26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 HAZİRAN 1987 • * • * CUMHURİYET/15 Nasreddin Hoca Şenlikleri KONYA (a.a.) Konya'nın Akşehir ilçesinde her yıl geleneksel olarak düzenlenen Uluslararası Nasreddin Hoca Şenlikleri'nin hazırlık çalışmalanna başlandı. Ünlü Türk nüktedanı Nasreddin Hoca'nın anısına düzenlenen şenlikter, bu yıl 4 temmuzda başlayacak ve 5 gün sürecek. ÇJ okeShields Princeton Üniversitesi'nden mezun oldu. Önceki gün yapılan diploma törtninde üniversite rektöründen diplomasım alan Shields, Fransıı Edebiyatt bölümündeki eğitimini öğrenci şeref listesine girmeyi de başararak tamamladı. İlginç bir dava AMCARA (a.a.) Ankara 7. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen bir davada. sanık temizlikçi kadın, çalıştığı yerdeki televizyon ve videoyu başkalan çalmasın diye evine goıiırdiiğünü ileri surerken, e\ sahibi Aydın Sankaya hâkime sanık Satı Kaplan'ın serbesı bırakılması ıçin yalvardı. Ankara 7. AsliyeCeza Mahkemesi'nde yapılan duruşmada, luluklu sanık Saıı Kaplan, ivi niyetini belirllikten sonra olayı soyle anlattı: "Aydın Sankaya'nın e>ine I seneden bu >ana her 15 gunde bir lemizlik için giderim. Ola> giinü zili çaldığımda kapı.M açan olmadı. Ayağımla hafif iteleyince kapı açıldı. Evde kimseler yoklu. Olurma odasında bulunan renkli televizyon ile videoyu bir çarşafa sararak laksi ile evime gotürdum. Aklıma kotü bir şey gelmedi. Sırf başkalan çalar düşüncesiyle alıp evime sakladım." Once davacı olup sonra vazgeçen Aydın Sarıkaya da sanığın serbest bırakılmasını isıedi. Telsizli, atlı kırbekçileri Eğitim ödülü Nasuhoğlu'nun ANKARA (a.a.) Türk Eğitim Derneği'nce 1978 yıhndan bu yana her yıl verilmekte olan eğitim hizmet ödülüne, bu yıl emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Rauf Nasuhoğlu layık görüldü. TED'den alınan bilgiye göre 1987 yılı eğitim hizmet ödülü, yarın düzenlenecek törenle Nasuhoğlu'na verilecek. TED, her yıl yurt düzeyinde eğitim ve bilim çalışmalanrun geliştirilmesini özendirmek için iist düzeyde çalışma yaprtuş eğitimcileri "TED Eğitim Hizmet Ödülü ve TED Eğitim Bilimi Ödülü" ile ödüllendiriyor. Izmir'in Bayındır ilçesinde telsizle donatdan ath kır bekçileri ' 'Etimizden ne uçan, ne de kaçan kunulacak'' dediler. Çiftçi Mallanm Koruma Derneği tarafından alınan telsizlerle kendi aralannda haberleşebilen bekçiler, Bayındır ilçesindeki merkezle de sürekti irtibat sağlayacaklar. Yöredeki diğer olaylarm yöneticilere ulaşmasında da yardımcı olacağı bildirilen bekçiler, bu şekilde daha geniş kapsamlı görev yapacaklar. Telazlerin dağıtım töreninde konuşan Kaymakam Vekili Mehmet Oğuz Yeşil, ' 'Çiftçinin tarlasındaki mahsulü ve mallan sizlere emanettir. Bugüne kadar yürüttüğünüz görevi, çağm teknolojisine ayak uydurarak, telsizle donaıüarak sürdüreceksiniz" dedi. (Fotoğraf: a.a.) ÖSS tercih formları ANKARA (aot) Universitelerarası öğrenci seçme ve yerleştirme birinci basamak sınavı sonuçlarına göre, bir yükseköğretim kurumuna girmek istediğini belirten öğrencilerin, tercih bildirim formlarını ÖSYM'ye gönderme süreleri 30 haziran salı gününe kadar uzatıldı. Uzatma kararının bilgisayar sistemindc doğan hata nedeniyle alındığı bildirildi. Daha önce yapılan açıklamaya göre, tercih formlarırun 12 haziran cuma gününe kadar ÖSYM'ye gönderilmesi gerekiyordu. HABERLERIN DEVAMI ANKARA'dan YALÇIN (Baştarafı 1. Say/ada) rar var: "Erdal tnönü'nün genel başkanbğı üzerinde parride herhangi bir tartısma yok". Parıi içinde ne kadar grup, ekip, hizip, uğurlu uğursuz, hazımlı hazımsız, iyimser, kötümser, dişli dişsiz, tırnakh tırnaksız, çekingen, atak. huylu huysuz, hesaplı hesapsız valandaş varsa, tümünün üzerinde birleştiği, tümümün uzlaşttğı birnokla var: "Erdal Inönü'nün genel başkanUğı tartıştlamaz". Erdal Inönü 'nün genel başkanlığı tartışılmıyorsa, o zaman SHP'nin bugün geçirmekte olduğu bunalımdan nasıl sıynlacağına ilişkin düşünceler ağırlık kazamyor. Inönü gerek örgülte, gerekse genel olarak halkta "bir güven sembolü" olarak görülüyor. "Kişiliğine guvenilen, ülkeyi maceraya itmeyen ve itmeyecek olan, kapalı