19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 NİSAN 1987 CUMHURİYET/13 Türk bayrağı üzerine Besmele LEFKOŞA/ANKARA (UBA) Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti'nde Türk bayrağı üzerine "BismillahirrahmaniiTahim" yazıldı. KKTC Enformasyon Dairesi Müdürü Oktay öksüzoğlu, "Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti Enfonnasyon Dairesi tarafuıdan yayımlanan "El Neşri el thbariye" adlı dcrginin kapagında yer alan Türk bayrağının üzerine BismillahirrahmaniiTahim yazılması ve bazı Arapça sözcüklerin yerleştirilmesi, dergi Arap ülkelerine yönelik olarak hazırlandıgı için yapümışür. Bayrağa dini sözler yazümasuun başka bir amacı yoktur. Konu istismar edilmemelidir" dedi. Bayar'ın mezarı için proje yanşması Çamur Günü... Dünyanm dört bir yanmda yapılan ilginç günler arasında önemli yer tutan bir tanesi de ABD'nbı Westland kentinde yapılan "Çamur Günü." Her yu insan aymda yapılan ve yerel kuruluşlar tarafından fmanse edüen çamur gününde "her yaştan çocuk" çamurun içinde çeşitli çdgınhklarla eğleniyor. 2 yaşmdaki Ryan ve babası Lenny Wojtyna da bu "çocuklar" arasmdayth. (Fotoğraf: an.) Şanslı eşek Eşeklere de sahip çikan var, çok şükür. 11 yaşmdaki Blackie admdaki yaşh eşek de böyle şanslı eşeklerden biri. İngiltere'nin güneybatısmdaki Sidmouth kentindeki "eşek manastın"nda bakıma alınan Blackie, buraya Ispanya'da yapılan bir şenlikte maruz kaldığı kötü muameleden kurtanlarak getuilmiş. Büyük bir yardım kampanyası açüarak Blackie admdaki eşeğe binlerce pound yardım da sağlanmış bulunuyor. (Fotoğraf: AP) Abdi Ipekçi Banş Ödülü ATÎN A (&a.) Abdi lpekçi Banş ödülü Törenkri için Atina'daki hazıriıklar tamamlandı. Salı ve carşamba günleri yapılacak törenlere katılacak 30 kişilik Türk kafılesinın bugün Atina'ya geimesi bekkniyor. Mart ayı sonunda yapılması programlanan, ancak son TürkYunan krizi yüzünden ertelenen Ab4i lpekçi Banş ödülü Törenkri'nin ilk günü olan 28 nisan'da, Yunan Gazeteciler Cemiyeti'nde ödül dağıtımı yapılacak ve ünrü Yunan bestecisi Mikis TheodorakisMn yeni bestesi "Türk ve Yunan Haiklannın Dostiuğu İçin Şarkı", Yekta Kara ve Takassis Moraitis tarafından birlikte seslendirilecek. Bu arada, Türk ve Yunanlı lise öğrencileri, bir yuvarlak masa toplantısmda "bans," konusunda görüşlerini anlatacaklar. ANKARA (UBA) Üçüncü Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın Umurbey kasabasında yapılması düşünulen anıt mezan için proje yanşması açüacak. Anıt mezar için şimdilik 6 dönümlük bir alan aynldığmı belirten Umurbey Belediye Başkanı Hüseyin Karpas, "Gerekirse, anıt mezar için daha geniş bir alanı kamulaştırabileceklerini Bayar Vakfı ile anıtmezar içingörüşmelerin sürdürüldüğüntt" söyledi m Çırakhk okulu ANKARA (ANKA) Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Vakfı, "Ahi Evran" adı verilen çıraklık okulunun donatüarak hizmete açılabilmesi için kampanya açtı. Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Vakfı Genel Müdürü Arif Doğu, "Kendi çıraklık okulunu kendin yap" kampanyasını 5 milyon lira bağışla açtıklannı söyledi. Avukat sıkıntısı ERGANİ (Cumhuriyet) Diyarbakır'ın Ergani ilçesinde diğer avukatlann, mesleğin ilçedeki sorunlarına katlanamadıklannı belirterek göç etmelerinden sonra sadece bir avukat kaldı. Ergani'de daha önce hizmet veren 4 avukat, 35 bin nüfuslu ilçede, mesleklerini gerektigi gibi uygulayamadıklanru gerekçe göstererek, Türkiye'nin çeşitli illerine yerleşti ler. Yoğun kar çayı etkiledi RİZE (ajk) Doğu Karadeniz Böigesi'nde 2 günden beri ctkili olan siddetli soğuk ve kar, Rize ve yöresinde çayda olumsuz gelişmeye neden oldu. Rize ve yöresinde son 24 saatte metre karcye düşcn yağış miktan 20 kilograma kadar ulaşü. Iç kesimlerde ise kar kalınlığı 3 ile 9 cm arasında ölçüldü. Çay uzmanlan yağan kann yeni filizlenen çaytıklarda ürünü olumsuz yönde etkilediğini, yuksck kesimlerde kampanyanın 10 gün geç açüabüeceğini kaydettüer. HABERLERİN DEVAMI TüricAmerikan llişkileri (Baftarafı 1. Sayfada) Kalifomiya Eyalet Meclisi, geçen ay Türki Başbakanın tutumu budur. Sayın ö z a l işgibi, ye CumhuriyetTni de anan bir "Ermeni Soy başına geldiğinden beri "Kıbns" "Ermeni" gibi bazı sorunları "kendi olağan kırım Tasarısı"nı kabul etti; Reagan yönetiminin bu konudaki tepkisizliği de Anka boyutlanna indirgemek"\en söz eder; bu sorunların Türk dış politikasını, özellikle de ra'da rahatsızlık yaratb... Amerika'yla ilişkileri ipotek altında tutmala* nna taraftar değildir. Başbakan özal'ın dış Ankara'da haklı olarak rahatsızlık yaratan politikaya bakış açısını da tıpkı demokrasi kodaha başka hususların da altı çizilebilir. nusunda olduğu gibi, "önce ekonomi..." anörneğin, Reagan yönetiminin Kongre nezlayışı belirler; dış ilişkilere ticari ve iktisadi dinde yeterince ağırlık koymayışı ya da İranpencereden bakmayı sever. Dış kaynak gegate'in de etkisiyle artık koyamayışı ve reğinin Türk ekonomisi bakımından taşıdığı Dışişlerinin, komisyonlara geçmişten farklı büyük ağırtığı bilen Sayın uzal, VVashington'a olarak ati düzeydeki temsilcilerini gönderiyor dönük tepkilerinde bu nedenle son derece olması, Ankara'da tepkilere yol açmaktadır. dikkatli ve ılımlıdır. Türkiye bir erken seçimin Bunun gibi, Amerikan Dışişleri Bakanlığıeşiğinde dolaşırken, çok zorianmadıkça Başnın insan hakları raporunda ilk kez Kürtleri bakan Özal bu tutumunu değiştirmeye ya"etnik bir azınlık" olarak ele alması, başkentnaşmayacaktır. teki değişik iktidar odaklarında bir başka te• dirginlik kaynağı olrnuştur. 12 Eylül askeri yönetimi boyunca "insan hakları"na pek ilişNe yapmalı sorusunu bir kez daha sorameyen Amerikan Dışişlerinin bu konudaki zalım. manlamasına dönük soru işaretleri ister Sayın Kenan Evren'in VVashington ziyareistemez çengellerini bazı zihinlere asmıştır. tini hiç olmazsa ertelemesinin yarariı olacaAmerika'daki bütün bu gelişmelerin ülkeğına inanıyoruz. Başkan Reagan "vetosu"nu miz açısından son derece olumsuz olduğu, kullansa bile, ziyaretin boyiesine bir ortamdostluk ve müttefiklik ilişkilerine aykın düşda yapılmasının ülkemiz açısından hoş olatüğü açıktır. cağı kanısında kesinlikle değiliz. O zaman ne yapmalı? Ancak bu ziyaretin ertelenmesinin, kendi Nasıl bir tepki gösterilmeli ki, Amerikan yöbaşına, TürkAmerikan ilişkilerinin sağlıklı bir netimi hizaya gelebilsin? yörüngeye oturmasını sağlamayacağı bilinözal hükümeti, Sayunma ve Ekonomik İşmelklir. Çünkü Ankara kaynakh tepkller uzunbirliği Anlaşması SEİA'yı Bakanlar Kurulu'nca bir süredir VVashington'da istenen yankıyı da şimdilik onaylamayarak askıya aldığını yaratmaktan uzak kalmaktadır; inandınci o)aaçıkladı; ama bu adımın VVashington'da pek mamaktadır. öyle yankı yaratmadığı da ortaya çıktı. Neden? Peki, o zaman?... Çünkü VVashington, Türkiye'yi "çantada Keşke SEİA'ya ilişkin ek mektup imzalankeklik" görmektedir; bu yüzden de Ankara1 masaydı! dan yapılan atışları "kuru sıkı" kabul etmekBütün uyarılara karşın oldu bir kere; artık tedir. geleceğe bakalım! Onun için Ankara, kendi sesine Amerikan Cumhurbaşkanı Kenan Evren mayıs soyönetimlerinin kulak vermesini gerçekten isnundaki Amerikan ziyaretini iptai etmeli, hiç tiyorsa, dış politikada "yeni bir d//'ln araytşıolmazsa ertelemeli! na bir an önce girmelidir; "Amerika'yla dost Ama Başbakan Özal farklı düşünüyor give müttefiğiz, ama..." diyebilmelidir. bi, "Reagan veto kuHanacak mı, ona bakmalı" Elinde yeterince kart vardır Türkiye'nin. diyor. Önemli olan, bu kartların akıllıca kullanıOzal ayrıca, yardımın azaltılmasını da labileceğinin, can acrtılabileceğinin karşı taönemsemiyor, diyor ki: rafa hissettirilmesi, gösterilmesidir. "Yardım meselesinm 100 milyon eksik veTepkilerimiz ancak o zaman ciddiye alınmaya 150 milyon fazla olmasının büyük önemi ya, inandırıcı olmaya başlayabilir. yok. Amerikan hükümeti isterse bu açığı başTürkAmerikan ilişkilerinde gerçekçi bir "alka yoUaria karşılayabilir. Eximbank kredileri ar ver" dengesine dayalı yeni bir yapılanmaya tar, ticari imkânlar biraz daha açılabilir. Bizi gidilmeksizin, kuru sıkı tepkilerle bir yere vaen çok üzen, kayıtlar konmasıdır." (Hürriyet, nlabileceğini sanmıyoruz. 24.4.1987, S. 17). TRABZON'dan YALÇIN DOĞAN (Baştarafı 1. Sayfada) parayla geliyorum." Samsun 'da başlayarak kıyı boyu smınna dek uzanan il ve ilçelerden, hatta Kars'tan, Arıvin'den.Gümüşhane'den binlerce insan Trabzon'u "işgal" etmiş. İnsan seli arasından arabalarla yüriiyüş hızında ilerlerken, "çarpıcı feryatlar" birbirini izliyor: "Yasak sana değil Demirel, yasak bize." Daha bu insanlar neden böyle bağırıyor diye kafamızı çevirirken, aynı kalabalık ardmdan ekliyor: "Çünkü seni seçemiyoruz, onun için yasaklar asıl bize." Demirel, bu sözlere ceketinin yakasım tutarak kürsüde karşılık veriyor: "Bizden korkmaya, bizden çekinmeye ne gerek var. tşte yakam... tşte, işte, işte... Benim sesimi duymantz ve düşüncelerimi öğrenmeniz hakkımzdtr, ama aramıta duvar koydular." Kalabalık, bu sözlerle birlikte aynı anda yükleniyor: "Yık duvan, yık duvarı, yık duvan..." Pek ıbu "du varlar'' nasıl yıkılacak?.. Yani, siyasal yasaklar nasıl kalkacak?.. Ankara 'da çeşitli kulislerde, toplantılarda ele alınan ve değişik düşünceler çevresinde tartışilan yasaklann kaldırümasım artık halk sahipleniyor: "Referandum olsun, eski siyasiler için toptan referandum ottnasın. Herktse tek tek sandık konsun. Her lider için ayrı bir listede oy verilsin. Yasaklar kim için kalkar, kim için kalkmaz, Özal o zaman görsün." Halka mal olan sadece siyasal yasaklar değil. Çok garip bir gelişmeye tanık oluyoruz. insanlar öfkeii. tnsanlar hırslı. insanlar çileden çıkmış. İnsanlar kendilerini arabalarm önüne atıyor. Düşüncelerini bağıra bağıra aktarıyor: "özal, sen kalbinden Demirel'i atabilir misin? Bana yasak koyabilir misin? Silahlı demokrasi olmazsa, yasaklı demokrasi de obnaz. Bunu büiyor musun?" Bu sözleri söyleyen 3035 yaşlarmdaki "köylünün" hemen yam başmda bilen aynı yaşlardaki bir kentli, dile gelen düşünceyi anında tamamlıyor: "Avrupa Topluluğu'na giriyoruz. Özal, yasaklar varken Avrupa Topluluğu'na nasügirecek? Yasaklan Avrupa"ya nasıl anlatacak?" Hiç tahmin etmediğimiz konular üzerinde halk düşünüyor, tartışıyor. Aklmavatmadı mı, tepki gösteriyor. öfkesi bilincine kanşıyor. Halkın bilincini Demirel kürsüde bileyliyor: "Vatandaş soruyor, benim yaşadığım ülke ile Türkiye'yi bugün yöneten beylerin yaşadığı Türkiye aynı Türkiye mi?.. Vatandaş soruyor, biz iş bitirsin diye oy verdik, bugün bizim işimizi bitirdiler... Bunlan ben söylemiyorum, vatandaş söylüyor." Demirel coştukça çoşuyor. Kürsüde bir duruyor, bir konuşuyor. "Başbakan Süleyman'" temposu yükselirken duruyor. Dinliyor. Gözleri doluyor mu belli belirsiz? Yüz hatları önce geriliyor, sonra birbirine kanşıyor mu? Sadece öfkeii mi halk? Hayır. Dalgasını geçmeyi de biliyor. Havaalanından kente uzanan yolda "şan olsun"diye bi deve bekletilîyor. Kesmek için değil. Kalabalıktan bir ses yükseliyor: "Bu deve de ithal mi, yoksa yerli mi?" Ithalat politikasını sıradan vatandaş kendine göre böyle yorumluyor. Alayı elden bırakmadan. Trabzon'a Demirel'in 12. gelişi bu. Eskiden beri çeşitli liderlerin mitinglerini izleyenlere soruyoruz. ANAP'lılara, DYP'lilere değil. SHP'lilere veDSP'lilere soruyoruz: "1980 öncesinde ister muhalefette, ister iktidarda iken olsun, Demirel'in biz burada böyle karşılandığını görmedik." Elbette, Karadeniz kıyıları Trabzon 'a yüklenmiş. Elbette bu topluluk "siyasete çok kafa yoran" bir topluluk. Elbette, DYP bu işi iyi örgütlemiş. Ancak tek tek tepkiler ve bir bütün olarak takınılan tayır, birgerçeği gösteriyor. Özal için çanlar galiba çalıyor. Ankara'dan duyulur mu bilinmez, ama Trabzon 'da çan sesleri Karadeniz'e kanşıyor. Demirel'i alanda beklerken, kürsünün konulduğu oıobüsten müzik yayımlanıyor. Birmüzikten diğerine geçişte, "ara nağme" olarak "atkişnemeleri" duyuluyor. At kişnemeleri, çanları daha mı hızlı çaldınyor? 3.5 yıl içinde böylesineyoğun oluşan birikimin kaynağında ne yatıyor? Kimle konuştuysak önce feryat ediyor: "Pahahhk, pahalıhk, pahalılık..." Ardmdan ekliyor: "Belediyelerde yandık, belediyelerde, belediyelerde... Para vermeden belediyede işimiz görülmüyor." Ceçim sıkıntısı ve belediye yolsuzluklan, Özal'ıher geçen gün sanıldığından çok daha fazla sıkıştırıyor. Buna şimdi "Demirel faktörü" ekleniyor. Siyasal yasaklar mı? Artık bunu anayasada tutmak çok güç... İktidarda olmak mı? Onu da sürdürmek artık pek kolay görünmüyor. "Karadeniz 'deki çanlar Türkiye'ye yaythr mı?" ME Y\ EStZ AĞAÇLARA CİTMEYİN Demirel, Karadeniz gezisintn ilk dıtnğı Thtbzon'da, Ataparktayapttğı konuşmada, "Kara görünmüştur. Siya ufaklar siya. Demokrasi gemisini miUet timanma rarnpa edeceksinlz. Bu aevri kapatacak, yeni bir devir açacaksınız. Yeni ve aydınbk bir devir önümuzde duruyor. Altı ay içinde biz sizi bu sdantılann içinden çeker alınz. Oelin meyvesiz, gölgesiz ağaçlara gitmeyin" dedi (Fotoğraf: OM.) Kara göründü DSP'de suç duyurusu ANKARA (Cumhuriyet Btirosu) DSP Kurucular Kuruluna alınmayan bir grup, Cumhuriyet BaşsavcılığYna suç duyurusunda bulunarak Siyasi Partiler Yasasmı ihlal eden Genel Başkan Rahşan Ecevit ile diğer yöneticiler hakkında gerekli işlemin yapılmasını istedi. Kurucular Kurulu toplantısına 600 kurucudan yaklaşık 200 kadar kurucunun katıldığı gözlendi. Bazı kunıcu üyelerin tartaklanarak salondan çıkartıldıkları bildirildi. 600 kurucusu olan DSP'nin Kurucular Kurulu toplantısına yaklaşık 200 kadar kurucunun katıldığı gözlendi. Bu arada söz isteyen kunıcu Selami BeJci'ye divanın söz vermediği, tartaklanarak dışanya çıkanldığı, dilekçesinin parçalandığı, kendisi tarafından iddia edildi. Belci'nin dilekçesinde, "toplantıya • 200'den fazla kunıcu üyenin çağnlmadığı, bazı üyelerin de içeriye alınmadıklan" belirtilerek "iddia ve itiradann saptanıp cumhuriyet savcılığına ihbar edOmesi" isteniyordu. Bu arada muhalif kunıcu üye Alaettin Yıldız'ın da Ou durumu protesto ederek salondan dışan çıkmasmdan sonra toplantının 12.30'da sona erdiği görüldü. DSP Kurucular Kuruluna alınmayan bir grup, Cumhuriyet BaşsavcılığYna suç duyurusunda bulunarak Siyasi Partiler Yasası'nı ihlal eden Genel Başkan Rahşan Ecevit ile diğer yöneticiler hakkında gerekli işlemin yapılmasını istedi. Aülla Durak, AU Yıldınm, Necmettin Aygiin'ün imzalarını taşıyan 18540 numara ile evraka kaydedilen ve nöbetçi Cumhuriyet Savcı Yardımcısı'na yapılan suç duyurusunda "kurucular kurulu toplantısmda Siyasi Partiler Yasası ve parti tüzüğünün ihlal edildigi" öne sıirüldü. Kendilerinin kurucu olmaiarına karşın toplantıya alınmadıklannı, salona girmelerinin engellendiğini belirten kurucular, suç duyurusunda şöyle dediler: "Partinin kunıcu üye sayısı 612'dir. Salt çoğunluk için 397 üyenin toplanması gerekir. Toplanüda 200 kunıcu bile yoktur." Kurucular Kurulu toplantısından sonra gazetecilerin toplantıda görüşülen konular hakkındaki sorulanm yanıtlamayan Genel Sekreter Veküi Haluk Özdalga, "Ben bir şey bilmiyorum. Açıklama yapılacaksa genel merkez yapar, bazı il ve Uçelere atamalar yapddı. Onlann da listesi yok. Hiçbir şey söylemiyonım" diye konuştu. KÜRKOCLirNDAN TEPKİ Muhalefet grubunun öncülüğünü yapan Celal Kürkoğlu da yaptığı açıklamada, Rahşan Ecevit'in partisinin kurucu üyesi olmadığ^nı söyleyerek "DSP Genel Başkanı, yasaları, ilkeleri ve siyasi gelenekleri pervasızca ayaklar altına alıyor ve büyük bir pişkinlik içinde olayı kamuoyuna cilalı sözcüklerie duyunıyor ise, bu rahat davramşını iktidar partisi ANAP ile olan yakınlaşmasına ve işbirtiğine borçludur. DSP, müdahale döneminin meyvesini yiyen ANAP ile siyaset sahnesinde kol kola dolaşmaktadır" dedi. UŞAK'TAN tSTtFALAR DSP Uşak İl Yönetim Kurulu Başkanı AU Osman Aşçı ile İl Yönetim Kurulu üyeleri Latif Korianaz, Ayvaz Koç, Ramazan Çakal, Mustmf» Kahya ve Merkez llçe Yönetim Kurulu üyeleri CcUl Ugnr, Ccmalettin Hadm, Hasan Hüseyin GiUsen ve tbrahim Demirel partilerinden istifa ettiler. Istifacılar ortak açıklamalannda "GeoeJ Başkan Rahşan Ecevit'ln «nlayiınaT taş ce yı ta nr ve kapnderi nedeniyie görevlerindeo aynldıklanm" belirttiler. (Baştarafı 1. Sayfada) ğişik önerilere de açık olduğu izlenimini edindikleri bildirdi. Ecevit, "Bu izlenimin doğnı mu yanlış mı olduğu, ancak uıasa başına otunınca anlaşılır" dedi. Rahşan Ecevit, konuşmasında SHP'ye, Erdal Inönü'ye, başına ve parti içindeki muhalefet hareketine cattı. DSP Genel Sekreter Vekilı Haluk Özdalga da anayasa ile ilgili görüşlerini açıkLarken, "kalıa yasaklann kaldınlması için anayasanın değiştirilmesinin kolaylaşünlmasun istediklerini, ancak bunda en büyük engeün SHP olduğunu" öne sürdü. özdalga geçici dördüncü maddenin referanduma sunulmasmın sakınca doğuracağını belirterek, "Ecevit maddesi " olarak bilinen anayasanın 76. maddesinin değiştirümesi gerektiği önerisini yineledi. Ankara'da Eti Sanat Meıkezi'nde toplanan Kurucular Kurulu'nu bir konuşmayla açan Genel Başkan Rahşan Ecevit, partililerin varhğının tüm yurtta büindiğini, genel seçimlerde büyük şanslan bulunduğunu, Mecliste de küçük fakat tutarlı bir gruba sahip olduklarıru anlattı. Basını sert, TRT'yi yumuşak biçimde eleştiren Ecevit, Hazine yardımından yararlanmaya başlar başlamaz bir yayın orgam çıkaracaklannı kaydetti, parti ıçmdekı muhaletet hareketini "12 kişinin saldınsı" biçiminde niteleyen DSP Genel Başkam, bazı kurucularm partiye üyeliklerini yaptuTnadıkları için kuruculuk sıfatlarımn kalktığını anlattı. Anayasa değişikliğinin öncülüğünün DSP'de olduğunu bildiren Ecevit, Seçim ve Siyasi Partiler yasalarıyla ilgili olarak başlatılan diyaloğun süreceğini umduğunu söyledi. Daha sonra kürsüye gelen Genel Sayman Yaşar Mengi, eski Sayman Celal Kürkoğlu'nun muhasebeci olmasuıa rağmen defterlerde hatalar yaptığını, partiden ihraç edilmesine rağmen de başına demeçler verdiğini, bu demeçleri verirken kaynakları nereden aldığım hayretle karşıladığını söyledi. Ecevit (Baştarafı 1. Sayfada) mirel'in arabasının önünde bir sure oynadı, Demirel gösteriyi gülerek izledi. Demirel Trabzon Atapark'ta toplanan kalabalık yuntaş topluluğuna konuşurken, 8 yıldır Trabzon'a gelememesinin nedenini, "aralarına duvar konması" olarak niteledi. Kimseden şikâyetçi olmadıklannı bildiren Demirel, özal'ın siyasi rakibi olmadığını vurgularken, "Bugun ıilke\i idare edenler bizim geçmişte kendileriyle siyasi mücadeie içinde bulunduğumuz kimseler veya heyetler değDdir. Kendileriyle şahsınuz için hiçbir meselemiz yoktur. Ancak, iilke çok kotü idare edilmektedir. Keşke metnleketi iyi idare elselerdi" dedi. Demirel yasaklan eleştirirken de, "Hiç zaman geçmiş değildir. Biz miinırtı zamancı değiliz. Bizim geçmişte bir şeyimiz varsa açıkça söylüyoram, işte yakamız yapışsııılar" diye konuştu. Demirel, anayasanın siyasi yasaklarla ilgili geçici 4. maddesinin bir ayıp olduğunu bildirerek, şunlan söyledi: "Bir adamın suçu varsa mahkeme edersin, öyle ceza verirsin. Ayıp olaa şudur, yasaklan millet koydu diyorlar. milleli kendi içinden çıkan. kendine senelerce hizmet etmiş insanlan mahkemesiz cezalandırnuş durumuna düşurmekür. Millete sordunuz mu geçici 4'ü koyarken? Kurduklan rejime bakın, niye kapattınız AP'yi? Niye kapattınız CHP'yi? Her partiden birkaç parti cıkanp milleti bölük pörçük parçalamak için mi? Burası hiç kimsenin babasının çiftliği değildir. Her birinizin benim kadar söz hakkınız var. Susmayın, susmayın." 23 Nisan nedeniyie "Egemenlik Milletindir" sözüniln sık sık yinelendiğine dikkati çeken Demirel, "Millele al işte bunlan seçeceksin. Bunlardan başkasını seçmeyeceksin denirse, bangi railli hâkimiyelten söz edilir" dedi. Bugün Turkiye*deki rejime hürriyetçi demokrasi demenin mümkün olmadıfını kaydeden Demirel, "Ülkeyi yönetenlerin bu rejime demokrasi demeleri başka şe> diyemediklerindendir. Çunkii böyle bir çarpık rejim kendilerini iktidar yapmıştır. Öyle ise rejuni çarptk yapan biz değiliz. Biz böyle bulduk demeleri iktidar sevgisioin eseri olabilir. Ancak, bunlann bu rejime demokrasi diyebilmeieri gülünçtür" diye konuştu. Konuşması sık sık "Başbakan Demirel", "Muhltşem Süleyman" sözleriyle kesilen Demirel, bugün ülkenin kötu yönetildiğini soylerken de, "Türkiye'nin kötu idare edilmesinden fayda uman \arsa şerefsizdir" dedi. Demirel, bazı vacandaşlardan kendisine gelen mektuplan da okuyarak, bugünkü kötü yönetimin faturasırun kendısine çıkanlmak istendiğini, bir vatandaşm, "Seçimlere üç parti girdi, bunlardan biri son döneminizin miisleşannın kurduğu parti. Ben senin adamın diye reyimi verdim. Zarar ve ziyanımı sizden talep edecegim" diye yakmdığıru bildirdi. Demirel, Karadeniz'de fındıkta radyasyon sorununa da değindiği konuşmasında, kötü yönetim nedeniyie radyasyonun Karadeniz köylusunu Çernobil olayının olduğu Kievdekilerden daha fazla sıkıntıya soktuğunu söyledi. "Vatandaşt hiç bilmediği, duymadığı. tanımadıgı radyasyonun ve bekerelin eline teslim ettfler" diye sözlerini sürduren Demirel, kimsenin "neme lazım" demeye hakkı olmadığını, aksi takdirde vebal altına gireceğini de vurguladı ve sözlerini şöyle sürdürdu: "Kul sıkışmadıkça hızır yettşmez. Sandık önuniize geliyor. O zaman böyle bir devrin defterini düriın, dunın. Kopuklan biz bağlaru, yaralan biz saranz. Etrafımızda toplamnız. Altı ay içinde biz sizi bu sıkıntıiann içinden çeker alınz. Biz altı ay içindetesirierihkselürecek şekilde mera leketi rayına oturturuz. Gelin meyvasız, gölgesiz ağaçlara gitmeyin. Ne olduğu, ne ettiği belli olmayanlann peşinden gitmeyin. Bu bir modern zulümdür. Zulme nza, zulme işliraktir. Ne yapalım mı diyorsun. Biz meşruiyetçiyiz. Sizi hor görenlere, size bunu reva görenlere sandıkta iyi bir ders verin. Kara göriinmüştür. Siya uşaklar siya. Demokrasi gemisini millet limanına rampa edeceksiniz. Bu devri kapatacak, yeni bir devir açacaksınız. Yeni ve aydınuk. bir devir onunüzde duruyor'' Demirel, konuşmasında "arkalannda bSr damla kan ve gözyaşı olmadığını" savundu ve "Kanı biz dökmedik ki, kan dökmeyi partililer önlemeyecekti ki, devlet onleyecekti. Devlet onleyememiştir" dedi. Türkiye'de 10 yılda bir bunalım yaşanmasının olağan duruma geldiğini de kaydeden Demirel, "Ben burada bunalımı eleştirmeyeceğim. Gerekirse onu da yapanm. Ama geçmişten ders alınır, geçmişle yaşanmaz" diye konuştu. Bindiği üstü açık Mercedes otomobilin önü karşılayıcı kalabalık vatandaşlar tarafından çökertilen Demirel'in Atapark'ta DYP'nin seçim oto büsü SUvari'nin üzerinden yapuğı konuşması 1 saat sürdü. Konuştuğu alanda, bir Türk sanat müziği şarkısının sözlerinden uyarlanan şu pankart dikkati çekti, "Hep aranan, hep özlenen, gelir diye yol gozlenen, yasaklansa bile çok sevilen bizden birisin sen Demirel." Süleyman Demirel'in Trabzon gezısi sırasında Vakfıkebir'in Beşikdüzü bucağında ANAP'lılann pankart asmak istemesi üzerine DYP'lüer ile ANAP'lılar arasında tartışma çıktı. Demirel'in konuşma yapacağı alan ANAP'klann "son zamanlann başbakanı en biiyiık Özal" ve "Başbakanımız Özal olacak, Beşikduzü'nü ilçe yapacak" pankartlarını asmak istemeleri üzerine Dmürerin beraberindekilerle DYP'lilerin ANAP'hlarla başlattıklan tartışma güvenlik guçlerince önlendi. GuvenJik guçlennin mudahaJesi üzerine pankartlann alana asılmasına engei olundu. Demirel, Akçaabat ve Vakfıkebirfde yaptığı konuşmalarda "kimsenin aründan koltuk ve sandalya almaya çalışmadıklannı" söyledi. Demirel gece>i Trabzon'da geçirdikten sonra bugün Trabzon ve Rize'nin ilçelerinde konuşacak. Bu gece de Hopa'da kalacak. Demokrasiden korkuyorlar (Baştarafı 1. Sayfada) Yürüyüşe saat 14.00'te Gar Gazinosu önünden başlayan ve 100. Yıl Bulvan'nı izleyen Turklş yöneticileri yaklaşık bir kilotnetre yürüyerek Cumhuriyet Meydanı'na geldüer. Türklş Genel Başkanı Şevket Yılmaz, alanda yaptığı konuşmada özellikle ANAP iktidanna çatarak, "Türk milleti yasaksız, engelsiz, insana ve insan baklanna saygıb, özgüriükçu bir duzen istemektedir" dedi. Şevket Yılmaz, özetle şöyle konuştu: "Bugünkü siyasal iktidar böyle bir düzene temetden karşıdır. İktidann en büyük korkusu demokrasidir. Siyasal iktidar, Türkiye'de demokrasi tüm kurum ve kurallan ile yerleştiginde bir dakika bile işbaşında kalama>acağını bümektedir. Bu sebepledir ki. sadece kendi inandıgı, kendi anladığı çerçevede demokrasiden yanadır. Türkİş siyasal iktidann bu tutumuna karşıdır. Bugünku siyasal iktidar, hem sosyal de\lele hem de sosyal adalet ilkelerine dayalı bir düzen kurulmasına karşjdır. Siyasal iktidar için sosyal de\le< ve sosyal adale< ilkeleri değil. uç beş holdingm, bir avuç sermayedarın menfaatleri önemlidir. Yıllardır ağır ekonomik sıkıntılar içinde degil misiniz? Peki siyasal iktidar ne yapıyor? Siyasal iktidar haksızlıklara, adaletsizliklere seyirci kalıyor." ANAP iktidanmn izlediği ekonomik politikamn çoktan iflas ettiğini de kaydeden Şevket Yılmaz, Türklş'in Uluslararası Çalışma örgütü'nün benimsediği ölçulerin kabul edilmesi gerektiği yolundaki isteklerine Başbakan Turgut Özal'ın kulaklanru tıkadığını vurguladı. Şevket Yılmaz şoyle devam etti: "Serbest toplu pazarlık olacak, grev hakkı onundeki engeller kaldınlacak, hür sendikacıhk yapılacak. Özal'ın, bu işine geünez. Çünkü, o holdingler, o korunan, kollanan bir avuç sermayedar kendisinden hesap sorar. Grevli serbest loplu pazarlık, hur sendikacüık, Özal'ın ve ekibinin korkulu riiyasıdır." Şevket Yılmaz, bugünkü dunımun böyle devam edemeyeceğinin her yerde haykırumasını isteyerek konuşmasmı şöyle tamamladı: "Sandık ortaya kondugunda bu siyasal iktidara gerekli dersi vermeliyiz. Öyle bir ders ki, bir daha kimse, mevdanlara ortadirek edebiyatı Ue çıkıp, kendisine inananlan, guvenenleri aldatamasın. Öyle bir ders ki herkese ibret olsun. Bu dersi vermek Iktisaden guçsüz kesimlerin yegâne umudu olan işçi örgütlerinin, Türktş'in dindedir. Bu çarpıkhga. koknşmuş duzene musaade edecek miyiz? Etraeyecegiz. Allahın izniyle bu arayışlanmızda. bu istekletimLzde mutlaka başanya ulaşacağız. Burada soylenenler, burada kalmamalıdır" dedi. Cansız miting (Baştarafı 1. Sayfada) Şevket Yümaz, hepsine teker te ker hos bulduk yanıtını veriyor. Şevket Yılmaz'a sonıyoruz: Sayın Başkan, böyle berkesin dini sıkmak, işçi lideri olduğunu talmak nasıl bir şey? Yılmaz yanıtlıyor: Tadı burada bu işin yoksa başka lürlu çekilmez bu çile. * * * Cumhuriyet Meydanı'nda miting öncesi bir kürsü, rengârenk baloncular, simitçiler ve arabalı köftecilerin dışında kimseler yok. Türklş'in eğitim arabasmdan alana arabesk bir ezgi yayılıyor: "Seni gönneye geldim Seni sevmeye geldim." * * • Şevket Yılmaz, Samsun Atatürk heykeline çelenk koymak üzere Samsun Türklş Bölge Temsilcüiğinden çıkarken, sağ cebinden siyah oltu taşından tesbihini çıkartıyor. Yüriiyüş koluna geçerken de ağzından "Disnüllahirrahmanirrahim" sözcüğu dökulüyor. **• Türklş mitingi sırasında yürüyüşü izleyen halkın tepkisi oldukça ilginçti. Sloganlar atarak Cumhuriyet Meydanı'na doğnı yürüyen işçileri etrafta biriken halk yalruzca Lzlemekle yetindi. Tek tük alkışlar, tek tük "Yaşa başkan" şeklinde bağırmalar gözlendi. Hatta, kortejin en önünde Şevket Yümaz'ın yarunda horon ekibinin oyunlar oynaması sırasında Türklş yöneticilerinin temposuna bile karşılık gelmedı. Etrafta toplanan halkın çok azı. miting alanına polis aramasından geçtikten sonra girdi. Türklş yürüyüşü, çift sıralı polis barikau altında gerçekleşti. Türkİş mitingine katılan işçiler yürüyüş alanına girmeden önce tek tek arandılar. Bu arada nasibıni Rize horon ekibi de aldı. Rize horon ekibi miting alanına kostümlerinin bir parçası olan bellerüıdeki kamaları bırakarak girdiler. *•• Şevket Yılmaz ve Türklş yöneticilerinin önünde giden Türklş eğitim aracından arada sırada slogan tekrarı yapıldı. Ancak bu sloganlar öndeki sıra tarafından çok sönük bir biçimde atıldı ve beklendiği şekilde dalga dalga yaklaşık 800 metre tutan yürüyuş kolunun sonuna ulaşmadı. Bu duruma sloganların da sonüklüğü bir ölçüde neden oldu. "En büyük Turkİş. başka büyük yok", "lşçiler yunisün demokrasi büyüsün", "Ekmek banş özgurlük" sloganları çok cılız bir biçimde yurüyüş koluna yansıdı. Bu sönüklüğü gören Türklş Genel Başkanı Şevket Yılmaz'ın yarundaki Türklş Genel Eğitim Sekreteri Mustafa Başoğlu, bir ara birden arkasına dönerek sağ yumruğunu havaya kaldırdı ve "Hükümel istifa" diye bağırdı. Türklş yürüyüşü ve mitinginin en çok lutulan sloganı, "Başbakan istifa" "ÖMI istifa" "Özal gitmeti, sodeşmeler bitmefi", "Özal, dışan. demokrasi içeri" biçimlerinde çeşitlendirildi. Yürüyüşün beklenenin tersine sönük bir biçimde gerçekleşmesini, bir ara yüruyüş sırasında arkadaşlarına dönerek görüşlerini açıklayan Türklş Genel Teşkilatlandırma Sekreteri şöyle değerlendirdi: "Can yok, organizasyon yok." Işkenceli (Baştarafı 1. Sayfada) Komiser Mazhar Budak, bu kez de işkence yaparak köylülerden rüşvet almak iddiası ile açığa alındı ve hakkında soruşturma başlatıldı. Haftalık Nokta dergisinin haberine göre, "ilginç işkenceli ve bonolu rüşvet olayı" şöyle gelişti. Yozgat'ın Ortaoba köyü muhtarı Hasan Aslan, bundan bir süre önce "tabanca" bulundurduğu savı ile Yozgat Silah Kaçakçılığı Şubesi komiseri Mazhar Budak'ın da aralarında bulunduğu bir tim tarafından gözaltına alındı. Bir süre işkence gören muhtar, daha sonra sakladığı tabancayı göstermek için evine getirildi. Ancak muhtar ve ailesinin bulamadığı tabancayı açık arazide Komiser Budak eliyle koymuş gibi buldu ve muhtar "kurtulmahk" olarak komiser Mazhar Budak'a 500 bin, ajan Dursun'a da 100 bin lira ödedi. Ancak daha sonra mahkemenin 1 yıla mahkum ettiği muhtar Hasan Aslan'ın komiseri şikâyet etmesi üzerine Budak, muhtara anlaşma teklif etti ve aldığı rüşveti bonoya bağlayarak taksitle ödemeyi önerdi. 4.5 ay hapis yatan muhtar Aslan, komiser Mazhar Budak'tan rüşvet parası için bonolan aldıktan sonra, durumu Cumhuriyet Savcılığına bildirdi. Yozgat Valisi Muhittin Keskin, soruşıurmanın surdüğünü ve soruşturmanın selameti için komiser Mazhar Budak'ın " a ç ı ğ a " alındığını söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle