17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
LER CUMHURİYET/7 DYP adayının Samsun gezisi sürüyor Cindonık: Ozalizm Marcosçuluk demek Turgut özal'ı, Filipinler Devlet Başkanı Marcos'a benzeten DYP adayı Hüsamettin Cindonık, "özal, siyasi yasaklardan medet ummaktadır. özalizrn, Marcosçuluktur, Atilla Yurtçu modelidir. Yurtçu, haksız kredilerle, yolsuzluklarla kârını 3 yılda 56 kat arttırmıştır, hanginiz böyle bir kâr yaptımz?" şeklinde konuştu. HASAN UYSAL SALİM SÜRMELİ ANKARA TAŞI SHP'li Elgin'in garip sözü TBMM Başkanı Necmettin Karaduman'ın yeni yasama yılı nedeniyle verdiği kokteylde, her zaman olduğu gibi, Başbakan Özal ile muhalefet partili milletvekili ve gazeteciler arasında tartışmalar oldu. Laf döndü dolaştı, başta gazetemizin ve öteki yayın organlarının yaptıkları seçim anketlerine geldi. Başbakan, nalıncı keseri gibi anketlerin lehine olanlarını büyük bir gürüttüyle tartışmada bir kanıt gibi gösteriyor, bu arada Cumhuriyet'in verdiği sonuçları özenle vurguluyordu. SHP yöneticileri, gazetenin, gazetecilik kurallarına uyarak, yan tutmaksızın verdiği sonuclardan tedirgindiler. Başbakan Cumhuriyet ile ilgili sonuclardan söz edince, SHP İçel Milletvekili All ihsan Elgin, kalabalığın ortasında sesini yükseltti ve "Cumhuriyet'e acaba kaç para verildi?" dedi. Elgin'in bu "garip" sorusu üzerine Başbakan Turgut Ozal, fırsatı kaçırmadı. Çevresinde bulunan Cumhuriyet çahşanlarına döndü, "Bak, işte size taan ediyorlar" dedi. Başbakan Özal, Elgin'in bu sözüne o kadar mutlu olmuştu ki, "size taan ediyorlar" cümlesini, parmağını Cumhuriyet çalışanlanna uzata uzata bir kaç kez söyledi. Elbette, Ali İhsan Elgin'in bu "garip" değerlendirmesi bütün SHP'yi ve SHP'nin sağduyu sahibi milletvekillerini kapsamazdı. Sag amigolar kim? CİNDORUK VE ÇOCUK DYP Samsun 2. Bölge adayı Hüsamettin Cindoruk, Samsun gezisi sırasuıda potitikacılann "geleneksel görüntü'ierinden birine uygun olarak "çocuk severken..." özal ve Adalet Bakanı Necai EJdem'in, Işbora traktör fabrikası yöneticisi iken bu fabrikayı batırdıklannı anımsatarak, "Adamlar kendi fabrikalannı batırmışlar, kalkmış devleti yiiriitmeye kalkıyorlar" diyen Cindoruk, işsizlikten söz ederken de, "Herkes Özal'ın damadı olamaz ki, birileri sermaye versin de iş kursunlar" biçiminde konuştu. Bazı işadamlannın, zenginlerin, hayali ihracatçılann ve bir avuç holding sahibinin dışında herkesin iktidardan yaka silktiğini söyleyen DYP Genel Başkanı şöyle devam etti: tek sflah, siyaset yasaklandır. Yasaklardan medet ummaktadır. Sanıyor ki, yasaklar kalkmaz ise veniden iktidar olacaktır. Bu iktidar giderse sol gelmez, Dogru Yol gelir. Sol iktidan bcceremez, iktidar olmak bizim işimizdir. Biz bölünmüş sag aylan toplamaya geldik. Özal'ın adı Turgut Marcos'tur. Ozalizm, Marcosçuluğun Atilla Yurtçu modelidir. tzrnir tl Başkanı Yurtçu, devletten verilen haksız kredilerle, gözyumulan yolsuzluklarla kânnı 3 yılda 56 kat arttırmıştır. Hanginiz böyle bir kâr yaptınız? Özal'ın ortağı Yurtçu hem siyaset hem ticaret yaptığı için bu hale geldi. "Vehbi Koç'un keyfı gıcır, onnn için 'ANAP'a oy verin' di Bu onlann modelidir" Celal Bayar'ın cenaze töreniyor. Ama bu hep böyle gitmez. Şimdilik onlan keyifleri iyi ama ne de değinen Cindoruk, "AllaOzal hükümeti surerse onlar da hın hikmeti, elleri arkada askeri tepetaklak giderier. Özal'ın ne mahkemede mahkum edilen Ceahlakı ne de işleri size uymuyor. lal Bayar'ın arkasından diizenleNe o sizden, ne siz ondansınız. nen töreni gördünüz. Ba>ar'ın arkasmda cumhurbaşkanı, geneNiye sırtınızda onu taşıyacaksı raller, Meclisten camiye kadar nız? Gelin, bu sirkeye konmuş yüriıdüler. Allah kimseyi yerde anlann kovanını dağıtın. Gönde bırakmaz" dedi. Cindoruk, serin bizi Meclise, 15 giinde bu ik çimlerde devlet memurlarının sitidan defiştirelim. Ozal'a bir re> yasete kanştırıldığını da belirtebile gitmesin, onu protesto edin, rek, konuşmasını şöyle tatasfive edin, yok edin. Bir daha mamladı: maceracılar yönetime el ko> tnasınlar. Böyle ara rejim devriyeleri "Şimdi 'her isteyene bir telefon vardır. Hep fırsat kollariar. Fır veriyonız' diyorlamuş bu bölgesatı da buldular mı başbakan, de. Telefonu yiyen, telefonu gibakan olurlar. Bu ara seçimler iş yen, telefonu tohum diye tarlate bu ara rejime son vcrme fır ya ekeni duydunuz mu? Telefon satıdır. Bize oy verirseniz bu ik verilmesin demiyorum. Önemli tidann bir daha gelmeyecek bi olan, telefonu ureten fabrikayı çjmde siyaset yaşamından silinip )«pmaktır. PTTci Servet Bflgiiyi gitmesini sağlarsınız. Artık kim PTT'ci ise niye adamı görevden se Özal'ın artistliğine kanmaya aldınız? Kötu diye aldıysanız nicaktır. Bugün Özal'ın elindeki ye aday yaptınız?" SAMSUN DYP Genel Başkanı Hüsamettin Cindonık, Turgut Özal'ı Filipinler eski devlet başkanı Marcos'a benzeterek, ara seçimlerin ara rejime son verecek bir fırsat olduğunu söyledi. ANAP'ı holdinglerin koordinatörlerinin yönettiğini de anlaıeer siiahlar, savaş ve banş" konulan ağtrbkb "güncd poffîka dtp" bir tan Cindoruk, "Vehbi Koç'nn tti ilginç yaUaşm ve mesajlar içeriyor. (Fotoğntf: RIZA EZER) keyfi gKir, onun için 'ANAP'a o> verin' diyor. Şimdi onlann keyifleri iyi ama hep böyle gitmez, onlar da tepetaklak gider" dedi. DYP Genel Başkanı, dün ilk olarak Havza'run Tepeören köyüne uğradı. Çok sayıda köylü tarafından karşılanan Cindoruk, erkekJerle tek tek öpüşürken çok sayıda kadının toplanarak olayı uzaktan izledikleri görüldü. Cindoruk burada yaptığı kısa konuşmada, hükümetin Menderes ve DeTnirel'in yaptıklanru sattıklarını belirterek, "Satsınlar, bir daha yapanz" dedi. "Bizün kayında yaptı insanhk. 2030 yıl kadar önce Lozan Kulüdafci insanlan, 6070 kez bü Toplantılan diye hatırlarsanız toplantılar yapılmı;nUuinuz onlann kanlan gibi visiahlar ber iki yanda da ki, sigara içmez, onlar gibi > giremez. Bunun kanıt tı, o zaman, "Artık dunyada buyumtnin snurlanaa vanJdı. Çünkü dnnya sınıriıdır, kaynaklar suuriıdır. BafD yana görülmedı de dedavranmaz" diyen Cindoruk, ka türtü dözenlemeter gereklidir" fıkri ortaya atıldı. la meydana gelen Libya özal ailesinin Türk toplumunun Tabii bu sınırlara vanlıp vanlmadıgı kesin olarak söy geleneklerine uymak zorunda ollenemez. Hâlâ boş yerler var, nüfusun artmasının kaykgtaMttye kadar okmadı duğunu, milliyetçi ve muhafazanakları tüketmedigi bölgeler hâlâ var. Ama görüyoruz, ı pek&la çık»bUir... kâr olduğunu söyleyen Başbakaartık sınırlar zorlanıyor ve kendini bilen hükümctler artık bir dunım var, onu bilnın ailesinin yaşamının buna uynüfusu artırmak için değil, kontrol etmek için örüemüahlann tahrip gücıl degun olması gerektiğini söyledi. ler alıyorlar. Artık sınıra geldiğimizı görüyoruz. kanaıuz oktan başlayaBüyük çoğunluğunu takkeli zamanda nükleer silahyurttaşlann oluşturduğu kalabaTahrip gücünün sınırına geldik tl tahrip gücü sınırsız şelığa hitap eden Cindoruk, Türk köylüsüne ne yapıldıysa Aynı şekilde diyonım ki, "tahrip göcâ ^'""•""IIHP" lanılması düşünülen yer, MenderesDemirel döneminde da sınıra geldik. Yani silahlarla karşı tarafı tahrip eder. Süahlann tahrip gücü rek bir sonuca varmak bakımından bir sınıra geldik. Bu yapıldığını anlatırken, bir yıırtle onunla birlikte artmınu da, genel bir savaş olmamasından çıkanyorum. Ve taş ANAP için, "Onlar azap n i z kurc ve artık eldeki diyonım ki, bunu böyle degerlendirip, yaklaşımımızı departisi" diye seslendi. ıçinde mekanize edilecek rt bir örneğini Çernobil giştirmemiz gerekir. Artık dünya üzerinde tahribau sınırlayacak ginşimlere aulamazsınız. Ne kadar girişirseırfdeki olanaklar karşıniz girişin yetersiz kalır, çünkü mekânın kendisi sınırlı. İnönü'nün İzmir gezisinden : smırudır. önemli olan :"nükleer bir söyleşi" r güç tahrip olmaz BUNLAR K YAPtYORLAR Yer İstanbul. ANAP'ın seçim otobüsü Petek seçim gezisinde. Meslektaşlarımız da görev aşkıyla Petek'in üzerındeler. Gel gör ki telefon tellerı meslek aşkı filan dınlemıyor. Yakalamış gazetecileri, çabala kı kurtulasın (Fotıtraf: ERDOĞAN KASEOĞUI) Erdal ama hangi Erdal? MECLISİN açıldığı ilk gün Olay şuydu. Hurrıyet gazeSHP Genel Sekreteri Barış tesınden telefon eden bir gaCan koridorda yanına gelen zeteci, "Lütfen Banş Can'a ya uzun boylu, gözlüklü birine, da Fikri Sağlar'a söyleyın, be"Yahu Hürriyet gazetesini arı ni arasın" demişti. Arayan gayorum. soruyorum, Sayın Er zetecinin adı "Erdal"dı. Teledal İnönü orada yok. Nereden fona çıkan şoför, Genel Başaramış beni?" dedi. kan Erdal İnönü'nün Can ile Parti şoförü olduğu anlaşı Sağlar'ı Hürriyet'ten aradığını lan kişi, "Efendim, partiye te sanmış ve bütün partıyi ayaklefon edip böyle bildirdiler, sı landırmıştı. iki saatlik çalışmazi ve Fikri Sağlar'ı o gazete lardan sonra SHP yöneticileden arıyor" diye yanıt verdi. ri, Hürriyet'ten arayanın Erdal Biraz sonra SHP Genel İnönü değil, "gazeteci Erdal" Başkan Yardımcısı Fikri Sağ olduğunu anlayabildiler ve lar geldi, olayı duydu ve gül Meclıs Genel Kurulu'na rahat meye başladı. bir soluk alarak girdiler. BAŞBAKAN Özal'ın korkülu rüyasının SHP'nin alacağı oylar olacağı anlaşılıyor. Sosyal demokrat çevrelere seslenen, SHP'yi demokratik anlayış için bir seçenek gören yazartara her fırsatta ığnelemeler yapma huyundan bu nedenle birtürlü geçemiyor. örneğin, Karaduman'ın kokteylinde durup dururken, "Sol amigolardan" bahsetti. "Kim bunlar?" diye sorulunca, "Yalçın Doğan, Mustafa Ekmekçi" yanıtım verdi. Ciıneyt Canver, orada bulunmayan Cumhuriyet yazariarına Özal'ın yaptığı bu saldırıyı bir soru ile karşıladı: "Peki ama Sayın Başbakan sağ amigolar kim?" Başbakan, işine gelmediği bu noktada sustu. Bir gazeteci, belki Başbakan anımsar diye, "Herhalde Başbakanın sağdaki amigosu Mehmet Barlas olacak" dedi. Daha birkaç gün önce Bayar'ın Anıtkabir e gömülmesi ile ilgili tartışmaları lehine çevırebilmek için Kalender Orduevi'nde kabul edip söyleşide bulunduğu yazarlar için Başbakan hiçbir açıklama yapmadı, hiçbir isim söylemedi. Özel sektör kamu sektörü el e/e İŞ bilmekle ve iş bitirmekle öğünen ANAP iktidan, ' Türkiye'de olanaksız bir olayı gerçekleştirdi. Artık ANAP'lılar "Biz bu ülkede özel sektörle kamu sektörünü bütünleştiren ilk iktidarız" diye de övünebilirier. Efendim, Radyo Televizyon Yüksek Kurulu'nun. her biri kendi işleriyle uğraşan ve onlardan zaman buldukça da yüksek kurul toplantılarına katılan üyelerınden bazıları özel sektörün, örneğin eski Başkan Kamuran Gürün, Sezai Türkeş. Feyzi Akkaya firmasının bir elemanıdır. Biliyor musunuz ki, eski Başkan Gürün birçok görevlıye gönderdiği resmi yazılarını "STFA" antetli kâğıtlara yazar ve altını da Radyo Televizyon Yüksek Kurulu Başkanı olarak imzalardı. şmeli ş japılabilir ve bu svnr (HycDİer var.. diyenler var, ama on yıl, nvanlacak ki, artık iki ssva$amazlar. Böyle bir •»{ tahrip olur ve bunun aman düşünce sekliJL tahrip gücttnO kullakaldırma fıkrini bırakşünüyorum. a. Wdız Savaşlan adıyla ijatifi deaen projcsi var bi«M«ç verbse, ABD'ye y<* edlp, kendi topnüılak •fauatm sagbgncak, KUkai ytkıma ugnunaıda balnunak olanagını lenen yaklaşım bu duru12 Savaşlan'ndan, daha irifirni diye adlandınlan uüceniz üzennde büyuk karşı tarafın nükleer si Savaşamayız demeliler: Bana göre çözüm savaşın yapılamayacağının taraflarca ilan edilmesidir. Sayın Reagan ve Sayın Gorbaçov bir araya geldiklerinde bunu ilan etmeliler. Böyle bir adım, çözümü hemen getirmese bile yolu açar. Taraflar, "Anlaşmazhklan, savaşla çözemiyorsak, nasıl çözeriz?" diye düşünüp yollar bulmak için çalışırlar. Şimdi bu olay biraz da şu ünlü Elbise ve Kral hikâyesinde olduğu gdbi. "kral tümuyle çıplak" diye bir çocuğun söylemesine benziyor. Bu söylenınceye kadar tabii dunım çok değişik. Eğer bu yaklaşımı düşünmez ve artık böyle bir noktaya geldiğimizi gönnezseniz, sürekli silahlanmaya devam edersiniz ve silahlan kullanmadan sürekli olarak nüfuz bölgenizi genişletmeye ve karşı tarafı etkilemeye çalışırsınız. Ancak eger bir gün, "Bb b« savaşı yapamayn" diye ilan ederseniz, herkes de bunu kavrarsa o zaman yaklaşımınız degişir. Kızarmadan oy istedi HtKMET ÇETtNKAYA İZAÜRSHP Genel Başkanı ve tzmir 2. Bölge millelvekılı adayı Erdal tnOnü, uçtincü tur seçim gezisıne, diğerlerinde olduğu gibi "mütevau" bir biçimde başladı. Çiğli Havaalanı şeref salonuna SHP tzmir tl Başkanı Şertf Bakştk girdiği sırada, kapatılan MSP'nin eski Genel Başkanı Neanettin Erbakan, saat 8.00'de kalkacak olan Ankara uçağt için yolcu giriş kapısından terminale yönelmiştı. Kendisini görünce yamna yaklaşıp, elinisıkarak iyi yolculuklar diledik. Erbakan hocayla altı yıldır yüz yuze gelmemiştik. Bir süre önce konuşma istemimizi iletmiş, bugüne kadar da randevu alamamıştık. Necmettin Erbakan, "Çok kısa süredt yüz yüzt görüşeceğit'" deyip yanımızdan aynldı. Az sonra da Erdal İnönü'nün saat 7.30'da tstanbul'dan kalkan uçağı Çığli'ye indi. SHP tl Başkanı Şeref Bakşık, yine her zaman olduğu gibi altmış kişılik karşılama ekibiyle şeref salonunun çıkış kapısının az ötesinde en önde duruyordu.. Karşıyaka tlçe Başkanı Turan Karakas ile gelen Bornova tlçe Başkanı Kemal Erol, merkez ilçe başkanı Esen Yücel, il başkanlannm biraz ardındaydılar. Uçaktan tek bâşma ınen Erdal tnönü, önce il başkanı Şeref Bakşık'ın, daha sonra karşılayıcılann teker leker ellerini sıktı. Daha sonra şeref salonundan geçerek Altay Kulübü'nün eski lejyoner başkanı, SHP il yönetim kurulu üyesi Rıdvan Burteçin 'in araana bindi. tlk durak BomovaAtatürkMahallesi'ydi. Tapu kayıtlan ve imar planma göre gecekondu önleme bölgesı olarak bilinen Atatürk Mahallesi biz görmeyeli, üç katlı küçük apartmanlar, ahşap yapılı vilialar, güneş enerjisiyle ısıtılan konutlarla önilmüştü. Yollan geniş ve asfalttı. Çok sayıda emlak bürosu gözümüze çarpan ilginç görüntülerdi. Konvoy, Atatürk Mahallesi'nin uç noktasında bir tepede durdu. Asağılarda tzmir Limanı, sağımızda Bayraklı gecekonduları uzanıyordu. Bızim aracımıv sollayarak, ses yükseltici aygıtlarla donatılmış bir kamyonetle minibüs, kahvelere doğru yöneldı. Erdal tnönü de henüz tamamlanmamış yoldan yuz metre uzaklıktaki üç katlı bir binaya doğru yürüdü. Erdal tnönü'yü konuk eden, daha doğnısu sabah kahvaltısına çağıranlar, 1402 sayılı yasayla işinden uzaklaştınlan tapu müdüryardıması Cevdet Ytbnaz'ın aüesiydi. Eşi ve üç çocuğuyla tnönü 'yü karşılayan Cevdet Yılmaz, kimi zaman inşaatlarda, kimi zaman ise Konak Alanı 'nda Hükümet Konağı 'nın önünde 50 liraya mal bildirgesi doldurarak yaşamını sürdürdüğünü anlattı. tnönü, Cevdet Yılmaz'ı dinledikten sonra, "Haksa bir uygulama 1402 üe isten atılma, bunlan önleyeceğiz" dedi. Ardından birparça zeytın vepeynir aldı. Zeytini çatalla ağzına göturtirken de, "Fotoğraf çekümesi yemenizi azakmasm" diye espri yaptı. tnönü, ilk kahve konuşmasını da Atatürk Mahallesi'nde yaptı. "tnönü Meclise" gösterilerine karşı, "Meclisegitmek İçin biraz konusmakgerek"diyen lnönü, burada SHP'nin seçim bildirgesinden söz etti. Bir yurttaşın sorusu üzerıne de şöyle dtdi: tskenee, bir insanhk suçudur. tskence yapanlardan hesap soracağız.. Erdal Inönu, yıne yumuşak bir ses tonuyla sakin bir bıçımde ANAP'm ekonomik uygulamalanm eleştirdi. Eskisi gibi kulaklanna dek kızarmadan seçmenlennden oy istedi. Erdal tnönü, kahvede konuşurken, biz bir başka "çayevi"nde yurttaşlarla sohbet ediyorduk. Sosyal demokratlann guçlu olduğu Atatürk Mahallesi'nde tek sancı "oykum bolunmesi"ydi. Buyüzden yörede SHP, "oylar bölunmesin" kampanyası açmıştı. Buna çok kızan DSP'lıler ise, böyle bir kampanyanın tutmayacağını, tarafsız oylarla Rahşan Ecevit 'in seçileceğini söylüyorlardı. Sonra Bornova'da çarşı turu başladı. SHP'nin "adam adama markaj" yöntemi geçmiş dönemlerde çok yararlı olmuştu. SHP'nin tzmir kurmayı Şeref Bakşık bu yüzden Erdal tnönü'yü, ön yoklamaya gırecelc milletvekili aday adayı gibi kapı kapı dolaştmyor. SHP'den kopya alan ANAP ve DYP de "adam adama markajı" gecekondu kesımlerinde uyguluyor. Bornova'da esnafı teker teker dolaşan, etlennı sıkan tnönü, "oytaruuzı istiyorum"dedi. önce bir çay ocağına, sonra berber dükkânına girdi. Yine oy istedi. Bir manifaturacıya, "Ne iş yapıyorsunuı?" sorusunu yöneltti. Sonra da ekledt: Ben de aday olarak çaüşıyorum. O yüzden de oyunuzu istiyorum. Kahveleri dolaşırken tavla ve iskambil oynayanlara başanlar diledi tnönü.... Bomova Spor Kulübü'nün büyük eşya piyangosundan bilet satmak isteyenlere, "Param ceketimde kaldı"yanıtım verdi. SHP'lı yöneticı bilet parasını odemek ısteyince de, "(Mur mu öyk sey" dedi. Ama biletı zorla almak zorunda kaldı. Sımitçi fınnı, dondurmacı, baklavaa, tuhafıyeeine vana dolastı Bornova çarşısmda, ayakkabı boyacılannın ellerini sıktı. Boynuna sarılan yaşlılann ellerini tuttu. tnönü, bir genel başkan gibi değil, milletvekili aday adayı gibi dolaşıyor tzmir'de. Hem de giinde 15 saat ev ev, dukkân dükkân, kahve kahve dolaşarak. izlenimler Duvarların kulağı DSP'nin uzun boylu, kilolu Genel Sekreteri Nuri Korkmaz, Ankara'daki siyaset çevrelerine partisinin büyüklüğünü anlatıyor. Korkmaz, Meclıs açılış kokteylinde gördüğü hemen herkese DSP'nin yapacağı büyük oy patamasından söz etti. Partinin bir çığ gibi büyüdüğünü, ANAP'ı da, SHP'yi de silip süpüreceğini, hatta ilk seçimde tek başına iktidara geleceğini, yüksek davudi ve tınlayan sesiyle yanından geçen herkesi bir kenara çekerek anlatıyor. Ama Bülent Ecevit'in sol oyları böldüğü yolundaki iddialar anımsatılınca, hele Bülent Ecevit'in adı geçince, sesinin perdesi alçalıyor, susuyor ve yanından geçip çevirdiklerini bırakıp uzaklaşıyor. Bu durumu gören bir gazeteci Korkmaz'a seslendi. "Ne o, Nuri Bey? Duvarların kulağı vardır diye korkuyor musunuz yoksa?" Korkmaz ses etmedi, hızla uzaklaşıp gitti. Iran Kültür Merkezi'nin bilgi yarışması ANKARA'daki Iran Islam Cumhuriyeti Kültür Merkezi'nin yayımladığı "Fecr" dergisi Körfez savaşıyla ilgili bilgi yanşması açtı. Yarışmayı kazananlar kitapla ödüllendiriliyorlar. Yanşmacılardan yanıtlanması istenen sorular aynen şöyle: 1 Saddam'ın İran islam Cumhuriyeti'ne saldırmasının nedenleri nelerdir? 2 Bu savaşta hangi ülkeler Irak'a mali ve siyasi destek sağlamaktadır? 3 Niçin Amerika ve Israil, İran İslam Cumhuriyeti'nin bu savaşta galip gelmesini istememektedirler? 4 Irak İslam hareketi şehitlerinden iki tanesinin adım söyler misiniz? Artık yeni yaklaşım gerekli ;tter de kurar u1. ¥& kalkan başarüı olskısi gibidir demektir. Ya ttde, bir tarafın kurduğu ıfc. ABD'de olan kalkan ıtre varümış olmayacak. lenükleer tahrip gücünü iuip gücünün sonuç alaacak. ı Jeaynı zamanda kalkaiJiaiiııde gerçekleşecek. ir w jöbantndeıı önce haimai. Bunu daha önceki Ben bu durumu bilimdeki gelişmelere benzetiyorum. Belki nükleer fızikçüiğimin burada faydası oluyor. Bilimin geüşmesinde böyle durumlar çok görülmüştür. Bilimsel devrim denilen gelişme de böyle olmuştur. Belirli bir doğrultuda hep caüşmalar yapılır. tnsanlar alıştıklan şekilde sonınian çözmeye çalışırlar, hatta sezgiler geliştirirler. Yeni bir olay olduğunda onun nasıl çözülecegi hakkında o işle ugraşanlann belirli sezgileri vardır, hemen onlan kullanırlar ve çok mesafe alınır. Ama bir yere gelinir ve görülür ki, o zamana kadarki davramşlar çözüme götürmüyor. Esas düşünce yapısında bir değişiklik yapmıyor. Buraya vanlınca uzun süre çelişkiler içinde uğraşılır. Sonunda yolun degiştirilmesi gerektiği anlaşıhr ve yeni bir yaklaşım benimsenir. lşte bugün de, artık banşı ararken tuttuğumuz yolun artık sonuna gelindiğini belirtip, yeni bir yola başlamak gerekiyor. Tabii burada pek çok çıkarlar söz konusu. EisenboweeT*ın söyledigi askeri endüstriyel kompleks vb. Ama bütün bu güçlüklere karşıc arük yeni bir yol tutma zamanımız gelmiştir. Dediğim gibi, nükleer silahsızlanma ıstemi faydadan uzak degildir, ama paradoksal bir yaklaşımdır. Çünkü savaşmayı bütünüyle ortadan kaldırmıyor. Artık yapılacak şey, nükleer silahlann tahrip gücüyle dünvamızın sınırlarına gelindiğinin görülmesi ve savaşmarun imkânsızhgının kabul edilmesidir. Eger bir gün "Biz artık bn işin sınınna vardık ve artık savaşı yapamayız" diye ilan ederseniz, o zaman yaklaşım değişir ve bu anlaşmazhklan savaş yoluyla eözemezsek nasıl çözeriz diye başka bir düşünce tarzma gelinir. , tşte benim önerdiğim düşünce bu. O zaman gelmiştir. Sayın Gorbaçov ile Sayın Reagan bunu bir araya geldiklennde ilan etmelidirler. Tabii bu adun hemen anlaşmazhklan çözmeye yetmez. Savaş pkmayacagına göre, savaş çıkmadan bu anlaşmazhklan nasıl çözebiliriz diye düşünülmeve başlanacaktır. Bu çok "iitopik" bir görüş gibi görünüyor ve bdki de öyle. Ustelik birdenbire kımse bu düşünceye hemen katılmayabilir. Ama ben inamyorum ki, eninde sonunda olacak budur Çünkü bugün vanlan noktaya tesadüfen gelinmış değildir. Bu insanhğın bilimi bulması, geliştirmesi, oradan teknolojiye atlaması, teknolojiyi geliştirmesi ve tabii ekonomisini geliştirmesi, kaynaklannı kullanması sonucunda vardığı ve bütün uluslann varmaya çalıştıklan yerdir. Bu yüzdendir ki, ben bu görüşümü bundan sonra içerde ve uluslararası forumlarda savunacağım. lşte silahsızlanma ve banş konusundaki önerim özetle bu. 'Yaşanturı cdtüst oldu SERDAR KIZIK MANİSA Manisa 2. Seçim Bölgesi SHP adayı Yalçın MillH nin, "Önceki seçim dönemlerinden de alışkınım, ama bu seçim döneminde gunlıik yaşantım altiist oldu" dediği seçim çalışmalannın bir gunünde en büyük özellik, yemek yemeğe bile zaman bulamaması. Yalçın Milli, Akhisar'daki kendi avukatlık bürosuna önceden olduğu gibi yine her gün saat 08.00 dolaylannda geliyor. Ancak seçim döneminde burosunda geçirdiği zaman, bu kez yalnızca yarım saat. Milli'nin büroya uğraması da bir zorunluluk. Bu zorunluluğu postadan gelen mektuplar doğuruyor. Çunkü yurttaşlardan mektupla gelen istemlerin, seçim çalışmalarında önemi buyuk Yalçın Milli'ye göre. Milli'nin partili partisiz şehir esnafını gezmesi ve ziyaret etmesi, ilçe başkanı ile birlikte oluyor ve saat 10.00 dolayında başlayan bu ziyaretler seçim döneminden bu yana aksamadan sürüyor. Yalçın Milli, öğleye değin sür Bir adayın 24 saatiSHP Manisa adayı Yalçın Milli 9 tiK Nükleer cü çok arttı. rları hep aynı artık savaşın ytere vardık. avaş yapılabilir m yıl, belki ?bir yere iki süper güç iit İBÜmal bu kalkanın müJkandan bazı nükleer fü geçmemesi ki bazı nük:cnın savaşı göze almam tahrip gücü o kadar gcçmesine gerek yok. Bir ghlifcenin boyutu büyük. amazlar. lülazer akımlarıyla yapıımı üe güçlü saldırı silahri?imi, benim ana düşünsas olan dünyanın boyueyi nüfus patlaması ola Çetiıı: Özal, hem talancı hem yalancı Haber Merkezi Başbakan Turgut Özal'ın, pazar gunu Fatih bölgesinde ANAP adayı Httsnii Doğan'ı tanıtırken, SHP adayı Hikmet Çetin için ileri sürduğu iddialan yanıtlayan Çetin, "Özal'ın talancı olduğunu biliyordum, ama yalancı olduğunu bilmiyordum" dedi. Özal, Hikmet Çetin'in Başbakan Yardımcısı olduğu dönemde gittiği bir Arap ülkesinden bir tanker akaryakıt almak için uğraştığını, ancak bu akaryakıtın Türkiye'ye ucuz fiyatla satılmasını istediği zaman kendisine kapının gösterildiğini öne sürmüştü. Çetin, şöyle yanıt verdi: "Sayın Özal'ın demecini iiziilerek okudum. Anlaşüan Özal, 6 yüdır uyguladığı sosyal ve ekonomik politikamn hesabını vereceğine, geçmiş dönemin kırınlılarını istismar etmek istiyor. Diinlere böylesine kinle bakan bir Başbakan, bence Türkiye'nin talihsizligidir. Dünlerin bazı sıkıntılannda giınün iktidarına karşı e>lem koyarak büyük payı olan Özal, o giinlerin dünya ekonomik krizlerinin ne olduğunu bilir. O krizlerden de en büyük çıkar payı alan kesimlerin başında idi. Geçrnişin tartışılması yapılacaksa, Özal bunun altında kalır. Özal'ın bankerlik maeerası ile vatandaşın 200 milyannı dolandırdığını, hayali ihracatlarla devletin milyartannı soydurduğunu, hayali kahvaltılarla Davos'ta iilkenin dış itibannı ayaklar alıına aldırdığını, yıllardır halkı yoksullaştınp mutfağında et yerine dert pişirttiğini, MESS başkanlığı sırasında işçi, emek ve halk düşmanı olduğunu, yolsuzluk, riişvel ve hediyelerle devleti talan ettigini, halkımızla birlikte ben de biliyordum, ama yalancı olduğunu bilmiyordum." Yalçın Milli SHP Manisa 2. Bölge adayı Yalçın Milli, sabah mektupları okuyor, saat 10.00'da ilçe başkanıyla birlikte esnaf ziyaretine çıkıyor. öğle zamam partiye gelenlerle konuşuyor, öğleden sonra dükkân ve kahveleri geziyor. Akşama doğru köy gezileri başlıyor. Özal ve iktidann uygulamalan oluyormuş. i Akşamüstleri Milli'nin zama j nını geçirdiği yerler, dükkân ön ! leri, kahveler, çay bahçeleri. j Akşamüstü yaklaştığında, ön ceden oluşturulan altı grup ile birlikte köy ziyaretlerine başlıyor Yalçın Milli. Ancak Akhisar'ın köylerinin fazla olması, bütün köylere ulaşmaya olanak vermiyor. Köy gezilerinin tamamlanması, günü, ertesi günUn tarihine dönüştüren zamanlara geliyor. Çalışmalan burada da bitmiyor( Milli'nin. Saat 0102'lerde partij binasında, geçen günün değerl lendirilmesi yapılıyor. durdüğu bu çahşmaların sonrasını şöyle anlatıyor: "Öğle zamanı yemek yenir ya. İşte bunu unuttuk. Gerçi yemeğe karşı pek diışkiinlüğüm yok, ancak bir şey yemediğimi çok sonralan farkediyorum." Yalçın Milli, öğle zamanı parti binasına gelme nedenini çalışanlann bu zamanlarda dinlence yapmasına bağbyor ve bunun partisini anlatma, sorunlan dinîeme durumunu yarattığını belirtiypr. Öğleden sonra saat 1617 dolaylarına değin geçen zamanda ise Milli, köylerden parti binasına gelen yurttaşlarla söyleşiyor. Söyleşiierin en birinci konusu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle