20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 7 NÎSAN 1987 26Mart 1950. Inönü, ABD Kurmay Başkanı ile Türk Savunma planlannı görüşüyor. Arşiv kaydv Çok gizlL İnönü: Türkiye ABD'ye açıktır, saklanacak bir şeyimiz yok 10 Bu raporlann, gizli yazışmalann önemi büyüktü: Şubat ve mart ayı içinde Washington'daki bu değerlendirmeler, 26 Mart 1950'de Cumhurbaşkanı îsmet Inönü'nün, ABD Kara Kuvvetleri Kunnay Başkanı Lawxon Collins'le yaptığı görüşmede daha geniş olarak ele alınacaktı. Ancak, Türkiye'nin "ortak savunma planlan" yapma önerisine karşüık, o tarihte ABD, Türkiye ile "yeni bir bağlayıcı güvenlik anlaşmasına" girmek istemiyordu. Oysa Türkiye, ortak savunma planlannın yanı sıra, böyle bir anlaşmanın da peşindeydi. Arşivdeki numarası: 780.5/41750. "Çok gizli" Konu: Türk savaş planlaması. Toplantıda bulunanlar: Türkiye: Cumhurbaşkanı Îsmet tnönii, Milli Savunma Bakanı Hiisnii Çakır, Genelkurmay Başkanı Orgeneral AbdurrahmaD Nafiz Gürman, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Izzet Aksalur. ABD: Gcneral Lawton Collins, ABD Büyükelçisi Wadsworth, Tümgeneral Horace MacBride, AJbay Douglas Johnson... Ve iki çevirmen. General Collins Türkiye'ye son gelişinde Kurmay Başkan yardımcısı olduğunu, fakat şimdi kurmay başkanı olarak Amerikan yardım heyetinin neler başardığma daha da büyük ilgi duyduğunu söyledi. Inönü, generalin gördüklerinden memnun kalacağından hiç kuşkusu olmadığmı belirtti ve "Batı Avrupa'da nerelere gittiğini, özellikle Fransa'ya gidip gitmediğini" sordu. Collins, Roma, Trieste ve Atina'ya gitmişti. İnönü: Batı Avrupa'nın savunma sorununu nasıl çözeceksiniz? Collins: Bu soran, Atlantik Paktı uyarınca çok dikkatli bir biçimde inceleniyor. tnönii: Batı Avrupa'da bir cephe kurma azminin buiunduğundan henüz emin değilim. Collins: Kuzey Atlantik Paktı örgütünün Batı Avrupa'da bir cepheyi organize ve tesis edeceğinden eminim. İnönü: Bu, ne kadar zamanda kurulabilir? CoUins: Batılı devletlerin yeterince güçlenmeleri üç ila dört yılda gerçekleşebilir. İnönü: Onlar zengin ülkelerdir. Birleşik Devletler de yardım için elinden geleni yaptığına göre, bunun gerçekleşmesi neden bu kadar uzun sürüyor? Sorunu bugün ciddi biçimde düşünseler, gerçekleşmesi uzun sürmez. CoUins: Asker toplayabilirler, ancak teçhizatı donanımı bir gecede yaratamazlar. İnönü: Cephe yeterli olmayan donammla gerçekleşebilir, eksiklikler zamanla giderilebiiir. Collins: Bunu kabul ederim. Ancak bu cephenin gerçekleşmesi için, halya dahil, Batı Avrupa ülkelerinde en az iki ya da Uç yıla gerek var. MUST4FA EKMEKÇİ AIVKARA NOTLARI Demirhan Genez Felaket Ali Demirhan Genez'i, ilk ne zaman gördüm, nasıl tanıdım anımsamıyorum. Onu hep Ankara Sanat Kurumu'nda görürdüm. Hatta, zaman zaman onu görmek için giderdim desem daha iyi. Bir gün sordu: Ekmekçi, sende ilk Meclisin gizli tutanakfan var mı? Yok! Bende var, ben sana getireyim. O, benden çok sana gerekli, inceler, yazılaryazarsın. Istediğin zaman da geri verirsin! Buluşmak için sözleştik. Bir akşam elinde kocaman bir torbayla geldi Sanat Kurumu: na. Öyle işime yaradı ki, gizli tutanaklar. Kaç yazı yazdım bilemiyorum... Her gördüğünde, daha bir şey konuşmadan: Yaz kardeşim, derdi, sen yaz, yaz! İyi de, hiç eleştirmtyorsun yazdıklarımı, neler yazmalı? Vfez, sen yazl Sen bilirsin ne yazacağını... Bilmiyordum, Sanat Kurumu'nun "1" numaralı üyesiymiş. ölüm ilanlarından ögrendim bunu da. Geçenlerde öldü. Sayrılığını geç duymuştum. Erol Benderlioğlu'yia geçmiş olsuna gidecektik, olmadı. Ölüverdi Demirhan Bey. Eşi Mualla Genez'i de bir akşam Ferda Güleyler'de görmüş, tanımıştım. Tiyatro yapıtlan çeviriyordu. "Perşembe Kadınlan" onun çevirisrydi. Devlet Tryatrosu'nda oynandı oyun, gidemedim. Demirhan Genez'i, kulagımda çınlayan o tümcesiyle anımsayacağım: Yaz kardeşim, yaz! Almanya'da elektronik mühendisliği ögrenimi görmüş, Ulastırma Bakanlığı'nda çalışmış. Ferda Güley, 1974'te Ulaştırma Bakanı olunca, onu Tesisler Dairesi Baskanlığına getirmiş. Dokuz ay çalışarak, Meclisteki ışıklı "var", "yo/r"tablosunu ogerçekleştirmiş. Maltepe'den kaldınldı cenazesi, ona da gidemedim. O gün, yazı günümdü. Çalışmam gerekirdi. "Demirhan Genez, beni bağışlari" diye düşündüm. Sen yaz kardeşim, yazl diyecekti ne bileyim... Eşi Mualla Genez'e, Sanat Kurumu'nun tüm üyelerine, arkadaşlarına başsağlığı diliyorum. Sanat Kurumu, böyle bir üyesini yitirdiğı için öksüz gibi... • •• "Felaket Ali" geldi Cumhuriyet Bürosu'na. Felaket Ali, dünya tatlısı bir arkadaş. Azıcık çok içer. Kanncayı incitmez. Adı Ali Hüsrevoğlu, bir iki şiiri "Ankara Not/an"nda çıktı. Eşi, iki oğlu Kanada'da. Bir ara o da Kanada'ya gıtti, döndü. Ona giderken; Kanada'ya gidince, orada Milliyefin Kanada muhabiri Engin Aşkın var, ona selam söyle! dedim. Engin'i görememiş, ama telefonlaşrnış. Iki ozan bir sardırmışlar, anlatamam. Engin Aşkın, daha çok zenci ozanlariardan çeviriler yapıyor. Böyle bir seçmesi de var. Nikaragualı ozan Juan F. Guiterrez'öen çevirisi şöyle: "Siiıier yazdılar gecede / Yüreklerde sevgiyi onurtayan /Açtılar kapılan guzelliğe I Sözcüklerin görkemiydi yankılandı / En yüceye ulaştılar gecede. Bir yangın gibiydi yurt sevgisi I Yüreklerin en acılı Ozlemiydi o I SevgkJen tutkunluğa uzanan boyutta / ysşerdi yeşil yeşil ozanlann sevgisi. YHdızlarm buyüttüğu ışritıydı I Yürudü köpriilerde ozanlann sevgisi I ölumsuz anıiarda çogalır simgeler / Çağınr özgürtüğe kimbilir hangisi. Tüm gizemleri yankılar kuşlar / Gördüm yüzlerini parıldayan sularda / Sürgune zorianır ozanlann sevgisi k Yanrt vermeyen suskun sularda. ölüm kopardı yaşamı damariardan / Ama yok olmadı kökü ozanlann I Bir umut ağactydı evrenin burcunda / Yeşerir çiçekleri evrende ozanlann." ' Engin Aşkın, Felaket Ali'ye yazdığı mektupta özetle şöyle demiş: 2 Şubat 87 tarihinde Ankara'dan yolladrğınrz mektuba, henüz bitirdiğim Nikaragualı ozanın çevirisiyle yanıta girişüm. "Ozanlar" adını taşıyan bu şiirin yanı sıra, bu sıralar, Orta Amerika'nm ve Küba'nın yiğit ozanlanndan çeviriler yapıyorum. Kızınıza yolladığım mektubun elinize geçmesine çok sevindim. Epeyi meraklandıydım doğrusu. Yolladığın küçük paket için sonsuz teşekkuner. Ruhi Su'nun o görkemli sesiyte, yurdu anımsıyorum. Benim sizden istediğim tek şey, sizin sağlığınızı ve mutluluğunuzu bildiren bir iki satırdır. Satıriaria da olsa, taa Kanada'da tanıştığım bir ozan dostun sesi, "ışığı unuttuğumuz bu zifiri karanlıkta" esenlikler veriyor bana. Türkiye'de, dergilerdeki eski ilişkimi yeniden tazeledim. Gösteri, Vartık, Adam, Kıyı gibi dergilere yeni yaptığım çevirileri yolladim geçen ay. Milliyefte pazar günleri "Dünyada Bu Hafta" başlığtyla çıkan "taşlama" öğeli yazılarımı bilmem okuyor musunuz? Bu yazılan, kendişiirlerimi ve 196587 arasında yaptığım çevirileri birer kitapta toplamaya giriştim. Bakalım olumlu yanrt alabilecek miyim yayınevlerinden? Torontdya geiecek olan ozan Halman, özel bir şiir gecesinin onur konuğu olacak. Talat Halman, 20 yıtdır yazışmama karşın, bir türiü yüz yüze gelemediğim bir ozan. Amerika'da, New YonVta bir üniversitede profesörlük yapıyor. Ekmekçi'den bir bayram kartı almıştım. Görürseniz selamlanmı lutfen iletiniz. Dileğim sağlıklı olmanız ve tebessümü korumanızdır. Xakmda Türkiye'ye özlem gidermeye geldiğimde muhakkak görüşüp, bolbol ve ozanca söyleşiler yapacağız. Esenlikler ve saygılaria..." "Felaket Ali" adını, Ali Hüsrevoğlu'na Mehmed Kernal mi takmış ne, bilmiyorum. Şiiri sevdiği gibi, fıkraları da sever. Şimdi anlatacağım fıkra, onundur... İbas, mahallenin hırsızıymış. Herkes onun hırsızlıkla geçindiğini bilirmiş. Ahmet Ağa, bir gün karşılaştığında sormuş: İbas, işler nasıl gidiyor? İbas, karşılık vermiş: Abi, iyi bir eve nişan koyduydum, ev sahibi deyyus anahtarı bana bıraktı! ABD Belgelerinde Türkiye CÜNEYT ARCA YÜREK İnönü: Türk planlan hakkında ABD'ye bilgi veriliyor, değil mi?.. Collins: Bir yakınmamız yok. Yalnız kuvvetlerin yerleştirilmesi değil, karmaşık lojistik gereksinmeler için de doğru planlar yapmak istiyoruz. Türkiye'deki akaryakıt depoları tehlikeye çok açık. Yeni bir askeri depolama, örneğin Iskenderun çevresinde olabilir...Türk savaş planlan Amerikan Kongresi'nde görüşülmeyecek, bu bilgiler ancak bilmesi gereken kimselerce ele alınacak. INÖNÜ ABD HEYETİİLE SO'Uyıllara doğru Türkiye, ABDyardımı ve NATO'ya girmek için çabatanıu arttırdu 1946'da Sovyetler'e karşı Türkiye'yi destekleme kararı alan ABD ile ilişkiler gittikçe çoğaldı. 1950yıltnda bu ilişkiler askeri olarak "ortak savunma planlan' geüştirme noktasına gelmisti Fotoğrafta Cumhurbaşkanı Inönü, 20 Eylül 1948'de bir ABD heyetini kabul ederken... planlan üzerinde çalışıyor, bunu öğrenmekten mutlu oldum. Bu çahşmayı sürdürmek çok önemli, bu kanıdayım. Askeri yardım ve donanımı saglamayı sürdürmek isterdik. Fakat Kongre para aynlması için saglam planlar olmasında, saglanacak donanımın bu planlann yürürluğe ginnesinde kullamlacagı bususunda güvenceler anyor. Bu gerekli. örneğin geçenlerde General Bradley'le bana Senato'nun bir komitesinde, Batı Avrupa için yapılan planlann sağlam biçimde geliştirilip geliştirilmediğini sordular. Bu