Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER finden Askeri Yargıtay 3. Dairesi'nin Askeri Yargıtay Daireler Kurulu'na ve oteki dairelerine de gönderme yapan, konuya ilişkin bir kararını anımsatmakla yetinmek istiyoruz. Bu kararda şöyle denilmektedir: "... Öte yandan iilkücü kuruluş başkan ve yöneticisi olan sanıklar aleyhine TCK.nin 141/1. maddesinden dava açılmış ise de, sağ görüşü benimseyen kişilerin eylemleri anayasa diizenine >önelik kabul edilmediği, bu durum Askeri Yargıtay Daire ve Daireler Kurulu'nun istikrarlı uygulamalan ile kabul edildiğinden, bu görüşteki kişilerin örgüt ve teşekkül kurdukları ve suç isledikleri belirlense dahi TCK'nin 141 ve 146. maddelerine göre degil, 313. maddesine göre durumun değerlendirilmesi ve nitelendirilmesi gerekir; yukandaki gerekçelerle bu suçları dahi siibut bulmadığından bu konudaki beraat kararı da yerinde bulunmuş ve sıkıyönetim komutanının temyiz itiraanın reddi gerekmişlir." (1). Oysa sağ görüşü benimsemiş, sağ parti ve bunlara bağlı örgütlerin yönetici ve üyelerinin de inandıklan ve benimsedikleri bir düşünce sistemi, bir devlet ve toplum anlayışı vardır. Bunlann, devleti ele geçirme ve onu kendi siyasal görüşleri doğrultusunda yönetmek istedikleri açıktır. Bu örgütlerin ve ona bağlı kişilerin devietin yapısını, yani anayasal düzeni değiştirmek amacıyla eylemlere giriştikleri tartışılamayacak kadar ortadadır. Hal böyle iken, sol görüşe bağlı kişi ve örgütlerin eylemlerini "siyasal", sağ görüşe bağlı kişi ve örgütlerin eylemlerini " a d i " olarak değerlendirmek ve birinci gruba ceza yasasının en ağır maddesi olan 146. maddeyi ve ikinci gruba 313. maddeyi uygulamak, siyasal büimlerin verilerine aykırı düştüğü gibi, "yasa önünde eşitlik" ilkesine de ters düşmektedir. 146. madde ile düzenlenen eylemin, örneğin iki gasp olayının ölüm cezası ile ve 313. madde ile düzenlenen eylemin 25 yıl ağır hapis cezası ile cezalandırıldığı göz önüne alınırsa, bu eşitsizliğin oranı ortaya çıkar. 12 EYLÜL YÖ.VETİMt ~ NE DİYOR? Milli Güvenlik Konseyi Genel Sekreterliği tarafından yayımlanan "12 Eylül Öncesi ve Sonrası" adlı kitapta (sa. 149150) şöyle denilmektedir: "Muhalefete mensup bir grup sozcüsü, Meclis kürsüsunden şunlan söylemişti: ... Evet, bütün bu konuşmalarda pek çok gerçek dile getiriliyordu. Ancak memleketin bu hale diişmesine neden olan başka gerçekler de vardı. Atatürk'ün milliyetçilik anlayışından uzaklasıp ırkçılık yapanlar, milleti cephelere bolenler, devietin meşru güvenlik kuvveileri varken bu güçlere (yardımcılık) maskesi altında silahlı şiddel olavlarını körükleyenler, Atatürk'ün laik devlet düzeni anlayışını ve onun ilkelerini reddederek şeriat düzenine dayalı teokratik bir devlet kurmaya çalışanlar ve bunlar gibi çagdışı fikir ve akımlar... işte bunların da açıkyüreklilikle ortaya konması ve tedbirlerin de birlikte düşünülmesi ve derhal alınması gerekirdi... Silablı sağ eylemciler, 70'li yıllann ortalanndan itibaren aynen eylemci solun taktiklerini kullanarak cinayet, suikast ve sabotajlar yaparak legal görünumdcn yeraltı faaliyetlerine kaymışlardır." Sayın Kenan Evren 12 Eylül 1981 gününde radyo ve televizyonda yaptığı konuşmada, " . . Türkiye'de aşırı sol da, aşın sağ da ülke yönetimini ele geçirmek için değişik çaplarda olmak üzere bu stratejileri benimsemiş ve uygulamışlardır" demiştir. (2). Bu konuşma ve değerlendirmeler de, sağ görüşü benimseyen örgüt ve eylemcilerin, anayasal düzeni ortadan kaldırarak yerine kendi anlayışlan doğrultusunda başka bir devlet düzeni kurmayı amaçladıklannı göstermektedir. SONUÇ Biz bu tür olaylara, özellikle amaca ulaştırmaya "elverişli vasıta"nın bulunmaması yönünden ve burada açıklanmasına gerek görmediğimiz nedenlerle, 146. maddenin uygulanabileceğine inanmıyoruz. Ancak bu kısa yazı çerçevesinde, 146. maddenin uygulanmasında "çift standart" diyebileceğimiz ikili bir ölçü kabul edilmesinin yanIış, siyasal bilimlerin verilerine ve "yasa önünde eşitlik" ilkesine aykırı duştüğünü söylemek istiyoruz. 1) As.Yarg. 3. D. 2U2'1984 984/9995 s.lı K. 2) Aynı kitap sa. 300 gün, 25 MART 1987 Çift Standart Sol görüşe bağlı kişi ve örgütlerin eylemlerini "siyasal", sağ görüşe bağlı kişi ve örgütlerin eylemlerini "adi" olarak değerlendirmek ve birinci gruba cezayasasının en ağır maddesi olan 146. maddeyi ve ikinci gruba 313. maddeyi uygulamak, siyasal büimlerin verilerine aykırı düştüğügibi "yasa önünde eşiîUk" ilkesine de ters düşmektedir. PENCERE Saygı ve Dalkavukluk... Rabıta olayı ortaya çıkınca sanki bir atom bombası patladı, siyasal yaşam birbirine girdi. Doğaldır bu patlama, çeşitli nedenleri vardır. Rabıta amaçlarının arasında Türkiye'de şeriat devleti kurmak hedefi de bulunmaktadır. Bu örgütün ülkemizde etkinliği Türk Ceza Kanunu 163'üncü madde kapsamına girer. Türkiye Cumhuriyeti'nin kamu görevlilerini parasal açıdan şeriatçı örgüte bağlamak düpedüz suçtur. Bu suçun bir hükümet kararnamesiyle ışlenmesi, olayın boyutlarını devlet çerçevesine oturtuyor, büsbütün ağırtaştınyor. Olayın 12 Eylül yönetiminde yaşanması ise konuya ayrı bir boyut kazandınyor. Çünkü o dönemde Atatürk ilkeleri ve devleti kurtarma gerekçesi ileri sürülerek çok yurttaşın canı haksız yere yakıidı. Yargılanan binlerce kişiyi bir yana bırakalım, gözaltına alınan, tutuklanan, görevinden atılan ve sürülenlerin sayısı belli değil. Bu yurttaşlar kendilerini, "Vallahi hatıriamıyorum, işim başımdan aşkındı, bilmiyordum" diye savunabildiler mi? Devlet işlerinde "bilmemek" ne zamandan beri "mazeret" oldu? Kişileri bir yana bırakalım, "irtica" kırk yıllık çok partili dönemde yapamayacağı atılımı 12 Eylül döneminde gerçekleştirebilmiştir. Yalnız Öğretim Birliği Devrimi'nin yıkılması, laikliğin kökünü kurutmak için atılmış en büyük adımdır. • Rabıta olayı siyasal yaşamda bomba gibi patlayınca kuşkusuz her kafadan bir ses çıkacaktı. ve çıktı... Bu da doğaldır, yapılacak bir araştırma ve soruşturmayla gerçekler daha çok aydınlanır, saydamlaşır. Şimdilik sapla samanı birbirine karışlırmak isteyenler çıkacaktır. Bunlar SHP Genel Sekreteri Fikri Sağlar'ın çıkışını kullanmak istiyorlar. Ne demişti Sayın Sağlar: ' Evren çekilmeli..." Vay efendim, böyle şey nasıl soylenirmiş? Fikri Sağlar Genel Sekreterlikten çekilmeliymiş... Demokratik devlet yaşamında partili veya partisiz her yurttaş devlet ve hükümet büyüklerine "çekil" diyebilir. 1940'larda CHP iktidarı sırasında Karadenizli biryurttaş Başbakan Hasan Saka'ya telgraf yollamıştı: Çekiliniz... Hasan Saka telgrafı yanıtfadı: Çekildim, 83 kiloyum. Peki biz kırk yıldır demokratik yaşamda geri vitesle mi gaza bastık? Bir partinin genel sekreteri Cumhurbaşkanı'na çekil diyebilir. Cumhurbaşkanı bunu doğal karşılamak, güleryüzle ve hoşgörüyle göğüslemek zorundadır. Cumhurbaşkanı (ya da başbakan) kendisine karşıt yurttaşın ve partinin de başkanıdır. Demokratik devlet yaşamı budur. Hükümet ve devlet başkanları kendilerini istemeyenleri dışlayamazlar, kendilerini istemeyenlerle birlikte yaşamakla demokrasinin gereğini yerine getirirler. • Gazeteler SHP Genel Sekreteri Fikri Sağlar'ın "Cumhurbaşkanı çekilmelidir" sözünün parti içinde rahatsızlık yarattığını yazjyorlar. Bu haber doğru mudur, yanlış mıdır, şişirme midir? Bilinemez; ama işin ucu nereye varır? Sayın Evren'in liderliği altındaki 12 Eylül yönetimi CHP'yi kapatmıştır, CHP'nin mallarına el koydurmuştur, öğretim birliği devrimini yıkmıştır, Atatürk'ün özel vasiyetini çiğnemiştir, Rabıta kararnamesinde de Sayın Cumhurbaşkanı'nın imzası bulunuyor. Bütün bunlar kimi SHP'lileri rahatsız etmiyorda, şimdi Sayın Evren'e "çekilin" denmesinden mi tedirgin oluyorlar? Ülkemize demokrasi ne zaman gelir biliyor musunuz? Bir sıradan yurttaşla Cumhurbaşkanı arasında eşitlik bulunduğunu ve ikisinin de aynı ölçüde saygıya layık olduğunu anladığımız zaman... Bir kimsenin kendisine saygısı varsa Cumhurbaşkamna da vardır, ama kendisine saygısı olmayan insan Cumhurbaşkanına da saygı gösteremez, olsa olsa dalkavukluk yapar. HALİT ÇELENK Hukukçu Bir süre önce Yeni Ceza Yasa Tasansı konusunda Sayın Yalçın Doğan ile Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu arasında yapılan bir konuşma, Cumhuriyet'te yayımlandı. (Cumhuriyet 6/2/1987). Bu tasan ile sağ eylemcilere bir af ve ceza indirimi getirilmekte olduğu görüşüne karşı, Sayın Adalet Bakanı şöyle diyor: "Şimdi bakın, ben bu meseleyi inceledim. Ama birçok şahıs sag eylemcilere, sol eylemcilere nazaran çok daba ağır ceza verildigini söylüyoriar. Kanunun tatbikinde bir şey varmış. Yani sağ eylemci her fülenden dolayı mıislakil ceza yiyormuş. sol eylemci bıınlann tiimii bir füi kabul edüip tek ceza yiyormuş.. En başta Sulhi Dönmezer Hoca söylüyor... Bir iilkücü her fiilinden dolayı ayn ayrı cezalandınlıyormuş. ama sol bir dernek ya da sol bir eylem grubu mensubu. bütün fiillerinden tek bir ceza alıvormuş.. (Evet lek bir ceza; ama öliim cezası!) Vargıtay kararlanna göre sol eylemciler bu fiilleri işledikleri zaman devleti yıkmaya matuf işte 146 tatbik ediliyor.. Bütün fiiller tek kabul ediliyor... Askeri Yargıtay kararlan neticesinde bir farklılık ortaya çıkıyor... Ama dedim ya bu hususta huknkçular arasında göriiş farklılığı yok." Sayın AdaJet Bakanı'nın bu konuşmasından, bu konuda yeterli bir bilgiye sahip olmadığı anlaşıimaktadır. SORUN NEDİR? Özellikle 12 Eylül döneminin yargılama ve kararlarında 146. madde ile ilgili "ikili bir uygulama" oluşmuştur. Konuyu biraz açalım: Bilindiği gibi, Ceza Yasası'nın 146. maddesi, anayasal düzeni zor kullanarak değiştirmeye kalkışanlara ölüm cezası vermektedir. Sorun, bu maddenin uygulanma biçiminden kaynaklanmaktadır. Sıkıyönetim askeri mahkemeleriyle Askeri Yargıtay tarafından verilen kararlarda aynı eylemlere girişen kişi ve örgütler arasında, bunların sağ ya da sol görüşü benimsemiş olmalarına göre, değişik kararlar verilmiş ve böyle bir uygulama yerleşmiştir. Bu da sanık ve örgütler arasında eşitsizlikler yaratmış ve anayasanın affı ilgiiendiren 14. ve 87. maddelerinde olduğu gibi, "eşitsizlik doğunıcu" sonuçlann ortaya çıkmasına neden olmuştur. Ceza yasasının 146. maddesi ile yargılanan kişi ve kuruluşlar; sol görüşü benimsemişlerse haklarında anılan madde uygulanmakta, bunlann ideolojik amaçlı bir suç işledikleri, anayasal düzeni ortadan kaldırmak amacıyla hareket ettikleri kabul edilmekte ve sanıklara verilen ceza, af kapsamı dışında kalmaktadır. Bu kişi ve kuruluşlar sağ görüşü benimsemişlerse, eylemlerinin ideolojik olmadığı, anayasal düzeni ortadan kaldırma amacını gütmediği kabul edilmekte, haklarında ceza yasasının "suç işlemek için örgüt kurma"yı cezalandıran 313. maddesi uygulanmakta ve eğer olayda öldürme eylemi de varsa ayrıca bu suçtan da ceza verilmektedir. Yani bu kişi ve kuruluşlar "adi suçlu" sayilmakta ve aftan da yararlanmaktadırlar. Bu uygulamaya ilişkin sıkıyönetim askeri mahkemelerinin ve Askeri Yargıtay'ın kararlarından çok sayıda örnek vermek mümkündür. Ancak yazının kapsamı buna olanak vermedi EVET/HAYIR OKT4Y AKBAL BİR VEMT Merhum Binbaşı Mustafa Nuri ve merhume Hafîze Avniye Süer'in oğlu; Melahat, Talat Süer ile Sabahat Saru'nun kardeşi; Serap, Azra, Sümer Demir, Metin Saru, Meral Koçkal, Meracil Kara'nın dayısı; Tünay Tayfun Süer, Işıl Süer'in amcası, Türkiye'nin "bir numaralı uluslararası satranç ustası", Türkiye Satranç Şampiyonu ve Olimpiyat Satranç Milli Takımı eski kaptanı 1 nolu masa oyuncusu, "Süer Satranç Dergisi" sahibi, "Cumhuriyet" gazetesi satranç yazarı, satrancm okullara girmesine önderlik eden, İstanbul konservatuvarı mezunu ünlü kemancı, piyanist, orkestra şefi ve üstün insan HINCALUUJÇ Bu Tür Hafifliklerle... Etten bir duvar örmüşjer DVP Genel Başkanı'nın önüne! Resimlerde de gördük... Once bir kişi, sonra iki kişi gelip dikilmiş. Zavallı dansöz yaklaşamamış bile Cindoruk'un masasına. Öyie etmiş, böyle etmiş, bakmış ki Cindoruk o yana bakmıyor, önünü de kapatmışlar; bırakmış dans etmeyi!.. Ben bu olayı çok ayıpladım. İlkel bir davranış! Ne olacak yani? Dansöz gelip Cindoruk'un yanında poz verirse, Cindoruk da ona bakarsa, ne çıkar? DYP Genel Başkanı'nın saygınlığı mı yitip gider? Partililer "Vay bizim genel başkanımıza, dansöz oynatıyor?" mu derter! Bir resimde de Cindoruk bakışlannı başka yana çevirmiş, ille de dansözü görmeyecek!.. Üç partiliden oluşiurulan duvar yetmezmış gibi!.. Bir SHP gecesinde Baştürk'le beraberdik. Masanın başındayız. Bir dansöz oynuyorortahkta... Gazete fotoğrafçıları kadını kışkırtmışlar, git Baştürk'ün önünde oyna diye! Geldi de, masanın önünde oynadı, yanında, ardında poz verdi. Baştürk de güldü. Ne kaçtı bir yere, ne de saklandı! Ne de "Gelin önümde durun, şu kadından beni koruyun, yarın gazeteler bakın DİSK Genel Başkanı dansöz oynatıyor, derler" diye bir şey düşünmedi... Madem ki programda şarkıcılar, dansözter var, rterkes bilir ki bunlar tanınmış kişilerin önünde poz vermeyi severler, öyleyse çaresiz bir durumdur bu... Ne kaçacaksın ne sakJanacaksın ne de kendini korumaya alacaksın! Başbakan Özal bakın böyle durumlara hiç mi hiç aldırmaz! O da şarkıcının şarkısına katılır. Şimdiye dek dansözlerin oyununa katılmadı, ama bakarsınız bir gün onu da yapar! Kişi, rahat olmalı. korkusuz olmaJı... Bunun da bir ölçüsü var elbet. Cıvıklık, görmemişlik başka şey, aklı başında bir insan olarak davranmak başka şey... Aman beni dansözle görmesinler diye çevresine insandan duvar dizmek doğrusu ya, epey gülünç oluyor!. Nelerie uğraşıyoruz, görüyorsunuz!. Şu günlerde bir de 'saat' sorunu çıktı. SHP'yi altüst etti bu saat sorunu!.. Aman ne önemli şey!. Neymjş Ankara Belediye Başkanı Altınsoy, belediye meclisinin bütün üyelerine birer saat armağan etmiş. Armağan vermek ya da almak insanca bir davranışlır. Altınsoy da tüm üyelere birer saat sunmuş. SHP'lileri ayıracak değildi ya, onlara da vermiş! Onlar da almışlar. Armağanı geri çevirmek her şeyden önce ayıptır. Koskoca bir kentin belediye başkanı cebinden ödeyerek böyle söylüyor üyelere bir armağan vermek istemiş. SHP'lilerin çoğu almış, yalnız bir bayan üye almamış. (Belki de erkek saatiydi ona sunulan!) Bu bayan armağanı kabul etmemekle iyi mi etmiş, kötü mu? Kendi bilir. Ortalık kanşıverdi birden!. Nasıl olur da ANAP'lı belediye başkanından armağan alınır!. Hemen SHP'Iİ uyeler saatlerini başkana geri gönderdi. İçlerinde dostum Tevfik Çavdar da var. Yiğit Gülöksüz de, General Celil Gürkan da.. Ooğrusu ya Tevfik Çavdar'ın böyle davranmasına şaştım. Bir armağan alınınca geri verilmez. Madem ki aldınız, geri vermek daha ayıp olur! Ustelik bir armağamn geri çevrilmesi her şeyden çok, yakışıksız bir tutumdur. Bence öyledir. Hepimiz zaman zaman birtakım armağanlarla karşılaşıyoruz. Yılbaşlannda defter, kitap, içki, çikolata, çanta vb. şeyler gönderenler oluyor. Bu armağanları gönderenlerin hepsi de bizi seven, bizim gibi düşünen insanlar mı? Değil! . Ama bir armağan göndermişler. Nasıl geri çevirirsin? Kendimizden kuşkumuz mu var, bir şişe içki, bir çanta, bir defter, bir saat, bir kalem aldık diye düşüncemizden mi vaz geçeceğiz! Bize bu armağanları gönderenler böyle bir şey olmayacağını bilmezler mi? Tevfik Çavdar çok değer verdiğim bir dosttur. Biliyorum, onun siyasal ilerleyişini baltalamak isteyenler var. Yiğit Gülöksüz için de öyle... "Efendim ANAP'lıdan saat aldılar, öyleyse bu kişiler kötüdür, şudur budur" diye önlerini kesmeye çalışanların da ne tür kişiler olduğunu biliyorum. Bu denli basit, ilkel düşüncelede siyaset yapmaya kalkışanlara acımalıyız. Bir lider, dansözden kendini korumak için önüne etten duvar çeker! Belediye başkanının birer saat armağan etiiği kişiler "Vay, niye bu armağanı aldın" diye kınanır, onlar da bu armağanı geri göndermek zorunda kalır! Bütün bunlar uygarlık dışı işlerdir, tutumlardır. Bu tür davranışları "ayıp" diye nitelemek bence çok hafif bir tanımlamadır. Ne yapalım ki politika dünyamız böyle hafifliklerle dopdolu!.. NEVZÂT SÜER 23 Mart 1987 Pazartesi günü ani bir kalp krizi sonucu vefat etmiştir. Cenazesi (25 Mart 1987 Çarşamba günü) bugün Aksaray Valide Camii'nde oğleyin kılınacak cenaze namazından sonra Kozlu Mezarhğı'nda toprağa verilecektir. Allah rahmet eylesin İMZA GÜNÜ SEMRA ÖZDAMAR 26 Mart Perşembe günü saat 16.0019.00 arası Nişantaşı AKADEMİ Kitabevi'nde "Kadırga'da Son Horon" adh kitabını imzalıyor PostM Cc«5i 29 Mart 1987 Pazar SAAT: U.oo Dolmabahçe. İNTERHOL Gösteri Merkezi ( İnönü Stadyumu'nun Arkası ) Biletler: İNTERHOL ve Ortaköy CdMteri Merktzinde Satılmaktadır. BELEDİYESİ ve ŞEHİR TİYATROSU TUNCELI AİLESİ VE SEVENLERİ Multitech PC Sahibi Olabilmek İçin YILDIZ DİNÇER AYDIN ÖZEVİN NİŞANLANDILAR 24 Mart 1987 Orduevi İSTANBUL İLE ÇOK ÖNEMLİ BİR FIRSAT Ustun ozellıklen ve yuksek perforrnansıyla cok amaçlı kullanıma uygun Multitech POPULAR 500 ILAN ANKARA 1. İÇRA HÂKİMLİĞİNDEN Ankara, İzmir Cad. Sönmezer Alt ve Üst Çarşısı No: 31/77'de mefruşat işi ile işliga] eden borçlu İsmail Karataşoğlu vekilinin konkordato mehil talebi Ankara 1. İcra Hâkimliği'r.ce 24.12.1986 tarih ve 1986/1292 sayılı kararlan ile kabui ediierek iki aylık raehil verilmiş idi, bu kerre komiserligin talebi uzerine borçluya verilen mehil ilk mehlin bitim tarihinden itibaren iki ay daha uzatılmış olup, bu sebeple alacakhlann konkordato teklifıni müzakere etmek üzere 3.4.1987 günü saat 18.00'de Ankara İcra Hâkimliği kaleminde toplanmalan rica olunur. 10.4.1987 tCRA HÂKİMLİĞİ VAZI IŞLERt MÜDÜRÜ KONKORDATO KOMİSERİ YAKL'P DEMİR Basın: 14893 30 Nisanl987'ye kadar. 750.000 TL. +KDV Bu fırsatı kaçırmayın. Nelere sahip olacaksınız? 'rtel 8088 mıkroıslemc 256 KB RAM |512 K B a genışleme olanag.! 360 KB dısket surucu 720 x 348 grafık monıtor ve yazıcı adaptoru Game port 1 boş slo: 12 ınç yeşıl monıtor Owerty k'avye Her turlu add on adaploru tahılaDılme ozellıgı MSDOS 3 1 KARTAL OTEL SICAK YUVANIZ K.APALI YJ'ZAİE hLAU ZVD/SKO SAf \A VCRF.TSİZ ÜFTLER ve TELESKİ ÇAY ve />//AV/< Rl M Z 5 IX)ĞM IC4YAA P/.S77 MULTITBCH YETKİLİ SATICILARI İstanbul , BECERİKLILER BILDES BİLSAR BÜROLİNK ENTER FABS İNFO İNŞ. MÜH. ODASI KOMPÜTRON MAK. MÜH. ODASI MİKROSİSTEM PLEKOM PORTAŞ RAMESA KARTALKAYA /Multitech Popular 500 Sursa RAMESA Afyon BİLMER Antalya. NETVVORK Aydın ^ AYBIM Genişleme olanaklannız 160 132416C6759 143 63 54 • 155 08 92 Ihıncı 36C KB d Ske' st.ruCu Her kapasıtedp carddısk Slandart ı<e gelıştırılmıs renklı monıtor ve adaptoaı Her turlu add o r adap1o r u 13 337 16 390 18 908 19 161 1 Bir kişi tam panslyon (4 gece 5 gün) (3 gece 4 gün) (7 gece 8 gün) (2 gece 3 gün) Pazar Perşernbe Perşembe Pazar Pazar Pazar Cuma Pazar lOO.OOO TL 105.OOO TL 2O5.0OO TL 8O.0OO TL •45 62! 5 I43 6C5' ROM 167 39 37 SİBERNETİK 143 7 736 1431336 1473471 14688 OC 166 3S89 '7241 ^7 SİSPA SOLON YÖNELİM (Merkez) YÖNELİM (Şube) TEPUM 13023 5J 130 64 13 Tüm servislerlmiz, ulaşım, otobüs dahll aksamadan siirmektedir. Yolumuz açıktır. Rez Beşıktaş 161 10 74 1 58 49 27 161 82 26 Kadıköy 336 16 60 Telex: 26105 Orortr. Beşiktaş Barbaros bulvarı No 35 167 2521 148 36 42 Ankara 169 89 71 BİMEL 145 03 63 ^ 45 03 64 MASTER 1 72 11 00 ' 72 11 01 MCA 166 .'1 44 166 9995 YUMAK PAZ. 130 1507 bmır 358 66 56 SAYEKS 130 02 78 130 02 79 130 29 7 5 7 '48 1225 14 68 7 33 33 25 33 1 7 81 33 17 82 95 11 32 09 82 87 44 . 03 97 Kadıköy Asliye Hukuk Hâkimliği'nin Esas 1986/822, Karar 1986/986 Sayılı kararıyla Doğan olan soyadım DOĞANCI olarak düzeltilmiştir. 14.11.1986 HALİL DOĞANCI r 4İHRACAT İTHALAT A.Ş SOYLEV (Cilt 12) Hıfzı V. Velidedeoğlu 16. bası 2100 lıra (KDV içinde) Çağdaş YavınlanJ~urkocağı Cad. 3941 Cağaloğluhıanbul ENKA PAZARLAMA Prof hıd'etUr Mazftar Oktel Sok No 24 EfMKA Bması ŞışlıISTANBULTel 131 3400' 12nat|Telelax 1478240 21 12 00