Katalog

CUMHURİYET/8 16 OCAK 1987 îslamcı ve Freudcu görüşlerin benzerlik taşıdığı konu: Kadın 6 lslam ideolojisine karşı yöneltilen en büyük eleştiriler kadın konusunda yoğunlaşır, îslamın kadını ikinci sınıf insan saydığı belirtiIir. Ancak Îslamcı görüşler için durum hiç de böyle değildır: "lslam kadınlara hiçbir toplumsal düzenlemenin vermedigi kadar hak ve özgürlük tanımaktadır. Ornegin kadın yaşamak için evlenmek ya da çalışmak zonında degildir. lsleyen kadın yalnız vaşar ve fslam devleti ona bakar, beytülmal (tslam devletinin hazinesil kadının gereksinimlerini sağlar. Halla evli kadın bile ev işlerini bir zorunluluk olarak değil kocasına bir armağan olarak yapmaktadır, kocası onu zorlamaz. Kuran, erkekleri kadın ve çocuklara bakmakla yükümlü kılmışör." Kadın ile ilgili bir diğer ilginç tartışma konusu örtünme (tesettur) olayıdır. Bilindiği gibi örtünmenin bir parçasını oluşturan başortüsu önemli bir çekişmenin ve siyasi etkinliğin konusu haline gelmiştir. îslam ideolojisinin daha liberal yaklaşan ve İslamı bir sosyopolitik düzen değil öteki dunya ile ilişkili bir yol gösterici sayanlar da genellikle örtünme konusunda bağnaz Sunni yaklaşımı Kadınerkek ilişkilerinde "irade gücü" ne güvenmeyen İslamcı görüşler, çözüm olarak "tesettür"ü önerirler ANKARA,,,ANKA MÜŞERREF HEKİMOĞLU İnsanlar ve Hayvanlar... Soğuk bir Ankara gecesi Büyük Tiyatro'da "İnsanlar ve Hayvanlar" oyununu seyrederek ısındım. Kültür Bakanı Sayın Mesut Yılmaz bu oyunu gördü mü acaba? Görseydi Devlet Tiyatrrtan'nın işlevini daha iyi anlar, örtyargılardan kurtulurdu belki... "İnsanlar ve Hayvanlar" Devlet Tiyatroları'na yaraşır düzeyde, güzel bir oyun, insanı çok düşündürüyor. Ayrıca tiyatro sanatını güzel sergiliyor, seyrederken kim önde, kim geride, hangi oyuncu başrolde, karar veremiyor insan. Tüm sanatçılar iyi oynuyor, güzel ürünlerin ortak çabayla oluştuğunu kanıtlıyorlar. Vakit olursa bir kez daha seyretmek isterim Vercorsun oyununu. İnsanı tanımlarken çok ince ve çarpıcı sahneler sergiliyor. Bilimin ışığında parlayan gerçekler yalnız yargıçları, antropologları değil, seyirciyi de kuşkulara yöneltiyor durmadan O kuşkuları dağıtma savaşı kara mizah çizgileriyle sergilenıyor. Kahkahanız boğazınızda düğümleniyor o zaman. O oyundan sonra düşünüyorum, çok kişi insan gibi değil, maymun gibi yaşamıyor mu acaba? Ya da lonesco'nun gergedanları gibi... Şu türban olayı ya da yasağı neyı çözümledi? Kız öğrenciler türbanı çıkarınca üniversiteler çağdaş düzeye ulaştılar mı? Saçların başörtülerden sıyrılmasıyla ne tür bir özgürlüğe kavuştu genç kızlar? Türban, çarpıtılmış bir olay değil mı aslında? Türbanı belli bir siyasal eğilimin, gerici bir akımı güçlendirmek savaşının, Ataturk devrirnlerine karşı çıkanların bir göstergesi diye görenler, son yasaklarla rahatladıklarını söyleyebilirler mi? Yasakların ötesinde, daha köklü önlemler, daha doğrusu laikliğin, cumhuriyetimizin temel ilkelerinin dogrultusunda eylemler gerekmez mi? Kim yapacak bu eylemleri, "gericiliğin" varlığını yadsıyanlar, yuvarlak sözlerle geçiştirenler mi? Gerileyen ortamı bir seçim için altyapı görerek büsbütün yozlaştıranlar, birbiriyte yarış edenler mi? İslamiyet kadına 'cinseV bakar: Gerçekte İslamiyet kadını küçümsemez, aksine, kadının cinsel açıdan aktif olduğunu kabul eder. Başka bir deyişle, kadınlar cinsel kapasitelerini ve çekiciliklerini kullanarak erkekleri baştan çıkarabilir, onlara istediklerini yaptırabilirler. İslamcı akımlar bu nedenle erkeğin kadın üstünde egemenlik ve kontrol kurmasını ister. İslamcı Akımlar Ne Istiyorl GENCAY ŞAYLAN Niçin çok kadtn?: tslamcı akımlar çok kadın almayı, dünyada kadın sayısmın erkek sayısından çok olmasma bağlarlar. Fazla kadınlar "fuhşa" yönelmesîn diye 4 kadın ahnabileceği savunulur. îslamcı görüşe göre, bu kimseye zarar vermez. Tek zarar gören kişi, üzerine ortak gelen kadındır. Bu da psikolojik bir zarardır ve bir süre sonra ortadan kalkar. reddederler. Hğer örtünme, zina ya da insanlar arasındaki behimı duyguların gelişmesini önlemek amacını taşıyorsa çok geri bir insan varsayımından hareket ediyor diye düşünen liberaller, kadın örtünmesinin insanı hayvan yerine koyduğuna işaret ederler. Îslamcı ideoloji ise bu eleştirilerin, esas olarak lslanu zayıflatmak isteyen masonlann yüzlerce yıllık propaganda ve beyin yıkama girişiminin sonucu sayar. İslamcı, Freudcu paralellik Îslamcı yaklaşım kadının ortunmesini kendine özgü bir psikolojik kuram ile temellendirir. Aslında İslamcıların kesinlikle karşı çıktıkları Freudcu görüş ile bu çözümleme arasında önemli bir paralellik vardır. İslamcı görüşe göre insanın iradesini kontrol altına alması kuşkusuz iyi bir şeydir, ama kadınerkek ilişkilerinde buna pek güvenmemeli; otokontrolün her zaman işlemeyeceğini gözden uzak tutmamaJıdır. Bu bir namus ya da irade sorunu değildir; insanın Kadtnerkek bir arada olur mu: Bağnaz sünni tarikatlar, kız ve erkek çocuklarımn bir arada okutulmasına da karşı çıkarlar. Kadının başka erkeklerin çalışhğı bir işyerinde çahşmasına da karştdırlar. Ancak bu konuda îslamcı grupların tam bir anlaşmaya varmadıkları görülür. doğasıdır. O halde çözüm tesetturdur. Böyle bir psikoloji kuramı daha doğrusu varsayımı, doğal olarak örtünme ile yetinemez; kadın ile erkek ilişkilerine birtakım sınırlamalar getirir. Olaya daha bağnaz bir biçimde yaklaşan Sünni tarikatlar, kız ve erkek çocuklann bir arada okutulmasına da karşı çıkarlar. Eğer beraber okumak mümkün olmayacaksa kadının yabancı erkeklerin olduğu bir işyerinde çalışması da mümkün olmayacaktır. Ancak bu konu üzerinde İslamcı grupların tam bir anlaşmaya varamadıklan görülmektedir. Örneğin olaya daha bağnaz bir biçimde yaklaşan kişi görüşmeler sırasında şu çözümlemeyi yapmıştır. "Kadın isterse çalışabilmelidir. Ancak yaptığı iş uygun bir iş olmalı ve çalışma yerinde yabancı erkekler ile karşı karşıya gelmemelidir. Bir evli kadın tesettiire uymazsa ve yabancı erkeklerin bulunduğu bir işyerinde çalışırsa kocası bir kıskançlık duyacak ve büyük bir olasılıkla kendini başka kadınlar ile avutmaya başlayacaktır. İşte bu, aile düzenin bozulması, ahlakın yok olmasıdır. Batı toplumlarında olan da budur." BAŞÖRTÜ VE CtSSELLtK Sıkmabaşh kız öğrenciler, tstanbul Üniversitesi'nde protesto gösterisinde.Başörtü ve tesettur olayuun kökeninde yatan "kadının cinsel çekiciiiğinin örtünmesi", çağlar ötesinden günümüzün "türban" lartışmalanna kadar uzamyor. ileri sürüp kadınlan ozgürleştirmekten soz etraektedirier. Nisa suresinin 33. ayeti şö'yle demektedir: 'Erkekler kadınlann eğiticisi ve kullananıdır. Allahu ta'ala erkekleri kadınlardan üstiin yaralmışlır.' Bu buyuru varken erkekkadın eşitliğinden ya da yaşamın ortak oldugundan nasıl soz edilebilir. El Enbiya suresinin 22. ayeti' Alahu ta'ala dan başka bir Allah olsaydı evrenin dUzeni nasıl temelden bozulurdu' demektedi. O balde kadınerkek eşitliği nasıl savunulabilir. Kadınlann erkeklerden bagımsız olduklannı ve bilimden yararlanmaya haklan olduğunu söylemek küfürdür. Kadınlar asla erkek kontrolünden çıkmamalıdır." Islamcı akımların kadın konusunda savundukları bir dorüş de çok kadın ahnmaktır ve bu nedenle geçirli hukuki düzenlemeye karşı çıkılır. İslamcı yaklaşım kadın ile erkek arasındaki ilişkileri, aşkı ve cinselliği yanlış bir şey ya da gunah saymaz. Ancak bu ilişkilerin evlilik kurumu içinde yürumesinin toplumsal sağhk açısından gerekli olduğuna işaret eder. Bu çerçevede doğada bir eğilim bulunduğuna ve modern demografı çalışmalarının da kanıtladığı gibi kadın sayısının erkek sayısından fazla olduğuna değinilip sorunun ancak "çok kanlılık" ile çözüleceği belirtilmektedir. Aksi takdirde fazla kalan kadınlann fuhuşa yonelebileceği tehlikesi olduğu vurgulanır. İslamcı görüşe göre çok kanlılık kimseye zarar vermez; tek zarar gören kişi üzerine ortak gelen kadındır. Ama unutulmamalıdır ki bu psikolojik bir zarardır ve bir sure sonra ortadan kalkar. ğü açıktır. Bu konuda ünlü toplum bilimci Fatima Mernisi farklı bir çözümleme yapar. Mernisi'ye göre İslamın kadın iie erkek arasındaki eşitsizlik varsayımı iki cins arasındaki biyolojik ya da fizyolojik farklılıklardan kaynaklanmaz. Gerçekte İslamiyet kadını küçümsemez, aksine kadının cinsel açıdan aktif olduğunu kabul eder. Başka bir deyişle kadınlar cinsel kapasitelerini ve çekiciliklerini kullanarak erkekleri baştan çıkarabilir, onlara istediklerini yaptırabilirler. İşte bu doğal gerçeği gören İslam, erkeğe üstünlük ve kadın üzerinde kontrol sağlayan bir düzenleme getirerek sorunu çözmeye çalışır. İslamın kadın ile ilgili düzenlemeleri uzun bir dönemden beri tartışma konusu olmuş, daha Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarında toplam nüfusun yarısının eğitimsiz ve uretimden uzak kalmasının getireceği sosyoekonomik sorunlar üzerinde durularak yeni u>gun çözumler getirilmeye çalışılmıştır. Ancak temel kaynaklardaki hükümler, hiçbir tereddüte yer \ermeyecek kadar açıktır. Bu nedenle her türlü reform girişimi derhal bağnaz tepki ile karşılaşmaktadır. Bu ikilem halen İslamcı akımlar içinde de sürmektedir. fster tarikatlar içinde ister bağımsız gruplarda olsun kadını tam anlamı ile dışlamak mümkün olmamıştır. Kadınlar örtünme kuralına uygun davranarak, hatta çok karıhlığı kabul ederek de olsa öğrenim olanaklannı kullanmaya başlamış ve meslek sahibi olmuşlardır. Böylece once kadının çalışması ile ilgili düzenleme zorlanmaya başlamıştır. Bu ikilemin nasıl gelişeceği ve İslamcı akım içinde ne gibi yeni çozumlere yol açacağı konusunda bir şey söylemek olanaklı gözükmemektedir. Ama ilginç bir değişmenin başladığına kuşku yoktur. Işıkçılar: Kadınerkek eşitliği olmaz Buna karşılık bağımsız İslamcı grupların hatta bazı Nakşibendi tarikatı üyelerinin olaya daha liberal yaklaştıkları görülüyor. Buna göre örtünme kuralına uyulduktan sonra kadının öğrenim görmesi ve öğrenimine uygun işlerde çalışması olanakhdır, bunda Islama aykırı bir şey yoktur. Boylece kadın ve kadınerkek eşitliği konularında daha yumuşak bir tavır alınmış olmaktadır. Ancak konuya bağnaz yaklaşımın tipik ömeği sayılabilen Işıkçılar oldukça farklı ve katı bir tutum almaktadırlar: ' "Bazıları İslamın kadınlara yeterli özgürlük tanımadığını Kadın erkeği baştan çıkarmasın diye Kadın konusunda İslamın kesin bir eşitsizlik kabul ettiği, kadını himayeye muhtaç ve denetlenmesi gereken bir varlık olarak gordu Atatürk'ün devlet adamı kişiliği, kararlı, kesin politikası daha çok anlam kazanıyor bugün. Belli ilkelerden ödün verenlerin, yuvarlak sözlerin, kararsız kişilerin faturasını da hep birlikte ödüyoruz, daha da ödeyeceğiz. Türban yasağı o faturayı değiştirebilir mi? Gerici akımların yalnız türbanda boy verdiği söylenebilir mi? Verilen odünler geri alınabilir mi? Bence alınabilir, ama yürek ister. Bugünden yarına daha gerçekçi bir bakış ister, çağdaş bir yöntem ister. Ayrıca bu yöntemi ortak bir eylem olarak benimsemek gerek. Her zaman vurguluyoruz, bugünkü ortama birden gelmedik değil mi? 1950'lerde ezan Türkçe okunmaz, Kuran Türkçe'ye çevrilemez tartışmalan yapılırdı. Tutucu yazarlar da bu görüşü savundular. Gerçek anlamı oğrenilince Kuran'ın ya da ezanın etkisini, gizini yitirmesinden korktular belki de... O korku hâlâ sürüyor, Kuran kurslan, kızlar manastın gibi kuruluşlar bir sömürü aracı olarak kullanılıyor artık. O kurslarda Türkçe Kuran okutmayı kim düşünebilir? Körpe beyinleri bilmedikleri, anlamadıkları şeylerle karanlığa gömerek aydınlatmaktan, bilimin ışığından yoksun bırakmanın belli bir amacı yok mu? • • • 1982 Anayasası'nın belli maddelerini eleştirenlere tepki gösterenler, bugün ne düşünüyor acaba? Din eğitimine karşı çıkanları dinsiz diye suçlayanlar, bir suçluluk duygusu hissetmiyorlar mı bugün? Anayasamn o maddeleriyle laiklik ilkesinin çok zedelendiğini yaşayarak öğrenmediler mi? Kuşkusuz her şey beş yılda oiuşmadı, ama beş yıl birçok gerçegin yüzeye çıkmasına yetti. Gizli odünler yasallaştı, laikliğe karşı eylemler tehlikeli boyutlara ulaşıverdi. Elbet bu gidişe son vermenin de bir yöntemı var, ama kaçamak bir politika, yuvarlak sözler yerine kesin, kararlı bir politika, dini bir sömürü aracı olmaktan çıkaran, laikliği çok kapsamlı bir biçimde uygulayan bir yöntem, çağdışı kurslar, okullar yerine çağdaş bir eğitim sistemiyle bu darboğaz da aşılabilir. Kim aşacak dersiniz, ben, siz, biz, hepimiz, yanlışları görebilenler, düzeltmeyi göze alabilenler el ele, yan yana gelebilir, ortak bir çaba gösterebilır Çağdaş bir çabanın, çağdışı savaşları yeneceğini göstermek de insanı tanımlayan bir olay değil mi? • • • Ferruh Doğan "Çizgili Dünya"y\ yollamış bana. Gülen bir dün ya dileğiyle... öfkemi, karamsarlığımı "Çizgili Dünya"nın sayfalarında aşıyorum kaçgündür... Gülen bir dünya özlemini derinden duyuyorum, Çizgili Dünya da vercors'un oyunu gibi... Ferruh Doğan'ın çizgilerine gülerken ağlıyor insan, birkaç çizgiyle dünya yeniden dönmeye başlıyor gözlerinizde... Yaşamımız da çizgili bir dünya değil mi? Geçen gün Necdet Taşharf ın cenazesinde acıtatlı çizgiler birbirine karıştı yine, dünyamızdan güzel, yiğit bir kişi, bir dost daha gittı... 1960'h yıllarda Dikmen tepesinde, Havuzbaşı'nda söyleşilerimiz çınladı kulağımda... O yıllarda çok yoğun yaşar, Ankara'yı bırakıp tatile de gidemezdik... Dikmen tepesmden Ankara'nın ışıklarını seyrederdik kimi akşamlar, hava böylesine kirli değildi o zaman, biz de karamsar değil iyimser, umutsuz değil umutluyduk. Türküler söyler, güzel bir Türkiye, gülen bir dünya düşlerdik. Havuzda neşeyle yüzen çocuklara bakarken gülümserdik. Onların güzel günler yaşayacağına inanırdık. Maltepe Camii'nin avlusunda başım eğik kucakladım o çocukları. 1960'lann başındaki düşünce ortamıyla bugünkü ortamı karşılaştırınca başım dik tutmak kolay değil. StİRECEK TÜRKİYE ELEKTRİK KURUMU İSIANBUt, TJCARET MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN 1 Kurumumuzun ihtiyaa olan 6.3 KV 3x70 + 35 mm2 toplam 560 metre fleksibıl güç kablosu kapalı zarfla teklif alma usulü ile satınalınacaktır. Bu iş için % 5 Geçici Teminat alınacaktır. 2 Bu işe ait şartname mesai saatleri içinde Müdürlüğümüzün Fevzipaşa Cad. No. 179 YavuzselimFatih adresindeki 301 Nolu odadan 37TSE/86125 dosya isareti bildirilerek temin edilebilir. (Numune Müdürlüğümüzde görulebilir.) 3 thaleye iştirak edecek firmalar, teklif mektuplarım kapalı zarf halinde en geç 29.1.1987 tarih ve saat 14.00'e kadar vernıek zorundadırlar. Postadaki gecikmeler dikkate alınmaz. 4 Kurumumuz 2886 sayılı Devlet Ihale Kanunu'na tabi olmayıp, ihaleyi kısmen yapmakta, ihaleden vazgeçmekte veya dilediğine vermekle serbesttir. Basın: 10490 T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ İŞLETME BİLİMLERİ ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ BİLGİŞAYAR EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ BİLGİŞAYAR KURSLARI Merkezimiz bünyesinde aşagıda belirtilen tarihlerde • Basic, • Fortran, • İleri Basic, • Pascal, • Cobol, • C Dillerde yeni dönem bilgisayar kurslan açılacaktır. Kurslar hafta için 16.15 19.15 ve 19.30 21.30, hafta sonu (c.tesi ve pazar) 09.30 13.30 ve 14.00 18.00 saatleri arasında sürdurulecektir. Kurslar 6, 9 veya 12 haftada toplam 90 veya 96 saat sürecektır. Kurslan başanyla tamamlayanlara sertifika verilecektir. Müracaatlann en geç aşağıda belirtilen tarihlere kadar Bilgisayar Eğitim Müdürlüğü'ne yapılması gerekmektedir. Kurs b»şl»ngıç larihi Son müraeaat larihi 7 Şubat 1987 4 Şubat 1987 19 Man 1987 14 Mart 1987 Adres: Marmara Üniversitesi Anadolu Yakası Kampusu lşletme Bilimleri Araşıırma ve Uygulama Merkezi Bilgisayar Eğitim Mudürlüğü Ziverbey, Kadıköy Telefon: 338 38 69 345 90 90 92 veya 345 47 01 O6'dan/O7 TEK SINIRLI SORUMLU BOĞAZİÇİ ELEKTRİK DAĞIJIM MÜESSESESİ MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN 1 Aşağıdaki cetvelde cins ve miktariarı gösterilen santrifüj betonarme aydınlatma direkleri, hizalarında geçici teminat tuıarlan belirtilen ayrı ayrı üç dosya halinde kapalı zarfla teklif alma usulü ile ihaleye çıkarılmıştır. 2 Bu ihalelere ait şartnameler beher dosya için 20.000. TL. bedel karşılığında Meşrutiyet Cad. Asmalımescit Sok. No: 63 Beyoğlu / İSTANBUL adresindeki müessesemizin Makina lkmal ve Satınalma Grup Müdürlüğü'nden temin edilebilir. 3 Teklif mektuplan en geç 28.1.1987 günü saat 14.00'a kadar müessesemiz muhaberat servisine elden verilecek ve aynı gün saat 14.30'da alenen açılacaktır. 4 Müessesemiz 2886 sayılı yasaya tabi değildir. Geçici Teminat Dosya No Cinsi MiktanMiktarı 1987/2 8 m. boyunda, tek konsollu 2000 Ad. 6.000.000.1987/5 10 m. boyunda, iki ve uç konsollu 900 Ad. 4.500.000.1987/7 10 m. boyunda tek konsollu 1500 A d . 5 . 9 0 0 . 0 0 0 Basın: 10468 ÇALIŞANLAR1N SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL BETON DİREKLER SATIN ALINACAKTIR "Destekleme primi ödüyorum" SORU: Emekli Sandıgı'na tabi bir görevden emekliyim. Emekli aylıgı alıyor. halen ozel sektörde çalışıyor ve destekleme primi oduyorum. 62 yaşındayım. Kendi isteğimle aynlırsam kıdem tazminaU alabilir miyim? Bu görevden de emekli olamayacaguna göre kıdem tazminatı alabilmem için yaşım geçerti neden olabüir mi? Ş.E. İSTANBUL YANITİ Kıdem tazminatının ödenebilme koşulları İş Yasasının 14. maddesinde belirlenmiştir. Buna göre hizmet sözleşmesi işveren tarafından yasanın 17. maddesinde belirtilen "Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri" dışında her ne sebeple olursa olsun bozulması durumunda işveren kıdem tazminatı ödemekle yükümlü tutulmuştur. Hizmet sözleşmesinin işçi yönünden yasanın 16. maddesinde belirtilen "Sağlık sebepleri"ne, "Ahlak ve iyi niyet kurallanna uymayan haller ve benzerleri" ve "Işçinin çahştığı işyerinde bir haftadan fazla süre ile işin durmasını gerektirecek zorla>ıcı sebepler"in ortaya çıkmasına dayalı olarak bozulması, işçiye kıdem tazminatı ödenmesini gerektirir. İş sözleşmesinin gene işçi tarafından ve "Muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyla" feshedilmesi de kıdem tazminatı almayı gerektirir. Aynca, işçinin bağlı bulunduğu yasa ile kurulmuş sosyal güvenlik kurumundan ya da özel emekli sandığından yaşhlık, malullük, emekli aylığı ya da toptan ödeme amacı ile iş akdini feshetmesi kendisine kıdem tazminatı ödenmesini gerektirmektedir. Yukarıda sayılan İş Yasası'nda geniş bir biçimde yer alan haklı nedenlere dayalı olmaksızın iş sözleşmesinin işçi tarafından ve kendi isteği ile feshedilmesi durumunda kıdem tazminatırun ödenmesi söz konusu değildir. İşçinin kendi isteği ile bir başka deyişle istifa ile işinden ayrılması, "iş akdinin kıdem tazminatı ödenmesini gerektirmeyecek şekilde sona erme halidir. Toplu iş sözleşmesinde aksine hüküm getirilse bile geçersizdir" Sosyal Guvenlik Destek Primi ödeyerek çalışmanız ve yaşınızı öne surerek işinizi kendi isteğinizle bırakmanız, size kıdem tazminatı ödenmesine hak kazandırmaz. TÜRKİYE ELEKTRİK KURUMU İSTANBUL TİCARET MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN 1 Kurumumuz ihtiyacı olan 20 adet değinnen şanzıman büyük dişli kaplini imaJ etürilerek kapalı zarfla teklif alma usulü ile satın alınacaktır. Bu iş için % 5 geçici teminat alınacaktır. 2 Bu işe ait şartname mesai saatleri içinde müdürlüğümOz Fevzipaşa Cad. No: 179 YavuzselimFatih adresindeki 301 no'lu odadan 41TÇA/8657 dosya işareti bildirilerek temin edilebilir. 3 thaleye iştirak edecek firmalar, teklif mektuplanru kapalı zarf halinde en geç 5.2.1987 tarih ve saat 14.00'e kadar vermek zorundadırlar. Postadaki gecikmeler dikkate alınmaz. 4 Kurumumuz 2886 sayılı Devlet Ihale Kanunu'na tabi olmayıp, ihaleyi kısmen yapmakta, ihaleden vazgeçmekte veya dilediğine vermekte serbesttir. TEK SINIRLI SORUMLU BOĞAZİÇİ ELEKTRİK DAĞITEVf MÜESSESESİ MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN 1 Kadıköy, Göztepe Trafo Merkezi Idare Bölumü inşa edilmesi işi birim fıyat ve kapalı zarf usuluyle eksiltmeye çıkarılmıştır. 2 Bu işe ait şartnameler Meşrutiyet Cad. Asmalımescit Sok. No: 63 Tepebajı/ISTANBUL adresindeki Müessese Müdürlüğümüzün Makine lkmal ve Satınalma Grup Mudurlüğu'nden 50.000.TL. bedelle temin edilebilir. 3 Bu işe ait geçici teminat mıktarı 3.400.000.TL.'dir. 4 Bu ihaleye katıimak isteyen firmalar, eksiltme şartnamesinde belirtilen belgelerle birlikte, fenni ehliyet vesikası olmak uzere en geç 22.1.1987 gunü saaı 17.00'ye kadar Müessese Müdürlüğumuze müracaat edecekierdır. 5 Fenni ehliyet vesikaları 28.1.1987 tarihinden itibaren firmalara verilecektir. 6 Teklifler en geç 4.2.1987 günu saat 10.00'da aynı adreste bulunan Muhaberat servisimıze elden verilecek ve aynr gün saat 10.30'da alenen açılacaktır. 7 Kurumumuz 2886 sayılı yasaya tabi değildir. Basın: 10341 TÜRKİYE ELEKTRİK KURUMU İSTANBUL TİCARET MÜDÜRLÜĞÜNDEN 1Kurumumuzun ihtiyaa olan 300 ton sodyum hidroksit (Na OH) Payet, Granüle TSE 1865'e uygun teknık en az °lı 98 safiyette olacak. Kapalı zarfla teklif alma usulü ile satın alınacaktır. Bu iş için °7« 5 geçici teminat alınacaktır. 2Bu işe ait şartname, mesai saatleri içinde müdürlüğümüzün Fevzipaşa Cad. No 179 YavuzselimFatih adresindeki 405 nolu odadan 51KGM/86O3 dosya işareti bildırilerek, temin edilebilir. 3thaleye iştirak edecek firmalar, teklif mektuplannı kapalı zarf halinde en geç 321987 tarih ve saat 14.00'e kadar vermek zorundadırlar. Teklifler aynı gün saat 15.00'te alenen açılacaktır. Postadaki gecikmeler dikkate alınmaz. 4Kurumumuz 2886 sayılı Devlet Ihale Kanunu'na tabi olmayıp, ihaleyi kısmen yapmakta, ihaleden vazgeçmekte veya dilediğine vermekle serbesttir. „ ,„»„, Basın: 10581 TÜRKİYE ELEKTRİK KURUMU İSTANBUL JİCARET MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN 1. Kurumumuzun ihtiyacı olan AEG kontak takımlan kapalı zarfla teklif alma usulü ile satın alınacaktır. Bu iş için V*5 geçici teminat alınacaktır. 2. Bu işe ait şartname mesai saatleri içinde müdürlüğümuzün Fevzipaşa Cad. No: 179 YavuzselimFatih adresindeki 301 nolu odadan 38TSE/8684 dosya ısareti bildirilerek temin edilebilir. 3. Ihaleye iştirak edecek firmalar, teklif mektuplarım kapalı zarf halinde en geç 3.2.1987 tarih ve saat 14.00'e kadar vermek zorundadırlar. Teklifler aynı gün saat 15.00'tealenenaçılacaktır. Postadaki gecikmeler dikkate alınmaz. 4. Kurumumuz 2886 sayılı Devlet thale Kanunu'na tabi olmayıp, ihaleyi kısmen yapmakta, ihaleden vazgeçmekte veya dilediğine vermekte serbesttir. Basın: 10488 TRAFO MERKEZİ İDARE BÖLÜMÜ İNŞA ETTİRİLECEKTİR İST. 3. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİNDEN 1986/125 Ves. Tevfjk kızı, Seniha'dan 1954'de dogan Samiye Sezgün'ün M.K.nun 355 ve 369. maddeleri gereğince hacir altına alınarak, 18.12.1986 gunu kendisine ozannesı Senilıa Sezgın'ın velayetı aliina konmasına karar verılmıştir. llan olunur. 18.12.1986 Basın: 332 KİRALIK DAİRE Arnavutköy'de kiralık daire Not; Saat 1215 dışında 165 II 32'den Nut'us cuzdanımı, okul kimliğjmi, pasomu ka>bettim. Hükumsuzdur. ŞEBNEM T. BAŞAR