kapdar ardında şu ya da bu ülkelerle ya da firmaiarla pazarlığa girişmeyen, dürüst bir kişilik sergileyen genel başkan " olarak niteleniyor. Bir tür "toplumun vepartinin sigortast" biçitninde değerlendiriliyor. Ama... Evet, a.na bu özelliklerine karşın, vatandaşın sonınlanyla ne ölçüde kendisini vepartisini özdeş kılabiliyor?.. Sokaktaki vatandaş öfkeliyse, bu öfkeyi ne kadar paylaşıyor ya da paylaştığını aktarabiliyor?.. Sokaktaki vatandaş huzursuzsa, bu huzursuzluğu ne kadar paylaşıyorya da paylaşıığını anlatabiliyor?.. Ülkenin ve insanlarm sorunlannı bildiği halde, bu insanlarla kendisini ve partisini ne ölçüde özdeş kıtabiliyor ve bunu halka hissetürebiliyor?.. Kendisine dar kadrolu loplanlılarda çeşitli eleştiriler yönellildiğinde, bunlara hak verdiğini açıkça söylemesinerağmen, "evethakastnız"demesinin ötesinde hangi eyleme geçiyor?... tşte, bu noktada 26 haziranda toplanacak "Program ve Tüzük Kurultayı' 'nda yeni birformülün yavaj yavaş gündeme girmekle olduğu gozleniyor. SHP kulisleri artık bulut yüklü değil. Tersine, SHP kulisleri "formülyüklu". Bunlann başmda da "örgütün genel bir isteğinin yansıması" olarak şöyle birformul üzerinde duruluyor: "tnönüGurkan el ele". Böyle bir biHikleliğin simgesi olarak da "tnönü genelbaşkanGurkan genelsekreter"formulü üzerinde bir hazırlığın varlığt gözden kaçmıyor. Bizim edindiğimiz izlenime göre de "Gürkan'm genel sekreîerlik için olumlu bir tavır içinde bulunduğu'' rahatlıkla söylenebilir. Neden Gürkan 'm genel sekreterliği gündeme geliyor?.. "Elmanm ikinci yarısını tamamlamak üzere". Nasıl ki, înönü 'nün kişiliği üzerinde bir uzlaşma yaygmlaşıyorsa, bu kez Inönü'ye yoneltilen eleşlirilerin, "vatandaş sonınlanyla partisini fre kendisini özdestiremeyisine" dönük burukluklann da giderilmesi amacıyla Gürkan 'ın genel sekreterliği gündemdeki yerini alıyor. Bitebildiğımiz kadanyta Inönü gerçişu ana dek Aydın Güven Gurkan 'a genel sekreterlik için herhangi bir öneri göturmüyor. Ancak, SHP örgütünün yavaş yavaş bu isteği genel merkeze iletmek üzere bir hazırlık yürüttüğü de biliniyor. "Parti batsa da Inönü genel başkan olarak kalacak" diyen örgül, İnönü 'ye genel sekreter olarak Gürkan '• ın dışında bir başka isım önermeyi düşünmüyor. En azından başkenle Anadolu'dan gelen haberler bu yönde. tnönü'nün kişiliğine kimse karşt çıkmıyor. Birdenbire herkes "hönücu" kesiliyor. Kimesorsanız, "Aman İnönu, canım tnönü"diyor. SHP içindeki gruplan ve özlemleri şöyle bir betleğinizde zorlarsanız ve bunları ileriye dönük düşünürseniz, insamn aklına ister istemez bir soru takılıyor: "Bunlann kaçı tnönü'yüyürekten destekliyor?.. Kaçı, eğer tnönü gitse, diye sorduğunuzda, timsah gözyası dökmeye başhyor?" Eveı, Inonü çevresinde şu anda kesin bir uzlaşma var. Ama, herhalde herkesin de kendine göre bir hesabt var. Genel seçimlerden sonra daha neüeşecek ve daha açık bir biçimde ortaya çıkacak hesaplar... Seçim yeniigisinin acısını SHP, içine sindirmeye çabalıyor. Muhtemel bir erken seçime hazırlık olmak üzere "atesi küllemeyi" yeğ tutuyor. Kişisel ve grupsal ozlemler de "şundmk" buzdolabına girerken, erken seçimden "en iyi sonucun nasıl alınabileceği" ve bunun alınabilmesi için "nastl örgütlenmek gerektiği, nasıl bir genel merkez ekibinin oluşması gerektiği" üzerinde kafa yoruyor. Başkentıe SHP'nin aynasında "şimdiUk" tek bir söz okunuyor: "InönüGürkan el ele". Bakalım, gerçekleşecek mi?... SHP'de ne oluyor? (Baştarafı 1. Sayfada) uyumlu bir yönetim oluşması için nasıl bir yöntera izleyeceğini açıklamaktan kacındı. tnönu, bu konudaki soruları yanıtlarken, "Aynntdara girmem. Onlan söylemem, böyle bir ıısulüm yok. Yarın yapacagımı bugiiaden söylemem" dedi. Erdal tnönu, ara seçimlerden sonra istifa ettiğinin anımsatılması üzerine de "Bu seçimleri ara secimlerle kıyaslamamak gerekir. Ama yine de kurullayda genel başkanlık secinti olabilir. Delegeler pekâlâ 'Biz genel başkanı değiştirmek isıiyoruz' diyebilirler. Kurullay giindemine hâkimdir. Böyle bir islek olabilir. Kurullay ın yapısından da olumlu ya dsi olumsuz cevabını alır. Benim diieğim, kurultaydan ahenkli bir yapı çıkması, genel seçimlere giderken partiyi sonuç ahcı bir çalışmaya sokması. seçimlerde başan elde etmesi" diye konuştu. Erdal tnönü, Genel Başkan Yardımcısı Gürkan'm kendisinin sorunlardan çıkış için yol göstermesi çağrısıyla ilgili bir soruyu da, "Kurul(ayda konuşma yapacağım. Genel başkanın kurultay konuşması da o dönem için durumu nasıl gördüğiinü özetler. Yakın geçmiş ve gelecek için görüşlerini özetler. Başkanhk Divanı'nda bu tür şeyler konuşulur. Her arkadaş şunu yapalıın, bunu yapalım. genel başkan şunu yapan der. Bunlar normal konu^malar" diye yanıtladı. Gürkan'm "Ben genel başkankcn daha iyiydik" demeye getirdiği yolundaki yorumlan da "Herkesin yonımuna saygı duyanm. Konuşmalar çeşit çeşil yorumlanabilir" diye karşılayan İnönu. "Kurultayda liste çıkaracak mısınız?" sorusunu ise şöyle yanuladı: '"Kurultaydan bulün kamuoyunnn beklediği tutariı, güven veren bir genel merkezin çıkmasıdır. Bunu gerçekleştirmek için elimden geleni yapacağım. Herkes de yapacak zaten. Bundan bugunkü genel merkez güven vermiyor anlamını çıkaramazsınız. Şimdi istenen, onumuzdeki seçim dönemine giderken başanyı sağlayacak. tutariı çalışacak bir genel merkezin kurulmasıdır. Herkes bunu isliyor, bugunkü MKYK de bunu istiyor." SHP Genel Başkanı bugüne kadarki kurultaylarda ağırlığını koymadığı anımsatılarak, bundan sonra nasıl tavır takınacağının sorulmaşı üzerine de "Ağırlık koymak görevini yapmaktan ibarettir.. Bunu yapmanın çeşitli şekillcri vardır. Bunun için hangi şeyleri yapacagımı bana şimdi sormayın" dedi. SHP Genel Başkanı Inönü, 2628 haziran tarihleri arasında yapılacak seçim ve seçimli tüzük programı kurultayinda liste çıkanp çıkarmayacağı sorulanna açık bir yanıt vermemesine karşın, tnönü'nün bir liste hazırlığı içinde olduğu bildirildi. Kurulıay için aynca MKYK'nin Deniz Baykal'a yakın olarak bilinen üyeleri ile ilkeli yaklaşım grubu da liste hazırhklarıru surdürüyor. Ancak her iki grupça da Erdal Inönü'nün genel başkanhğı konusunda bir tartışma yapılmamasına dikkat ediliyor. tlkeli yaklaşım grubu adına MKYK üyelerinden Cahil Angın, Muslafa Gündeşlioglu ve Lğur Batmaz, dün yaptıklan açıklamada, partide genel başkanlık sorunu olmadığını bıldırerek şöyle dediler: "7 haziran seçimleri sonnçlan bdli olan bir seçimdi. Bundan kay naklandınlarak parti içinde sorun yaratılmasını doğru bulmuyoruz. Sosyal demokratlann iktidan karizmatik kurtarıcılara değil, ilkeli polilikaya. kişileri aşan kadrolaşmaya, üyelerinden başlayarak genel merkezine dek dogru ve heyecan verecek politikalar etrafmda birteşmeye, disiplinli bir parti olmaya baglıdır. Bu gerceklerden harekelle seçim sonuçlan degerlendirilirken genel başkanlık sorunu yarablmasına karşıyu." SHP MKYK de bugün toplanarak 7 haziran seçimlerinin sonuçlarını değerlendirecek ve kurultay hazırlıklannı gözden geçirecek. Bu toplantıda ilkeli yaklaşım grubu gibi Baykal'a yakın olarak bilinen MKYK uyelerinin de seçim sonuçlarının abartılmaması ve olumsuz bir hava yaratümaması görüşunü savunmaları bekleniyor. Bu grupta yer alan MKYK uyeleri de "umutsuzluğa gerek olmadığını ve seçimlerde alınan bu sonucun dünyanın sonu olmadığını" kaydedivorlar. öte yandan Genel Başkan Yardımcısı Aydın Guven Gürkan, Genel Başkan Inönü'nün istifasını istediği yolundaki haber ve yorumlann doğru olmadığını açıkladı. Gürkan, başkanlık divanında böyle bir istek ve imada bulunmadığını bildirerek şöyle dedi: "Sayın Genel Başkandan açıkça istediğim gerek ara seçimlerde, gerekse de son yerel seçimlerde ortaya çtkan sonuçlann gerektirdiği önlemlerin alınmasında gecikmeye ve savsaklamaya olanak tanımamasından ibarettir. Sayın Genel Başkanın göstereceği çabaya elimdeki lum olanaklaria yardımcı oimayı milyonlarca sade insamn demokratik, uretken ve adil bir Turkiye ozlemlerine duydugum derin saygının bir gereği sayarım. Ama bu izlemlerimin giderek diiş kınklıgına donuşmesine ve dönüşturiilmesine de aldırmazlık ve kayıtsızlık göstermem de benden beklenilemez. Partinin hak etligi başanya ulaşamamasındaki temel nedeni doğrudan Sayın Genel Başkanda aramayı ve bulmayı hakça bir değerlentlirme saymıyorum. Partimiz. Sayın Genel Başkanın güvenilir kişiliğine karşı derin bir giıven bunalımı yaşamaktadır. Kiiçiik ve basit kadroculuk oyunlan, hileleri, engellemeleri ve karalamalan parti enerjisini insafsızca tükelmekledir." Gürkan, başkanlık divanındaki sözlerinin saptınlarak basına sızdırıldığını, amacın genel başkan ile kendisi arasında bir güven bunalımı yaratmak ve parti yetkili organlarının güven içinde çalışmasını engellemek olduğunu savundu. Gürkan, "Sayın Genel Başkandan istifasını değil. bunlann karşısında etkiıı kararlılığım. girişimini ve vazgeçilmez katkısını talep ettim ve ediyonım" dedi. Öte yandan MKYK üyelerinden tsmail Cem şu açıklamayı yaptı: "Halkımız, parti örgütlerimiz ve genel başkanımızla biriikle SHP'yi yüceltmeye talibiz. V'akit heniiz çok geç değildir. Sosyal demokrat solun yaygın güciinii ve birikimini pratige aktarmak ve iktidara yönelmek için seçime kadar önümuzde 4 ay var. Bu sure Tiirkiye'de yeni bir rüzgâr estirtmek için, iktidarorganizasyonunu tamamlamak, seçim kazanan doğnı mesajlan vermek, parti örgiitlerini saat gibi çalışan seçim makinelerine dönuşturmek, aynı zamanda hem akıllara hem de gonullere hitap edebilmek için yelerlidir. Yeter ki biz biz olalım, yanlışa duşmeyelim, solculuğumuza, demokratlıgımıza, en onemlisi birbirimize sahip çıkalım... MKYK'nin seçilecegi 26 haziran kurultay ını geçmişe ait iç hesaplaşmalann değil. çağdaş bir yanşmamn ve partimiz adına bir yeniden doğuşun müjdesi olarak gerçekleştirelim." GOZLEM (Baştarafı 1. Sayfada) UGUR MUMCU MC hükümetince herhangi bir sınav yapılmaksızın imam hatip olarak atanan bu 12 bin ilkokul mezunu din adamına "hizmet içi eğitim" de verilmiş değildir. Bu sayılar, Diyanet İşleri Başkanlığı'nda görevli personelin yarısının ilkokul mezunu olduğunu ortaya koymaktadır. Bu kadroların imam hatip liselerinden yetişen din adamlarınca doldurulmaları gerekmez mi? Gerekir... Gerekmesine gerekir; gerekir, ama imam hatip lisesini bitirenlerin binlercesi yükseköğrenimlerini başka alanlarda sürdürüyorlar Avukat öluyorlar, yargıç ve savcı oluyoriar, rpühendis oluyoriar, mimar oluyoriar Bu yüzden Diyanet işleri Başkanlığı'nda görev almıyorlar. Bir kısmı da Diyanet İşleri Başkanlığı'nca açılan sınava giriyor, ancak sınavı kazanamıyor. Bu da çok ilginç değil mi? Bir yandan, 12 bin "vekil imam" hiçbir sınavdan geçirilmeksizin kadrolara atanıyor, öte yandan imam hatip liseleri ile ilahiyat fakülteleri ve islam enstitüsü mezunları açılan sınavları kazanamıyorlar! Çok düşündürücü bir olay değil midir bu? Oysa imam hatip liselerini bitirenler gün geçtikçe artıyor. 1981 yılında 28 bin 83... 1982 yılında 32 bin 512... 1983 yılında 37 bin 307... 1984 yılında da 46 bin 455 öğrenci imam hatip liselerini bitiriyorlar. Bir de meslek liselerini bitirenlerin sayılarını vererek bir karşılaştırma yapalım: Öğretmen liselerinden 1981 yılında 2 bin 765 kişi diplama almış; bu sayı 1982'de 4 bin 653'e çıkmış, 1983 yılında bu sayı 3596'ya inmiş! Tarım okullannda durum şöyle: 1981: 1017 mezun... 1982: 1157 mezun... 1983. 153 mezun... 1984: 612 mezun... Sağlık okulları 1981 yılında 3985 mezun verirken, bu sa d yı 1984'te 3384'e düşüyor... Kız teknik öğretmen okullarından 1981'de 14 bin 886 öğrenci mezun olurken, bu sayı 1983'te 14 bin 981 'e yükseliyor. Sonra 1984'te 14 bin 879'a düşüyor. Ticaret okullarını bitirenlerin sayılarında çok az bir artış var: 1981'de 20 bin 635,1984'te 22 bin 361 kişi, bu okulları bitirmiş... Gelin bu noktada bir karşılaştırma yapalım: İmam hatip lisesi mezunlarımn sayısında 1981 yılından 1984 yılına kadarki artış 18 bin 372'dir!.. Aynı dönemdeki ticaret ve turizm liselerindeki artış ise, yalnızca 1726'dır! "Tevhidi Tedrisat Kanunu"nun 4. maddesi, "din adamı" yetiştirmek için ayn okullar kurulmasını öngörmektedir. İmam hatip liseleri, ilahiyat fakülteleri ve yüksek İslam enstitüleri, "din adamı" yetiştirmek amacıyla kurulmuşlardır. Bu sayılar gösteriyor ki, son yıllarda imam hatip liselerini bitirenlerin sayılarında büyük bir artış oluyor: Ancak imam hatip lisesi mezunları, gördükleri din eğitimi ile ilgili alanda değil, başka görevlerde sorumluluklar üstleniyorlar. Bunlara bir de gizli ya da açık Kuran kurslarını bitirenleri ekleyebilirsiniz. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın denetiminde 2700 Kuran kursu var. Yine Diyanet İşleri Başkanlığı'nın belirlemelerine göre, "Suleymancılık" adı verilen dinsel akıma bağlı 1900 Kuran kursunda 100 bin öğrenci okuyor. Bu bir "kadrolaşma hareketi"d\r. Bir yandan imam kadroları, hiçbir sınav yapılmaksızın ilkokul mezunlarına teslim ediliyor, öte yandan imam hatip liselerini bitirenler başka alanlarda görevlendiriliyor! Savcı oluyoriar, yargıç oluyoriar, mimar oluyoriar, mühendis oluyoriar, bakanlıklarda daire başkanı ve genel müdür oluyoriar... Bu bir rastlantı mıdır? Hayır. Bu, düpedüz bir "kadrolaşma olayı"ü\r. O zaman "Türk İslam Sentezi" ideolojisinin, ortaöğreninv de, üniversıtelerde, ticaret odalarında, bakanlıklarda bu kadar yayılmasına niçin şaşırıyorsunuz? Adamlar, kadrolannı kurmuşlar, işlerini de tıkır tıkır yürütüyorlar. Bir tek eksiklikleri, imam hatip okulunu bitirenlerin Harp Okullarına kaydolamamaları... Bu eksiği de bu gidişle nasıl olsa giderirler. Şimdiden Kara Harp Okulu'nda sınavlarda, "Kurthangi devletin amblemidir" diye sorular sormaya başlamadılar mı? İnkılap tarihi kürsülerini, "Türk İslam Sentezi" kadrolarına açmadılar mı?.. Korku rejimi (Baştarafı 1. Sayfada) rejimidir" dedi. Türkiye'deki koşuUann, AJmanya1 da 1930'lu yıllarda yaşanan toplumsal ve siyasal koşulları andırdıgına dikkati çeken Demirel, 12 Eylül askeri müdahalesinden sonra oluşan ortamı değerlendirirken şunları söyledi: "Toplum çok büyük yara aldı. Hak, hukuk. adalet kavramlan ve deger yargılan zedelendi, alabora ve tahrip oldu. Fırsatçılık, kolaycılık, riişvet ve yolsuziuk hâkim oldu. Üniversile. bilim hayatı tahrip oldu. Hürriyel olmayan yerde ilim olmaz. Hurriyel olmayan yerde yaralıcılık olmaz. Költiir hayalımıza bakınız, hiirriyel olmayan yerde kültur hazineleri kunır. Millet ezildi." Demirel, siyasal yaşarnı "korkunun belirlemeye devam ettiğini" bildirerek, halkın korkuyu aşması için uğraş verdiğini kaydetti ve "Ben meydanlara gidiyorum, halka 'Korkmayın' diyorum. Benim hakkımda dava açılıyor. Halka, 'Bakın, size korkmayın diyen kişi hakkında dava açıyorum. Onu mahkemeye seykediyorum. Eğer korkmazsan, senin hakkında da dava açanm' deniliyor ve halk yıldıntmak istenivor. Bunun adına korku rejimi denir" şeklinde konuştu. Süleyman Demirel, 6 eylüldeki siyasal yasaklann kaldınlmasıyla ilgili referanduma "korku şartlan" içinde gidildiğine işaret ederek şunları söyledi: "Türkiyede çok garip bir dunım yaşanıyor. Referandumlar belli bir konuda halka 'hayır' dedirtmek için yapılmaz. Halk 'evet' diyecek mi diye yapılır. Hatla 'evet' istenir. Diinyadaki ornekler böyledir. Tiirkiye'de, anayasamn geçici 4. maddesiyk halk tarafından seçilme hakkı bulunan kimselerin siyasal haklan yasaklanmıştır. Hem de aynı anayasamn 15. maddesinde, 'Suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse >uçlu sayılamaz' denmesine ragmen... Bu durumda. suçluluğu mahkeme karan ile saptanamayan kişilere alfedilen bir suç ve ceza vardır. Anayasa kendi içinde çelişiyor. Hükümet, madem ki halka 'hayır' dedirteceklır. halka niçin gidiyor, halka gitmesine genek yok. Hükümet, yasaklan kaldırtmak istemivorsa. bu elindedir. Elinde olan bir şey için, kendi tasarrufu içindeki bir mesele için halka niçin gidiyor? Hükumetler, halka bir meseleyi ortadan kaldırmak için giderler, devam ettirmek için gitmezler. Türkiye'deki mesele, hukukun üstünlüğunün zedelenmesidir. Ortada suçsuz ceza vardır. Anayasa, devleti 'Hukuk devleti' olarak tarif etmiştir. Geçici 4. madde olduğu sürece devlet hukuk devleti değildir. Mesele devleti hukuk devleti yapma meselesidir. Devleti. 'hukuk devleti yapalım mı, yapmayalım mı?' diye referandum olmaz. Aman yapmayalım diye devlet taraf olamaz. Devletin en büyük vasfı adalet ve eşitliktir. Eğer devleti yönetenler, devletin gücünü hukuk için değil de haksızlık için kullamrlarsa, o zaman devlet zedelenir. Valandaşa 'hayır' dedirtmek için referanduma gidiyorlarsa. niye gidiyorlar. \arsın durum devam etsin, daha dürüstçe olur. Zorlayan yok, boğazlannı sıkan yok. Sakarya'da söyledim 16 mayıs giinü. Yine soylüyonım: Şayel bir lüluf söz konusu ise oyle düşünenler lutuflanm başlanna çalsınlar. Bu rejim ne demokrasi ne de demokrasiye geçiş rejimidir. Demokrasiye geçilmez. Demokrasi ya \ardır ya yoklur. Bu rejim korku rejimidir. Halk 6 eylülde bu yanlışı düzeltecektir." CUNEYT ARCAYUREK ıaıı»or Satır Başlarıyla, ANKARA Birkaç gündür siyasal kulislerden edindiğimiz izlenimi yadırgayacaklar çıkabilir. ANAP'lı kimi yöneticilere göre, Başbakan özal'ın erken seçim karannı hemen almasını engelleyen neden, ne ekonomik göstergeler ne de sağ muhalefetin giderek güçlendiği yolundaki varsayımlarla ilgili. Elbet özal, bu önemli etkenleri göz önünde tutuyor, iktidann kendine göre elverişli saydığı zamanda seçime gitmeyi yeğliyor. Ama Başbakan özal'ı asıl korkutan, parti içinde yeni dengelerin oluşması ihtimali. özal, ilçe ve il kongrelerinden sonra bu yaz sonunda yapılacağı daha önceden açıklanan büyük kongrede, parti içi hırçınlıklann somut sonuçlarla ortaya çıkmasından çekiniyor. özal, hem özel söyleşilerde hem de kimi zaman açıklan, iktidar partilerinin seçim yitirmesini belirli bir nedene bağlıyor, ömekler de veriyor. 1960 öncesi DP'den kopmalann, 1970'lerde AP'nin başına gelen bölünmenin iklidara mal olduğunu söyleyip geliyor. özal'la yakınlığı olanlara göre Başbakan, ANAPVa son günlerde beiiren kutuplaşmalann örgüte bulaşmasından sonra, erken seçime gitmenin hangi sakmcalan birlikte getireceğinin bilinci içinde. özal, büyük kongreden partinin birlik ve beraberlik içinde çıkacağı sonucuna varsa, erken seçim karannı daha belirgin çizgilerle açıklayabilecek. Bayramdan sonra yapacağım açıkladığı parti içi ve hükümet operasyonlannı birden on, on iki gün ertekmesi, ANAP'taki bölünmenin genişlemesi olasılığını göz önünde tutmasından kaynaklanıyor. Başbakan, gruplar halinde milletvekilleriyle konuşamk halkın nabzını öğreneceğini söylerken, aslında yavaş yavaş parti içi sorunlarla hükümet konusunda işi ağırdan alışının nedenini, hırçmlıklan yatıştırmaya çalıştığını, ANAP kadrolanna sindirmeye çalışacak. tslifa eden bir genel sekreterin seçim gecesi partideki çalışma odasına gelip oturması, Mustafa Taşar'ın bayramını özal'ın dayızadesî Hüsnü Doğan'm kutlaması gibi olaylar, bir yerde Taşar'ın genel sekreterlikten uzaklaştınlmayacağını ANAP kulislerinde tartışmaya açıyor. ANAP kulislerinde genel kanı, erken seçim kararının ayın I9'unda yeniden tatile girecek olan Meclisin haziran döneminde alınmayacağı yolunda. Nitekim, seçim bölgelerinden dönen ANAP milletvekilleri, örgütun erken seçime karşı çıkmadığınt, ancak "seçimin neden erkene alınmak istendiği" sorusunu yönelttiğini söylüyorlar. özal'ın alacağı karara karşı çıkmalan hemen hemen olanaksız olan milletvekillerinin bir başka gözlemi, mini seçim sonuçlarmın merkez yönetimce abartılmasıyla eşdeğerde görünmüyor. Bir genel seçimde daha değişik etkenlerin rol oynayacağını, daha başka sonuçlar çıkabileceğini belirtiyorlar. Milletvekilleri, özal'la yapacakları konuşmalarda bu izlenimleri aktaracaklar. Bir merkez yöneticisinin söylediği gibi, kimi gelişmelerin gelecek aylara hangi ölçülerde sarkacağı, bu görüşmelerden sonra, haziran sonuna doğru daha belirginleşecek. ANAP'ta ilçe kongrelerinin ertelenmesini erken seçime bir işaret sayan göriişlere katümayan yönetici kadro, milletvekillerini Meclise hapsettikieri sırada bu kongrelerin yapılmasının doğru olmayacağı kanısında. den vazgeçerse yurt düzeyine erken seçim kampanyasını yayacak. SHP'de kongre SHP, mini seçim sonuçlarmdan çok, birdenbire yine 26 haziranda yapılacak büyük kongreye döndü. Partinin bütünleşmiş bir kadroyla ortaya çıkması isteklerine karşı kimi kaygılar giderek artıyor. Sendikacılar, Baykalcıtar ve Gürkancılar diye adlandınlan grupların merkeze egemen olma yanşını sürdürmeyi yeğleyeceklerini gösteren belirtiler görülüyor. Dün sabah Erdal tnönü ileyaptığımız kısa söyleşide, kongreden "tektiste" ile çıkılması olasılığını sorduk, SHP lideri, "Bu türistekler var" dedi, ama kesin karannı açıklamadı. înönü'ye göre Erken seçim sorvlanm "Bence geri btraktyor" diye karşılayan tnönü, "Haziranda kararı çıfcarmayacak görünüyor, tabii bu 'simdilik' geçerli, daha sonra bu karannı değiştirebiUr" diyor. tnönü, 6 eylül halkoylamasmda SHP tabanmın evet oyu vermesi olasılığının giderek azaldığı sorusuna yalın bir yanıt verdi, "Taban pek hevesü görünmüyor'" dedi. Ama tnönü, TV'deki konuşmalannda bir yılı aşkın sürdürdüğü görüşünü yineleyecek, siyasal kulisiere göre belki de haziran kongresinden evet oyu için bir karar çıkarmaya çalışacak. EVET/HAYIR OKTAY AKBAL (Bası.rafı 2. Sayfada) bir başarıdır. ANAP, türlü kolaylıklar ve parasal desteklerle yüzde 40, ama DYP yalnızca Demirel'in adını kullanarak yüzde 28... Bu sonuç ANAP'ı, başta Özal'ı epeyce düşündürmelidir. SHP'ye gelince... Sosyal demokrat birikimin parçalanması, bir kez daha göstermıştir ki. seçim sandığında olumsuz sonuçlar yaratıyor. SHP seçime katıldığı 55 beldede yüzde 22'ye yakın oy almış. DSP ise seçime katıldığı 18 yörede yüzde 10u aşmayan biroran tutturabilmiş. İkisinin toplamı. CHP'nin geleneksel oy oranını buluyor: Yüzde 32... Bu ikili görünüm sürdükçe iki sosyal demokrat partinin üstün bir başan kazanmaları zordur. SHP iç huzursuzluklarından kurtulmadıkça. DSP ise Ecevitler'in ikili egemenliğinden kendini sıyırıp sosyal demokratlann bütünleşmesi yolunda bir adım atmadıkça, Türkıye'de sol diyebileceğimiz bir oluşumun iktidar adayı olması olanaksızdır. Evet. ANAP devlet gücünü, FakFuk fonlarını kullandı, yüzde 40 oranda oy alabildi... Muhalefet ise topluca yüzde 6O'ı buldu. Şimdi açık konuşalım: ANAP için bu gerçek bir 'zafer' midir. yoksa düşündürücü bir sonuç mudur? Erken bir genel seçimde ANAP, DYP, SHP karşısında aynı sonucu elde edebilecek midir? Bunu, ANAP'ın erken bir seçime gidip gitmemesiyle anlayacağız... Bu sonuçlar ANAP için kuşku vericidir. Bu yüzden ANAP iktidarının önümüzdeki ekim, kasım aylarında bir genel seçime gidemeyeceğini sanırım. Sosyal demokrat oy gücü yüzde 30'u her zaman aşıyor. Genel seçimde bu oran yüzde 4O'ı bulur da, geçer de. . Ama bir yanda SHP, öte yanda yalnızca SHP'yi yıkmakla görevlı bir DSP olduğu sürece Türk halkı sağcı iktidarların çıkmazından kurtulamaz Bu ay sonunda SHP kurultayı toplanacak. Tarihsel bir toplantı nitelıği taşıyan bu kurultay sonunda SHP'nin halkımıza yeterince güven verip vermeyeceği ortaya çıkacak. DSP bir aıle oerneği olmaktan kurtulamıyor, kendi iç huzursuzluk larını çozumleyemiyor. Bütun umut, SHP'nin sosyal demokrat birikimı içinde toplayacak, bu güveni verecek bir nitelığe. bir güce kavuşmasındadır... ANAP'ta yönetici ve bakanlar Bir başka açıya göre, ANAP'ta erken seçime gidilip gidilmeyeceği konusunda yöneticiierle bakanlar arasında görüş birliği yok. Erken seçimi zorlayanlar, özal'm önüne "seçim karannın 90 gün önceden ahnması koşulunu"getiriyor, o nedenle en geç ağustosta sonuca gidilmesini istiyorlar. özal'a yapılan bu zorlamaya karşın kirniyöneticilerse, erken seçim karannı alacak Mecliste, 90 günlük sürenin 60 güne indirilerek dilenen noktaya vanlacağını söylüyorlar. Parti içi dalgalanmalarla bu irdelemeler arasında kalan özal, erken seçimi geri çevirmiyor, ama kış aylanna dek uzanan bir tarih süreciyle kapıyı hem kapalı tutuyor hem de biraz olsun arahyor. ANAP'a göre "hayırl" DYP'nin halkoylamasının olumlu sonuçlanacağını gösteren inancına karşılık, ANAP'ta değişik bir görüş ağırlık kazanmaya başlıyor. Halkoylaması Meclisten geçtiği gun, sonucun olumlu olacağını belirten ANAP milletvekilleri, bölgelerinden döndükten sonra "haytrtı haytr" çıkacağına inandıklannı söylemeye başladılar. NATO'nun Eirzuruın tatili (Baştarafı I. Sayfada) rum'a geliyorlar. trzuıuın Havalimanv'nın yanında kurulu askcri tesislerde göre\li Fedeıal Alnıaııyalı Yarbay Kreylag. ha\aalanına günde 40 kadar uçağın malzeme \e asker geıirdiğini belinti. Yarbay Frcytag, bugüne kadar toplam 300 askeri aracın, 150dolayında ıreylerin \e 1500 dolayında askcrin deha\ayoluyla Erzurum'a ulaştığını bildirdi. Gece ve gundüz olmak uzereçift \ardiya halinde çalışııklarını bildiren Yarbay Freytag. inlikal v'alışmal?rının hafta sonuna kadar laınamlanmasının beklendiğini de sözlerine ekledi. NATO'nun Çe\ik Kınveller (AMP) laıbikatı olan Aurora 7 ENpre^s'S" laıbikatı ile ilgili olarsk bilgılerine ba>\urduğumuz NATO Çevik Ku\\etleri'nden Binbaşı David Emmel, çevik kuvvcllerin kurul duğu 1960 yılından bu yaııa dünya barı$ını koıuduğunu one >>urdu. Emmetı. çe\ik ku\\etlerin olaylara müdahale bivimini ısc ^ovlo anlattı: "Herhangi bir yerde yaıtgın oldu ANAP kulisi ve Taşar ANAP kulisinin genel yargısı şu: Taşar'ı gözden çıkarsa bile özal, parti içi dengeleri dahafazla bozacak girişimlerden kaçınabilir. Hele ANAP örgütünün tuttuğu yöneticiler arasında bir numaraya yükselen Vehbi Dinçerler'i, Taşar'ın suçlamalanna karşı savunuya geçti diye bakanlıktan alması, özenle giziediği "böainme korkusuyla" çelişkiye düşer. Taşar'ı olan bitene karşın yine görevde tutması ise, kuşkuyok, Dinçerler gibi politikayı bırakmaya eğilimli bir insamn yeni tepkilerine yol açacak. Dinçerler, Taşar'ın Cumhurbaşkanı'na uzanan "ihbar yöntemini" asla unutmayacak, hükümet içinde "gericlliğt kışkırtan insan" diye nitelenmesine karsı açıkıan savaşacak. örneğin Prof. Memduh Yaşa, bilimsel araştırmalara göre hiçbir halkoylamasmda hayır çtkmadığını belirtiyor, ancak başkente yansıyan nabız, halkoylamasmda hayırla evet arasındaki savaşımtn kesinlikle belli olmadığını vurguluyor. Cindoruk ne diyor? DYP'lilerin de kabul ettiği gibi, halkoylamasmMuhalefet kul'ısinde "Özal'in erken seçime git da hayır çıkmasından sonra, özal erken seçime meyeeeği görüşü" daha yaygın. Cindoruk, giderse, sonucu lehine çevirebilir. "Moral "Yapmayacak" diyor ve "korkuyor" diye ekli bozukluk " ,hemen yapılacak seçimi DYP adına yor. geniş ölçüde olumsuz yönde etkileyebilir. Başta halkoylaması, aynı kütüklerle yapılacak SHP'de olduğu gibi DYP'de de mini seçimlerde devlet olanaklarınm baskıya dönüştüğü yolun bir genel seçimde iki milyon seçmenin oy kullandaki savlara özal'm verdiği tersine yamtlar, hır masını engelleyen anayasamn 16. maddesinin kalçınlık yaratıyor. DYP lideri Cindoruk, önümuz dırılmasına Özal'tn karşı çıkması, SHP'de iktideki günlerde örgülüne bir genelge yollayacağı dann geleceğe yönelik bir oyunu diye niteleniyor. nı, seçim yörelerinde yapılan devlet baskılanmn SHP yöneticileri, dilediği sonucu özal almazsa, dökümünü isteyeceğini söyledi. Bir "TEK" yet seçmen kütüğüne yanlışlıkla yazılan oy vermesi kilisinin kendisine telefonda, "bir kasabaya ba yasaklı kişileri öne sürerek sonuçlan iptal ettirkanlann baskısıyla program dışı 60 milyon har meye gidebileceğini söylüyorlar. Tabii, SHP de candığuu" ilettiğini anlatan Cindoruk, özal'ın ar aynı gerekçeyi ters yönüyle harekete geçirebiietık "Vatandas seçim istemiyor" kampanyasını ge cek. liştirmeye çalıştığını öne suruyor Haziranda yarın değişmezse erken seçim kaDYP, 23 haziranda yapacağı büyük toplantı ran yitip giderken, özal, doğrudan ilgilendiği kodo halkoylaması kampanyasını açacak, o gün De nuları Meclisin tatile girmesinden sonraya ertemirel de konuşacak. DYP, özal hele erken seçim liyor. ğunu duşünelim. Yangın çıktıklan sonra itfaiye olay yfrine giderek yangını Mindurur. Bu bizim için geçerli değildir. Çeuk ku>vetler yangın çıkmadan önce olay yerine intikal eder ve gerekli müdahalede bnlunur." Binbaşı Emmet, NATO'ya üye 01kelerin davet eımeleri uzerine çevik kusveılerin Bruksel'deki karargâhının emirleri doğrullusunda hareket ettiğini de bildirerek. "Brüksel'den emir verilir verilmez, daha önceden hazırlanmış planbr yurürlüğe konulur. İlk olarak bolgeye 'key company' olarak adlandınlan öncü ku\veller gönderilir. Öncu kuv^ellerin bolgeye imikalinin hemen ardından diğer birlikler de harekele geçer ve müdahale en geç bir hafta içerisinde başlar" >eUinde konuştu. İTÜ matematik mühendisliği öğrencisinden matematik dersi verilir. 1624545
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle