19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 NİSAN 1987 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 Güney Kıbrıs'ta skandal L efkoşa (ÜM.) Kıbrıs Rum yönetiminin eski bir içişleri bakanu Güney Kıbns'taki Makheras Manastm rahibinin, manastmn topraklannı kendi kontrollerine geçirmek isteyen Rum Ortodoks Kilisesi yöneticilerinin isteği üzerine, polisler tarafından tuzağa düşürüldüğünü açıkladı. Eski Bakan Chrysostomos Veniamin, konuyla ilgili suçlamaya, Rum Orlodaks Kilisesi Baskam'na yazdığı bir mektupta yer verdi 1976 yılında meydana gelen olayda, polis, manastırı yöneten rahip Dionysos'un evini basarak, rahibin zina halinde yakalandığmı belirten bir rapor haztrlamıştı. Yaklaşık dokuz yıldır rafa kaldırılmış bulunan polis raporu, geçen günlerde, Rum Ortodoks Kilisesi'nin, rahip Dionysos'u cezalandırmaya karar vermesi sönucu yeniden gündeme gelmişti. Tuzağa düşürülen rahip, daha önce istifa etmişti. Yugoslavya karıştı Göstericilerle güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada çok sayıda yaralı olduğu bildirildi. 20 gösterici göz altına alındı. BELGRAD (AP) Yugoslavya'nın Kosova özerk bölgesinde 20 bin kadar Sırp ve Karadağlının önceki akşam Arnavut çoğunluğu protesto için yaptığı gösteriler sırasında güvenlik guçleri ile çatışma çıktı. Polisin 20 göstericiyi göz altına aldığı ve çok sayıda yarah bulunduğu bildirildi. Kosova'nın nüfusunun <"o9O'ına yakın bölümü Arnavutlardan oluşuyor. Sırp ve Karadağlı azınlık, Arnavut çoğunluğun, bölgeyi terk etmeleri için kendilerine baskı yaptığından yakınıyor. Önceki akşam Kosova başkenti Priştina yakmlarındaki Kültür Sarayı'nın önünde toplanan 20 bin dolayında Sırp ve Karadağ'lı Arnavut halkın kendilerine baskı yaptı&ını öne sürerek gösteri yapmaya başladı. Göstericilerin Kültür Sarayı'na girmeye kalkışması üzerine güvenlik güçleri ile çatışma çıktı. Yörede bulunan bir görgü tanığına gore, gösteri kısa sürede "gerçek bir isyana" dönüştü. Göstericilerin polisi taş yağmuruna tutmaları üzerine coplu polisler, binanın içine çekilmek zorunda kaldılar. Belgrad radyosuna göre göstericiler, "Özgüriiik istiyoruz. Hayatımızı veririz, ama Kosova'yı vermeyiz" diye bağırdılar. Sırplarla Karadağlılar Arnavut çoğunluğun Kosova'yı terk etmeleri için kendilerine baskı yaptığını öne sürüyorlar. Bir konferans için Kültür Sarayı'nda bulunan Sırbistan Komünist Partisi Başkanı Slobodan Miloseviç'in bütün gece binada kalarak, 300 kişüik bir Sırp heyetinden Arnavutlara ilişkin şikâyetleri dinledigi bildirildi. Belgrad televizyonu cuma gecesi, güvenlik güçleri ile göstericiler arasında çıkan çalışmayı gösterdi. Tanjug ajansı, Slobodan Miloseviç'in bir ara Kültür Sarayı'ndan çıkarak dışarıdaki halkı yatıştırmaya çalıştığını ve göstericilere karşı sert davrandığı için polisi payladığını bildirdi. EN YOKSUL BÖLGE Yugoslavya, 6 federal cumhuriyetle 2 özerk bölgeden oluşuyor. Cumhuriyetler, Sırbistan, Makedonya, Karadağ, Bosna Hersek, Hırvatistan ve Slovenya. Özerk bölgeler ise Kosova ve Voyvadina. Kosova, zengin toprak altı kaynaklarına sahip olmasına rağmen Yugoslavya'nın en yoksul bölgesi. Geçmişte Kosova'da sık sık huzursuzluk çıkmış ve merkezi hükümet tarafından ihmal edildiğini öne süren Arnavut halk, gösteriler yapmışU. Arnavut halkla güvenlik güçleri arasında kanlı çatışmalar çıkmış ve çok sayıda insan yaralanmıştı. Belgrad hükümeti ise gösterilerden ötürü Arnavutluk'u suçlamış ve Tiran hükümetinin Kosova halkını kışkırttığını ileri sürmüştü. Kosova'da 20 bin Sırp ve Karadağlı, Arnavutlara karşı gösteri yaptı DUN^ADA BUGUN AIİSÎRMEN Bir Yıldönümü Çocukluğum bir deniz ve doğa kentinde geçti. Kışları deniz ktyısında bir okulda okurdum yatılı olarak. Sabahın ilk ışıklarıyla uyanırken, uzun balıkçı kayıkları süzülürdü. Alamanaların direğinde gözcü. uzun bedeninde sıra sıra kürekçiler, sislerin içinden geçip giderierdi. Sonra yunuslara gelirdi sıra. Onlar da geçerdi dizi dizi. Yazları evden 10 dakika yürüyünce denize ulaşırdık. İster kıyıdan, ister bir yalıdan, ister plajdan, ister sandaldan girer yüzerdik mavi sularda. Dereağzı'nda, çamurlann içinden solucanlar toplardık büyükbabamla, sonra açıkta sallardık oltaları izmaritiere. Amatör balıkçılardık biz. Ama bilirdik ki ustalar tekire, barbuna, levreğe, karagöze, mercana olta sallar, ıstakoza, böceğe sepet atarlardı. O zamanlar bana uzak, çok uzak gelen bir adada mavi gözlü biradam, tekirlerin, barbunların, Barbalann, Hıristoların, Ahmetlerin ve de papazların ve de topal martılarla çocuklann, kırlann, kuşların, kendisine "hişt hişt" diyen çiçeklerin öyküsünü yazar, mahzun olduğu zamanlar, sırtına kendine dar gelen yalnızltğın hırkasını geçirir, süt içmesini önerenlerin sözlerini ancak bir gün tutup sonra yine Yeni Rakı'ya dönerdi. Daha okula başlamamış bir çocukken, bahçenin ve yandaki arsanın devedikenleri ayaklarımızı dalar, ağaçlar bize mekan olurken, annemizın elinden tutup ahbaplara giderken, bakla tarlalarındaki gelinciklere ve üstterindeki kelebeklere yaşam sevinciyle bakardık. O deniz ve doğa kentinin bahçeli evleri ve konaklarla dolu olan bölümünde, denizin tuzu derimizde, yaz öğlenlerinden sonra zorunlu uykulara yatınldığımızda, denizsiz bir kentte ömürboyu asla yaşayamayacağımı düşünürken, çamlarda ıslıklanan rüzgârın monoton uğultusu, zorunlu uykuya dalmamızı kolayiastırırdı. • * • Çok değil, otuz, hadi bilemediniz otuz beş kırk yıl geçti aradan, şimdi yine aynı kentte yaşıyorum. Ama çocukluğumun olmaz sandığım karabasanı gerçekleşti, kent artık denizsiz. Artık her mevsimi gözünüzde, derinizde, dilinizde, damağınızda duyuran bir doğa kenti olmayan İstanbul, çoğu zaman gri, kimi zaman yeşil, ancak belleklerimizin ve kuruntumuzun yardımıyla mavileşen bir can çekişen suyla çevrili Moda koyu bitti. Denize olta sallandıranlar misinayı tutup avunuyorlar. Uzaklarda kalan çocukluğumda, çok uzaklarda sandığım bir adada, mavi gözlü bir adam Neandros'un, Hıristo'nun ve Ahmet'in ve de Hallac'ın ve hatta yalnızca bir kez 12 saat dayandığı sütün öyküsünü yazmıyor. Artık ona "hişt hişt" diyecek kuşlar, otlar, bocekler ve doğa yok olmuş, martılar ölü bir su birikintisinin üstünde, hiç bilmedikleri, görmedikleri günlerin hülyalanna da dalamadan garip garip uçuyorlar. Ve eğer bu denizde bir gün yunus sürülerinin önünüzden dizi dizi geçtiğini görürseniz, bilin ki düş görüyorsunuz ve hemen çimdikleyin kendinizi. Eğer o da fayda etmiyorsa, Psikiyatr Dr. Prof. Metin Özek Hoca'ya bir uğrayın, size yardımı dokunur belki. Artık dünyanın en büyük betonarme bloğu olan Manhattan Adası'ndan da daha az yeşil olan bu kentte her mevsim ölen doğanın hüznü kaplıyor içimi. Milyonlarca yıldır var olan bir denizin ve kıyılarının ve kıyıları üstündeki binlerce yıllık bir kentin doğasının, denizinin kırk yıl içinde öldürülmesi sürecini yaşamış bir insan olmanın hüznüyle bakıyorum çevreye. Ve bu ölü doğadan kurtulmak için, Ege'ye ve Akdeniz'e doğru indiğimde, doğayı öldüren elimizin oralara da uzandığını görüyorum. Ve belki de diyorum, bugün 15'inde olan bir çocuk otuz yıl sonra, o dört milyon yaşındaki denizin ve kıyıların ölümü sürecinin, yaşamının önemli bir bölümüyle çakışmasının hüznüyle sürdürecek geri kalan ömrünü. Doğayı öldürüyoruz, göğü deliyoruz, dünyanın dengesini allak bullak ediyoruz, evimizi yıkıyoruz, çöl benzeri buz gibi, kupkuru, cehennem sıcağında kavrulan, göz alabildiğince boş bir doğaya doğru koşar adım gidiyoruz, uyarıları yakarışları kulak ardı ederek. Yirminci yüzyılda vardığımız teknolojik aşama, bizi bu noktaya ulaştırdı, ya bir nükleer savaşla bir anda tümden yok olacağız ya da yavaş yavaş kısır görüşlülüğümüz aptal kâr tutkumuzun sonucunda öldüreceğiz doğayı, dünyayı; yani evimizi oturulmaz, yaşanmaz kılacağtz. Güneşin en sonunda yüzünü gösterdiği bir pazar günü içinizi açacakken karartan bu satırları kaleme aldığım için üzgünüm. Ama tam bir yıl önce bugün patlak veren Çernobil kazasının yıldönümünde görüp yaşadıklarımız, nükleer tehlike ve çevre kirlenmesi karşısındaki aymazlığımızın doludizgin sürdüğünü gösteriyor. Eğer sık sık, bu düşünceler karartmazsa içimizi ve harekete geçmeye itmezse bizi, korkarım bir gün ya toptan ve aniden öleceğiz, yok olacağız hep birlikte ya da yavaş yavaş, bölüm bölüm önce boztuğa, sonra yozluğa, en sonunda yokluğa doğru ölümcül, kahredici bir yolculuk süreci olacak insanlığın kalan tarihi. Geçen yıl Çernobil kazası olduğunda birçok kişi, "Bu kaza hiç değilse tehlikenin büyüklüğünü gösterse, yine de büyük bir yarar sağlamış olur" diye düşünmüştü. Meğer ne safmışlar. Çernobil'in birinci yıldönümü kutlu olsun! Haydi koşar adım yeni Çernobillere! Sovyeüer, Sıuiye'ye yardımı artüracak Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad Moskova'daki temaslarını tamamladı. Sovyet TASS Ajansı Gorbaçov'un Suhye'ye yapılacak yardım konusunda Esad'a teminat verdiğini bildirdi. Dış Haberter Servisi Sovyetler Birliği'nin Suriye'ye askeri yardımı arttıracağı büdirildi. Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad. resmi seyahat için gittiği Sovyet ler Birliği'ndeki temaslarını tamamlayarak Moskova'dan aynldı. Sovyet Haber Ajansı Tass, Gorbaçov'un Suriye'ye yapılan savunma yardımının devam edeceği konusunda teminat verdiğini belirtti. Ajansa göre, Gorbaçov Ortadoğu konusunda uiuslararası bir konferans düzenlenmesinden yana olduğunu yineledi ve Israil ile ilişkilerin ancak böyle bir konferans çerçevesinde yeniden kurulabileceğini açıkladı. Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad da ülkesinin, bölgede barışın sağlanması için girişimlerini sürdürdüğünü bildirdi. Esad, "Işgal altındaki Arap topraklannın kurtulmasına ve Arap davasına hizmet edecekse uluslararası konferans düzenlenmeli" dedi. Sovyetler Birliği'ne yaptığı resmi ziyareti bugün tamamlayan Esad'ın, lider Gorbaçov'la temaslan sırasında SSCB'deki Yahudilerin durumu üzerinde de durduğu belirtiliyor. Darbe sözcüğü, askeri sözlükten çıkarddı Askeri karargâhlan ziyaret eden General Jose Caridi, "silahlı kuvvetler içinde, darbe yapmamak gerektiğine ilişkin mutlak bir inanç bulunduğunu" söyledi. BUENOS AtRES (AP) Arjantin'de geçen hafta üç askeri karargâhta meydana gelen isyandan sonra görevden alınan Genelkurmay Başkanı Erenu'nun yerine atanan General Jose D. Caridi, "darbe sözcüğünün askeri sözlükten çıkanldığuu" söyledi. Askeri karargâhlan ziyaret eden Caridi, önceki günkü konuşmasında, "silahlı kuvvetler içinde darbe yapmamak gerektiğine ilişkin mutlak bir inanç olduğunu" belirtti. Arjantin'in Rosario, Santa Rosa, Cordoba ve Bahia Blanca kentlerini ziyaret ederek karargâhlarda yeni komutanlar atayan Caridi, "Askeri yetkilileri şimdiki görevlerinin silahlı kuvvetlerde birlik, disiplin ve uyumu saglamak olduğunu" vurguladı ve "yeni bir darbe girisimİDe karşı subaylann tetikte olmalan gerektiğini" kaydetti. General Caridi, Bahia Blanca'da düzenlediği basın toplantısında da cunta dönemindeki subaylann yargılandığı insan haklan davalannın 120 gün için askıya ahnması konusunun Yüksek Mahkeme tarafından incelendiğine dikkat çekti. Ülkedeki insan haklan davalannda halen 250 subay yargılanıyor. Bu arada geçen hafta gerçekleşen isyanın lidcri Yaıbay Aldo Rico, önceki gün iki saat süreyle sorgulandı. Aldo Rico'nun liderliğindeki 120 isyancı, insan haklan ihlali suçlanndan yargılanan subaylann affedilmesini ve Genelkurmay Başkanı Erenu'nun görevden alınmasını istemişlerdi. Arjantin Devlet Başkanı Raul Alfonsin, önceki gün yaptığı açıklamada geçen haftaki ayaklanma sırasında ülkedeki sivil hükümete destek olan tüm dünya liderlerine teşekkür etti. Eski ABD Başkan Yardımcısı VValter Mondale de Washingtondaki konuşmasında, Alfonsin'i Arjantin demokrasisini korumak için verdiği mücadeleden dolayı övdü. ARJAMTN GENELKURMAY BAŞKANI: Z ürih (ap) Sovyet rejim aleyhtan psikiyatrist Anatoly Koryagin, çalışma kampmdan serbest bıraküdıktan iki ay sonra Isviçre'ye geldi. Sovyetler Birliği'nde yönetimi, bazı rejim aleyhtarlarmı akıl hastanelerine göndermekie suçlayan ve bu konuda ısrarlı suçlamaları nedeniyle, çalışma kampında sürgüne yollanan Koryagin, 7 yıl sonra Gorbaçov tarafından serbest bırakılarak ülkeden çıkmasma izin verilmiştL Koryagin tsviçre'de Başkan Chun Doo Hwan'ın anayasa tartışmularını dondurması, havayı gerginleştirdi Filipinler'de şiddetli deprem anila (a.a.) M Filipinler'de bt dün öğleden sonra, şiddetli deprem olduğu bildirildi. Yetkililer, Richter ölçeğıne göre 5.5 şiddetindeki depremin geniş bir bölgeyi etkilediğıni, başkent Manila ve diğer kentlerde binlerce kişinin panik içerisinde sokaklara çıktığını belirttiler. Kaynayan kazan Güney Kore KİMLİK KARTI GÜNEY &OBE 42.643.000 ç 60.840 km! Başkenti: Seul \*metlm şekli: Cumhuriyet DUİ: Kore dili D I B : Budizm, Hıristiyan, Devlet Başkau: Chun Doo Hwan. tkraeatı: 29.2 milyar dolar (1985) Ithalat: 31.1 milyar dolar (1985) seçilmesini savunuyor ve "seçici kurul"un iktidann elinde oyuncak olacağını beürtiyor. Muhalefet, 1980 tarihinde kabul edilen anayasanın değiştirilmesini de istiyor. Henüz kesinleşmiş bir karar çıkmamakla birlikte, taraflann görüşlerinde diretmeleri, ulkede zaten oldukça gergin olan siyasal havayı büsbütün ağırlaştırdı. İktidardaki Demokratik Adalet Partisi'nin başkanı Roh T»eWoo, önceki gun yaptığı açıklamada, başkan adaylanru hahaziran ayı ortalannda belirleyeceklerini duyurdu. Kim DaeYung ve Kim Young Sam'\n başı çektikleri muhalefet ise başkanlık seçimi bir seçici kurul tarafından yapılacak olduğu takdirde seçimi boykot edeceklerini bildirdi. Mevcut seçim sistemi çerçevesinde, seçici kurulun başkanı saptama Muhalefet anayasanın değiştirilmesini ve başkamn doğrudan seçimle gelmesini istiyor. Hwan ise gelecek başkamn "seçici kurul" tarafından belirlenmesinde ısrarlı, Dtş Haberter Servisi Güneydoğu Asya'nın ekonomi ve uluslararası ticaretteki "dev"lerinden Güney Kore'de gösteri ve kaynaşma, tüm baskı ötılemlerine rağmen giderek artıyor. Iktidar, gerçek demokrasiye geçilmesi için yıllardır çetin bir mucadele yürüten liberal ve demokratik sol muhalefeti susturrnakta zorluk çekiyor ve sık sık zorbahga başvuruyor. Son haftaJarda iktidarla muhalefeti, polisle de gençliği karşı karşıya getiren sorun, ülkede bu yıl sonunda yapılması öngorülen başkanlık seçiminin yönıemıne ilişkin. tklidar, başkanlık seçiminin 5 bin kişilik bir "seçici kurul" tarafından yapılmasını istiyor. Muhalefet ise, bu tasarıya şiddetle karşı çıkarak başkamn doğrudan doğruya halk tarafından Trene saldırv 30ölü Tf ampala (a.a.) M\ Uganda'mn doğusundaki Soroti kentinde, asilerin bir trene saldırmaları sonucunda 30 sivilin öldüğü bildirildi. Polis yetkililerinin dün yaptığı açıklamaya göre, bu hafta içerisinde düzenlenen saldırıdan sonra olay yerine gelen güvenlik güçleri, saldırganlardan altısım yakaladılar. sı yöntemi, Güney Kore'deki tarafsız siyasal gözlemcilerce de iktidar partisinin istediği adayın seçilmesini sağlayabilecek bir yontem olarak değerlendiriliyor. Başkamn halk tarafından doğrudan secilmesi için anayasada değişikük yapılması gerekiyor^Bu konuda aylardır ateşli tartışmalar yapıldığı halde herhangi bir ılerleme sağlanamadı. Tersine Başkan Chun DooHwan geçen hafta aldığı tek taraflı bir kararla, anayasa değişikliğı tartışmalannı gelecek yıl yapılacak olimpiyat oyunları ertesine dek askıya aldığını bildirdi. Yürürlükte olan anayasa, 1980 yılında sıkıyönetim koşulları altında kabul edilmiş, kamuoyundan ve muhalefetten yükselen baskılar karşısında Chun, anayasa değişiklikleri için tartışma açılmasmı kabul etmişti. öte yandan Güney Kore'de havan\n giderek gerginleşmesinin ABD'yi de tedirgin ettiği bildiriliyor. Ingiliz The Economist dergisi, Güney Kore yönetimine karşı sert tavır takınması için Kongre tarafından Başkan Reagan'a yapılan baskıların yoğunlaştığım bildiriyor. Kongre üyesi Stephen Solarg, Güney Kore'de siyasal özgürlüklerin kurulması için Washington'un kararlı bir tutum takınması gerektiğini belirtti. ABD'ü askerlere saldınyı '17 Kasım9 örgütü üstlendi STECVO BERBERAKİS ~ ATİNA Atina'da önceki gün Amerikalı askerleri taşıyan Yunan askeri personel otobüsünün bombalanması eylemini "17 Kasım" adlı terör örgütü üstlendi. "17 Kasım", 1975 yılından bu yana Yunanistan'daki siyasi cinayetleri üstlenen örgüt olarak biliniyor. Bugüne kadar hiçbir üyesi yakalanamayan 17 Kasım örgütü, önceki gün bombalama eyleminin nedenlerini belirten bir bildiriyi, "Eleftherotypia" gazetesine gönderdi. örgüt un bildirisinde, "Amerikan empenalizminin vurulduğu" belirtildi ve Papandreu hükümeti kınandı. "17 Kasım" örgütü, Eleftherotypia gazetesine ilettiği bildirisinde, bomba eyleminin nedenlerini sıralarken, TürkYunan ilişkilerinden de söz etti. Bildiride, "Türkiye ile Yunanistan arasındaki sürtüşmelerin Amerikan emperyalizminin izlediği 'böl ve yönet' siyasetinden kaynaklandıgı" belirtildi Ulusal Meclis'te kriz son dakikada atlatıldı SITUATION VACANT An Internatıonal Tradıng Company based m istanbul requıres follovvıng staff for ıts foreıgn procurement actıvılıes ARCHITECTS Age betow 30 Fluent written and spoken Englısh. Please contact Mr. Sıvrıkaya Ounng odıce hours Tel 141 59 04 FENİŞ HOLDİNG İştiraklerinde görev alacak, dinamik ve insiyatif kullanabilecek, aşağıdaki özelliklere sahip kişileri aramaktadır. Alüminyum Doğrama Sistemleri ve Aksesuarian konusunda araştırma, üretim, pazarlama bölümlerinde çalışacak, askerlik görevlerini yapmış, en fazla 32 yaşında baylar. ingilizce veya Almanca bilmek tercih sebebidir. FKO'de ulusal birtik için uzlaşma sağlandı CENGİZ ÇANDAR CEZAYİRFilistin Ulusal Meclisi'nin "Ulusal biriik ve kamplarda ve işgal altındaki topraklarda direniş" adım alan Cezayir'deki 18. donera toplantısı dün Türkiye'de saatler gece varısını işaret ederken, adına uygun biçimde sona erdi. Kapanış oturumunun hemen öncesinde, ABDSovyet güç çekişmesini FKÖ bünyesine yansıtan ve Filistin Ulusal Meclisi'nin krize girmesine neden olan gelişmeler, FKÖ lideri Yaser Arafat ve muhalefetteki Halk Cephesi lideri Dr. George Habbaş'ın karşılıkh tavizleri ile atlatıldı. Kriz, Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'in mecHsin Mısır ile ilgili karar tasarışını kabul etmesi halinde, MısırFKÖ ilişkilerinin kesilebileceğini belirten bir mesaj göndermesiyle doğdu. Bu mesajın ahnması üzerine Yaser Arafat, Mısır'la ilgili karar tasansını yumuşatmaya gayret gösteren yeni bir gırişimde bulundu. Duruma bir çözüm yolu bulmak için Yaser Arafat, Abu tyad (Salah Halaf), Cezayir'deki Sovyet Büyükelçisi ve Ceza>ir rejiminin iki numarası Muhammed Şerif Messadia arasındaki dörtlu goruşme, geç saatlere kadar sürdu. TSİ 10.30'da kapanış oturumu büytık bir heyecan içinde başladı. Arafat, Abu İyad, Messadia ve muhalefetteki Sovyet yanlısı Demokratik Cephe lideri Nayif Havatme yan yana oturdular. George Habbaş, salona yarım saat geç ve ayağa kalkan delegelerin alkışlan arasında girdi. Habbaş, uzun bir aradan sonra yeniden kurulan Filistin Ulusal Birliği'ni simgelercesine Yaser Arafat tarafından ayakta ve sarılmarak kucaklandı ve Abu İyad ile Messadianın arasına oturdu. Bundan sonra siyasi kararlar bildirgesinin okunuşuna devam edildi ve "Mısır hakkındaki karar" cümlesi okununca, salon büyük bir heyecanla adeta taş kesildi. Mısır ile ilgili meclis kararında, Mısır halkını ve Mısır ordusunu geçmişte Filistin davasına hizmetlerinden otürü ovdükten sonra, "Filistin Ulusal Mecbsi, Mısır'ın Arap saflanna geri dönmesini desleklemekledir" ibaresi kullanıldı. Daha sonra, "Filistin Ulusal Meclisi. Mısır'la ilişkilerin duzenlenmesini FKÖ V unitme Kurulu'na Mısır konusunda ahnmış Arap zirveleri kararları ve Filistin Ulusal Meclisi'nin ozellikle 1983 >ilındaki 16. dönem toplantısı kararlan ışığında onerir" denildi. "Özellikle 16. dönem toplantısı karan" sözcüklerinin okunması üzerine Meclis'teki FKÖ'nün Sov>et yanlısı sol kanat delegeleri ayağa kalkarak uzun süre kararm bu bölümü lehinde gösteri yaptılar. nn direnişinden ve işgal altındaki Filistin halkı ile dayaruşmadan bahseden pasajlar okunurken, salonu dolduran birkaç bin kişi defalarca ayağa kaikarak, söz konusu kararları dakikalarca alkışladı. Kapanış oturumunun başlayacagı saatlerde, So\yetler Birliği de devreye girdi. Bütün delegeler, gözlemciler ve yüzlerce gazetecinin Filistin Ulusal Meclisi'nin kapanış otururnunu bekledigi saatlerde, Yaset Arafat, Abu İyad (Salah Halaf), Cezayir'deki Sovyet Büyükelçisi ve Cezayir rejiminin iki numarası Muhammed Şerif Messadia, dortlu bir toplantıyla Mısır konusunda ortaya çıkan püriizün halline çalışıyorlardı. Messadia'nın dörtlü toplantıda Amerikan elilimini yansıtıığı ve Filistin Ulusal Meclis toplantısının yanı başında yer alan toplantının bir uluslararası güçler mücadelesi olduğu görüşü, kulislerde tartışümaya başlandı. MİMARLAR (İşyerleri: Mecidiyekoy/İstanbul ve ÇayirovaGebze) Alüminyum ürünleri pazarlaması konusunda çalışacak, yüksek öğrenimli, askerlik görevini yapmış, en az iki yıl tecrübeli, oto ehliyetli, en fazla 32 yaşında baylar. (İşyeri: Mecidiyeköy/İstanbtıl) Sanayt tesislerinin makina bakımları konusunda tecrübeli^ askerlik görevini yapmış, ingilizce bilen en fazla 35 yaşında bay. (İşyeri: ÇayırovaGebze) Yüksek öğrenimli, İngilizce bilen, CODOI ve Basic lisanlarına hakim, bayan veya askerlik görevini yapmış bay. (İşyeri: ÇayırovaGebze) PAZARLAMACILAR MAKİNA MÜHENDİSİ BİLGİSAYAR PROGRAMCISI Hazine Bonosu ve Devlet Tahvili Hisse Senedi Özet Sektor Tahvili Gelir Ortaklığı Senetleri Tasarruf sahiplerine her hafta ihaleye bizimle katılma imkanı MUHASEBE, FİNANSMAN VE BÜTÇE GÖREVLİLERİ Yüksek öğrenimli, en fazla 30 yaşında, en az 2 yıl tecrübeli, bayan veya asker liklerini yapmış baylar, (İşyeri: Mecidiyekoy/İstanbul ve ÇayırovaGebze) Adayların en geç 10.5.1987 tarihine kadar özgeçmişlerini ve irtibat telefon numaralarını içeren fotoğraftı bir mektupla aşağıdaki adrese başvurmaları gerekmektedir. Bütün başvurular gizli tutulacak ve cevaplandınlacaktır. Personel Müdürü Alım ve satım işlemleriniz için lütlen l»İBİonlanm\zı not ediniz Büyukdere Cad. 18.A (ŞİŞLİ MİGROS KARŞISI) Feniş Holding Stad Han, Büyukdere Cad. No: 85 MecidiyeköyİSTANBUL Filistin Ulusal Meclisi'nin CezaMısır'a ilişkin kararm, "16. Filis yir'deki "Ulusal Biriik" oturumlatin Ulusal Meclis kararT'na ki, bu nna katılan FKÖ kadroları ve gozkarar Camp David'den otüru Mısır'ı lemcüer, ABD'nin son günlerde basuçlayıcı ifadeler taşıvor ve Mısır'la zı Arap rejimleri üzerinde yoğun basilkşki kurulmamasmı ima ediyor da kı uyguladığı görüşünde birleşiyoratıfta bulunması, Arafat'ın George lar. Buna gore, gerek Fas Krah lkinci Habbaş'ın sürüklediği muhalefete Hasan'ın hafta içindeki tepkisi, gebir ta\izi olarak yorumlamyor. Bu rekse Mubarek'in son çıkışı, na karşüık, Mısır'la ilişkilerin düzen"abartmalı" ve "Amerikan kışkırtlenmesinin Arafat başkanlığındaki masının urunü" olarak değerlendiYürütme Kurulu'na terk edilmesi, riliyordu. Mısır'la ilişkilerin kesilmesinden hiç söz edilmemesi ve kullanılan yumuÜrdun ile FKÖ arasındaki Amşak üslup ise, Habbaş'ın Arafat'a taman Protokolu' nün de ıptalinden vizi olarak niteleniyor. sonra, bir de Mısır'la ilişkilerin kopma noktasına erişmesi, Arafat'ı ve . Mısır'la ilgili Mübarek'in tepkisiFKÖ'yu Batı ve ABD diplomasisi zene neden olan daha önceki tasarıda, mininden tümüyle koparacak ve bir Mısır'la ilişkilerin Yurutme Kurulu anlamda "Sovyeı diplomasisinin tarafından düzenlenmesi hukmu yer esiri" haline geiirecek sonuçlar içealmamıştı. riyordu. Arafat. bu durumun önüFilistin Ulusal Meclisi'nin kapanış ne geçmek istiyordu. oturumunda Lubnan'daki kampla
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle