görulebıleceğı, masrafı verıldığı takdırde şartnamenın bır orneğınin isteyene göndenlebüeceğı, fazla bılgı almak ısteyenlerin yukanda yazüı dosya numarasıyla ıcra memurluğuna başvurmaları Uan olunur KDV alıcıya ait olacaktır r Muhammen Bedelın o5O'sını geçmek sartıyla ihale olunacaktır Muhammen kıymetı Lira Krş. Adedi Cinsi (Mahiyel ve onemli nitelikleri) 900.000 2 Ad 1 500.000 1 Ad. 1 000.000 1 Ad. 500.000. 1 Ad 6.000.000. 1 Ad. Konyalılar marka arabalı yatak keskı EGEN marka matkap ve >uva açma Ankara Çelık marka 21 m pasa makıne Gonye koparma makınesı Berk marka Vvemhoner marka veşıl renk pres (sıcak) Basın 10008 YÜRÜYORUM DİKENLERİN ÜSTÜNDE Bu Kaseti Aldımz mı? Studyo: Değlşlm / Sezer Bağcan Tonmelsterler: Yılmaz Karayalım, Mete Akkuş TÜRKİYE DENİZCtLtK İŞLETMELERİ DENİZYOLLARIİŞLETMESİ MÜDÜRLÜCÜ'NE GEMİLERDE lSTtHD AM EDtLMEK ÜZERE KAMAROT ALINACAKTIR Teşekkülumüz Denizyollan Işletmesi Müdürlüğü Gemi Adamlan Mürettebat Kısmında ıstibdam edilmek üzere Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi mezunlanndan 20 adet kamarot alınacaktır. Isteklilerin tş ve Işci Bulma Kurumu'na kayıt yaptınp gönderme kartı alarak nüfus hüviyet cüzdanı ve diplomalanyla birlikte 26.8.1987 tarihıne kadar Denizyollan Işletmesı Müdürlüğü Personel ve S c y a l tşler Servisi Saüpazan Istanbul adresine müracaat etmeleriricaolunur. Basın: 27312 •Sf CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ İLCİLİGİ G.ANTEP TEMSILCILIGI KÜLTÜR VE SANAYİ FUARINDA 15AĞUSTOS15EYLÜL HÜKÜM ÖZETİ Hâkim Şemsettın Ozkına> 4748 Yazı lşl. Mudurü: Şehnaz Karadayı 874 Gıda maddeleri nizamnamesine muhalefet suçundan Emın \e Ayşe'den olma 1953 doğumlu Bursa nufusunda kayıtlı olup halen Bursa Kiremıtçi Mhl. Doğanbey cad. No 69'da oturur RAFET GOZUYlLMAZ'ın hakkında ızinsız ve etıkftsiz sucuk imal etmekten TCK'nun 398. maddesı gereğince 3 ay hapis ve 5000 lira ağır para cezası ile tecziyesine 647 SK.nun 4/2 maddesi gereğince hapıs cezası paraya çevrılerek sanığın 32.000 lira ağır para cezası ile cezaiandınlmasına avnı kanunun 402. maddesı gereğince 3 ay sure ile meslek ve sanatının tatilinde ış yerinin 7 gun sure ile kapatılmasına karar kesinleştiğinde hukum ozetinin İstanbul'da neşredılen ve trajı yuzbinin uzerinde bulunan bir gazete ile Bursa'da neşredılen bir gazetede ılanına ılan bedelının bılahare sanıktan alınmasına sanık vekilınin yuzune karşı sanığın gıyabında temyizi kabil olmak uzere karar verıldı 8 6 198^ Basın 27318 TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI İDARE MERKEZİ'NDEN Bankamız, aşağıda açıklanan ve ön yüzlerinde Atatürk poruesi bulunan 10, 20 ve 50 liralık banknotları 1211 sayılı kanunun verdiği yetkiye dayanârak 21 Ağustos 1987 tarihinden tedavülden kaldırmaya karar vermiştir. Bu banknotlar, 21 Ağustos 1987 tarihinden itibaren 10 yülık kauuni zaman asımı müddeti sonu olan 21 Ağustos 1997 günü ak&amına kadar yani 10 yıl daha Merkez Bankası gişelerinde ve Merkez Bankası bulunmayan yerlerde Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası gişelerinde değıştırilerek, 22 Ağustos 1997 günü sabahından itibaren kıymetlerini tamamen kaybedeceklerdir. Duyunılur. Tedavule Kaaan UribJ ve Kupar:Çıkıs taribi: nnmarası: 10 20 20 50 Tasuhtı Unzalar: 25.12.197914 Ocak 1970 tanh ve 1211 sa 2 imza 15.11.1982yüı kanun 15.6.1966 11 Haziran 1930 tarih ve 1715 sayılı kanun 3 imza 24.6.1974 14 Ocak 1970 tarih ve 1211 sa29.8.1979 yüı kanun 2 imza 30 5.1983 9.4.1976 14 Ocak 1970 tarih ve 1211 sa 2 imza 4.4.1983 yüı kanun Basın: 27288 Arka yiu kompozisyonı Atatürk'e çiçek sunan oğrenci grubu Anıtkabir'den bır görünum İLAN SARIYER ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİNDEN Dosya No 1986/1203 Mahkememızden venlen 24 12 1986 tanh 1986' 1203 esas 1940 sajılı karar ile Hasan Buzağcı'nın 13.1.1969 d lu Kutay Buzağacı ısımlı çocuğunun ıptaline karar verılmiştir. Ilan olunur Basın • 8183 1727 yaşlarında ba>anlar lngıltere'de çocuğa bak karşılığında Ingılızce oeren 158 53 42 lngıltere'de AuPaırlık organızasvonu bızım ıvmizdır Derın Lıınıtcd Şırketı Kı.ıiıbul 158 53 42 Topkapı Sarayı'ndakı mermer fıskiye
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle