18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 MART 1987 CUMHURİYET/B Taşar'dan Aziz Nesin'e ağır suçlama ANKARA (Cumburiyet Bürosu) ANAP Geneî Sekreteri Mustafa Taşar, "Gericilik, irtka diye diye başladılar. Sonra da Aziz Nesin diye aydın geçioen cahilier memtekette Allahstzlıeı bayrak haline getirdiler" biçiminde konuştu. Taşar, "Asd gericilik ve irficai faalivetleri yaparak memlek*ti böimek için ortaya çıkan bu kişilerie kanlarının son damiasına kadar mücadele edeceklerini" söyledi. Taşar, DSP Genel Başkanı Rahşan Ecevit'in Ltediği. 'vatandaşlıktan çıkanlanlann affı'nm mümkün olamayacağını söylerken, "Bu memlekete kızıl bayrak çekenler, Manc'ın bayrağını çekenler affedilme>ejektir" dedi. Kilometresi 7milyon TRABZON ( M . ) Doju Kaıademz bölgesinin sarp ve kayaîık bir arazi yapısına sahip olması nedeniyle, özeffikie köy yoüan yapımınm çok güç şartlarda yürütükiüğü betirtiliyor. BolgeMüdürÜ Yeşüova, bölgedeki Trabzon, Rize, Gümüşhane, Giresun ve Artvin iüerinde bir kilometrc yolun maliyetinin yaklaşık 7 müyon Hra oldugumı hatırlattı. Memur maaşına döviz kuru Kısa ve uzun 9 yaşındaki Lorraine Bungard, St. John'un Ambulans Tiıgayt'nın en genç iiyesi. Tiıgay'ın kuruluşunun 100. yıldönümü için para toplamak amacıyla IG mayısta Londra'da düzenlenecek maratona katılacak 100 kişiden biri olan muhafız ile karşılaşan Lorraine, onu taklit etmeye kalkışarak ilginç bir tablo oluşturdu. Ingilizlerin "ciddiyeti" ile tamnan muhafız alayınm bu askeri için 9 yaşındaki Lorraine'ifı taklitleri karşısında geleneksel ciddiyeti korumak epey güç olsa gerek. (Fotoğraf: AP) ANKARA (ÜBA) YHrt&şmda çabpuı devlet meHiariaramı «ytfcfagam ödouaesfade » 8 7 ytofaı nyşııl lı ddrtz ksrian bcfirieorfi. Brtaahr Karata kararaa gdte, IUUHIBISn» yartAft kadratamâa f*nw •taa devlet mcmorianıııa ayrfd teU koriar aygabuucak. I 1 M ı Umm Hırtu 1 Btfçfca Fnap 1 llıııfııiı KraM 75ai2 TL 502.11 TL. 389.99 TL. 18.74 TL. 103.00 TL. 11782 TL. tan 'DemokratEge' yayına girdi yancouver Akvaryumu, ABD'nin en Ş ^ y ü k 4 ^ v e t a t u m hayvanlan inceleme merkezlerinden biri. DenizJerde ve tatlı sularda yaşayan hayvanlann örnekleriyle dolu olan akvaryumdaki en ilginç türlerden biri de, oldukça az rastlanan Güney Afrika 'nın ağaç kurbağası. Renkli olması nedeniyle ilginç bulunan bu kurbağanın bakıcısı Julia Green, akvaryumun özel bir bölümünde banndınlan bu gürültücii arkadaşı ile şakalaşmayı çok seviyor. (Fotoğraf: AP) tZMİR (Cortwriy« £ * Börosa) Lzmir'de dtin ikinci bir bölge gazetesi "Demokrat Ege" yaym yaşanuna girdi. Gazetenin sahipiiğini tbnıUm İacai, Gend %yın MüdürtüğünU Agan Aıtek. Gend Koordinaıörlüğü'nü Akm Sim», Yaa işteri Müdürlüğü'nü Ergua BcbaaaB yapıyor. Mevlana'yı anma törenleri KONYA (**.) Büyük Türk şairi ve duşünOrü Mevlana Celaleddin'i Rumi'nin ölümünün 714. yıldönOmO dolayısıyla duzenlenecek anma törenJeriyle ileüi hazırbk çalışmalanoa başlandi. Bdediye Başkam Ahmet Oksttz 30 yüdan beri Kcmya Kliltür ve Turizm D<Tncgi'nce dOzatknen anma tfiRotoinin bu yıl ilk kez bdediyece gerçekleçtirileceğiııe işaret edcrck "MHftfarii 5 Şobst 1W7 tuMk o t v n » a a d a a a a u ttnaiertain İNUdaa b«yle bdtdkytct «tondeaaMdai kMHrteftmu»or. K H V ejvtaca u ı ttradtrt dska gauf k a p n a k w «letfaik progruBfauia ypdacaktır. ÇeşltB karntaşianmızdu vt n B&l l gdrttşleria de y*nri*a»a&2 dedi. HABERLERtN DEVAMI ABD'den iki olumsuz tavır (Baştarafı 1. Sayfada) çenekte, birikmiş tum borçlan bir kerede toptan ödeyecek ülkelere faizlerin silinmesi önerilmekteydi.. lkinci seçenekte ise borçlann faiz oranının yüzde 14'lerden yüzde 9'a düşürülerek ve yaklaşık 10 yıllık bir döneme yayılarak yeni bir ödeme planına sokulması oneriliyordu.. Ancak bu seçenekte ana pararun vadesi geldiğinde ödenmesi ve faiz yukUnün devamı söz konusu idi.. Türkiye birinci seçeneği benimsemiş, ancak yakla^ık 1,5 milyar doları bulan FMS borçlannı toptan ödeyebilmek için uluslararası bankalardan kredi bulabilmesini sağlamak uzere ABD'nin kefaletini istemişti.. Başbakan Özal, geçen ay Washington'daki temaslannda Turkiye'nin bu önerisini ABD yetkililerine ilettiğini açıklarnıştı.. ABD yönetimf dün Maliye Bakar.ı Baker'ın ağzmdan Halefoğlu'na, kefil olma önensine olumsuz yanıt vererek Turkiye'nin ikinci seçeneği kabul etmesinden başka çaresi kalmadığını belirtti. Temsilciler Meclisi Dış llişkiler Alt Komisyonu, Türkiye, Yunanistan ve Ortadoğu ülkelerine verilecek yardımları yetki yasası çerçevesinde ele alırken, Kıbns sorununu geniş biçimde tartıştı.. Ohio milletvekili Feighan, bir değişiklik önergesi sunarak Turkiye'ye Kıbns'ta askeri birlik sayısını arttırdığı gerekçesiyle S0 milyon dolar tutannda askeri hibe yardımm kesilmesini istedi.. Feighan bu kesintiyle Türkiye'ye bir sinyal gönderileceğini öne surerken, komisyonda açılan tartışmada üyelerin hemen hemen ikiye bölünduğu göruldu.. New York Milletvekili Gilman'ın bu öneriyi, öteki Kıbns yasasıyla birleştirelim ve Üst Komiıe'de ele alalım önerisine Feighan, "O tasan Tiırklerin KıbnsU ABD silahlannı kullanmasını yasaklıyor.. Bense asker sayısı ile ilgiliyim.. İkisinin arasında bag yok" diyerek önce karşı çıktı.. Üyelerden yalnız Florida milletvekili Larry Smith. açıkça önergeye karşı çıkarken yönetim adına konuşan Kıbns Koordinatöru Wilkinson da önergenin Kıbns ile ilgili göruşme surecine zarar vereceğini belirterek reddini istedi.. Bu arada Wilkinson, Başkan Lee Hamilton tarafından Turkiye'nin bu konuda uyarılıp uyanlmadığı konusunda epey sıkıstınldı. Wilkinson'un kaçamak ve belirsiz yamtlar vermesi uzerine Hamilton durumu dengelemek zorunluluğu duyarak, Üst Komite toplantısına kadar Dışişleri Bakanhğı'nın Türk birliklerinin sayısının arttınlması konusunda yazılı yanıt vermesini istedi.. Yine Hamilton, Feighan'dan komisyonda kritik bir oylama yaratacağını belirterek önergesini şimdilik çekmesini ve söz konusu önergenin Üst Komite toplantısında ele alınması önerisinde bulundu.. Feighan'ın bu öneriye uyarak onergesini oylamaya koymaması Uzerine Kıbns ile ilgili tartışmalar Üst Komite toplantısına kadar ertelenmış oldu.. Bu arada Alt Komisyon, (teagan yonetiminın Türkiye için istediği toplam 913,5 milyon dolarlık yardımm bu yıl ve gelecek yıl 468,5 milyon dolar olarak verilmesini kararlastırdı.. Komisyon, Reagan yönetiminin istediği 235 milyon dolarlık FMS kredilerini tumü "Concessional" denilen elverişli kredi olarak 140 milyona indirirken MAP denilen hibe askeri yardımı da 550 milyon dolardan 350 milyon dolara indirdi.. Ekonomik yardımı ise komisyon, yönetimin istediği 125 milyon dolardan kesinti yaparak 76 milyon dolar olarak saptadı. Komisyon, Yunanistan için ise yönetimin istediği 435 milyon dolarlık FMS kredisini 313 milyon dolara indirdi, ancak bu sekilde Türkiye ile Yunanistan arasında 10'a 7 oraru yeniden kurulmuş oldu. Amerikan yasama organlan usıll yönünden dış yardım butçesini "yetki" ve "ödenek" olarak iki ayrı işlemden geçırerek yasalaştırmakta ve Reagan'ın imzasına sunmakta.. Odenek'.er Komisyonu'nun da dış yardım butçesinde toplam 1 milyar dolarlık kesinti yapmayı kararlaştırdığı, bu durumda Türkiye'ye verilecek yardımm bu komisyonda "ödenek" olarak gerçekleştirirken de benzer düzeyde kesintiye uğramasımn kaçınılmaz olacağı belirtiliyor. "HALEFOĞLUNUN REAGAN İLE GÖRÜŞMESİ ŞART DECİL" Dışişleri Bakanlığı Sözcusu Yalım Eralp, Weinberger'in Ankara'da Evren tarafından kabul edilmesiyle Halefoğlu'nun Reagan'ı ziyaret etmesiarasında bir bağ kurulamayacağını belirterek, "Biz Halefoğlu'nun, Reagan'ı ziyaret etmesi için bir taleple bnlunmadık.. Onlar ise Weinbergerin Reagan'dan bir mesaj getirmesi nedeniyle bovle bir talepte bulunmuşlar.. Şimdi Ankara'da bo\le bir ziyaret oldu di>« VVashington'da Halefoğlu'nun Reagan'ı ziyaret etmesi şart degil" dedi. ANKARA'DA TEPKİ Vahit Halefoğlu'nun programında ABD Başkanı RonaM Reagan'ın yer almaması Ankara'daki siyasi ve diplomatik çevTelerde eleştirilere yol açtı. Dışişleri eski bakanlan İhsan Sabri Çaglayangil, Hasan Esat Işık ve Melih Esenbel, bu durumu eleştirirlerken, Dışişleri Bakanlığı, Halefoğlu'nun Reagan'dan randevu talebinde bulunmadığını belirterek, "reddedilme" gibi bir durumun olmadığını duyurdu. Son dönemde Halefoğlu'ndan önce ABD'ye resmi ziyarette bulunan dışişleri bakanlannın tümünün ABD baskanlan tarafından kabul edildiği hatırlandığında, ReaganHalefoğlu göruşmesinin programda yer almaması soru işaretlerı yarattı. Bu arada Halefoğlu'nun Washington'da bulunduğu geçen salı gunu ABD Başkanı Reagan'ın hafta sonunda ABD sahillerinde batan Sovyet tankerinin murettabatını Beyaz Saray'da törenle kabul ettiği ve kendilerine hitaben bir konuşma yaptığı ortaya çıktı. Dışişleri eski Bakanlanndan thsan Sabri Çaglayangil, dün "Cumhuriyef'in sorusunu yanıtlarken, "Türkiye gibi bir devletin Başbakanı Başkan Reagan'ın yanında 25 dakika olurursa, Dışişleri Bakanı Beyaz Saray'da elbette hiç kabul edilmez" şeklınde konuştu. İKİNCİ SINIF ÜLKE Mİ? Milli Savunma eski Bakanlanndan Hasan Esat Işık da aynı konuda "Savunma İşbiriiği Anlasması'nı imzalamak için resmi bir ziyarelle bulunan Dışişleri Bakanımızın Başkan Reagan tarafından kabul edilmemesi üzucudur. Bu, doletler arası eşitlik ilkesi ile ters bir tutumdur. Bunlar ABD'nin Türkiye'ye ikinci sınıf nazanyta baktığı izlenimini kolaylaştıracak durumlardır" dedi. Işık, Halefoğlu'nun geçenlerde yaptığı bir açıklamada "Başkan Reagan Türkiye'ye büyük önem veriyor" dediğini hatırlatarak, "Bu hususu Halefoglunun agzından dinlemek yerine Başkan Reagan'ın tutumundan anlasaydık bizim için daha fazla deger taşırdı. Cumhurbaşkanı Evren'in ABD Savunma Bakanı Weinberger'i kabul ettiği gibi, Reagan da Halefoğlu'nu kabul etmiş olsaydı, Turkiye'ye verdigi önemi anlamamız açısından bir fırsat dogardı" diye konustu. PRESTİJ MESELESİ Bu arada, 196779 yılları arasında VV'ashington Buyükelçiliği'nde bulunan Dışişleri eski Bakanı Mdih Esenbel de, "Eğer Dışişleri Bakanı Başkanla gonişmek için randevu islememişse bir y^nlış yapılmıştır. Bu basit bir ziyaret değildir. Dışişleri Bakanı Savunma ve İşbiriiği Anlaşması konusunda beş senelik bir mukavele için Washington'da bulunmaktadır" dedi. Esenbel, "Eger randevu istenmiş, ancak alınamamışsa ortaya bir prestijraeselesiçıkar. Bunun bir mınası vardır. Bu Turkiye'nin müsavi şartlarda gönilmedigi, ikinci derecede bir iılke olarak görüldugune dair bir işaret olarak alınabilir" şeklinde konuştu. Esenbel, Dışişleri eski Bakanı thsan Sabri Çağlayangil'in I976'da Üsler Anlasması'nı ımzalamak için VVashington'a geldiğinde dönemin Başkanı Ford tarafından kabul edildiğini, aynı sekilde buyükelçiliği döneminde Bülent Ecevitin gelip Beyaz Saray'da Ford ile görüştüğünü de hatırlattı. Weinberger'in notlan Bakanı Caspar VVeinberger dün İstanbul Propeller Club'ün Sheratcn lometre uzakhkta Hadımköy başarı madalyası taktı. NtLAY KARMAN Oteli'ndeki yemeğinde yaptığı ko• •• Çakmaklı mevkiinde bulunan nuşmada Atatürk *ün 1932 yılında Amerikan Savunma Bakanı, NATO'ya ait, Amerikan Topçu ABD Savunma Bakanı Cassarfettiği bir cumleye atıfta bulunadaha sonra üste görevli AmeriEğitim Üssünün kapıları da par Wanberg/tr'ı Ankara'dan lsrak "Moskova'nın propaganda ve kan askerlerinin sonılannı yanıtTürk gazetecilere ardma kadar tanbul'a getiren Boeing 707 tipi halklı ilişkiler etkinliklerinin bizi ladı. Bakan'a Amerikan ordusuaçıldı. bölmesine izin veremeyiz" dedi. özel uçak, önceki akşam Atatürk nun işleyişine ilişkin yeni uyguVVeınberger'ın, Atatürk'ün Havalimam'na inmeden önce, * • • lamalar konusunda sorulann yö1932'de söylediğini belirttiği cumleÖzel Şeref Salonunda bekletilen Caspar İVeinberger, 28'i subay neltildiği sorucevap bölümünün si şöyle: gazeteciler, alışılmış sıkı güvensonunda, Çakmaklı Üssü'nün "Bugıin Avnıpa'mn şarkında buolmak üzere toplam 180 Amerilik önlemlerinin aksine, APtün medeni\eti ve hatta bütun beşekan askerinin bulunduğu ÇakKomutanı Albay Robert Offer, RON'a almacaklanm öğrenince, riyeti tehdit eden yeni bir kuvvet bemaklı'daki 528. Amerikan TopSEİ Anlasması'nı bir kez dahayret nidalarmı saklamadılar. lirmiştir. Avrupa'da vuku bulacak çu Grubu'nun oluşturduğu Topçu ha gündeme getirdi. Albay'ın, tstanbul'daki ABD Başkonsolosolan harbin başlıca galibi ne İngillere Eğitim Üssu'nü ziyaretine iissün "SEİA 'nın imzalanmasından luğu'nun hazırcevap biryetkilive Fransa ne Almanya'dır. Sadece sade kafeteryasmda, askerlerle sonra, bizi misafir eden bu ülke, Bolşe vizmdir." si, "Niye şaşmyorsunuz, SEIA birlikte sabah kahvaltısı ederek ABD'den alacağı yardımı nasıl Konuşmasında Sovyetler Birliği'•'mzalandı ya, bu nedenle bütün başladı. Elma suyu, kahve, omkullanacak " şeklindeki sorusunu nin açılma poütikalarını fazla ciddı kapılar Türk gazetecilerine açıllet ve küçük tuzlu çöreklerden Weinberger, "Ordusunun elinde bulmadığına ilişkin değerlendırmeler dı artık " cevabmı yapıştırıverdi. oluşan kahvaltısmdan sonra, We ki silahları modernize ederek, de yapan Weinberger "Gorbaçov'inberger, yeni inşa edilmekte un şık giyinmeye başlamış olması sisama ne yazık ki, ABD yönetimiGerçekten de, SEİ Anlaşmasıolan "Fiziki Kondisyon Geliştirlemin degiştigi anlamına gelmez" nin önerdiği yardım miktarı nın imzalanması, galiba şimdilik me Merkezi" adı verilen (camları Kongre'de kesintiye uğrayacak, dedi. sadece Türk gazetecilerinin işine ABD Savunma Bakanı'nın bu koyaramıştı. Weinberger'in, dün sa henüz takılmadığı için soğuktan Kongre, ABD ordusunun askeri herkesin tir tir titrediği) salonda nuşmayı yaptığı Propeller Club yebahın erken saatlerinde ziyaret harcamalannı da Jcısıyor" biçi6 görevli asker ve subay a üstün meğinde Kiev usulü tavuk (Kievski) ettiği tstanbul'a yaklaşık 40 kiminde yanıtladı. servisi yapıldı. Propdler Club, çeşitli mesleklerdeki etkın Turk ve Amerikalıları bir çatı altında toplayarak karşılıklı anlayışın geliştirilmesi faaliyetinde bulunuyor. VVEINBERGER'İN TEMASLAR1 Konuk bakan dunkü temaslarına İstanbul Hadımköy'deki Çakmaklı Amerikan ussünü ziyaretle başladı. Trakya ve Erzurum'daki Türk fopçu birliklerinin Amerikan askeri yardımı çerçevesinde Türkiye'ye verilen toplara adaptasyonu için eğitim veren Çakmaklı'daki 528. ABD Topçu Grubu Personeliyle kahvaltı yapan VVeinberger Binbaşı Clever, Başçavuş Norley, Başçavuş Beltran, Başçavuş Spear, Başçavuş Izarry ve er Oquendo'ya "zor koşullarda dünya banşına yapıtıklan katkılar" nedeniyle ustun hizmet madalyası taktı. Bu arada kendisıne çeşitli sorular yönelten Amerikalı subay, astsubay ve erlerin sorulannı yanıtlayan VVeinberger bir subayın "SEİA çerçevesinde Türkiye'ye yapılan yardımm nasıl harcandıgı" sonısuna şöyle yanıt verdi: "Türk Ordusu çok güçlü, ama top, uçak gibi silah açıklan var. Kongrenin yardımı neden kestiğini anlamakta güçiuk çekiyorlar, biz de çekiyonız." VVeinberger daha sonra Çanakkale, Gelibolu, Truva'ya yapacağı geziyi iptal ederek Boğaz'da helikopterle bir gezinıi yaptı. Boğaz gezisınden sonra katıldığı Propeller Club yemeğinde esprilerle süslediği bir konuşma yapan VVein SEİA, gazetecilere yaradı Weinberger: Türkiye'yi berger Türkiye'nin tek tek komşulannı saydıktan sonra "konumunuz dogrusu çok ilginç" dedi ve "Sovyet genişlemesine karşı Türkiye'nin ön cephe olduğunu" söyledi. ABD Savunma Bakan Yardımcıları Robert Sims ve Rkbard Perie ile ABD İstanbul Başkonsolosu VVilliam Row, buyükelçi Nuri Eren, işadamlan Şabap Kocatopçu ile Mehmet Gün Çalık'la paylaştığı masada Turkiye'nin 16 NATO ulkesinin güvencesi olduğunu kaydeden VVeinberger, Türkiye'nin yılda 1 milyar dolar savunma yardımına gereksinmesi olduğu şeklindeki açıklamasını bir kez daha yineleyerek "Türkiye'yi ihmal edersek kendimizi ihmal etmiş oluruz" dedi. F16 fabrikasının, görduğü en modern tesisler arasında olduğunu kaydeden VVeinberger'in Amerikan askerinin Avrupa'dan çekilmeyeceği konusundaki açıklamalan da ilgiyle karşılandı. VVeinberger bu konuda şöyle konuştu: "Avrupa'daki Amerikan birlikierinden önemli bir kısmını geri çekmek mantıksız olur. Böylesine bir davranış dosta da düşmana da en kötü sinyali vermek demektir. Amerika'nın mevcut guvenligini korumak için Amerikan kuvvetinin geri çekilmesi dolar harcamalan olarak daha az degil, daha masraflı olur ve Sovyetler'in zayiflamış bir NATO'ya başanlı bir saldın yapabileceklerine inanmalanna yol açar." Daha sonra konuklann sorulannı yanıtlayan VVeinberger, "Dışişleri Bakan V ardımcısı Perle'un istifasından sonra Türkiye'ye verilen sözlerin tutulup tutulmayacağı" sorusuna "Bu konuda Reagan vöneliminden daha karariı bir yönetim göremiyorum" yanıtını vermekle birlikte Kongre'nin bağımsızlığını vurgulayarak, son sözü yine Kongre'nin söyleyeceğini ima etti. Weinberger "Sözünüzü tutacagınız nereden belli" sorusunu ise "NATO ve Güvenlik poütikalanmız degişmedigi sürece güvenlik yardımı politikamızda bir değişiklik olmayacaktır" şeklinde yanıtladı. VVeinberger bir konuğun "Müttefik Yunanistan'ın, ABD'nin Tiırklerin Kıbns'ta saldırgan guç olmadığı konusundaki resmi deklerasyonu ile aynı kanıda olmadıgını" haurlatıp görüşünu sorması uzerine "Türkiye'ye verilen silahlar elbette meşru mudafa amaçlı verilmiştir" diyerek silahlann kullanım alaıurun kısıtlı olduğunu ima etti ve Türkiye ile Yunanistan arasında savaş olmayacağını umut edenlerin başında geldiğini söyledi. ABD'nin tekstil ithalatı kısıtlamalanna ilişkin bir soruyu, "Ticaretten sorunlu bakan olmadıgını kaydederek geçiştiren VVeinberger "serbesl piyasa ekonomilerinin akıllı işadamlannın sırtında yukseldigini" vurgulayarak yan yollar konusunda kapının açık bırakıldığı işaretini verdi. "Türkiye kanat mı yoksa cephe mi" sonısuna "saldın ilk buraya gelirse cephe olur, ne yazık ki çok fena komşulannız var" yamanı veren VVeinberger ince esprilerle süslediği konuşmasında Sovyetler'in açılma politikası konusundaki haberleri "kendisinin de duydugunu" kaydetti. ABD Savunma Bakanı VVeinberger öğle yemeğinden sonra Boğaz'da kısa bir tekne gezintisi yaptı. Topkapı ve Ayasofya müzelerini ziyaret etti ve akşam işadamı Rahmi Koç'un evinde onuruna verilen yemeğe katıldı. VVeinberger bu sabah Türkiye'den aynlıyor. fVEJNBERGER SOL ELİYLE NE DtLEDt? Istanbul gezisi svasında Ayasofya Müzesi'ne de uğrayan Caspar Weinbtrger, gazetecilerin isteği uzerine ünlü "delikli sütun" önünde, parmağmı dilek dilemek üzere deliğesokarakpoz verdi. Ancak, hiçkimse fVeinberger'in "solak"olabileceğinitahmin etmediğinden tümfoto muhabirleri, Weinberger in ters yönünde "mevzilenmişti". Böylece hangi dilekle yapddğı merak konusu olan "deliğe parmak sokma"pozu da yalnız Cumhuriyet objektifînin oldu. (Fotoğraf: TARIK ERSOY) KONUK YAZAR ABD ve Türkiye bu tür sanayii sonradan kapatmak zorunda kalmıslardır. 3. Dış ticaret konusunda da kanımca yükümlülükler daha somutlaşunlmalı idi. Hükümetin çeşitli vesilelerle açıklamış olduğu ve bence isabeti muhakkak olan "Hibe, kredi degil, ticaret istiyoraz" fıkri daha belirgin hale getirilmiş olmah idi. özellikle ikili ticaretin dengeli olmasına özen gösterileceği vurgulanmalı idi. 4. Mektubun bir yerinde "Ortak cabalara zararfa olabitecek yeniz hareketlere şiddetle karşı çıkacagu" denmektedir. Sanınm bu hüküm, Ermeni, Kıbns, Ege sorunlan gibi sorunlar düşünülerek konmuştur daha çok. Burada hemen şunu söylemeli ki böyle konularda yalnız hükümetin karsı çıkması yetmez, devlet bunlara karşı vaziyet almahdır. Amerikan hükümeti, yıllardır Türkiye ve Yunanistan'a NATO ortak savunması için Amerika tarafından tahsis edilecek ödeneklerde 7/10 gibi oranlar gözetilmesine karşı olduğunu soyler, fakat böyle bir oran yıllardır uyguianır. Bunlann içinde Ermeni sorunu daha da hassas bir sonındur. Bu sorun doğrudan Türk ulusu için her şeyden önce binlerce yıldır üzerinde titremiş olduğu onuru ile ilgili bir sorundur. SEİA'nın uzatılması ile ilgili anlaşmanın im7alanması vesilesiyle düzenlenen davette Amerikan Dışişleri Bakanı Shultz, "Kongreden Ermeni soykınmı iddialannı destekleyici nitelikte bir karar çıkarsa, bunu başkan veto edecektir" dedi. Bizzat Amerikan Başkam Reagan da bunu bir mektupla Cumhurbaşkanı Evren'e yinelemiş. Amerika'da başkanın boyle bir tutum içinde olması, elbette iyi bir şey. Fakat Türkiye açısından bunun yeterli görülmesi mümkün depdir. özgürlükçü demokrasiye, halk iradesine gerçekten inananlar "parlamento"nun, "halk"ın gtlcü nedir, iyi bilirler. Böyie ülkelerde iktidarlar, parlamentoya halka ters duşecek bir politikada ısrar edemezler. Her yerde parlamento dekor haline getirilememiştir. Başkanlık sistemini benimsemiş ülkelerde bile parlamentolann ağırlığı büyük olur. Onun için şirndiden açıkça söylemek lazımdır: Amerikan Kongresi'nin Ermeni iddialannı destckler nitelikteki bir karan, Türk ulusunu içinden yaralar ve aynca Anadolunun savunulması konusunda Amerika'ya yeterince güvenilemeyeceğini ortaya koymuş olur. Türk ulusunu laubalüik içinde soykınmı ile suçlayan, topraklannuzın bir bölümünden "2500 yübk Ermeni vaUnı" diye söz edebilen bir Kongreye sahip bir ülke ile Türk ulusu, kendini kader birliği içinde hissedemez. Böyle bir durumda, sanmam, Cumhurbaskam, Kongreden böyle bir karar çıktığında, Başkan Reagan'ın vetosunu yeterli bularak Amerika'ya gitsin. Bu Türk ulusunun duygulanna ters düşecek bir davranış olur. Deınirel: ABD sıkıstınlmalı ters düşerek Türkiye'ye yapılacak askeri yardımda kısıntı yapılması kararını aldığjnı hatırlatarak görüşünü sorması uzerine şunları söyledi: "Türk hükümetinin muhatabı ABD Kongresi değil, ABD hükiimetidir. Bugüne kadar Türk hükiunetlerirjin mubatabı, ABD hiikiimetleri olmuştur. ABD hiikümetinden, SEİA'da verdiği taahhütleri gerçekleştirmesi için gayret göstermesi istenmelidir. Eğer Turkiye'nin menfaatlerini haJeldar eden bir şey varsa. Kongre'nin bu tutumundan dolayı da ABD hükümetinin sıkıştırılması gerekir." ABD Temsilciler Meclisi Avrupa ve Ortadoğu Alt Komitesi dün yaptığı gizli oturumda, 1988 mali yılında Türkiye için öngörülen 788.5 milyon dolarlık askeri yardımda 298.5 milyon dolarlık kısıntıya gidilmesini kararlaştırmıştı. Demirel, ABD hükumet yetkililerinin çaba göstermeyi taahhüt etmesine karşın yine de Türk yardımının kesintiye uğradığının hatırlatılması uzerine de, "Netice almayan gayrete, gayret denmez" karşıuğını verdi. HASAN ESAT I Ş K Eski Dışişleri ve Milli Savunma Bakanı V/ashington'da Türk ve Amerikan dışişleri bakanlan arasında teati edilen 1980 Savunma ve Ekonomik İşbiriiği Anlasması'nın 1990 yüına kadar uzatılmasını öngören mektuplann içeriği göstermektedir ki, eski durumda bir değişiklik olmamıştır, yine Amerikan tarafı yükümlülağü hükümet düzeyindedir ve arüaşmada öngörttlmüş hususlann Kongrece kabulü için elinden gelen gayreti göstermekten ibarettir. Bu gayretler bir sonuç vermese bile, Amerikan tarafı kendine düşen yükttmlülüğu yerine getirmiş sayüacak demektir. Zaten 1980'den beri de boyle olmuştur. Türk tarafı için durum bambaşkadır. Türk tarafının yükümlülükleri hem somuttur hem de devlet düzeyindedir. Sanki Amerikan hükümeti ile eş düzeyde olan Türk hükümeti değil de Türkiye Cumhuriyeti devletidir ve Amerikan Kongresi bu ikisinin de üstündedir. Bu garabet, bu mektupla da devam ettirilmektedir. Eşit düzeyde devletler arasında yapüması akşılmış bir anlasma türfi değildir bu. Mektuplarda değuülmiş olan ban konular hakkında da şunlar soylenebilir: 1. Mektubun başında "Kuey Attaoük İtüfala'na üyeUkleri ve ortak güvenlik çıkarian çereetninde" deniyor. Bu ilk bakışta "ortak gBvcnlik" kavramı, Kuzey Atlantik tttifakı üyeliği dışında Amerika ile Türkiye arasında bir seymiş Lzlenimi veriyor. Boyle bir şey elbet söz konusu olamaz, çünkü 1980 yüında imzalanan TürkAmerikan Savunma ve Ekonomik tşbirliği Anlaşması (SEtA), Kuzey Atlantik tttifakı Anlasması'nm uygulanması ile ilgili bir anlaşmadır. Bu nedenle ancak NATO çerçevesinde ve NATO sorumluluk alanı sınırlan içinde geçerli olabilir. Buna ilk fırsatta acıklık getirilmesi iyi olacaktır. 2. Savunma sanayii konusundaki işbirliğinin "TürUye'deki teçhlzat" ile sınırlandınlmış olduğu görülmektedir. Bu smırlandırma yapılmamalı idi. Başka ülkelere, özdlikle Amerika'ya da satısı öngören "ortak yapun" şeklinde bir işbiriiği üzerinde durulmalı idi. Yalnız Türkiye"nin ihtiyaçlanna cevap verebilecek boyutta bir sanayi, genellikle ancak zararla işletilebilir, bu da zamanla Türk ekonomisi için bir yük teşkil eder, Türk ekonomisini sağlıksızlığa iter. Kuvvetli bir ekonomiyt sahip olmadan da askeri alanda güçlü olunamaz. Ekonomi ile savunma bir bütündür. Pek çok ülke, kurmuş olduklan ANKARA (ANKA) Eski Başbakanlardan Süleyman Demirel, SElA'nın yenilenmesinden iki gün sonra, ABD Temsilciler Meclisi'nde Türkiye'ye yapılması öngörülen askeri yardımın kısılması konusunda görüşler açıklarken Türk kamuoyunun ABD Temsilciler Meclisi Avrupa ve Ortadoğu Alt Komitesi'nin söz konusu kararını yadırgadığını söylemekle yetindi. Süleyman üemirej, ANKA muhabirinin, Temsilciler Meclisi'nin, ABD'nin taahhütlerine Süleyman Demirel, SEİA konusundaki genel görüşme isteminin Mecliste ANAP'lılann oylarıyla reddedilmesi konusunda "Bu mesele Mecliste konuşulmayacak da kairvelerde mi konuşulacak" dedi. Türkiye'de her şeyin açıkça konuşulması gerektiğini ifade eden Demirel, "İktidar, yaptığının doğnı olduğundan eminse niye konunun Meclisle görüsülmesinden kaçındı?" diye sordu. Ankara'nın füze telaşı (Baştarafı 1. Sayfada) yor. Özellikle Sovyetler Birliği lideri Mihail Gorbaçov'un bundan üç hafta kadar önce "Yıldız Savaşlan" projesi ile orta menzilli füzeler arasındaki bağlantıyı kaldırmasıyla birlikte belirgin bir uzlaşı havasının ortaya çıkması, Türkiye'nin de dikîcatlerini Cenevre görüşmelerine çevirmesine yol açtı. Konuyla ilgili yetkili çevrelerden alınan bilgilere göre, Turkiye'nin silahsızlanma görüşmelerine dönük kaygıları, orta menzilli füzelerin çekileceği uzaklık, kısa menzilli nükleer sistemlerin durumu ve konvansiyonel dengesizlik olmak üzere üç ana başiıkta toplanıyor. Ancak, bunlar içinde Ankara açısından birinci derecede önem taşıyanı, Sovyetler'in Asya'da tutacağı SS20 füzelerinin Türkiye'yi tehdit eden bir menzile yerleştirilip yerleştirilmeyeceği. Hatırlanacağı gibi, Sovyetler Birliği lideri Gorbaçov ile ABD Başkanı Ronald Reagan arasında geçen ekim ayında Reykjavik'te yapılan zirve toplantısında orta menzilli füzeler alanında beliren uzlaşı şu düzenlemeye dayanmaktaydı: ABD Avrupa'daki Pershing füzelerini tümüyle imha edecek, ancak bu füzelerden kendi topraklarında 100 kadar bulundurabilecekti. Karşılığında da Sovyetler Birliği Avrup'daki SS20 füzelerini ortadan kaldıracak, ancak o da Asya'da 100 kadar SS20 fuzesi bulunduracaktı. Cenevre'deki silahsızlanma görüsmeleri Reykjavik'te ortaya çıkan bu çerçeve üzerinde yürütülüyor. Bu uzlaşı formülüne göre, Sovyetler Birliği'nin Asya'da 100 kadar SS20 bulundurabilmesi, NATO'nun Avrupalı üyelerinin güvenlik endişelerinin tümüyle ortadan kalkmasma yetmiyor. Bunun nedeni de 4 bin 5005 bin kilometre arasında bir menzile sahip bulunan bu füzelerin Asya'ya çekildiği takdirde bile Avrupa'nın bu füzelerin menzili içinde kalmasından kaynaklanıyor. Nitekim, Avrupalı müttefikler, Cenevre müzakereleri öncesinde NATO'da yaptıkları danışmalarda bu füzelerin Avrupa'yı menzili içine almayacak bir uzaklığa yerleştirilmesini istemişlerdi. Bu konuda Türkiye Avrupalı NATO müttefikleri arasında "en kaygılı" ülke durumunda bulunuyor. Çünkü, Sovyetler Birliği'nin bu füzeleri merkezi Avrupa'yı tehdit etmeyecek bir uzaklığa çekmeleri halinde bile Türkiye "yakınlık faktörii" nedeniyle SS20'lerin menzili içinde kalabilecek. Nitekim, Türkiye, Cenevre göruşmelerinde SS20'lerin Asya'da Türkiye'yi menzili içine almayacak bir uzaklığa yerleştirilmelerinin sağlanması isteğıni, bundan bir süre önce diplomatik kanallardan ABD'ye iletti. Bir başka deyişle, Türkiye ABD'nin muzakere masasında kendi durumu konusunda Sovyetler Birliği'ni ikna etmesini istiyor. Buna karşılık ABD, Türkiye'nin bu isteğini karşılamak konusunda önemli bir açmazla karşı karşıya. Çünkü, SS20 füzeleri Türkiye'yi tatmin edecek bir şekilde Asya'nın içine doğru çekildiklerinde, bu kez de Japonya'yı menzilleri içine alıyorlar. ABD ise NATO üyesi olmamakla birlikte kendisine "müttefik" olarak gördüğü Japonya'yı karşısına almak istemiyor. Alınan bilgilere göre, Amerikan tarafı Türkiye'nin bu kaygılarını dikkate alacağını Ankara'ya iletti. Ancak ABD'nin Sovyetler Birliği ile yürütmekte olduğu pazarlığın seyrine göre bu konuda ne kadar ısrarlı olacağı bilînmiyor. Bu nedenle Turk yetkililer, müzakereler sonuçlanıncaya kadar bu konuda herhangi bir yorumda bulunmayacaklarını belirtiyorlar. Türkiye'nin orta menzilli füzeler konusunda savunduğu görüş, varılacak uzlaşıda bu füzelerin tümüyle ortadan kaldırılması yolunda. Ancak, Reykjavik'te ortaya çıkan uzlaşı formulü, gerek ABD gerek Sovyetler Birliği'nin 100 kadar orta menzilli füze bulundurmalannı öngördüğünden, Türkiye'nin isteği bu aşamada "temenni"den ileri gitmiyor. Alınan b'lgilere göre orta menzilli füzeleri konu alan silahsızlanma görüsmeleri ABD Savunma Bakanı Caspar Weinberger'ın onceki gün Ankara'da yaptığı temaslarda da gündeme geldi. VVeinberger, Ankara'dan aynlışından önce düzenlediği basın toplantısında bir.soru uzerine "Orta menzilli fuzelere ilişkin görüşmelerin içinde bulunduğu durumu gözden geçirdik. Türk muhataplanm bu müzakerelerin durumuyla çok ilgiliydiler. Avnı zamanda orta menzilli füzeler konusunda bir anlaşma olduğu takdirde, bu anlaşmanın kısa menzilli sistemlerde yapılacak indirimlerle tamamlanması gereğini göruştük" dedi. VVeinberger, bu konudaki göruşmelerin ayrıntılanna girmedi. Ancak, görüşmeler sırasında Türk tarafmın ABD'ye daha önceden iletilmiş olduğu orta menzilli füzelere ilişkin beklentisini diplomatik bir dille bu kez de VVeinberger'e tekrarladığı bildiriliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle