18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 HABERLER 25 MART 1987 Türkîş yürüyemedi ANKARA (Cumhuriyet Büroso) Türkîş yöneticilerinin işçi sorunlanyla Ugili dilekçe vennek için TBMM'ye yurüyüşü, polis tarafından engellendi. Türktş ve bağlı sendikalar profesyonel yöneticileri ile polis arasında Türklş Genel Merkezi önünde 1 saati aşkın devam eden sürtüşmeler sonunda, polis barikatları aşılamayınca TOrktş Başkanlar Kurulu olayı protesto ederek, Meclise gitmekten vazgeçme karan aldı. TürkIş'i Mecliste bekleyen ve olayı öğrenen muhalefet partileri sırasıyla SHP Genel Başkanı ErdaJ tnönü, DYP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, DSP Grup Başkanvekili Sururi Baykal, beraberlerinde milletvekilleri olduğu halde Türklş'i ziyaret ederek, "geçmiş olsnn dileginde" bulundular. Gerck Türklş, gerekse siyasi parti yöneticileri, olayı ağır bir dille kınarlarken, "Hiikümetin işçi sornnlannın dile getirilmesiDe tabammülü olmadıgını" vurguladılaı. Dün sabah saat 9.30'dan itibaren hareketli bir gün yaşayan Türklş Genel Merkez binasında bir araya gelen sendika yöneticileri, kendi aralannda hazırlanırken, başkanlar kurulu üyeleri de saat 10.45'te bir toplantı yaptı. Şevket Yılmaz, toplantıda 1 milyon 800 bin işçiyi temsilen biraraya geldiklerini ve anayasanın 74.B maddesindeki dilekçe hakkını kullanmak üzere TBMM'ye doğnı yola çıkacaklarıru açıkladı. Yılmaz, daha sonra Meclise götürecekleri dilekçeyi okudu. Genel Sekreter Emin Kul da TBMM'ye giderken yollarırun kesilmesi halinde çatışmayacaklannı belirterek, "Yasal hakkımızın kullanılmasında, polis ve devlet gücünün kullanılrnayacağı düşüncesindeyiz" dedi. Türklş Genel Başkanı Şevket Yılmaz daha sonra yönetim kurulu üyeleri ve bazı başkanlarla birlikte TürkIs'in Tuna Caddesi'ne bakan kapısından dışan çıktı. Kalabalığın içerisinde zorlukla yürüyen Şevket Yılmaz' ın önü, daha birkaç metre yürüyemeden eski Çalışma Bakanlığı binasımn yanında polis barikatı ile kesildi. Bu sırada bir emniyet görevlisi. Şevket Yılmaz'a, topluca TBMM'ye yürünmesi halinde bunun yasaJara aykırı olacagını bildirdi. Şevket Yılmaz, emniyet görevlisine, yasadışı bir harekette bulunmadıklannı, yalnızca TBMM'ye dilekçe vermeye gideceklerini söyledi. Emniyet görevlisi, topluca yürünmesine izin verilmeyeceğinı, ancak kendisinin barikatı geçmesi halinde kendisine izin verilebileceğini kaydetti. Bu sırada, Türklş'in önünde toplanan kalabalık, topluca tstiklal Marşı söylemeye başladı. Istiklal Marşı'na Türktş Yönetim Kurulu üyeleri de eşlik ettiler. lstiklal Marşı'ndan sonra Şevket Yılmaz ile emniyet görevlisi arasındaki tartışraa sürdü. Şevket Yılmaz, 52 milyon kişinin sıkıntısını bildirmek için TBMM'ye gideceklerini yinelerken, emniyet görevlisi, bir toplu yürüyüş için vilayetin haberi olmadığını, topluca yurünmesi halinde yasalara aykın hareket edileceğini ifade etti. Emniyet görevlisinin, Şevket Yılmaz'ın ilk barikattan geçmesine izin vermesi üzerine, Yılmaz, Genel Sekreter Emin Kul, Genel Egitim Sekreteri Mustafa Başoglu, Genel Mali Sekreter Çctin Göcer ile Genel Teşkilatlanma Sekreteri Orhan Balaban ile birlikte HalU TUDÇ barikatı aştılar. Ancak, dı|er Türktş kalabalığı barikattan geçirilmedi. Şevket Yılmaz, Türklş binasıru 50 metre uzagında diğer kalabalığın kendisini izlemesi üzerine bir süre bekledi. Ancak, barikatın arkasında kalan kalabalığın beşer, beşer o da ayrı yollardan Meclise gönderilmesi için serbest bırakılması üzerine, Yılmaz, "Ben arkadaşiannu hicbir yere bırmkmam" diyerek, geri döndü. Bu sırada Mustafa Başoglu'nun "Ya bırakacaklar, ya da bi2 TBMM'ye gitmeyectgU" diye bağırdığı duyuldu. Geri döndükten sonra bu kez Türktş kalabahgının beklediği barikatın içine Yılmaz ve arkadaşları önce bırakılmadı. Yılmaz, emniyet görevlilerine dönerek, "Arkadaşlanmı bırakın. Bir trctuvardın yuruyerek Meclise gidecegiz. Beni polisle karşı karşıya gelirıoeyin lutfen" dedi. Bu sırada, ışçilerden Yılmaz'a, '"Barikatın içine girmeyin. Yiinıyelim başkan", "Meclise gidecegiz", "Mektuplannuz ettmlzde kaldı başkan" diye bağırmalar oldu. Şevket Yılmaz, Türklş yöneticilerinin bekleştigi kalabalığın arasında yürüyerek Bayındır Sokak'la, Tuna Caddesi'nin birleştiği kaldırımın başında durdu. Şevket Yılmaz, burada konuşmak için mikrofon beklerken, emniyet görevlilerine döndü ve "Sayın Müdunım, beni kimse polisle karşı karşıya getiremez. Beni polisle karşı karşıya getiren buraya gelsin. Bu konfederasyon henıiz kapanmtmıştır" dedi. Bu sırada Şevket Yılmaz'ı dinlemek üzere Türklş yöneticilerinin yere oturmak istemeleri üzerine Şevket Yılmaz, "Oturmayın, hasta olursunuz" bıçıminde bağırdı. Içişlen Bakanı'nın "inşallab istifa edeeegini" ıfade eden Şevket Yılmaz, emniyet görevlilerirun "Sayın Başkan, arka arkaya 5'er dakika arayla herkesi bırakaca|ız. YüriıyebUirsiniz" demeleri üzerine, bu öneriyi de kabul etmedi. Bu sırada Türktş Genel .Başkanı'nın yanına gelen Emin Kul, "Bizim dilekçe hakkımızı kuUandırnuyoriar. tştc basın tum gerçeklerivle olayı gordu. Maksadımız yerine gelmiştir. Başkanlar Kurulu'nu toplayalım" demesi üzerine Şevket Yılmaz, Türklş Genel Merkezi'nin kapısı önünde, kalabalığın dağılmamasını isteyerek bir konuşma yaptı. Bu sırada Orhan Baiaban'm bu olaya karşı çıktığı ve Türklş'e girildiği takdirde Türktş yöneticilerinin tek tek gözaltına ahnabileceğini söyledi. Şevket Yılmaz, Türkiş'in önünde yaptığı konuşmada, şunları söyledi: "Bu konfederasyon anırşiyt, leröre prim vermemişUr. 52 milyonu temsil eden kişilerin yolu kesilmemeliydL 67 vilayettea gelen «rkadaşianmın yasal baklanm kullanmalannı eDgellemeye kimsenin bakkı yoktur. lstesevdik, bu dilekçemizi teker (eker postalardık. Ama bu dilekçeyi TBMM'ye verdinneyeniıı kim oldugunu siz çok iyi biliyorsunuz." Şevket Yılmaz'ın bu sözleri üzerine kalabalıktan "Hoııston'daki", "tdefonla mcmleket yönetenler" diye bağırıldı. Yılmaz konuşmasına devamla, "Bizi, hakkımızı kullanmakfcteyeoleri,polisle karşı karşıya getirenlerin hafızasından, yasa anlayışından şuphe ederim. Bu dilekçderinizi yakmanın istemiyorum. Daha dun babamm giydigi üniformayı bugun polis giyiyor. Onlarla bizi karşı karşıya getiremezler. bu yasadışı bareketi şiddetle protesto ediyornm." Türktş Yönetim Kurulu ve Başkanlar Kurulu üyeleri daha sonra topluca Türklş Genel Merkezi'ne girdiler ve kısa bir toplantı yaptılar. Toplantı öncesinde Şevket Yılmaz, basın mensuplanna teşekkür etükten sonra "tş amacına ulaşmıştır" dedi. Başkanlar Kurulu toplanlısında, Meclise yürümekten vazgeçilerek, bir kınama telgrafı çekilmesi ve Başkanlar Kurulu'nun bugün saat 10.00'da toplanmasına karar verildi. Şevket Yılmaz, toplantıdan sonra dışanda bekleyen kalabalığa bir konuşma yaparak, şunları söyledi: "Yasal bakkımızı yasadışı bir biçimde engeUediler. Siz Ulerinizde eylem komitelerini oluşturacaksınız ve dilekçelerini topluca TBMM'ye gondereceksiniz." Yılmaz'ın bu sözleri üzerine, "İşçiler el ele, genel greve", "Biz işçiye ne diyecegiz, Meclise gitmek için geldik bunya. Yiiniyelim" biçiminde bağıran kalabalık bir sure dağılmadı. Bunun üzerine Türktş yöneticileri polis çekilmeden kalabalığın dağılmayacağını bildirmesi üzerine, polis ekipleri olay yerinden uzaklaştılar. Polisin dağılması üzerine kimi Türktş yöneticileri Meclise şimdı yürünmesini önerdiler. Ancak bu öneri de kabul edilmeyince kalabalık dağıldı. Bu arada bir grup sendikacı, Meclise götüremedikleri dilekceleri, Türklş Genel Merkezi önünde yakarken, bir kısmı da toplu halde postayla TBMM'ye gönderdiler. Genel merkezde sendika yöneticileri arasında yer yer tartışmalar da olduğu gözlendi. Taşradan gelen bazı sendikacılar da "dağılma çağrısını" eleştirerek, "Dağılmıyoruz, yerlerimize gidince tabana ne söyleyeceğiz" diye bağırdilar. di. Telgrafta şöyle denildi: "tşçilerin şikâyetlerini, maınz bırakıldıklan agır haksızlıklan duyurmak üzere bugün TBMM'ye gelrnek istedik. Sizin, işçi ve Meciis arasına polis sokmamz ve kaba kuv>et kullanmanız yuzunden Meclise gidilememtştir. Demokrasiden korkao ve kaçan siyasal iktidannız anayasanın 74. maddesinden kaynaklanan bir hakkın kulİanımını engellemekle ağır suç işlemistir." Türktş eyleminin polis tarafından engellenmesi gündem dışı bir konuşmayla TBMM Genel Kurulu'na da getirilmek istendi. Ancak, birleşimi yöneten ANAP'lı Başkan Vekili Abdülhalim Aras izin vermeyince konuşma gerçekleşemedi. ANAP Grubu'nun dünkü toplantısında da Türktş'in TBMM'ye yürüyuş girişimi ele alındı. Toplantıda söz alan Artvin Mületvekili Nevart Bıyıklı, hükümetin Türktş yönetimiyle karşı karşıya gelmesinin yanlış oldugunu belirterek, "Şevket Yılmaz'ın gösterdigi iyi niyeti, hıikümet yanlış anlamıstır" dedi. POLTTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Fişlemeler, Dişlemeler... Gene Abdülhamit döneminde diye başlayacağım.. Artık gına geldi diyenler olacaktır. JurnaJlerin en çok verildiği dönemdir. Jurnaller verilirken, acaba fişleme var mıydı? Yazılan kitaplara baktığırruzda bugüne benzer bir fişleme yok, olamaz da... Ne fiş vardı, ne fiş üstüne bilgiler ve bulgular. Yazarlardı jurnali, gönderirlerdi padişaha; o da kimseye güveni olmadığı için sıraya mı kordu, dosyada mı biriktirirdi? Abdülhamid'e verilen jurnallerin ve jurnalcilerin 'İbret' adlı kitabında bir listesini çıkaran Emekli Suvari Binbaşısı Asaf Tugay, Meşrutiyet'ten sonra Yıldız Sarayı dosyalarını inceleyen komisyonda bulunmuş. Baktığınızda kimlerin adı var bu listelerde, insan utanır! Zaten bu jurnallerle başa çıkamamışlar da, sonunda çoğunu yakmışlar. En yakın arkadaşını, en yakın akrabasını jurnalleyen çok kişi var. Asaf Tugay, Meşrutiyet'in ilanından sonra sürgünden kaçar. Galata rıhtımına çıkar. Bir de ne görsün, İstanbul'da yan gelip yatan arkadaşlarından çoğu rıhtımda Nâzım Paşa'yı karşılamıyorlar mı? Birer kahraman duruşuyla paşayı selâmlarlar, kendilerini anımsatmaya çalışırlar. Paşa, hiç birini tanımaz. Hele bunlardan biri ortalığa düşüp bir söylev vermeye kalkar. Biri : Asaf Tugay'a dönerek, "Seni yarın İttihat ve Terakki Cemiyeti ne götüreyim." der. Şaşar kalır, gitmez. İttihatçılar dönemi kapanır, Cumhuriyet'e geliriz. Demokrat Parti, 14 Mayıs 1950 yılında iktidara geçince, bir gün fişlenmeler sorunu Mecliste açıldı. Yeni yöneticiler, eski partiyi fiş tutmakla suçluyorlardı. Bu fişlerden bazılarını Başbakan yardımcısı kürsüden okudu. Zaten, Demokrat Parti, iktidara geldikten sonra hemen hükümeti kurmadı. Aradan beş, on gün geçti. işte bu sırada İçişleri Bakanlığı'nın kalorifer bacalarından durmadan duman çıktı, fişler için o gunlerde yakıldı, derler. Meclisteki görüşmelerde ortaya dökülen fişler de yetmedi. Yeni İçişleri Bakanı bir basın toplantısı düzenledi, ele geçebilen fişlerin fotokopilerini basına dağıttı. Aman efendim kimler yoktu fişienenlerin arasında, kimler yoktu! Yeni hükümetin Milli Savunma Bakanı, Ticaret Bakanı, Maliye Bakanı, yerin dibine sokuluyordu. işe yaramaz, güvenilmez kişiier olarak sergileniyordu. Elbette bu saptamalar da yeni iktidar döneminde gülünç kaçıyordu. İşin şaşılacak yanı, yeni iktidar fişlemeleri kınarken, bunlarm bir daha yinelenmeyeceğini, bu yönteme hiçbir zaman başvurulmayacağını da söylüyordu. Ama ne çare ki, aradan birkaç yıl geçmedi, yeni iktidar da muhalifleri için fişler tutmaya başladı. Ne yapıyorlar, ne ediyorlar, kimlerle düşüp kalkıyorlar, hepsi fişlere geçiyordu. Aradan bunca yıl geçti, bakıyoruz, gene fişleme ve fişlenme dosyaları yeniden ortaya çıkıyor. 12 Eylül yönetimi solun üstüne geldi. Cllkede solun fişlenmesi, temizlenmesi için böyle bir yönetimin gelmesi bekleniyordu. Sendikaların, emekçi, memur, öğrenci derneklerinin kapatılması başka türlü olmazdı. Hapısaneler başka yöntemle doldurulamazdı. 12 Eylül rejimi bunlarta yetinmemiş, bir de fişlenme getirmistir. Eski hükümet üyelerinin fişlemeye arka çıkmalan da bundandır. Bugün yeni hükümet de fişe arka çıkıyor Sol ve solcular bütün aşırı çabalara karşın temizlenememiştir. Şu bulanık ortam geçiştirildikten sonra hiç temizlenemez. Solun içinde de bilmeden,' hesaplayarak fişlemeye arka çıkanlar var. Siyaset yapıyorum sanıyorlar. Fakat iktidar partisi içindeki genç siyasetçilere ne demeli? Onlar da fişlenmeyi savunuyorlar. Yurdumuzda çok rüzgâr eser. . Bu rüzgârlar bugün birini, yarın ötekini önüne katar, savurur. Son fırtınada da hiç beklenmeyenlerin savrulduğuna tanık olmadık mı? Şu sözler, bir gün devlet elinden gittikten sonra ne yapacağını şaşıracak oian bir genç politikacının kulağına küpe olsun: "...Devlet memuriyetine alacağımız, devletin sırlarını emanet edeceğimiz, gizlilik dereceli yerlerde çalıştıracağımız veya üst sevıyeli görev yetki ve makam verecegimiz kişilerin araştırmasını yapmayalım mı? Devletin sorumlu mevkilerini devleti yıkmak isteyenlere teslim mi edelim" Son sorunun yanıtını verelim. Hiçbir iktidar geldiğinde devleti yıkmaz, devletin güçlerini ele alır, yönetimini sürdürür. Akbulut'un basın toplantısı tçişleri Bakanı Yıldınm Akbulul saat 16.00'da TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Turkiş'in "DILEKÇELERIN1ZI YAKIN DIYEM1YORUM" Türklş Genel Başkam Şevket Y0maz.*ın "Di Meclise yürüme isteğinin Topiantı ve Gösteri Yurüyüşlekçeleriniziyakın diyemiyontm, yakmaym" demesine karşın, bav sendikacılar Türktş binası önünde leri Yasası'na aykırı oldugunu öne sürdü ve Türkiş'in ellerindeki dUekçeleri ateşe verdUer. (Fotoğraf: RIZA EZERj önceden böyle bir başvuruda bulunmadıgıru söyledi. Akbulut, işçi temsilcileriyle emniyet görevlileri arasında, rak DSP Grup Başkan Vekili Snruri Baykal ziyaret etTürkiş Genel Başkaru Şevket Yılmaz da SHP'nin anti"Hiçbir nahoş badisenin zuhur etmedigini" bildirerek, ti. Ziyaret sırasında Türktş Genel Başkanı Şevket Yıldemokratik yasalar için verdiği mücadeleyi destekledikyasaya uygun biçimde hareket eden 50 işçinin dilekçemaz, kendisine TBMM'ye iletilemeyen dilekçeyi vererek, lerini söyledi. Yıhnaz, burada Erdal tnönü'ye Meclise lerini TBMM'ye Hettiklerini kaydetti. şöyle konuştu: iletmeyi kararlaştırdıkları dilekçe örneğini verirken, Ote yandan, Akbulut'un basın topiantısı düzenlediği "Ben buraya 500 bin kisiyi de toplamasını buirim. Sö"TBMM'ye yapacagımız bu müracaatı; bu hükümetin ziimona 3.5 yıldır demokrasiye gectik. Sabah her tara saatlerde SHP Grup Başkan Vekilleri Seyfl Oktay ve C«bakanı, Bsşbakanı, tum arkadaşlan kendUeriyle karşı hit Tutum ile sendikacı kökenli milletvekileri, Turktş'in fımız polisle çevrilmisti. Bizi polisle karşı karşıya vuruşkarşıya getirme pabasına elimizden almışlardır" dedi. dilekçesini TBMM Başkanı Karaduman'a ilettiler. turmak istediler. Bu Içişleri Bakanı hangi yasal gucıiyle Erdal tnönü ise, Şevket Yılmaz'a geçmiş olsun dilekleAnkara DGM Savcısı N'usrtt Demiral, Türklş'in eyvatandaşlıktan attı bilmiyorum. Siz bizi vatandaş kabul rini iletti . leminin normaJ bir "yüruyiiş girişimi" oldugunu, "guv eltiginiz için leşekkür ederiz." DYP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk da olup teri yüriiyüşü" niteliği taşımadığını belirterek, yurüvıjş bitenleri demokrasi açısından bir ytlz karası olarak göryapılmadan toplananlann uyanlar üzerine daılmalar, nedüklerini söyledi ve "Aslında olay biçim ©larak engeldeniyle herhangi bir suç unsuru oluşmadığını söyledi. Erdem ve Akbulut'a telgraf leamistir. ö z olarak engeUenemez" dedi. Cindoruk, Bu arada Türklş'in, TBMM'ye yürüyüşun engellenTürkiye'de "demokrasi müsveUesi" oldugunu ıleri Türklş Genel Başkanı Şevket Yılmaz imzasıyla dün mesi nedeniyle hükümeti uluslararası Hür tşçi Sendikasürdü . öğleden sonra Başbakan Vekili Kaya Erdem ile tçişleri ları Konfederasyonu'na (ICFTU) şikâyet edeceği bildiTürklş Genel Başkanı Şevket Yılmaz'ı dün son olaBakanı Yıldınm Akbulut'a birer kınama telgrafı çekilrildi. Türklş hurh çıktı ŞÜKRAN KETENCİ ANKARA Türklş'in profesyonel yöneticileri dün Türklş'ten Meclise kadar yürüyüp, işçi sorunlan ile ilgili dilekçelerini Meclise sunamadılar. Güvenlik görevlileri, Türklş'in çevresini sararak yürüyüşü engeUediler. Ancak Türklş yöneticileri Meclise yürüyüp dilekçelerini vermiş olsalardı, sorunlannı kamuoyuna bu kadar etkili duyurabilmiş olamazlardı. Engelleme ile bağlantıh gelişmeler, profesyonel birkaç yüz sendika yöneticisinin yol kenarından toplu olarak Meclise yürümelerine siyasi iktidarın katlanamayışı, işçi sorunlarının boyutunu kamuoyuna çok daha etkili sergilemiş oldu. Sendikalardan gelecek en masum eylemlere, işçi sorunlannın gündeme gelişine tepkinin, demokrasiye tahammülsüzlüğün boyutunu apaçık ortaya koydu. Türklş'in profesyonel sendika yöneticileri ve muhalefet liderleri gelişmeler ile ilgili açıklamalannda bu olgu üzerinde durdular. Türklş'in engellenmesini ağır dille, "demokrasinin yüz karası" diye eleştirdiler. DYP Genel Başkanı Cindoruk'un "Böyle vatanperver işçi hareketini bulduk da bunuyoruz" cümlesi ise Türktş eyleminin sıradanlığını ve siyasi iktidann buna dahi hoşgörü ile bakamaytşını en yalın biçimde açıklıyordu. Türklş'in profesyonel yöneticileri dilekçe haklannı kullanmak üzere Meclise doğru yola çıkarlarken, Türklş'in çevresinin sanlmasından sonra önce alınan haberlerden yollannın kesilebileceğini öğrenmişlerdi. Bir de Meclise ulaşamamaları halinde, kamuoyunda gösterecekleri tepkiye ilişkin hazırhkları vardı. Yine de yollannın böylesine kesin biçimde kesilmesinden şaşkınlığa düştüler. Alışık olrnadıkları davranışlarla karşılaşmanın tepkisini duydular. Ancak ağızlarından hiç düşmeyen "eylem" konusunda ne kadar amatör olduklan, her davranışları ile bir kez daha ortaya çıktı. Miting niteliğinde olmasa da bir yürüyüş ve de bunun polis tarafından engellenmesi gündemde iken nasıl davranılacağına ilişkin hiçbir ön hazırlık yoktu. Örneğin aralarında Şevket Yılmaz'ın da bulunduğu ilk 2025 kişilik bir gruba yol verilip arkada kalanlarla araya polis barikatı girince, bağlantı İcoptu. Kim ne yapacağını bilemez oldu. Arada, arkada olanlardan haber getirecek bir tek görevlinin dahi bulunmadığı, örneğin bir yürüyüş, ya da görevliler komitesinin oluşturulmasının dahi düşünülmemiş olduğu ortaya çıktı. Polisin izin vermemesi üzerine Türklş başkanlannın Türklş binasına geri dönüp, sendikaların profesyonel yöneticilerinin dağılmaları kararını almalan önce tepkilere yol açtı. "Meclise gitmek üzere geldik. Zorlamalıyız. Tabana ne diyecegiz" sözleri ile yakılan dilekçeler bir anlamda amatörlüğe, zorlanmayışa karşı çıkış gibi göründü, fakat aradan birkaç dakika geçmeden sendikaların profesyonel yöneticilerinin başkanİarın kararına uygun olarak sessiz dağılmaları, aslında onların da benzer düşünce ve eğilimler içinde olduklarınm ve eylemler konusunda amatörlüklerinin ölçütü oldu. Sendikacılar daha sonra kendi durumları ile ilgili özeleştiriyi bol esprili olarak dile getirdiler. Ayakkabısı çamurlanmış bir yönetim kurulu üyesi, bunu ayakkabısımn ilk çamurlanmasının bir anısı olarak saklayacağını söylüyordu. Bir diğeri polisin nasıl sendika yöneticilerinin arasına ustaca girip gruplara ayırdığıru şaşkmhkla izlediğini söylüyor. "Biz ilk defa böyle bir olayla karşüaşıyoruz. Polisin nasıl davrandıgını gördiik, önemli dersler aldık" diyordu. Demokratik muhalefetin lideri sayılan Cevdet Selvi'nin "Hiçbir şey yapmamaktan ijidir. Tabandaki huzursuzluk yansımıştır. Türklş bUe sokağa çıkma ihrjyacını duymuştur. Bu ciddi bir bunalımın üriiniidür" yolundaki sözleri dünkü gelişmeleri ve sendikacıların algılamasını daha bir açıklıkla dile getirmektedir. Aynı şekilde polis yol vermeyip bir süre Türklş önünde dağılmadan beklenildikten sonra Genel Sekreter Emin Kul ile demokratik muhalefet grubundan Kenan Dunıkan arasındaki diyalog ilginçti: Emin Kul: "Başkan maksat hasıl oldu degil mi?" Durukan: "Evet, ben şabsen memnunum." Bu diyalog ve açıklamaiarın ardından yapılan Başkanlar Kurulu toplantısı çok kısa ve belki de ilk kez tartışmasız, görüş birliği içinde geçti. Olaylar iktidar ve muhalefeti bir noktalarda bir yerlerde bir araya getirmişti. genel hava bir toparlanmanın basladığı yolunda idi. Engellenme moralsizlik değrl, moral getirmişti. Bu arada SHP, DYP, DSP'den gelen destek ve ziyaretler moral gücü arttırdı. llginç bir politik yarış da yaşandı. Türklş'in Meclise gidemeyeceği anlaşılır anlaşılmaz SHP'den Genel Başkan Erdal Inönü'nün hemen Türklş'e geçmiş olsun ziyaretinde bulunması önerisi geldi. DYP'ye yakınlıklan ağır basan Türklş yöneticileri zaman olarak, derhal yapılmak istenen bu ziyaretin 15.30'dan sonraya alınmasını istediler. Programda DYP ve DSP'nin ziyaretleri vardı. Araya işçi kökenli SHP milletvekilleri kondu. Erdal Inönü ve beraberindeki SHP heyeti Türklş'i ilk ziyaret eden ve geçmiş ouun diyen muhalefet partisi oldu. ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞtPAL "Ikramiyeme faiz" SORU: Dogum tarihim 1941 yılıdır. Askerlik hizmet borçlanması ile birlikte 25 yulık hizmetim 1987 yüı sonunda doluyor. 1) Aynı tarihte, yani 25 hizmet yüımı doldurdugum 1987 yüı sonunda emekli olabilir miyim? 2) Emekli maaşınu ve ikramiyemi hemen alabilir miyim? Yoksa beklevecegim >«ş sının var mı? 3) Emekli olmak istediğim tarihle, emekli ikramiyesi almam arasında herhangi bir zaman var mı? Varsa emekli olduğum taribe göre mi ikramiye hesabı yapüacak ya da ikramiye almaya hak kazandığım tarihe göre mi? 4) Eger emekli ikramiyesini geç alacaksam, aradan geçen süre için ikremiyeme faiz uygulanacak mı, yoksa faizsiz mi ödencek? Y .K. AFYON YANIT: 1) Bu yıl (1987'de) erkek iştirakçüerden 25 fıili hizmet yılını dolduranlar için 47 yasını da doldurmalan emekli olabilmeleri yönünden gereklidir. Bu nedenle 1987'de ancak 46 yaşını doldurmuş olacaksınız. Bu da aranan yaş sınırımn bir yaş altıdır. 1940 doğumlu olsaydınız o zaman emekli olabilirdiniz. 2) Bekleyeceğiniz yaş sının 47'dir. Bu da 1988'de dolmaktadır. 25 fıili hizmet sürenizin 1987'de dolmuş olması yeterli degildir. 47 yasını da tamamlamanız durumunda size isteğiniz üzerine emekli ayhğı bağlanır. Emekli ikramiyesinin ödenebilmesi, emekli aylığının bağlanması ya da toptan ödeme yapüması koşuluna bağlanmıştır. Emekli Sandığı Yasası uyarınca size emekli ikramiyesi ancak emekli ayhğı bağlandığında ve en son görevinizin T.C. Emekli Sandığı'na bağh olması durumunda ödenir. Emekb" Sandığı'ndan aynhr, bir başka Sosyal Güvenlik Kurumu'na bağlı olarak çalışmaya başlar ve sosyal güvenlik kapsamında geçmiş "son 7 yıllık sürenin yansından fazlasının T.C. Emekli Sandığı'nda geçmiş olması nedeniyle" size emekli ayhğı Emekli SandığYnca bağlansa bile size emekli ikramiyesi ödenmez. 4) Emekli ikramiyesinin ödenebilmesi için öncelikle emekli aylığının bağlanması gerekir. Bu, yasal bir düzenlemedir. Emekli ikramiyesine faiz uygulanması ise söz konusu degildir. Faiz uygulaması, ancak Iş Yasası kapsamında işçi olarak çalışanlara geç ödenen kıdem tazminatı için geçerlidir. "Kıdem tazminatının zamanında ödenmemesi sebebiyle açılacak davanın sonunda hâkim gecikme süresi için ödenmeyen süreye göre mevduata uygulanan en yüksek faizin ödenmesine hükmeder:' •Muhasara'dan izlenimler.. tstiklal Marşı barikatı bozamadı ANKARA (Cumhuriyet Burnsu) Yıiruşujun baslamasına 15 dakıka kala Turkiş bmasınm çe\Tesindeki yoliar, çenk kuv\ei ekip irabaları, Hınr ambülansian de çevTİldı. Ankara Çevik Kuvvet Müdüru, eiinde çok renkü btr >ol şuzergahı ile yürüyuse ilıjkin son güvenlık onlemierıniaidı li 20Siraiarındaçe%ık kuwet. bsnanın çe\resindeki iüm sokaklan tuttu Barikatiann amaci "parçalama" idi. Bir yandan pohsler koi kola gırerek sokakian kapanrken. obür \anda Siyasi Şube Mudüru Hasan Eryılmaz'ın leliizmden "Toptan çıkış yapmasınlar. Parçaiayin. En fada 15'er kişilik gruplar olsun" vesi duyuldu. • Enılmaz da ce\resindekı stvil polısiere donerek. "parcalama" talımatir.ı ıletıı \e "Hefkes gruplan iziesin. İrferken birer adam tuıun" dedi • Turkîş bmaçmm karşı kaîdırımında bekleyen eazetecüere shıl polislerder. uvan geldi "Karşıya bizim arkadaslann yanına geçin. bir yanlışlık olmann." • Ivişien Bakanı Yıldınm Akbulu! \e Emr.ı>« Gene! Müdurü Saffet Arıkan Beduk tekszie olay hakkmda surckü büeı aldıJar. • Başkan Y'ılmaz, polis bankatı iie kar ca eski bir taktiğe başvurdu Topiu haîde so\lenen Kttklai Marşı iie pohslenn eîkısiz haie getirileceği sanıiırken, çevık kui\et, eski toplum poli>liği gunîerinden kaima aiışkanlıktan oiacak, marş sırasında kol kola barikatiannı bozmadtlar. • Sendika yoneucsîerı kadar heyetanh oiduk!an göriiîen gu'enlik guçlerı, aslında tartıjma>a açık bir tavır içinde) diler Nitekim Genel Sekreter Emin Kul. barikatm ardmdan bir polise, "Bizi zor durumda bıraktınız. Biz kaldınmd»n >ürujup gideceklik" diye ^esiemnce, pohî âe " Asıl siz bizi zor durumda bıraktınız. Bakın en ufak btr zortams yok" yanmııt \erdi • Türkh eski genel başkanianndan Halıl Tunç, yürüyuş kararmdan vazgeçilmesi üzerine çe\rc$;ni saran sendikacıiara, "Hiç olmaısa bulvara kadar yüruynp de, namusumuzu kuriarsaydık" biçiminde değerlendirmede buiunuyordu. • Türktş yönetiminın kararını protesto eden bazı sendikacılar ise, "Meclise yüriıyup de bu Turklş) jikayet edetim bari" demeye başladılar • Türklş Genel Başkanı Şevket Yılmaz, TBMM'ye yurumek içın Turklş genel merkezinden çıkarken, yağmur yağdığır.ı görünce gazelecilere dönerek, "Siz hiç bahga çtknudınu mı? Bahga çıkan mabakkak ıslanır " dedi. Türkîş mektubu yi, iktisaden güçsüz durumdaki çogunluğun haklarınm ortadan kaldınlmasını kolaylaştırmayı amaçlayan bu tutumu ve suclamalan şiddetle Son 7 yılda sosyal devlet anlayışı ortadan kalktı. Siyasi iktidar, sömürü şartlannı kolaylaştırmak amacıyla reddetmektedir" denildi. Mektupta Türkiye'nin insan devleti çalışanlar karşısında örgütleme, devlet gücünü özel lanna saygı esasına dayalı Batıhakdesermaye ile bütünleştirme yolunu seçmektedir. mokrasi lerinden adım adım uzaklaşSiyasi iktidar, çalışanlara karşı hasmane tutum ve tığına seyirci kalmanın, hatta bunun teşvikçisi olmanın son derece zararh uygulama içinde. ve tehlikeli bir tutum olduğuna işaHür sendikacılık ilkeleri açıkça çiğneniyor. ret de edilerek, böyle bir tutumun Turkİş tarafından kabul edilmesinin ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) runun, "yakın geçmişin sosyal hukuk beklenemeyeceği bildirildi. Turkİş'in Türklş'e bağlı sçndikalann yönedevleti olan Türkiye'nin 1980 sonramektubunda şu görüşlere yer verildi: tim kurullan ve TUrkiye"deki tüm şu sında buradan hangi noktaya geldibe yöneticilerince TBMM'ye iletilen gi ve bugün egemen kılınmak istenen "Bugün Türkij'e'de milyonlarca inmektupta, "siyasi iktidann geniş kitşartlar kendi seyrinde bırakılırsa önusanımızın, tanm işçOerinin iş yasalalelerin ekonomik guçlükler ve hayat müzdeki gunlerde hangi noktaya nnın ve sosyal güverüik sisteminin dıpahalıiığı altında ezilmesine seyirci gelineceği" olduğu kaydedilerek, şöyşında. güvencesiz durumlannı sürkaldığı" belirtildi. TBMM'ye iletilen le denildi: durmesi siyasal iktidan rahatsız etmektupta siyasi iktidann çalışanlamemektedir. "Türkiye'nin, gelir dagılımı en bora karşı olan "hasmane tutum ve zuk ülkeler arasında başlarda olmaSiyasal iktidar, gelir dağılımındauyguhunalannın" Turkİş'i böyle bir sı uygulamanın giderek daha kotüki adaletsizlikleri dengeleyebilecek noktaya ittiğine dikkat çekildi. Mek ye yönelmesi, sijasi iktidan hiçbir şekurumlann, örneğin grevli toplu patubun "iktisaden guçsiiz durumdakilde rahatsız ctmemektedir. Emegin zariık düzeninin işleıiik kszan/naki geniş halk kesimlerinin, diğer bir ulusal ve uluslararası duzeyde bir me sından sıkıntı duymakta, somürii deyişle iscilerimizin, memurianmızın. la gibi, üstelik ucuzlugu ile iftihar şartlannı kolaylaştırmak maksadıykbylumuzun, kuçuk esnafın, emekedilerek, pazarfammaya kalkışılması la, devieti çaüşanlar karşısında örgütli, dul ve yetimlerimizin hayati sonınTıirk çalışanının emeginin yabancı te leme, devlet gucünu özel sermaye ile lanna, At?turk Türkiyesi'ne en kısa kelleree T.C. doleti hudutlan içinde bütünleştirme yolunu seçmektedir. sure içerisinde sahip çıkılacagı, gereksömünılebilmesi için her çeşit imkâDevletin müdahalesi dışında gelişli onlenüerin aknacagı umudu ile" venın yaratılması, bugunku siyasi iktimesi gerekli olan toplu pazarlık dürildiği de bıldirildı. dar açısından sistemin bir gereği ve zeni, siyasal iktidann açık ve aktif yadırganmamak gereken bir uygulaDaha onceden sorunlara çözüm müdahalesi altındadır. ma olarak görulmektedir. Ekonomik getirilmesi amacıyla TBMM'ye birYüzbinlerce çahşan 'sözleşmeli' adı sistemin çarpıklıklaruıdan ve çarpıkçok kez başvurulduğu, ancak bunlaaltında ekonomik hak ve menfaatlelaıiarda ısrarlı olunmasından kaynn hiçbirisinde sonuç alınamadığı rini koruma ve gelistirme imkânlannaklanan, kamu vicdanını ağır şekil nı, örgtülenme hakkını, loplusözleşbelirtilen mektupta, "siyasi iktidann de rencide eden bu tablonun Türkçalışanlara karşı tutum ve uygulamamelerden yararlanma hakkını yitirtş Konfederasyonu, örgüt yöneticikri larını surdurmekte direnmesi" üzeme tehdidi altındadır. ve konfederasyon saflannda bütünrine Türkİş Başkanlar Kurulu'nun Devlet memurlannın en dogal leşmis milyonlarca işçi larafından ka16 Mart 1987 tarihli toplantısında hakkı olan sendikalaşma hakkı tabul edilmesi, karşıhksız bırakılması TBMM Başkanlığı'na bir şikâyet nınmamaktadır. asla mnmkun degildir." mektubu iletilmesi kararının alındıHür sendikaalık ilkeleri açıkça çigğına işaret edildi ve mektupta "Son Mektupta Türklş'in sisteme yöne nenmektedir. yedi yıl. Türkiye'de sosyal devlet anlik eleştirilerinin 12 Eylül öncesini Batı demokrasilerince Türkiye'nin layışını ortadan kaldırmış, hukuk arayış ya da siyaset yapma isteği bi dışlanmasına yol acan bu tulumun devieti ilkesini ise ciddi suretle tartıçiminde değerlendirilmesinin kabul bir rastlantıdan ibarel oldugunu soyşılır dunıma sokmuşlur" denildi. edilemeyeceği de kaydedilerek, "Si leyebilmek mumkun degildir. Turkİş Genel Başkanı Şokel Yılynsal iktidar kendi dışındaki her çrvBunun gibi, çalışan için güvence maz, Genel Sekreter Emin Kul, Eğireyi çogu kez, demokratik bir yapı saglayan tüm kurumlara göz dikiltim Sekreteri Mustafa Başoğlu, Teşda çogulculuga dayalı özgur duşıinmiştir. kıdem tazminatı gibi hukukkilatlanma Sekreteri Orhan Balaban celerini de hedef alarak sürekli olasal kunımlar ortadan kaldınlmak, işve Mali Sekreter Çetin Göcer'in imrak suçlama egüimindedir. Türkİş si çinin mesleki kaderini işverenin iki zalannı taşıyan mektupta, bugün yayasi iktidarca benimsenen ekonomik dudagı arasına bırakmak istenmeknıtı dikkatle araştınlması gereken sosistemi tüm kunımlan ile yerleşlirme ledir. TBMMTE VERİLEN MEKTUPTAN François Georgeon Çeviren: Alev ER Lİsteme Adresi: Yurt Yayınevı Esat Cad 85/5 Ankara Muhalefet Türkîş'te Türklş'in TBMM'ye >1lrümesine izin verilmemesi üzerine SHP Genel Başkanı Erdal İDönii ve DYP Genel Başkanı Hasamettin Cindoruk Türkiş Genel Merkezi'ne gelerek "gecmiş olsun" dileklerini ilettiler. SHP Genel Başkanı Erdal Inönü, beraberinde Genel Sekreter Fikri Sağlar ve SHP'li milletvekilleri ile saat 13.30'da Türklş Genel Merkezi'ne geldi. Inönü, kendisini karşılayan Yılmaz'a "Biz sizi Mecliste bekiiyorduk. Madem size izin vennediler, biz sizkre geldik" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle