18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ClMHURİYET/10 HABERLERİN DEVAMI 31 MART 1987 Tındemans: AET bugün (Basarafı I. Sayfada) ledifcesas olarak bu oldu. Türk bakımı, Ankara'nın Ortak Pazar'a "ttfti" tam üyelik başvunısunu gerçtdestirdığini duyurduğu dünkü temaıa, Leo Tindemans "cesaret vericT bir tutum içinde gözıikmedi. Bozer, beklendiği gibi, tam üyeiik başvmısunun "rfy«si" olarak şimdi yapldıgını ve resmi nitelik tasıyacak 'huknki" müracaatın ise "en kısa mnandı" gerçekleştirileceğini duyuıdu. Ankara sorumlusu buna parald olarak, TUrkıye'nin resmi başvırusundan sonra AET Konseyi dönen başkaıu Belçika'nın tam üyeliğe ibjkın prosedilrü normai olarak uygulımasıru istedi. Lec Tindemans, Türkiye'nin tam üyelik başvurusunun anlaşmalar uyanoca tanınmış bir hak olduğunu ifade ettikten sonra, kendi kanısına göre bugünkü AET sanlannda Ortak Pazar'ın Türkiye'yi "hazmetmesinin" çok zor otacağını belirtti. Avrupa Topluluğu'nun henüz Ispanya ve Portekiz'i özümleyemedijini ve mevcut ekonomik konjonktürün hiç parlak olmadığını vurgulayan Belçikah diplomat, baSın önünde yaptığı konuşmada da "Buginkö AET şartlan Türkiye'nin iiycli^iııin gerçekleşmesi için uygun göıökmuyiir" şeklinde konuştu. Bozer Tindemans görüşmesirun ikinci odak noktasını olusturan, "Um üyelik prosedürii" konusunda ise Belçikalı bakan biraz daha olumlu tutum akrken, bu konada da kesin bir güvence vermedi. Normal olarak 1 nisanda yürürlüğe girmesi gereken yeni AET sözleşmesinin tam üyeiik mevzuatı konusunda değışik biçimlerde yorumlandığım belirten Leo Tindemans bu bağlamda şunlan söyledi: "Biz, dönem başkanı olarak, Tdrkiye içiD hiçbir aynmahk yapmadan gereken prosedürü uygulamava karariıyız. Ancak, tam u\Hik başvurusunun ertesinde nasıl bir tutum alınacagı. yani sorunun arastınlması için vuriitme organı komisjona, hemen gönderilip gönderilemeyecegi konusunda degişik yorumlamalar mevcuC. Bir kısım uyeier, yeni AET sözleşmesine gore. komisyona yetkinin verilmesi için bile biitun iiye ulkelerin oy birliginin gerektigi göriişünde ısrar ediyorlar. Diger ban uyelere gore ise, yeni AET sozlesmesine ragmen, eski uygulamanın surdiırulmesi, yani oy birligine ihtiyaç dujulmadan komisyona yetki verilmesi miimkün. Biz bu yüzden uzman hukukçulara danıştık. Şimdi, Tıirkiye başvurusunu yaptuttan sonra, bu hukukçulann hazıriayacagı rapor dogrultusunda karar alacagız." Bilindiğı gibi, Yunanistan'ın başım çektiği yaklaşıma göre, üye ülkelerden herhangı birinin daha ilk asamada veto yetkisini kullanması ve tam Uyelik müracaaürun komisyona havale edilmesinin durdurulması mümkün. Dünkü görüşmede tali olarak ele alınan diğer iki konuvu ise Ege ve Kıbns sonınlan oluşturdu. Bozer, Ankara'nın Ege konusundaki tutumunu Belçikah bakana açıklarken, Leo Tindemans da gerginliğin yatısmasından duyduğu memnuniyeti ifade etti. öte yandan, New York'ta Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ile gönismüş olan Belçikah bakan, kendısinin. ban Yunan gazetelerinin ortaya attığı gibi AET dönem başkanı olarak Kıbns konusunda hiçbir inisiyatif almadığını ve bir "Tindemans planının" bulunmadığını duyurdu. Belçika başkentindeki diplomatik gözlemcilere göre, Devlet Bakaru Ali Bozer'in dun Leo Tindemans'la yaptığı görüşme "beklenenden de daha az parlak" oldu. özellikle, Tindemans'ın, AET'nin Türkiye'yi "hazmedenıeyecegini" ısrarla vurgulaması, gözlemciler tarafından esas olarak Ortak Pazar bütününün görüşünu yansıttıgı şeklinde yorumlandj. Tindemans'ın aslında Ankara'ya "bundan biraz daha yakın" olduguna isaret eden bu gözlemciler, Türkiye'nin resmi tam üyelik başvurusu öncesinde Belçikah bakanın diğer baskentlerin yaklasımına "tercuman oldugunu" ifade ettiler. Tindemans ile yaptığı temastan önce AET Komisyonu Başkan Yardımcılanndan Lorenzo Natali ile göriişen Ali Bozer, yarın da Bonn'a geçecek. Türk kaynaklara göre, Bozer, Federal Almanya'da Dısişleri Bakanı Hans Dietrich Genscher ile görüsemeyecek ve AET işlerinden sorumlu bir Alman diplomatla bir araya gelecek. öte yandan, Bozer'in yolculuğuyla birlikte Türkiye'nin AET'ye tam üyelik başvurusu Batı Avrupa'da güncellesmiş durumda. Dün yayımlanan çeşitli gazetelerde, Ankara'nın başvuru arifesınde olduğuna dair haberler yer alırken, Belçika'nın "Le Soir" gazetesinde de Ah Bozer ile yapılan bir mülakat birinci sayfada yer aldı. Aynı şekilde, Türkiye'nin AET nezdindeki daimi temsilcisi Pulaı Tacer Belçika radyosu birinci prograraında yaklaşık iki saat gazetecilerle TürkiyeAET sorunlarını tartışlı. • AET'de Ankara'va Atina engeK LONDRA (Cumhuriyel) Ege'deki TürkYunan gerginliğinin ardından Devlet Bakanı Prof. Ali Bozer'in Brüksel temaslarını irdeleyen BBC Dünya Servisi, Financial Times gazetesinin Brüksel muhabiri John Peel ile yaptığı röportajda, Ankara ile Atina arasındaki "tarihi ve sürekli anlasmazlıgın" Türkiye'nin AET'ye tam uye olmasını büyük ölçüde engellediğini söyledi. Yunanistan'ın AET üyesi olarak Ankara'nın her türlü girişimini hukuki ve pratik olarak engelleme olanaklarına sahip olduğunu hatırlatan yorumcu, "AET. esas olarak ekonomik ve ticari bir forumdur. Bu nedenle Yunanistan dışındaki AET üyelerinin Ankara ile Atina arasındaki gerginliği azaltmaya çalışma çahaları her zaman başanlı olmayabilir. AET. işlevi itibarıyla esas olarak bir banş fonımu değildir. Üstelik her yeni olay, Ankara ile Atina arasında yeni bir pürüz olarak ortaya çıkabilir" göruşünu savundu. Belçika'nın Türkiye'ye karşı tutumunun AET'nin diğer ülkelerinden farklı oldugunu hatırlatan yorumcu, Belçika Dısişleri Bakanı Tindemansı "AET içindeki Türk yanlılannın önde geleni" olarak tanımladı. Belçika'nın "Türkiye'nin siyasi ve stratejik önemine surekli olarak değindiğini", ayrıca "Türkiye'nin NATO'nun güney kanadında kilit mevkide oldugunu" belirten yorumcu, Belçika'nın bu nedenle Türkiye'nin Batı savunmasma etkili olarak katılmasını istediğini belirtti. AEPye tam üye olmak için demokrasi, insan haklarına saygı ve belirli bir ekonomik düzey arandığını hatırlatan İngiliz gazeteci, "Halihazırda Türkiye açısından demokrasi ve insan haklannın koşullannın yerine getirilmesi konusunda kuşkular var. Ancak bence şu anda Ankaranın önüne çıkartılabilecek en büyük engel. ekonomik dunımdur" dedi. Türkiye'nin ekonomisinin AET'nin diğer ülkeleri ile kıyaslandığında geri oldugunu söyleyen Peel, "Aslında Yunanistan, ( Isp^uıya ve Portekiz'in AETye tam üye olmalan aşamasında da topluluk yetkilileri, 'Biz sizden sadece demokrasi koşulunu yerine getirmenizi istiyoruz' demişlerdi. Ne var ki şimdi topluluk yetkilileri Ankara'ya 'Biz sizden sadece insan haklarına saygı talep ediyoruz' diyecek durumda değildir," dedi. ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇI Atılla Arsoy'u, cumartesi gunü, gömütü başında andık Karşıyaka^ da. Atilla, 10 Ocak 1987'de aimüştü, daha yeni. 28 mart ise, Atilla'nın doğum günüydü. Arkadaşları, bir ölüyü doğum gününde anmanın guzelliğıni düşündüler. Bana Varlık özmenek söyledi, birlikte gittik. Atilla'nın gömütü çiçeklerle kaplanmıştı. Biz de götürdüğümüz çiçekleri serptık. Enitonu kalabalıktı, duyabilenler gefmışlerdi. Istanbul'dan gelen Dr. Nıyazı Tunga da oradaydı. Varlık özmenek, Atilla'nın gömutu başında yaptığı konuşmada, özetle şöyle dedi: "CMümünun uzerinden iki buçuk ay geçti. O gün Atillafyı sonsuza veren dostian bizler, bugün Atılla'nın doğum gününde, onunto hep biri'ıkfe olmanın inantyorum mutlu olacaktır • mutluluğunu paytaşıyonız. 'Mutluluk' deyimini rastgele bir duyguyla ya da salt 'moral' gerBksinimi düşüncesiyle söylemediğimi kabui edeceksiniz Atilla'nın beyniyte, yüreğiyle, emeğıyle ve bileğiyle candan bağlı oiduğu, uğrunda özverilerte, sevinçlerte, çilelerte ve mutlaka utk'jyla sonuçlanacak umutiaria bağlı bulunduğu yaşam bıliminin yasası gereğıdır bu. Bunun içindir ki, onu anarak; doğum gününü paylaşmak istiyoruz. Anmaktan öte, Atilla'yı Atilla yapan ölumsüz, yüce değerler adına onu selamlamak istiyoruz... Denşet bir hanç ve özvori emekçisi.. Sarsthnaz direnç, uçsuzbucaksız sevgî, cosku, dayanısma, paylaşma emekçisi. Sessiz, gösterissiz, ama ödünsüz güzellik emekçisi ve kolay değildir elbette mesleği bu ardemler olan bir insanın, bir daha cismen kucaklanamayacak olması..." Atilla'nın ölümünden sonra, 'Atilla Arsoy'un ölümü" baslıklı bir yazı yazmıştım. Orada Ah ÇiçekS'nm bir mektubunu da aktarmtstım. ÇiçekH, Atilla'nın çok içtiğinden hatta bu yüzcten yasamını yitirdiğinden söz ediyordu. Atilla'yı daha yakından bilenler bunun dogru olmadığını söylediler. Ali Çiçekli de biliyorum, kimseyi incitmek için yazmadı onlan... Akşam Çağdaş Gazeteciler Lokali'nde Atilla için vemek vardı. Burada da Mülkiyeliler Birlıği Başkanı AlperAktan konuştu; gençler, kızlı erkekli türküler söylüyorlard:. Güzel bir akşam oldu. Yemeğe azıcık geç varmıstım; Konya üselılerinın yemeğıne gıtmıştım, oradan geldım. Konya Liseliler, "sınıf arkadaşlan" yemeğı. Orada eski kimi sınıf arkadaşlarımı, öğretmenlerimi gördüm. Nazım: "An\adaşlık ağaca benzer/Kurudu mu yeşermez arbk..." der, bir şiirinde. Sınıf arkadaşlığı da yetmez olur bir yerde Geçenlerde, lise yıllarından bir arkadaşımız, Yıldınm Kuzum öldü Ankara'da. Danıştay'da Birinci Daire Başkam'ydı. Yüreği durmuş, 6Wü, nasıl üzüldüm Okulda kızlar sınıfındaydı Yıldınm, sanıyorum. Sonraları bir araya geldık. Hocaların taklitlerinı en iyı yapanlardandı! Çalışkan da. Konya Liseliler yemeginde, İstanbul'dan gelen Kerim Yarar'la konuşuyorduk. Yıldınm, daha ortaokul sıralanndayken, sınıf arkadaşı Mustafa Baykal, Yıkdırım için: Bu çocuk büyüdüğü zaman Atatürk olur! diye düşünürmüş. "Konya Liseliler" yemeginde de, böylece Yıldınm Kuzum'u andık işte. Sınıf arkadaşlığından "sınıfsal arkadaşlığa" geçiyordum cumartesi akşamı. Sınıfsal arkadaşımız Atilla Arsoy'du. Atilla'nın arkadaşları arasında takma adı "Ayı"yd\. İnkıyımdı, belki ondan öyle diyoıiardı. Mete Tunçay'ın da, arkadaşlan arasındaki adı "Ayı Mete!" Atilla'nın ölümünden sonra, Mete çok üzüldü. Bir arkadaşına: Ayıyı yitirdik! dedi. Arkadaşı: Sen de "ay\"sınl deyince, Mete yine üzgün: Öyle ama, asıl ayı oydu!.. dedi. 1402'lik Mete Tunçay, yarın Almanya'ya gidiyor, Bertin'de ders verecek. Türkiye'de yönetimin değerini bilmediği aydınlar, gidiyorfar böyle işte... Arkadaşları Atilla Arsoy'un gömütünü yaptırmak, ölüm yıldönümüne onun adına bir kitap çıkarabilmek için, Ankara'da Ziraat Bankası Kızılay Şubesi'nde 75606 numaralı hesabı açtırdılar. Hesap Varlık Özmenek adına açıldı. Toplanacak paralarla, Atilla Arsoy'a yakışır bir gömut yapılacak. Sessiz yaşamış emekçinin gömütü olacak bu. Bir simge olacak... ••• Cuma gunü Evren, İstanbul'da Basın Sarayı'nda basın toplantısı yaptı ya, ertesi gun, aynı yerde Türkiye Yazariar Sendikası'nın. genel kurul toplantısı vardı. Azız Nesin, açış konuşrnasırtda bir yerde şöyle demiş: İşte yaşam budur, dun burda kim oturmuş konuşuyordu; bugün aynı yerde ben oturup, ben konuşuyorum!... Önceki hafta Prof. Bahri Savcı Ankara'daydı. 1402'lik Bahri Savcı. Burada YÖK üstüne konuşmalar yaptı. Güzel konuşmalardı. Bahri Savcı, 1402 ile görevlerinden alınanlann ekonomik durumlanna değinırken: Ben az ekmekle doymam, ama yalnız ekmekle doyabilınm katık isternem, ne demek istediğimi anlatabıldim değilmi? dedi. Bahri Savcı, emekliliğine dört ay kala, 1402 ile SBF'dekı kürsusünden uzaklaştınlmıştı... YÖK'le ilgili konuşmasını yaptıktan sonra, Haldun Özen'le birlikte, onun bürosuna gittiler. Yeni oluşacak "Or/ Demeği"riın kurucu uyeliği belgelerıni imzaladı. "Bir kahve içelım" dediler Bahri Bey: "Nescafe içerim" dedi. Kondu. O, "Biraz kahveyi çok koyalım" dedi, "Suyunu da az koyayım, kahve böyle güzel olur" diye ekledi. "Kimisı bol su dolduruyor, kıvamında oimuyor". Oradan Erbıl Tuşalp'm ımza gününe, Dost Kitabevi'ne gittiler. İki saat ayakia söyleşıldi. Söyleşı sırasında Bahri Savcı: insan, dedi, issiz kalıncâ bihsine gidip de, "Bana iş ver" demeye sıkılıyor. Ben böyle bir seyi usuma hiç getiremiyorum, bu bana çok aykın geliyor, ağır geliyor. Ben böyle bir şeyi istemeye utanıyorum... Bahri Bey'in YÖK'le ilgili konuşmasını yazacağım, okurlar da öğrensinler, bunu istiyorum. Ancak, daha önce Bahri Bey'in, Evren'in basın toplantısı üzerine düşüncelerini aktarmak istiyorum. Bahri Bey, bu konuda özetle şunlan söyledi: "Devlet Başkanından çelişkili demeçler ortaya çıkmıştır. Bastan, biImmezlikten gelinmıştir. Neden? Nedenini ararsak sunu görürüz: Olay laiklik ilkesine çok aykın idı. Bilindiğı üzere, mukaddesatçılar, dinciler, Atatürk'un 'muasırlaşma' dediğı çağdaşlaşmaya kontra tutucular, yasamımızı beşikten mezara kadar her yönünde, metafizik, Semavi kaynaklar içinde hapsetmek isterler. Oysa bu, laikliğe aykmdır. Laiklik, doğumumuzdan eğitimimize, nikihımızdan mesteğımize, külturumüzden sanat zevkımize, estettğımize kadar bir yeryuzu olgusu olan yaşamımızı bilimsel verilere dayatarak düzenleme ve yönetme demektir. Bastan olay hakkında, bilinmez gözükme, bu laikliği kaldıran, ona önem vermeyen tutucularla bir safta olmaktan kaçınma ıçgüdüsünden gelirdi. Fakat, sonradan bir zaman kazanıldı. Bu zaman içinde olayın, sistemin gerekleh içinde kaldığı görüşune vanldı. Sistem şudur: Türkiye'yi gerçekten çoğulcu ve serbest bir ortamda, Rönesanstan gelen, aydınlıklar çağından gelen, 1776 Amehkan, 1789 Fransız devhmlennden gelen, Roosevelfın dört ılkesınden gelen ve buralardan süzüle suzüle gelen, özgühük, eşitlık, güvence, baskısızlaşma, korkudan azade bir demokratik yapı içinde, gerçekten genel oydan çıkan iktıdar ve muhalefetler ve demokratik kurumlar arasındaki 'consensus'cu (Birleşik nza arayan) ıstençlerte ve katkılarla oluşan birmüspet bilim akjısına karşı gelme sistemiydi. Yani, muspet bihm algstna karşı gelme sistemiydi. Şimdi, mukaddesatçılık, maneviyatçıhk adı attında bu muspet bilim algısına, beşeri kaynaklara, ussal ve deneysel verilena dayalı, demokratik değerieri daraltmacılığa uğratan bir iktıdartar dönemi içine ginviştik. Dinsel kaynaklardan laik cumhurıyete yardım eide etme de, bu sistemin bir parçası idi. Madem ki laikliğe önem verilmiyordu, dinsel kaynaklan kullanmak da sakıncalı gözükmezdi. O halde, öğrenimi, öğreOmı, eğitimi, beşeri ve kutsal deneyimı ve muspet bilimi reddeden iktidariaria zıtlaşmaya gitmektense, ontann icnaatının içinde bulunmak sakıncalı sayılmazdı. Ststem, Türiuye'ye yukandan vetayetçi, vesayetçi, monoütik ve mukaddesatçı bir irade getirme sistemiydi. Bu sistem içinde artık laikliğin sözü olmazdı. Bu mantık içinde kalınca, yardımın hiçbir sakıncası gözükmezdi. Oysa ki yardımın sakıncası, bu noktalardadır." Savcının Değerlendirmesi... Evren ameliyathaneyi gezdi Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Fas'a harekeünden önce Istanbul'da Haydarpaşa Eğitim Hastanesi'nin yeni ımitelerinin açüışuuyaptı. Sabaft saat 10.00 sıralannda Haydarpaşa Eğitim Hastanesi'ne gelen Evren, kendisi için verilen briflngde modern araçlarla donatılmış askeri hastanelerin yaygınlaştaılmasımn yararh olacağuu söyledi. Evren, daha sonra hastanenin Osmanlı Hamamı bölümü ile yeni açılan ünitelerini gezdi, Radyoloji ve Nükleer Tıp ünitesinde bulunan gama kamerasu» inceledi. Daha sonra ameliyathaneyi gezen Evren, steril önlük ve steril bez galoş ayakkabı giydi. UĞUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) GOZLEM YÖK Başkanı Prof. Dr. Sayın Doğramacı'nın 11.11.1986 gün ve "APK 08/9905012779" sayılı genelgesinden.l Bu dersi okutanlar arasında, YÖK Personel Dairesi Başkanı, Erciyes Vakıflar Bötge Müdürü, Karadeniz Üniversitesi'nde Almanca okutmanı, Ankara'da Meteoroloji Genel Müdürü ile Keçiören Belediye Başkanlığı Yazı İşleri Müdürü de var. YÖK Başkanı Doğramacı, söz konusu yazısında bu derse "yetehi önemin verilmediğinden" ve bu öğretim kadrosunca "yeni nesillerin" gereği gibi yetiştirilememesinden yakınmaktadır. Üniversrtelerde "inkılap tarihi dersleri"n\n, Atatürk ve Kurtuluş Savaşı ile ılgili inceleme ve araştırması olmayan bir kadro eliyie okutulduğunu birkaç kez yazmış; bu konuya dikkat çekmek istemiştik.. İşte, üniversitedeki bütün bürokratik birimlerin başı olan Doğramacı bile bu durumdan yakınıyor. Peki, öyleyse kim komyor bu kadroyu? Bu bir "/fadro/aşma"olayıdır. Bu kadrolaşma olayı, "Türk islam sentezi" ile biçimlenip, yönlendirilmektedir. Bakın, bu kadro nasıl korunuyor. Prof. Tank Somer, 261.1981 tarihinde, "RO. Sox. 7784 Kampala, Uganda" adresinden Libya'da ODTÜ eski rektörlerinden Hasan Tan'a yazdığı mektupta şunlan yazıyor: ... Kenan Evren sırf sol ve CHP korkusuyla milliyetçilere yapılan ezryet ve (burada Somer'in bir yakışıksız sözcüğü vardı, ben koymadım. U. M.).. göz yumuyor.. (..) Nurettin Paşa'nın buna karşı çıkması gerekirdi, o bile çıkmtyor.. Sayın Evren hakkında bu mektupu yazan Somer, bir süre sonra, Ankara Üniversitesi Rektörü oluyor. Rektör Somer, Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Müdürlüğü'ne Prof. Aydın Taneri'yi getiriyor. "Atatürk milliyetçiliği" diye bir kavramı "Marksistlik" sayan Prof. Taneri, 1 Kasım 1982 günü Ankara Üniversitesi'nin açıItşı nedeniyie verdiği ilk derste şöyle konuşuyor: Atatürk'ü saptırmak, Atatürk ve onun yolundan gldenler için bir şereftir. Taneri'nin bu konuşması nedeniyle soruşturma açılmış; soruşturma sonunda iki ayrı rapor düzenlenmiş ve sonunda Atatürk Araştırma Grubu Başkanı Emekli Tümgeneral Muzaffer Erendil ve üye Emekli Kurmay Albay Nusret Beycan, Taneri'nin bu konuşmasındaki eksiklik ve yanlışhkları 8 Nisan 1983 tarihindeki raporlarında eleştirdikten sonra şu sonuca varmışlardır: 23'üncü sayfada "Atatürk'ü saptırmak, Atatürk ve & nun yolundan gidenler için bir şereftir" ibaresinde daktilo yanlışı oiduğu kanaatına vanlmıştır. Prof. Aydın Taneri, daha sonra bu görevden alınmış, yerine Prof. Mustafa Kafalı atanmıştır. Prof. Taneri, kendisinın görevden alınmasını protesto amacıyla görevine gelmemiş; bunun üzerine durum, DTCF Yönetim Kurulu'nun 13.3.1986 günü 186 sayılı toplantısında görüşülmüş ve şu karar alınmıştır: r.. Adı geçen hakkında gerekli işlemin rektörlükçe yapılması için durumun rektörlüğün takdirlerine arz edilmesine oybitiiği ile karar verilmiştir. Yetmiş işgünü görevine gelmeyen Prof. Taneri'ye bu eylemine uyan gerekli yaptınm uygulanmamıştır. Prof. Taneri'nin yerine "İnkılap Tarihi Enstitüsü Müdüriüğü"r\e getirilen Prof. Kafalı'nın Kurtuluş Savaşı ve Atatürk ile ilgili bir akademik çalışması da yoktur. Ancak Prof. Kafalı'nın iki ayrıcalığı vardır. Ayrıcalığının ilki, "Türkislam sentezi" görüşünün önde gelen savunuculanndan biri olmasıdır. İkincisi ise bu doğrultudaki çalışmaları nedeniyle 2. Ordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı'nın 5.1.1984 tarihli kararı ile Konya ili dışına çıkarılmış olmasıdır. Prof. Somer'i koruyan kimdir, Aydın Taneri'yi koruyan kim? Ve Prof. Kafalı'nın koruyuculan kimlerdir? Ûniversitelerde Atatürk ve Kurtuluş Savaşı konularında bunca araştırması olan bilim adamlarına kürsüler kapatılırken, "inkılap tarihi dersleri"ri\n Keçiören Belediye Başkanlığı Yazı işleri Müdürü'ne okutturulması herhalde, Atatürkçülüğe verilen önemi gösteriyor!. Yüce bir makama saygıyla... tki ayrı dünya (Baştarafı l. Sayfada) Veliaht Prens Muhammed geliyor. Ama o koyu renk bir kostüm giymiş, kravath. Hükümet üyeleri içinde yalnız Oç devlet bakanı, kral gibi geleneksel giyimli idi. Diğerleri Batılı. Evren'in Rabat'taki görkemli karşılanışında hep iki dünya yan yanaydı. Çllerinde tüfekleri Berberi suvariler, geleneksel çalgılarıyla entarili müzisyenler, ama aynı zamanda 1415 yaşmdaki kızlardan kurulu Amerikan Kolej tarzı bandolar da vardı. RabatSâle, havaalanından kent merkezine dek bürün yol kenarları tıklım tıklım. Erkek, kadın, çocuk dlerinde Türk ve Fas bayraklan, Evren ile Kral Hasan'ın resimleri. Elbette en çok eğlenen çocuklardı... Nehri ve 11. yüzyıldan kalma duvarlann ardındaki eski Rabat'ı geride bıraktıktan sonra, gıyim tarzı hızla kuzeylileşti, spor ayakkabıh blucinli montlu çocuklar gençler hızla çoğaldı... Ama beyaz badanalı, en çok üç katlı Akdeniz evleri kentin her yanında aynı. Ve düz damlarında bol bol TV antenleri. ltalyan ve Fransız televizyonlan burada rahatiıkla izlenebiliyor... inkılap (Baştarafı 1. Sayfada) leri verenler arasında Ankara'da Keçiören Belediye Başkanlığı Yazı lşleri Müdürü, YÖK Personel Daire Başkanı, Meteoroloji Genel Müdürü de bulunuyor. YÖK Başkanı Doğramacı, üniversite rektörlüklerine gönderdiği genelgede ilgililerin dikkatini çekerek, gereken önlemlerin alınmasını istedi. LX)ğramaa'nın 11.11.1986 günlü genelgesinde şu görüşler yer alıyor: "Başkanlığımıza intikal eden bOgOere göre, 'Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi'derslerinin 2547 sayılı Yiikseköğrctim Kanununda öngörulen amaçları gerçekleştirecek biçimde öğretilmediği, öğrencilerin ilgilerinin konu üzerine çekilmedigi, duygu ve heyecan yönünün ihmal edildigi, 'Türk milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini taşıyan, Türk olmanın şeref ve mutluluğunu duyan nesillerin yetiştirilmesi gereğine yeterli önemin verilmediği anlasılmıstır!' Prof. Doğramacı'nın genelgesinde daha sonra universitelerde "Atatürk tlkeleri ve İnkılap Tarihi" derslerini okutan öğretim üyelerinin dökümü yapıhp şu görüş ve uyanda bulunuluyor: "Tablonun incelenmesinden anlaşılacagı gibi 298 öğretim eiemanından 231'ini herhangi bir akademik unvanı atmayanlar teşkil etmektedir. Öğretim elemamnın seçiminde 'Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi' dersinin eğitimöğrenim süresince okutulan zorunlu derslerden olmasının sebepleri gözler önünde tutulmalıdır." TürkFas ilişkileri de bu ziyaretle hızlı bir gelişme sağlayacağa benziyor. Bir önceki büyukelçimiz itimatnamesini 9 ayda sunabilmiş. Yeni büyukelçimiz ise henüz 36 gündür burada ama Cumhurbaşkanırun gelişinden bir akşam once ıtimatnamesini krala sunmuş... * Resmi heyette işadamı bulunmasın diye buraya bir gün önce gelen Türk müteahhit şirketleri temsilcileri de ön proje asamasındaki 6 baraj için şanslannı deniyorlar. Ancak hızlı bir sonuç için pek ışık görulmüyor... Fas zengin bir ülke değil. • tstanbul'dan Rabat'a 5 saathk uçak yolculuğunun bir bölümündeki sohbette laiklik konusu yine vardı. Evren, halk önündeki eski konusmalannda niçin ayetJer okuduğunu anlattı ve kadınlarla ilgili birkaç ayetin Turkçesini tekrarladı. Son laiklik tartışmalan konusundaki üzüntüsunu belli eden Cumhurbaşkanı Rabıta olayı ile ilgili basın toplantısından önce geceleri bile kalkıp akhna gelen noktalan not aldığmı söyledi. Evren, Fas'ta (Baştarafı 1. Sayfada) gerekir" şeklinde konuştu. Evren, Türkiye'nin, Yunanistan gibi Ege'de petrol aramaya hakkı oldugunu kaydederken, "Çtinkü, 'notam' konusu henüz halledilmedi. Biz Bern AnJaşması uyannca, iki ulke arasında anlaşma sağlanıncaya kadar petrol aramayacağımızı bildirmiştik. Bunu ihlal eden Yunanistan oldu. Türkiye, bugüne kadar Bern AnJaşmasTna hassasiyetle riayet etti. Kriz, Yunanistan'ın riayet etmemesinden doğmuştur. Ancak, bu arama faaüyetinden vazgecince Türkiye de aramaları kendi karasuları içinde devam ettirmiş ve karasulan dışına çıkmamayı da kararlaştırmıştır. Böylece bu krizli dönem atlatılmıştır" dedi. Evren, iki ülke arasında diyalog olup olmayacağı yolundaki bir soruya da "tnşallah olur. Temennimiz budur. Bu karşı tarafın, yani Yunanistan'ın tutumuna bağlı" yanıtını verdi. Cumhurbaşkanı Evren, Yunanistan, İtalya, Fransa ve Cezayir cumhurbaşkanlanna bu ülkelerin hava sahalanndan uçarken, birer mesaj gönderdi. Evren, Yunanistan Cumhurbaşkanına gönderdiği mesajın da, "Bizi de çok üzen bu hadisenin bir daha tekrarianmaması, bundan sonra da iki ülke ilgililerinin bir arava gelerek, hem bu konuya hem de diğer meselelere süratle çözüm bulunması yegane arzumuzdur" dedi. Evren'in, geçen yıl Türkiye ile arasındaki kriz doruk noktasına çıkan Bulgaristan'a, Yugoslavya yolculuğu sırasında mesaj göndermemesine rağmen, yaşanan son kriz ertesinde Yunanistan'a bu tür bir mesaj sunması dikkati çekti. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'i 'Fas'ın başkenti RabatSâle Havaalanı'nda Fas Krah II. Hasan karşıladı. HavaaJanı şeref saJonunda bir süre dinlenen Evren, daha sonra kente hareket etti. Evren ve Hasan'ın bulunduğu kortej, Rabat'ın postahane meydanında bir süre durdu ve burada konuklara süt ve hurma ikram edildi. Daha sonra ikametine ayrılan misafir sarayına gelen Cumhurbaşkanı Kenan Evren, burada da Kral II. Hasan ile bir süre görüştü. Evren ve II. Hasan arasındaki resmi görüşmeler, bugün başlayacak. Evren'in gezisine Dısişleri Bakanı Vahit Halefoğlu ile Bayındırlık ve İskân Bakanı Safa Giray da katılıyor. Cumhurbaşkanı Evren, bu sabah Rabat'ta Kral II. Hasan'ın babası 5. Muhammed'in kabrine çelenk koyacak. Daha sonra kraliyet saraymda Evren ile Kral II. Hasan başkanlığındaki heyetler arasındaki resmi görüşmeler başlayacak. Akşam Kral II. Hasan'ın onuruna vereceği yemeğe katılacak olan Kenan Evren, yarın Fez ve Medina kentlerini ziyaret edecek. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in Fas ziyâreti perşembe günü sona erecek. A readytowear merchandising services company has vacancies for the following positions: SHIPPING MANAGER • 3 years' experience in an international forvvarding company. • Familiarity with customs and related banking procedures. VEFAT Adana eşrafından merhum Bekir Velioğlu ile merhume Elife Velioğlu'nun oğulları, Aydın Velioğlu, Beyhan Kırmacı, Olcay Eskiizmirliler ve Gül Ekim'in kardeşleri, Filiz Velioğlu, Necati Kırmacı, Ramazan Ekim ve Işık Eskiizmirliler'in kayınbiraderleri, Nadide ve Selahattin Kadir Kazazoğlu'nun damatlan, Sabiha Velioğlu'nun sevgili eşi, Elif Zeynep Velioğlu'nun sevgili babası, STYLIST . • Well acquainted with pattern making. • Able to control and rectify measurements and fittings. »Capable of managing the quality control department. SECRETARY • With a minimum 3 years' office experience. Perfect spoken and vvritten English is essential for ali positions. Applicants should be betvveen 2535 years of age. Males must have completed their military service. Send applications, mentioning the job position, with C.V. and photo to: P.O.B. 533 Sirkeciİstanbul Makine Mühendisi CUMHUR VELİOĞLU 30.3.1987 günü vefat etmiştir. Cenazesi 31.3.1987 salı günü (bugün) Şişli Camii'nde kılınacak öğle namazını müteakip Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verilecektir. AİLESİ NÖT: Çiçek gönderilmemesi, dileyenlerin Türk Eğitim Vakfı'na bağışta bulunmalan rica olunur. ANKARA (ANKA) Adalet Bakanlığı, bayan hâkım ve sa\cı stajyerlere yuzde 10 smırlama getirdi. Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, sınırlamaya gerekçe olarak, "Mahkemelerin ihliyacı ve mesleğin gereğini" gösterdi. Bakan Sungurlu, SHP Erzurum Milletvekili Hilmi Nalbantoğlu'nun yazılı soru önergesini yanıtlarken, son yıllarda hâkim ve savcı mesleğinin cazip hale getirilmesi için yapılan çalışmalar ve alınan önlemlerin olumlu sonuçlar verdiğini savundu. Sungurlu, bunun sonucu, 1987'nin ocak ayında 400 hâkim adayı kadrosu için yapılan sınava 1083 kişinin başvurduğunu haurlatlı. Bayan stajyer hâkJLnıve savcüara smırlama YILMAZ ŞİPAL SORU: ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI "Eşime bir katkım olsıın" Eşim ameliyat geçirdi ve bu ameliyal sonucunda konuşma olanağını kaybetti. Son zamlar da dahil eline 60 bin lira dolayında para geçiyor. Kendisi 67 yaşında. Ben ise ev kadınıyım ve hiçbir gelirim yok. Ancak babam memurdu ve öldü. Çalışamaz durumdaki eşirae bir katkım olsun istiyorum ve bunun için de memur babamın aylığından yararlanmak istiyorum. Yararlanabüir miyim? p u p u KQNYA YANIT: T.C. Emekli Sandığı Yasası'nın 75. maddesi uyannca "Kendisinden aylık bağlanacak olanların öliimtt tarihinde evli buJunmayan kız çocukiarına aylık baglanır. Evlenme dolayısıyle aylığı kesilmiş olanlardan sonradan boşanan veya dul kalanların da eski aylıkları baglanarak ödenir. Olüm taribinde evli olmalan sebebiyle aylık bağlanmamış kız çocuklardan bilahara boşanan veya dul kalanlara da bu tarihleri takip eden aybasındsn itibaren aylık baglanır." Evli oluşunuz size babanızdan yetim aylığı bağlanmasına engeldir. CERRAHPAŞA TIP FAKÜLTESİ DEKANLIĞI'NDAN 19851986 EğitimÖğretim yıhnda ara sınavlar not ortalaması Vo 40'ın altında kalmıs oiduğu için ilişikleri kesilmiş bulunan öğrencilerin 2 fotoğraf, bir dilekçe ile 15 Nisan5 Mayıs 1987 tarihleri arasında muracaat etmeleri önemle du>Taru!ur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle