21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 HABERLERİN DEVAMI 9 KASIM 1987 DÜMYA'OA BUGÜN AmstenJam Amman Alina Baud* Barcekma Baset Belgral Berin Bonn Brüksel Budapeşte Cenevre Cezayir Odde Oubayi Franlcfurt Gırne Hetsinki Kahire Kopenhag Kuln B 12° B 24° A 15° A 25° B 23° B 11° B 12° B 15° B 13° B 12° B 12° B 10° Y 18° A 21° A 35° B 14° A 21° 8 13° A 28° B 14° B 13° A 20° Y 6° B 10° Y 20° B 16° 8 10° K 0° B 12° B 15° Y 10° 8 10° S 9° A 36° A 17° B 10° A 26° Şam A 28° lel Aviv B 17° lunus B 10° B 14° S 12° Vıyana Wasl»ngiDn B 12° Zunh S 11° Lenngrad Londra Madrid Mlano Montrea! Moskma Munrtı Ne* Ybrfc Oslo Paris Prag «yaO Roma Sotya HAVA DURUMU Geml Muttrtuju rx)«ı al'nan bipye gAm, yunluı taa» tasn*ıi. iç kesimkri s*ah saatMntm ittarcn yojlun sısiı geçerak. H * * , S I O W J & Artmaya dnam tdecak. BUZGAR: Güny vctaty&Henlen to« . ara a n orö kuvvette esecek. Dgnizlente günbaka « lodosDn 35 knctnde saane «21 dmiz ı m hsla tstctk. DENtZ: Mamura w Kmdere çok tulullu.feetadersfer az 6uU t ı geçaofc. Marmara'da sabah saattennde ss gânüecak. Daniz mutedil dalgılt dup, g6ıfit uaMOı»knı. fcbrnarrta âs » n d a 13 km. dotaymda oöcat Vtn GflB'nde haa parç * buUu geçaofc Rüçâr guney ve Baö yöntefden haM. ara sıra orta lonvefe esecek. Göl n u M İ daloaiı O(ÜS götus uskKı 10 km * > layında oiacak yagnuiu ortı Adana Adapazan Adıyamaıı Afyon Ajrı Anka.a Antakya Artatya Aıtvin TÜRKİYE'DE BUGÜN 7° Diyarbakır A y B 12° 6°Edi 6°Edirne 11" 6° Emncan 12° 2° Erzurum 3° 2° tstişehs 11° 2°Gaaantep 17° 7°Sresu(i 17° 6° Gumüşhane B 4°2° Hakkâri A 12° 4°|s<arta A 12° 2° isanfcul B 12° 4°izmır A 12° 5°Kars A 6°4° KasBmonu B 10° 2°Kayseft A 13° 2°KırWareii A 13° 7°Konya A 10° fKütahya A 14° 4°Matatya 8 12° 0°Manisa 12° 2°K.Maraş 9° 5° Mereın 1° 16°Mu4la 10° 2" Muş 14° 0°!*9de 15° 7°0nJu 8°1° Rize 10° 2° Santsun 14°4°Smt 13° 7°Sinop 16° 4°S<vas 11°8° Tekirtağ 8°2° Tratron 11° 6° TunceS 10° O°Uşak 13° 3° Van 10° O°VteQat 13° 3° Zongutok B B A A B S B B 8 B B B A B E S B S B 16° 4° 14° 0° 18° 8° 16° 4° 10° 4° 11° 1° 16° 8° 18° 9° 18" 8° 16° 2° 18° 4° W°2° 14° 5° 15° 8° 10° 4° 12° 0° 10°1° 10°6° 14° 7° POLTTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Çankaya'nın Şanlı Kartalı Eskiden bu tepe için, "Kâbe Arabın olsun I Çankaya bize yeter" ya da "Bu hıyabân ebediyet yoludur / Gider Allah'a kadar burdan ucu" diye dizeler yazarlardı. Atatürk, buraya ilk geldiğinde, Keçiören yolu üstündeki "Ziraat Okulu"nda kalmıştı. İstasyondaki yapıda, Etlik PaJas'ta kalışı daha sonradır. Atatürk'e oturması için en uygun yer olarak Çankaya bulunmuştur. Çankaya adının Çankayası'ndan geldiği söylenir. Burada bir Ermeni kilisesi varmış, kilisenin de bir çanı. Çan durmadan çalarmış. Ankaralılar Çankayası demişler. Çankaya, her şeyden önce, sofraları ile ünlüdür. Bu sofraları çağrılamayanlar kınarlar, çağrılanlar ise övgü ile anarlar. Bir haber gelir, "Akşama Gazi sofrada bekliyor." Dünyalar çağrılanın olur. Karaoglan'daki eğlenti yerlerinden birinin manyetolu telefonu çalar, bütün kulaklar kiriştedir: "Gazi hazreOeri sofraya tesrifinizi bekliyor" Çağrılmayanlar gidenin ardından konuşurtan "Dalkavuk, ne olacak!" Çankaya'yı en iyi yazanlardan biri de Falih Rıfkı Atay'dır. "Çankaya" adlı bir kitabı iki cildi bulur. Her yanıyla bu sofraları yazabilmiş midir? Atatürk'ün Nöbet Defteri adlı kitabı kanştırdığınızda sofrada en çok bulunanlardan biridir. Atatürk için Ölümünden sonra da bunca kitap, yazı, makale yazdığına göre, en çok sevenlerden biri olmalıdır. Atatürkçülüğün sömürücüleri, Falih Rıfkı Atay'dan bile kuşkuya düşmüşlerdir. Şöyle anlatır: "... ulüm yıldönümlerinden birinde, Atatürk'ün hastalıkları üzerine eski sağlık müsteşarlarından rahmetli Doktor Asım'ın birkaç yazısını gazetemize almıştık. Yazılardan birinde, Atatürk, vaktiyle geçirdiği hastalıkları Doktor Asım'a hikâye eder. Bunlann arasında belsoğukluğu da vardır. Birkaç gün sonra savcılıktan bir davet aldık. Boyle bir hastalıktan söz etmekle Atatürk'e saygısızlık göstermiş olduğumuzdan kovuşturmaya uğruyorduk. Mahkemeye gitmekten kendimizi zor kurtardık." Atatürk'ün kimliğini belirleyen tek kitap, hiç kuşkusuz Büyük Nutuk'tur. Atatürk'ten sonra Çankaya'da oturanların sayısı bellidir. Ne denli Atatürkçüdürler, ne denli değildirler tarih yazacaktır. Saygınlığı olan Çankaya, kimileri yüzünden zaman zaman türlü eleştirilere de uğramıştır. ".. 12 Eylül'ün üzerinden galiba birkaç ay geçmişti... Süleyman Demirel'in Güniz sokağındaki evinde sohbet ediyorduk." "Günün birinde diyor Vfe/ç/n Doğan, Orgeneral Evren Cumhurbaşkanı olur, siz de yeniden siyaset yapma fırsatını bulursanız tavnnız ne olur? Türkiye'de oiayiar hızla gelişiyor. Evren Cumhurbaşkanı, siz başbakan adayı olarak Çankaya'ya çıkmak zorunda kalırsanız ne yaparsınız?" Demirel, oturduğu kottuktan ok gibi fırlryor, pencerenin önüne geliyor, derin bir soluk alıyor. "Çankaya'ya çıkacağıma dağa çıkarım daha iyi..." Bir siyasal davranıştır. Dağa çıkanları kınamamak gerekir. Bayar da Demirci Efe ile dağa çıkmış, sonra ovaya inmemiş miydi? Dağa çıkan gençleri "şaki" diye kınamamış mıydı? Demirel dağa çıkamamıştır Siyasetten ırak durduğu yedi yıl boyunca da Çankaya dememek için hep, "864 rakımlı tepe" demiştir. Çankaya'nın rakımı 864'tür Ya şimdi? Evren, 12 Eylül'de, hükümeti devirdiğinde, anayasayı iptal ettiğinde, Meclisi dağrttığında hiçbir zaman cumhurbaşkanı olacağını söylememişti, ama oldu. Çankaya'ya sataşmak tekin değildir. İsmet Paşa, değişmez sanılan bir başbakan iken, günün birinde Çankaya akşamlarını göstererek, "Artık sofralardan hükümetyönetiliyor!.." dememiş miydi? Bunu dedikten sonra da yıllarca başbakanlıktan ve sofradan uzak kalmamış mıydı? Kişiler Çankaya'dan uzaklaştıkça Atatürkçülükten de uzaklaşıyorlar. Atatürkçülük, giyim kuşam değildir. Golf pantolon giyip, başa bir kasket oturtmak, frak, smokin, jaketatayla görünmek, baston taşımak hiç değildir. Şairler, Çankaya'nın şanlı kartalı için boşuna şiirler yazmamışlar! A aç* B buMkı K ört S ss» Y yaflmurtu Perestroika... yönelmektedir; sanat ve kültür yaşamında yaratıcılığı olumsuz yönde etkileyen, kimi zaman yok edebilen bürokrasıyi azaltabileceVe Gorbaçov, Boişesrik İhtilali'nin 70. yıkJöğinin işaretlerini vermektedir. nümünde yeni bir "devrinfe yönelmiş ve adtEkonomide merkezi pianlama anlayişında, nı "kurşunsuz devrim" koymuştur. fiyat sisteminde radikal değişimleri gerçekNe yapmak isiiyor Sovyet lideri? leştirmek çabasındadır. Ülkesinin geçmişine Bugünlerde Türkiye dahil birçok ulkede yadaha değişik bir gözte baktığı, Sovyet Komüyıma giren "Perestroika" (yentden yaplanma, nist Partisi'nin tarihini yentden yazacağı kedeğişim) adlı kitabının girişinde bu soruyu sin gibklir. Bu çerçevede, 1988'de 20. yılı şöyte yanıtlıyor: anılacak olan Sovyetlerin Çekoslovakya iş"Sovyeder Biriiği, gerçekten dmmatik bir galinin bile eleştirel bir açtdan ele alınacadönem geçiriyor. ParHmiz, 1980'lerin ortasınğına ilışkin belirtiter vardır. dan beri geiişen durumun eleştiret bir tahlilini yaptı ve ülkenin sosyal ve ekonomik Bütün bu nedenlerie, günün birinde Gorilertemesini ve yaşamın butun alanlannın yebaçov, "Sovyet DubçekT olabilir mi? nilenmesini htzlandırma politikası olan perestBu soru ortaya atılıyor; çünkü Gorbaçov1 roika (veya değişim) politikasını oluşturdu. un yaptıklarına ve yapmak istediklerine karSovyet halkı, bu politikayı hem anladı ve hem şı içte anlamlı bir direnişin varlığı de benimsedi. Perestroika butun toptumu bilinmektedir. canlandırdı. Doğrudur, ülkemiz çok buyük, birGorbaçov dönemine ilişkin bir başka yakçok sonın birikti ve bunlan çözümlemek kolaşım ise, Balının muhafazakâr çevrelerinde lay olmayacak, fakat değişim basladı ve tartışılıyor. Buna göre, Batı'nın Sovyet lideritoplum artık geriye dönemez. nin işini kolaytaştırması, son tahlilde "bindiTabii Perestroika geniş ölçude, son yttlar ği dalı kesmesi" olacaktır. Bu görüşü da üikemizde işlerin gidişine karşı duyduğusavunanlann bir böiümü, Gorbaçov'un kenmuz hoşnutsuzluk sonucv o/uştu. Fakat daha di başına bırakılmasının daha doğru olacabuyük bir ölçude, sosyalizmin olanaklarının ğına inanıyor; bir böiümü de, işbirliğinin yeteri kadar kullanılmadığının bilinci ile yola sınırlannın akıllıca belirienip, özellikle dış poçıkıldı." (Güneş, 5.11.1987, s.7) litikada Moskova'dan ödünler alınmasının da"Perestroika" gibi, "glasnosf (açıklık) ve ha doğru bir politika olacağını söylüyor. "demokratikleşme" de bu dönemin en gözBatı'nın liberal çevrelerinde ise daha farkde stoganlandır Bunlan bayraklaştıran Mihail lı bir hava esmektedir. Gorbaçov'un niyeti, hiç Gorbaçov'un temel hedefi, Sovyetler Biriiği'ni şüphesiz, tek parti diktatörlüğüne dayanan kendi deyişiyte, "gerçek bir super devlet'e dösosyalist sistemi yıkmak değildir. Ancak Banüşturmektir. Çünkü Sovyet lideri, ülkesinin tı'nın çoğulcu ve demokratik sistemine tamaözellikle ekonomik gelişmişlik ve teknoloji men aykırı olan bu sistem içinde bir açısından Amerika'nın gerisinde olduğunun "yumuşama"nın yaşanması, ekonomik ve bilincindedir. Muazzam ordusu ve nükleer teknolojik alanda atılım yapılması, refahın argücüyle askeri bakımdan hiç kuşkusuz bir tıp yaygınlaşması, toplumun daha da mo"super devlef olan ülkesini ekonomkJe ve dernleşmesi, iki sistem arasındaki yarışın, teknolojtde de Amerika'yla boy ölçüşecek bir Doğu ile Batı arasındaki ilişkilerin daha bagüce kavuşturmayı amaçlamaktadır. rışçıl bir niteliğe kavuşmasına katkıda buluBu nedenledir ki Gorbaçov, dış politikada nacaktır. Batıdaki liberal çevrelerde gecerli "sorunsuz" bir dönem istemekfedir. Zira böybir başka bakış açısı da böyle özetlenebilir. lece erterjisini, kaynaklannı büyük ölçude içe Sovyet lideri Gorbaçov, ülkesinde yeni bir dönük olarak seferber edebilecektir. dönemin kapısını aralamıştır; bu dönemin ülBasite indirgendiğinde, Gorbaçov politikakesinin tarihinde kendi adıyla anılacağı şimlarının özünün bu olduğu söylenebilir. diden öngörülebilir. Mihail Gorbaçov, aynı zamanda hantal Ancak DoğuBatı ilişkilerinde adını nasıl Sovyet bürokrasisini sarsma çabasında göyazdıracaktır? Yeni bir "detant" (yumuşama) züküyor. Entelektüel yaşama yonelik, parti ile sürecinin mimarlarından biri olabilecek mibürokrasiden kaynaklanan baskıları hafifletdir Mihail Gorbaçov? meye, sistem içindeki muhalefet odaklarına Bu sorunun karşılığı henüz açıktır. karşı daha hoşgörülü bir hava oluşturmaya (Baftamft 1. Sayfada) ABDYmıan üs pazarlığı yor muyuz? Hayır, çünkü Kongre (Baştarafi 1. Sayfada) tan'ın iisler anlaşmasında böyle bir buna izin vermiyor. Ama lopragınparagraf elde etmeye çabşmasuun za da faal üssümüz buiunup da iliskiman kaybından başka bir şeye lerimizin kötii olduğu bir ülke yok." yaramayacagını" kaydetti ve "ABD'nin gerek kapalı kapüar ar Üsler 1988 sonunda dında, gerekse kamnoyu önünde sökülür mü? Türkiye') i rahatsız edecek bir taahYunanistan'daki Panhellenik Soshü'de girmeyecegi" konusunda gü yalist (PASOK) hükümet I983'te vence verdi. Söz konusu Dışişleri yet ABD'yle imzaiadığı SEIA anlaşmakilisi, Yunanistan'ın Türk tehdidi id sında Yunanistan'da bulundurulan diasını ancak "ABD'yi Türkiye'ye dört büyük ABD üssü ve 17 askeri karşı çok güç dummda bırakmaya tesisin I988'in aralık ayı sonunda facak ve ABD'yi taciz etmeyecek bir aliyetlerini sona erdirmeleri ve ülkeforrnülle" getirmesinin beklendiğini den uzaklaştınlmalanni öngören bir kaydetti. madde getirmişti. Bu maddenin iki Yunanistan, üsler pazarlığı adı da özelliği bulunuyor: Her iki dilde de verilen SE1A görüşmelerinin bir ön yayınlanan SEIA anlaşmasının Yucekinde de bu yöntemi izlemiş, Tür nanca metninde "ABD iisieri 1988'in kiye'ye doğrudan ve dolayiı bir atıfta sonunda faaliyetlerini sona bulunulmasının TürkABD ilişkile erdirecektir" denilirken, tngilizce metinde, "ABD usleri 1988'in sori açısından yaratacağı sorunlardan nunda çalışmalannı durdurabilir" kaçınmak isteyen VV'ashington'u farklı bir zaman ve zeminde "Ege' ifadesi yer aldı. Bunun bir çeviri hade çatışmaya izin verilmeyeceği" ko tası olmadıgı daha sonra anlaşıldı. nusunda açıklama yapmaya ikna et Yunan Başbakanı Andreas Papandmişti. Nitekim daha sonra yapılan reu geçen yıl yaptığı konuşmalarda bir açıklama ile ABD Ege'de iki ül ABD üslerinin 1983 anlaşması gerekenin çatışmasına izin vermeyeceği ğince, 1988'in aralık ayından baslayarak 17 aylık bir sürede ülkeden ni vurguladı. Böylece Yunanistan tatmin ediürken, Türkiye de gücen uzaklaşlırılacağını her fırsatta yinedirilmedi. Washington yeni üsler pa liyordu. Ancak 1987 başlannda parzarlığında da Yunanistan'ın bu for lamentonun gündemine getirilen bu mülasyona benzer bir yaklaşımla or konuyla ilgili konuşurken, "180 derecelik bir dönüş yaparak" üsler antaya çıkmasıru bekliyor. Aynı yetkili, son Ege krizinde Washington'un iki laşmasının "eğer ABD isterse" rnüzakere masasına getirilebileceğini komşu başkent arasında "kırmızı hal" adı verilen, hattı sürekli açık bir açıkladı. telefon sistemi kurmak önerisini de Papandreu, tutum değişikliğine "ABD'nin iki ülke arasındaki soru gerekçe olarak da Yunanistan'ın ulunun çözülmesi doğrultusundaki sa sal çıkarlanm gösterdi. Yunanistan mimi duygulannın göslergesi" ola Başbakanı böylece TürkYunan ilişrak niteliyor. kilerıyle bağlantılı olarak "Ege ve Kıbns" konulannda ABD'nin Türöte yandan ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Edward Derwinski, on kiye'ye baskı yapması ya da ABD'ceki gün Dışişleri Bakanlığı'nda ya nin Yunan ulusal çıkarlanna katkıpılan brifing sırasında bir Yunan ga da bulunacak karşılıklan vermesi duzetesinin üsler pazarlığına ilişkin so rumunda Usler anlaşmasının "yinelenebilecegini" dile gerirmiş oluyordu. nısuna şu yanıtı verdi: Papandreu, bunun dışında hükü"Ben bir zamanlar Kongre üyesi metinin istemleri ABD tarafından olduğum için büiyonım. Yardım yakabul edilse dahi, üslerin Yunanissasının seçmeni yoktur, diye bir detan'daki varlıklannı sürdürmeleri yim var. Bu yüzden dıs politika fonkonusunu, müzakerelerin sonunda lan öflcelik listesinin altındadır. Ama anlaşma imzalanmadan önce halkolopragında üssümüz bulunan tum ülyuna sunacağını da açıkladı. Ancak kelerle ilişkilerimiz çok iyi. Peki bu ülkelerin ihtiyaclarını karşılayabili ABD'nin Yunan istenılerini kabul etmemesi durumunda ise, halk oylamasına gerek kalmadan üslerin 1983 anlaşması gereğince 1988 sonunda faaliyetlerine son verileceği ve yeni bir SEIA anlaşması imzalanmayacağı mesajını verdi. Yunanistan Dışişleri Bakanı Karolos Papulyas, Atina'daki ABD Büyükelçiliği'nde başlayacak görüşmeİerin, iki tarafın da isteklerinden ödün vermeye yanaşmaması nedeniyle "çetin" geçeceğini söylüyor. Bu arada ilginç bir nokta Yunanistan'da Komünist Parti dışında hiçbir partinin üslerin Yunanistan'daki faaliyetlerine son verilmesini istememeleri. Papandreu (Baştarafi 1. Sayfada) konusunda iyimser olmadığını söyledi. Papandreu, lideri olduğu iktidardaki PASOK Partisi'nin Merkez Komitesi'nde yaptığı konuşmada, Başbakan Özal ile Ege Kıta Sahanlığı sorununa çözüm bulunabilmesi amacıyla Lahey Adalet Divanı'na gidilmesi için uzun süredir mesaj alışverişi yaptığını, ancak bu mesajlann imzasız oldudunu, dolayısıyia kimseye resmi bir yükümlülük getirmediğini belirtti. Papandreu, "Ege için bir anlaşma konusunda iyimser değilim. Lahey Adalet Divanı'na gidebiliriz. Ancak şunu tekrar etmek isterim ki, iyimser degüim" dedi. Papandreu, iyimser olmayışının nedenlerinin Türkiye'nin ileri sürdüğu koşullardan kaynaklandığmı iddia ederek, "Türkiye'nin istediği ve ısrar ettiği diyalog, Yunanistan için egemenlik haklannın müzakere edilmesi demektir. Bizim için ne alıyorum, ne veriyorum konusu yoktur. Oysa Türkiye'nin istediği sadece vermemizdir. Yani böyle bir diyalog, aslında m o n o I o g tur" şeklinde konuştu. Yunanistan'ın Türkiye ile olan sorunlannı NATO ve AT'nin anlamak istememesinden üzüntü duyduğunu da kaydeden Papandreu, "Türkiye I e a I i k e siniıT'kolay biteceği sanıİan, ancak bir türlü bitmeyen bir kâbus olduğu nu söyledi. Her sözüne cevap vermem (Baştarafi 1. Sayfada) nımıza gdecekler" diye konuştu. "Sanayinin agası" pankartıyla karşılanan Özal, Türkiye'nin ancak istikrarla ilerleyebileceğini söyledi. Başbakan Özal, dün Istanbul'da başlattığı seçim şovunu Sakarya'da sürdürdü. Sabah yapılan Avrasya Maratonu'na katılan atletlerle sohbet eden özal, kendisinin de koşmasını isteyenlere, "Ben seçim yarışına kablıyorum" dedi. Istanbul'dan Adapazarı'na kadar yol boyunca toplanan vatandaşlann sevgi gösterisi yaptığı Özal, Adapazan girişinde milletvekilleri adayları tarafından karşılandı. Milletvekili adayları, dana kurban ettikten sonra, Petek otobüsünün önünden koşarak miting alanına girdiler. Gar Meydanı'nda fazla kalabalık olmayan dinleyicilere hitap eden Özal, Türkiye'yi otoyol ağlanyla öreceklerini belirterek, "Yaptığımız işleri görmeyenler var. fnşallah hepsi ıslah olacak, bizim yaaımıza gelecekler" dedi. İşsizliğe çözüm bulduklarını iddia eden Özal, 1980öncesinde dünya basınında Türkiye'nin sadece kötü olaylarla, cinayetlerle 3 f r aldığını öne sürerek, şöyle ?e dedi: "Şimdi bizim icraatlarımız dünya basınında öviilüyor. Bu bizim eserimizdir... Bu raemleketin insanlan, 1980 öncesi böliik bölük parcalanmıştı. ANAP modern Türkiye'nin parlisi olarak kunıldu. Şimdi karşımızda yine eskiler var. Onları sizler affettiniz. Çok az farkla 'evet' çıktı. Böylece onlann da balonu söndii. Hepsi ANAP'ın karşısında. Ne soylerlerse hiç cevap vermem. Benim işim szİerie, onlarla değil." Türkiye'ye iribar kazandırdıklannı yineleyen özal, 1980 öncesinde kredi aîabilmek için kapı kapı dolaşıldığını belirterek, "O zaman kimse Türkiye'ye yüz vermiyordu. İflas eden adama itibar edilmez. Bugünse çok değişti. Türkiye'ye kapılarını ardına kadar açıyorlar. Türkiye ile dost olmak istiyoriar" dedi. Muhalefetin Türkiye'yi anarşiye götürmeye gücünün yetmediğini, seçim propagandasında Demirerin, Ecevit'in, Erbakan'ın ve Türkeş'in TV'ye çıkacağını bildirerek, "Türkiye bir daha eski günlere dönmeyecektir. Size bunu temin ediyonım, garanti veriyornm" şeklinde konuştu. Hükümet istikrannın korunması gerektiği görüşünü tekrarlayan Özal, şöyle dedi: "Almanya ve Japonya'ya bakın. Burada uzun yıllar aynı hükümetler iktidardadır. ABD Dolan, mark ve yene nasıl seiam veriyor? Değer kaybediyor. Türkiye'yi bir daha koalisyonlara götürmeyin." Edirne Kırkpınar'ın SHP'U belediye başkanının ANAP'a girdiğini bildiren özal, daha sonra Anadolu Otoyolu Kazancı Gümüşova bölümünün temelini attı. Törende Erkan Ocaklı ile Arif Şentürk konser vardı. Bazı gazetelerin poşete girmesi gerekir kişiler varmış, ama onlara para ödenirmiş. Biz şimdi resmi bilirkişiyiz. okuldaki bijoloji titapbtnnda insan Bunun için para da almıyoruz. Dadan da soz edilirdi" diye konuştu. ha ucuza geliyor, devletten yana . Görev süresi bir yü sonra sona ere oluyor. |cek olan Prof. Dr. Rüçhan Arık, Yani, maliyel mi doşürölmek ıCumhuriyet'in sorulanna şu yanıtistendi? îlan verdi: ARIK Hayır bunu demek iste; "Muar Yasası'uıı miman" medim. Devletin bunu düsündüğüAtt Aksa, "Bu yasa ve kurulun sonü sanmıyorum. Bilirkişi eskiden bir nınlan çözmede yeiersiz kaldıgını" kişiydi, şimdi farklı kurumlardan büdirdi. Kurul, gerçekten göreviyle üyeler var. Bunlarda daha geniş, obilgili konularda yeiersiz mi? ; ARIK Biz yasa çerçevesinde ça jektif karar alma durumu var. Küçükler Haydar Dümen'in kitabını .lıjan bir kuruluz. Yasa bize ne gibi ;yetkiler verdiyse, onu yerine getiri okumaz demeyin. 1718 yaş az yaş değildir. Çocuklanmız daha gelişmiş lyonız. "Biz yasa çıkardık ama banbir biçimde ortaya çıkıyor. Haydar ;Ur önJeyemedi" denmemeli. BLzim • iki görevimiz var. Birincisi 18 yaşın Dümen'in bazı kitaplan cinsel eğitim yönünden büyüklerce görülebilir, |dan küçüklere zararlı yayınları poama bazılan küçükleri tahrik edici. <şete koymak. Bu demektir ki küçükMuhakkak eksiklik var, ama bir kuıler bunu okuyamaz. Ama büyükler l için bir şey söyleyemeyiz. Ikincısi, bir rula da bu kadar yüklenilemez. Madem ki TCK var. Bunun düşünülme,aydan fazla süreli yayınlar için bilirsi gerekir. Bizim aldığımız kararlar 'kişilik görevimiz. Gazeteler bizim için yargıdan henüz bir karar çıkmagündemimize girmiyor. Yalnız, savcüık bize görüş bildırmemiz için gön dı. SÜzin gördüğunüz o şeyler bize geliyor, biz görüşümüzü bildiriyoruz, derirse, giriyor. Biz görüşümüzü bilama henüz bir karar çıkmadı. Bizim diriyonız. Sonra karan yargı veriyör. muzır dediklerimiz de var, demedikBizim göriişümüzu beğenir ya da belerimiz de var. Demediklerimiz üzeğenmez o bizim dışımızda bir konu. rinde dunılmuyor. Her şeye muzır Poşete koyduklanmız için de yargıdiyemezsiniz ki. Bir hukuk kitabı da ya itiraz edüebilir. Bu konular yargeliyor bize, ona nasıl muzır diyebigııun görevine giriyor. lirsiniz. Yasa, 18 yasından küçükleri korumayı amaçiıyor. Ama gazeteler, Hukuk kitabıda mı geliyor? bazı dergiler yine aynı yayınlanna ARIK Bize bütün kitaplar gedevam ediyor. Ama çok muzır yerliyor. Bunlara bakılıyor ve kütüphalerine kiiçük bir bant koyuyorlar. Bu ne oluşturuluyor. Bunu kanun yapıbant mı küçükleri koruyor? O zaman cılanrun düşünmesi gerekirdi. Bir yasada bir eksiklik mi var? kuruldan bütün bunlann hepsi bekARIK Bilemiyorura. Bu iş bir lenemez ki. Biz yasa çerçevesinde göbantla bitti diyemeyiz. Bu renkli garev yapıyoruz. Gerisi yargı organızetelerimiz dünyanın hiçbir yerinde nın işidir. Bunu vatandaş bilmez, yok. Bu yayınlar, birçok şeyi renci ama belii makamlar bilir. Örneğin de ediyor. Sadece küçüklerimizi demahkemeler. Bunu görmemek, işletğil, annelerimizden kız kardeşlerimimemek de doğru değildir. ze, genç kızlanmızdan öğrencilerimi Eleştirilere katüıyor musıınuz? ze kadar. Bu konuda, Türk Ceza YaARIK Ben de kaygımı iletiyosası'nın maddeleri var. Yargırun bu konuda bir karar vermesi gerekir. rum. Katılmadığım bir nokta var. Bu, bizim görevimiz değil. Porno Bazı gazeteler biraz derlendi, toparfümler var; korkunç. Mahkemeler en landı kanısındayız biz. Bazı dergiler çok onlar için karar veriyor. gibi bu gazeteleri de her çocuk aJmaz diye düşünürsek, bu gazetelerin de Yüz kızarUn bazı fotoğraflao dergiler gibi poşete sokulması genn yayımı süriijor. rekir diye düşünülebilir. ARIK Mayolu resimde muzır ya da müstehcen yan yok. Ama su Bunu nasıl yapacaksınız? nuluşu önemli. Tahrik edici öğe olARIK Evet bunlar sokulamaz. maması gerekir. Söylediğim gibi Ama başka bir formUl bulunabilir. bunlar doğrudan bizim görevimize Buna kanun koyucunun karar vergirmiyor, bize gelirlerse görilş bildimesi gerekir. Bunlar zor işler. Bu gariyoruz. Başka bir şey yapamıyoruz. zeteleri okuyanlara, alanlara sinirleYalnız bu kurulla Türkiye, bu gazenen vatandaşlan gördüm. Ama günteler düzelmez ki. lük bir gazeteyi nasıl poşete sokacak Kumlunuz en çok bilimsel kisınız, zaten bu poşetle halledilebiletaplar için karar verdi. İmha kararcek bir şey değil. Bir eğitim sorunu. lan çıktı. Küçük birçocugun bu ki Bir aydının çocuğuna "Şunu oku, taplan okuması düşük bir olasılık debunu okuma" demesi söz konusu |il mi? Yasanın amacından uzakladeğil. Benim de çocuğum var, ben bu şılmıyor mu böylece? yönde onun için hiç bir kaygı duyARIK Yasada boşluk bu tabii. madım. Onunla açık olarak her şeyi Eksiklik var. Ama bu yasaya kondukonuştuk. O seçimini yaptı. Ama biğu zaman da baskı olarak nitezim insammız çok çeşitli. Cinsel eğileniyor. timin anlatılmadığı, bilinmediği or O zaman, sizin göreviniz bilimta hallilerimiz var. Kırsal kesimde sei kitaplar için karar vermek, digerdurum daha farklı. 18 yasından kü!eri için böyle bir şey yok gibi bir duçükler bu yayınlan göre göre büyürram ortaya çıkıyor. lerse rahatsızlık olur. ARIK TCK'daki mevcut hü ToplumsaJ bir patlama mı? kümler işletilse, bize bir iş kalmayacak belki de. Bu kurulla bütün bunARIK Sıkıntı olur. Bu esrar gilan düzeltemezsiniz. Kurul da bütün bi bir şey, o porno fılmler dehşet şeybunlara bakamaz. Eskiden de bilirler. Türkiye'nin her yerinden geliyor (Baştarafi 1. Sayfada) bunlar, inanılır gibi değil. Çözüm, okullarda eğitim verilmesi mi? ARIK Bu eğitimin nasıl olacağı, sınırlarının ne olacağı konusu üzerinde önemle durulması gerekir. Bir biyoloji dersinde çiçeğin, hayvanın nasıl ürediği anlatılıyorsa, bir insanın uremesi de anlatılabüir. Ama bu, çok dikkatli olarak çözümlenmeli. Bir yandan cinsel eğitim verilirken, bir yandan da tahrik edici unsurlara da dikkat edilmeli. Munrbk sıaın aşılmamalı yani. ARIK Olmaması gerekir tabii. Çocuk eğnildikçe, kendi ve karşı cinsin vücudunu tanıdıkça bunu doğal olarak kabul edip, çiçeklerdeki, hayvanlardaki gibi normal bir gelişme olacağını düşünmesi gerekir. Bu eğitimi vermek doğru olur gibi geliyor bana. Bir cinsel kitabı "tsıe cinsel eğitim budur" diye koymak ne derece doğru olur ben, bilemiyorum. Yanlış ile doğruyu çok iyi dengelemek lazım. Eğer sınır aşılırsa, cinsel eğitim için getirilen bir ders kitabı da poşete girebilir mi diyorsunuz? ARIK Oyle bir şey demiyomm. O zaman ders kitabı niteliği kazanmaz. O konuda dikkatli olmak lazım. Çocuklanmıza kendi vücudunu, varuğını tanımasını sağlayacak bir eğitim ancak çok yönlü bir eğitimle mümkündür. Aydın insanlarm çocukları için bu sorunlar olmaz, onlar rahat yetişirler. Ama bunlan veremeyen ailelerin çocukları için de doğru dürüst bir eğitim getirilmesi gerekir. Ortaöğretimde bu yönde bir ders var, ama bunu ne kadar veriyorlar son zamanlarda bakmadım. Biyoloji dersi bu. Bizim öğrenciliğimiz zamanında insandan da söz edilirdi. Şimdi var mı yok mu bilemiyorum. CAOŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILIMAZ ŞtPAL " B e n d e n p r i m kesilmiyor" 1977 yılında ilkokul öğreünenliginden emekii oldum. 1981 vüından bu yana da özel bir okulda ögretmen olarak çahşıyonım. Gene egitim hizrrjerjni sürdüriiyonım. Hertaangi bir sosyal güvenlik kurumuna benden prim kesilmemektedir. Bu nedenle de mesleki kıdem almam ya da bunun emekliliğe yansıması da söz konusu olamıyor. Bu dunımda: 1) SSK'ya geçmiş yıllann primJerini de ödeyerek sonradan bunlan Emekii Sandıgı'na aktarabilir miyim? 2) Prim ödedigbn yıllar karsılıgı olarak, Emekii Sandıgı'nca derece ve kademe intibakım yapılır mı? 3) Geriye dognı prim ödemem olanaksız ise, sözünü ettigim hakkı alabilmem için bundan sonra SSK'ya prim ödemem olanakiı mı? BURSA YANIT 1) 11 Temmuz 1978'de yürürlüge giren 2167 sayılı yasa ile gerek kamu, gerekse özel kurum ve kuruluşlarda, "Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştınlanlar"dan yasa ile kurulu "sosyal güvenlik kurumlanndan raalullük veya emekii aylıgı almakta olanlar hakkında" Sosyal Sigortalar Yasası'nın malullük, yaşlıbk ve ölüm sigortası dalırun uygulanma>'acağı öngörülmüş ve ayrıca da "bu dunımda olanlardan kanunen sağlık yardımlanııa da müstahak bulunanlar hakkında hastalık sigortası hükümleri"nden de yararlanamayacakları vurgulanmıştır. Yasanın bu hükmü uyannca TC Emekii Sandığı'ndan malullük ya da emekii aylığı alanlardan prim kesümekteydi. Bu uygulama 3279 sayılı yasanın yürürlüge girdiği 6 Mayıs 1986'ya kadar sürmüştür. 3279 sayıh yasa ile bu kez yasa ile kurulu "sosyal güvenlik kurumlanndan malullük, yaşlılık aylığı almakta iken" Sosyal Sigortalar Yasası kapsamında ve sigortaL bir işte çalışanlann ücretlerinden % 6'sı sigortaü, WQ 18 de işveren payı olmak üzere % 24 orarunda Sosyal Güvenlik Destek Primi kesilmesi öngörülmüştür. Bu uygulama bugün için de geçerlidir. Yasaya göre "Sosyal Güvenlik Destek Prinü öderuniş süreler" sigortalılık süresinden sayılmamaktadır. Aynca bu sürelerin diğer sosyal güvenlik kuruluşlannda da geçersiz sayüacağı da hükme bağlanmıştır. TC Emekli Sandığı'ndan emekii aylığı almakta iken Sosyal Sigortalar Yasası kapsamında calıştığuuz süreleri Emekli Sandıgı'na aktarmanız olanaksızdır. 2) Bu sürelerin Emekli Sandıgı'nca derece ve intibak yönünden değerlendirilmesi göz önüne alınmaz. 3) Geriye dönük prim yatırmanız ise söz konusu değildir. Ancak, 6 Mayıs 1986'dan bu yana Sosyal Güvenlik Destek Primi odemek durumundasınız. Sosyal Güvenlik Destek Primi ödemek, yasal bir zorunluluktur. SORU: ÖzaPın lafma kanmayın (Baştarafi 1. Sayfada) leri söyleyenlere inanmaması lazım" dedi. Demirel dün partisinin genel merkezinde düzenlediği basm toplantısında, Başbakan Özal'a çeşitli eleştiriler yöneltti. Özal'ın "Türkiye istikbale emin adımlarla ilerliyor" sözleri Üzerinde duran Demirel, şöyle dedi: "Türkiye, Başbakanın dedigi gibi istikbale hangi emin adımlarla ilerliyor. Yakacak kömür yok. Ev kadını büyük sıkıntı içinde. Mutfak 10 ayda yüzde 60 arttı. Böyle bir ülkede insanlarm sefalet içinde olmadıklannı kimse söyleyemez. Bu sözlere inananlar aldanırlar, sonra dizlerini döveıier. Türkiye 172 ülke arasında arazi bakımından 36., nüfus bakımından 16., fert başına gayrisafi milli hasıla bakımından 70. Mesele Türkiye'yi 70. sıradan alıp, ilk 15'e getirmektir. Çağa ulaşmak için bunlan aşmak lazım. Bırakın çağ atlamayı... Türkiye'yi idare edenlerin inandırıctlığı yoktur. Türkiye'nin boş laflara kanmaması gerektiğini ifade ediyonım. Bugün gayret yoktur, gayretsizlik vardır." Türkiye'nin ANAP iktidan zamanında büyümediğini, aksine "büzüldüğünü" öne süren Demirel, "Bir memlekette milyonlan pahalıhğa ezdireceksiniz, 'işsizlik canımıza tak etti' diye hükümet başkanının karşısına insanlar çıkacak, yine de Türkiye'nin istikbale emin adımlaria gittiğini söyleyeceksiniz. Türk milletinin bu çeşit sözlere, bu çeşit sözleri söyleyenlere inanmaması lazımdır. Özal'a inanan sonradan dizini döver. Biz Türk vatandaşının aldatılmaması ve devleti ciddi bir müessese saymayanlann arkasına düşmemesi için uyarılanmızı yapıyoruz" dedi. Demirel, iktidar olduklan takdirde seçimin ertesi günü olan 30 kasımdan geçerli olmak üzere asgari ücreti 100 bin liraya çıkartacaklannı ve bunu vergi dışı bırakacaklannı açıkladı. Küçük çiftçilerin borçlarını bir defaya mahsus olmak üzere sileceklerini belirten Demirel, hükümetin köylüyü "soyduğunu" ve "soydurduğunu" öne sürdü. Demirel, partisinin liste ve aday tartışmasını bitirdiğini, 450 adayın bir kısmının önseçim, bir kısmının merkez yoklamasıyla listelere yerleştirildiğini söyledi. Geri kalan 21 adayın kendisi tarafından listelere konacağını belirten Demirel, "Şu andan itibaren DYP'nin tüm görevlileri işbaşında olacaktır. Arkadaşlarımız, milletten bizi iktidar yapmasını islemeye koşacaktır" dedi. DYP Genel Başkanı, bugün saat 10.00'da parti genel merkezinde basın oturumu düzenleyeceğini açıkladı. Oturumda yalmzca basın mensuplarının yönelteceği soruların yanıtlanacağı bi'.dirildi. 1727 yaşlannda bayanlar İngillere'de çocuğa bak, karşılığında İngilizce öğren. 158 53 42 İLAN KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞPNDAN I. Bakanlığımız Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü'nün merkez ve taşra teşkilatmın kütüphaneci ihtiyaanı karşılamak üzere aşağıda unvanı, sınıfı, derecesi ve sayısı yazılı boş kadrolara, karşılarında belirtilen nitelik ve şartlarla, 657 sayılı Devlet Memurlan Kanunu ve "İlk Defa Devlet Kamu Hizmeti ve Görevlerine Devlet Memunı olarak Atanacaklar İçin Mecburi Yeterlik ve Yarışma Sınavları Genel Yönetmeligi" hükümlerine göre sınavla kütüphaneci adayı alınacaktır. Kadro Unvanı Sınıfı DerecesiSayısı Aranan nitelikkr ve şartlar Kütüphaneci GİH 6, 7, 811 Üniversitelerin kütüphanecilik böiümü mezunu olmak. II. A) Genel Şartlar Başvuracak adaylartn 657 sayılı Devlet Memuru Kanunu'nun degişik 48'inci maddesindeki şartlan taşımalan, B) özel Şartlar: 1. Adaylann sınav tarihi itibariyle 35 yasından gün almamjş olmaları, 2. Erkek adaylann muvazzaf askerlik görevlerini yapmış veya ertelenmiş olmalan, gerekmektedir. III. Başvuru ve Sınav A) Sınava girecek adaylann, 24 Kasım 1987 günü mesai saati bitimine kadar, Bakanlığımız Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü'ne (Mithatpaşa Cad. No: 33 Ankara) başvurarak kurumca verilecek iş talep formunu noksansız ve gerçeğe uygun olarak doldurup, sınav giriş belgesi almaları gerekmektedir. B) Smavlar yazılı ve mülâkat olmak üzere iki safhada yapılacaktır. Yazılı sınav 26 Kasım 1987 günü Ankara Adnan ötüken ll Halk Kütüphanesi'nde (Kumrular Sokak, Kızılay) saat 09.30'da başlayacaktır. Yazılı sınavı kazananların mülakat tarihi ve saati sınav yerinde ayrıca bildirilecektir. Duyurulur. Basın: 33712 DGM yargıcı j (Baştarafi 1. Sayfada) Özdemir'in "Biz işkenceyi kanıllıyoruz" sözleri üzerine, "Biz raponı biliyonız. İşkence ayn bir davadır. Bunu, bizim davamıza alel etmeyin" diye konuştu. Özdemir'in raporunda, "Gördügti müessir fiîlden dolayı olay tarihinden itibaren iiç gün mutat iştigaline engel teşkil ettiği" belirtiliyor. Samanpazan'ndaki bir inşaata yasaklarla ilgili referandumu protesto amacıyla DevYol pankartı astıklan öne sürülen Nihal Soziidiri ile Ayhan bhan'ı emniyette "Kesinlikle leşhis ettigini" belirten tanık Şenol Kandemir duruşmada ise tanı lersini söyledi. Kandemir, "Ben emniyelte pankartı astıktan sonra kaçanların kesinlikle Mhal Sözüdiri ve AyliBn tlhın olduklannı söyleraedira. Ayhan tlhan için sadece boy itibanyla benziyor dedim" diye konuştu. Kandemir, pankartı astıktan sonra kaçan kızın Nihal Sözüdiri'den daha uzun boylu olduğunu da söyledi. Pankart davasında aynca, bir DevYol'cuyla bir DevSol'cunun biraraya gelip ortak olarak DevYol pankartı astıkları şeklinde bir iddia da ortaya atıldı. Davarun iddianamesinde ortaya çıkan bu durum, duruşmada da gündeme gelince, Ekrem Çelenk sanık Ayhan llhan'a önce "Sen DevYol'cu musun?" diye sordu. tlhan "tddianameye göre ben DevSol'cu görünüyonım" diyeyanıt verdi. Çelenk bunun üzerine "İkisi de aynı eyleıtıleri biıiikte yapmıyor mu?" deyince de, tlhan, "Ben bilemem efendim, basından okudugmı kadarıylaayrıörgüüer" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle