Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURtYET/6 25 MART 1987 UZMAN GÖZÜYLE FUHUŞUN PStKOLOJlSt Bayender fahişeleri iızize'gibiydl DR. NİHAT ERDOĞAN Gecede Hikmet Çetmkaya Yeni, yepyeni bir yaşam başlıyordu Feyza için. Bitmişti işte, günlerce süren kabus, uzayıp giden geceler sona ennişti. Günlerce beklemişti. Sonunda kazanmıştı. Artık "üniversiteli"ydi... Uzun uzun savaşmak zorunda kalmıştı bu "düş"ün gerçekleşebilmesi için. Kimse bilmezdi neler çekmisti, okuma hakkını elde edebilmek, sınava girebilmek için. Önce kızlarm okumasının yararsızlığından dem vurmuşlardı. Yılmadı... Günlerce odasından çıkmadı. Ağlamadı, direndi, aylarca çahşti. Sonunda kazanabileceğinden umutlu olmadıklarından olsa gerek, izin vermişlerdi. Ama kızlannın ne denli inatçı olduğunu unutmuşlardı. Kazanmıştı işte!.. tstediği fakülte değildi, ama olsun... Zaten evdekiler için, neresi olduğu da fark etmiyordu. Sevinmemişlerdi bile. Belki haklıydı annesi!.. Istanbul'da okutacak parası mı vardı babasının? Milyoner kızx mı sanıyordu kendini? Sorunlan uzayıp gidiyordu. Aldırmıyordu Feyza. Bir yolunu bulacaktı mutlaka. Önce yatacak yer, sonra... 4 Toplumumuzun yoğunlaşan sorunlanndan biri olarak, son yıllarda fuhuşun yaygmlaşması ve fahişe sayısının artmasmı, çeşitli türleri ile basınımız sürekli işlemektedir. Kimisi' Ahlak, namus gidiyor" şeklinde konuyu ele alırken, basınımızın bir diğer bölümü ise, tiraj arttırdığı gerekçesiyle, neredeyse tüm içeriğini bu tür haberlerden oluşturma yolunu seçmektedir. Kesin veri olmamakla birlikte fahişe sayısımn (1982 yüında Izmir'de, vesikah ve vesikasız 10 bin fahişe olduğu tahmin edilmekteydi) arttığı ve bunlann kendi pazar koşullanna uygun biçimler ile (telekızhk, arabalı fahişelik, otoyol fahişeliği gibi) çalışma yontemlerini çeşitlendirdikleri bir gerçek. Bu olgu kuşkusuz ki, ne dönemimize ve ne de toplumumuza özgüdür. Eski Yunan örneğinde olduğu gibi, tarih boyunca ilk suııflı toplumlardan başlayarak her toplum biçiminde, belirli koşullarm bir araya gelmesi 'fahişelik' denen sorunun yaygmlaşmasına yol açmıştır. Tarihi çok gerilere giden ve bu nedenle de 'dünyanın en eski mesleği' olarak nitelenen ve 'erkeğin seksüel boşalımı için, para veya başka bir çıkar karşılığmda, kadının etini satması' şeklinde tanıtnlanan fahişelik, özünde değişmemekle birlikte, biçimde ve amacında süreç boyunca farklılaşmalar göstermiştir. hizmet üretebilecek işgüçlerini satabilme şansından yoksun olup Niçin yaygınlaşıyor? toplumun formel işbölümü Son yıllarda fahişeliğin yaygınlaşmasına neden olan etmenler örgüsüne giremeyenler veya girip nelerdir? Her şeyden önce bu etmenlerin çok karmaşık olduğunu ve bunlara kaynaklık eden toplumsal yapımn çelişkili özüne de mevcut bölümün ilişkileri koşut, farklı yönlerden geldiğini kabul etmek gerekir. Dolayıiçinde karşılığım yeterince alamayanlar için, sıyla fahişeliğin yaygınlaşmasına neden olan etmenleri, günümüz görünüşte meşruiyet kazanmamış yollara toplumlannın temel nitelikleri çerçevesinde açıklamakta yarar yönelme olasılığı artmakta ve bu yollardan biri olduğu kanısmdayım. Toplumsal bilimcilerin genelde vurguladığı gibi, çağdaş topde fahişelik olmaktadır. eşit ve adil davranıldığını iddia etmek olanaksız. Saygınlığın bölüşümünde aslan payı genelev patronlannın... Ödediği vergi nedeniyle (Ödenmeyen ve ödemeyenlerin yamnda), ünlü bir işadamımızın takdirlerine mazhar olan ve örnek vatandaş olarak gösterilen genelev patronlannın günümüzde de var olduğunu düşünecek olursak, o günden bu yana durumun pek değişmediğini görürüz. öyleyse fahişelik için; "Toplumlann kendi içinde farklılaşıp, farklüaşmayı yasallaştıran, haklılaştıran ideolojilerini ve bu ideolojilerin dayandığı temellerden biri otarak 'erkek egemenligi' degerini yarattığı donemlerden bu yana, değişen toplumsal yapı tiirlerine koşut çeşitli biçimlerde var olan bir olgudur" dıyebiliriz. Diğer bir deyişle, fahiseliğin temelinde, yüzyülar boyunca toplumlann ürettiği ve günümüz toplum yapısının kendine özgü yöntemleri ile yaşamasına şans tamdığı 'kültürel çerçeve' ve bu çerçeve içinde yer alan 'kadın ve sekse bakış biçimi' ve 'erkeklik anlayışı' yatmaktadır. 'Erkeklik' denilince de akan sular durur Dr. Nlhat Erdoğan: Mal tabii... Bizim bu konuda diğer toplumlardan geri olabileceğimizi kim iddia edebilir ki (!) Şimdilik bu noktanm değerlendirilmesini bırakıp fahişeliğin yaygınlaşma nedenlerini ele alalım. Ilk fahişeler azize gibiydi örneğin, Anaitis ve Afrodit tapınaklarına bağlı ve 'Bayender' adı verilen kutsal dansözler, dünyamn ilk fahişeleri olarak mesleklerini tapınak hazinesine katkı amaa ile icra ettiklerinden, neredeyse 'azize' konumuna çıkanlmışlardlr. Ortaçağ kentlerinde ise fahişeler, loncalar içinde örgütlenerek, 'meşru' bir ticari etkinliğin 'saygın kişileri' olarak nitelenmişlerdir. Kuşkusuz, ortaçağ kentlerinde fahişelere tanınan bu saygınlığın dağılımında Bir sığıntı gibi GDçlttkle varılan anlaşmaya göre, Feyza Istanbul'da evli ablasının evinde kalacaktı. "Kız çocnğunun sornmJuluğu" altında adeta lumların en beürgin özelliği, sahip oldukları yoğun işbölümü örgüsü ve bireylerin bu örgü dışında, kendi kendilerine yeterli bir yaşam ortamını kurmaktan büyük ölçüde yoksun olmalandır. Diğer bir deyişle, büyük çoğunluğuyla insanlar çağdaş toplumlarda yaşayabilmek için para kazanmak, para kazanabilmek için de ya diğerlerinin gereksinme duydukları mallara ya da gereksinme duyulan bu mal ve hizmetleri üretmek için satın ahnabilecek işgücüne sahip olmak zorundadırlar. Hal böyle olunca, gereksinme duyulan bu mallann sahipliğinden veya malhizmet üretebilecek işgüçlerini satabilme şansından yoksun olup, toplumun forme) işbölümü örgüsüne giremeyenler veyahut girip de, mevcut bölüşüm ilişkileri içinde karşılığını yeterince alamayanlar için, görünüşte meşruiyet kazanmamış yollara yönelme olasılığı artmakta ve bu yollardan biri de kuşkusuz, fahişelik olmaktadır. (Burada 'görünüşte meşruiyet kazanmamışlık' deyişini kullanmak zorunda kaJıyoruz, çünkü ilginçtir, bir yandan fuhuş ile savaşun verilip, fahişeler kovuşturmaya uğrarken, aynı zamanda devletin kontrolünde genelevIerin işletildiği ender ülkelerden biriyiz...) StRECEK Aradığım, bir erkeğin dostluğuydu eziliyorlardı ablasıyla eniştesi. Kendini hep "sıgıııü" gibi hissedeceğini daha işin başında anlamıştı Feyza. Ama olsundu, diğerlerine göre şanslıydı, yatacak yeri vardı, okuyacak okulu da. lstanbul... Otobüsten inip de şöyle bir çevresine bakındığında, ona uçsuz bucaksız, olağanüstü bir kent gibi görünmüştü. Her şey bambaşkaydı burada. Istanbul'da artık her şey değişecekti... Oysa hiçbir şey değişmedi... önce ablası çekti bir kenara, sıkı sıkı tembih etti onu rezil edecek bir davranışta bulunmasın diye. Sonra eniştesi kısa ve öz konuştu: "Okuldan sonra doğru eve geleceksin, sağda solda takılmak yok. Burası kötii bir şehirdir. Pişman olursun, fayda etmez." "Ne olabihr ki" diye düşündü Feyza. Bıkmıştı annesinin, babasınm uyanlanndan, şimdi de bunlar mı? Umurunda değildi. Ama okula gitmeye başlayınca, her şeyin o denli kolay olmadığını görmeye başladı... "Sevgi dersen, bugün beni bumlardagörmenoyüzden oldu" dedi Feyza, "Seviyoruz sandık, kandık hemen» " >ltı yedi ayda bir arrnHfl^OTüyorurn. Bir lokant çoğunluk bir parkta oturuyoraz. Bana sanki yarın ölecekmişim ya da kansere falan yakalanmışım gibi davranır. Ben de ona bir iki şey alınm her seferinde. Zorla aa olsa eline biraz para sıkıştırınm. Onu hâlâ seviyorum. Olanlarda onun hiçbir suçu yok. O da, ne kadar istese beni bir türlü suçlayamadığı için görüşebiliyoruz. henüz dönmemişlerdi işten. Yeğeni de bahçede arkadaşlanyla oynuyordu. lçeri aldı arkadaşını. Çok şaşırmıştı. Bugüne dek hiç görmediği bir göriinümdeydi Nilgün. tyice artan bir merakla sordu: Ne oldu sana, bu ne hal böyle Nilgün? Nilgün'ün yanıtı ve anlattıkları Feyza'nın yazgısını değiştirecekti... O gün, kendi yaşamının dışında neler olup bittiğinden ne denli habersiz olduğunu bir kez daha anladı Feyza. Insanlar nasıl yaşıyorlardı? Nelerden mutlu oluyorlardı? Ya kendisi?.. tıgımız oluyordu. Fakat akşam mutlaka evde oluyorduk. O içki, sigara kokusunu yok etmek için neler çekerdim... Hiç mi kuşkulanmıyorlardı? Eniştem pek umursamazdı beni. Ablam ise iş sonrası kumara başlamıştı. Bu alışkanlığı gittikçe hırsa dönüştü. Çocuk artık kayınvalidesinin evinde kalıyordu çoğunlukla. O derdim de bitmişti. Ben de arkadaşlarımda ders çalışıyorum bahanesiyle okul sonrası geç gidiyordum eve. A, Saatlerce vitrinlere bakardım Koskoca anfıde küçücük bir nokta gibi hissediyordum kendimi. Hiç durmaksızm not alıyordum. Etrafa bile doğru dürüst bakamıyordum. Sanki herkesin gözü bendeydi. Nasıl oturaeagımı, nasıl dışında birisiyte evlenmiş gibi kabul et, berkese de öyle söyle. A n sıra sana yazanm. Merak etme" dedim. Sandım ki, onun istediği laflar buydu. Sonra buna benzer şeyler de söyledim. O da benim için ağlıyordu, sızlamyordu, ama bana da çok yabana bir insanmışun gibi bakıyordu. Dayanamadım... Şimdi görüyor musun anneni? Altı, yedi ayda bir. Evde değil tabii. Bir lokantada, bir kafeteryada çoğunluk bir parkta oturuyoruz. Bana sanki yann ölecekmişim ya da kansere falan yakalanmışım gibi davranır. Ben de ona bir iki şey alınm her seferinde. Zorla da olsa eline biraz para sıkıştınnm. Onu hâlâ seviyorum. Olanlardan onun hiçbir suçu yok. O da, ne kadar istese beni bir türlü suçlayamadığı için görüşebiliyoruz. Ya baban, ablan, enişten ya da başka yakınlann? Onlar beni öldü kabul ettiler. Ben de onları unuttum. Hiç özlemiyorum ki... Nilgün'ün boynundaki çürük Nilgün'ün boynunda küçük eşarpla güçlükle saklayabildiği bir çürük vardı. Böyle bir çürüğün nasıl olabilecegine akıl erdiremedi Feyza. Nilgün'ün kendisinden hayli büyük bir adamla yaşadığını öğrenince haykırmamak için kendini güç tuttu. "Aman Tanrun olamaz, nasıl yaparsın bunu?" dedi. Nilgün ise kendi mantığına göre açık Artık geceleri de çıkıyordum Ne kadar siirdü bu dunım? İki, uç ay kadar. Artık geceleri de çıkmaya başlamıştım. O da 'sınav çok zor, Nilgün'de ya da Ayşe'de bu akşam kalıp çalışmamız gerek' diyerek idare ediyordum. Başka şeylerden de kuşkulanmıyorlar mıydı? ilgün'le çıküğım ÎIK gun «birlikte olduğu adamm garsonıyerine gittik. Ev çok güzeldi. Eşvalann çoğu Avrupa ydı. Salon muhteşemdi. Onlar ben yokmuşçasına davranarak, hemen yatak odasma girdiler. Beni de videonun önüne oturtup elime iki kaset verdiler. îki üç hafta sonra o evde dört kişi olmaya başladık... duracağımı şaşırmıştım. Çoğunlukla tek başıma bir şeyler atıştırıyordum. Sonradan bir iki tane kız arkadaş edindim. Onlarla birlikte oluyordum gün boyu. Ama benden ne kadar farklıydılar... Anneleri, babaları ile arkadaş gibiydiler. Hemen hiç sorunlan yoktu sanki. Erkeklerle de rahatlıkla gezebiliyorlardı. Diledikleri her şeyi alabiliyorlardı. Bir gün baktım ki, giyebilecek o kadar az gjysim vardı ki... Ablamla ölçülerimiz uymuyordu, uysa da vermezdi ya... Alamayacağımı bile bile çoğu zaman saatlerce vitrinlere bakardım. • • • Gözlerinin altındaki morluklan gizleyemeyen 29 yaşmdaki Feyza'nın, ince hath yüzü, çekici ve güzeldi. İnce, alayla gülümseyen dudaklannın ardına gizliyordu düş kınklığını. Durmaksızın sigara içiyordu. Sesi de zaman zaman boğuklaşıyordu. Giyimi uyumlu ve moda renklerdendi. Makyajını daha sade yapsa, soylu bir ahmlığı olacaktı. Üniversitenin ikinci sınıfından ayrılışının öyküsünü sanki bir kız arkadaşına içini açar gibi içtenlikle anlatıyordu: Yalnızdım... Yapayalnızdım, bilseniz ne kadar yalnız... Bazen, ölsem daha iyi diyordum kendi kendime. Evden okula, okuldan eve. Boğuluyordum... Artık üniversiteliydim, ama doğru dürüst arkadaşlanm yoktu. Onlarla gezemiyordum. Sinemaya, tiyatroya, kafeteryalara gidemiyordum. Akşamlan evden çıkmam tniimkün değildi zaten. Oysa artık bir genç kızdım... İstanbul kalabalık olduğu kadar özgür bir kentti de. Ama ya ben?... • • • Tekdüze süregelen günler boyunca her şey anlamsızlaşmaya başlamıştı Feyza için. Sınavlara giriyor, çıkıyor, ortalama notlar ahyordu. Ablası da, eniştesi de çalıştıklan için, eve geldiğinde şımank yeğeniyle uğraşmak ona düşüyordu. Bir yandan çocukla, bir yandan yemek yapmakla geçiriyordu zamanını. Çoğu zaman mutfakta kirleniyordu ders kitaplan... Roman, öykü falan okumuyordu. Dikkatini onlara vereceğine, kendine bakmaya çalışıyordu. rtık bir yere girdiğim zaman herkes bana bakıyorau. îlgi çekiyordum yani. Hep istediğim, ama hiçbir zaman gösterilmeyen bir ilgiydi bu. Müthiş zevk duyuyordum erkeklerin aç bakışlanndan. Dekolte giyiniyordum artık, kimse || kanşmıyordu. Makyaj yapmasını '" öğretmiştı Nilgün. Artık gece gündüz ayn parfüm kullanıyordum. Her şeyin ünlüsünü, iyisini öğrenmiştim. ^ Geçmişinden hiçbir şeyi özlemiyor musun? Neyi özleyeyim ki?.... Hiçbir şey mutlu etmemişti beni. O kadar istediğim, girebilmek için çırpındığım üniversite bile. A, İ stediğim tek şey dostluktu Hiçbir şeyi mi? Biliyor musun, aslında istediğim tek şey güvenebilecegim, dostluk yapabileceğim bir erkekti. Dostluk kavramı bende hiçbir zaman anlamım bulamadığım bir şey oldu. Sevgi dersen, bugün beni buralarda görmen de o yüzden oldu zaten. Seviyoruz sandık, kandık hemen. Oysa ne güzel, her şey yolunda gidiyordu. Riski yoktu. Bu kadar kötü değildi evde çalışırken. Randevu evinde mi çalışmaya başlamıştın? Tabii, evden aynlınca nerede kalacaktım? Bir iki adamın garsoniyerinde idare ettim bir süre. Sonra ne oldu? Kahverdik ortada. Nilgiin ne yaptı? Anlatıyorum işte, zaten hep onunla birlikte sürdürdük işi. Sonra yine Nilgün'ün araahğıyla Füsun Abla'nın evine geldik. O zaman daha rahatladık. Işsiz kalma korkusu bir ölçüde azaldı. Orada tutuldum ona. Kime? Sevdiğimi sandığım herife. Kimbilir sevmiştim belki... Onun kadar kimse sahip çıkmadı bana... Şefkat göstermedi... tlgi göstermedi... Bir gün görmesem yapamazdım. Onu çocuk gibi sevindirmek için her gün bir şeyler ahrdım. Onun doğru dürüst bana bir şeyler aldıgını hatırlamıyorum. Ama olsun... Onun gözlerindeki ışıltı yeterdi bana... Ne kadar siirdü ilişldniz? Sürdü, çok sürdü... Bir gün ansızın çekip gidinceye kadar sürdü. Sonra ben de Füsun Abla'mn evinden aynlıp, buralara düştüm. Artık yaşlanıyoruz... Eskisi gibi genç değiliz ki... Neden bırakıp gitti seni? Neden olacak, yeni bir körpe bulmuş. Onu kemiriyormuş şimdi de. Ne diyeyim Allah'ından bulsun... Şimdi dostun fılan yok mu? Yok, olmasını da istemiyorum... Ama bir iki yü sonra belki... Niçin gerek duyuyorsun buna? Ben küçüklüğümden beri güvenilir bir erkek aradım. Babam çok zayıf bir insandı. Ağabeyim filan yoktu... Şimdi çok mu bana, kollanna sığmacak, omuzunda ağlayacak biri? Parada, pulda gözüm yok artık. Yeter ki birisi olsun... ladı nedenini. Ailesi dar gelirh'ydi. Dilediği gibi gezmesi tozması için para gerekliydi ona. Yeni ve son moda giysiler nasıl ahnacaktı? Amaç ilgi çekmekti. Gerisi kolaydı... Bunu sağlamak için ilk iş olarak, büyük bir otelde kasiyerlik yapmaya başlamıştı. "Yaglı kapı" bulmak, çok zamanını almamıştı. Işi bittiğinde akşam yemeklerine çıkmaya başlamış, daha sonraları bu yemekler sabahlara dek sürmüştü. Ufak tefek hediyelerle yetinmiyordu artık. Bu hale nasıl gelmişti? "Boşver, ara sıra böyle şeyler oluyor, önemli değil" dedi Nilgün. Feyza sanki olanlar onun başına gelmişçesine telaşh, tedirgindi. "Nasıl katlanıyorsun böyle bir şeye, değer mi hiç?" dedi arkadaşına. Nilgün hemen atıldı: "Bunda yadırganacak bir şey yok ki... Sen de amma geri kafahymışsm. Bilseydim, gdmezdim..." Feyza hemen söylediklerini yalanlamak istercesine, Nilgun'le bir gün geçirmenin "epey eğlenceli" olacağı düşüncesini kaçınverdi ağzından. Ondan sonra olayların ardı çorap söküğü gibi gelmişti... garsonıyer Nilgun'le çıktığım ilk gün, birlikte olduğu adamm garsoniye Asıl şüpheleri bu yüzden oldu zaten. Annemle babamın gönderdiği para hemen hemen hiçbir şeyi karşılamıyordu. Ama ben, rahatça giysi, koku, makyaj malzemesi aldıkça Tabii ilk zamanlar bunu ya gizli yapıyordum, ya da ödünç aldığımı söylüyordum ablam huylanmaya başladı. Bense hiç umursamıyordum. Iyice soğukkanh yalan söylüyordum, senaryolar uyduruyordum. Inanıp inanmamak onlann sorunuydu tabii... Saçlannı bir iki hareketle topuz yapü Feyza. O günleri anımsadıkça, aynı sıkıntıları çekercesine yüzünü buruşturuyor, daha sonra olayları, sanki zafer kazanmışçasına gözleri ışıldayarak anlatıyordu... Artık bir yere girdiğim zaman herkes bana bakıyordu. İlgi çekiyordum yani. Hep istediğim, ama hiçbir zaman gösterilmeyen bir ilgiydi bu. Müthiş zevk duyuyordum erkeklerin aç bakışlanndan. Dekolte giyiniyordum artık, kimse kanşmıyordu. Makyaj yapmasını öğretmişti Nilgün. Artık gece ayn, gündüz ayn parfüm kullanıyordum. Her şeyin ünlüsünü, iyisini öğrenmiştim. Ona göre istiyordum... Evden aynlışın nasıl oldu? ŞLJL tı Hep klasik hikâye aslında. İnceldiği yerden kopar diyordum. Bir gece evin biraz ötesinde inmiştim arabadan. Eniştem görmüş. Kıyamet koptu tabii. Bir iki tokat bile vurdu bana. Ablam çok donuktu. Pek etkilenınişe benzemiyordu. Dedim ya, artık iyice kumara vermişti o da kendini. Ne yapsın, memur maaşıyla kıt kanaat geçinmeye çalış, aksi kocayla uğraş, bir de çocuk... Belki içinden hak bile verdi bana. Annem, babam... En kötüsü onlarla bağı koparmaktı. Annemin sanki yüreği parçalanmıştı. Babam reddetti beni. En kolay yol da buydu zaten. Anneme, "Bu ölüm değil ya, senin bildiğin gibi o kadar kötii bir şey de değil. Bak artık, istediklerimin hepsine kavuştum. Ben mutluyum. Sen de sanki küçük kızın yurt rine gittik. Ev çok güzeldi. Eşyaların çoğu Avrupa'ydı. Salon muhteşemdi. Onlar ben yokmuşçasına davranarak, hemen yatak odasına girdiler. Beni de o sıralar herkeste olmayan videonun önüne oturtup, elime iki kaset verdiler. İş bittiğinde, adamm şoförii ikimizi de evlerimize bıraktı. Nilgün içerde olanlan en ince aynntısına kadar anlatıyordu. Hiç çekinmiyordu, hiç utanmıyordu. Çok değil, iki üç hafta sonra o evde dört kişi olmaya başladık. Benim dışımda herkes çok rahattı. Yavaş yavaş sigaraya da içkiye de alışmaya başlamıştım... Giiniin hangi saatlerinde Nilgun'le ve adamlarla birlikte oluyordun? Ablanın ve eniştenin seni çok sıktığından söz etmiştin? Evet, beni çok sıkıyorlardı. Ama adamlarla önce gündüz birlikte oluyorduk. Tabii, okulu filan bırakmıştım. Kent dışına bile çık Inceldİğİ yerden koptU Makyaja başlad ı Makyaj yapmaya, saçına başına özen göstermeye başladı. Başlangıçta ablasının tepkisine yol açan bu özen, sonraları önemsenmedi. O da ucuz makyaj malzemeleri bittikçe yenisini almakta güçlük çekiyordu. Bıraktı gözlerini, dudaklannı boyamayı. Onlann yerine yeni bir bluz, yeni bir etek almak daha kazançlıydı. Bir gün, okuldaki sayılı arkadaşlanndan biri onun evine geldi. Başka zaman mümkün olmayacak bir şeydi bu. Ablası ve eniştesi StRECFK TEKEL İŞLETMELERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN 1 lşletmelerimizin ihtiyaa olan 5 adet ForkLift alımı isi ihalesi 14.4.1987 günü saat 10.30'da Tekel tşletmeleri Genel Müdürlüğü 11. lhale Komisyonu'nca AçıkEksiltme yöntemiyle yapılacaktır. 2 Geçici teminat 3.750.000. TL.'dir. 3 Şartnamesi Tedarik ve tkmal Dairesi BaşkanhğYndan 1.000.TL. karşılığmda satın alınabilir. 4 İhaleye katılmak isteyenler, bir dilekçe ile makinelerin teknik özelliklerini belirten (•) teklifleriıü 10.4.1987 tarihine kadar Cibali Tekel Ispirto ve tspirtolu lçkiler Müessesesi Müdürlüğü ldame Yenileme Yatınm MUdürlüğü'ne verecek, yapılan incelemede teknik özellikleri uygun bulunan fırmalara anılan müdürlükten ihaleye katılma belgesi verilecektir. 5 tsteküler, en az üç ay süreli limit dahili geçici teminat mektuplannı ve şartnamesinde istenilen diğer belgderi ihale günü anılan komisyona vermiş olacaklardır. 6 Kuruluşumuz 28S6 sayılı yasa kapsamında değildir. Emniyetli, kârlı ve verimli teklif değerlendirileceğinden, ucuz teklifin dikkate alınmaması veya siparişin kısmen veya tamamen iptali teklif vericiye bir hak saglamaz. 7 Postada doğacak gecikmeler, telgraf ve teleksle bildirilen teklifler dikkate alınmayacaktır. (•) bedelsiz Basın: 14341 TMMOB MİMARLAR ODASI'NDAN DUYURU OLAĞANÜSTÜ GENEL KURUL GÖRÜŞMELERİ: 30. Genel Kurul'da karan alınan oda tüzük ve yönetmeliklerinin reorganizasyonu konulu Olağanüstü Genel Kurul aşagıdaki gündem ve tarihlerde yapılacaktır. Sayın delegelerimize duyurulur. TMMOB MİMARLAR ODASI MERKEZ YÖNETİM KLRULU • GÜNDEM: 1 Açılıs ve başkanlık divanı seçimi 2 Saygı duruşu 3 Açüış konuşması , 4 Yönetmelik ve tüzüklerin görüşülup, hakkında karar alınması ve $ube olraa başvurulan hakkında karar alınması, 5 Dilekler ve kapanış. Tarih ve yeri: 1112 Nisan 1987 Mımarlar Odası Bursa Şubesi Hacılar Mh. Eceler Sk. Beysel tshanı, Kat: 4 Bursa Çofunluk sağlanamadıj] takdirde 1819 Nisan 1987 Buna Eğitim Araçları Salonu, Tiyatro altı İHALEYE ÇAĞRI 1 Türkiye Cumhuriyeti, Uluslararası lmar ve Kalkınma Bankası'ndan (IBRD) II. Demiryolu Projesi için kredi temin etmiş olup, bu kredinin bir kısmı, bu çağn konusu mukavelenin ödemeleri için kullanılacaktır. 2 Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Işletmesi (TCDD) aşagıdaki tnalzemenin temini için teklif talebinde bulunmaktadır. 81500 ton RAY 6900 ton BETON TRAVERS GERGİ Ç E U ö l 45600 adet ALÜMtNOTERMrT (ray kaynak malzemesi) 3 Bu ihaleye yalnızca IBRD'na üye ülkeler ve Isviçre, Tayvan, Çin fırmalan katılabilirler. 4 Büttin teklifler ft 2 nisbetinde geçici teminatla birlikte verilecektir. 5 lhale dokümanlarımn (şartnamelerin) her bir kalemi 150 USS'dan 23 Mart 1987 tarihinden itibaren aşagıdaki adresimizden temin edilebilir. Son teklif verme tarihi 22 Mayıs 1987 cuma saat 15.00'tir. ADRES TCDD İŞLETMESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Malzeme Dairesi Başkanlığı GarAnkara / TURKEY Basın: 14214 ElsaHriolct Gün Dogarken Bülbül Susar Çeviren:Okay Göoensin ADAM YAYINI.ARI dcgerü kitaplar yayımlar. Heykel Bursa Buyukdere Cad Uçyol Mevkıi No:57 Maslak 80670 lstanbul