sorulan yönetenler muhalefetten çok etkili senatörlerdi. Yunanistan, Türkiye ve Iran için yeni bir ödenek isteğiyle komite huzuruna çıktığmüzda benzeri sorulan yanıtlamamız gerekecek. öteki ülkeleri ve Türkiye'yi ziyaretimin ana nedeni de bu. Buralarda kusursuz planlar yapıldığı ve pahalı malzemenin iyi kullamldığı konusunda Kongre komitelerine gereken güilerledikçe Türkiye'nin savunmasından sorumlu olan kişiler, kabul edilen geniş stratejik kavramın ışığında kararlar verecek. tki ülkenin subayları fikirlerini birbirine açıklayacak, bir anlaşmaya varacaklar. Şu andaki görüşmelerin tek yanh olduğunu kabul ediyorum, iki taraf planlannı görüşebildiğinde tam bir işbirliği sağlanacağma inanıyorum. Collins: Birleşik Devletler1 de askeri yetkililer, siyasal anlaşmalar var olmadan önce askeri planlan görüşemezler. Fakat savaş başlarsa Rusya'ya karşı büyük ölçüde stratejik hava saldırısı olacak. Bu saldın Batı Avrupa'ya oldugu kadar Türkiye'ye de yardımcı olacak. İnönü: Çok önemli bir nokta. Özellikie Rusya Türkiye'ye saldınrsa Birleşik Devletler Rusya'yı bombardıman edecek mi, daha aynntılı bilgi verir misiniz? Collins: Kongre savaş ilan ettigi takdirde, bombalanz. Kişisel kanımı söyleyeyim: Rusya, Türkiye'ye saldınrsa, bu sadece tek cepheden degil, degişik cephelerden bir saldın olacaktır. Türkiye, bu savaşın bir cephesi olacaktır. Anımsatmak isterim: ABD Başkanı, Türkiye'nin güvenliginin ABD'nin gnvenligi için yaşamsal önem taşıdığını söylemişti. tnönü: General, Rusya saldınrsa bu Üçüncü Dünya Savaşı'nın başlaması demek mi olacak, buna inanıyor musunuz? Collins: Kişisel fikrim böyle. tnönü: Kişisel fıkriniz olduğunu kabul ediyorum. Ama fikirlerinizi açıklamanız yaşamsal önemde. Savaşa girdiğinde Türkiye, kara, deniz ve havadan gelecek saldınlarla karşı karşıya kalacak, Rusya uzun menzilli bombardıman uçakianmn saldınsına uğrarsa, Turk Silahlı Kuvvetleri üzerindeki ağırhğı azalacak. CoUins: Bir Üçüncü Dünya Savaşı çıktığında, inamnız ki, böyle olacak. tnönü: Türkiye'ye yapılacak bir saldırının Üçüncü Dünya Savaşını başlatacağını düşünmek bile üzücü. CoUins: Kişisel kanım şöyle, Rusya ilk önce Batıya saldıracak, buna inanıyorum. tnönü: Hiçbir siyasal taahhüt ya da anlaşma olmadan ülkelerimiz birtikte çok sıkı çalışıyoriar. Türkiye, ABD Başkanı'nın çok değerli bir "beyanına" sahip. Amerikalı askeri ve siyasal liderlerin kişisel görüşleri Türkiye'nin "yalnız" bırakıhnayacağım söylüyor. Bu değerlendirnıem doğru mu? CoUins: Doğru. tnönü: Türkiye artık geleceği sükunetle ve güvenle bekleyebilir. CoUins: General MacBride bana, Türk savaş planlannı geliştirmek için yapılacak dana pek çok şey olduğunu söyledi. Eğer isterlerse Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı'yla konuyu daha aynntıh biçimde görüşmekten memnun olacağım. tnönü: General, ne kadar öğütte bulunursamz, o kadar memnun kalacağım. Collins: Sözlerimin iyi anlaşılmasını istiyorum. Bu görüşmelerin yapılmasını, savaş planlan üzerinde daha aynntüı cauşmayı ben önermiyorum. Türk Genelkurmayı ile yapacağım herhangi bir görüşme isteğinin benden degil, Türk Genelkurmayı'ndan gelmesi gerekir. tnönü: Bu görüşmelerin yapılmaması için hiçbir neden göremiyorum. Hangi noktalarda yetersiz olduklannı öğrenmek bizim taraf için memnuniyet vericidir. (Toplantıda bulunan Türk askeri yetkilileri, Inönü'nün doğrultüsunda konuştular.) tnönü, "Generai, görüşmemiz çok yararlı oldu" dedi ve toplantı sona erdi. Türkiye topun ağzında İnönü: (Collins'e) örgütün Baüda tamamlanacağı yolundaki iyimserliğinizden memnun oldum. Fakat bu konudaki gelişmenin ağır yürümesinden korkanm. Bu yavaş geiişme sürdüğü takdirde istenilen görev zamarunda tamamlanamaz. Topun aganda oldugu için Türkiye sabırsız. Collins: Türldye'nin kara, deniz ve hava kuvveüerinin savaşa hazırlanmasına yardım etmek için ellmizden geleni yapıyoruz. İnönü, Collins'e "müteşekkir" olduğunu söyledi, sonra ABD Büyükelçisi Wadsworth'a döndü: "ABD'den iyi haberler getirdiniz mi?" dedi. Büyükelçi; Dışişleri Bakanı Acheson'un Türk Dışişleri Bakanı Sadak'a gönderdiği muhtıranın ana çizgilerini anlattı: "Türkiye'nin toprak bütünlüğü ve ulusal savunması ABD'nin sürekli aklındaydı. Bu, genel düşüncelerinin bir bölümüydü, ama sadece "düşünme" asamasında kalmıyordu. General Collins "yardım için elimizden geleni yapıyoruz" derken, bunu amaçlamıştı. Batı Avnıpa'nın birlikte çalışmasmı sağlamak için oldukça uzun bir zamana gereksinildiği eğilimini desteklemek için Washington'da belirtilen bir noktayı ekleyebilirdi: Dışişleri Bakanları'nın izlenecek siyaset üzerinde anlaşmalan uzun sürmüyordu, Savunma Bakanlan ortak toplantısında da istenilen katkılar kolayca ortaya çıkıyordu ve Genelkurmay Başkanlan da saptanan politikaların başanlı olmasını istiyorlardı. Ancak, asıl güçlük ülkelerin Maliye Bakanları'nın kendi ülkelerinin iç ekonomilerini etkileyecek yasalara karşı çıkmalanndan kaynaklamyordu. tnönü, General Collins'e "çok sakin durduğunu" söyleyerek sordu: "Gelecek savaşa ne kadar kaldı?" CoUins: Yeni bir savaşın çok yakında olduğunu düşünmüyorum. tnönü: Niçin olmasın? CoUins: Sovyetler'in atom bombası stokuna sahip olmadığını düşünüyoruz. Deniz kuvvetleri yok. Uzun menzilli hava kuvvetlerini oluşturmaya daha henüz başlamadılar. Rusya, amaçlanndan pek çoğuna savaşa girmeden eriştiğine göre, şimdilik bir savaş çıkarması için bir neden yok. İnSnü: General, ne kadar öğütte bulunursamz, o kadar memnun kalacağım. C o l l i n s ; So'zlerimin iyi anlaşılmasını istiyorum. Bu görtişmelerin yapılmasını, savaş planlan üzerinde daha aynntıh çalışmayı ben önermiyorum. Türk Genelkurmayı ile yapacağım herhangi bir görüşme isteğinin benden değil, Türk Genelkurmayından gelmesi gerekir. venceyi vermek. ABD kurmay beyetkri üyekrinin, Türk hava, deniz ve kara kuvvetlerine ne ölçüde para aynlabUecegini bilmeleri gerekiyor. Bu nedenle Türk savaş planlan üzerinde bir şeyler bilmek zonındayız. tnönü: Türk planlan hakkında ABD'ye bilgi veriliyor, değil mi?.. Türkler, Amerikahlara karşı çok açıktır. CoUins: Bir yakınmamız yok. Yalnız kuvvetlerin yerleştirilmesini değil, önceden düşünülmesi gereken karmaşık lojistik gereksinmeleri sağlamak için de doğru planlar yapmak istiyoruz. Omeğin, Türkiye'deki akaryakıt depoları tehlikeye açık. Herhangi bir yeni askeri depolama, örneğin tskenderun çevresinde olabilir, burası oldukça emindir ve bu depolann denizden ikmal edilebilecek bir konuma yerleştirilebilmesi için incelemeler yapılabilir. tnönü: Türk ve Amerikan subaylannın bu gibi sorunlan birlikte ele almamalan için hiçbir neden görmüyorum. Collins: Cumhurbaşkanı isterlerse, Türk savaş planlan üzerinde çalışan gnıbumuzu pekiştirmekten memnun kalınz. tnönü: Müteşekkir kalınm. (Genelkurmay Başkanı Gürman da tnönü'ye katıldı.) Collins: Türkler, kendi savaş planlannın bu bilgiye sahip olması gerekmeyen kişüere açıklannusuu istemiyorlar, bunun farkındayım. Türk savaş planlan Amerikan Kongresi'nde göruşülmeyecek, bu bilgiler bizde oldugu gibi, ancak bilmesi gereken kimselerce ele alınacak, bu konuda güvenebilirsinizt Kongre'yi sadece Türkleıin yardımını hak edecek savaş planlan oldugu konusunda inandıracagu. İnönü: Biz Amerika ile çalışıyoruz ve sizden saklanacak bir şeyimiz yok. Türk planlaması yavaş Uerliyor, fakat bu planlar dikkatle ve aynntıya özen gösterilerek hazırlanıyor. Askeri sorunlann görüşülmesi kesinlikle teknik açıdan anlaşmalara vanlmak anlarmna gelmez. Görüşmelerde her iki taraf birbirine yardım edecek, bu çalışma ABD Türkiye işbirliği sürmeli tnönü: General Collins, Türkiye'yi son ziyaretindeki kadar güçlü bulacaksınız. ABD'den alınan değerli ekonomik yardımla, General MacBride heyetinin çalışmalarıyla gerçekleşen askeri yardım Türkiye'de azami ölçülerde kullaruldı. ABD Başkanı, Türkiye'ye yardımın süreceğini söyledi. Bu demeç, Türkiye'de memnuniyet uyandırdı, güven duyulmasını sağladı. Güçlükleri yenmek için Türkiye büyük çabalar harcıyor. ABD ile Türkiye cografi açıdan birbirierinden çok uzakta. Fakat aralannda işbirliği yapmak gerekli oldu, bn, dogru bir uygulamadır. Birlikte çalışma yöntemi ulusal siyasetlerimiz olmalıdır. (Sonra, Collins'e bir sorusu olup olmadığını sordu İnönü.) , CoUins: General MacBride, Türk Genelkurmayıyla Türk savaş ABD, ajan göndermek istiyor Sanılır ki, ABD uyuşturucu sorununda Türkiye'ye, 1970'lerde Nixon'la baskıya başladı. Oysa, uyuşturucu sonınunun ABD ile dostluğumuzun gelişmesinde çok eski bir geçmişi var. Işte, iki telgraf: 31 Mart 1950 günü, saat 17.00'de Washington'dan büyükelçiliğe bir telgraf gönderildi. ABD Maliye Bakanlıgı, Dışişleri Bakanlıgı'na ülkede eroin alışkanlıgının kaygı verici düzeyde arttıgını bildirmişti. tstanbul'dan alınan bir telgraf, ABD'de kullanılan eroinin büyük bir bölümünün Istanbul'dan kaynaklandığı yolundaki Maliye Bakanlıgı görüşünü dogruluyordu. Büyükelçiliğin, Türk yetkili makamlarına bilgi vermesi isteniliyordu. tstanbul polisinin olumlu çalışmalarına karşın ABD hükümeti kaygılıydı ve Istanbul polisi ile ABD Narkotik Bürosu'nun sürekli işbirliği yapmasını istiyordu. ABD Narkotik Bürosu kuşkulu kaçakçı adlannı ve adreslerini sağlamak, daha başka faaliyetler yapmak, Türk polisiyle işbirliği sağlamak için "yetenekli ajanlanm" Istanbul'a göndermeye hazırdı. Türk hükümeünin böyle bir 'ziyaret' için çağnda bulunup bulunmayacağını buyükelçilik "dikkatli biçimde" araştırmalıydı. tmza, Dışişleri Bakanı Acheson'undu. bilgi verilmesi yerine, ABD ajanlanyla Türk polisinin tam işbirliği içinde mahalli çalışmalar yapmasımn daha iyi sonuç vereceğine inamyorlardı (882.53/42450). 1950'den başlayıp 1970'lere dek uzanan uyuşturucu sorunuyla ilgili çizgi, Nixon döneminde ABD'nin daha baskılı davranışlanyla "bir noktaya" geldi. Nixon ve adamları Türkiye'den haşhaş ekimi alanlarmın çok daraltılmasını istedi. Hatta, bu tarlalan "buldozerler göndererek dümdüz etmeyi" önerdiler. Bu öneriler geri çevrildi. Zaten o sırada haşhaş ekimi giderek daraltılmış, ancak Afyon ve çevresi illerinde ekihnesine izin verilmişti. Buna karşın Nbcon, ABD halkına uyuşturucu savaşında kesin kararlı olduğunu kamtlamak için Türkiye üzerine ağır baskı koyuyordu. Tarih: 30 Mart 1950 ABD narkotik şubesinin gözü İstanbul'da Ve görüşme sonrası ABD değerlendirmesi Haşhaş 12 Mart'ta yasaklandı 12 Mart darbesi, çeşitli nedenleriyle birlikte haşhaş sorununu da içeriyordu. En azından ABD'nin bu konuyu dilediği gibi çözebilmek için isteklerine daha anlayışla bakan bir hükümet istediği türünden bazı kanılar vardı. 12 Mart 1971 darbesinden sonra kurulan Nihat Erim hükümetinin ilk işi "haşhaş ekimini yasaklamak" oldu. Tabii, darbeyle ilintili varsayımlar bu karardan sonra daha yoğunlaştı. Erim, ABD'ye gitti, Beyaz Saray'da başka Turk başbakanlarına gösterilmeyen biçimde karşılandı, ağırlandı. 1973'te tekrar seçimler yapıldı, işbaşına gelen Ecevit hükümetinin ilk işi haşhaş ekimine yeniden izin vermek oldu. Ama, haşhaşla. ilgili kimi önleyici onlemler de alındı. Kısacası, ABD'nin Türkiye'yle ilgili yargılan, kanıları hiçbir dönemde büyük bir değişim göstermiyor. A.BD ajanlarıTürk polisleri işbirliği Dışişleri Bakanlığı'ndan Ankara'ya ikinci telgraf 9 Mayıs 1950 günü, saat 18.00'de geldi: BM Narkotik Komitesi'ndeki ABD temsilcisi, İstanbul'daki eroin üretimi sonucu ABD'li gençlerin eroin alışkanlıgının son zamaniarda arrngını komitenin agustos ayı orurumunda açıklamak zorunda kalacağım söylüyordu. Türkiye'nin durumunu komitede guçlendirmek ve yasadışı fabrikalan ortadan kaldırmak için güçlü bir çalışma gerekliydi. Dışişleri ve Maliye Bakanlıklan Buyükelçilik tarafından Türk yetkililerine Collins'in İnönü ile yaptığı görüşmenin üzerinden yaklaşık yirmi gün geçtikten sonra, Washington'da 10 Nisan 1950'de bir "degerlendirme toplantısı" düzenlendi. Ortadoğu Masası Siyasal Askeri Danışmanı Robertson'un bu toplantıdaki görüşmelerle ilgili hazırladığı tutanaktan (033.1100/41050)... Konu: General Collins'in Yunanistan, Türkiye, Iran, Suudi Arabistan ve Mısır'a yaptığı ziyaretler. Katılanlar: General Collins, ABD Kara Kuvvetleri Kurmay Başkan Yardımcısı Tümgeneral Alfred Gruenther, Dışişleri Bakanı Ortadoğu Yardımcısı George MacGhee, Ortadoğu Dairesi'nden Robertson. "General CoUins, Türkiye Cumburbaşkanı'nın açık yürekliliginden çok etküenmişti. Fakat Türk Savunma Bakanı'yla Genelkurmay Başkanı ve yardımcısının 'pek kuvvetli kişiliklere sahip olduklannı' sanmıyordu. Türk savaş planlannda ilk darbeden sonra çete savaşını sürdürebilmeleri için ordulara yeterli derinlik saglanmamıştı. Bütün askeri güçterin ilk anda yitirilmemesi için ikmal, ordonat ve öteki depolamalann gerilere almması gerekiyordu. Türkiye'nin Avrupa'da bulunan bölümünün savunulması için büyük bir askeri güç ayırmak taUhsizük olacaktı. Deniz kuvvetleri tesislerinden pek ^oğu karşı taraftan gelecek top ateşinin tahribatına açık olarak Boğaz'ın doğu yakasındaydı. Doğuda konuşlandınlmış Türk ordusu ile i'gili olarak, o bölgede komşu Iran askerleriyle hiçbir koordinasyon planı bulunmadığı kendisine bildirilmişti. Bu tür görüşmeler istenilir nitelikteydi. MacGhee, Iranhların görüşme isteğiyle birçok kez Türklere yanaştıklannı, fakat Türklerin henüz buna nza göstermediklerini söylemişti. General CoUins, daha sonra, Türk Silahlı Kuvvetleri arasında pek az ya da hiç denecek ölçüde koordinasyon gözlediğine işaret etmişti. Türk Savunma Bakam'nın Türk savaş planlan konusunda çok az bilgiye sahip oldugu anlaşılıyordu. Savunma Bakanlıgı ile Genelkurmay Başkanlığı'ndaki Türk askeri liderleri tatbikat alanlarına hiç denecek kadar az zaman ayınyorlardı." ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL "SSK hizmetim derecemi etkiler mi" 1965 yılında Sosyal Sigortalar Kurumu sigortalısı olarak işe başladım. 1947 yılında doğdum. Degişik işyerlerinde ve tarihlerde sigortalı olarak SSK'ye toplam 1.400 gün dolayında prim odedim. 1974 yılında ise ögremenlik görevime başladım. Halen bu görevi surdürüyorum. Derecem 4, kademem V dir. Sigortalı hizmetierinün T.C Eraekli Sandıgı hizmetleri ile birleştirmek üzere kunımuma başvurdum. 1 SSK hizmetim derecemi etkiler mi? Etkilerse, kaçıncı dereceye gelirim? Farklar da tarafıma ödenir mi? 2 Bu durumda hangi yılda emeklilige hak kazanabilirim? T.Ç. ESKİŞEHİR YANIT: 1 Sosyal Sigortalar Kurumu kapsamında geçen her hizmet suresi derece ve kademe ilerlemesinde göz önüne alınmamakta ancak "Özel okullarda ögretmenlik veya yöneticilik yaptıktan sonra Milli Eğitim Bakanlıgı emrinde memuriyet kabul edenlerin özel okullarda geçen hizmet sürelerinin 2'3 ünün her yılı bir kademe ilerlemesine ve her üç yılı bir derece yükselmesine esas olacak şekilde değerlendirilir." Sosyal Sigortalar Kurumu kapsamındaki hizmet süreniz özel okullar dışındaki işyerlerinde geçmijse derece ve kademinizi etkılemez. 2 Sosyal Sigortalar Kurumu kapsamında geçen yaklaşık 1.400 gun prim sürenizle bıriikte ve çalışmanızı kesiksiz sürdürmeniz durumunda 25 fiili hizmet sürenizi dolduracağınız 1995 yılında erkek iştirakçiler için ve bugunku uygulamada aranacak yaş 50 olacaktır. Emeklilige hak kazanacağınız yıl 50yaşı tamamlayacağınız 1997 vılıdır. SORL SÜRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle