23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 MART 1987 DIŞ HABERLER CUMHURtYET/3 Beyaz Saray'da yeni skandal Jl/ashington (a.a.) VV ABD Başkanı Reagan 'ın eski Beyaz Saray Danışmanı Michael Deaver, görevinden istifa ettikten sonra yürüttüğü faaliyetler hakkmda Kongre komitelerine ve büyük jüriye yalan ifade vermek suçundan yargılanacak. Beyaz Saray'daki görevini 1985 yılına kadar sürdürdükten sonra istifa ederek bir "lobicilik" şirketi kuran Michael Deaver, bu şirketle üst düzeyde iş takip etmeye başlamıştı. Hazırlanan iddianamede, Deaver'in, "lobicilik" faaliyetleri dolayısıyla, Beyaz Saray'daki iliskilerini kendi çıkarlan için kullandığı belirtildi. İddianamede Deaver, hakkmda açılan soruşturmalarda' Kongre komitelerine ve büyük jüriye yalan ifade vermek!e suçlandı. Yunan kilisesinden kamulaştırmaya karşı ilk eylem: Bağımsızkk törenlerine boykot Yunan kilisesinin yönetim organı Kutsal Sinod Yunanistan'ın bağımsızlık günü ve Aziz Avengelos'un yortusunun kutlandığı 25 mart törenlerini boykot karan aldı. JHuhalefetteki Yeni Demokrasi Partisi, tasarının kilisenin servetini "talan" etmeye yönelik olduğunu iddia etti. STELYO BERBERAKİS ATİNA "Kutsal Sinod", Yunanistan'ın kilise tarihinde ilk kez boykot karan aldı. Sosyalist PASOK hükümetinin, Yunanistan kilisesinin elinde bulunan 1 milyon 300 bin dönümlük arazisini kamulaştırmayı öngören yasa tasansını kabul etmeyen kilise yönetimi "Kutsal Sinod", Yunanistan'ın bağımsızhğını kutladığı 25 mart tarihinde resmi törenleri boykot edeceğini açıkladı. Kutsal Sinod, iki gun arka arkaya yaptığı olağanüstü toplantılannda, hükümetin söz konusu yasa tasansını geri çekmesini istemiş ve bu konuda önceki gun Başbakan Andreas Papandreuya "ultimatom" niteliğinde bir rnesaj ileterek derhal özel göruşme talep etmişti. Ancak Papandreu'nun ret yanıtından sonra toplanan 78 metropolitten oluşan Kutsal Sinod, Yunanistan'ın bağımsızlık günü ve Aziz Evangelos'un yortusunun kutlandığı, geleneksel 25 mart törenlerinin boykot edilmesi doğrultusunda bir karar aldı. Kutsal Sinod yaptığı açıklamada, boykot kararının, Papandreu'nun Kutsal Sinod üyelerini kabul etmemesinin bir protestosu olduğunu belirtti. Aynı açıklamada, 25 mart günü ülkede kiliselerde düzenlenen ayinlere resmi kişilerin katılmayacağı ve söz konusu ayinlerin "olağan" haliyle yapılacağı belirtiliyor. Ortodoks kilisesinin hiyerarşisine göre, bu gibi milli törenler için düzenlenen ayinlere, yüksek rütbeli (desport, piskopos, metropolit gibi) din adamları katılırdı. Oysa 25 mart tarihinde soz konusu yüksek rütbeli rahiplerin bağlı bulundukları kiliselere gîtmeyecekleri, ancak Atina'nın Anarnon semtindeki Agios Pandeleimon Kilisesi'nde, kendi aralanndaayin>rapac?.klan duyuruldu. Yunanistan'ın kilise tarihinde ilk kez yapılacak bu boykot, Yunan kamuoyunda büyük yankılar uyandırdı. Kutsal Sinod ayrıca, soz konusu yasa tasansının geri alınması için gösteriler düzenleneceğini de açıkladı. Bu cerçevede pazar günleri yapılan olağan ayinlerde verilen vaazlarda, dindar halkın bu gösterilere katılması istenecek. Kutsal Sinod aynca, Cumhurbaşkanı Hristos Sartzetakis'ten de göruşme istedi. Öte yandan Kutsal Sinod bu karara varmadan önce, yasa tasansını hazırlayan din işlerinden de sorumlu Milli Eğitim Bakanı Andonis Tristis, dün düzenlediği basın toplantısında yasa tasarısının geri ahnmayacağını açıkladı. Gazetecilerin o ana kadar söylenti halinde dolaşan, rahiplerin 25 mart yortularını boykot edecekleri ile ilgili sorularını yanıtlayan Tristis, "Kilisenin böyle bir şey vapacagına inanmıyorum" demışti. Bakan, söz konusu yasa tasarısının kilise servetinin devletleştirilmesini öngörmediğini, devletin hiçbir durumda kilisenin içişlerine kanşmak istemediğini söyledi. Bu arada, PASOK hükümetine her cephede muhalefet yapan Yeni Demokrasi Partisi de (YDP) yasa tasarısına karşı çıkıyor. PASOK hükümetinin kilise servetini "talan" etmek istediğini öne suren YDP, kilisenin "anayasal haklarının da çiğnendiğinden" soz ediyor. Bu arada, Papandreu hükümetinin söz konusu karan, başta İstanbul Rum Ortocoks Patrikanesi olmak uzere, diğer Ortodoks kiliselere, Vatikan'a, Dünya KiliselerBirliği'ne ve Birleşmiş Milletler'e iletilerek, yardım çağrısında bulunuldu. Papandreu hükümeti, Yunan Ortodoks Kilisesi'ne ait 150 bin hektar tarım arazisi ve ormandan 130 bin hektarını kamulaştırarak tarım kooperatiflerine dağıtmak amacında. Kilise ise, elinde bulunan toprağın kooperatifler yerine, gerçekten ihtiyacı bulunan topraksız çiftçilere dağıtılmasını istiyor. DUNYVDA BUGUN AU SIRMEN Rabıtagate Yoo sakın öyle söylemeyin! Allah onlara uzun, çok uzun ömürler versin derdi beddua edenleri duyunca. Onun bu öfkeli bilge tavrını gülümseyerek izlerdim. Bir gün yanıma yaklaştı ve: Biliyorum bana gülüyorsun. Öfkemden konuşuyorum sanıyorsun. Biraz durdu ve ekledi: Öfkeli falan değilim. Ama çok görüp geçirdim. Bu dönem de geçecek, toz duman bitecek, iplikler pazara inecek. işte o zaman hepimiz ve dönemın tüm baş aktörleri de yaşıyor otsunlar istiyorum. Yaşasınlar ki, herkes bugünün azametli suratlarının o gün ne hal alacağını görsün. Şimdi ne yapıyor acaba o yaşlı dost? Son zamanlarda onu sık sık anmamın nedeni, bir başka dönemın tozu dumanı durulduktan sonra nice gerçeği yaşayarak görüp öğrenmemizden mi acaba? Gerçekten neler yaşayıp görüyoruz, değil mi? Her sabah hiç de 'ismiyle müsemma" olmayıp, düpedüz rabıtasız olan, şu Rabıta olayını ilgiyle, biraz da hüzünle izliyoruz. Laik Türkiye Cumhuriyeti'nin yurtdışındaki yurttaşlarının dinsel gereklerini yerine getirecek olan devletin diyanet işlerindeki görevli kimselerine yıllar boyu Suudi Rabıta Örgütü'nün para ödemesine Bakanlar Kurulu karar veriyor ve bu konudu bir kararname imzaianıyor. Kısacası devlet, kendi işlevini, kendi sorumluluk alanına giren bir görevini başkasına ihale ediyor. Aklın aiacağı, izanın kabul edeceği bir durum değil. Hani aynı mantık yann dışişleri üyelerimizin maaşlarını bir başka ülkeyle, sivil ve sivil olmayan ataşelerin maaşlarını da daha bir başka yabancı devlete ödetebilir. Nitelik bakımından bu iki davranış arasında hiçbir fark yok, olsa olsa nicelik bakımından var. Uğur Mumcu'nun alışageldiğimiz usta gazetecilik, araştırmacılık ve yazarlık ürünü çalışmasıyla ortaya çıkardığı bu gerçeği n üstüne Hasan Cemal de gitti. Gün aşırı olayı deşip, can alıcı sorularla sorumluları arayıp duruyor. Benzerı olaylarda olduğu gibi, bizde de uluslararası adıyla "Rabıtagate" olayında sorumlular başlangıçta topu birbirlerine atıp duruyorlar. Kimsenin hiçbir şeyden haberi olmuyor önceleri. Sonra sonra sis perdesi biraz aralanmaya başhyor. Anlaşılıyor ki, Bakanlar Kurulu kararnamesiyle yapılmış bu iş. Daha önce MGK Genel Sekreteri Saltık'tan da onay alınmış. Sayın Evren de şimdi olayı anımsamamasına karşın kararnameyi imzalamış. Gerçekte, olayı kendi başına, öbür gelişmelerden soyutlayarak ele almak yanlış olur. Rabıtagate olayını incelerken, 1982 Anayasası'na konan zorunlu din derslerini, Sayın Evren'in alanlarda halka ayetler okuyarak laıkliğı açıklamasını, Cerrahi Tarikatı Şeyhi'nin tekkeye gömülmesi için çıkarılan kararnamenin altına imza koymuş olmasını. cumhuriyet tarihinde ilk kez, kızların imam hatip okullarında başlarını örtmeleri gerekip gerekmediği konusunun diyanet işlerine sorulmasını, yani bir anlamda cumhuriyet döneminde fetva kurumunun yeniden canlandırılmasını, Türk Dil Kurumu ile Tarih Kurumu'nun Atatürk'ün vasiyeti ve tüm yasalar çiğnenerek mallarına el konması ve ümmetçi, şeriatçı sentezi içeren yeni bir kurumun kurulması, bu kururnun başına mutemet kişilerin getirilmesini, bu kurumda Türk İslam sentezi denen ve ne menem şey olduğu çok iyi bilinen bir sentezin resmi devlet görüşü haline getirilmesini, laik güçleri sindırme ve çeşitli biçimlerde karalama operasyonlan birbirini izlerken, devletin üst kademelerine şeriatçıların sızdırılmasını ve 1980'den bu yana açılan imam hatip lisesi ile laik okulların sayılarındaki oranları, milli eğitime kimlerin nasıl sızdıklan, Tebliğler Dergisi'nde nelerin salık verildiği olayını hep birlikte ele almak gerekir. O zaman sorumlular açık seçik ortaya çıkacaklardır. Çünkü bu tablo 12 Eylül'ün ta kendisidir. 12 Eylül'ün bu icraatının soru;.ıluları ise, yalnızca şu ya da bu müsteşar veya gerçekte siyasal yetkisi, gücü olmayan bakanlar veya ismi var işlevi yok Danışma Meclisi değil, 12 Eylül'ün gerçek sorumluları olan 5 kişidir. Ne var ki, bu beş kişinin sorumluluklarını saptamak ve ondan sonra olayımızda"hükümet"inde sorumluluğa ortak olduğunu göstermek bir işe de yaramıyor fazla. Çünkü alternatifsiz sunulan 1982 Anayasası'nın geçici 15. maddesine, sorumluluk sahipleri, kendilerini her türlü sorumluluktan uzak tutacak hükmü getirip koymuşlardır. Üstelik bu anayasal hüküm halini alan sorumsuzluk yetmiyormuş gibi, bir de 2969 sayılı yasayı getirerek, "12 Eylül'ün küçük düşürülmek amacıyla eleştirisini" yasaklayarak eleştirilmelerini bile olanaksız kılmışlardır. Kısacası 12 Eylül'ün sorumlularının "sorumsuzluğu" yasal ve anayasal bir kurum haline getirilmiştir. Bu durumda sorumlunun 12 Eylül sorumsuzluğu olduğunu söylemek pek yanlış olmasa gerek. Böyle bir saptamanın, küçük düşürme gayesine yönelik olmadığını, hatta belki eleştiri sınırına bile girmediğini, yalnızca bir gözlemi içerdiğini de belirtmeye gerek var mı acaba? Evet, sorumlu olan sorumsuzdur. Sorumluluk sommsuzluktadır. İnanılır gibi değil, ama gerçek. Çok yaşa yaşlı dostum, haklısın, şu ülkemin insanlan neler gördü ve belki de gelecekte daha neler görecek. Kıbrıslı Türk'e ömürboyu hapis L ondra (Cumhuriyet) 1985 yılımn ekim ayında Londra'mn kuzey semtlerinden Tottenham 'da çıkan sokak çatışmalannda görevli polis memuru Keith Blakelock'ı öldürmekten yargılanan üç kişi, dün Londra Ağır Ceza Mahkemesi tarafmdan ömür boyu hapis cezasma çarptırıldı. Sanıklardan 20 yaşındaki Engin Ragıp 'ın Londra'da doğan Kıbrıslı bir Türk olduğu bildirildi. Brandt'ın atadığı yeni parti sözcüsünün Yunanlı olması, tepkilere yol açtı Çekoslovakya Yuıuınh sözcü, SPD'yi kanştırdı Brandt'a yönelttikleri deştirilerde, istifasmdan söz edecek kadar üeriye gidiyorlar. Bu arada "Barakı" diye anılan SPD raerkezine bölge örgütlennden verilen bilgiye göre, çok sayıda sosyal demokrat üye, Mathiopoulos'un sözcülüğe seçilmesinden sonra bu hatayı protesto ederek partiden aynldı. Brandt'ın kansının yakın arkadaşı olduğu bilinen, Bonn dogumlu 30 yaşındaki Margarita Mathiopoulos, Almancayı ve daha birkaç dili anadili gibi konuşuyor. F. Almanya Cumhurbaskaıu Weizsaecker'in yardımcılanndan biriyle nişanlı olan Yunanlı Mathiopoulos'un babası Yunanistan Başbakaıu Papandreu'nun yakın arkadaşı. Halkla ilişkiler konusunda dcneyimi olan yeni SPO sözcüsünün politika gazetecisi olarak çalışmış olmaması, dezavantajlanndan biri. Yabancı olmasının yanı sıra en önemli kusuru da SPD üyesi olmaması. Mathiopoulos'un sözcüluğe gelmesine karşı çıkanlar, partiyi tanımadığını, yapısını bilmediğini, sözcüİügünü yapacak durumda olmadığını vurguluyorlar. monis, görttşlerini açıklarken Willy Brandt'ın yönetim krizine düştüğünü ileri sürdüler. Ziraonis, tdevizyondaki konuşmasuıda "Sözcunün kadu olmaa isteaiyordu, ama Bayan Mıthioponios'un bo niteliklen başka nHeUkleriniıı olmaması, bi2 kadınlar İÇİB berfcalde sevindirici deiil. Bu tur y»nlışlar, Brandt'ın partiden ayrılmasını çabaklaştıracaktır" dedi. Wischnewski de bir gazeteye yaptığı açıklamada hem Başkan Brandt'ı hem de karara kaulan parti başkanlık divanını eleştirdi ve "En hayıriı çörtm Bayan Matbiopoulosun görevden vazgeçmesi olacakür" dedi. SPD Başkanlık Divanı'nda parti sözcüsünün Delirlenmesi sırasında Brandt Ue birlikte Meclis Gnıbu Başkanı Vogel, Başkan Yardımcısı Rau, Genel Sekreter Glotz ve Mali Seknter Klosc'nin de Mathiopoulos lehine oy kullanmalan nedeniyle eleştiriler tüm yönetimi hedef alıyor. Gerçekten partide birçok kişi, doğan karışıklığın SPD'deki genel yönetim zaafından kaynaklandığım, Mathiopoulos olayının, üst üste gelen hatalara duyulan tepkinin patlamasında son damlayı oluşturan bir bahane olduğu görüşündeler. Abu Abbas'tan operasyon tehdidi n oma (a.a.) Filistinli J\ lider Abu Abbas, gelecek aylarda "askeri operasyonlar" düzenleyeceklerini soyledi. Italya'da gıyabtnda ömür boyu hapis cezasına çarptınlmıs bulunan Abbas, ttalyan "Europeo" dergisine verdiği demeçte, "önümuzdeki aylarda önemli askeri operasyonlar düzenlenecek. Achille Lauro olayından sonra, yeni •operasyonlar için planiar hazırlamaya başladık" dedi. PRAG (AP) Çekoslovakya Komünist Partisi lideri Gustav Husak, partinin merkez komitesinin dünkü toplantısından sonKÖLN Yunanlı Margarita Mathiopoulos'un F. Almanya'ran ana muhalefet partisi SPD'nin sözra yaptığı açıklamada, Sovyetler cülüğüne atanması, eyalet seçimleri arifesinde sosBirliği'ndeki reformları destekleyal demokraüan bir kez daha kanştırdı, yönetimle diklerini, ancak ulusal ihtiyaçlar tabanın sürtüşmesine yol açtı. Parti içinde gerek ve koşullar doğrultusunda bunsağ gerekse sol kanat politikaalan, karann baş soSosyal demokrat partinin ileri gelen politikacıları izleyip izlememekte özgür olrumlusu olarak gördükleri Genel Başkan WUly lanndan HansJoııeıı Wlschnewskl ve Heide Ziduklarını belirtti. Husak'ın bu açıklaması siyasal çevrelerce daha önce yaptığı açıkiamalara göre önemli olçüde farklı bulundu. Gustav Husak yaptığı açıklamada iki gün süren merkez komitesi toplantısında Sovyetler ¥1/ashington (a.a.) Birliği'ndeki uygulamalar konurr Amerika Birleşik sunun ele alındığını ve takınılaDevletleri Senatosu'nda Baguio kentindeki askeri cak tavır üzerinde tartışıidığını önceki gün yapılan oylamada akademide 4 kişinin kaydetti. Nikaragua 'daki Sandinista öldüğü, 37 kişinin Ekonomik reformlar konusuyönetimine karşı savaşan na da değinen Husak, partinin yaralandığı patlamanın, Contralar'a 40 milyonluk ek devlet girişimlerinde çalışanlara pazar günü yapılacak yardım yapılması tasarısı az kendi fabrikalarının yöneticileritörende onur konukları için bir oy farkıyla kabul edildi. ni seçme hakkını tanıyabileceğihazırlanan bölümün altında 'Daha önce Temsilciler ni belirtti. 'Meclisi'nde yapuan oylamada meydana geldiği belirlendi. Bu arada Çekoslovakya'da, 'Jasarı reddedilmişti. ilk kez bir sendika başkanı gizli •Oylamadan sonra Senatoda MANİLA (AP) Filipinler^ oy usulüyle seçildi. '•çoğunluğu ellerinde in Baguio kentindeki askeri akaÇekoslovakya Devlet Başkanı [bulunduran bazı Demokrat demide önceki gün meydana geHusak'ın, parti merkez komite•Partili milletvekilleri, bir len ve 4 kişinin ölümüne, 37 kisi taplantısında yaptığı konuş'•açıklama yaparak Başkan şinin yaralanmasına yol açan manın ardından sendikalar mer\Ronald Reagan soruna barışçı patlamanın, pazar günü akadekez konseyi baskanlığı için gizli [bir çözüm bulmak için miyi ziyaret etmesi planlanan oylama yapıidı. Çekoslovakya''diplomatik girişimleri Başkan Corazon Aquino'yu heda ilk kez denendiği büdirilen bu \sürdürmekten vazgeçerse, yeni def alacak bir suikastla ilgili olayöntemle yapılan seçim sonun'yardım tasanlarını bileceği belirtildi. Olayı soruştuda, Miroslav Zavadıl, Karel ı onaylamayacaklann ı ran grubun başkanı General JeHoffman'ın yerine baskanlığa \belirttiler. sus de la Cnız, patlamayı kimin getirildi. düzenlediği konusunda henüz Karel Hoffman, 16 yıldır senbilgileri olmadığını, sorumluladika baskanlığı görevini yiiriırın asker veya sivil olabilecekletüyordu. RAMOS TETİKTE Filipinler Askeri Akademisi'nde meydana gelen patlamadan, komünist gerilla KOHL'DEN DESTEK rini kaydettL ların sorumlu olması ihtimalinin bulunduğu belirtilirken, ülkede ordu gerilla çatısmaları yoğunlaşıPazar günü askeri akademide yor. Genelkurmay Başkanı Fıdel Ramos, Manila'mn güneyindeki bir askeri eğitim kampını denetleye Federal Almanya Başbakanı Helmut Kohl, ülkedeki genel sedüzenlenecek mezuniyet töreni rek, gerillalara karşı gelisürilen taktiklere ilişkin görüşmelerde bulundu. (Fotoğraf: REUTER) çimlerden sonra yaptığı ilk konin provası sırasında patlayan bombanın, onur konuklannın zenlenmiş olabileceğini belirte nnın karargâhı ve Aquino karşıtı nuşmasında Sovyetler Birliği likaydetti. oturması için hazırlanan bölüOlay sırasında yaralananlar rek, "Bizden birinin böyle bir su unsurların bannağı olarak bili deri Mihail Gorbaçov'un silahmün altına yerleştirilmiş olduğu dan Albay Lizandro Abadia ise, ikasl planlayacağını duşünemi nen askeri akademideki patla sızlanma için gösterdiği çabalarmanın, okul içindeki kişiler, ya dan övgüyle söz ederek, Batı Avnu belirten Cruz, patlamada kaldırıldığı hastanede gazeteci yorum. Bu kadar çok insanın tanklara karşı kullanılan "B40" lerle konuşurken, patlamanın Fi yaralanacagını bile bile bunu ni Filipinler ordusu mensupları rupa ülkelerini, Gorbaçov'un tarafından düzenlenmiş olabile DoğuBatı iliskilerini iyileştirme adlı patlayıcıdan 10 kilo kadar lipinler'de yönetim muhalifi ko yapmazlar" dedi. çabalanna katılmaya çağırdı. kullamldığının belirlendiğini münist gerillalar tarafından düOrdu içindeki Marcos yanlıla ceği kaydediliyor. F. Almanya ana muhalefet partisi sözcüsü, 30 yaşındaki Margarita Mathiopoulos'un, parti lideri Willy Brandt'ın karısının yakın arkadaşı olduğu söyleniyor. ULYA ÜÇER Husak'tan Gorbaçov'un reformlanna destek Çek lideri reformları desteklediklerini ancak uygulama konusunda özgür olduklarını söyledi. Contralar'a ek yardım Filipinler'deki saldırıyı soruşturan General Cruz Hedef, Başkan Acfiıiııo olabilir Neil Kinnock'dan Reagan'a "silah güvencesi" Sosyal demokrat hükümetlerin Iran'a silah satışına gözyumduğu iddiaları büyüyorSuriye'den T ondra (anka) îngiliz Xy Işçi Parti lideri Neil Kinnock, ABD Başkanı Ronald Reagan ile 27 martta yVashington 'da yapacağı görüşme sırasında, partisinin silahsızlanma politikası konusunda güvence verecek. Kinnock, Reagan'a, hükümet oldukları takdirde, Sovyetler Birliği ile Avrupa'daki orta menzilli nükleer silahların kaldırılması görüşmelerine devam edildiği sürece, Ingiltere'ye yerleştirilmiş olan Cruise füzelerinin kalmasma izin vereceklerini bildirecek. Isveç başbakanı zor durumda YAVUZ BAYDAR STOCKHOLM İsveç silah şirketi Bofors'un, aralarında İran , Endonezya ve Singapur'un da bulunduğu bazı ülkelere askeri malzeme sauşına 1983'ten bu yana sosyal demokrat hükümetler tarafından göz yumulduğu iddia ve suçlamaları, üç ayn polis soruşturmasına konu olurken; parlamento adalet komisyonunda eski dış ticaret bakanı, sorgulanan ve muhalefet tarafından sert biçimde eleştirilen Başbakan Ingvar Carlsson'ı guç durumda bıraktı, Silah ticareti ve Olof Palme cinayeti ile ilgili olarak sürdürülen sonışturmalar, ülkenin 2. büyük muhalefet partisi Muhafazakârlar'ın, Carlsson hukümetine yönelttiği eleştirilerin başlıca konulannı oluşturdu. Partinin genç Iıderi Carl Bildt, soruşturmalar çevresinde doğan kuşkuların dış dünyanın İsveç'e güvenini azalttığını belinerek, hükümetin konuya açıklık getirmekten aciz olduğunu söyledi. "İsvec silah ihracatı ile ilgili iddialar, ülkemizin savunma sanayii ve ticaret politikasına güveni sarsmıstır. Hükümet gerekli bilgiyi vermekten acizdir' diyen Bildt, şöyle devam etti: "Bir dış ticaret bakanı gitti, yenisi geldi. Bunlardan biri verdiği demeçlerle dunımu öyle kanştırdı ki, işin içinden nasıl çıkacak bilmiyorum." Bofors'un silah.ticaretine bazı bakanların adının karışmasının "dikkate değer" olduğunu bildiren Carl Bildt, "dunımu karıştıran" eski Dış Ticaret Bakanı Mats Hellstrom'e güven duymadığını söyleyenler arasına dolaylı yoldan katılmış oldu. Muhafazakârlar'ın lideri, Palme cinayeti ile ilgili polis soruşturlarına hedel olan oakanlardan Mats Hellstrom, Bofors'la ilgili sonışturmanın odak noktası durumunda bulunuyor. 198286 arasında dış ticaret bakanlığı yapan, daha sonra hiç beklenmedik biçimde Ingvar Carlsson tarafından tanm bakanlığına getirilen Hellstrom'un silah satışlan konusunda en geniş bilgiye sahip bakan olduğu sanıhyor. önmada, eldeki belgelerin yetersiz olduğunu kabul etmek zorunda kalmış bulunuyor. Başbakan Ingvar Carlsson, hakkındaki suçlamaların anmasına rağmen, geri pianda sessiz kalmayı tercih ediyor. "Clkemizin üstiinde kalan iki sis perdesi var" şeklinde konuşan Başbakan, Palme cinayeti ile silah ticareti ile ilgili iddia ve suçlama O trasbourg (Cumhuriyet) * 3 Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin son toplantısında kabul edilen, teknik ve doğal afetlerin önlenmesi konusunda işbirliğinin güçlendirilmesini öngören anlaşma uyarınca Türkiye'de Avrupa Doğal Afetler Eğitim Merkezi kurulacak. Toplantıya Türkiye adına katılan îmar ve Iskân Bakanı Safa Giray'ın önerisi üzerine kurulacak olan merkezde teknik elemanların ve kamu yöneticilerinin eğitimi, konuyla ilgili görselişitsel metaryelin hazırlanması ve belli konularda seminerlerin düzenlenmesi etkinlikleri yürütülecek. Doğal afetlerin önlenmesi İsveç silah şirketi Bofors'un, İran, Endonezya ve Singapur'un da dahil olduğu bazı ülkelere silah satışına 1983'ten bu yana göz yumulduğu suçlamaları, üç ayn polis soruşturmasına konu oldu. masını da "tavuk kümesi"ne benzeterek, "Böyle bir durumda sağlam bir yönetim gerekir. Başbakanın öldürülmesi ile ilgili bir soruşturma, tıukuk diizeni ile yakından ilgiiidir. Oysa bu düzenin lemsilcisi olan Adalet Bakanı Sten Vickbom, bir şey bilmeyen. bir şey istemeyen, bir şev yapamayan bir bakan izlenimi yaratmışbr. Hükümet, tereddüt ve sallantı içindedir" şeklinde konuştu. Muhafazakâr liderin suçlamaceki gün parlamento adalet komisyonunda sorguya çekilen Hellstrom'un, polis soruşturmasında da ifadesine başvurulması bekleniyor. Bofors tran ilişkileri konusunda en çarpıa çıkışı yapan Danimarka Denizciler Sendikası ise tam bir sessizlik içinde gözükuyor. İsveçli bazı bakanları düşürecek nitelikte belgelere sahip olduğunu öne süren sendika, Danimarka siyasî polisinin başvurusundan sonra vaotığı acıklaları şöyle yorumluyor: "Palme cinayeti soruşturması, polisle savcüar arasındaki uyuşmazlıktan zarar gördii. İlk sis perdesi buradan doğdu. İçerde ve özellikle dışarda akla gelen tüm teoriler art arda öne surülmeye başlandı. New York Times gibi bir gazetenin tran Irak savaşındaki rolümuz üzerine yayımladığı yazı, kanımca İsveç'in itibarını sarsttı. İsveç hükümetinin, dışişleri bakanlığının soruşturmayı engellediği gibi iddialarını ben cılsınlık urünu olarak aörü yorum. Bunu iddia eden kişi, aynı zamanda kanıtlayabilmelidir. Tabii ki, bu iilke insanlan, cinayetin açıklığa kavuşmasını istiyor." Başbakan Carlsson, Bofors konusundaki iddiaları ise, şöyle yanıtlıyor: "Eğer <suç işlenmişse, İsveç yasalannın sertleştirilmesi gerekecektir. Ama şunu belirteyim, İsveç birdenbire çiirük bir ulke haline gelmemiştir. Soruşturmalar surerken, İsvec demokrasisi ortadan kalkacak di>e bir şey yoktur." îsveç Başbakanının sözleri, İsveç silah ticareti konusunda doğan kuşkulan geçersiz kılacak güçte görünmuyor. Bofors'un silah kaçakçıhğı ile ilgili olarak öne sürulen iddialar, son yıllarda şirket çevresinde meydana gelen tekil olaylarla bir araya geldiğinde, komplo teorisi yanlılan için bulunmaz bir kaynak oluşturuyor. Şirketin eski Genel Müdürü Oaes Ulrik VV'inberg'in in birkaç yıl once ilk kuşkuların ortaya çıkmasının ardından istifa etmesi, Olof Palme'nin oldurülmesi, Mats Hellstrom'un dış ticaret bakanhğından tarım bakanlığına getirilmesi, eski Amiral CarlFredrik Algernon'nun trajik biçimde metroda ölümü, yeni Genel Müdür Martin Ardbo'nun istifası, istenirse, zincirin halkalaıı olarak görülebilecek olaylar. Suriye'nin, teröristleri, rehineleri öldürdükleri takdirde cezalandırmakla tehdit ettiği bildirildi. BEYRUT (AP) Suriye, rehineler konusunda ilk kez terörist örgütlere karşı tavır alarak herhangi bir rehinenin canına kıyılması halinde teröristlere karşı mümkun olan en ağır cezayı vereceği tehdidinde bulundu. Bu arada Lübnan'ın başkenti Be>rut'un Hıristiyan kesiminde dün öğle saatlerinde meydana gelen patlamada en az iki kişinin öldüğü bildirildi. Beyrut'un Müslüman Batı kesimini denetimi altında buiunduran Suriye kuvvetleri konusunda bir demeç veren Lübnan polisinden bir yetkili, "Suriyeliler, Şii din adamları aracıhğı ile gönderdikleri mesajlardarehinelerinoldurülmeleri halinde, elleri kollan bağlı oturma>*acaklannı ilettiler" dedi. Soz konusu yetkili, Suriye1 Lübnanh teröristlere tehdit nin gönderdiği uyanlann "ciddi cezalandırma tehdidi"ni de içerdiğini belirtti. Lübnanh polis yetkilisi, bu uyannın.ilk sonucunun Devrimci Adalet Örgütü'nün rehin tuttuğu Fransız televizyoncu JeanLouis Normandin'in öldürülmesinin ertelenmesiyle alındığını vurguladı. Öte yandan, Lübnan polisinin açıklaması na göre, Beyrut'un Hıristiyan kesiminde dün öğle saatlerinde bir otomobile yerleştirilen bombanın patlamasıyla en az iki kişi öldü, çok sayıda kişinin de yaralandığı patlamanın kenün alışveriş ve işmerkezi olan Zalka semtinde meydana gelmesi, kayıpların çok olmasında belirle>'ici oldu. Henüz olayı üstlenen herhangi bir örgut çıkmadı. Merhum Av. Cengiz Görml ile Ayhal Göral'ın kızı, özgür Gönü'ın kardeşi İLKSEV GÖRAL'ın 27.1.197627.1.1987 vefatının 52. gününe rastlayan 20.3.1987 cuma günü (bugün) evde mevlit okutulacaktır. Dost ve akrabalanmıza duyurulur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle