18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 MART 1987 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 SofyaTel Aviv ilişki kuruyor Tfuveyt (a.a.) J \ Bulganstan 'ın, tsrail ile konsolosluk duzeyinde diplomatik ilişki kuracağı bildirildi. Kuveyt basınında yer alan haberlere göre, hrail dergisi "Hamudiya", Bulgaristan ile hrail arasmda gizli temaslar yapıldığını yazdı. Temaslann "Gizli, ancak resmi düzeyde" gerçekleştiğmi belirten dergi, üst düzeyde bir Israil yetkilisinin yakında Bulgaristan 'a giderek, bu konuda son düzenlemeleri gerçekîeştireceğini öne surdü. tlc: Kuzeyde önemli bir tepeyi alan îran, Kerkük'e 'sıçrama tahtası* na sahip Kerkük'e Iraıı tehdidi rüfwiY£\^Lİ|l i r ^ » SSCB ,A Kerkuk ı^Gertmaırt / Tahran DUNYADA BUGUN ALÎ SIRMEN Kentin en işlek meydanı olan Taksim'in ortasında, ağız dalaşını çoktan aşmış, itiş kakışı da geride bırakıp kıyasıya dövüşe dönüşmekte olan kavgayı ayırmaya çalışıyorlardı çevre^ dekiler. Ayıptır kardeşim, yapmayın! Koca adamlarsınız, konuşarak anlaşsanıza! Bu sırada, halinde tavnnda, giyiminde kuşamında Orta Anadolu bozkırlannın kokusunu taşıyan, çok bilmiş bir yurttaşımız, hafif tepeden bakan ve kavgacıları küçümseyen bir eda ile; Ayıptır, ayrılın yahu! dedi. Hani bir turist görse rezil olacağız. Bu garip mantığa gülmek mi gerekirdi, ağlamak mı? ' Ele güne rezil olmamak, kılığıyla kıyafetiyle, konukseverliğiyle öbür insanlara iyi bir görüntü vermek kuşkusuz çok yerinde bir davranıştı. Uluslaşma sürecini yeni yaşamakta olan toplumlarda, bu konulardaki özen daha da bir fazla oluyordu. Bunun nedenlerini anlamak da pek güç değildi. Ama yine de fazla abartılınca, bu davranış, aşağılık kompleksinin sınırlarını zorlamaya başlamıyor mu? Biz, her zaman bu sınırları zorlamayan, ama dışa karşı açık yanını vermemeye özen gösteren, sözüne bağlı, konuksever bir halk olma tutkusundaki insanların çoğunluğu oluşturduğu bir toplumuz desek, acaba kendi kendimizi övüp, hikmeti kendinden menkul bir tavrın, popülizmin tehlikeli tuzağının içine düşmüş olur muyuz? Her neyse "Türk sözü" diye bir deyimimiz olduğu bilinir. Bu deyim, sözü senet olan insanlar olduğumuz aniamını taşıyor. Senetlerin bile pek hükmünün kalmadığı bir ortamda, toplumun yüzde kaçı bu hastete uygun davranıyor bilinmez. Bilinen o ki, doğruluğun da, sözüne bağlılığın da koşulları vardır. O ekonomik ve sosyal koşulların çok altında bir sürü kavram aniamını da değerini de yitiriverir. Bu yüzdendir ki, eğer kolay yanılgılann tuzağından uzak durmak istersek, "söz" kavramına da, "Türk sözü" kavramına da dikkatle ve bir sürü koşulu göz önünde bulundurarak yaklaşmamız gerekir galiba. Verilmiş olan sözün tutulması, politikada da devletler arası ilişkilerde de çok, ama çok önemlidır. Devletin güvenilirliğı tüm dünya önündeki görüntüsü, bu etkene sıkı sıkıya bağlıdır. ' Ancak uluslararası ilişkilerde, "pactasund seryanda", "ahde vefa" diye dile getirilen bu ilkenin sınırlannı iyi çizmek, onu fazla abartıp devletin çıkarlannı zedeleyecek bir aymazlığa donüştürmemek gerekir. Sayın Halefoğlu'nun, pazartesi günü VVashington'da SEİ : A'yı bir mektup teatisi ile yürürlüğe sokmadan önce yaptığı kch nuşmada, "Türkiye verdiği sözü tutar" demesi, bu kavramları yeniden enine boyuna düşünmemizi gerektiriyor. : Gerçekten de bir devlet verdiği sözü tutmalı, yaptığı görüşmede vardığı özgür istenciyle kararların sonuçlarına katlanmalı, ikide bir sözünden caymamalıdır. SEİA olayına yüzeysel bir yaklaşımla baktığımızda da, RicT hard Perle'in başkanlık ettiği ABD heyetiyle vardığımız (Dışış: lerinin varılan anlaşmayla ne derecede aynı paralelde görüşleri savunduğu çok kuşku götüren aynı bir noktadır) anlaşmaya uymamız gerekir diye düşünebiliriz ve Sayın Dışişlerı Bakanı'nı haklı görürüz. Ama acaba bu bakış açısı doğru mudur? Gerçekleri yansıtmakta mıdır? SEİA ile iigili görüşmelerin iki tarafın üzerinde anlaştıklart formülün ve yükümlülüklerinin daha yakından incelenmesin? de Sayın Halefoğlu'na katılmanın güç olduğu kolaytıkla görülecektir. Gerçekten de hemen tüm basının üzerinde özenle durdın ğu, şürekli vurguladığı önemli bir nokta SEİA'nın, Türkiye'nin yükümlülüklerinin somut güvencelere bağlanmış olmasına karşm, ABD'nin yükümlülüklerinin sadece yönetimin elinden gelen gayreti göstereceği (best efforts) gibi hiçbir anlam taşıma^ yan, hiçbir güvence oluşturmayan kayıtlara bağlandığı görölmektedir. * Bu noktada yönekilen eleştiriler karşısında ABD yönetimi ve SEİA'nın buradaki yandaşları hep aynı savı ileri sürmüşlerdir. "Şiz ABD yönetiminin sözüne inanmıyor musunuz? Yönetim elinden geleni yapacak, hiç merak etmeyin." Hatta Richard, Perle, anlaşmanın nasıl yorumlanması gerektiği ve Türkiye'nin çıkarlannın ne olduğu konusunda Türk basınına ders vermeye bile kalkmış, anlaşmanın güvencesi olduğunu söylemiştir. . Bütün bu savlar artık güneş görmüş kardan adam gibi eriyip gitmiştir. İrangate olayı, ABD'de kendi bile zor ayakta duran bir yürütmenin işbaşında kalması sonucunu doğurmuşturBu yönetimin en "iyi çabalarının" artık bir anlamı kalmamıştır. Anlaşmaya varılmasını sağlayan, Türk tarafından gözürv den sürmeyi çeker gibi ödünleri koparan Richard Perle de artık görevinden ayrılmıştır. Ve Amerikan Kongresi Türkiye için istenen 125 milyon dolarlık ek yardımı da onaylamayacağırtı belli etmiştir. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, Amerikan yönetiminin sürekli bize karşı ileri sürdüğü Kongre, Ermeni konusunda düşmanca bir tasarıyı da görüşmeye hazırlanmaktadır. Görüldüğü gibi SEİA'nın uzatılması için daha o zaman bile kabul edilmemesi gereken koşulların kabul'Jnden bu yanada, yeni gelişmeler olmuş, çok şey değişmiştir. Tıpkı sözünün eri olmak, ahde vefa "pacta sund servanda" ilkesi gibi, devletler arası ilişkilerin temel dayanaklarından birini oluşturan bir başka ilke daha vardır ki, o da "rebus sic standibus" "değişen koşulların değişen düzenlemeleri gerektirdiği" ilkesidir. Diplomasi, zaman zaman bu iki zıt ilke arasında koşulların gerektirdiği dengenin bulunmasını zorunlu kılar. Olayımızda ise, rebus sic standibus ilkesi koşulların bunca değişmiş olması nedeniyle, ande vafa'dan çok daha uygun düşmekteydi duruma. Bu durumda "Türkiye verdiği sözü tutar" demek biraz koşullara da, ülkemiz çıkarlarına da, diplomasinin teamüllerine de ters düşmüştür. Amerikan yurttaşlannın ve politikacılarının Turkey (Türkiye) ile turkey (hindi)'yi birbirine karıştırmalarını istemiyorsak, "iltibasa mahal bırakmayacak" bir akıllılık, açıklık ve kararlılıkla davranmak zorunda değil miyiz? Ne dersiniz? Türk Sözü Bağdat V • s IRAN Romanya'da muhalefet KUVEYT^J ARABiSTANj L F iyana (axı.) Romanya'da rejim karşıtları, "Romen Demokratik Eylemi" (RDA) isimli bir örgüt kurdular. Avusturya Haber Ajansı "Kathpress", Romanya'da ilk defa rejim karşıtlarım bir araya getiren örgütün, Hıristiyan eğilimli ve çoğulcu demokrasi taraftan olduğunu kaydediyor. Gözlemciler örgütun, Romanya'mn ciddi sorunlar içinde bulunduğu bir dönemde kurulduğuna dikkat çekiyorlar. Ajans, RDA'nın, Ulkede Hıristiyanlığın geleneksel değerlerine bir dönüş olduğunu belirtiyor. İran'ın ele geçirdiği "Gerdmond" tepesi, Irak sınırının 20 kilometre içinde ve Kerkük'e 80 kilometre uzaklıkta. İran birlikleri Kerkük'ün yanı sıra Kuzey Irak'taki ulaşım yollarını da tehdit eden konuma girdi. Dış Haberler Servisi Iran birlikleri, kuzeyde giriştikleri son harekâtta, Irak sınırlarının 20 kilometre içindeki stratejik öneme sahip olan "Gerdmond" tepesini ele geçirmeyi başardılar. Jran tarafından ele geçirilen tepeyi ziyaret eden yabancı gazeteciler arasında bulunan "International Herald THbune"ün muhabiri, İran'ın önemli bir askeri zafer daha kazandığını ve Kerkuk petrol bölgesi ile Kuzey Irak'taki ulaşım yollarını tehdit edecek konuma geldiğini bildiriyor. İran tarafından ele geçirilen stratejik tepe, petrol bolgesi Kerkük'e sadece 80 kilometre uzakhkta bulunuyor. Herald Tribune'ün muhabiri, İran'ın tepeyi ele geçirmekle Kerkük'e doğru bir "sıçrama tahtası" na sahip olduğunu bildiriyor. İran'ın, cephe kuzeyinde kazandığı başarının Basra yöresinde ağır baskı altında olan Irak ordusunun durumunu daha da guçleştirdiği bildiriliyor. 2500 metre yükseklikteki tepeyi işgal eden İran birliklerinin komutanı Albay Emir Azarfar, "Hedefimiz, Irak'ın askeri giıcünii imha etmektir" dedi. Gerdmond tepesini ziyaret eden yabancı gazeteciler, İran tarafından ele geçirilen buzda oyulmuş barınaklar gördüler. Bu kovuklarda şimdi İran askerleri bekliyor. Yerde ise Iraklı askerlerin cesetleri görülüyordu. Bu arada Irak birliklerinin terk ettiği topların başında da Iran askerleri nöbet tutuyordu. Iraklıların, beklemedikleri sürpriz saldırı karşısında, tepeden hızla çekildikleri anlaşılıyordu. 27 yaşındaki bir Iraklı tutsa ğa göre, Iranlılar saldırınca, "Irak askerleri kaçtılar. Buzlar içindeki bannaklarında kalan diğer Irak askerieri ise İranlılar tarafından tutsak edildiler." Herald Tribune muhabirine göre, barınak ve siperler, Iraklıların geride bıraktıklan cephane ve el bombaları ile dolu idi. İyi durumda olan 8 Sovyet tankı da Iraklıların geride bıraktıkları silahlar arasında yer alıyordu. İranlı komutana göre, çarpışmada 280 Iraklı tutsak alındı; 3 bin Irak askeri de yaralandı ya da öldürüldü. İranlı komutan, tepenin çok karlı olduğunu, bu bakımdan tırmanmanın güç olduğunu söyledikten sonra, "Ama askerlerimiz bunun için eğitilmişlerdi, gorevlerini başardılar" dedi. Yabancı gazeteciler, aşağıdaki Irak trafiğinin tepedeki İran topçusunun menzili içine girdiğini ve İran'ın trafiği kolayca aksatabilecek duruma geldiğini bildiriyorlar. Öte yandan a.a.'nın Ankara kaynaklı haberine göre İran, Irak'ın kuzeyindeki Kürt grupların Saddam Huseyin rejimini devirmek amacıyla giderek daha şiddetli saldırılara giriştiklerini ve bu saldınlann sonucunda TurkiyeKerkük yolunu sık sık kestiklerini one sürdu. İran resmi haber ajansı İRNA, Londra'da yayımlanan Independent gazetesine dayanarak verdiği haberde, Kurt Demokratik Partisi ile Vatansever Kurt Birliği adlı örgütlerın oluşturduklan ittifak sonucunda 25 bin kişilik askeri bir guce sahip olduklannı ve bu sayının Irak ordusundan kaçan Kürt askerlerinin katılmasıyla giderek artmakta olduğunu iddia etti. Humeyni Kuzeyoen tehdit. Koreler arası ilişki » eul (axı.) Güney Kore, Kuzey Kore'nin, başbakanlar duzeyinde temas kunılması yolundaki önerisini koşullu olarak kabul etti. Güney Kore Başbakam Lho ShinYong, Kuzey Koreli meslektaşı Li GunMo'ya bir mektup göndererek, "Ilişkileri düzeltmek ve gerginliği azaltmak için kapsamlı görüşmeler" yapılmasını istedi. Beyaz Saray karmakarışık JVeıv York Times Gazetesi'nin haberine göre geçen hafta istifa eden Reagan'ın Baş Hukuk Damşmanı Peter Wallison, İrangate skandalmdan sonra Beyaz Saray içinde başgösteren kargaşa dindiğini söyledi. Dış Haberler Servisi ABD Başkanı Ronald Reagan'ın Baş Hukuk Damşmanı Peter VVallison, geçen kasım ayında Washington yönetiminin İran'a silah sattığının açıklanmasıyla başlayan "İrangate" skandalmdan bu yana Beyaz Saray'ın, "büyük bir kargaşa" içinde olduğunu söyledi.Başkan Reagan'ın baş hukuk danışmanlığı gorevinden istifa eden VVallison, İran'a silah satışı konusunun ortaya çıkmasından sonra ayrıntıları öğrenmek için çaba gösterdiğini, ancak o dönemde Reagan'ın Ulusa! Güvenlik Damşmanı Amiral John Pointde\ter'ın, kendisine, "Senin bu işle tlgin yok. karışma" dediğini belirtti. VVallison, oysa o dönemde Beyaz Saray Başdanışmanı Donald Regan'ın, Amiral Pointdexter'ı, baş hukuk danışmanına İran'a silah satışı olayıyla ilgili bilgi vermesi için uyardığını da hatırlatıyor. International Herald Tribune gazetesinin, VVallison'ın, New York Times gazetesine verdiği demece dayanarak yayımladığı haberde, Reagan'ın Baş Hukuk Damşmanı Peter VVallison'ın, "İrangate olayının ortaya çıkmasından sonra Be>az Sara>'ın içinde miithiş bir panik havası başgösterdi" şeklindeki sözlerine yer veriyor. Wallison, skandalın patlak vermesinden sonra Beyaz Saray'daki görevlilerin Başkan Reagan'a ve Başdanışman Donald Regan'm zarar görm'emesî içîn uğraştıklannı belirtti. Ama VVallison'ın ifadesine göre, görevlilerin bu çabasma karşın Beyaz Saray içindeki kargaşa dinmedi ve görevliler bir türlu organize olamadı. Peter Wallison, Amiral Pointdexter ve Yarbay North'un, İrangate olayında etkin rol oynadıklarının anlaşılarak istifa etmelerinden sonra, Ulusal Güvenlik Konseyi'nin bütün üyelerini sorguya çektiğini ve bu konuyla ilgili yüzlerce belgeyi gözden geçirdiğini belirtti. Reagan'ın Baş Hukuk Damşmanı Peter \Vallison, Tower Komisyonunun raporunun açıklanmasından sonra da, ABD Başkanı ile bu konuyu defalarca konuştuğunu ve Ronald Reagan'ın, İran'a silah satışırun doğru bir politika olduğunu hâlâ savunduğunu belirtti. Ancak, Beyaz Saray, Wallison'ın, Başkan Reagan'la ilgili bu son açıklamasını ve Wallison'ın olayı yanlış yorumladığını belirtti. VVallison, ABD Başkanı Ronald Reagan'ın, İran'a silah satışından elde edilen gelirin Nikaragua'da Contralara gonderildiğinden Başkan Reagan'ın haberi olmadığını da yineledi. Pinochet'den suçlama C oyhaıque (a.a.) Şili Devlet Başkam General Augusto Pinochet sürgündeki yurttaşlannı eleştirerek, "Sürgündeki Şilililer kötü Şilililerdir" dedi. Pinochet, başkent Santiago'ya 1.800 kilometre uzaklıktaki Coyhaıque kentinde yaptığı konuşmada, söz konusu Şilililerı vatanlarım satmak ve ülkelerini bir Sovyet kolonisı haline getirmeye çalışmakla suçladı. International Herald Tribune den SEÇİMLER FiıüaııdiyaYla sağ kazançlı çıktı Muhalefetteki muhafazakâr Ulusal Koalisyon Partisi seçimlerde 53 sandalye elde ederken, iktidardaki Sosyal Demokrat Parti oy kaybetti. HELStNKİ (AP) Finlandiya'da önceki gün tamamlanan genel seçimlerin sonuçlarına göre, iktidardaki 4 partili koalisyonun lideri Sosyal Demokrat Parti küçük bir farkla en fazla oyu toplamasına rağmen daha önceki seçimlere göre oy kaybederken, muhalefetteki muhafazakâr eğilimli Ulusal Koalisyon Partisi oy oranını artıırdı. Resmi olmayan seçim sonuçlarına göre, Başbakan Kalevi Sorsa'nın Sosyal Demokrat Partisi, 1983 yılında parlamentoda (Eduskunta) elde ettiği 57 sandalyeden bir ya da ikisini kaybetti. Ulusal Koalisyon Partisi ise 200 üyeli parlamentodaki milletvekili sayısını 9 arttırarak 53'e yükseltti. Sosyal Demokratlar'ın seçimde oy kaybetmesinin, gelecek ocak ayındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerini de etkileyebileceği belirtiliyor. Parti Sekreteri Erkki Liikanen, önceki gün yaptığı açıklamada, "Sosyal Demokrat Parti seçimi kaybetti. Ama bu kayba rağmen varlığını sürdürebilir" dedi. Ulusal Koalisyon Partisi'nin, seçimde elde ettiği başarı ile, 1960 yılından bu yana ilk kez koalisyon hukümetinde yer alabileceği belirtiliyor. Seçimde güç dengesi ise 4 partiden oluşan Merkez İttifak tarafından korundu. İttifakın lideri Paavo Vayrynen, kurulacak yeni hükümette koalisyon başkanlığı için kimi desteicleyeceği sorusuna, "hem muhafazakârlan hem de sosyalistleri" yanıtını verdi. Cumhurbaşkanı Mauno Kovisto'nun hükümet kurma görevini istediği kişiye verme yetkisi bulunuyor, ancak başbakan genellikle partiler arası pazarlıklar sonucu belirleniyor. Seçimlerden en zararh çıkan partiler, milletvekili sayısı 17'den 9'a düşen Köy Partisi ile 27 sandalyesi 20'ye inen Komünist Parti oldu. Milletvekili sayısını 2'den sadece 4'e çıkarabilen Yeşiller'in 10 sandalye elde etme umudu ise suya düşmüş ol' du. Seçimlerin sonucuna göre, iki büyük parti ve kendi ittifaklarından oluşan büyuk bir koalisyon kurulabileceği belirtiliyor. Resmi sonuçların bu hafta yapılacak yeniden sayma işleminden sonra açıklanması bekleniyor. Ekonomik Bülten Bayilerde •Yurt ve dünya ekonomisinden en son haberler, •Yönetici haberleri, •Genel müdürlerin yönetim anlayışı, •Büyük kuruluşlarda boş kalan yönetim birimleri ve bu birimlere hangi nitelikte yöneticiler aranıyor, •Para ve sermaye piyasasında olup bitenler, •Hangi hisse senedine yatırım yaparsanız kârlı çıkarsınız, •Yurtiçi ve yurtdışı ihaleler, iş teklifleri, •İleri teknolojinin en son ürünlerinden nasıl para kazanabilirsiniz. Ekonomik Bülten'in yeni buluşlar sayfası size yol gösterecek. •Röportajlar. Araştırmalar, •iç ve dış piyasalardaki fiyatlar, •Şirket haberleri, •Savunma Sanayii konusunda özel bir sayfa, •Büyük şirketler hangi nitelikteki kuruluşlarla çalışrnak istiyor, •Pazarlama, muhasebe, maliye, hukuk, yatırımlar, danışmanlık konusunda en son haberler •Reklam ve Halkla llişkiler kültürsanat ve yaşam konusunda ilginç haberler, •Dünyanın dörtbir yanındaki Ekonomik Bülten temsilcileri bulundukları ülkenin iş dünyasını, fuarları, iş olanaklarını,yeni kararları sizler için izliyor ve her hafta yazıyor. BULGARİSTAN Sofya da ekonomik reform yapıyor SOFYA (AP) Doğu Bloku ulkeleri arasında en Ortodoksu olarak tanınan Bulearistan da Sovyetler Birliğinden sonra ekonomik reform politikası uvguluyor. Bulgaristan, ekonomik reformlar yardımıyla, ekonomisini dıizene koymayı ve Batı ile Sovyet müttefikleri arasında giderek büyuyen teknolojik uçurumu gidermeyi amaçlıyor. Bulgaristan da Moskova ve diğer Doğu Bloku ulkeleri gibi, ekonominin kalkınması için gerekli politik reformlan, sistem gereği 40 yıldır süren merkezi kontrollü düzen ile bağdaştırmak zorunda. Sofva'daKi yetkililere gore. Komünist Parıi lideri lodor Jivkov'un rüyası Bulgaristan'ı "Balkanların Japonyası" yapmak, sanayide yönetime esneklik vererek, dünya standartlanna uygun yüksek teknolojiyi üretebilecek bir seviyeye ulaşmak. Bulgaris"tan'ın 1986 yılında başlayan ve bu yılın sonlarında doğru ta» mamlanması beklenen ekonomik reformlan gerçekleşirse, Bulgaristan, Macaristan'dan sonra bu alanda başarı kazanan ikinci Doğu Bloku ülkesi olacak'. Bu yılın sonuna kadar gerçekleş^tirilmesi beklenen reformlar arasında, devlet tekelindeki bankacılık sektörünü ticari rekabetç açmak, işçilerin yönetimde daha fazla söz sahibi olmalarını sağlamak ve kâr etmeyen devlet kuruluşlarının kapatılması gibi köklü değişiklikler bulunuyor.' Bulgaristan'da Komunist Par; ti'nin Sosyal tşletme Enstitüsü Başkanı Ognyan Parov gibi lider.ler, değişikliklerin gerçekleşme'r sinin şart olduğunu savunuyorlar. Fransız rehinenin d ıırıınııı belirsiz BEYRUT (AP) Lübnan'da İran yanlısı "Devrimci Adalel Örgiitü", elinde rehin tuttuğu Fransız televizyoncuyu öldürup öldürmeyeceği konusunda suskunluğunu sürdürürken, Lubrianlı Şiiler'in başta gelen dini liderlerinden Şeyh Muhammed Mehdi Şemseddin dün yeni bir açıklama yaparak, Fransız rehinenin "muhtemelen" oldürülmeyeceğini söyledi. Şii Yüksek Konseyi'nin Başkan Yardımcısı konumundaki Şemseddin, Fransız rehineyi kurtarmak için teröristlerle zorlu görüşmeler yuruttüğünu kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdu: "Sonuçtan emin değilim, ama rehinenin ölduruimeveceğini umut ediyorum. Bu konuda bir giivence almadım. ama bana söylenenlerden ve başka çevrelerie olan bağlantılarımdan çıkardığım kadarıyla Fransız rehinenin ha>alı bağışlanacak." Fransız rehine JeanLouis Normandin (35) 8 Mart I986'da rehin alınmıştı. "Devrimci Adalet Örgütıi" adlı Şii terorist orgut tarafından geçen hafta yayımlanan bildiride, geçen pazartesi geceyarısına kadar Fransa"da tutuklu bulunan İranlı terorist Enis Nakka, serbest bırakılmadığı takdirde Normandin'in öldüruleceei ileri suıulmuşıu. Ekonomik Bülten gazetenizi ayırsın. Alayköşkü Cad. Eryılmaz Sok. No:13 Cağaioğlu Tel: 512 00 50 (10 Hat) 512 83 31 Lütfen Bayinizi uyarın,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle