13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 HABERLER 4 OCAK 1987 Türkiye'nin rejim meselesi var YALÇ1N DOĞAN ANKARA Süleyman Dtmiret ile yenı bir yılm başında demokrasi, siyaset üzerine bir sohbet yaptık. Gerçi bu konularda Demirel çok sık duşüncelerıni açıkladı. Bununla birlikte, yapuğı açıklamalarda "*kl« ek soru getiren öğeler" bulunduğu, çeşitli çevrelerde tartışılır oldu. Biz de bunun üzerine kendisine başvurduk. Demirel ile söyleşimiz aynen şöyle: Sayın Süleyman Demirel, siz 6 yılı aşkın bir suredir demokrasinin işlemedigini belirtiyorsunuz. Sizce bugün demokrasinin işlemesi için sadece anayasamn gecici 4. maddesinin degiştirilmesi mi gerek, yoksa sizin demokrasi anlaytşınız anayasamn geçici 4. maddesinin degiştirilmesi dışında başka hangi noktalara uzanıyor? DEMİREL Ben anayasamn geçici 4. maddesi kaldırılsın demiyorum. Bu madde Türkiye'ye lazımsa diyorum, bin sene kalsın diyorum. Beni doğru anlamak lazım. Çünku sanki anayasamn geçici 4. maddesi sadece beni alakadar ediyormuş, ben de sadece bunun peşındeymişim, başka bir şeyin peşinde değilmışim gibi bir göruntu fevkalade yanlış bir görüntü. Esasen bazı kımseler bu göruntüyu vermeye heveslidir. Ben hur ve demokrat bir Türkiye istıyorum. Bu nasıl olacak? DEMİREL Hur ve demokrat Türkiye. Herhalde bu demokrasiyi biz icat etmediğimize göre, bunun kaideleri var. Demokrasi, cumhuriyet, hürriyet kelimelerini insanlık uzun zamandan bu yana tanıyor. Bunlann ülkeden ulkeye değışen şekillen de yoktur, benim kanaatime göre. 'Ben demokralım' diyorum, 'Hiir ve demokrat bir Türkiye istiyonım' diyorum. Bu nasıl olacak sorunuzun cevabı şudur: Hem hur olacak, adalet olacak, eşitlik olacak ve ulkeyi idare edenler bu etkiyi mületin hür iradesinden alacaklar. Vani ustun irade millet ıradesı olacak. Üstün iradenin serbest bir ortamda tecelli etmesı sağlanacak. Bu yapılabilirse, bunun neticeleri konuşan bir Türkiye'dır. Herkesin istediği işi yaptığı, istediği yere gittiği ve istediği şeyi söylediğı, istediği şekilde inandığı bir Turkiye'dir. Bu, suç ve cezanın bagunsız mahkemeler ve bağımsız hâkimler tarafından tayin edildiği bir Turkiye'dir. Burada da kalmaz; hür parlamentosu, hür seçimi, hür basını ve hür adalet mekanizması olan bir Türkiye'dir. Yani şimdi bu saydıgınız unsurlann; hür basının, hür seçimin bagımsi2 yargının bulunmadıgını mı sbylıiyorsunnz? DEMİREL Hayır onu da söylemiyorum, söylediğim şey şudur: Hür ve demokrat Türkiye dediğimde, bunun kökünde millet iradesi üstünlüğü vardır. Şayet kökünde millet iradesi, üstünlüğü yoksa o ülkedc ne hür basından, ne hür sendikal haklardan, ne hür adaletten, ne de hür ilim müesseselerinden bahsedilemez. Millet iradesiniD olmadıgını mı söjluyorsunuz? DEMİREL Oraya geleceğim. Şimdi ben siyah beyaz sentezi içinde değilim. Beni doğru anlamak lazım. Ben bir prizmanın çeşitli yüzlerine birden bakıyorum. aslında benim olması lazım dediğim şeylerden bazılannın bulunması önemüdir. Ama mesela bunlardan birçoğu bulunsa da bir tanesi Süleyman DemireFle demokrasi, siyaset ve laiklik üzerine söyleşi: Haliç'te yıkım sürüyor Tstanbul Haber Servisi Unkapam eski Kuru Gıdactlar  Sitesi'nde geçen perşembe günü başlatılan yıkımlar sürüyor. Haliç düzenleme çalışmalan çerçevesinde geçen yıl boşaltılan sitede işyeri bulunanlar Rami'ye taşınmışlardı. tstanbul Anakent Belediyesi zabıta ekiplerince gerçeklestirilen yıkımlarda 72 işyerinin tapusunun mahkeme karanyla belediyeye tescil edildiği kaydedildi. Anakent Belediyesi Zabıta Müdürü Ismet Silahçılar, perşembe gününden bu yana gerçeklestirilen yıkımlarda, yıkılan yerlerin sayısınm 20'yi bulduğunu ve ay sonuna değin tüm yıkım işleminin tamamlanacağını bildirdi. 298 işyerinin bulunduğu site, yaklaşık 5 bin metre karelik bir alanı kapsıyor. Şimdi park olan eski hal binasının devamı olan sitenin yıkım işlemi tamamlandıktan sonra yeşil alan şeklinde düzenleneceği belirtildi. Bu arada Boğaziçi yıkım planı çerçevesinde yer alan Üsküdar'daki Tekel binasının yıkımına Onümüzdeki hafta başlanması bekleniyor. Bu arada tstanbul Anakent Belediye Başkanı Bedrettin Dalan'ın, dün Haliç ve Boğaziçi kıyılannda incelemelerde bulunduğu ve Kuruçeşme'de bulunan kömür depolannın kaldınlması konusunda Türkiye Deniz tşletmeleri Genel Müdürlüğü yetkilileri ile görüşmelerde bulunacağı öğrenildi. "Ekonomik değişmeyi ben başlattım" Demirel, Yalçın Doğan'la yaptığı yeni yılın ilk söyleşisinde, '1987'de Türkiye'nin meselesi rejimdir' dedi. (Fotoğraf: RIZA EZER) Bu iktidarla, yani milletin gönlündekı ve içindeki iktidarla bugün Mecliste bulunan iktidar aynı şeyler değil, ayrı ayrı şeyler. Hiç yüzde 32 ile iktidar olunur mu? Çünkü geride daha yüzde 68 var. Eğer yüzde 32 ile iktidar olurum diyorsa birisi, geriye iki tane yuzde 32, bir de yuzde 4 var. Demek ki iki kişi daha yüzde 32 ile ben de iktidar olurum diyecektir. Bir ülkede 3 tane iktidar bulunamayacağına göre, yüzde 32 ile iktidar olmayı iddia etmek de abestir. Geriye daha çok var çünkü Yani bugünkü iktidar hemen erken seçime mi gitmeli? DEMİREL Bugünkü iktidar nereye giderse gitsin. Meseleyi, bugünkü iktidarın nereye gideceği değil, bugünkü iktidarın milletteki iktidar olmadıgını ben size söylüyorum. Çaresi artık onlara ait. Siz çareyi nerede goriıyorsunuz? DEMİREL Çareyi ben seçimde görürüm. Erken seçim mi? DEMİREL Bakınız, ben 'demokrasinin baş şartı' dedim, 'mutlaka ülkeyi yönetenlerin gucü milletten almalarıdır.' Bence bugün ülkeyi yönetenlerın millette bugün ülkeyi yönetecek kadar güçleri yoktur. Buna demokrasi diyebilir misiniz? Aslına bakarsanız böyle bir siyasi teşekkül iktidar olmasa o öbürlerinden evvel dağılırdı. Şimdi bundaki suniliğin ortadan kalkması lazım. Demokratikleşme ve sivilleşme dediğimiz hadise budur. Turkiye demokratikleşme ve sivilleşme istikametinde bir adım atmamıştır. Hatırı sayılır bir adım atmamıştır. Onun için bugün Türkiye rahatsızdır. Türkiye'yi idare edenler rahat olabilir. İdare edenlerin rahat olması, halkın, milletin rahat olması demek değildir. Yani doğuşunda sakatlık bulunan bir rejimin. bunun meydana getırdiği bir îktidann, doğuşunda sakatbk bulunmayan normal bir demokratik iktidar olan bir başka iktidarla farkı olmaz mı? başbakanken yururlükte idi... DEMİREL Ben cumhuriyetçiyim. Ama cumhuriyetçilik böyle denilince tarıf edılebilen bir şey değil. Ben hukukun üstünlüğüne dayanan demokratik cumhuriyetçiyim. Sosyal devlet anlayışında bir cumhuriyetçiyim. Laik devlet anlayışında bir cumhuriyetçiyim. Yalnız laikliği dinsizlik anlamında anlamayalım Ben Insan Haklan Evrensel Beyannamesi'nde ne kadar hak varsa benim ülkemde olmasını, benim insanlanm tarafından da kullanılmasını isteyen bir cumhuriyetçiyim. 141, 142 ve 163> dönersek... DEMİREL Şimdi, cumhuriyetçiliğimin sınırları var. Sınırsız bir cumhuriyetçi değilim. Türkiye'nin parçalanmasına karşıyım. Turkiye'nin bütünlüğune zarar verilmesine karşıyım. Türkiye'de din, dil, ırk ayrımı yapılmasına karşıyım. Bütun bunlann Türkiye'de tartışma üstü olması taraftanyim. Ben antikomünistım, antifaşistim, antimilitaristim. Ben antikomünist, antifaşist ve anıimilitarist olduğuma göre devletin şeklini komunizm, faşizm veya militarizm şeklinde degiştirmek isteyenlere; bu gayeye matuf olarak kurmak istedikleri komünist, faşist ve askeri cunta partisi gibi partilerin de karşısındayım. Bunlara taraftar olan var mı? Komünist ya da faşist parti kurulmasına taraftar olan var mı? Var diyelim. Ben diyorum ki, kim Türkiye'de komünist parti kurulması taraftarıysa çıkacaktır elbet meydana. 'Ey ahali, bize oy verirseniz, biz komünist parti kurulmasını serbest bırakacagız" diyecek. Ben de çıkıp diyeceğim ki, 'Hayır bunu yapmayın, bu çok yanUş bir şeydir'. Hani çok iyi idare ediyoruz ya, hepimiz aynı şeyı düşünmeyelim diyoruz ya. Ceza Yasası'nda bu maddeler varken nasıl hür ve demokrat Türkiye olacak? DEMİREL Ama ben halkın karşısına çıkıp birisinin bunu ıstemesi hakkını tanıyorum. Veya ona hürmetim var. Ama kimsenin, benden komünist partısinin kurulmasını istemesi hakkını tanımıyorum. Şimdi ben diyorum ki, kim istiyorsa çıksın komünist partisi kurulmasının savunmasını yapsın, ben de onun karşısında olacağım. Başka türlu plüral idare nasıl olacağız? Ama birçok kimse benden 141, 142 ve 163. maddelerin kalkmasını... Bunları siz savunun. Ben diyorum ki, ben bunlann kalkmasını savunmam, lütfen siz savunun. Başanlı olursaruz gelin iktidar olun. Ben bunlara karşı olarak milletin huzuruna çıkıyorum. Siz 'Komünist parti kurulmasını isteyen çıksın savunsun, millet oy verirse çıksın, kursun' diyorsunuz. Bu ve benzeri demeçlerinU bfle bazı sag çevrelerde 'Demirel sola göz kırpıyor' biçiminde yorumlara neden oluyor. DEMİREL Şimdi bakınız. Türkiye'de herkesin bilmesi lazım gelen bir şey var. Soldan ve sağdan ewel bir rejim var. Demokratik rejim mevcut değilse, zaten ne sol olursunuz, ne de sağ. Birisi gelmiş Türkiye'nin sırtına bir rejim giydirmişse ve sizi kıpırdatmıyor ise, sen kimseye 'solcuyum' da diyemezsin, öbüru kimse 'ben sagayım' da diyemez. Türkiye'de solcusu da sağcısı da hepsi bu memleketin çocuklan. Bu insanlardan Türkiye'ye ihanet beklemek gaflet ve delalet olur. İhanet eden çıkmaz mı? Her memlekette ihanet eden çıkar. Ama genelde binakım çıkmaz farazilerin Üzerine oturarak iş yapamazsınız. Solcu ve sağcı olabilmek dahi bir şeye bağlı. Neye baglı? DEMİREL demokrasinin mevcudiyetine. demokrasinin mevcudiyeti ise hur seçime bağhdır, bana göre, millet iradesinin üstünlüğüne bağlıdır. Solcu veya sağcı herkesin, kendisini ayırt etmeksızin bir müştereğe gelmesi lazım. Eğer geçen 6 sene zarfında bu anlaşılamamış ise Türkiye hiçbir zaman demokrasiyi gerçekleştiremez. Sag kesimde o zaman 'Demirel sola göz kırpıyor' diyt neden Wr göriinlü var? DEMİREL Bu şekildeki eleştiriler varsa zamanla benim ne demek ıstediğimi anlayacaklar. Sağ kesimde de varsa, sol kesimde de varsa... Benim söylediğim şey sağın ve solun ötesi. Yani onu meydana getirebilirseniz Türkiye'de sağ duşünceye sahip olanlar veya sol düşünceye sahip olanlar, kim olursa olsun aralanndaki rekabeti kavga demiyorum, rekabet, mücadele diyorum kendi aralanndaki rekabeti... Birisi diğerini ezdirmek için veya 5 eul, (a.a.) Başbakan Turgut özal, "Türkiye ekonomisinde gerçek değişiklik 1980 yılında oldu. Değişikliği ben başlattım" dedi. özal, Cüney Kore'de yayımlanan "Diplomacy" adlı dergide yer alan demecinde, Türkiye'de 27 Mayıs 1960 harekâtıyla ekonominin yönünün değiştirildiğini anlattı. özal, "thracaıa dayalı büyüme, özel girişim, serbest piyasa ve liberal ekonomiye geçişe Oncü olduk. Bugün ithalatımız ve ihracatımız, özellikle ithalatımız eskisine göre daha liberaldir" dedi. özal, 1970'lerde yaşanan petrol şokuyla başa çıkamayan Türkiye'nin, 1980'li yıllarda iki petrol şokuna dayanabildiğini kaydetti. Kürt Idris ve Drej Ali'ye ait 2 tabança / stanbul Haber Servisi tstanbul yeraltı dünyasınm ünlü adlarmdan tdris özbir (Kürt İdris) ve Drej Ati olarak tanınan Ali Yasak hakkmda başlatılan soruşturma sürüyor. Köşk olayıyla ilişkisi olduğu bildirilen Mehmet Nabi tnciler (tnci Baba) ise henüz yakalanamadı. tstanbul Asayiş Şubesi Ağır Suç Masası elemanlarınm, bir süre once başlattığı operasyonlar sırasmda 20'ye yakın kişinin gözaltına alındığı, sorgulaması yapılan ve olayla ilgisi olmadığı belirlenen kişilerin ise serbest bırakıldığı bildirildi. Dün tdris özbir ve Ali Yasak'ın ev ve yazıhanelerinde yapılan aramalarda, Levent'teki köşk nedeniyle çıkan çatışmada kullandıkları ileri sürülen iki adet tabanca ele geçirildi. Ağır Suç Masası yetkilileri, tabancalardan Fransız 10'lusunun tdris özbir'e, diğer Remington marka 45 kalibrelik tabancanın da Ali Yasak'a ııt olduğunu söylediler. DenokrasfaÜB kaideei: Demokrasiyi biz icat etmediğimize göre, bunun kaideleri var. Ben Tıür ve demokrat bir Türkiye istiyonım' diyorum. Yani üstün irade millet iradesi olacak. Bunun neticesi konuşan bir Türkiye'dir. bulunmasa, ona demokrasi diyemezsınız. Hur seçimın olmadığı yerde bir hür parlamentodan, hür parlamentonun olmadığı yerde hür basından, hür ilim müesseselerinden, hatta bağımsız yargıdan bahsetmek fevkalade yanlış bir iştir. O halde ne soylemek istiyörum? Benim söylediğim şey daha çok 6 Kasım 1983 rejımine aittir. 6 Kasım 1983 rejiminin gudumlu rejim olduğu 3 sene zarfında birçok defalar ortaya çıkmıştır. Güdümlü rejim olduğu için buna demokrasi demek de mümkün değildir, demokrasi diyemediğiniz için de buna demokrasi gibi baktığmızda yanlışın en büyüğünü yaparsınız. Çünku gerçek demokrasıye geçtiğiniz zaman yahut gerçek demokrasiyi realize ettiğiniz zaman ona ne ad koyacaksımz, eğer buna demokrasi diyecekseniz. Bunun neresi demokrasi, neden? Demokrasi dediğiniz zaman hur seçim diyoruz. Hur seçim herkese açık olan bir seçimdir. Ve anayasada yazıyorsunuz, 'parti kurmak serbesttir.' 6 tane parti kuruluyor, şan koyuyorsunuz, şu şartlan haiz olanlar seçime girebilir, o şartları haiz olan 3'ünü sokuyorsunuz, diğer 3'ünü sokmuyorsunuz. Ve sıkıyönetim altında seçim yapıyorsunuz. Ve bu partilerin yönetim kurullarını veto ediyorsunuz. 88 kişiden, 90 kişiden ancak 30 kişiyi çıkartabiliyorlar Ve bunların milletvekili listelerini veto ediyorsunuz. Yani Çankaya otorUesi dedığimiz otorite bunları veto ediyor. Secim koşullannı özetliyorsunuz... DEMİREL Sonra seçime gidiyorsunuz. Milletin önüne milletin istedikleri çıkamıyor ki, sizin ıstedikleriniz çıkıyor. Yani millet tercihini yapamıyor. Seçim ne demek, istediğini seçme. Miltet istediğini seçme hakkından mahrum. önüne konandan birini seçmeyle mükellef. Mükellef değil, aynı zamanda zorlanıyor. Seçime gitmediği takdirde de cezayı mucıp. öyleyse seçim sandığının başına gidecek. Sadece ceza vermemek için değil, devletin bilhassa küçük seçim ünitelerinde devletin baskısından korkarak seçime gidecek. Seçime gittiği zaman ne yapacak? Seçime gittiği zaman önüne konmuş bulunan üç yemekten birini seçecek. Belki üçunu de yemek istemiyor adam. Böylece yaptığınız seçime seçim diyebilir misiniz siz? Böylece yaptığınız seçime seçim diyemediginize göre işte orada başlıyor menşedeki bozukluk. Gidiyor, nereye geliyor? Siz sistemdeki bozuklugu, demokrasi olmayışını 6 Kasım seçimlerine baglıyorsunuz... DEMİREL Bakınız, 6 Kasım 1983 seçimlerinde benim kişilerle alakam yok. Ben sistem için uğraşıyorum. 'Sistemi meydana getireiim' diyorum. Sistem empersoneldir. Sistemin içinde kişi yoktur. Sistem bir mekanizmadır Evrea'iıı yılbaşı aie«a|ı: Sayın Evren'in yübaşı mesajım esef verici bir ifade olarak bulurum. Mesajında bahsettiği Atatürkçü güçler kimlerdir, kimlerden emir ahrlar ve bu emirlerin kaynağı nedir? Dogusundaki sakathgı ve sistemin çarpıklıgını buyük olçude seçime bağladınız. 6 Kasım seçimine. Bunun dışında anayasadan kaynaklanan çarpıklıklar var mı? Sizin surekli vurguladıgınız hür, demokrat ve konuşan Turkiye'yi engelieyen?.. DEMİREL Bence Türkiye'de mesele anayasa meselesi olmaktan evvel, oyunun kaidelerine göre oynanmasıdır. Oyun kaidelerine göre oynansaydı, ona göre bir parlamento gelseydi, yani halkın hür iradesiyle serbest ortamda seçilmiş bir parlamento gelseydi, bu parlamento bir araya gelir, anayasadakı çarpıkhkları duzeltirdi. Anayasadan kaynaklanan çarpıklıklar var mı? DEMİREL Anayasada birçok çarpıklıklar var. Bir tane iki tane değil ki. Şimdi anayasa aslında şudur. Hani deveye 'boynun eğn' demişler, 'nerem doğru ki' demiş. Birinci çarpıkhğı aşmadığmız surece ondan sonrasını tartışmanın manası yok. Çünkü anayasadakı düzeltmeleri veya anayasada beğenmediginiz yerlerı hangı şablona gOre beğenmiyorsunuz? Demokratik olma veya olmama şablonuna göre. Bızatihi sizin Meclısinizde ve hükümetinizde bu vasıf zedelenmiş. Sizin Türkiye'de başbakanlık yaptığınız 10 yıl içerisinde Türkiye'nin hür, demokratik ve konuşan bir Türkiye olması yolunda engelieyen birtakım unsuıiar var mıydı? DEMİREL Bakınız. Bizim idare ettiğimiz Türkiye, idare edilmesi zor bir Turkıye'ydi. Neden zordu? DEMİREL 19501960 döneminin arkasından gelen bir askeri darbe tam darbedir. Yani kumanda kademesinden gelmiyor, daha çok küçük rütbeli subaylardan geliyor. Darbeden sonra bir seçimle iktidar olduk. Ve o kumanda kademesi dışında ihtilal yapanlar, darbe yapanlar da bizim temsil ettiğimiz felsefeyi kötulediler. 12 Eylül ile farkı ne? DEMİREL Çok büyuk farkı var. Ne gibi? Şu soylenemez mi: 12 Eylul'den sonra gelen sivil yönetim de bir askeri yonetimden sonra gelmiştir. DEMİREL Hayır. Farkı şurada: 27 Mayıs sadece bir partiyi ve onun hükümeüni hedef almıştır. 12 Eylül ise rejimi hedef almıştır. Parlamentoyu, siyasi partileri, bütün siyasetçileri... Peki, tekrar soruya dönersek, sizin yöneltiginiz Türkiye'nin zor bir Türkiye olduğunu söylemiştinlz... DEMİREL Şöyle zor bir Türkiye idi. 1960 dönemi bilhassa 1950'li yılların sonuna doğru Türkiye'de hürriyetsizlikten şikâyet vardı. Türkiye'de diktaya gidiliyor şikâyetleri vardı. 'Türkiye'de anayasa çiğneniyor' o günku darbenin, ihtilalin gerekçesiydi. Ona takılıp katılmamak ayn mesele. Ben ayrıca darbeler için gerekçe tanımıyorum. Çünkü seçilmiş gelmiş iktidarlara yapılan darbe, milletin oyuna karşı yapılmış bir darbedir. Ve bizim zaten fukaralıktan, çeşitli dertlerden kurtulamayışımızın nedeni, biz henuz üstun irade meselesini çözememişız, ondan dolayı. Bakınız, üstün irade meselesini çözemeyişimiz o kadar ayan beyan ki senelerce Türkiye'de zinde kuvvetler meselesi konuşulmuşıur. Hatta Sayın Evren'in yılbaşı mesajına bir bakacak olursak, 'Cumhuriyetçi guçler lehlike olursa cumhuriyeti konıriar' gibi bir cümle yer alıyor. Sayın Cumhurbaşkamnın yılbaşı mesajı ile, sizin İdare edilmesi zor bir Türkiye idi bizim devraldığımız Turkiye' sözünüz arasında ne gibi baglantı var? DEMİREL Bakın, Sayın Evren yılbaşı mesajında 'Milletimizi tekrar geri gbtürmek ve böylece kendilerine çıkar sağlama heves ve özlemi içinde olanlar her zaman olduğu gibi karşılannda cumhuriyet kanunlannı ve bu milletin Atatürkçü güçlerini bulacakiardır" dıyor. Hiç kimse milletimizi geri göturmek isteyenleri savunamaz. Ancak, bunlar kimdir? Türkiye Cumhuriyeti kanunlannda bu gibi fııller suç sayılmışsa, bunlann üstüne sadece devletin kanurüan ve devlet güçleriyle varması neden yetmiyor da 'milletin Atatürkçü güçleri' tabir edilen ve ne olduğu anlaşılamayan birtakım güçlerden bahsolunuyor? Milletin Atatürkçü güçleri bir zamanlar sık sık kullanılan zinde kuvvetler midır?.. TC Anayasası'na gore, 'Hiç kimse kaynağını anayasadan almayan bir yelkiyi knllanamaz'. Bu milletin 'Atatürkçü güçleri' denilen güçler, devletin kanun kuvvetleriyse, aynca bu şekilde zikredilmesine gerek yoktur. Değilse, onun dışında bir şeyse, bunlar kimdir, kullanacakları yetkinin kaynağı nedir, kimin üstüne varacaklardır ve kimin emriyle, kime ne yapacaklardır?.. Bu beyanı esef verici bir ifade olarak bulurum. Hukukun üsıünlUğüne dayanan anayasa devletinde kananlann çeşitli kuruluşlara verdiği yetki ve sorumluluklar vardır. Bütun bunlann üstunde de başka türlu guçlerin bulunduğunu vehmetmek veya bir yılbaşında bu anlama gel'cek bazı sözleri millete soylemek guven verici olmaktan ziyade, hukuk devleti hakkında şüphe uyandına mahiyettedir. TC devletinin devlete dair güçlerinin dışında bir güce ihtiyacı yoktur ve TC devleti kendi varlığını koruyacak güçtedir. Ümit vermek varken, korku ve tehdit anlamına gelecek sözlerden huzur, sukun için medet ummak benim uzuntümün kaynağıdır. Sizin yönettiğiniz "zor Türkiye'ye' dönersek... DEMİREL 1961 Anayasası hassas bir anayasaydı. Otorite tahrip edilmiştı, çünku otonteden şikâyet vardı. Hassas bir anayasa hükumete frenler koymuştu. Adeta millet iradesi üstünlüğü ortadan kalkmış, millet iradesi taksim edilmişli. Yani kimin arasında taksim edilmişti, müesseseler arasında taksim edilmişti. Aşağı yukarı birden fazla devlet vardı. Devletin tekniği bozulmuşıu. 1980 Anayasası ise bundan şikâyet edilerek geliyor. Biz 1965 sonrasında hurriyetçiydik ve hürriyetçi olmaya da mecburduk. Biz 25 senedir hürTiyetçiliği savunuyoruz. Başbakan olduğunuz dönemde size yoneltilen bir eleştiri vardı. 141, 142 ve 163. maddelerin demokratik Türkiye'yi engellediği jolund». Siz 'Ben hür ve demokrat Turkiye istiyörum' diyorsunuz. 141, 142 ve 163. maddeler 'hür ve demokrat lurkıye yı' engellemiyor mu? Lstelık, bu maddeler siz Die Welt: "Türk solu parçalandı" T? rankfurt, (a.a.) Türk solunda son günlerde meydana M? gelen gelişmelere değinen Alman gazetelerinden Die Welt, "Türkiye'de sol partilerin parçalanmasının Onüne geçilemiyor" diye yazdı. SHP lideri Erdal tnönü'den "şanssız bir politikacı" biçiminde söz eden gazete, SHP'den kopmalar karşısında tnönü 'nün çaresiz kaldığını yazdı. özal'ın uyguladığı ekonomik politikanın son zamanlarda popülaritesini kaybetmesine rağmen, SHP'nin ana muhalefet partisi olarak bir varlık gösteremediğini öne süren Alman gazetesi, SHP'nin kısa bir süre içinde ana muhalefet partisi olmaktan da çıkacağını kaydetti. Balfe yarın geliyor A nkara, (anka) Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup XM. Suzcusü lngiliz parlamenter Richard Balfe, SHP'nin çağrüısı olarak yarın Türkiye'ye geliyor. AET Karma Parlamento Komisyonu'nun SHP'li üyesi Enver özcan'ın Avrupa Parlamentosu'nun aralık toplantısında yaptığı daveti kabul eden Balfe, Türkiye'de bulunduğu süre içerisinde TBMM Başkanı Necmettin Karaduman, Başbakan Turgut özal, SHP lideri Erdal tnönü ve DYP yetkilileriyle Türkiye'nin AET'ye tam üyeliği, demokratikleşme konusunda sağlanan ilerlemeler ve Avrupalı sosyalistlerin Türkiye'ye bakışı konulannda görüşmeler yapacak. 12 EylüI27 Mayıs farkı: 27 Mayıs ile 12 Eylül arasında büyük farklılıklar var. Fark şurada: 27 Mayıs sadece bir partiyi ve onun hükümeüni hedef almıştır. 12 Eylül ise rejimi hedef almıştır. Parlamentoyu, partileri, siyasetçilerL. Bir mekanızmayı kuracaksımz, ondan sonra bunu kışilendireceksınız. Mekanizma eğer bozuksa bunu kişilendirmenız hiç mana taşımaz. Zaten doğru kişilendiremezsiniz. Bu rejimin çarpık olduğunu başında söyledik. Olup bitenlere bir bakalım, böylece yapılmış bu rejim. Turkiye'nin bugün başındaki sıkıntıların sebebi budur. Turkiye bugün 1987 senesine girerken, Türkiye'nin birinci meselesi ekonomı falan değıldir. Birınci meselesi siyasettir, birinci meselesi siyasi rejimdir. Çünku her şey ona bağlı; ekonomi de ona bağlı, sosyal meseleler de ona bağlı. Zaten ekonomi ile siyaseti birbırinden ayıramazsınız. Mecliste panilere dagılan milletvekillerini ve panilerin kompozisyonunu 6 Kasım'a baglıvorsunuz... DEMİREL 3 sene evvelki Meclise bakınız, 3 sene sonraki Meclise bakınız. 3 sene evvelki Meclisle bugünkü Mecüsin kompozisyonu aynı değil kı. Ve aradan 2.5 sene geçmiş, 3 seneye yakın bir zaman ve 28 Eylül ara seçimleri yapılmış. 28 Eylül'de yapılan seçimlerde iktidar partisi devletin bütun gucunu kullandığı halde, adeta devleti seçime soktuğu halde, aldığı oy yüzde 32. Yuzde 32 ile iktidar olunmaz ki. Buradan şu çıkar: Bir yasayan Türkiye var, bir de onun üzerine oturmuş Türkiye var. Yasayan Türkiye ile onun üzerine oturmuş Türkiye'yi yönetenler ayrı ayrı şeyler. Yasayan Türkiye... Muhalefet mi yani? DEMİREL Hayır, millet. Milletin gönlünde ve içinde bir iktidar var. 141'in kalkıeasuu slz savnıu: Kim istiyorsa, çıksm, komünist partisi kurulmasının savunmasını yapsın, ben de onun karşısında olurum. Ben diyorum ki, 141, 142 ve 163. maddelerin kalkmasını savunmam, bunu lütfen siz savunun. birisi kestırmeden iktidar elde etmek için devletin silahlı gücüne sığınmaya kalkarlarsa veya onun arkasına geçip de onu kullanmaya kalkarlarsa bu fevkalade yanlıştır. Size yoneltilen eleştirilerden biri, sizin iktidar olduğunuz döoemlerde, 1980 oncesinde iktidan demokratik olmayan yolla ele geçirmek isteyenierin bulunduiu ve bunlann hükumete ortak edildiği konusu. Buna ne diyorsunuz? DEMİREL Vallahı hiç tutarhhğı yoktur. Çünkü neden? 19757671 yıllarındaki koalisyonlardan bahsediyorsanız onun cevabı gayet kolay. Mesele MHP meselesi ise veya MSP meselesi ise bunun cevabı kolay. Şimdi, biz onlarla koalisyon yaptık. Bir de CGP. Bir kere 1973 martını düşünün. 4 ay geçmiş, Türkiye ve parlamento hukümet çıkartamıyor. Rejim hükümet çıkartamıyor. Parlamentoda legal paniler var. MSP daha evvel CHP ile koalisyon yapmış. Yani bunlarla niye koalisyon yaptınız dememışler. MHP ve CHP, bu üç pani de legaldir. Diğer partilerie bir protokol etrafmda AP bir araya geldıyse binakım ithamlarda bulunmanın manası yoktur. Nasıl yoktur? Biz 1977 senesınin sonunda 1978 ocağında hükümeti kurduk. CHP bizim içimizden kopardığı 11 kişiyle ve başka birtakım bağımsızlarla bir hükumet kurdu. Bu hükümet zaman zaman çıku, MHP'yi suçladı. Ama, siz devletsiniz, hukumetsiniz. Hadi bunu biliyordunuz ama şimdi devletsiniz, hükumetsıniz. Butun arşivler elinizde. Hükümet olarak sizin bir pani kapatma yetkiniz yoktur. Ama başsavcıyı harekete geçirmek suretiyle Anayasa Mahkemesi'nde dava açtırabilirsiniz. O günku paniler kanunuyla. Niye yapmıyorsunuz bunu? CHP döneminde 22 ay bu yapümamıştır. 1980 hükümetinde büıyorsunuz biz azınlık hükümetiydik. Ama arkamızda bu partiler yine bize destek veriyordu. Ben 22 Temmuz 1980'de Ankara Sıkıyönetim Komuıanı Korgeneral Nihat özer'e, 'Kim suç işlemisse yakaana yapışın' diye yazı yazdım. MHP 1980'den sonra mahkemeye verilmiş. 6 senedir bu mahkeme cereyan ediyor. Bize bir itham da yöneltilmedi. Hadiseler böyleyken bize yoneltilen bu tartışmaların, eleştirilerin içinin boş olduğunu, manasız olduğunu biz başka hangi delille çürütebileceğiz? Biraz gunümüze getirsek, DİSK kararlan hakkında ne düşunüyorsunuz? DEMİREL DtSK davası henüz Yargıtay'dan geçmiş değil. Cezalaria ilgili ne düşunüyorsunuz? DEMİREL Ben hâkim değilim. Cezalaria ilgili hiçbir şey düşünemem. Suç varsa, suçlu varsa bunu tayin edecek kişi idare olmaz. Ülkeyi yönetenler olmaz. Bunu bağımsız mahkeme, bağımsız hâkimler tayin etmelidir. Bir yerde bir fiil olacak, fiil olmazsa suç olmaz. Eğer bir fiil varsa, bu suçsa bunun cezasını tayin etmek mahkemeye aittir. Benim şikâyetim, suç olmadan, mahkeme olmadan ceza tayin edilmesidir. Onun için, geliyorum anayasamn geçici 4. maddesine. Geçici 4. madde beni alakadar etmez. Geçici 4. maddede suç yok, ceza var. Eğer geçici 4. maddede cezalandırdıkları kişiler suç işlemiş kışiler idiyse mahkemeye verselerdi. MSP'yi mahkemeye verdi de ne oldu? thtilal sebebi saydı. MSP'nin bazı hareketlerini mahkemeye verdi de ne oldu? AP'yi mahkemeye verip ne yapacaktı? Verseydi mahkemeye. 'AP'yi mahkemeye vermeyin' diyen mi oldu? Bayrak diyen, ezan diyen, vatan diyen, millet diyen, aman bu yangını söndürelim diyen AP'nin nesini verecekti mahkemeye? Ama AP'nin yöneticileri için geçici 4. maddeyi koyması, yalnız AP için demiyorum, bunu CHP için de getirip o cezayı koyması, suçsuz cezadır. Sucsuz ceza anayasaya aykırıdır. Diyanet îşleri Başkanlığı nkara, (a.a.) Tayyar Altıkulaç'm emekliye ayrılması nedeniyle boşalan Diyanet Îşleri Başkanlığı 'na yapılacak atamayla ilgili olarak, cumhurbaşkanlığına sunulmuş bir kararnamenin olmadığı öğrenildi. Cumhurbaşkam Kenan Evren'in, başkan yardımcısı Halit Güler'in Diyanet Îşleri Başkanlığı 'na atanmasına ilişkin kararnameyi 3 kasımdan bu yana onaylamadığı şeklindeki haberler, eksik değerlendirmeden kaynaklanıyor ve Çankaya Köşkü'nde böyle bir kararname bulunmuyor. BASIN YATAK ODAMIZDA Yatak odası gazeteciliği sürekli tiraj artınrken, kurbanlar "artık yeter" diyor ve mahkeme yolunu tutuyorlar. • Bir magazin muhabiri anlatıyor: "Haberler nasıl tepetaklak edilir?"»Genel yayın yönetmenleri ne diyor?» Yasalar özel hayatı nasıl koruyor? • Ve kurbanlar konuşuyor: Arzu Tok: "Yayınlar yüzünden intihar edebilirdim." Müjde A n "Valanlarla mücadele için el ilanı dağıtmayı bile düşündüm." Sezen Aksu: "AIDS'li olduğumu yazdılar. Annebabamın halini görecektiniz." "DENİZ CEZMİŞ BENDEN 2EHİR İSTEDİ" "Asacaklar bizi... Ama ölümümüzün kendi elimizle olmasını istiyoruz." Yazar Erdal Öz, 15 yıllık bir sırn açıklıyor: "Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan idamdan önce kullanmak için zehir istediler benden." Köşk'le Bakanlık arasında anlaşmazlık var: Ozakman kararnamesi ne oldu? Mesut Yılmaz: Biz gönderdik. Köşk: Kararname gelmedi. #Yeni bir sol parti için çalışmalar yürüten Yalçın Küçük: "Aybar, Âren, Boran artık emekli olduk diyebilmeliler." • SHP MKYK toplantısında neler konuşuldu? DİSK'in kararmı kmama bildirisine kimler karşı çıktı? • Bir aile kadını nasıl fişlendi? Gizli fuhuş iddiasıyla gözaltına alınıp fişlenen Mürtevver Kayrak'ın ilginç öyküsü • iğrenç bir basın yalanını sergiliyoruz: N o k t a ' n ı n haberine şantaj kılıfı geçirmek isteyen gazete için taraflar ne dıyor? noKta Haftalık Haber Dergisı Süreeek
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle