19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/10 27 NfSAN 1987 EKONOMDE DIYALOG OSMAN VLAGAY Ketenci ve Ulagay sordu, Aker ve Selvi yanıtladu POLİTtKA VE ÖTESİ MEH3»IED KEMAL 12 Eylül döneıninitı hataları ders olıııalı Osman Ulagay ve Şakran Ketenci'nin Petroltş Sendikas! Genel Başkanı Cevdet Setvi ve Türklş Başkanlık Danışmanı önder Aker'le yapttklan söyleşinin ikinci bölümünü bugün sunuyoruz. ULAGAY Türk sendikacılığıııın bngttn gd«Hgi noktayı tartışmak için son yedi yüm gelişmelerini tardşmak gerekiyor galiba. Sii ne diyorsum z ba konuda S»yın Aker? AKER tşçilerin satın alma gücünün yan yanya azaldıjb. ve uğrunılan haksızlıkiann çok konuşulduğu son yedi yüı değerlendirdiğimizde ne görüyoruz? önce sanıldı ki 2364 sayılı kanun yürilrlükten kalkınca, 2821 ve 2822 sayılı kanunlar çerçevesinde bir seyler yapüabilir, işler düzelebilir. Ne zamana kadar? MGK'de hazırlanap taslaklann ortaya çıktığı ana kadar. Taslaklar ortaya çıktıgında görüldü ki, niyet hiç de demokrasiyi kunım ve kurallarıyla yerleştirmek değil, aksine işveren istekleri doğrultusunda sendikacılann pazarlık gücünü alabildiğine kırabilmek. Bununla birlikte bir de şuna dikkat etmek lazım. tşçi arasında da tabü birtakım psikolojik etkerüer söz konusu. tşçi, sendikasına güvenle bakıp sendikanın aracüığıyla bir şeyler elde edebilme umudunda. Soru şuydu: Bu kainuıüarla acaba bir şeyler yapüabilir mi? Ben öyle zannediyonıın ki, önce Türk sendikacılık hareketi, 282] sayılı kanun çerçevesinde bir yaşam sava$ı verdi. Ve o yaşam savaşı verilirken de yine çok önemli olacak olan 2822 sayılı kanun, belli bir süre gözden uzak tutuldu. Aslında kanunlann genel karakteri göz önilne ahndığuıda, belki 2822 sayüı kanunun ortaya koyacağı sorunları başında dikkat le tespit edip, üstüne yürürneye çaJışmak veya bu kanunla bu iş olmaz diye başlangıçta ayağa kalkmak doğru olabilirdi. Tabü, ayağa kalkmak derken, günün koşullannı da gözden uzak tutmamak lazım. Turkiye son derece baskılı bir rejim altında yaşamaktaydı ve nitekim 2822 sayüı kanun da ortaya çıktığında, Şükran Ketenci'nin belirttiği gdbi, beklemenin umulan sonuçlan vermeyeceği anlaşılmaya başlandı. Fakat orada tabü, mücadele hedeflerini iyi belirlemek lazımdır. Bir yanda işçinin acil olarak beklentileri vardır, bir yandan sendika yöneticüerinin bu beklentüere cevap verecek bir hareketlilik içüıde olması gereği vardır. Bu dengede sürekli olarak kimin kaybettiği, yani işçinin kaybettiği gerçeği var, ama bunda özellikle sendika yöneticüerini çok suçlayamıyorum. Çünkü sendika yöneticileri son derece ağır şartlar altında, acımasız yasal kısıtlamalar altında bir şeyler yapmaya gayret ettüer. Bu arada diyelim ki, grev noktasma gelinmesi ürkekliği... Ben hâlâ o urkekliği seziyorum. Ürkeklik belki realist temellere de dayanıyor. Yani, bunun esaslı bir araştırması, incelenmesi de yapılmış değil. Yani, sendikanuz ne kadar süreyle, özellikle bu şantaj ortarrunda bu grevi başanyla götürebüir? Bu sorunun cevabı tam olarak verilmiş değil. Çünkü demin söylediğim gibi iki tane ağır şantaj konusu var: Bir tanesi, hükümetin grevi erteleme yetkisini elinde tutması ve bunu her an kötüye kullanma ihtimali. Ertelenen grevin, yapısı ve çalışması büinen YHK'ye intikal ettirilfnesi gerçeği. Bütün bunlann caydıncı etkiler yapmadığını ileri sürmek bence gerçekçi olmaz. Caydıncı olmuştur. Kaldı ki, sadece bunlarla sınırlı değü. Hükümet aynı zamanda yasanın kendisine tarudığı bazı yetküeri kötüye kullaruyor. Hükümetle uyuşmazlık içine giren, greve kalkışan, sendika, idari ve mali denetim adı altında derhal baskı altına alınmıştır. Yönetici seçilebilmek için en az 10 yıl işçi olarak çalışmış olma koşulu, sendika yöneticileri aleyhinde kullanılmaya başlamışür. Başbakan, grev yapüan, greve gidüecek iş kollannda derhal ithalata gidileceğini açıklamıştır. Bütün bunlarla işçinin ve sendikanın pazarhk gücünü kısıtlama girişimleri, sanınm başanlı olmuştur. Şu anlamda söylüyorum: Bugün bütün bu sorunlan bir çırpıda yaygm grevlerle çozebilmek mümkün müdur? İşçi buna hazır mıdır? Bir defa grevler yaygın olabilü mi? Sorun burada. Biz bunu denedik. Ikincisi yaygın hale getiremediğimiz, toplu olarak uygulayamadıgımız takdirde, başan şansunız ne olabilir? Bu da değerlendirildi. Ve çoğu kez, özellikle grev yasaklannın son derece geniş tutulması karşısında başannın sınırlı olabileceği kaygısı hemen tüm sendika yöneticilerinde belli dönemlerde egemen oldu. Işte, Petrollş bu sefer bu düşünceye, yerleştirilmeye çahşılan bu zihniyete meydan okuyor. Saym Ketenci'nin belirttiği gibi, daha önce de birtakım işçi örgütleri aynı yolu seçtiler. PetrolIş'in kavgasının önemli yönü, işyerleri itibanyla yaygın olması. tşçi itibarıyla katüımın büyük olması ve nihayet Türkiye'de en ziyade işçiyi temsU yeteneğıne sahip olan Afcer: 12 Eylül döneminde Türk sendikacılık hareketi 2821 sayılı Sendikalar Kanunu çerçevesinde bir yaşam savaşı verdi ve yine çok önemli olan 2822 sayılı Toplu Sözleşme, Grev ve Lokavt Kanunu belli bir süre gözden uzak tutuldu. Aslında 2822 sayüı kanunun ortaya koyacağı sorunlan daha başından doğru tespit edip üstüne yürümek, "Bu kanunla bu iş olmaz" diyerek ayağa kalkmak, belki daha doğru olabilirdi. Selvi: 12 Eylül dönemindeki uygulamalara ve yasal düzenlemelere gerekli tepkinin gösterilmemesi, sessiz sedasız bekleyerek ve başkalarını suçlayarak sorumluluktan sıynlmaya kalkışılması tabanın sendikaaya güvenini sarstı. 282122'de yer almayabilirdi, veya bu şekliyle almayabüirdi. 2495 ciddiye ahnmadı. Binlerce işçi sendikasız bıraküdı ve arkasmdan 283 ve diğer yönetmelikler çıkü. Işte bunlan sessiz sakin beklemenin, alışkanlık haline gelmiş olarak başkasını suçlayarak kendi sorumluluğundan sıynlmaya kalkmamn sonucu tabandaki güven yitirildi. Elbette, bugüne kadar bu rahat olmayabilirdi, ama bir aktivite, bir mücadele gayreti o günün koşullannda ciddi olarak gösterilebilseydi, tabanda güven elde edilecek ve bugün, sorun olarak gördüğümüz olaylann bir kısmı ortada bulunmayacaktı. Ve bundan sonraki mücadeleler derli toplu ohırdu. Bu gilvenin yitirilmesi, karşı tarafa, yani iktidarla bütünleşmiş sermayeye alabildiğine ünkânlar verdi. öyle oldu ki, 2030 yıl sonrasmın hesaplannı bu fırsatı değerlendirerek şimdiden yapmaya başladılar ve en ufak bir taleplerine bile ciddi biçimde engel görülmemesi onlann bütün haklan gaspetmesine fosat verdi. tşte bu boşluğu affetmek mümkün değil. Bu boşluk zamanında giderilebilirdi. Grev haklan ortadan kaldınldı. Buna niye tepki gösterilmedi? Gününde söylenmeye calışıldı hepsi. Yani sınırlı haklardan gününde yararlanma cesareti veya gereği görülmedi. Bunlar bizim hazırladığunız olumsuzluklardı. tşçi hazır rru, değil mi bu çok söylendi. Ben işçinin o günden beri hazır olduğuna inanmaktayun. Yeter ki, yönetici hazu olsun, yeter ki, işçi yöneticisine güvensin. Çünkü yaşadığı olaylan artık iyice görmeye başlamıştı. Ciddi bir biçimde götürülebUseydi... İki grev olayına gelince, grevler elbette yaygm yapılmalıydı. KtT'lerde nasü enflasyonun altında milyonlarca işçininkini koskoca sendika bağlayıp gecti. En tabü haklanm bile kullanma imkânı bulamadüar. Grev olan yerde, bü"likte greve çıkıp bu haklı nedenleri ortaya koymak için işçi hazırdı. Bunlan değerlendirmediler. Yaygmlaşması gereklidir. Zaten bizim bugüne kadarki endişelerimiz işgüzarhk yapma, tekbaşına bir şeyler yapmaktan oluşmaktadır. Ama ne yapalım ki, bu noktaya gelindi. Grevlere gelince, eğer sendikalar grevlerin para ile mutlak yapüacağına inamyorsa, bunun grev mücadelesini sadece sendikalann ekonomik gücünü, grev odeneğiyle, yani bu parayla grev yaptıracağırn düşüncesi yerleşirse, bu noktadan hareket edilirse, Türkiye'de 30 yıl daha grev yapma olanağı yoktur. Çünkü hiçbir sendikanın yıllarca sürecek yaygın, çok büyük bir grevi para desteğiyle sürdürmesi olanaksızdır. Ve 50 yü da bu boyle olmayacaktır. O zaman bundan vazgeçmek lazımdır. Onun yerine, sınırlı da olsa dayanışma zorunludur. Bu dayamşma işçi sınıfının disipünini, onurunu zedelemeden yapümahdır. O sokaklarda kutunun içinde para toplamayı ben dayanışma olarak görmüyorum. Ama bizde daha ciddi bir dayamşma geleneği yok. Bu oluşturulmahdır. Bunu samyorum günü geldiğinde örnek vermeye, Türklş Konfederasyorumuzla da konuşarak yerleştirmeye çahşacağız. Bu alışkanlık hjiline gelmelidir. Dayamşma zorunludur gereklidir. Ancak grevin başlaması için parayı önemli faktör olarak kabul ettiğimiz zaman kimse greve çıkamaz. KETENCİ Sayın Aker, 1980 sonrasındaki aygulamalar bep işçilere kayıplar getirdi ve şimdi de bir kiıiüenme noktasma gelindi. "Artık bir şeyler yapalım" diyen bir sendikal hareket var, ama bana göre daha ne yapacagına tam karar verememiş. Türk sendikacılık hareketi bu açmazdan nasıl çıkacak? AKER Efendim, ben öncelikle bu kilitlenme sözcüğüyle ifade edilen ve tepki karşısında artık bir şeyler yapma ihtiyacı diye nitelendirilen yaklasıma tam katılamıyorum. Şimdi bir sıkıntı var. Bu bir gerçek. Bu sıkıntı da Türk sendikacılık hareketinin karşısına sistemli ve ciddi biçimde ve belli dönemlerde de askeri yönetimin kendisine özgü davramşlanndan güç alarak daha sonra yasalaria yıpratma kampanyasıyla desteklenerek sistemli bir biçimde sendikacının karşısına çıkanlmıştır. Sendikacüann sonmlan var. Yani işçilerin ekonomik, sosyal haksızlıklanm konımakla görevli olan yöneticüerin büyük sorunlan var. Sonınlann üstesinden gelme çabasında. Gerçekten temsil ettiği insanlarla aralannda çok büyuk bir kopukluk var mıdır? Bu abartümakta mıdır, kopukluk varsa salt bu sendikalann özellikle yöneticilerin işlevlerini tam manasıyla yerine getirememelerinden mi kaynaklanmaktadır? Bütün bu sonınlann cevaplanm bir anda bir genellemeyle verebümek hatalı olabilir. Ama gözlemdir, bu konularda çok bilgili ve araştıncı bir hüviyetle hareket eden, diyeüm ki, Saym Ketenci'nin gözlemidir. Ben Türktş'in başlattığı hareketi sadece taban baskısı karşısında bir çare aramak olarak değerlendirmiyorum. Belli hedeflere ulaşabilmek için belli araçlar vardır. Bu araçlar içinde seçimler yapılıyor. Bunlar birtakım dengeleri gerektiriyor. Yine belli eylemlerin belli dozlarla uygulanması, bir başka gerektir. Böyle bir arayış var. Bu arayışı bugün Türklş toplumunu oluşturan sendikalann yöneticileri, mitingler, protesto yürüyüşleri şeklinde ortaya koyuyorlar. Ama bu, özellikle 1980'lerdcn bu yana yapüan diğer girişünlerin önemsiz olduğunu, yahut yersiz olduğunu ortaya koymaz. ULAGAY Pekiyi bu sözünü ettiğiniz çabalar yeterince başanlı oldu mu sizce ve bondan sonrası için oe düsünüyorsuauz Sayın Aker? AKER Bu çabalar belki kısmen başansız kalmışür, çünkü siyasal iküdann, sendikalara tahammülü yoktur, demokrasiye tahammülü yoktur. Siyasal iktidann demokrasinin kurum ve kurallanyla verleştirilmesinden yana olmadığı görülmektedir. ıktidar belli bir kesimin, özellikle iktisaden güçlü durumdaki bir azmüğın haklanm ve çıkarlanm konıma ve geliştirme peşindedir. Böyle olunca ve özellikle başbakan bir işveren örgütü genel başkanı gibi hareket ettiği sürece, bu çabalardan belki başan beklemek hatalı olabilirdi. Ama bu çabalar' sarf edilmemeli miydi? Cevabım hayır. Elbette ki sarf edilmeliydi. Şimdi ikinci platformda ne görüyoruz? tkinci platformda biz meseleyi sadece toplu pazarhk düzeninin aksakhklanyla irtibatta olarak da görmüyoruz. Eylem planı dikkate alındığında şu yönler ağırhk tasır. Turkiye çapında işçinin olduğu her yerde yaygın protesto girişimleri, toplantı, gösteri yürüyüşleri, mitingler.. Yani ilkönce örgutlenme ve arkasından da düşüncenin örgütlenmesi ve düşüncenin yaygmlaştınlması. Çabanın temelinde bu yatıyor. Onun ötesinde siyaset yasağına rağmen, bir siyasal eylem içinde bulunulması. Kim işçinin yanındadır, kim değildir? Hangi Güvenliğin Soruşturtnası... Meclisle TÜRKİŞ'in arası ne kadar ki? Olsa olsa birkaç yüz metreyi aşmaz... Barikatlar kuruyorlar, işçileri Meclise gitmekten alıkoyuytjrlar. "Neden yapıyorsunuz?" "Yasalar var." Öğrenciler yürüyüş yapmak istiyoriar. Görevliler copluyorlar, gözaltına alıyorlar. "Neden yapıyorsunuz?" "Yasalar var." Anladık yasalar var da demokrasilerde yasalar yürüyüşleri kolaylaştırmak, gösterileri çabuklaştırmak, engeller varsa kaldırmak içindir. Daha açıkçası demokrasiyi kullanmak için yasalar çıkar. Bizde tersine demokrasi işlemesin diye yasalar yapılmış, tuzaklar kurulmuştur. Böyle olunca da bizi demokrat saymıyorlar. Ortak Pazar'a girmek istiyoruz, böyle yaparsak almazlar. Demokrat değilsiniz derler. Bir de Ortak Pazar'ın konumunda yanılıyorlar. Sanıyorlar ki Ortak Pazar sadece zenginler, sermayeciler, işadamları içindir. Unutuyorlar ki Ortak Pazar'ın içinde işçiler, sendikalar, sosyalistler, sosyal demokratlar, komünistler de var. Birisiyle anlaşır gibi olursun, ama ötekine toslarsın? Ortak Pazar'a girmede başlıca engellerden biri de güvenlik soruşturmasıdır. Bir yurttaşı alıyorsun, güvenlik araştırması sarmalına sokuyorsun. Gizli araştırmanın arasında ne manitalar var. Yurttaşı dışlıyorsun. Doğal yurttaşlıktan öteye itiyorsun. Yurttaş bir daha bu manitadan yakasını kurtaramıyor. Ondan sonra da diyorsun ki, bizde demokrasi var, özgürlük var, insan haklan var, hukuk var... Bir bu güvenlik soruşturmasından ötürü almazlar bizi ATye, ne diyorsunuz? Soluyarak odadan içeri girdi: "Görmüyor musun şu oianlan?" "Görüyorum." "Dövüyorlar, sovüyoriar gene gençleri.." Olacak bütün buniar..." "Ne demek olacak, hiç ders almayacaklar mt?" Dövenler, sövenler gitmediler ki, bir kıyıya çekilmiş bekleşiyorlardı, fırsatını buldular yeniden geldiler." "Hadi Demirel'i biliyoruz, yanar döner... 'Dün dündü, bugün bugün', der kıvınr. Ya senin Cindoruk'a ne diyorsun? Gencecik adam böyle mi konusur?" "Ne demiş Cindoruk?" "Yasaklar kalksın derken demokratik hakların korunmasını Istiyoruz. Faşist, teokratik, marksist partHer düzeni bozmak isterler. Biz bütün ihtilalci akımlara karşıyız. Yasaklann kalkmasını savunurken, siyaset yasağı kalksın diyoruz. S/yasef yasağı konanların hiç bir ihtilalci değildir. İhtilali savunmamışlardır." "Anladım Cindoruk'un ne demek istediğini... Kendine gelince partiler ihtilalci oluyor. Kökenine baksa MC hükümetlerini kuran kimdi? Yanına ırkçıları, şeriatçıları, faşist ve teokratik partileri alan kimdi? Dahası var, bunlan yanına alarak iki kez ihtilali davet eden kimdi? İki kez ihtilal davetçisinin demokrasi ile ilintisi ne denli olur? Bunları unutur görünüyorlar." "Çok iyi söyledin de ne olacak sonu?" "Demokrasi böyle kurulmaz. Kimse tek başına demokrasiyi kuramaz. Demokrasi, ancak demokratik düzeni gönülden ısteyenlerin ortaklığı ile kurulur. Biz böyle demokrasi istiyoruz, ötekiler şöyle demokrasi istiyor denirse demokrasi kurulmaz. Düşünce özgürlüğünü 141 ve 142'inci maddeler kısmıyor mu? Düşünce özgüriüğü kısılıyorsa demokrasi olmaz... Öyle ise ben 141 ve 142 kalkmadan demokrasi kurulsun demek, işi yokuşa koşmaktır. 163 de öyle... Adam örgütlenecek, bunun içinde din olmuş, olmamış sana ne? Düşüncesine, inanışına ne karışıyorsün? 163'üncü maddeye iş gelip dayandı mı bunlar kaytarırlar. Ama dini de, imanı da sırası geldiğinde sermayeci iktidarı için kullamrlar. Koalisyonlar oluştururlar." "Sonunu nasıl görüyorsun?" "Bunlar gerçek demokrasi kurmak istemiyorlar, kendi yasaklarını kaldırmak için geveliyorlar." Petroltş Genel Başkanı Cevdet Selvi (solda), Turktf Bafkanbk Danifmanı önder Aker (sağda). Türklş'in üyesi sıfatıyla bu kavgayı başlatmış olmasıdır... KETENCİ Ben burada uygulama pratigi acıandan Saym Setvi'yc şunu sormak istiyorum: Şimdi 19S4'ten sonra oygtdmnan grevlerde öyle uygolama örnekkri oldu ki, bazen yasadışı grer nokUsına dnşülmiiş oldu, bazen taşeronlaria grev kırüabildi. Bütün uygulamalar aslında bu anayasa ve yasalaria ne kadar zor grev yapüabilecegiııi gösterdi. Öte yandan, Türkiye'de benüz anayasa ve yasalann degişecegıni gösteren bir ortam yok. O zaman sendlkalararası dayanışma ön plana çıkıyor, ama orada da yasal engeller var. Aynca greve gttmek bütün sendikalar için çok ciddi bir mali sornn. Bunun dışında moral sorunu var, grevdeId işyerinde Od grev gözcüsü, fonksiyonsuz tek başına kalıyor. Yani grevlerin başan şansı hftlâ çok sınırlı deftil mi bu uygulamalar altında? SELVİ Tabü, bu anayasa ve yasalann çizdiği sırurb çerçeve içersinde, lusıtlanmış sendikal haklar içersinde çok başanlı, güzel bir grev yapıhyor, hiç engel yok, falan gibi bir yanılgıya düşmek mümkün değil. Çok ciddi güçlükleri var. Fakat biz, 1980'den sonra 500 kişilik bir ilaç fabrikasında da grev yapmıştık. O bizim için bir tecrübe ounuştu, deneme olmuştu. O gün de birtakım boşluklan ve zorluklan görmüştük. Ondan da yararlandık. Bundan 22.5 yıl önce ilk grevi Petrollş yapmıştı. Gerçekten bir denemeydi. O günün şokunda, o günün kuşku ve endişesinde herkes gibi etkilenmemek mümkün değüdi. Ama, bunu bir örnek olarak görmek gerekiyordu. tki seçenek var bugün sendikaalann önünde. Temsil ettiğiniz insanlann ekonomik, sosyal haklanm konımak ve geliştirmek, sorumluluğunuzu yerine getirmek için S e l v i : Bugün sendikacının önünde iki seçenek var: Ya güçlükleri kabullenip sessiz kalacaksımz ya da temsil ettiğiniz insanlann ekonomik ve sosyal haklanm konımak ve geliştirmek için, bütün risklerini göze alarak sorumluluğunuzu yerine getireceksiniz. Bana göre bu ijcinci seçenek mutlaka kullanılmahdır. ne yapacaksımz? Ya gtlçlukleri kabullenip sessiz kalacaksımz veyahutta riskini alıp o sonımluluğu bütün güçlüklere rağmen yerine getireceksiniz. Bana göre, ikinci seçenek mutlak kullanılmakdır. Çünkü o yasalar, bu güçlükler düşünülerek sessiz kalındığı zaman bunun istikrar olduğunu, bunun memnuniyet ifadesi olduğunu televizyondan dinlemek zorunda kalınz. Birtakım çevrelerin bunu istismar ederek, bunu kullandığını görmek mümkün ve rahatsız edici bir olay. tnsanlar, işçiler kıvnm kıvnm kıvranırken, onlar memnun gibi bir görüntü, elbet bu yasalann değişmesi doğrultusunda, sıkmtüann yansıması doğrultusunda bir sonuç vermeyecektir. Onun için çare, gerek yasalan değiştirmek, gerekse güncel olarak yaşanan olumsuzluklardan bir nebze olsun kurtulabümek için mücadeleydi, riski almaktı. Aslında sendikacüann büyük bir çoğunluğu, elbette 198O'de, bütün halkımız olduğu gibi işçi sınıfı örgütleri de birçok baskı altında, hatta saşkınlık içinde kaldı diyebiliriz. Çok yönleri var, onu açmaya gerek yok, ama şu bir gerçek ki, anayasa açıklandığı andan itibaren sağlıklı bir değerlendirme imkânına sahip her insanın, sonımlu insanlann, o günü, bugün gibi görmesi mümkündu. Aslında meydan boş değildi. Mesela, bir 2364 sayüı yasanın Yüksek Hakem Kurulu'na gününde tepki gösterebüseydik, YHK, A k e r ; Türktş toplusözleşmeleri, bağlı sendikacılık anlayışının yeterli olmadığını tespit etmiş ve daha geniş boyutlu bir mücadele içine girmiştir. Türkiye'de ekonomik düzeni olduğu gibi değiştirmek, yapısal sorunlan çözecek atılımlar içinde olmak lazımdır. Bunun için de önce ANAP zihniyetini yıkmak gerekmektedir. Bunun kitlelerce doğru bir şekilde tespitine yardımcı olunması da çok önemlidir. İçinde bulunduğumuz ekonomik sistem içersinde, işçinin ücret düzeyini yükselteceksüıiz, aracuuz toplu iş sözleşme müessesesidir. Binaenaleyh, onu bir tarafa itemezsiniz. Ama sadece onunla işçinin çıkarlannı tam olarak koruyabilir misiniz? Güvence altına alabilir misiniz? Bunun cevabı hayır. öyleyse ne yapmak lazımdır? Türkiye'de diyeüm ki ekonomik düzeni olduğu gibi değiştirmek lazımdır. Türkiye'nin yapısal sonınlanm çözecek atüımlar içinde olmak lazımdır. Çünkü ANAP zihniyetini kesinlikle yıkabümek lazımdır. Çünkü ANAP zihniyeti çok şey ifade etmektedir. özellikle, çalısan kesunler aleyhinde. Bu zihniyet nasü yıkılacaktu? Bu zihniyetin yıkılmasında kimlerle birlikte hareket edilecektir? Bütün bu sorulann cevaplan, zannediyonım, kendi dinamıği içinde olaylann akışı içinde bilirginleşecektir. Belli bir aşamadan ziyade elbette aşamalan var. Ama belki birinci problem şuydu: Toplusözleşmelere bağh sendikacılık anlayışının yeterli olamayacağuıuı tespit edilmiş olması. Ve daha geniş boyutlu bir mücadele içine girilmiş olması. Ben bugün Türktş'in karannı o çerçevede değerlendiriyorum bir teknisyen olarak. ÇAUŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL engel yoktur" Soru: 22 Nisan 1%5'te işçi statüsünde çalışmaya başladığım işimden kendi isteğimle 1 Aralık 1970'te aynlarak gene aynı gün 1 Aralık 1970'te ve bu kez memur statUsünde çalışmaya başladım. 5 yıl 3 ay memuriyetten sonra yeniden sigortalı olarak işçi statüsünde çalışmanu sürdürdüm. Eraekli Sandıgı'nda geçen hizmetlerim de Sosyal Sigortalar Kurumu'na aktanldı. Ancak, memuriyette geçen 5 yıllık süre için kıdem tazminatı ödenmesinin söz konusu olamavacağı ilgilüerce belirtildi. Gerekçe olarak da "tstifaen aynlmış bulunduğundan bu sürelere kıdem tazminatının ödenmesi yasaca mümkün değildir" denildi. Bu sürenin kıdem tazminatını alabilmem için ne yapmam gerekiyor? t.Z. IÇEL İLAN ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI'NDAN Mülkiyeti Bdediyenüze ait Sınhıye Köprüsü altındaki 63 adet dakkânda 18.5.1987 18.6.1987 tarihleri arasında Gıda Fuan açılacaktır. 1 Her türlü gıda ve temizlik maddeleri (kunıyemiş, ıtriyat ve parfümeri hariç) maddeleri rcyonu 52 adet. 2 Baharat reyonu 2 adet. 3 Pasta şeker ve şekerteme reyonu 5 adet 4 Kasap reyonu 4 adet ayrümı; bulunmakıadır. Bölümlerin herhangi birisi için yeterli istekli olmazsa en fazla aynlmış bölüme aktarüacaktır. İSTENİLEN BELGELER: 1 Imalatçı veya toptancı olduğuna dair meslek kuruluş belgesinin gazete ilan tahhinden sonraki tarihli asb. 2 Halen faaliyette bulunduğu dükkân için açma izin belgesi veya küşat veya Bclediye vergi levhası noterden tastikli sureti. 3 Vergi levhası noter veya vergi dairesinden tastikli sureti. 4 tmalatçı firmalar için dunımlanru belgeleyen son altı ayhk kapasite raporu. 5 Halen kestigi fatura ye fiş Orneği. 6 Finna ve şirket yetkilileri için imza sirkoleri ile şirket sözleşmesi. KAMU VE YALN1Z KOOPERATİF BİRLtKLERİ: 1 İmza sirküleri ile ana sözleşmesi. 2 Basbayüik dunımunda; yetküilerce verilen yetki belgesi ash ile tastikli basbayüik sözleşmesi. 3 Birlik veya başbayinin halen faaliyette bulunan dükkânlanna ait küşat veya dükkân açma izin belgesi veya Belediye Vergi levhası tastikli sureti. tstekli finnalann yukanda belirtüen belgelerin tamamı ile birlikte en geç 8.5.1987 tarihi mesai bitimine kadar Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Daire Başkanlıgı Turizm ve Sosyal Işler Şube Müdürlüğü'ne (Gençlik Parkı Nikah Salonu girişi Tel.: 311 30 80) basvurmalan gerekmektedir. Dükkânlann yer belirlenmesi noter huzunında 13.5.1987 tarihinde saaı 10.00'da yapılacakür. (Yer: Sosyal Hizmeıler Daire Başkanlıgı Tiyatro Salonu Gençlik Parkı Içi) NOT. 1 Müracaat dilekçesi (Form ve Sözleşme) 10.000: TL. karşüığı Müdürlügümüzden verilecektir. 2 Müracaat dunımuna göre aynlan dükkân adedi azaltılıp çotahüabilir. Basın: 17313 GEBZE İCRA TETKİK MERCtt HÂKİMLİĞİ İLAN Esas No: 1985/55 Davacı Holantse BankÜni N.V. Istanbul şubesi tarafından davahlar icra dairesi ve Sadık Kahvecioglu, Fazü Bingöllü aleyhlerine mahkememize açılan satış iptali davasının yapüan açık yargılaması sonunda: Davacı Fazıl BingöUü adına kayıth Gebze, Kalburcu köytl, Çukurcak mevkiinde 15 pafta, 1708 parsel, 19 ciltte kayıtlı taşmmaz 1. derecede alacaklı bulunan davaa sirkete ipotekli bulundugundan icra memurlugunun 1981/860 esas sayüı talimat dosyası Ue satüdığından davacı şirket tarafından satışın iptaline karar verilmesi için •açüan dava red olunmustur. 1$ bu karar ilgili Fazıl BingöUü'ye tebligat yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 30.1.1987 Basın: 4234 BlTTt İLAN Nfc A ^ I Y E HUKUK HAKtMLİĞFNDEN Dosya No. 1987/11 Davaa lznik Elbeyli K.den Hatice Goçer tarafmdan davalı esi Tahsin Goçer aleyhine açüan şiddetli geçimsizlik nedeniyle bosanma davasının yapüan yargılaması sırasında; Davalıya dava düekçesinin ve davetiyenin tebliğ edilemediğinden ilanen tebügine karar verilmekle davah Tahsin Göçer'in 2.6.1987 günü saat 09.00'daki durusmaya bizzat gelmesi, veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi, belirtüen gün ve saatte durusmaya gelmediği veya kendisini bir vekille temsil ettirmedigi takdirde yargılamaya devam olunacagı ve yokluğunda karar verileceği Uanen dava dilekçesi yerine kain olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 18288 GOLÇUK SULH HUKUK HAKİMLİĞI'NDEN Dosya Np: 1985/299 Davaa Hasan Alukan vekili Av. Kurtulu; Keçeci tarafından davalı Fatma Zehra Anger aleyhine açüan trafik kaydının ve mülkiyeünin devri davasının yapüan duruşması sonunda: Mahkememizden verilen 3.12.1986 tarihli karar, Fatma Zehra Anger'in gıyabında verilmiş olup 06 SL 283 plakalı 1978 model, Motor No: 022105304, Şasi No: 4631623 nolu aracın trafik kaydının Doğan Sokak No: 14/25 Kartal/tstanbul adresinde ikamet eden davacı Hasan Altıkan'a geçmiş olduğunun tespitine, 8000 TL yargüama masrafının davahdan tahsUine, davacı vekiline 5000 TL ücreti vekâlet takdirine, bakiye 3500 TL harcın davahdan tahsiline, yargıtay yolu açık olmak üzere davaa vekilinin yüzüne karşı davaumn gıyabında verilen işbu karar, gazete Ue ilan edildigi tarihten sekiz gün sonra kesinleşeceginin ilanen tebliğine. Basın: 18425 y ANTALYA ASLİYE 2. HUKUK HÂKİMLİĞİ Esas No: 1986/174 Karar No: 1987/135 Habibe Yiğit tarafından Mehmet Erşan Şaylak hakkında açılan velayet nezi davasının yapüan yargılaması sonunda: Istanbul Fatih ilçesi, Fener Hacı llyas Mah. C.53/1, S. 39 ve 14 kütük sıra numarasında nüfusta kayıüı Gülşen ve Mehmet Erşan Şaylak'tan dünyaya gelen 24.1.1972 doğumlu Merve Şaylak'ınvelayet hakkmın, babası Mehmet Erşan Şaylak'tan, M.K.'nin 274. maddesi nazara alınarak, nezine, kararın vasi tayini için Sulh Hukuk Hâkimliğine gönderilmesine, 11000 lira ücreti vekâletin davahdan alınarak davacıya verilmesine 5.3.1987 tarihinde yargı yolu açık olmak üzere karar verilmiştir. 7.4.1987 * Basın: 17890 YENÎMAHALLE ASLİYE 3. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 1986/236 Davah: Ali Çetin Davaa Ahmet Vesim Katabaş vekili tarafından aleyhinize açüan istirdat davasının yapüan açık yargüamasında; Davalı adına çıkanlan tebligatlar kendisine tebliğ edilememiş ve adresi zabılaca saptanamamış olduğundan bir dahaki duruşma günü olan 27.5.1987 günü saat 10.45'te mahkememizde tüm delilleriniz ile birlikte duruşmaya gelmediğiruz takdirde H.M.U.K.'nun 213 ve 337 maddeleri gereğince yokluğunuzda tahkikat ve yargılamaya devam edilerek hüküm verüecegi teblig olunur. 24.2.1987 Basın: 18435 İLAN İZMİR 7. ASLtYE HUKUK HAKtMLIĞI'NDEN Dosya No: 986/822 Davacı Cemile Tarhanacı vekili Av. Yavuz Anıl tarafından lzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde Ahmet Hancıoğlu aleyhine açüan tapu üzerindeki şerhin iptaü davası, 1986/807 esas 1987/305 nolu karan Ue mahkememizdeki dava Ue birlestirilmiş olup duruşma 14.5.1987 günü saat 10.15'e bırakılraısür. Davabnın açık adresi büinmediğinden, Uanen tebligat karan verilmiş olup davalının yukanda belirtüen gün ve saatte lzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde hazır bulunması ya da vekü tayin enirmesi, hazır bulunmadığı takdirde yargılamaya yokluğunda devam edileceği ve hüküm verileceği Uanen tebliğ olunur. Basuv. 18528 YANIT: Yazımıza konuya ilişkin Yargıtay kararlanndan özetler vererek başlayalım. "İstifa ile sonuçlanan memuriyette geçen sürelerin kıdem tazminatı açısından değerlendirilmesine yasal bir engel bulunduğu söylenemez." (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 29.4.1980 tarih 3408 Esas ve 5110 Karar) "tşçi yeni kamu kuruluşuna önceki kamu kuruhışundaki bizmetini bildirerek iş istemiş ve önceki kamu kuruluşuna da keza dunımu bîldirmiş ise burada gerçek anlamda bir istifa yani işi terk iradesinden söz edilemez ve kıdem tazminatı ödenmesinde bu dunımun degerlendirilmesi gerekir." (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 15.11.1983 Tarih, 6753 Esas ve 9284 Karar) Yazımızı, geçen yıl yitirdiğimiz Yargıtay Onursal Baskanı Mustafa Çenberci'yi bir kez daha saygı ile anarak ve bu konudaki görüşünü "İş Kanunu Şerhd" yapıtmdan aktararak noktalayalım. "Bu durumdaki işçilerin kıdemi, bütün kamu kunıluşlannda geçirdikleri hizmet sürelerinin toplamıdır. Bu hizmetlerinin 'T.C Emekli Sandığı Kanunu ve Sosyal Sigortalar Kanunu'na veya yalnız Sosyal Sigortalar Kanunu'na tabi olarak' geçmiş olmasının bu yönden önemi yoktur. Giderek, işçinin kamu kuruluşunda daha önce memur olarak geçen hizmet süreleri dahi kıdemine sayılır (İK m. 14. F.4). Böylece, o tarihte yürürlükte bulunan 1214 sayılı kanunun 15'inci maddesi Ue koşutluk (= paralellik) oluşturulmakta, kamu kuruluşlarındaki İstihdam statüleri tüm hizmet siıresi içinde ister nzası ile ister rızası dışında degisikliğe uğramış kişilerin tüm hizmetinin degerlendirilmesi', bir başka anlatımla, 'hizmet birleştirilmesi suretiyle 506 sayılı kanuna göre yaşlüık veya malüllük aylıgı alarak işinden aynlan işçilerin de daha önce memurluk statüsünde geçen hizmetlerinin kıdem tazminatı bakımından bir kayba uğratılmaksızın degerlendirilmesi sağlanmaktadır.' II. Yargıtayunıza göre, istifa ile sonuçlannuş memurluğa ilişkin hizmet sürelerinin göz önünde tutulmasına yasal engel yoktur." İHTtYAÇ FAZLASI MAKİNE VE MALZEME SATILACAKTIR. 1 Müessesemizde mevcut ihtiyaç fazlası makine ve malzemeler, 20 Mayıs 1987 Çarsamba günü saat 10.00'da açık pazarhk suretiyle satüacaktır. 2 Satışa iştirak edebümek için teminann pazarhğa baslamadan evvel Komisyon Başkanlıgı'na yaünlmış olması şarttır. 3 Satışa arzedüen mallar her gün mesai saatleri dahilinde müessesemizde görülebilir. 4 Müessesemiz, sauşı yapıp yapmamaku ve düedigine yapmakta ^ ^ SÜMERBANK KAYSERİ PAMUKLU SANAYÖ MÜESSESESt Basın: 182«1 SÖYLEV (CHt 12) Hıfzı V. Velidedeoğlu 16. bssı 2100 lira (KDV içinde) Çağiaş Yaymlan Turkocağı Cad. İ941 Cağaloğlutstonbul PARLAMENTOMJN BOYUTLARI Rahmi Kumaş 660 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Turkocağı Cad. 3941 Cağaloğluhtanbul
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle