23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/8 HABERLER 16 TEMMUZ 1987 'Önce muhalefet çoğunluğu sağlasın' Köylüler iki arada kaldı Ekonomik ve sosyal yokluklar içinde yaşayıp bulunduğu yere pamuk ipliğiyle bağlanan köylüler, topraksızlıktan,susuzluktan zaten göçüyorlardı. Şimdi buna, çok daha önemli ve yaşamsal bir gerekçe eklendt Can güvenliğl CELAL BAŞLANGIÇ DtYARBAKIR Guneş, köyünüzdeki dağın altına inip, ortalık karardıktan sonra, dışarı çıkmanın fiilen yasak olduğu, tersi durumda, nereden geleceği belli olmayan bir kurşunu göze almanız gereken, tepsi gıbi yoksul bir güneydoğu köyünde yaşıyorsunuz. En yakın bir başka yerlesim birimi, köyünüze bir ya da birkaç saaltik yuruyüş arasında. llçeye ulaşmak ise başlı başına bir serıiven. Gece oldu mu "çıt" çıkmıyor çevrenizde. Beşer, onar metre uzağjnızdaki evlerde de fısıltıyla konuşuyor komşulannız. Korucu değilsiniz, kendinizi savunacak bir ekmek bıçağımz vardır ancak karanlık ve sinsi sessizlikte... lşte, böylesi bir anda kapınız çalındı. Karşımzda sizin gibi giyinmiş, sizin diliruzden konuşan insanlar var. Genç ve eli silahlı. Usulca, "Bize yemck ver" diyorlar. "Hayır" mı dersiniz? Herhalde bu, iki dudağınız arasından çıkacak son sözcük olurdu. Boyle küçük bir yerde de olsak, açlık ve sefalet içinde bile, hele geride bırakılması gereken birkaç karı ve sekizon çocuk varsa, gece gelen eli silahlılara, "kebapçı garsonu" muamelesi yapıp, içeri buyur edeceksin. Güneydoğu köylerinde, insanlann üç öğun yemek yiyebilmesi, çocuklann, kannlannın aç kalmaması, öylesine minimum bir noktada sağlanmıştı ki, rüzgâr, havaya savrulan başağa biraz az vursa, bir öğun eksik kalırdı. Üç, beş, on silahlıya verilen bir tas ayran, evdeki çocukların bir gün sonraki yiyeceklennden kesilmiştir. Yoktan ve mecburiyetten besler gece gelenleri güneydoğu insanı. Karnını doyuran teröristler, "Kimseye söylemt" diyerek cekip gitti. Sabaha daha çok var. Yatarsınız döşeğe, sabahı zor edersiniz. "Söylesem mi, soylemesem mi" dıye. "Söylersem"ı duşunursunuz, "Karakolda dayak atartar mı, neden eşkıyanın karnını doyurdun" dıye. Haydi oradan, kurtardın birkaç gunle, ardından bir gece evin basılır ve uç gün önce karnını doyurdukların, "Hain ve muhbir diye çoiugum, çocugumia kurşuna dlzerier mi?" Gözunuzün önune gelen tabloyu, kara tahtadaki tebeşir izi gibi silersiniz bir anda. "Peki, ya soylemezsem?" Bununla kurtulmanızın olanağı olsa mutlaka söylemezsinız. Ama duşunce şeridi kopmaz ki: "Köytuk >erde her zaman kimin ne yaptığını herkes bilir. Mutlaka görmiişlerdir, teroristlerin gece bizim eve geldiğini. Görmeseler bile >a çocuklar oynarken ya kanlar çamaşır yıkarken, mutlaka agızlanndan kaçınriar. Köyde kim, kimin ihbarcısı belli değil. oniar da gider, karakoldaki kuraandana sovlerse. o zaman, kendi a>agımla gidip soylemekten iki kat fazla ınnannı." Artık uyku girmez gözunuze. Bu işten kurtuluş olmadığına göre, "En iyisi gidip kendim soyteyeyim" der ve sabahı ıple çekersinız. Kimse haber vermeden, kendi kendinizi ihbar etmek için... Koye en yakın jandarma karakoluna koşar, komutana anlatırsmız bir bir: "Beş kişilerdi, uçu uzun, ikisi kısa boyluydu. Sakalluardı... Aralannda şoyle konuştular, böyle yapular, şu yana giftiler..." Bir sure "Neden eşkıyayı besiedin" muamelesi gördukıen sonra evınize kavuşur, bu kez de "Hainlere olum" diye gece karanlığında evde bulunanların lümunü kurşuna dizecek anlamsız bir ölum beklemeye başlarsınız. Bu işin bir yanı. Bir de ikinci olasılık var. "Kimse görmemiştir" diye gidip haber vermezseniz, ya gorenler yada çocuklannızdan, kanlarınızdan dolaylı olarak duyanlar gidip karakola bildirirler Çunku bu tip ihbarlara, aynca para da ödüyor güvenlık guçlerı. Bir binbaşı anlatıyordu. Operasyon suren bölgedeki köylerden birinde yaşayan bir köylu getmiş, "Teröristler bizim ko>e geliyor, bir daha geluierse bildiririm. Çamaşırlanm yıkatıp, yemeklerini yiyip, gidiyorlar" demişti. Hatta yapacağı ihbarın karşılığını da nakit olarak almıştı. Üzerinden geçen zamana karşın, bir daha bu köylüden haber çıkmayınca, guvenlik guçleri, işi sormuş soruşturmuş. Sonunda teröristlerin, "ibbar edeceğim" diyen kişinin evine gitlıklerıni, yemek yiyip, çamaşırlarını yıkattıktan sonra, kanlarından biriyle de cinsel ihtiyaçlarını karşıladıklannı oğrenmişti, iste ihbar etme isteğine yol açan kızgınlığın altında bu olay yatıyordu. Ihbaralığa kalkan kişinin ya kızgınlığı geçmıştı ya da teröristler bir daha gelmemiştı. Güneydoğu köylerinde insanlann üç öğün yemek yiyebilmesi, çocukların karınlarının aç kalmaması, öylesine minimum bir nokta sağlamıştı ki, rüzgâr havaya savrulan başağa biraz az vursa, bir öğün eksik kalırdı. Yok, sizi başkası ihbar ederse, bu kez sayım sonuçlannı başka yonde etkileyerek, 1158 sa>nsının yer aldığı, "Militan olduklanna dair keiimei şahadel getirenler" bolumundeki 594 sayısını da, 595'e çıkartıp, hem de bu haneyi küsurlu sayılardan biraz olsun kurtarırsınız. Hemen >"an bolumunde yer alan "Miliun olduklanna dair, yurtdışındaki elçilikierimiz aracılıgıyla Kuran'a el basıp sa>ıma katılanlar" bolumündeki 609 sayısını da hiç değiştirmezsiniz. İşte, guneydoğunun köylerinde her gün yaşanan ve her an bir koylunun başına gelebilecek olan degjşmez gerçek lerden biri bunlar. Gunlerdir dolaştığımız Güneydoğu Anadolu Bolgesi'nde canlandırabileceğimiz bazı gerçek goruntüleri fîkir yuruterek surdurelim. İki arada kalmak, özellikle leröristlerin yoğun olarak göaılduğu ve de operasyonlann surdurulduğu bolgeden çok sayıda ailenin göçüne yol açıyor. Zaten ekonomik ve sosyal yokluklar içinde yaşayıp, bulunduğu yere pamuk ipliği ile bağlanan köylüler, hiçbir terör ve baskı olayı clmasa da topraksızlıktan, yolsuzluktan, susuzluktan, zaten göçüyorlardı. Şimdi buna, çok daha önemli ve yaşamsal bir gerekçe daha eklendi Can güvenliği... Köylerde evler üçer beşer boşalıyordu. Hatta korucular kendileri gidemedikleri için ailelerıni il ve ilçe merkezlerine gönderıyorlardı. Güneydoğu köylusunün bu çıkmazı uzerine soyleşırken, yörede koy yollarının müteahhitlığıni yapan Osman Taptı, durumu "deveye benzeyen tilki" olarak niteledi. Öyku şöyle: Bir ulkede ihtilal olur, iktidara el koyanlar, yaptıklan radyo \e televizyon konuşmalannda, darbenin deveye karşı yapıldığını, ilk görulduğü yerde devenın tutuklanması emrini verirler. Hatta ulkenin kuzeyinde deve bulunmadığı için bu bölgedeki güvenlik guçlerı de güney ve güneydoğu bölgesine kaydınlır. . Akınyıldız'ın antma tesisi açıldı Istanbul Haber Servisi tstanbul'da endüstriyel atık sulan . arttma ve geri kazanma fonksiyonu gören ilk tesis Yenibosna'daki Altınyıldız Mensucat ve Konfeksiyon Fabrikalannda hizmete girdi. Tesislerin dün yapılan açılış törenine katılan Istanbul Belediye Başkanı Bedrettin Dalan açıltşta yaptığı konuşmada, "En geç 1992 yılında Istanbul, Haliç dahil denizlerinin her noktasından denize girilebilen dünyanın ilk metropoliten şehri olacaktır" dedi. İSKÎ Genel Mudürü Atom Damah da, Türkiye'de halen bir tane bile \antma tesisi olmadtğını belirterek, "ilk altı antma tesisi <üfsallah 1989'a kadar tstanbul'da faaliyet gösterecektir. Bu pntma tesisleri kapasite olarak Avrupa'daki en büyük antma tesisleri seviyesindedir" dedi. Atık sulan antma ve geri kazandırma tesislerinde, fabrikanın bir gilnlük tüketimi olan 2400 metreküp suyun yaklaştk 1000 metreküpü geri kazandmlacak. Fabrika yetkilileri, tesislerin arsasıyla 600 milyon liraya mal olduğunu bildirdiler. Ve bir öykü Develerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerden birinde bulunan tilkı, pılısını pırtısını toplayıp, göçe hazırlanır. Tanıyan bir köylü sorar: Hayırdır tilki kardeş, neden göçnyorsun? Ulkenin her yennde deveyı arıyorlar. Kaçmayıp da ne yapayım?.. Canım, ne alakan var senin deveyle?.. Yok ama,' şimdi bu kuzeyden gelen birlikler deveyı tammadıklan için, tarif uzerine arama yaparlar, ellerindeki tanıma gore deve dort ayaklıdır. Eh, ben de dort ayaklı olduğuma gore... Eeee... Beni bir guzel yakala>ıp, hücreye kapatırlar, deveyı tanıyan birlikler gerçek deveyi yakalasalar bile büyük komutan, gerçek deveyle, beni İhbara hazır komşu Para ya da başka nedenlerle sızi ıhbara hazır bir komşunuz varsa, yandığınızın resmidir. Köyunüzden başlayan yolculuğunuz, Diyarbakır'a kadar uzayabilir. Eğer duşundüklerinizden ilkini yazıp, kendinizi ihbar ederseniz. Başbakan Özal'ın elinde bulunan, "Güneydoğu bölgesi terorist sayım sonuctan"nın "Yataklar ve kılavuzlar" bolümune dahil olup, çizelgenın bu yanındakı, 2 bin 338'i, sokağa çıkma yasağına gerek kalmadan 2 bin 339*a yukselttirebilirsiniz. Güneş ve Genç ifade verdi Istanbul Haber Servisi SHP îstanbul İl Başkanı Hasan iFehmi Güneş ile Sanyer tlçe Başkanı tsmail Hakkı Genç'in dün Sanyer Cumhuriyet Savcılığı 'nda ifadeleri alındı. Sendikaa Hıdır Dal'ın Belediye Başkanı Ali Sandıkçı tarafından dövülmesini protesto için belediye binası öntine siyah çelenk konulması ile ilgili olarak ifadesi alınan Güneş hakkmda ifızar çıkanldığı için adliyeye evinden polis nezaretinde geldi. Güneş ifade verdikten sonra, "Biz olam gözledik ve izledik, olaydan sonra da sendikaya dayanışma duygulanmm açıkladık. Bizim için bu tavır siyasi bir gOrevdir" dedi. Etibank'ta toplusözleşme tutan iki birliğin de komutanlannı çok sevdiği için hiçbirini kıramaz. Eee... Ne olacak, kalkar, başkentten bir veteriner getirelim, hangisi gerçek deveyse ayırt edilsin, der. Bir yazı yazarlar. Yazının gilmea, ilgilinin birine ulaşması ve vetennerin gelmesi en az bir ayı bulur. Eee... Esas deveyi yakaiayan birlik rahattır. Beni yakalayanlar biraz huzursuz olur. Çünkü tanımım tam olarak tutmamaktadır. Gelen bir tekme atar, "Senin yuzunden bu işler başımıza geldi" dıye, giden bir tekme atar... Veteriner gelene kadar da ben bu tekmelere dayanamaz ölurum. Eee... Ben öldukten sonra veteriner gelir, bakar durumuma. Tamam, ben deve değilimdir. Ölüyümdür. Büyuk komutana, biz hayvanları ölüyken ayırdetmek için kanından bir parça alıp tahlil ettiririz, der ve kanımdan bir örneği başkente göturrneye kalkar. Eee. E'si kaldı mı be adam, ben öldukten sonra deve olmadığım anlaşılsa ne olur... Aklın varsa, sen de deve diye yakalanmadan başının çaresine bak. Öyku bu kadar. Güneydoğu bölgesindeki yoğun göç, ekonomik ve sosyal nedenlere ek olarak yörede yaşayanlann "deve olma" korkusundan da kaynaklanıyordu. Güneydoğu bölgesinde altı çizilmesi gereken en önemli not, "Mutlaka Türkiye'nin çıkarlan dognıltusunda, yore halkının mutluluguna yonelik, ama jnutlaka ve mutlaka insan unsunı goz ardı edilmeksizin dindirilmesi gereken bir sancı oldugu"ydu. OzaVın Meclis taktiği ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Turgut Özal, TBMM'nin Güneydoğu olaylanrun göriışülmesi amaayla yann yapacağı olağanüstü toplantıda ANAP'h milletvekillerinin, muhalefetin çoğunluğu sağlamasından önce Meclis genel kuruluna girmemeleri için talimat verdi. Başbakan Turgut Özal dün sabah Suriye'ye gitmeden önce Esenboğa Havaalanı şeref salonunda ANAP Genel Baskan Yardımcısı Bülent Akarcalı ile Genel Başkan Müşaviri Mustafa Taşar'ı yanına çağırarak TBMM'nin yarın yapacağı oturumu görüştü. özal, muhalefet partilerinin girişimiyle yapılacak olan olağanüstU toplantıda, önce muhalefet milletvekillerinin çoğunluk sağlamalannın beklenmesini istedi. MuhaJefetin toplantının başlaması için 134 milletvekilini Meclise getirmeyi başarması halinde, kulislerde bekleyecek olan ANAP'L milletvekilleri genel kurula girerek araştırma önergesinin reddi yönünde oy kullanacaklar. Muhalefet toplantı yetersayısını sağlayamazsa ANAP'h milletvekilleri genel kurul salonuna girmeyerek görüşme yapılmasını engellemiş olacakla"r. Ayrıca ANAP Genel Merkez yöneticileri de ANAP il merkezlerine ve partili milletvekillerinin bulunduğu yörelere telgraflar göndererek parlamenterlerin yann TBMM'ye gelmelerini istediler. ANAP yöneticileri partili milletvekillerinin coğunluğunun yarın Mecliste olacağını, ancak muhalefet in çoğunluğu sağlayamaması halinde "isteUerinde samimi olmadıklannın ortaya çıkacağım" savundular. ANKARA (a.a.) Etibank'a bağlı işyerlerinde çalışan toplam 10 bin 300 işçiyi kapsayan toplu iş sözleşmesi dün akşam Ankara'da törenle imzalandı. Türktş'e bağlı Madentş Sendikası'yla Etibank Genel Müdürlüğü arasında imzalanan sözleşmeyle işçilerin ücretlerinde birinci yıl 6 ay için yüzde 25, ikinci 6 ay için yüzde 20, ikinci yıl ilk 6 ayiçin yüzde 15 artı 3 bin 750, ikinci 6 ay için de yüzde 15 artı 3 bin 750 lira artış sağlandı. Aynca sosyal haklarda da yüzde 100'e varan artışlar oldu. Toplu iş sözleşmesi 1 Ocak 19%7'den itibaren 2 yıl süreyle geçerli olacak. Güneydoğu insanında hasat heyecanı Bir yandan terörün, bir yandan operasyonun sürdüğü güneydoğuda hasat zamam da yaşamyor. Güneydoğu köylüsü, küçük toprak parçalarmdan biçtiği buğdayını, arpasım güneşin batmasma doğru rüzgâra savurur tanelerinden ayırmak için... Ayırdığı tanelerin bir kısmı kışlık yiyeceğidir.. Bir kısmı da çarşıdan alışveriş parası... Yabanın ayırdığı buğdaylan, şimdi çuvallara dolduracak, bir kısmını ambara, bir kısmını da ilçe pazarına göturecek. Bir yıllık emeğinin parasını çaya, şekere, yağa ve sigaraya yatıracak. Bununla basma ve ayakkabı alacak çocuklarına... Şimdi güneydoğuda tarlara biçilmiş, kuru saplarla ayrı bir guzellikte... Sonbalarda surülmeyi bekliyor. (Fotoğraf: RIZA EZER) Dışişleri açıklamasv • 'Biz ceset tasımayız* Mecidiyeköy'de önceki gece aldığı aşın miktardaki alkolün etkisiyle idaresinde bulunan 34 EJE 09 plakalı otomobille girdiği virajı alamayarak takla atan Secati Erbağ (41) olay yerinde can verdi. Daha sonra kaza yerine gelen Hızır Acil Servisi'ne bağlı ambulans "Biz ceset taşımayız" diyerek cesedi yolun ortasında bırakarak gitti. Yaklaşık bir buçuk saat kadar yolun ortasında kalan ceset bir vatandaş tarafından kaldınldı. Katil santğına cinayet tatbikatı Istanbul Haber Servisi Esenler'de iki gün önce bir lokantanın bahçesindeki fosseptik çukurunda çuval içinde bulunan SelimYazoğlu (10) ile Semra Su'nun öldunilmesiyle ilgili olarak gözaltına alınan Cemal Deniz'e (19) dün olay yerinde tatbikat yaptmldı. Katil sanığı burada verdiği ifadede, "Ikisini de mahalleden tanıyordum. Selim'i ayakkabılanmı boyatmak için çağırdım, Tecavüz ettikten sonra boğarak öldürdüm ve çukura attım. Semra ise kendisine para vereceğimi söyleyince hemen geldi. Ancak odada ağlamaya başlaymca sinirlendim ve boğazını sıktım. Gerisini hatırlamıyorum " dedi. Köprüde rekor sayıda araç Istanbul Haber Servisi tstanbul Boğaziçi Köprüsü'nden geçen araç sayısmın rekor düzeye ulaştığı bildirildi. Karayollan 17. Bölge Müdürlüğü'nden alınan bilgiye göre, köprünün hizmete açılmasından bu yana köprüden bir günde en fazla araç geçişi 13 temmuz pazartesi günü gerçekleşti. Yetkililer, geçen pazartesi günü köprüden 158 bin aracın geçtiğini belirterek, haziran ayı içinde köprüden günde ortalama 139 bin aracın geçiş yaptığını bildirdiler. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi tnal Batu, Türkiye'de Atatürk aleyhine faaliyette bulunduğu gerekçesiyle Dcvlet Guvenlik Mahkemesi'nde hakkında dava açılan ve yurtdışına kaçtığı belirtilen lran'ın Erzurum Başkonsolos Yardımcısı Mir Habibullah Raşti'"nin, senelik iznini kullanmak için sınır dışında olduğunu söyledi. Batu, Raşti'nin diplomatik dokunulmazlığı olması nedeniyle sırur dışına çıkmasının engellenemediğini, ama Türkiye'ye döneceğini bildirdi. Batu, dün düzenledigi olağan brifingte "Bahse konu tranlı diplomatın diplomatik dokunulmazlıgı olduğunu tespit etmis bulunuyoruz" dedi. tranlı diplomat Raşti'nin Türkiye sının dışına çıkmasının engellenemediğini kaydeden Batu, "Diplomatik dokunulmazlığı oldugundan adı geçenin yurtdışına çıkmasının engellenmesi için sınır makamlanmıza berhangi bir talimat verilmis olması da bahis konusu degildir. Kaldı ki tran Buyükelçüiği, bize bu diplomatın normai senelik izinle Türkiye dtşına çıktığını ve gorevine döneceğini büdirmiş bulunuyor" diye konuştu. Iranlı diplomat yurtdışında Irak'ın Ankara Büyükelçisi: m Tek bacaklı eroinciye 10 yıl İSTANBUL (a.a.) Eroin içmek ve satmaktan yargılanan Erdoğan Kılıç, arkadaşı Muzaffer Fırat mahkum oldu. Istanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün sona eren davada, polise eroin satmak isterken yakalanan ve üzerlerinde 4 gram eroin ile 10 gram afyon sakızı ele geçirilen tek ayaklı Erdoğan Kılıç'a, 8 yıl 10 ayı ağır olmak üzere toplam 10 yıl 10 ay, Muzaffer Fırat'a ise 4 yıl hapis cezası verildi. Fikri Saölar: Bölücüleri Iran desteküyor EPSON Where anything is possible EPSON PC AX • 80286 Mıkroprosesor (6MHz.8MHz,10MHz seçeneğı) • 640 KB RAM (Max 15 5 MB) • 12 MB FDD ve 20 veya 40 MB HDD • MS DOS 3 20 ışletım sıstemı • Endustrı Standardına uygun • Monokrom Renki Grafık, Enhanced RenkhGrafık, MGA Multı Mode Grafık adaptor seçeneklerı • Doğru yaklaşım • Gerçek hizmet • Kesin çözüm. Devlet, yardan yapaeağına Bonibon dağıttı SHP Genel Sekreteri, "Her zaman olduğu gibi olayın ciddiyetini kavrayamayan Başbakan, katliam bölgesinden döner dönmez, yandaşı holding sahiplerinin sünnet düğünlerinde şarkı söyledi" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Burosu) SHP Genel Sekreteri Fikri Sağlar, Başbakan'ın Güneydoğu olayları ile ilgili olarak TBMM'de araştırma açılmasına karşı çıkmasını eleştirerek, "Bölgede yaşayan yurttaşlanmıza bu iktidann hiçbir şekilde sahip çıkmadığını gösteren birçok örnek vardır. Bunun en son kanıtı, Peçenek ve Yuvalı kö\leri katliamından kurtulabilen vatandaşlanmıza devletin yardım yapacağına, Bonibon şekeri dağıtmasıdır. Katliam bölgesinden doner dönmez de Başbakan'ın, yandaşı holding sahiplerinin sünnet düğünlerinde şarkı söyleyebilmesidir" dedi. SHP Genel Sekreteri Sağlar, dün yaptığı yazıh açıklamada, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da süren olaylar karşısında "Başbakan, her zaman olduğu gibi olayın ciddiyetini kavrayamadı" dedi. SHPgenelgesv Kalkması için tüm gücümüzü harcayacağız Genelgede, "Halkın gündeminin gereksiz sorunlar ve yapay tartışmalarla işgal edilmesine izin verilmeyecektir. Tarttşmayı biçimsel bir DYPANAP çekişmesine dönüştürmeyi arzu etmiyoruz" dendi. ADAN A (Cumhuriyet Güney tlleri Biirosu) SHP Genel Merkezi'nce il ve ilçe yönetimlerine gönderilen "Referandum genelgesi"nde, "SHP, yasakların kaldınlması için tüm gücünü seferber edecektir. Halkın gündeminin gereksiz sorunlar ve yapay tartışmalarla işgal edilmesine de izin verilmeyecektir" denildi. Bu konuda tartışma yapılmaması istendi. Genel merkez tarafından 24 Haziran 1987 tarih ve 340/1103 sayı ile il ve ilçe yönetimlerine gönderilen genelgede, 6 eylülde yapılacak referandumun tartışma konusu yapılmasının biçimsel bir DYPANAP çekişmesine yol açacağı endişesiyle özellikle tartışmanın gereksizliğine işaret edildi. Referandum genelgesinde yer alan bazı ifadeler özetle şöyle: "SHP, bazı siyasetçilerin yasağının kalkmasını en doğal bir gelişme sayar ve bu konuda tüm gücünü bu yasakların kalkması için seferber edecektir... Halkın gündeminin gereksiz sorunlar ve yapay tartışmalarla işgal edilmesine izin vermeyecektir. SHP, anayasada demokratik bak ve özgürlükler bunca kısıtlama altında tutulur ve geniş kitleler en doğal demokratik hak ve özgürlüklerini kullanarnazken, kişisel bazı yasakların bu ölçüde abartılı bir önemseme içinde halka sunulmasını, halka karşı yapdmış bir buyuk haksızlık olarak kabul etmektedir. SHP, özünde hiçbir yeni seçenek sunmayan biçimsel bir DYPAiNAP çekişmesinin kısırlığından toplumu kurtarmaya kararlıdır." SHP Genel Sekreter Yardımast Ali Dinçer, parti olarak referandumda evet oyu kullanılmasmı isteyeceklerine, ancak tavırlarının kişiselleşmeyi önlemeye yönelik olacağına işaret ederek şunları soyledi: "Biz olaya çok geniş bir demokratikleşme açısmdan bakıyoruz. Yargı karan olmadan hiç kimse siyasi haklanndan manrum edilemez diyoruz. Referandum konusundaki tavrımız da demokrasi mücadelemizin bir parçası olarak gundeme gelecektir. Genei Başkanımız Sayın tnönü'nün, onümu/deki günlerde doğu ve güneydoğuya yapacağı gezj ve mitinglerde de PKK'nin eylemleri artı demokrasi mücadelemiz anlatılacaktır. Referandumda 'evet' oyu kullanılraasını istemek de bu mıicadelenin sadece bir parçasıdır. Tartışmayı bi Siyasi yasaklara karşı seferberlik çimsel bir DYFANAP çekişmesine dönüştünneyi arzu etmiyoruz." Doğu Anadolu çıkarması SHP'nin yeni yönetim kadroları, 9 il ve 32 ilçeyi kapsayan Doğu ve Güneydoğu Anadolu gezilerine pazar günu başlayaçak. SHP Genel Başkanı Erdal tnönü'nün 19 temmuzda Erzurum'a gelmesi nedeniyle ön hazırlıklan yürütmek için Erzurum'da bulunan SHP Genei Sekreter Yardımcısı Fikret Ünlü, konuya ilişkin olarak yaptığı açıklamada, "20 temmuz günü Kars'ta, 22 temmuzda Bitlis'te, 23 temmuzda Mardin'de açıkhava toplantımız var. Amacımız önce dogu ve güneydoguyu, sonra da tüm bolgelerimizi taramaktır. Eylem ntitinglerine geçiyoruz. Türkiye'yi ayaga kaldıracaİız"dedi. DOĞRULUK BİLGİSAYAR Cemal Nodir Sok Buvuk Milas Han Girış Kat No: 7576 Tel: 511 86 97 Cağoloğlg İSTANBUt Yetkili Satıcsı ANKARA (ajL) Irak'ın Ankara Büyükelçisi Tank Abdükabbar Cevad, komşu ülkelerin yardımı olmadan bölücülerin, bir dakika bile yaşayamayacaklarını belirtti. Büyükelçi Cevad, yarın kutlanacak 17 Temmuz Devrimi'nin 19. yıldönümU dolayısıyla verdiği1 demeçte, lran'ı suçladı ve bölücü canilere destek verdiğini, topraklannda bu amaçla kamplar bulundurduğunu öne sürdü. Bölücülerin, Türk ve Irak karayolunu zaman zaman kestikleri ve boru hattını tehdit ettikleri yolundaki haberleri yalanlayan Cevad, şu görüşlere yer verdi: "Biz bölgede gerekli tüm önleraleri aldık. Bunlar canidir ve bu tür eylemlerde bulunmalan mümkün değfldir. Hiçbir sey yapamazlar. Basında çıkan bu tür haberler doğru değildir. Kendilerine Peşmerge adını veren canilerin eylemlerini onlemek için gerekli bıitun onlemleri aldık" Irak Büyükelçisi Tarık Abdü. cabbar Cevad, bir Türk tankerinin Irak tarafından Körfez'de vurulmasıyla ilgili bir soruya da şu karşıhğı verdi: "lran'ın korsanlıgına son vermek için Körfez'in bir bolümünü abluka alüna aldık ve askeri bölge ilan ettik. Tüm yabancı bandıraiı gemileri de buraya yaklaşmamalan için uyardık. Türk tankeri uyanmıza ragmen bölgeye girdi."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle