Katalog

1 NİSAN 1987 HABERLER CÜMHÜRİYET/7 Nüfusa göre başkan maaşı A nkara (aa.) Belediye x \ başkanlarımn maaşlarının nüfusa göre belirlenmesi amacıyla çalışmalar yapüıyor. Beledıyeler Yasası'nda yapılacak değişiklikle maaşlar, belediyelerin büyüklüğü ile orantılı bir şekilde düzenlenecek. Mahalli îdareler Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan göruşler paketi, bakanlıkça incelenmeye başlandı. Pakette, belediye başkanlarımn maaşlarının belirlenmesinde nüfus durumları ve bütçe imkânlannm göz önünde bulundurulması ilkesi öneriliyor. Çalışma Bakanı Taşçıoğlu Cumhuriyet'e açıkladv Kıdem Tazminatı Fonu rafa kalkıyor IŞDC KANSU ANKARA Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mükerrem Taşçıoğlu, yeni formül bulununcaya değin, asgari ücret ile ilgili bütün yürürlükte bulunan pazarhğın devam edeceğini belirterek, Asgari Ücret Tespit Komisyonu1 nu zamanından önce, 12 aya kadar toplantıya çağıracağını açıkladı. Taşçıoğlu, Kıdem Tazminatı Fonu yerine, kıdem tazminatlan için özel sigorta sistemine benzer bir yöntem düşündüğünu de bildirdi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Taşçıoğlu, asgari ücretin belirlenmesinde memur göstergelerinin göz önüne alınması yolundaki önerisini geri çektiğini anımsatarak, Türkiye'de çalışanların yüzde 95'inin asgari ücreıle çalışıyormuş gibi bir hava yaratıldığını, bunun yanlış olduğunu belirtti. Vergi kaçakçılığı yapıldığı için asgari ücretle işçilerin yüzde 10'unun çalıştığı halde, bordrolarda çalışanların yüzde 35'inin asgari ücret almış gibi gözüktüğünü anlatan Bakan Taşçıoğlu, "Çalışanların yüzde 10'u dahi olsa, ben bu konunun üzerine titreyecegim" dedi. Taşçıoğlu, Cumhuriyet'in sorusu üzerine asgari ücret ile ilgili gelişmeleri şöyle anlattı: "3 milyon işçinin yüzde 10'u, 300 bin kişi eder. Bunlann yansı kapıadır. Onlar genellikle asgari ücretle yaşamazlar, ama eder 100150 bin işçi. Ben durunım üzerinde. Benim bir fikir olarak ortaya atüğım, yüksek sesle adeta basınla birlikte düşündüğüm bir olaydı. Dedim ki, ben bugüne kadar tatbik edilen sistemi ilkel buluyorum. Nasıl yapıyorlar? Her iki senede bir Asgari Ücret Komisyonu Başkanı olarak Çalışma Bakanı toplantıya çağınyor. tşçi ve işveren temsilcileri filan var. İşte, karşılıklı el ele tutuşuyoruz, koyun pazarlığında olduğu gibi, dedim. Kaç olsun asgari ücret? Biri diyor ki, 100 olsun, öbörii diyor ki, olur mu yahu, 10 olsun. Başlıyorlar pazarlığa, bir yerde buluşuyoriar. Bugünkü şekil bu. Her ne kadar bir işçinin 3.500 kalori alabilmesi için filesine koyacagı yiyeceğin tutarı deniyorsa da, bunlara göre laftır. Çünkü 3.500 kaloriyi somun ekmek ile de havyarla da alabflirsiniz. Bu iş belli değil. Burada başka bir tanım getirelim dedim. Bunu da kabul etmediler. ILO da kabul etmiyor. Bunun bir pazarlık konusu olmasından yanalar. O zaman, pazarlık kalkar, bizim görevimiz ortadan kalkar diyorlar. Madem istemiyorsunuz, yeni formül buluncaya kadar bu pazarlığa devam." Böylesi pazarlığı bilimsel ve uygar bulmadığını kaydeden Taşçıoğlu, "2 senede bir toplanması gereken Asgari Ücret Tespit Komisyonu 2 sene içerisinde iki defa toplanmış. Bu üçüncü oluyor. Eylule kadar da zaman var. Ama içim elverrniyor eylule kadar beklemeye. Önümüzdeki aylar içinde, 12 ay içinde bu komisyonu (oplamayı düşünüyorum. Tabii, bir hükümet politikası olduğunu da unutmayın" dedi. GtflVLERIJV KÖPİ1Ğİ) AHMET TAJS Portre: Lefkoşa Büyükelçisi Ertuğrul Kumcuoğlu, yakın tarihimizin en uzun müşteşarlık yapmış kişisi. 24 Ocak Kararlan'nın hemen ertesinde Demirel'in imzası ile atanmıştı. 5 maliye bakanına aralıksız tam 7 yıl hizmot sundu. Müsteşarlıktan yana bakanlığın kötü talihinı değiştirmişti. Kendisinden önceki son on yılda 11 müsteşar değişmişti. Adı, milliyetçi bir partinin tüzüğünü andıran Maliye Bakanımız; kendisine her nedense fazla sempati beslemiyordu. Sonunda kendisinden kurtulmaya karar verdi. Ama bu oldukça zordu. Çünkü müsteşan deneyim, birikim ve yetenek aasından kimsenin kolay kulp takamayacağı birisi idi. Bunu herkes gibi bakan da biliyordu. Bakanın bunu bildiği müsteşarın da malumuydu.. Haftalarca gizli bir pazarlık sürdü gitti. Sonunda müstesarın "büyükelçilik" isteği kabul edildi. Makine mühendisi bakanımız için "taviz" büyük sayılemekli paşalardan sonra sefirlik kadrolanna bir de maliyeci • ter "tebelleş" oluyordu. Başarısını neye borçlu idi?t$ Kimüerine göre işinin sırn "müthiş uyum yeteneği" idi. Kimilerine göre ise "Derrtirel ekolü"nden gelmesiydi. Ama herkesin ortak kanısı, "dosyalara hâkimiyeti" idi, mevzuatı çarpım tablosu, maliye sistemini avucunun içi gibi bilmesi idi. Bunu sağlam bir maliye müfettişliği formasyonuna verenIer, Bütçe Mali Kontrol'de uzun yıllar yöneticilik yapmasına bağlayanlar da vardı. Son bir aydır veda yemeklerinde, uğurlama kokteyllerinde yorgun düşmüştü. ABD Büyükelçisi'nden Vehbi Koç'a, İzmir Defterdarı'ndan Kumcuoğlu: Defflirel'in Sabancı'ya kadar her kesimatadığı müsteşar den insan kendisine yeni işinde başarı dilemek için, yemekmazdı. Yalnızca duygulannı, lerde, kokteyllerde yanşıyordu. müsteşan onuruna verilen bir 1962 mezunu Mülkiyeli karkokteylde "uyanık müsteşar" desleri 25. yılda mali şubeden diye açıklamakla yetindi. Hariciyecilerimiz öfke içinde çıkardıkları "sefiri kebir"i, önümüzdeki hafta yavru vatana idiler. Öyle ya, banka yönetim kurullanna artik kulak asmayan uğurlayacaklardı. Bakan Taşçıoğlu, Kıdem Tazminatı Fonu yerine, kıdem tazminatları için özel sigorta sistemine benzer bir yöntem düşünüldüğünü bildirdi. Asgari ücrete ise yeni formül bulununcaya kadar pazarlığa devam edilecek. Hüsnü Kurhan toprağa verildi A nkara (Cumhuriyet f \ Bürosu) Başbakan özal'ın, S. Arabistan Kralı Fahd'la yapacağı görüşmede çevirmen olarak görev yapmak iizere gittiği Londra'da kalp krizinden ölen Hüsnü Kurhan (43), dün Ankara'da toprağa verildi. Dışişleri Bakanlığı önundeki törene Devlet Bakanı ve Dışişleri Bakan Vekili Hasan Celal Güzel, tslam Konferansı Genel Sekreteri Şerifuddin Pirzade, Dışişleri Bakanlığı Müsteşan Nüzhet Kandemir, Kurhan'ın yakınları ve bakanhk mensuplan katıldı. ÖZAL BÖYLE GELDİ 2. tnönü Zaferi ' stanbul (a.a.) îkinci / tnönü Za/eri'nin 66. yıldönümü dolayısıyla dün Mimar Sinan Üniversitesi'nde bir anma töreni düzenlendi. Üniversite rektörü Prof. Dr. Muhteşem Giray, töreni açış konuşmasında, Atatürk'ün zafer sonrasında tnönü 'ye çektiği telgrafta yer alan "siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makus tarihini de yendiniz" sözlerinin olayı tüm boyutlanyla ortaya koyduğunu söyledi. 45 dakikada 25 yıl Genel Başkaru Hüsamettln Cindoruk, lstanbul tl Merkeıi>ıde düzenlediği toplanttsmda, yaygınlaşan kumar salonlan ve lstanbul Belediyesi'nm icraatuu eUstirdt Bafbakan lurgut özal'ın donuşü nedeniyle pazar günu duzenlenen karşılama töreninde de otobüs şirketleri ile ses düzeni şirketlerinin reklamımn TRT'den yapıldığım belirten Cindoruk "özal Londra'dan getire getirt bir hayal projesi getirmistir" dedi. Ceyhan nehrinin Suudilere satılması flkrini "Jules Veme" romanlanna benzeten Cindoruk, bununyerine "Yereyapışmıs ortadireği"yerindenkaldırmakiçinprojeleryapılmasıgerektiğini söyledi. "Türklş'e yapılan son baskılar aytptır. Çalışma bansrnı bozucudur. Grev yapan isçilerimize başanlar diliyorum, grev kararlanm haklı buluyorum" dedi (Fotoğraf: UĞVR CÜNYÜZ) basln DYP BÜYÜK KAFANIN ÖNEMİ Karşılama sırasında hükümet ve parti yetkilileri "Ege zaferı'ni fazla büyütmek istemediler Bu yüzden Başbakanımızın heykelini yaptırmak yerine büstü ile yetindiler Bılindıği gibi, "büyük kafanın önemini" Başbakan ABD'den uydu aracılığı ile bizzat vurgulamıştı. Özal, canlı yayında, canlı bir misal olarak da dayıoğlu ve Tarım Bakanı Hüsnü Doğan'ı göstermiştı. Parti yetkilileri hem Başbakanımızın aklını hem de dayı yeğenin kafa farkını ortaya koymak için hayli terlemişlerdi. Fotoğratta, Dayıoğlu nun fötrü olduğu belırtilen şapka ile büstün güzel bir pozu görulüyor (Tepesindeki askeri botların Ege zaferi tablosunun aksesuarları olmayıp rastlantı olduğu lüzumuna binaen belirtılir) (Fotoğraflar: RIZA EZER) "Abi hoş geldiniz fakültemize onur verdiniz." "Abi", yeni Lefkoşa Büyükelçisi Ertuğrul Kumcuoğlu idi. Dekan Prof. Dr. Turgut Tan, "mülkiyelilik rvhu" ile Kumcuoğlu'nu kapıda selamlıyordu. Türkiye'den aynlmadan Hacettepe İktisadi idari Bilimler Fakültesi'nde kamu yonetimi öğrencilerine bir derste kamu deneyimini özettemesini istemişlerdi. Kumcuoğlu "iki kapılı devlet hanı"nda 25 yılda gördüklerini geieceğin kamu yöneticilerine 45 dakikada özetledi: Türkiye'nin 2000'li yıllara uzanacak sorunlarının çözümünde "yedi temel etken" vardı. 1. Türkiye yüzölçümü bakımından çok büyüktür. Bu büyükiük sorunlann önceliğini beliheyecektir. 2. Hızlı nüfus artışı. 3. Hızlı kentleşme. 4. Küçülen aile ünitesi. 5. Bireyin giderek uzayan eğitim süresi. 6. Dış teknolojinin etkileri. 7. Ulaştırma ve haberleşmede talepler sürekli artacaktı. Kumcuoğlu, gelecekteki meslektaşlarına beş tane de "altın öğüf' verdi: Değer yargılannız sürekli değişmeye açık olsun. Politikanın dışında kalamazsınız. Tez çözüm uzlaşma ve demokrasidir. İhtryaçlarınız hep gelirinizin üzerinde olacaktır. Başannın en büyük düşmanı zekâ, en büyük dostu çalışmaktır. "Tahkimname"nin ne olduğunu bu konuda açıklama yapmak için değilse bile, haber yazmak için ezberden biımesi gerektiğini biliyordu. Ancak sondan bir öncekinin çevirisi gerekli idi. Kamu görevlisi aybaşlannı yutkunarak beklemekten guatr olmak tehlikesine açıktı. Hazırlıklı olun. ÖğrencHer Kumcuoğlu'nun yavru vatana guatr tehlikesini gidermek için mi gittiğini sormadılar. OTOfiÜSE DE GÜLSUYU "Karşılamaya devlet töreni maskesi takıldı" SHP Genel Başkan Yardımcısı Barış Can'ın bu iddiasını inceledik. Doğrusu bu ya, teşhıs biraz "yıkıcı muhalefet" kokuyordu. Yanılmışız Once, kokan gülsuyu idi Kocaman otobüse gülsuyu ile boy aptestı aldırılmıştı. Kocaman cam silecekleri bile gülsuları ile başa çıkamıyordu. Gülsuyunun ön camlarda yarattığı tül perdenin arkasından Başbakan ile refikası, refakatcısı Semra Hanım'ın buharlı görüntüsü yollara dizilmiş binlenn gözlerini buğulandırıyordu. Sen • ••^ ^ • D l l V T l G Z S l M SELAM Pençelenn kınk gölgesınde dinlenmek", demokrasimizin kaidesı, "ANAP tabanına mertıaba" ya da, "sınmdan pon pon." 30 Mart 1987 Pazartesi günü toplanan Genel Kurulumuzda, Bankamızın sermayesinin 30 Milyar Liradan 250 Milyar üraya yükseltilmesine karar verilmiştir. Saygıyla duyurulur. TÜRKİYE $ BANKASI Başbakanlıktan büroya bir teleks notu geldi: Sayın Başbakan Özal bugün saat 17.00'de konutta TBMM Başkanı Necmettin Karaduman'ı kabul edecek. Başbakanın "kabul" haberi verildiğinde Sayın Karaduman, Cumhurbaşkanı Vekili sıfatı da taşıyordu. Bu sıfatı olmasa da devlet protokolündeki yerini görmek için anayasaya değil, bindiği otonun 0001 yazan kırmızı plakasma bakmak yeterli idi. Ama Başbakanlığa göre herhalde Karaduman altı üstü ANAP Mılletvekili, emekli vali Necmettin Bey'di ve genel başkanına "geçmiş olsun" ziyaretine gidiyordu. Bunda yadırganacak bir şey yoktu. Bakanhk görevlileri demokrası pratiğimizin gerçeğine göre davranıyohardı. En büyük Özal'dı Bunu gizlemeye ne gerek vardı.. Kabul mü kabul... Başbakanımız dudak uçuklatacak açıklamasını Dayıoğlu nun şapka numarasını açıklar gibi ferah feza bir uslupla yaptı. Ege sorunu konusunda bir "ihtimal" de olsa Lahey Adalet Divanı'na gidebileceğimizi bildirdi. Gazetecilerin hayretine biraz şaşırmış gibi idi. "Durun bakalım", anlamında elini salladı: "Karşılıklı görüşmelerin sonunda bir metin çıkacak onu göreceğiz" dedi. Cumhuriyet'in diplomatik muhabiri Sedat Ergin açıklık getirmesi amacı ile sordu: "Efendim, bu sözünü ettiğiniz tahkimname olmasın?" Başbakanımız samimi ve açık sözlü: Onu bilmiyorum ben. Sen büiyor musun tahkimname'nedir? Senin yaşın müsait değil bu ise.. Oysa ki Ergin'in yaşı da başı da müsaitti. 12 yıldır Ankara'da ve fırsat buldukça da çeşitli ülke başkentlerinde dış politika muhabiriiği yapıyordu. "Tahkimname"nin diplomatik bir terim olduğunu biliyordu. Tıpkı diplomatik deyimleri bilmeden ne haber alınıp, ne naber verileceğini bilmesi gibi. Mülkıye'nin "diplomasi' bölümünü bitirmişti. Yaşıotuzdu. Üstelik sakalı da vardı.