28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ri, becerikli, bilgili, tuttuğunu koparır bir toplum önderıdir Bektaş Veli. Onun elbet bir din görevi de var. Köylüye namaz kıldırır, darda kalanlara dua eder, tarıkatına girenlerı ıhtınp, saçlarını tıraş ettirir, başlarına da özel bir börk gıydırir. Ama öteki dünya ile ilgili görev, bu dünyanınkiler yanında pek küçük ve sönük kalır. Tarikatı ve dervişi köy hayatına sıkı sıkıya bağlayan, onun sökülmez bir parçası haline getiren, asıl bu dunya ile ilgili işlerdir. Ç A C D A Ş DEVLET AYNI GÖREVİ YAPMADIKÇATarihimizde derviş ve tarikat, asıl bu dünyanın işlerini düzene koymaktaki etkinlikleri nedeniyle tutunmuş, sevilmiş ve yaşamıştır. Çağdaş toplum ve onun devleti, yurdun en uzak köşelerine kadar varıp nöbeti tekkeden ve dervişten devralana, bu görevleri kendisi hakçasına, dürüstlükle ve herkesin kolayca faydalanabileceği kadar ucuza görene kadar tekke ve derviş, Türkiye'de yaşamaya devam edecektir. On üçüncü yüzyıldan seçtiğimiz örneklemede ortaya çıkan gerçekleri, memleketimizde yaygınlığı tartışma konusu olan, bugünün tarikatlarında dagörürüz. Yazık ki, tarikatlann sosyal ve ekonomik hayatımızdaki işlevleri üzerinde yapılmış araştırmalar yoktur. Ama genç bilim adamları bize değerlı gözlemler getirmektedir. Onların gözlemleri, Vilayetname'nin verilerini desteklemektedir. Bugün de tarikatlar memleketimizde kendi anlayışlarını telkin etmek için eğitim yurtları kurmakta, yoksul çocuklarına barınak, yiyecek ve eğitim sunmaktadır. Devlet kurumlan yolu ile iş bulamayanlara, şeyh efendi iltimas etmekte, onlara iş bulmaktadır; tarikat üyesinin çocuğunu çıraklığa yerleştirmekte, ona sanat yolunu açmaktadır. Içkiyi ve kumarı tarikat önleyebilmektedir. Devlet hastanelerinde bile, hastaya tarikat kardeşi yatak ayarlamakta, doktor ve ilaç sağlamaktadır. Vatandaşın sağlık kurumlarına ulaşamadığı yerlerde şeyh efendi, onlara nefesi ile umııi vermektedir. Giderek dört duvar arasına ve peçe arkasına hapsetmeye çalıştığımız kadını, tarikat evinden dışarı çıkarınakta, ona otobüs bıılup tstanbul'dan Bursa'ya bedava götürmekte, ışık ve dunya göstermektedir. Adı istcr Yeşıl Camı 1 ziyareti olsun, ister Osman Gazı ye dua etmek olsun, böyle gezilerin başka bir görevi yoktur. Bu kadar onemli dünya işlerini, çağdaş devlet ve toplum, vatandaşlarına vercmiyorsa, onların tarikata girmelcrıne neden şaşıyoruz? BugünUn tarikatlarını dünyanın işlerınden soyutlanmış "mistiklik yolu ile hakıkati bulmaya yönelen kuruluşlar" saymak için elimizde sağlaın veriler yoktur. Tam tersine, Islam dunyasında tarikat; devleller, ideolojiler, sınıflar, ekuiıonıi düzenleri ve DoğuBatı arasındaki çatışmanın tam içindedir; bu çatışmada taraf tutmakta, bir yanı desteklemekte, ötekine baş kaldırmakıa ve bu dünya ile ilgili görüşlerini yaşama gcçirmek için silahlı çatışmalara gırmcktedir. Bu konuda MUslüman mistikliginın, Yeni Htlatunculuk gibi, Hint Budızmi veya Hırıstiyan çilckeşliği gibi soyut lelsefi görüşlcrın bir bileşımı olarak ortaya çıkmadığı1 1 1 hatırlamakta yarar vardır. Peygamberin ölümünde yoksul Arap yarımadasının dini olan Islamiyet, onun ölümünden sonra, silahlı kuvvctlcrle Kuzey Afrika'yı, Ortadoğu'yu, Iran'ı fethedip bir zengin imparatorluğun dini olmuş; Bağdat'ın, Kufe'nin, Kahire'nin ve daha nıce kentin hazinelerini Arapların elinde toplamıştır. Böylece, dunya malında gözü olmayan, sade bir hayat geçıreıı ilk Müslumanların yerini; dünyaya tapan, para pııl içinde yüzen bir kent soyluları sınıfı almıştır. Goldziher, bu yeni gelişmenin, çarpıcı bir örneğini verir. Temiz ve sade yaşayışları yüzünden, Peygamber, çevresinden on kişiyi cennetle mujdelemiştir. Aşereı Mübeşşere denilen bu cennetlik kullar ölüncc, arkalarında aklın almayacağı bir miras bırakmışlardır. Bunlardan biri Sırat köprüsunü geçerken, arka.sında 200 kese dolusu altınla, yırmı evın yükıınü taşıyordu. ötekiler de öyle. Müslüman Sufiliği bu gelişmeye karşı dırenıştcn doğmuşlur. ilk mistiklcr arkalarına kaba yünden 'sııflar gıyerek bir hırka bir lok tna yaşamakla, dünyaya tapınmayı protcsto etmişlerdir. Bu nedenle, kurulu dü/enın dini haline gelen Sünnilikle, nıistik Muslümanlığın çekişmesi hiç bitmemış, düzene karşı gelen her harekel mistik bir kılığa burunmuştür Hele, Batının mistikliği, fırsat buldukça ayaklanmalara girişmiş, Arap, Iran ve Osmanlı devletlerinde silahlı çatışmalar hazırlamış, bunlann militan gücunü sağlamıştır. Bu gelışmelere Bernard Lcwis, 'Tarihte Araplar' adlı kıtabında, "Müslumanlığın Isyanı" başlığını vermektedir. KOŞULLAR ELVERİRSE ÇATIŞMAYA DA GİRERLER DUnya işlerinden soyutlanmak, lslamlığın öz felsefesine ve Kuranın öğretisine aykırıdır. Kuran'ın ilerı sürdüğü bir devlet anlayışı, bir kanunlar sistemi, insan ılişkilerini inceliklerine kadar düzenlcycn bir dünya görüşu, bir eğitim anlayiji vardır. Islamın ikinci kutsal kaynağı olan Hadis bunları, kışi ve toplum hayatının her yanına uygular. Hiçbir tarikat düşünülemez ki bunlann sözcülüğunü yapmasın, eline fırsat gcçtikçe şu veya bu ölçüde onları yaşama aktarmak için çalışmasın, koşullar elverince de bunları sağlamak için çatışmalara girnıesın. AtatUrk laikliği, dini devletten ayırdığı için değil, dinin etkilerinı toplum hayatının dışında tuttuğu için yergi oklarına hedef olmaktadır. UtlZELTME: DUn bu sülunlarda yayımlanan Kfl/ım Yenice'nin "Anayasayı Ucgıştıımeyı Kolaylaştırmanın Arüında Yatanlar" ha^lıklı yazısında sondan 3 pa ragrafındakı cılmlc "parlamcnter sıslcmın yerini baskanlık sısiemıne dönUşlürmckle olur" biçımınde olacaknr DUzcltır. özür dilcriz. 5 ŞUBA T 1987 Tarikatlar ve Dünya tşleri Çağdaş toplum ve onun devleti, yurdun en uzak köşelerine kadar varıp nöbeti tekkeden ve dervişten devralana, bu görevleri kendisi hakçasına, dürüstlükle ve herkesin kolayca faydalanabileceği kadar ucuza görene kadar tekke ve derviş Türkiye'de yaşamaya devam edecektir. PENCERE Yüzyılımızın Başında ve Sonunda... Abdülhamit yönetimi 1901'de karar vermiş; Müslüman aileleri Avrupalı dadı tutamayacak, yabancı mağazalarına giremeyecek; kadınlar arabayla dolaşırken bile peçelerini örtecek... Yönetim, kadınların giyeceğı çarşafların rengıni, peçelerin kalınlığını. etek uzunluğunu, iskarpinlerin bıçımını de saptamış... Şeyhülıslam başkanlığındaki bir kurul, dokuz yaşını aşan kızın "iştah kabartıcı" olduğu gerekçesine dayanarak okula gitmesini engellemek istemiş; kız öğretmen okullarını da kapatmaya kalkmış; ama ikinci Abdülhamit bu kadarını aşırı bulmuş. Çünkü Sultan kurnazdır, gelenekçi ve İslamcı görünür; ama aklı fikri "Avrupai yaşam"da olan bir Osmanlıdır; gecelerini Belçikalı Flora Cordıer ile geçirir, servetini yabancı bankalara yatırır; Yıldız'da tiyatro oynatır; Rum bankacı Zarifi'ye, Ermeni borsa simsarı Assani'ye önem verir; faizciliğe düşkündür. Padişahın alafrangalığa karşı çıkması ve gerici çevrelere dayanması iktidarını pekistirmek içindir. Jön Türkler, kadının toplumdaki yerini aramaya koyulunca, dedikodu büyür; Meşrutiyetin tesettür'e son vereceği söylentileri yaygınlaşır. Buna karşı 19 Ağustos 1908'de ulemadan kimileri Beyazıt Camisi'nde toplanarak "Kanunu Esasi"ri\n (anayasanın) şeriata uygun olduğunu ileri sürerler. Yine de gürültüler bitmez, tartışma sürer gider. • 11 Ekim 1908 günlü İkdam gazetesinin yazdığına göre birkaç zorba bir subayın karısı ve kızı ile bindiği arabayı durdurup kadınları tartaklarlar. Olaylar büyür. 17 ekimde Zaptiye Nezaretı bir bildiri yayımlar: Kapalıçarşı'da "gayet açık saçık" giyinmiş kadınlara sarkıntılık edilmiştir; aynı yerde subay eşiyle birlikte dolaşan bir kadına saldırılmıştır; topçu subayı olan kol! cası ve çocuklarıyla birlikte arabaya binen gayet iyi giyinmiş" bir hanım da kötü davranışlar karşısında kalmıştır. Sina Akşin "Jön Türkler ve Ittihat ve Terakki" adlı kitabında (Remzi Kitabevi) bu olayı şöyle yorumluyor: ".. Kim olursa olsun, kadın için erkekle dolaşmanın yasak olduğu bir toplumda, Zaptiye Nezareti, adeta mağdurların başlarına gelenleri davet etmiş olduklarını, olayların önemsiz olduğu havasını vermekteydi." Ne olursa olsun "Kadınlar daha serbest bir hayatın sınırları(Arkası 12. Sayfada) Prof. Dr. İLHAN BAŞGÖZ Tekkelerin vc tarikatlann kapatılmasından altmış yıl sonra, bu kurumlar, yine Türkiye'nin günde1 mindedir. Sayın Cumhurbaşkanı nın duyarlığı ile başlayan tartışma süriip giderken, tarikatlann, ne ölçüde bu dünyanın işleriyle uğraştıklarını, kısaca incelemekte yarar umuyoruz. Hacı Bektaş Veli'yi alalım. Onun Vilayetname'sini olağanüstü nakışlardan arıtırsak bize derviş, tarikat ve tekkenin işlevleri için şöyle bir tablo çizer: Çepni boyunun ululanndan bir bölük insan, göçebe hayatını terk edip, Suluca Karaöyük'e iner, orada bir köy oluştururlar. Köy yedi evliktir. Çiçeği burnundaki bu kuruluş yerinde, toprağa bağlanıp oturmanın ortaya çıkardığı gereksinmeleri karşılayacak ilişkiler daha ortaya çıkmamış,sosyal kurumlar belirmemiştir. Olcnleri kefenleyecek, yolunca toprağa verecek bir görevli bile yoktur. Bu yüzden cenazeler ortada kaimaktadır. Göçebe düzen dağılmış, yerleşik düzen daha oturmamıştır. DERVtŞ: BEKLENEN ÖNDER... Bu zor ve sancılı geçiş döneminde Hacı Bektaş Veli adlı bir derviş belirir. Bu derviş beklenen önderdir; din yaşamından çok, dünya yaşamını düzenlemcsi için köyün böyle bir öndere gereksinmesi vardır. Köylü, yalvara yakara dervişi köye yerleşmeye, kendileriyle oturmaya razı eder. Derviş, köyde 5u görevleri yüklenir: Yedi ev halkının çoban tutmaya gücü yetmez. Mal sahipleri sıra ile köyün hayvanlarım otarmakta, onlara göz kulak olmaktadır. Bir gün nöbet tdris'e gelir, ama tdrıs'in başka yerde öncnıli bir ışi vardır, mal yaymaya gidemeyecektır. Çoban imecesine Hacı Bektaş da katılır ve der ki: "ldris sen kayırma; var ol işini gör, ben sığırlan güderim, inşallah zarar gelmeye". O gün sığırı derviş güder. Başka bir gun Hacı Bektaş bir taılaya varır ki, ilıtiyar Akça Koca burçak yolmaktadır. Dervişimizc der: "Erenler, siz pir kişisiniz, Zahmct etmeyin, böyle ikı bükülmuş burçak yolmak size yaraşmaz. Biz yardımcı olalım". Ve nefes gıicü ile Hacı Bektaş burçakları yolup, tarlanın ortasında toplar. Bir gün dolaşırken derviş, "Bir kimsenin ayağı ile canıur karmakta olduğunu görür, kerpiç döküp cv yapacaktır". Hemen ayakkabılarını çıkarıp, "mubarek ayağı" ile çamura girer, çamuru yoğurmaya yardımcı olur. Yakın bir yerde Tatar u'ularından bir oba yaşamaktadır. Yoksul bir oğlan, oynarken bir taş atar, taş Tatar ulusumın çocuğuna değer. Çocuk ölür. Yoksul oğlan kaçıp dervişe sığınır ve der ki "Gerçek er, halim şöyle. Gelen kavim beni tutup öldürmek ister, sana sığını geldim". Hacı Bektaş oğlancığı hırkasının içinde saklar, kan güdenlere vermez. Köyün suyu yoktur. Derviş nerede su olduğunu haber verir, orayı eşerler, "zülal gibi" bir su çıkar, güzel bir çeşme yaparlar. Köylü susuzluktan kurtulur. Köyde yemeklere atacak \\xı yoktur. Derviş tuz madeninin yerini köylüye gösterir. TUzu çıkarırlar; o gün bu gündür bu tuz madeni işletilmekte imiş. Köyde doğan çocuklara derviş ad verir: "Bunun adı Hızır Lâle olsun, der ve çocuğu Lâlem Çiçeği gelmiş diye sever". Hastalara derviş şifalı clmalar dağıtır, elmaları yiyen sapasağ otur, diriliğine kavuşur. Çocuğu olmayan kadınlara derviş ılaç ve umut verir: "Uç gün oruç tutalar, cuma gecesi mercimeği yiyeler, o gece helâlleri ile cem olalar, inşallah Hakteala onlara bir oğlan yere". Tatar dcvletlilerinden birinin iki oğlu kavga eder, "biri kılıç sıyırıp" ötekini Öldürür; Kayseri Beyi, kardeş katili delikanlıyı hapse atar. Kan bedelini verip delikanlıyı kurtarmak görevi dervişimize düşer, Kayseri Beyi'ne varıp aracılık eder. Köyde bir konuklar evi yaparlar, geleni gideni oraya indirir, bal ve yoğurt sunarlar, orada yatırır ağırlarlar. Tekke böylece ortaya çıkar. Bugünün terimleri ile dervişin görevini özetleyelim: Derviş adalet dağıtır, yargı işlevini yüklenir. Güçsüzü güçlüden korur. Ekonomik yaşarnın düzenlenmesine katılır. Bilgisi ile kol gücü ile çamur karar; kerpiç dökene, ev yapana, mercimek yolana yardım eder. Köylünün soylularla, beylerle ilişkilerinde arabuluculuk eder. Doğum, evlenme, ölüm gibi geçitlerde törenler düzenler, sarsılan toplum dengesini yeniden düzene sokar. Doktorun ve hastanenin ışini görür. Köyde nerde ise bir otel ve lokanta işletir; şu farkla ki, bu kurumlar köye varanlardan para almaz. Eli işte, ayağı çamurda, gözü gönlü köyün yaşamına yardımda olan bu derviş, bir öteki dünya adamına benzemez. Amerikalıların "community leader" dedikle EVET/HAYIR OKTAY AKBAL "Ingilizce denince aklıma Oxford gellyor. Oxford'un dünya kültüründe önemli bir yeri var. Yeni Oxford Resimli Ansiklopvdik So/luk, Vü/lcrce yıllık araşlırma ıırıınıı. Dtğcrli, güvenilir bir kaynak. Yeni Oxford'u Ingilizce ögrenenlere, bilenlere, rnvsiyc ediyorum." AVNİAKYOL Kullıir Eski Bakanı Çeyrek Yüzyıl Öncesinden... "Türk DIH" dergisinin 1 Temmuz 1960 sayısı bir rastlantıyla elime geçti. IX. Türk Dil Kurultayı'nın öncesi... Genel Yazman Agâh Sırrı Levend on yıllık DP iktidarında TDK'nın ne türlü zorluklar altında görev yaptığını anlatıyor. 1950'de devletten gelen 50 bin lira yardımın 10 bine indirildiğini, 1951'den sonra ise büsbütün kaldırıldığını yazıyor. DP milletvekillerinden, gazeteci Bahadır Dülger 1951 'de bu konuda bakın nasıl konuşmuş: "Dil Kurumu'nun ilmi hüviyetini kaybettiği, siyasi maksatlara alet olduğu ve faaliyeti dili berbat etmekten ibaret olduğu İçin tahsisatın kaldırılmasını arz ve tekllf ediyorum." 1952'de Anayasa'daki Türkçe sözcükler çıkarılır. "Belirir, toplanır, kurulur, güven, açık, kesin, çoğunluk" gibi sözcükler değiştirilir. Genelkurmay Başkanlığı da Erkânı Harbiyei Umumiye haline getlrilir. Levend bu belgesel yazısında Türkçe düşmanlarından örnekler veriyor. Gerici bir kişi bakın ne yazmış: "Türkiye'de öz dil başlığı altında işlenen cinayetin rengi artık ya kızıl yahut karadır, ya Moskova'nın emrinde yahut cehaletin, hatta irticaın pençesindedir." Levend 27 Mayıs atılımının aydınlığında bu gerçekleri sergiledikten sonra şöyle diyor: "Bunlar ne yapmak istiyorlar, neden bu eğri yollara sapıyorlardı? Maksat açıktır. Atatürk'ün kurduğu ve yaşaması için servetinin büyuk birparçasını ayırdığı kurumu yıkmak, böylece devrimleri parçalamak... Tutulan yola gelince, bilimin ışığı altında söyleyecek sözü, harcayacak sermayesi olmayanlar için başka yol var mıdır." 'Türk Dlli'nin aynı sayısında Behçet Kemal Çağlar da "Kurtulan yalnız hürriyetimiz, hayslyetimiz ve şerefimiz değildir Dilimiz de kurtuluş yolundadır" diye yazıyor. Çağlar, bundan böyle ezanın Türkçe okunması gerektiğini ilerı sürüyor, diyor ki: "Ezan doğrudan doğruya inananlan tapınmaya çağırmak için, seslerin en etkillsi insan sesine başvurmaktan başka bir şey değildir. Anlaşılmayan Arap diliyle seslenen ezanı kaldırıp da çıngırak sesi, boru sesi koyacak değiliz ki, Türk ülkesinde Türk halkına Türkçe sesleneceğiz. . Türkçe ezan, Tanrı'nın son ve yüce dini Islamlılığı yaymak yolunda her kavimden daha çok yararlık göstermiş olan Türk milletinin kendi diliyle kendi duygularına en güzel bir sesleniş olacaktır. Ve Türk diline el uzatanların çanlarına böylelikle ilk ot tıkanmış olacaktır. Aşağılık bir kapıkulu alışkanlığı ve anlayışsız bir medrese yobazlığı ile güzelim Türkçeyi bir türlü benlmseyemeyen, evde karısı ve çocuğu ile konuştuğu dilden ayrı, uydurma bir yazı dili kullanmayı bugün marifet sayan, onu da doğru durüst beceremeyen sapıklara böylece ilk dersi bir an önce vermek zorundayız." Görüyorsunuz, Türkçe savaşı bugünün konusu değil. Yıllar öncesinden bu yana sürüp gidiyor devrim düşmanlarına, Atatürk düşmanlarına karşı girişilen savaşım... Düşmanlann ileri sürdükleri hep aynı nakarat: Dil özleştirilmesi kızılların oyunudurl Ne yazık ki Türk dili düşmanları ki gerçekte Atatürk Cumhuriyeti'nin en azılı karşıtlarıdır 12 Eylül sonrasında işbaşına gelen yöneticilere gerici görüşlerini benimsettirmişler, Atatürk kurumlarım ortadan kaldırmayı başarmışlardır. Bugün muhalefet görevini yapan sosyal demokratlara düşen önemli işlerden biri, Atatürk vasıyetini yeniden uygulamaya koymak, Atatürk kurumlarım eski nitelikleri, olanakları ile yeni bir güçle yaşatmak olmalıdır. Behçet Kemal'in Türkçe Ezan' önerisine gelince... 27 Mayısçılar nedense bunu gerçekleştiremediler. Atatürk devriminden yana 27 Mayısçılar ezanı Türkçe okutmak atılımını yapamadılar. O gün bugün bu konuya kimse el uzatmadı. Ziya Gökalp'ln 'Minaresinde Türkçe ezan okunan" Türkiye'si, yani Atatürk Türkiye'si, geçmişte kalan bir anı oldu. "TürkDiirrim temmuz 1960 sayısında basından iki alıntı yer almış. Bülent Ecevit'in 'Ulus'ta çıkan "Ordu ve Dil" başlıklı yazısı ile benim 'Vatan'da çıkan "YoniAnayasa Türkçe CHmalı" başlıklı yazım.. Bülent Ecevit şöyle diyor: "DP'nin devrim düşmanı yuneticlleri Cumhuriyet devrimlerini yıkmaya dil devriminden başlamışlardı. Bu, kendi yönlerinden pek akıllıca bir davranıştı. Çünku düşünce ile dil birbirinden aynlmayacağına göre dil devrimi baltalandığı ölçüde Cumhuriyet devrimlerinin düşünce yapısının yıkılması kolaylaşmış olacaktı." 4 Haziran 1960 tarlhinde yayımlanan kendi yazımdan da bir parça sunmak istiyorum. Aradan 26 yıl geçmesine karşın aynı sözcükleri bugün de aynı inançla yinelemek isterim: "Şunu unutmamalı, devrimler bir bütündur. Herhangi bir kimsenin keyfi için devrimleri parçalayamayız Atatürk 0 devrimleri eydın Türk gençliğine bırakmıştı, Bu devrimlere sırt çevirenler bu davranışlannın cezasını çektiler. Şimdi devrimci Türkiye'yi yeni baştan kuracağız. Devrimleri bir bütün olarak ele alarak, üzerlerine tltreyerek..." INGİLİZCE DENİNCE... Qxfora İNGİLİZCETÜRKÇE Yeni Oxford ResimJi Ansiklopedik Sözlük; Yüzlerce yıllık bilgi ve dcney birikiminin ürünii. Genel fayda sözlüğü ve Anstklopedi olarak yayınlandığında Dünya'da büyük ilgi uyandırdı. Yeni Oxford Rcsimli Ansiklopedik Sözlük; 11 kişilik uzman bir ckip yönetiminde, çok geniş bir kadronun 14 ay süren titiz ve yoğun çalışmalanyla Türkçe'ye çevrildi. Yeni ()xford Sözlük Ingilizce sözcüklerin, deyimlerin, kavramlann, bilimsel ve tcknik terimlerin karşılıklarını, en geniş biçimiyle Yeni Oxford'da bulacaksınız. Çünkü Yeni Oxford; Büyük bir İngilizceTürkçe Sözlük. Yeni Oxford Ansiklopedi, Büyük bir ansiklopedide yeralması gereken tüm konular, ülkeler, yer adları, tarih.sel olaylar, ünlü ki^iler, bitkiler, hayvanlar, güzel sanatlar, bilimsel ve teknik yenilikleri en geniş biçimde Yeni Oxford'da bulacaksınız. Çünkü Yeni Oxford; Büyük bir Ansiklopedi. Resimlı Ansiklopedik Saziık Doğru ve güvenilir bilginin kaynağı. Yeni Oxford, Hem sözlük, hem ansiklopedi... Yeni Oxford, İngilizce bilenler, öğrenenlcr, Ingilizce öğrcnmck isteyenler için, Vazgeçilmez bir dil ve kültür hazinesi, Ailece başvuracağınız büyük bir kaynak... Yeni Oxford'la, tngilizceyi ve bilimsel bilgiyi kazanacaksınız. Yeni Oxford, Titİ7 bir çalışmanın ürünü, Pırıl pırıl renkli ofset baskılı, Orjinalinin tıpkı basımı. Aylarca, Yıllarca fasikül peşinde koşmayın. Güncş YayınlarıGüne^ Pazarlama, Sizlere, e^sİ7 bir fırsat sunuyor. Yararlanın. Yeni Oxfordu, Peşinatsız, 10 ay taksitle, bcklemeden, Hemen alın. Yeni Oxford Resimli Ansiklopedik Sözlük. İNGİLİZCE BİLENE, İNGİLİZCE ÖĞRENENE... Sabit Fiyat Garantisiyle... HEMEN TESLİM TAMAMI PEŞİN (KDVDahil) 55000TL. Üretici Firma Yeni Oxford'la tlgili Teknik Bilgilen 35.506 Maddc 19.722 Deyim 14.522 Kavram 2.789 Renkli Fotoğraf 354 Şcma 2()31larıta 2DevCilt(21x28cm) 1898 Sayla. NASIL KA riLAC AKS1NIZ? NE ZAMAN VK NASIL rESLİM AI.ACAKSIN1Z? j PAZARLAMA Kalıtelı Urun Sahıbı Yapar İLK IAKSİI ÖDEME VKKI.tRİ: I C.HNIL."? PAZARLAMA A.Ş. (MERKEZ) Malıtag.ı ( <KI Hırlık l^h.ını No l() K.ulıkııvKuınhul d U N b ^ Y A Y I N I ARI A ^ (MfcRKEZ) Nuıuosmam)? C'ad Nu 4 t tigdlogluklunhul lıl S| ! 40 (XI ıl.ın 461 461 OUNLŞ C.A/.b I bSI (MbRKEZ) [uranlıSokak Nı> Jll Bcva/ıllslanbul lcl ^11 4(111(1 IIIHal (jUNlŞ<.A/blbSI HAKIKKOY BUROSU PI I ,ıı k.ısı. Kavalı Pasajı No l l ;Bakırkovlsıanbul Iel ^71 ^2 22 ' Sft | 1'ÎH2 ONOI R R b K L A M A S Ycnı (,cvrcyolu Andaç t^ham No 6 17 Mc(.ıdı>rko\İManhul Icl 172 42 2124 2ANKARA GUNFŞ HA/ARI A M A A ^ Ru/garlı. (jayrel Sokak No 4 ÖZÜR 4 Şubat 1987 günlü yazımdaki Uzücü bir yanlışımı düzeltmek istiyorum. CHP eski milletvekillerinden avukat Cemal Reşit Eyüboğlu'nu, yitirdiğimiz aydınlar arasında anmışım... Sayın Eyüboğlundan özür diler, lcendisine uzun ve saglıklı bir yaşam dilerim. O.A. Kalılma bornıu'nu doldurunuz tlk taksıdını/ı ,ı>.ıgnhıkı oclcınc ycrlerınden birınc yatırını/. ilk taksıdı Hankaya yaıırdıysanız. Bankadan alacağını/ ınakbulu. Kalılmu bormu ılc birlikte. OXI ORD KAMPANYASI GUNLS PAZARLAMA A.Ş. llalıtdğaCıd Bırlık İ>hanı No: !6Kadıkoy/ISlANBl)l Adresınc ladclı laahhutlu olarak postalayınız. Katılma bormu vc ilk laksıı makbuzu mcrkezımı/c ula^lığında. kalılım ı^lcmlcrını/ lamamlannıii olacdk vc salı^ sozlcşmcM ılc ncrcklı cvrak adıcsını/c gondcrılcccklır Yeni OXEORI) KAIII M A K ) R M l YFN|OXFORI)R1SİMI I ANSİKIOPHJİKSOZI Uk TAMAMI IÜAY IAKSİT1 I lAMAMIPf ŞIN Adı Sııyadl Mcslejı Adrcı Kİ (I v) kalılma Tarıhl İlk TdkMl Yaıınlan Yer Kdinpaııyaınız 21()ı.ak I^H6 larıhlı T C Mcrkc? Bankdiı leblığı'ııc uygun olarak duzenlenmış olup. OUneş Pararlama A ^ ile urcttcı tırma Oıtnev Yayınlan A Ş 'nın kefalelı altındadır • Katılımııu/ soııucu sızc gondcrilccek meklup vc salış so/lc^mcsındc bclırtılcn ışlcm vc bclgeler tamamlanıp Mcrkc/ımi7C uld^lığınd.ı. IbSLİMAI HbMhN YAPILACAKTIR Teslınidt. Gunc^ Pazarlama A Ş laratından cvıııı/c yapılucak. lcslımal ıcın naklıye ucrclı alınmayacaktıı Ycnı Oxlord Rcsımlı Ansıklopcdık So/lugu. gormck vc ıncclemek ısieycıılcr, mcrkez vcvdhuıularınıı/a ha^vurabilirlcı Ulus/Ankara Icl. l()2()(l()'l(IHal 3 I/.MİR CiUNbŞ PAZARLAMA A.Ş Mursel Pa^a Bulvarı No 16 I l/mır Icl 2S 11 1(1/ 4Hal 4 AOANA AVI Ik lAkSIT MIKIAKI 71ıo<) rı lAksır SAYISI KIJV DAHİI TOPI A M H Y A I 7(10011 II 5 5«MTL • GUNLŞ PAZARLAMA A Ş C'cyhan Volu Uzerı 1 Kısım Adana lel 15 602 14 503 5PAM1 KBANKC.AR'jl KADIKÖY^lıBt.Sİ 21022(1 NoluHcsup 611 RKİVK VAKIFLAR BANkASI kAI)IKO\ Ş1BKSİ l(ll20Nolu Hesap NO I Paııuıkb.ıok \c\,ı I Vakıllar Hank.ısı nın Inılun ^ııhclcrındcn hıı hcsaplaıa cıkiiı.ıcağınız havalc ılc ilk lakMdını/ı \,ıl!i.ıbılıiMiıı/
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle