19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 NÎSAN 1987 HABERLER CUMHURİYET/9 Özal tiyatroya gitti A nkara (ANKA) JTİ. Başbakan Turgut özal ile eşi Semra özal, Dormen Tıyatrosu tarafmdan Metropol'de sahnelenen Ray Cooney'in yazdığı ve Ali Taygun'un yönettiği "îkinin Biri" adlı oyunu izledi. özal ve eşi, oyun sırasında özellikle bürokrasinin, politikacıların eleştirildiği ve muzır esprilerin yapıldığı sahnelere kattla katıla güldüler. özal ve eşi oyun sonrası Haldun Dormen ve Metin Serezli ile oyunda rol alan diğer oyunculan kutladı. Politikasız bir hafta sonu geçiren özal, "Bugün gerçekten çok gttldüm" dedi. Yeııi bir baskma karşı bütün eller tetîkte Açıkyol köyünün sahibi Fikret Aslan: Güneydoğuda işkence olmasa, hiçbirimiz adam olmayız. Lisede okuduğum yıllarda solcuydum. Ben de ağalığa karşıyım. Ama ne yapayım, toprağım. Sahip çıkmalıyım. ERHAN AKYILDIZ Eğer yolunuz Diyarbakır'ın Kulp ilçesine bağlı Özbek köyüne (eski adı Şeyhbuban) düşüp de, köy mezarlığının yanındakı ince toprak yoldan geçtiyseniz, gözünüze boyları ikişer metreyi bulan, yan yana dizilmiş yedi tane taş mezar çarpar... Ve "Kimdir, nedir bunlar?" diye sorduğunuzda size şu öyküyü anlatırlar: özbek köyünün adının Şeyhbuban olduğu günlerde, köyde Molla Musa adlı bir bilge kişi yaşarmış... Günlerden bir giin acı bir haber getirmişler Molla Musa'ya... Civan gibi yedi oğlunun hasımlan tarafmdan pusuya dıiştirülerek öldürüldüğunü söylemişler... Molla Musa'nın hasımlan da Şeyhbuban köyünün birkaç kilometre uzağındaki Ağaçlı köyünde (eski adı Cıkse) yaşayan bir Ermeni ailesiymiş ve hasunlıklan, bir gün Ermeni ailesinin köpeklerinin dişlerinin kırılması yüzünden başlamış... Yedi oğlunun ölüm haberini alan Molla Musa, soğukkanlıhğını hiç yitirmeden, "Gidin bakın bakalım. yaraları sırtlannda mı yoksa göğüslerinde mi" demjş çevresindekilere... Bir iki kışi hemen seğirtip, boylu boyunca yatan yedi cesedi inceleyip dönmüşler Molla Musa'nın yanına ve "yaralannın göğüslerinde oldugunu" söylemişler... Molla Musa hemen kazanlann kurulup, su ısıülmasını istemiş ve kollannı sıvayarak, yedi oğlunu da tek tek yıkayarak, elleriyle yaptığı taş mezarlara defnetmiş... Özbek köyünden bir yurttaştan dirvlediğimiz bu öykünün ne denli gerçek oldugunu bilmemize şu an için olanak yok ama, bölge insanının etnolojik vapısını ve karakteristiğini yansıtması açısından oldukça ilginç bir öykü... On güne yakın bir süredir, Diyarbakır, Siirt ve Mardin'in ilçe ve köylerinde dolaşıyoruz... PKK militanlarının Nevruz Baynunı'nı "eylem günii" olarak ilan edip, kanlı saldırılar yapacaklan haberleri yüzünden, bölgede kelimenin tam anlarruyla bir tedirginlik egemen... Güvenlik güçleri kuş uçurtmuyorlar hiçbir tarafta... Alınan her ihbar, verilen her bilgi en ince aynntısına dek değerlendirilerek baskınlar yapıhyor... Daha bölgeye gittiğimizin ilk iki günunde burun buruna geldiğimiz 7 PKK militanının cesedi de bu operasyonların bir sonucu... Nevruz'a rastlayan cumartesiyi de Diyarbakır ve çevresinde geçirdikten sonra, bölgeden ayrılacağımız son günü PKK militanlannın baskınına uğramış bir köyde geçirmeyi kararlaştınyonız... Bir günümüzü geçirmek için bir buçuk saatte alabiliyoruz... Daha önceden geçen askeri araçların bıraktığı ize yol deniyor buralarda... Açıkyol, pek fazla yüksek olmayan yayvan bir tepenin üzerine kurulmuş, 18 haneli küçük bir köy... 18 hanede, tastamam 108 nüfus yaşıyor... 9 korucusu var Açıkyol'un, dolaylı olarak da 9 tane G3 otomatik silahı... Diyarbakır muhabirlerimizden Raif Türk'le köye girdiğimizde önce kuşkuyla bakıyorlar bize... 67 kadar köylü, PKK baskınında gelen bombadan yıkılmış, taş bir evi onarmaya çahşıyor... Kendimizi tanıtınca ürkeklikleri geçiyor. Evi onaran kişilerin başmda, sırtında G3 marka bir süah asıh, 25 yaşlannda biri var. Adının Fikret Aslan oldugunu söylüyor yanlarına yaklaşınca... Konuşmaya başlıyo APOCU BASKININDA 8 KURBAN VEREN AÇIKYOL KÖYÜNDE BİR GÜN MÇP Genel Başkanı Doğru: r Küçük Hakan canına kıydı rabzon fa.a.) Trabzon'da ortaokul son sınıf uğrencisi kravatıyla kendini karyolaya asarak intihar etti. Derslerinin çoğu zayıfolduğu bildirilen 13 yaşındaki Hakan tpek, annesinin mutfakta iş yapmasım fırsat bilerek, kendini kravatıyla karyolasına astı. Bir siire sonra çocuğunun odasına giden ilkokul öğretmeni Kadriye tpek, acı manzarayla karşılaştı. Küçük Hakan hasteneye kaldmlırken yolda öldü. dana (Cumhuriyet Güney tlleri Bürosu) SHP Adana Mlletvekili Metin Üstünel, Cumhuriyet 'te yer alan "tohumda vurgun" olayını araştırmaya başladı. Adana'ya gelen Üstünel, dün Adana Ziraat Odası Ikinci Başkanı Muhsin Karaali ile üreticiler ve olayı bilen bazı kişilerle görüşüp, Amerikan firmalannm ülkemizde tohumculuk alanında nasıl bir faaliyet yüruttükleri, tohumu kaçm mal edip, kaça sattıklan konusunda bilgiler toplamaya başladı. Metin Üstünel, yabancı firmalann üreticilerimizi ve dolayıstyla ülkemizi sömürmesine SHP tt ~ olarak göz "'yumamayacaklanm anlatırken, "Olayı sonuna kadar izleyeceğiz ve Meclise gOtüreceğiz" dedi. Üstünel, bilgi toplamayı sürdüreceğini söyledi. Tohumda vurgun araştırması ?] v •> v s $ BtR KUŞ KANADl BtLE Açıkyol'un eU silah tutanlan, koru cu olmus. Gece oldu mu, nöbetleşt bektiyorlar kb'yü, sabaha dek. • seçtiğimiz köyün adı Açıkyol... Mardin'in Nusaybin ilçesine bağlı bir dağ köyü... 7 mart akşamı saat 21.00 sıralarında 2530 kadar PKK militanımn silahlı ve bombalı baskınına uğramış... Ve Açıkyol bu baskında 6'sı çocuk olmak üzere 8 kurban vermiş... Ama köylüler, ölenlerden Şerife Tunç'un hamile oldugunu belirtip, "9 can gitti" diyorlar söz açıldı mı... Nusaybin'de, köyün ilçeye olan uzaklığının 78 kilometre kadar oldugunu söylüyorlar ama Açıkyol'un, bırakın "açıgını" bir yana, hiç yolu olmaması yüzünden 1015 dakika çekecek bir yolu, ruz... Fikret Aslan, köydeki tüm evlerin de, köyün bütün arazisinin de, kendi ailesine ait oldugunu söylüyor... Lise mezunu imiş. Köyde Aslan ailesinden yalnızca kendisi yaşıyormuş... Bir zamanlar Nusaybin Belediye Başkanhğı da yapan amcası, Nusaybin'e yerleşmiş... Ali, Şeyhmus ve Hamo adlı üç amcası ise iki yıldır Amasya Cezaevi'nde tutukluymuş. Neden tutuklular deyince, anlatıyor: "tftiradır... Bizim Çağlar köyü diye bir kö>ümüz daha var ileride. 12 Eylüi'den once orası da basıidı. 4 kişi oldu baskında. Aleyhte şahitlik yapıp amcaları mı tutuklattılar. Hiçbir delil yokken iki yddır hapiste yatıyoriar. J" Daha sonra baskın gecesine dönüyoruz. Anlatmaya başlıyor Fikret Aslan: "7 Marttı... Benim evimde televizyon var... Gece oldu mu köylüler gelip televizyon sey rederler. O gece de 2025 kadar köylü gelmiş televizyon se>rediyorduk, içeridekilerden dördümüz silahlıyız. Saat 9'u çeyrek geçe silah sesleri başladı. Bir kısmı içeri girip kapıyı açarak ateş açtı, bir kısmı pencereden ateş açtı. Duvarlar taş olmasa atılan bombalarla evi yıkariardı. O arada, içeri girenlerden biri benim cava ceylan motor var, onun benzin deposuna ateş etmiş, parladı, yangın çıktı, dışan çıkanlar vunıldu. Aynı sıralarda koyun girişindeki korucu Haşim Tunç'un evini de basmışlar. Anası, babası, iki kız kardesi ile 3 yaşındaki yegenini öldürmüşler... Korucu Cetnil Ayık'ın 12 yaşındaki oğlu Süleyman'la, 11 yaşındaki yeğeni Selim'le kimi kimsesi olmayan 14 yaşındaki garip Bedirhan da bizim evde öldürüldü... Bir bacısı vardı, Allah'ın garibi o gitti baskında..." Köyün çevresini ampullerle donatmışlar... Gece oldu mu sanki projektörlerle aydınlatılmış izlenimi yaratıyor... 9 köy korucusu ellerinde oıomatik silahlarıyla sabaha dek nöbetleşerek köyü bekliyorlar... Tek amaçları var, habersiz oldukları bir sırada baskın yememek... Fikret Aslan, Apocuların baskını sırasında kendisini nereye attığını, nerelerden ateş açıldığını, kadınlarla çocukların nerelerde oldugunu anlatıyor, baskını yeniden yaşarmışçasına... Aslan'm konuşmalannda hedef olarak seçtiği tek aile var; Yıldınm Ailesi. Ya da öteki adıyla Ömeryan Aşireti. Birkaç kilometre ötedeki Pınarbaşı köyünde yaşayan Yıldınm ailesinden biri de, bir dönem Nusaybin Belediye Başkaniığı yapmış... Anlaşılan aşiretler arasındaki hasmane tutuma bir de politik kavga karışmış... Aslan, Yıldınm ailesi arasında Apocuların da oldugunu, bunların güvenlik kuvvetleri tarafmdan arandığını söylüyor... Görüştüğümüz güvenlik yetkilileri Mehmet Latif Yıldırım'ın bir grupla uzun süredir dağda firarda oldugunu söylüyorlar... Fikret Aslan, "Kendisini feodalitenin temsilcisi ya da ağa gibi gördüklerini" belirterek, "Ben lisede okuduğum yıllarda solcuy tehtike 9 değildir Köy mezarlığında çocuklar oynajtyor. "KimdİT?" diye sorduğumda, "ÖUnlerin yakıntan" diyorlar... dum. Ben de ağalığa karşıyım ama ne yapayım, toprağım, sahip çıkmalıyım atadan kalan bu toprağa" diyor. Ve "Tam 10 yıldır beni aralanna alıp, devlete karşı gelmemi istiyor bunlar. Ölünceye kadar direneceğim. İstesem ben de adamlarımı loplayıp onlara baskın yapar 100 kişiyi öldürurüm. Bunlar Kürt halkından olamaz. Olsalardı, ana rahmindeki çocugu öldürürler miydi, kadınları çocukları öldürürler miydi..." diye ekliyor... Fikret Aslan'a Nusaybin'de duyduğumuz bir iddiayı, kendisinin karakolda Nejat Ayhan adlı birine işkence yaptığını duyduğumuzu, bu kişinin de rapor aldığını söyleyince: "Ne diye işkence yapayım. köyümiı basmışlar. ben onlara tokat vuracağım, olur mu hiç, gördüğüm yerde öldürurüm" diyor. Sonra ekliyor, "Bilir misiniz Güneydoğu'da işkence olmasa hiçbirimiz adam olmayız"... Öğle üstü, Açıkyol'un mezarlığına iniyoruz... Çevresi taşlarla örülü yüksek duvarh bir mezar var. Bir seyidin türbesiymiş. Mezarın başındaki ağaca renkli bez parçaları bağlamışlar... Türbenin alt yanında, üzerlerindeki toprağın tazeliği hemen belli olan 8 mezar var... Mezarların kenarlarında ise üç çocuk hem oynuyor, hem de mezarlann düşen taşlarını düzeltiyorlar. "Kim bunlar?" diye soruyorum. Ölenlerden ikisinin kardeşleri diyorlar... JCY'nin 141 ve 142. maddelerini incelemediğini söyleyen Abdülkerim Doğru, "Ancak, 163. maddenin kaldınlması gerekir" dedi. ANKARA (ANKA) Milliyetçi Çalışma Partisi Genel Başkanı Abdülkerim Dognı, kapatılan Milliyetçi Hareket Partisi'nin savunduğu ideolojiyi kabul etmediğini, MÇP'nin programında köklu değişikliklere gidilerek, "Turklslam" Sentezi üzerinde yeniden itışa edileceğini söyledi. "Ben emaaetçi detilim" diyen Doğru, "Turkeş'in leklifi uzerine genel başkanlığa ada> oldum. Ama Türkeş, partiyle ilgiienmiyor" dedi. Abdülkerim Doğru, ANKA'nın sorularını yanıtlarken, "şimdilik" verdiği demeçlerin sadece kendi kişisel görüşUnU yansıttığını, bunun MÇP'yi bağlamayacağını belirtti ve "bir gün bu savunduklanmı aynen MÇP adına da konuşacağım" dedi. 12 Eylül öncesi adı cinayetlere kanşan ülkucu gençlerin Alpaslan Türkeş'in denetıminden çıktığı ve bunlann gerçek anlamda milliyetçi sayılmayacaklarını belirten Abdülkerim Doğru, "Eger MHP'nin mazîsİBden en küçük bir şüpbem olsa idi, MÇP'ye genel başkan olmazdtm. Ülkücü gençler nefsi müdafaada kalmıştır. Onlan suçlayamam" diye konuştu. 141, 142 VE 163. MADDELER Doğru, bir soru uzerine TCY'nin 141 ve 142. maddelerini incelemediğini, ancak 163. maddesinin yeniden eie aJmarak kaldınlmasınm gerektiğini savundu. Abdülkerim Doğru, bu konudaki görüşlerini şöyle açıkladi: "141,142 üc 163. maddeier birbirlerinden çok farklı şeyler. Elmayla armut mukayese edikmez. 163. madde, milletimizin adalet, anane, örf ve âdetine taalluk eden bir şeydlr. Onun için, bu madde milletimize zıt olan, ters gelen bir kraal olabilir. Onu normal kabul edemeyiz. Bu maddeyi koyanlar kötü niyetli insanlar değildir. Kendilerine veriJen mesuliyetın icabı olarak, bir tedbir için konulmuştur. Bugünku şartlan yeniden lelkik edip, bu ledbirin kaldınlması icap ederse, derhaJ kaldınlmaudır." ŞERİAT DÜZENt TEHLtKE DEGİLDİR Şeriat düzeninin, hukuka dayalı toplum düzenlerinde bir tehlike sayılmaması gerektiğini ileri süren Doğru, Kuran'ı Kerim'de "Devleü yıkmayın dtvlet biiyükkrinize itaatkâr olunuz" diye bir ayet oldugunu söyledi. Doğru, "Samimi söylüyorum, Türkiye'de kimsenin şeriat hususunda bildigi bir şey yoktur. Şeriat o kadar geniş bir şeydir, o kadar geniş bir mevzudur ki, onu anlamaya bir insaoın ömni kifayel etmez. Şeriat ve Kur'andan niçin bu kadar korkulur, ben anlamış degilim" biçımınde konuştu. StYASt YASAKLAR VE AT Siyasi yasaklann, yabancı ulkelerin Türkiye üzerinde oynadıklan planın bir sonucu olarak Anayasa'da yeraldığını savunan Doğru, yasaklann bir an önce kaldınlması gerektiğini söyledi. Türkiye'nin Avrupa Topluluğu'na üyelik için yaptığı başvuruyu da eleştiren Doğru, şöyle dedi: "AT'ye ginnek, Türkiye Ue Avrupa'nın aynı seviyeye konuldugunn kabul etmektir. Çok me^hur bir söz vardır: Elmayla armut toplanmaz. Buna, elmayla armut mukayese edümez diye bir unsur ilave ediyorum. AT'ye girmek demek, kendi fonksiyonumuzu bırakıp. onun fonksiyonunu kabullenmek demektir. Tabialın kanunlanna aykındır. Bunu Türk insanı kabul edemez. Bizim ecdadımızın bize bıraktığı prensipler içinde zıtlar biraraya gelmez. Avrnpalılar bize zıt olduklannı diişmanca söylediklen sonra, zorla güzellik olur mu?" İş Bankasına Egitimd Yardımcıları alınacak. Eğitim gereksinmelerinin saptanması, eğitim programlannın hazırlanması, uygulanması, sonuçlannın izlenmesi, eğitimle ilgili geliştirrne ve araştırma çahşmalannın yapılması Eğitimci Yardımcılannın uzmanlık alanlannı oluşturur. Eğitimci Yardımcılığı Sınavlannda başarıh olanlar ihtiyaca göre Ankara'da Eğitim Müdürlüğümüzde, İstanbul ve İzmirde Eğitim Müdür YardımcıUklarımızda görev alacaklardır. Sınavlara katılabilmek için adayların; 1 T.C vatandaşı olmalan, 2 Hukuk ve îşletme Fakülteleri ile tktisat, Siyasal Bilgiler, Siyasal Bilim ler, İktisadi ve İdari Bilimler Fakülte lerinin İktisat, Maliye, İşletme, Kamu Yönetimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümlerini ya da bu konularda öğretim yapan yüksek okulları yahut bunlara denkliği yetkili makamlarca tanınmış yabancı ülkelerdeki okullardan birini bitirmiş ya da son sınıf öğrencisi olmalan (son sınıf öğrencilerinin atanacakları tarihte okulu bitirmiş olmalan gerekir), 3 îngiliz, Fransız, Alman dillerinden birini iyi derecede bilmeleri, 4 Sınav tarihi olan 6 Haziran 1987' de 30 yaşını doldurmamış bulunmalan, 5 Askerlik göre\ini yapmış ya da erteletmiş olmaları, 6 önceki sınavlara ve mülakata katılmış olanların mülakatta başarısız sayılmamalan, " Bedensel özürlerinin bulunmaması ve sağlık durumlarınm Türkiye'nin her yerinde görev yapmaya elverişli olması gerekmektedir. Sınavlar Yazılı ve Sözlü Yabancı Dil Sınavı ile Yazılı Mesleki Bilgi Sınavları olmak üzere iki bölümdür. Yabancı Dil Sına\n ön eleme niteliğindedir. Bu bakımdan sadece Yabancı Dil Sınavında başarıh olanlann Mesleki Bilgi Sınavı kâğıtları değerlendirilecektir. Sınavlar 67 Haziran 1987 tarihlerinde yapılacaktır. Sınav konuları, adaylardan istenecek belgeler ve Eğitimci Yardımcılanna sağlanan olanaklar hakkında bilgi edinmek isteyenlerin Ankara'da Ulus, Çam Sokak 3 numaradaki Eğitim Müdürlüğümüze, Istanbul'da Dolmabahçe Caddesi 29 numaradaki İstanbul Eğitim Müdür Yardımcılığımıza (BeşiktaşŞubemiz üstü), İzmir'de FevTiipasa Bulvarı 63 numaradaki İzmir Eğitim Müdür Yardımcılığımıza (Yenigün Şubemiz üstü) bizzat ya da mektupla başvurmalan, s ı n a ^ katılacak olanlann istenilen belgeleri en geç 22 Mayıs 1987 tarihine kadar yukanda belirtilen adreslerden birine göndermeleri gerekmektedir. 7 KALE VIDA " Sıkı vida " KALE VİDA SANAYİİ A.Ş. Atatürk Caddesi Başaklı Sokak 24. GüngörenBakırköy İstanbul Telefon 575 15 78 575 15 79 575 70 08 557 34 00 (4 Hat) Teleks 28743 kakı tr KALE VİDA KALE KİÜT ŞİBKETLER GRUBU KURULUŞUDUR TÜRKİYE İŞ BAJMKASIAŞ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle