18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
MART 1987 KÜLTURYAŞAM CUMHURİYET/5 K haftayitirdiğimizressamMahmut Cz2da’yla umkapı’da PİKNİK PIYALE MADRA Zırdelikanhydık 1kademinin kuruluşunun yıldönümü yaklaşıyordu. Elif Naci ve Mahmut Cüda’yla Saaayii Neftse’nin şimdi Kız Meslek Lisesi olarak kullanılan binasına gittik. Okuldan çıktıktan sonra Mahmut Hoca, “Çocuklar, bu kadar yeter, şimdi Kumkapı‘ya gidelim. Biraz içer, konuşuruz” dedi. Ardından ekledi,’ “Bu defa benim davetlimsiniz.” EMİN ÇETİN GİRGIN Mahmut Cüda Öldü. Ve Mahmut Cüda, kadim dostumuzdu. Hocayla çok oturup konuşmuşuz. içki Ne içmişizdir.ki, bu konuşmalardan yalnjz birinin ses kaydave tutulmuş notları e’imizde mevcut. Bundan bir süre önceydi. Akademinin kuruluşunun yıldönumü yaklaşıyordu. Elif NBci’yle bir gün “ konuşurkenYabu’ dedi, “bu FındıkIı’daki akademiyi heıkts biliyor, taitiyor. Ama asıl biıinı yaşantımızın önemli bir bölumü okulda geçti. Orası aaba şimdi ne haldedir, biliyor musunuz?” Sanayii Nefıse Mektebi CağaIoğlu’nda olarak kullanılan iki bina vardı. Biri bugün SağlıkMuzesi,diğeri de Kız Meslek Lisesi olarak kuUanılıyordu. “BirgOnMahmutCOda’yı alıp da lim, gide eski anılan azeleriz” dedim. Birkaç gün sonra eski okula Elif Naci ve Mahmut Cüda’yla birlikte gittik. Okulda yaptığımız konuşmayı geçeıt sene Cumhuriyet Dergide akademinin yıldönumuyle ilgili yakuruluş yımlamıştık.Konuşmanın kısmı ise yayımlanmayan meyhane faslıydı. Okuldan çıktıktan sonra Mahmut Cüda, “Yı çocuklar, bu kadar iş ye(er, şimdi kumkapı’ya gidelim. Biraz içtr, konuşuruz” dedi. Ardından ekledi: def* benim dıvedimsiniz.” “Bu bfr zamanlar’ mzu GAZETEcİNECDET ŞEN AIıJCAK 51Z1i’4 k Kuşe: ’APAKLI 12/IL, c3181 İNANILIR . . YAI’JE90 D£REIC . .. , NASTA5YA KiNSICI. OCUK.. N (solda), geçen yıl Elif ELİF NACPYLE SANAYİt EFİSE’DE Mahmut olarak kuliamlan bbuıszrnziyaret etm4lL RtSmİnIWniki şimdi Kız Meslek ustası, 0 gün gençUk günlerini yeniden yaşamqlardı. (Fotoğraf NAZIM TİMUROĞLU) “Allah afiyet sersin, elbette yani. H£Ii devam eden bir çıpkınlığı vardır “Bizim duymadığımız bazı şeyler var galiba, anlatır mısınız” dedim. Elif Naci, açık duran ıesbe baktı, eliyle işaret edetek, “‘ririn kulağı var, onun için söyleyemem” dedi. Devam etti: “Efendim, yalnız ne var biliyor musunuz? Mahmut Cüda değil yılmı, hepimiz hayiazlık yapardık. de Hepimiz aşağı yukan kadınların peşinden koşardık. Gençlik yahu bu, evli de değiliz. Bize takıhyorsunuz ama, sizin yanımzdan da o güzel kız saklayamadığım hiçbir k şeyi oldan da saklamadım” diyen Mahmu Hoca, kadehlen bir yudum aldı, devam etti: «Ilk aşık olduğum kız, yedi sekiz yaşımdayıhnı, ııal müdürünün ilk km>dı. aşkımdır, şimdi bile ımmsadıkça içim sular. Onun bir anısı vardır. Şimdi bir kitab.m var, Orada sazıyorum. küçük fıkralar halinde birbirine ıarih sırasıyla ekli. Bu, sanat tarihinin eleştirisi gibi bir şey olacak. Arada güldürucü ama kişisel herkese mal olabilecek küçük olmayan, küçük fıkraiır var. Onlann içinde an korknıuştu. Hemen yanına gittim, kucakladım, öpnim. gönlUnü aldım. işıe öyle bir bıC Akademi sorunu Sonra yazdığı kitaptan bahsetti. Belki şimdi akademi ilgileııir de yayımlanır. 0 gün epeyce hikıye anlattı, çocukluğa. ilkgençliğe,geçmişe ait Mahmut Cüda, en son da akademiye Sordum: değindi, “Akademiye zaman zaman oldukça eleştiri yönehtiğinizi biliyoruz. Bugün de eski okulunuza gittik. Aradan geçen zaman içinde bazı şeyleri ğişmiş buluyorsunuzdur. Ne dersi ÇİZGİLİK MASARACI olumlu ya da olumsuzanlamda de Epeyce durdu, düşündü. “Evel bu konuda söyleyecek çok şey var” dedi. “Akademise, biliyorsunuz, iki şekilde eleştiri vönelliliyor Birincisi, öğretim yöntemine.,. Bir de akademinin var. Sansyii Nefise Neikinci işi zareti’ydi o zamanlar. Tam bu isimde olmamakla birlikte bu görevi yapıyordu. Şimdi de Güzel Sanatlar AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL CÖKHAJV Müdürlüğü yapıyordiyebilirim. Fakat sanat, resim kültürü olmabizde dıgı için, bakan veya müdür, ben resimden anlamam diyor. Bunu açık y’üreklilikle söylüyor adamlar. Ama bu onlann suçu değil. Bu toplumsal bir suç(ur. ardından şunu Benim uzmanlık müessesem söylüyor akademidir, bu işlere 0 kanşır diyor. güzel sanatlarla ilgili her işi ovaya havaleediyor.Havaleediyor ama, orada da sanatçılar var. Ondan sonta biz de Aramızda rekabet var. ötekiler eziliyor. Ve dünyanın hiçbir tarafında güzel amsatlar akadensilenne, meslekıaşlannın ıley’hint silah gibi kullanabilecekleri hiçbir yetki verilmemişür. Neniizdere, ne de jürilere kanşırlar. Ne de oturup devletin kesesinden dergi çıkartıriar. Tabil ki bunlann düzelmesi için zaman ister. Ama biz göremeyeceğlz.” Ölçü iki kadeh Elif Naci, Mahmut Cüda ve fotoğrafçı arkadaşımız Nazım Timuroğlu, kaiktık Kumkapı’daki Kör Agop’un meyhanesine gittik. Genı ben pek içkiçmem, ama seksen yaşını aşmış ı Cüda’yla Elif Naci, bu konuda hayli ustaydılar. Ölçu iki kadehti, ama bu ıki kadehte ogün öğlen gittiğimiz meyhaneden akşam üstü çıktık. notlar ise bugüne kadar bir Tuttuğumuz köşede kaldı. Taa ki Celal tlster, hocanın ardından alışılmış bir yazı de, değil daha yazılmamış şeyler diyene kadar. 0 gün sabahtan oldukça yoğun bir gün yaşamıştık. Yıllar sonra ilkgençlik yıllarının geçtiği okula gitmeleri ikisini de etkilemişti. Mahmut Cüda ya “Okulu bitirdikten sonra bir daha galiba’ dedim. “1925’ten beri gitmedim. Çok ilginç oldu bugun. Olduğu gibi eskiyi yeniden yaşadık Lştc.Ne de olsa yaş sekseni aştı, insan bir tuhaf oluyor. 1920 dedi. Ardından “Delikanlı değil, ekledi: o zaman.” zırdelikanlıydık Elif Naci lafı sürdürdü: o zaman Mahmut oldukça haşarı bir öğreaciydi. içimizde bir Saim bir Ozeren, de Mahmut Elif Naci biraz düşundü, sonra kısa ir “Ah” çekti. Ne sövleyeceğini b tahmin etmiştim. “Mahmut Hoca gençliğinde oldukça çapkındı değil mi?” dedim. Yetkibunlınn eline geçtiği zaman. TARİBTE BUGÜN MUVTAZ 135f’t.’E 8U6üN, ı’S”AJDE £LJ2EY GEÇ!R6A.! 31 Mart MAGARAOO,IIOU!. ÜMI1J WAG4.€4 Ç4VLAAJI ‘MAl Hersayı,8sayfa, renkli uşeek.Haıırtayan: RİT EDGÜ 4 W k Van Gogh. Picasso, Matisse, Klee, Chagall, Braque, Giacomelti, Dubuffet, Chirico, Rousseau, Kandinsky, Dali, Miro.. Aragon, Sattre, Malraux, Neruda, Apollinaire, Beaudelaire, Lorca, Eluard, Barthes, Pa:z, Artaud. . miar veYazariar Ressamların resim sanatı üzerine görüşleri. Yazarların resme bakışlart. Şiirleri resimleyen ressamlar. Resimleri şiirleyenşairler.. Modem sanatın önde gelen sanatçıları, yazarları, resim sanatına, yönelimlerine birlikte ışık tutuyorlar ı . . . . . . . Milliyet Sanat Dergisi’nin okurlanna 15 Yıl armağam Geçen perşembe günü Mahmut Cüda öldü. Akciğer kanseriydi. eksik olmuyor. Bekirlık hayatı bu. latacağım bu olay da var. Akademiyle ‘ralnız bu çocukluğu biraz daha ileri olduğu kadar yakınlarıyla da dayız, orada diye bir yer sorunları sardı. Gazeteden bir arkavar. Memur w ileri gelenlerin hanımgöurtıp de o zaman daha daşımıztören için akademinin en ust renklendiren Mahmut Cüda’dır.” ları bu Namazgüh’a çıkıp oturıırlar. düzeyde biryeıkilisini arayıp Sonra Mahmut Cüda’ya donerek Kahve içerler. Biz çocuklar da konuştuğunda. birşey duydum. “Oyle kısık sesle bir şeyler söyledi. oynanz. müdürünün kızı var, Mal galiba bizde de bir dönem hocalık onunla “N’oldu Be’?” dedim. “Yahu. Naci oynuyoruz. Neyse onunla ilerde biz dere keııanııda bir sazlık var, onun Mahmu(’a,Emin Çetin’le çok ileri yapmış” diyordu. Oysa yerini Hale Asaf’a bırakarak kendisinin sa konuştuk, yıznsaya kalkırsa, dedim. içine girdik. 0 sazlık. küçüğüz, bize Anadolu’va döneminde Mahmut da yızsın. ne yapalım, bu orman gibi geliyor. Sen, dedim, gitmesi, buradannnenin yanına gidebilir a akademiye tepkilerden bir yönelttiği yaştan sonra neyi saldayacağız diyor” Daha sonra bu tavrı da misin? Giderim, dedi. Iki adım diye karşılık verdi. surdürdü. Zalen ben Allah’tan se kendi vicdanımdan almadan ağlamaya başladı. Gidemeyeceğinden 1929’da Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği’nin, l942de Türk Ressamtar ve Hevkeltıraşlar CemiYeti’nin 1950’dede Türk Ressamlar Derneği’nin kuruluşunda önemii katkıları oldu, Pratik düzevde serdiği mucadeleyi l95tYlerde 8 sayı yayımladığı “Güzel Sanatlar” dergisiyle . teorik alana da taşıdı. Ardından “Kilasuzun Böylesi”, “Bir Bardak Yağmur Suyu içivenn Gitsin” adında iki kitapla onlarca makale bıraktı. Yapuğı resmin modern sanat hareketleriyle bağlantılı. yeni ve ileri olduğunu sövleyemeviz. Fakat kendi türü içinde tutarlı ve usta bir anlayışı yansıttığını da görmezlikten gelmemek gerekir. Hoca, asıl olarak Türk resminin geç dönem klasiklerindendi. Tasnifteme yeri de budur. Mahmut içindeki Cüda, uzun seneler sürdürdüğü bu tavrı kendi türü içinde değerlendirilmesi klğsik üslup gereken bundan sonra da anılacakıır. işçiliiyIe DÖjVEMKL4SIKLERINDF.N Özellikle tanınan Mahmut C*2da,Türk resminin geç dönem klasiklerindenc lL Uıjuı yıllar SÜrdÜrdLJğÜ tavrı ve klasik üslup Ljçiliğtyle bu bu”dan sonra da andacak. Klasik üslup işçiliği giR EAf İUIA/Ç BiRi CL.4,4J NİAG4€4 BÖVÜA:: VE G6LL£ıQi ARA.SmDA*:/ METRELİK )JİAG4e.4 NEWR1 PAY. ÇA t/tAM Ls4, AA E<iiAA İN>‘/*JEBÖY££ 8’R DE (ıSi’8) , ER!£ k.OPUP 847YUK 8uz PARÇALARı >İĞıLARAX NIAGA24 \ 50 YIL ÖNCE Cumhuriyet Spor hayaıınıızda ; onem . ÇAL4M!çr!., 31 Mart 1937 , 19371987 ii ‘. oır mernaıe . 1 1 Birkaç gün içinde iki futbol maçı ve bir koşu seyrettik: Milli küme miiçları için Ankaraya gelen Fenerbahçe ilk günü Ankara GÜCÜile ikinci gün de Ankara Gençler Birliği takımı ile oynadı, Neticelerini bildiğiniz bu maçlar ıl nkaranın yeni ve güzel stadyomunda oynandı. Ilk günü stadyomun tribünterini dolduran halk 910 bin kadar tahmin olunuyordu. Ikinci pazar günü bu miktar şüphesiz on beş bini Ankamda Kros şampiyonası için aItt mıntıka arasında altı kilometroluk bir kms şampiyonası da yapılmış. Ankara ile Etimesud arasındaki kırk kilome,’roluk bir bisiklet yarzşı cereyan etmiş ve Muhafız Gücü binicilerile Atlı Spor kulübü mensuplarından kadınlı erkekli yetmişi müfecaviz süvari Çıbığ’a kadar 90 kilometroluk bir yürüyüşü başarmtşlardır. Hepsi bir güne sığmak üzere beliibaşlarına işaret etmiş olduğumuz bu kadar çeşidli spor hareketi, devlet merkezimiz olan A okaranın spor faaliyetlerinde ne kadar ileri gitmiş olduğunu göstermeğe kafidir. Halbuki Ankara stadında Fenerbahçe Gençler Birliği maçı cereyan ederken hoparlör Izmir maçlarının haberlerini de seyircilereiblağ etmekte idi Izmirde Isranbuldan giden ve son yıllarda canlı bir varlık göstere göstere ilerlemiş olan Beşiktaş tak!mımıztn Izmir takımlarılle yapflğı küme maçlarına ehemmıyet verildiği için onun haberleri teigrafla, telefonla alınıp veriliyordu. ii raverde haberleri derhal bulmuştur. Aynıpazar günü Milovan Cilas 30 yıl sonra 1 Yugoslav basmmda Kültür Servisi Bir •..Ve 2 seçenekli ABONE KAMPANYASI Süre: iNisan dergisinde,otuz yılıaşkın bir zamandır kez, ülkeninen önlü ilk muhaliflerindenMilovan CiIas’la bir söyleşi yayımlandı. zamanlar Tito tarafından Bir “hain” zevk ve neşe içinde alınmayan nice maçların aynı saatlerde memleketin muhtelif yerlerinde heyecanlar uyandırarak cereyan etmiş olduğunu hepimiz kolaylıkla tahmin Bu hal gözlerimizin Önüne şu hakikaıi serer: memleketin spor faaliyetleri geçen yıllara nispetle çok artmışttr. Bu hakikate ilave olunacak yeni bir şey var ki,, biz onu Ankara siadyomunun son birkaç günlük faaliyetlerinde ve daha doğrusu bu stadyomun kendisinde gördük. Muntazam ve modern bir stadyom, oyunculardan seyircilere kadar hepimize birdenbire yükseklik şeklinde bir başkalık vermiştir. Oyunun bir kaliçedir ve orasını çevreleyen tribünlerse sanki en muhteşem sarayın en rahat teraslar,. Bu ıribünler 2530 bin kIşı alacak genişlikte yapılmıştır. Bu halile onların beş on sene için Ankara ihtiyacına edebileceği hesab olunmuştur ve olunmaktadır. Bizce bu hesabın yanlışlığını oynandığı stad yeri zümridin Önümüzdeki bir iki senenın Ankarado ve sırf bu stadyom sayesinde halk arasında uyandıracağı spor alakası gösterecektir s’ebu neıiceden hepimiz memnun kalacağız ve o zaman tribünlerin daha fazla insan alacak şekilde genişletilmesini memnuniyetle Zaten derpiş yetişmekte ve hergün hayata katılmakta olan Yeni nesli spor ruhu ile meşbu olarak yetişiyor. Stadyomun intizamlı ve konforlu asaleti ise mevcud nesillere dahi spor heyecanını Ankara aştiıyor. siadyomunun son birkaç günlük faaliyeti içinde bu hakikati gözle görülecek ve elle tutulacak derecede adeta ‘naddileşmiş bir şekilde kendi gözlerimizle gördük ve bu müşahededen sonra vaktile Istanbulun Taksim sahasında bazı FenerGalatasaray maçlarının neden arbedelere müncer olacak kargoşalıklar ar;ettiğinin sırrını da keşfetmiş olduk. Çünkü ha seyircilerle deyince karışıverecek vazivette spora onun cidden layık oldugu, büyük ehemmiyeti atfediyoruz ve mademki A nkara stadyomunun bize vazıhan ispat ettiği üzere biiiün çeşidlerile sporun haysiyet, asaleı ve faaliyet kazanması için muntazam tesisat!, yerin yani adamakıllı teşkilatın kıymeti büyükair, 0 halde her tarafın işi kendi ihiiyacile mütenosib olmak üzere bütün memlekette bu tesisatın vücude gelmesini ilk plana koymalı ve herşeye takdimen bunların yapılmasın, temin etmeliyiz.. Bir kere bu merhaleye varılmış olduktan sonra gene hatıra geliyor ki sjxr işlerini devlet şubeleri içinde artık devletin doğrudan doğruya alakadar olacağı bir meşgale haline koymalıyız. Spor, her yerde usul alnnda yapılmak ve memleketin her yanına yayılmak bakımlarından binne.fis devletin kontrol altına alacağı işler sırasındadır ve görüyoruz ki onun konırolünü de ele almak zamanı gelmiştir. ASRİ KADIN bulunduran o saha hakiki bir l5Mayıs Dileyene Dileyene 7.000 liralık yüzde 40 iıujiıim bedava kitap;1] nı eleştirdiği için 9 yıl hapiste yatmış ve 1954’te Komünist olarak nitelenen ve görevinden alınan Cilas, “Katedru” Sioven öğrenci dergisinde yayımlanan söyleşide daha çok edebivattan söz etti. Bugün 75 yaşında olan Milovan Tito’nun politikalarıCilas, stad olmaktan çok uzaktır. Orada insanlar başı ve sonu belirsiz bir kalabalık haline geçiyorlar. Yerin gerek oyuncu, gerek seyirci bütün insanlar üzerinde ne vakarlı ve asil bir (esir icra ettiğini anlamak için Ankara stadyomunu görınek kafidir. .41.LIIC VF.NüS nw PSJDRA VEhüS BSIYA,mN E.SANS ENÜS V Aid . . ,, ,d . Bundan şu dersi çıkardık: Mademki devletçe ve milletçe Partisi’nden çıkarılmıştı. resmi“Politika” gazetesi, la söyleşiyiyapan gazeteci Dingarı Antici’isuçlayarak, öylebir b yayının “politik provokasyon” olacak nitelenebileceğini Belgrad’da yayımlanan yarı İLAN ANKARA ASLİYEBİRİNCİTİCARET MAHKEMESİBAŞKANLIĞI’NDAN ESAS NO: 1986/209 DAVACI : Şekerbank T.A.Ş. Genel Müdürlüğü : Av. Ilhan Şenel. Vekil Davalılar : 1 Gönül Ergenoğlu. Esat Cad. 37/3 Ankara. 2 Nejat Günal. Alaçam Sok. 17/10 Çankaya/Ankara. 3 Zaferİnşaat Sanayii ve Kollektif Şirketi. BeykozSok , 5/54 Kavaklıdere/Ankara. Davacı tarafından aleyhinize açılan 8.042.800. TL’lik alacağın tahsili davasında; Adınıza yargılama gonlü dava dilekçesi gönderilmiş ise de tebligat Adınıza dava dilekçesi ve duruşma gününün ilanen tebliğine karai erilmiştir. v Davanın yargılaması 13.5i987 Çarşamba saat lO.50’yebırakılmıştır. Işbu ilan dava dilekçesi, duruşma günü ve H.IJ.M.K.’nun 213. (Yargilamaya gelmediğiniz takdirde yokluğunuzda yargılamaya devam edilecektir.) maddesi yerine geçerli olmak ilınaı tebliğ altıbasın: 13584 nur. bila tebliğ iade edilmiştir. Zabıta marifetiylede araştırma ise de yapılmış adresiniz tespit edilememiştir. 1Nisans.yud. Birliği Başkanı Toııe Anderlicde, “Cilas ambargoludeğilse,Özgür bir yıırilaşsa, neden düşüncelenal hakkına sahip dile getirme olmasın:’ dedi. dü. Ote yandan, Sloven Gençlik ileri sür
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle