19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
• NtSAN 1987 3 KÜLTÜRYAŞAM HAYVANLAR tSMAtL GILCEÇ CUMHURİYET/5 Aydın Emeç'i geçen yıl f bugün yitirmiştik KtM KİME DUM DUMA BEHtç AK Çağdaş edebiyat ustalarını onun çevirileriyle tammıştık ATİLLA ÖZKIRIMU ı arpıcı bir kapak, alışılmamış bir boyut, Türk oku' runun pek tarumadığı bir nancı, kurgusu ve anlatımıyla değişik bir roman, yeni bir yaromaı yınevi... E Yayınları'nın Jerzy Kosinski'den Aydın Emeç'in çevirdiği "Boyalı Kuş"la yayın hayaüna girişinin en yalın tanıtımı bu. Hatırhyorum, bu ilk kitabı gören Babıali gediklileri, delilik olarak yorumlamışlardı iki ortağın, Cengiz Tuncer'le Aydın Emeç'in girişimini. Yıl 1968'di. Sol kitaplar peynir ekmek gibi satıhyor, okur kitaba doymuyordu. Âkıl kân mıydı adı sanı bilinmeyen bir romancının romanıyla işe baslamak? Yanılmıyorsam beş bin basılmıştı "Boyalı Kuş.w Kitapların bir bölümü de yersizlikten Buleni Habora'nın deposuna ya da işyerine yığılmıştı. Umutsuz değildi Cengiz Tlıncer, "Satacak, göreceksiniz" diyordu hep. Bir başka bilinmez, Ricbard Wright'tan "Kara Çocuk" geldi hemen arduıdan. Kitap yığını biraz daha büyüdü. Derken... bir patlama. Çok değil, bir yıl sonra Babvali'nin buyük yayınevlerinden biri oluverecekti E Yayınlan. P t K N Î K PtYALE MADRA Ç kahramanıdır Cengiz Tuncer. Bir de görünmeyen kahramanı vardır başarının: Aydın Emeç. Denflebüir ki, birbirini tamamlayan iki kişinin kusursuz işbirliğinin ürilnüdür söz konusu başan. Yaşadığım, tanık olduğum için biliyorum; yetenekli, değerli, alanlarında başanlı insanlardı ikisi de. Ama bu olayda ne Cengiz, ne de Aydın, tek başlanna böylesine başarılı olabilirlerdi. Cengiz ya da Aydın, birinden biri olmasa E Yayınları da olmazdı. Yorulmak bilmeyen önce, öğrencilik yıllarımda Cengiz Tuncer'i tanıdım ben. iş makinesi olduğunu da. Yapılsın, olsun da nasıl olursa olsun diye düşünmezdi Aydın. Yapılacaksa en iyisi yapılmalı, olacaksa en iyisi oîmahydı. Birlikte çahşırken, boş oturduğunu görmedim hiç. Ya daktilosu takırdardı sürekli, butün gun, durmaksızın; ya da okurdu kafasıru kaldınnadan, kendi çevirisini, başkalanrun çevirüerini düzeltirdi. Akşam giderken de, ya yabancı dergileri ya da Fransızca, lngilizce yeni birkaç kitabı tıkıştırırdı çantasına gece evde okumak için. Ertesi gün Cengiz'le konuştuklannı duyardım: Falanca yazarın şu kitabı ilginçti, getirtip bir göz atmakta yarar var kip gideceğini biliyordu, zaraan yitirmek istemiyordu sanki diye düşünüyorum. Telefonla konuşurken, birileriyle sohbet ederken bile önündeki kâğıdı karalayan, çiziktiren Aydın'ı ölüm durdurabilirdi ancak. Kaç çeviri bıraktı ardında Aydın Emeç? Kaç yazarı tanıttı Türk okuruna? Kosinski'den Knndera'ya, Bulgakoftan Vassilikos ve Vasconcelos'a çağdaş dünya edebiyatımn ustalarını onun çevirileriyle tanıdı Türk okuru. Kimi zaman onun çevirdiğini bilmeden üstelik. Hasan Aslan, Aydil Balta, Semih Özay, Halim Inal, Sermet Puza, Aydın Emeç'in kimi çevirilerinde kullandığı takma adlanydı gerçekte. Ama takma ad da kullansa aynı özeni gösterirdi çevirilerine. H1ZLI GAZETECİ MCDET ŞEN sürprtei 5ono sakkvmştım» ik. tozduk, yemek yedt'k (tabii onlar ööadi )t tam aynima vakti çalöiğinöa bombayt pathttım YMAHCUt . YAP1Y0RSUH • 8IZİMLE GBÇİYOtSUH. . aç çeviri bıraktı ardında Aydın Emeç? Kaç yazarı tanıîtı Türk okuruna? Kosinski'den Kundera'ya, Bulgakoftan Vassilikos ve Vasconcelos'a çağdaş dünya edebiyatımn ustalarını onun çevirileriyle tanıdı Türk okuru. t Sonra, haftalık "ABC" gazetesini birlikte çıkardıklan sırada da Aydın Emeç'i. Onun dilinde hocaydı, doktordu Cengiz Tuncer. Yayınevine uğradığımda da görürdüm, orada çalışan, redaksiyonla, çeviriyle uğrasan biriydi sanki Aydın Emeç. öyle olmadığım, yabancı dergileri, yabancı yayınlan titizlikle izlediğini, basacaklan kitabı birlikte kararlaştırdıklarını öğrendim çok gecmeden. Onun yorulmak bilmez bir dı. Fılancanın kitabını okumuştu, iş yoktu. Falancaya çeviri yaptırabilirlerdi, birkaç sayfa çevirtip kontrol etmişti, eli yüzü düzgündü. Filancanın bıraktığı dosyayı sonunda bitirebilrnişti, yayımlamaya değmezdi. G Ö sterişsiz... Öne çıkmadı hiç Aydın Emeç, gösteriye kalkışmadı. Gösterişi sevmediğinden, sonradan görme olmadığındandı bu. Geniş külturunü kendi çabasma borçluydu. Öğrendiği her şevi sindirmiş, kendisinin kılmıştı. Dürüst ve yalansızdı. Evet, bugün 23 Nisan. Ama çocukluğumuzun ünlü şiirinde söylendiği gibi neşe dolamıyor insan. 1986'nm 23 Nisan'mdayitirdik Aydın'ı çünkü. Her 23 Nisan'da acısı somuüaşacak. AUşılmışa uyup aamızı dışa vuracağız bir şeyler yaparak. Üstelik bu neşe dolamayısa, anmalara, hatta kendisinden söz eden bu yazıya en çok da onun kızacağıru büe büe... Başka söze gerek var mı? Aydm Emeç, boyle bir insandı işte. ÇİZGİLtK KÂMtL MASARACI Görünmeyen kahraman E Yayınları'nın geçmişteki bu başansı, Cengiz Tuncer'in adına bağlanır hep. Doğrudur, altmışL yetmişli yıllann yayıncılığına yeni bir soluk getiren bu olayın başkişisi Cengiz Tuncer'dir. Ama oaşannın görünen, başroldeki Ancak ölüm... Şimdi o günleri, onun dur durak bilmeden çalışmasını hatırladıkça, sanki bir gün ansızın çe Hep pür neşe, pür espri NECATt GÜNGÖR öyle bir yazıya nasıl başlayacağımı bilemiyorum doğrusu. Sanki yazdıklarımı Aydın abi okuyacak da, şurasından burasından çekiştirip tiye alacak dediklerimi... öyle sanıyorum hâlâ! Hem onun diline düşme korkusu; hem de bir yüdan beri, o hayat dolu, o hep pür neşe, pür espri insanın yokluğuna inanamayıştan gelen bir duygu benimkisi... (însan yüreği, hangj zamansız ölüme alıştılci?..) Cumhuriyet'in kapısında durmuşuz, sol eli belinde, "Hadi canikom, anyorsun gene, bekliyoruz, tamam mı?" diyor; riyasız, candan, sıcak sesiyle... Son görüşmemiz bu! AĞAÇ YAŞKEN EĞtlİR KEMAL GÖKHAN B lunmadığını anlamam için aradan yıllann geçmesi ve Aydın Emeç'i yakından tarumam gerekiyormuş... Yalnızca bunu değil; Aydın abinin dobralığı, lafını esirgemezliği yamnda daha birçok erdeminin bulunduğunu ve bütün bu özellikleriyle Babıali nl hanl çalışıyor, bir yandan laf yetiştiriyor dört bir yana. Espriler, fıkralar patlatıyor; önündeki çevirinin yanhşlanyla dalgasım geçiyor; Ali Selim'i anlatıyor; yazarlan, gazetecüeri tefe koyuyor; günün dedikodularuu, dergilerde okuduklannı aktarıyor; tlk tamşmamız bunca sıcak değil oysa: Hür Yayın'ın başına yeni geçmiş Aydın Emeç; ben de çiçeği burnunda bir muhabirim o sıralar. Çalışüğun gazetenin sanat sayfası için yayıncılarla görüşüp o yükı yayın programlanm öğrenmeye çalışıyorum... Aydın Emeç ayaklannı sehpaya uzatmış, röportaja fvlan metelik verdiği yok, hatta yüzüme de bakmadan komışuyon "VaBa şekerim, ben bu işin başına yeni geçtim daha, ne yapüır, ne edilir onu da pek bilmiyonım; hatta kâgıt fıyatlan şu anda nedir, onu bile bilmiyonım... Onun için bir program veremem..." Nedense beni atlattığı duygusu ve alınganlığı içinde aynlıyorum oradan... Oysa bu açıklamanın dosdoğru, dobra dobra bir nitelik taşıdığını, içinde kandırmaca, yalan dolan, kıvırtma namına hiçbir olumsuzluğun bu ydın Emeç gibi dolu dolu yaşayan, seven, ilgilenen, gülen ve söven birini kısa bir yazıya konu yapmak benim için kolay değil. însanoğlunda soyluluk diye bir özellik varsa, Aydın abi get^ekten soylu bir insandı. Bunca erken bir ölüm ona hiç yakışmadı. Bodrum anılannı, o pazarki Ada nin eşine az rastlanır kişilikte bir haberlerini geçiyor... Ve ilerleyen insanrm tanıdığrrru da öğrenesaati anlamıyoruz; bir de bakıcektim zaman içinde... Nişantaşı'nda, Villa Belkıs yoruz ki yemek vakti gelip çatApartmanı'nın bodrum kaünda, mış... Taam, lezzet, mükeyyifat, Aykarşılıkh masalarda çahşıyoruz dın Emeç'in kişıliğine ışık tutan bu kez. Odada üç kişiyiz: Aydın kavramlar... Dönerin hası nereabi, Celâl ve ben. Odamn tek egemeru • ama. Bir yandan ha de yapılır, köftenin lezzetlisi ne.> A rede pişer, nerenin malzemesi, mutfağı, ikramı "şahsımıza muvafıkür", özelhkle, arayıp buluyoruz... Yemeğin ardından tatlıcılan, pastacılan yokluyoruz... Lezzet, damak zevki konusunda Aydın abi hiçbir öneriyi geri çevirmiyor... Gerekirse ta Malatyadan kâğıtkebabı, içlikofteler ısmarlayıp getirtiyoruz. Bu arada bir huyundan hiç vazgeçmiyor: Bonkörluğü! Her öğle yemeğinde elini cebine atıyor hesapları ödemek için. Ismarlamak onun doğal görevi sanki... Hele uzak bir yerden, kırk yıhn başında çıkıp gelmişseniz; Aydın Emeç, o çevrenin en pahalı, ama saygın, orijinal bir lokantasında ağrrlamadan bırakmıyor... Bir de, çevirdiği kitaplara imza atmayışını, Aydın Emeç'in kişüiğinin bir yönü olarak öğrenecektim... tşine saygıdan belki, kimi çevirilerini takma adlarla piyasaya çıkarmıştı. Adını yazmadığı gibi, birine verirken üzerine imza da atmazdı o kitaplann. Başkasımn yazdığj bir kitabı çevirmekle, onun sahibi gibi davranma durumuna düşmemek için! Aydın Emeç gibi dolu dolu yaşayan, seven, ilgilenen, gülen ve söven birini kısa bir yazıya konu yapmak benim için kolay değil. Ancak şöyle özetleyebilirirn: însanoğlunda soyluluk diye bir özellik varsa, Aydın abi gerçekten soylu bir insandı! Bunca erken bir ölüm ona hiç yakışmadı... Geçen zaman, onun dostluğunu ve sıcacık anılannı aşındıramayacak içimizde... TARÎHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 23 Msan ÇOCUK Y/LDIZ SHIRLEY TEMPLE.. SlMEMA OYUNCUUI6UNA BAÇLIYAN TtMPtE, KAÇ YfL İÇİNDE, DÜNYAUtN EN 7XNWMff VE EM ÇOK PAfiA KAZANAN YILOIZLARI AHASIHOA yEHALACAKr<H.1SS4'n ÖZ£L BİR OSCAR OCULU VERtLBN SHIKLEY TSMPlE, FİLMLERİMPE ŞAKKILAB SÖyÜYECEK, OANS ££>ECEk TİR 54 BUKLELt SAÇI, GAMZEU SEVİMLİ YÜZUYLB, 'JDAIOMIK fC/e/Z IÇİMDEKJ AME&İKAN NALKlhll GÜLOURE BİLEM PEK AZ /O?/P€M &/& SAY/LACA/kTH?. "KÜÇÜK SAYAN MA&CER", "UElDl*, "KÛÇÜK peetJS£S"G'£/ FILMLEG.De BAÇHOL OYNAYAH TSMPLE,2O SİMEUAYt BlfZAtACAKnlZ. PAHA SOhitSALAe.1 POLİTtZAYA ATILACAK, 19?4'TE ISE 8ÜYUİCELÇ1 OLACAİC23MISA» 132B'D£, UWJJ ÇOCUK. S/MEMA Y{LCMZ( SmRL£YT&HPLE i lSMPft.) ASp'D€ DOSDü. PÖKT YAŞtNOA 50 YIL ÖNCE Cumhuriyet 23 Nisan bayramı Bugün, TUrkiye Büyük Millet Meclisinin açıldığı uğurlu gurtün 17 nci yüdönumünü kutluyonız. Hakimiyetin milletin eline geçtiği ve Türkiye Cumhuriyetinin ilk temelinin atıldığı bu mesut günü 23 Nisan 1937 mektebler, resmi daireler ve mali muesseseler pazartesiye kadar tatildir. Çocuk haftası için hazırlanan programa göre mekteb talebeleri bugün saat 11 de Cumhuriyet abidesinin etrafmda toplanarak orada yapılacak merasime iştirak edeceklerdır. Mektebliler 19371987 muallimlerinin nezareti altında kendilerine ayrılan yeri işgal edeceklerdır. Şehir bandosu istiklal marşını çalacak, hazır bulunan talebe de İstiklal marşını beraber okuyacaktır. Bunu müteakıb Deniz mektebi talebesi tarafından merasimle dıreğe bayrak çekilecektir. yaşamakta olan aziz milletimizi hararetle tebrik ederiz. Bugün çocuk haftasının ilk günü aynı zamanda hakimiyeti milliye bayramıdır. Bu münasebetle bütün Çocuk hafıası bugün başhyor
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle