17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyel 4. PStKOLOjt KONGRESİI Sahıbi: Cumkariyel Maıbaacılık vc Gazetecilik Turk Anonim Şırketi adına Nadir Nadi, • Genel Ya>ın Muduru: Hasan Ccmal, Muessese Mudürü: Eninc Lfaklıgü. Y'azj Işlerı Muduru: Ok«y G o D « s n . # Habcr Merkezi Muduru Yalçın Bayer, Sayfa Duzeni Yönetmenı: AU Atar, # Temsılcıler: ANKARA Yalçıo D o t u . tZMtR: Hikmtt Çetinkıym, A.DANA: Mcfcncı Mercan. Istanbul Haberlen: Reha ö z , Dıs Haberler: Erfua Baka, Ekonoroi: Osnua Uagıy, Kflltür: Cdll Ctler, Magazin: Yalçıa Pekan, Spor Danışmanı: Abdolkadlr Yoctlmın, Düzdtme: Rcflk Darbas, Arasurma: Şafcia AJpay, IşSendika: Şakna Kntad. HaberArajtırma: Uhk GoMcmir, • Koordinatör: Akatl Koralsaa, • Mali tşier: Erol Ertcnt, Reklâm ve Halkla tli$kıl«. GiiMeKa Kmav, tdare: Hsseyiı G i n r , tşletme: Ö»der ÇtSk. Bilgilslem: Nafl t u l . ve Kz,van. Cumhuriyel Malbaacıbk ve Gazetecilik T.A.Ş. Turk Ocajı Cad. 39/41 Cağaloğlu 343Î4 lsı., PK: 246îstanbul, Td: 512 05 05(20 haOTdec 22246 • Burolar Anktra: Ziya Gökalp Bulvarı Inküap Sokak No: 19/4 Tel: 33 11 4147, Telex 42344 • Iımir H Ziya Bulvarı 1352. Sok. 2/3, Td: 25 47 0913 12 3O1Wex: 52359 • Adana: Çakmak Cad. No: 134 Kaı 3, Tel: 1455019731 Tdex: 62155. TAKVİM 28 EYLÜL 1986 tmsak: 5.25 Güneş: 6.50 ögle: 13.00 Ikindi: 16.20 Akşam: 18.59 Yatsı: 20.19 Aile içi cinsel ilişki Türkiyede yaygın Dr. Şahika Yüksel, aile içi cinsel ilişkilerin daha çok babakız, dedetorun arasında görüldüğünü, tecavüze uğrayan kız çocuğunun bu olayı bir sır olarak sakladığını vurguladı. Kongreye bir bildiri sunan psikolog Nihal Araptarlı, ailesinden cinsel bilgi alan erkeklerin sayısının kızlara oranla az olduğunu savundu. ANKARA (Cumhuriyel Btirosu) 4. Ulusal Psikoloji Kongresi'nde sunulan bir tebliğde aynı ailenin bireyleri arasında cinsel ilişkilerin (insest) seyrek olmadığı belirtildi. Başka bir tebliğde ise ailesinden cinsel bilgi alan erkeklerin sayısının kızlara oranla daha az olduğu savunuldu. Kongreye "BabaKız tnsestinde Annenio Konumu" başlıklı bir bildiri sunan tstanbul Universitesi Tıp Fakültesi öğretim üyderinden Dr. Şahika Yüksel, ciddi yaptınmlara karşın ayru ailenin bireyleri arasında görülen cinsel ilişkilerin seyrek olmadığının anlaşıldığıru beürtti. Insest ilişkilerin daha çok babakız, dedetorun arasında görüldüğünü vurgulayan Yiiksel, babası ya da dedesi tarafından tecavüze uğrayan kız çocuğunun sır olarak sakladığı bu durumu açıkladığında ailenin parçalanma olasılığının büyük olduğunu açıkladı. Insest olayının yabancı bir kisi tarafından tecavüze uğramaktan çok farklı olduğunu anlatan Dr. Yüksel, insestin görulduğu ailelerin iyi tanınması ve uygun tedavi yönteminin iyi saptanmasımn önemıne işaret etti. tnsest olayının aile tarafından gizlendiğini belirten Yüksel, annenin aile hayatmda aktif rol aldığı durumlarda kız çocuklannın bu tür tecavüzlerden korunabildiğini anlattı. Son yıllarda çocuk haklarının önera kazanmasının çocuklara karşı işlenen cinsel suçları da gündeme getirdiğini ifade eden Yüksel, insest olaylarında tedavinin henüz yeni gelismekte olduğunu bildirdi. Istanbul Universitesi Çocuk Sağlığı EnstitüsU Ana Çocuk Sağlığı yüksek lisans öğretmeni psikolog Nihal Araptariı ise, gençlerin cinsel konularda aileleri ile konuşarnadıklannı belirterek, "Bu konudaki ilgilerine, sorunlanna eevap bulabilmek için basta arkadaşlan olmak üzere çeşitli yetersiz ve sağlıksız kaynaklara yöneliyoriar" dedi. Lise öğrencileri arasında yaptığı bir araştırmanın gençlerin yüzde 41'inin cinsel eğitimin okullarda ders olarak verilmesini istediklerini söyleyen Araptarlı, "ailesinden cinsel bilgi aian luzlann sayısının yüzde 16 gibi küçük bir bölüm olmasına karsın bu sayının erfceklerde yüzde 8 olduğunu" söyledi. DlE'nın 1983 yılı boşanma istatistiklerinde boşanma nedenlerinin başında geçimsizliğin yer aldığının görüldüğünü kaydeden Araptarlı, "Gtçimsizlik nedenlerinin icerisinde de cinsel yaşantıdaki uyumsuzluk onemli bir yeri kapsamaktadır" dedi. Araptarlı, "Gençleri fazlasıyla etkileyen, etkilerin olumsuz olması halinde genci hunalıma iten. ilerde çeşitli derecelerdeki sorunlann dogmasına neden olan, adolesans çagındaki yogun dürtu ve degişimierin olumsuz etkilerini ortadan kaldınnak, hiç olmazsa en aza indirmek için cinsel eğitimin toplumumuz için gerekliligi elzemdir" biçıminde konuştu. Araptarlı, bu gerekliliği oriaya koymak için yaptığı araştırmada lise öğrencilerinin eğitim ve yaş düzeylerine göre kendi cinsleri ve karşı cins hakkında bilmeleri gereken 12 sorunun tumunü bilen genç sayısının çok az olduğunun görüldüğünü anlattı. Soruların yuzde 60'ını bildikleri için başanlı görülenlerin genel içindeki oranlarının yuzde 47 olduğunu kaydeden Araptarlı, "Başansızlıklann oranı ise yüzde 53. Buna göre bilgi düzeyinin çok düşük olduğu göriilmektedir" dedi. Anne ve babaların eğitim düzeyleri arttıkça gençlerin bilgi duzeylerinde artış olduğunu belirten Araptarlı, şunları söyledi: "Ailesinden ve okudnklanndan bilgi edinenlerin bilgi duzeyleri yuksek. Bunlann yuzde 63'u başanlı olurken arkadaşlanndan bilgi edinen yüzde 36 oranındaki gençlerimizin başan oranlan ancak yüzde 43 gibi çok düşuk bir sayıdır. Gelecekteki >aşamlanna bedensel ve ruhsal olarak iyi hazırianmış; uyumlu, duzenli aiIder kurup, sağlıklı bir toplum oluşfuracak gençlerin vetistirilebilmesi için 'cinsel organlar ve işleyişleri, bedenin cinsel yönden gorevleri, gelişım evrelerine göre cinsel yaşam ve ilişkıler, çocuk yapma, çocuksuzluk, cinsel sağlık, hastalıklar ve bozukluklar' gibi bilgiler gençlere ders olarak verilmelidir". Müze için eski silah alınacak ORDU, (a.a.) Ordu Valiliği, Paşaoğlu Arkeoloji Müzesi'nde değerlendirmek üzere çeşitli tarihi eşyanın yanı sıra eski silahlan da satın alacak. Ordu Vali Yardımcısı Fahrettin Gündüz'ün a.a. muhabirine yaptığı açıklamaya göre, alınacak eşyalar hibe ve satın almayoluyla Paşaoğlu Arkeoloji Müzesi'ne kazandırılacak. Gündüz 'ün verdiği bilgiye göre, alınacak eşyalar şunlar: "Karycla, yastık, yatak, haü, kilim, masa, mangal, çini soba, mücevher kutusu, ibrik, nargile, takunya, besmele ya da kelimei tevhid levhası, namaılık, kılıç, her türlü silah, tımakh ayna, ziynet eşyalan ve beşik." Av turizmi YUSUFELİ, (a.a.) Artvin'in Yusufeli ilçesi Çorum vadisinde Tarım Orman ve Köyişleri Bakanhğı tarafından 1984 yılından bu yana düzcnlenen "Av turizmi'" 1 ekim çarşamba günü açılacak. A v turizmi sezonu için bütün hazırlıklar tamamlandı. a.a. muhabirinin edindiği bilgiye göre, 31 Mart 1987 tarihine kadar devam edecek sezon süresince, yalnız ayı avına izin verilecek. Ayı avına katılacak avcılardan 50 dolar avlanma ücreti alınacak. Avcılar yaralama için 500, vurma için de 1000 dolar ücret ödeyecekler. A v turizmi sezonuna bu yıl 20 dolayında yerli ve yabana avcının kaulması bekleniyor. SchiapareUi de sanatçüarUt çok içti chşh bir modacı. Jean Cocteau onun bir ceketinin omuzuna kocaman bir kadın başt işUmiş, SchiapareUi solgun pembe bir ceketi incilerle işlemifti (üstte). Bedri Rahmi 'nbt deseni Oe bezeii Necla Seyhun 'un bir modeli (solda). Tablo gibi elbiseler NECLA SEYHUN Büyük lüks!.. Dünyaca ünlü bir tabloya sahip olmak, her babayigidin harcı değil. Astronomik değerlerine bakarak öyle bir eseri ömür boyu duvarlarımıza asamayacağımızı tahmin etmek bir kehanet olmasa gerek. Ama öyle bir esere sahip olamayacagımız anlamına gelmiyor ki bu... Duvanmıza asamayacağımız anlamına geliyor yalnızca. Yoksa ünlü bir tabloyu sırtımızda taşıyabilir, bir ünlü tabloyu giyinebiliriz rahathkla. Moda, daha doğrusu modacılar sağolsun!.. Modayla sanat her zaman içiçe zaten. Moda bir renk, bir desen, bir bicim armonisi. Modayla resim aynlmaz bir bütün. Onun için tablolan giyinmenin yadırganacak bir yanı yok. Birkaç yü önce ünlü ressam Mucha'nın desenleri ile bezeii bir kumaş almıştım Paris'ten. Onun o güzelim kadınlan, zambaklan ve art nouveau motifleri ile bezeii. Metre metre Mucha... Televîzyona boykot Dış Haberler Scrvisi Federal Almanya'da Pcnzbcrg adındaki küçük bir kentin sakinleri bugüne kadar çoğu kişinin cesaret edemediği bir denemeyi gerçekleştirerek, bir hafta boyunca evlerindeki televizyonu suskunluğa mahkum ettiler. 14 bin nüfuslu kentte bütün televizyonlann önüne boykot için yapılan "Tderöyonsuz Hafta, Penzberg, 1421 Eylül 1986" yazılı afişler asıldı. Boykotu sonuna kadar başanyla sürdürenlere belediye başkanı tarafından hazırlanan ve "Teievizyondan bagımsız olma çabalannın saygıyla kabul edildigini" belirten belgeler verildi. "BeyİHİeri nyuşturan televizyon"a karşı tUm kenti harekete geçiren "Çocuk ve Televizyon Çalışma Grabn", belediye yetkilileri ile işbirliği yaparak hafta boyunca "uyuşlunıcu bağımlılan" için özel programlar düzenledi. Kent itfaiyesi, polis, halk tiyatrosu çalışanlan, Hıristiyan Sosyal Birlik kadın grubu, Yeşiller ve şehirdeki hemen bütün kunıluşlar ellerinden geldiğınce boykotçulara yardım ettiler. Penzberglilerin televizyonun yokluğuna daha kolay dayanabilmeleri için her gün saat 14'ten itibaren yoga seanslan, akşam Dünyaca ünlü bir tabloyu duvanmıza asamayız belki. Ama onu sırtımızda taşıyabilir, giyinebiliriz rahathkla. Moda, daha doğrusu modacılar sağ olsun... manın, ünü dünyayı tutan modacısı P»ul Poiret, Paul fribe'den elbiselerinin desenlerini çizmesini istiyor. Grube o yıllarda daha ünün ilk basamaklannda. Raul Dufy ise ünlü modacıya emprimeler hazırhyor. Dufy'den emprime!.. Böyle bir lükse hak kazanmak için Paul Poiret olmak gerek!.. Sanatçılarla çok içli dışlı bir başka modaa da SchiapareUi. Jean Cocteau onun bir gece ceketi için omuza kocaman bir kadın başı çizmis, Schiaparelli onu boncuk ve incilerle işlemişti. Stlvador Dali onun için kumaş desenleri hazırlamıştı. Christian B*rard da eşarplar çiziyordu. Tabloelbiselerin bir başka uygulayıcısı da Chuel'di. Günümüzde sanatcüardan yararlanan modaalann başında Yves Saint Laurent geliyor. Aradan yıllar gecmesine karşın onun Mondrian elbiseleri hâlâ anılarda. Saint Laurent diyor ki: "SanaUa vakından ilgfllyim. Dmka öace de Goya ve Vetasquez'den esİBJeodim. Ama kimse beni Mondrian kadar etkikme di. Onuı stfline •nrpnnun. Aıuem bir dogmn güaönde Moodriaıı nzerine bir Idtap bediye etmişti bana. Çok tntulan o moda, o Idtaptan doğdn. Onun sayfalaruu çevirirkcn bir kadın Dzerinde bn çizgfleri döşledim. Sanatcının eserini oldogn gibi, hiç bozmadan elbiseye döniiştannek mömkiuıdfl. Yaptun; sonuç, döşanceierimde ymlmaHı^ımı ortaya koydu." YS. Laurent'in, tablolanndan yararlandığı sanatçılar arasında Matisae ve Ptcasso da var. Unesco toplantıları ANKARA, (ANKA) UNESCO'nun 40'ma kuruluş yddönümü dolayısıyla 39 kasım tarihleri arasında Istanbul'da dört uluslararası toplantı yapılacak. UNESCO genel merkezinin katkılanyla düzenlenecek toplantılara yabancı ulkelerden 40 dolayında uzman ve temsilci çağrılacak. Toplantıda şu konular ele alınacak: "Uhıslararast anlayışm geliştirilmesinde UNESCO1nun katkısı ve milli komisyonlann rolü. Kültur varlıklannın korunması yoluyla uluslararası anlayış. Okuma yazma kampanyalan. Balkan ülkelerinde okutulan tarih, coğrafya kitaplarımn düşmanlık telkin edici, onur kırıcı ve kuçiık düşürücü Ifadelerinden anndırümasu " ları ise çeşitli partiler düzenlendi. Bu oyalama taktiği geçmişte Alman ZDF televizyonu tarafından yapılan küçük bir denemeden elde edilen tecrübeye dayanıyordu ve oldukça da başanlı olmuştu. ZDF'nin denemesinde iki işçi ailesi dört hafta boyunca teievizyondan uzak tutulmuş, ama bu süre içinde özel bir program uygulanmadığı için aile üyeleri denemenin sonlarına doğru gözyaşları içinde televizyonlannın geri verümesini istemişlerdi. Oysa Penzberg'de televizyon orucu için hazırlık çalışmalan daha birkaç hafta öncesinden başlatılmış lise, ortaokul ve ilkokul öğrencileri "Kltle Uetişim araçlannın uşagı mıyız?" ana fikri etrafında kitap okumanın, koleksiyon ve spor yapmanın televizyon seyretmekten daha eğlenceli olduğunu savunan kompozisyonlar yazmıştı. Boykotu düzenleyenlerden psikolog "HansGeorg Friihschütz "sigara gifoi teJevizyon da da yüksek bir bagunlılık potanşiyeti bulundngunu", Penzberglilerin bu deneme sayesinde bağınüıbk derecelerini öğrenebildiklerini belirtiyor. Frühschütz "Eger bunu anlayabildiiefse hedefimize eriştik sayılır" diyor. Castelbajac aynı yolda Ondan sonra bir süre tablo elbiseler yok... Ama biriki yıldır Castelbajac yeniden bu yolu deniyor. Günün ressamlan ile sıkı bir işbirliğinde. Defile davetiyelerini ünlü ressamlar haarlıyor. Malaval ona tişörtler deserüiyor. Robert Combas, Loulou, Picasso ve JeanCharles Blais tablo keteni üzerine elbiseler boyuyorlar. Castelbajac için... Yeniden doludizgin bir tablo elbise modası, doludizgin!.. Bizde bu moda uygulandı. Bedri Rahmiden güzelim desenler basıldi elbiselere, boydan boya... Sonra Mustafa Püevndi'den Jaie Ydmabaş'tan eşarplar, emprimeler... Güzel şey tabloelbise!.. Her donemde tutulacagı kuşkusuz. Evet, ünlü bir tabloyu duvarlarımıza asma umudumuz belki hiç yok ama, günlerden bir gün sırtımıza giyme umudumuz her zaman var!.. Tablolan moda ile kaynaştırma Bir süre giydim onu. Şimdi de giyilmiyor ama, deseninin güzelliğini seyrediyorum zaman zaman. llk gördügüm andaki hayrarüığımdan hiçbir şey yitirmeden. Herhangi bir motif olsaydı, çoktan modası, zevki kaçardı. Ama bir Mucha?.. Her zaman Mucha!.. Tablolan moda ile kaynaştırmanın en belirgin örnekleri 1900*10 yıllarda başhyor. Za Türkiye'deki ABDİİ misyonerler ANKARA, (a.a.) 1820 yılından başlayarak Türkiye'ye gelen ABD'li Protestan misyonerlerin, Osmanlı İmparaıorluğu 'nun sosyal, ekonomik ve siyasal yapısında önemli değişikliklere neden oldukları öne sürüldü. ODTÜ öğretim üyesi Doç. Dr. Secil Akgün'ün 10. Türk Tarih Kongresi'ne sunduğu bildiride, misyonerlerin özellikle Ermeniier üzerinde dini görüşlerini ve Amerikan tipi yaşam tarzını empoze etmeye çalıştıklan, zamanla kurdukları sosyal refah kurumlarıyla da toplumda değişikliklereyol açtıklan görüşü savunuldu. ABD'nin, misyonerlerin etkisiyle, Türkiye'nin Ortadoğu'da oynayacağı rolü kavradığını kaydeden Doç. Dr. Akgün, bu ülkenin Karayipler'de ve Uzakdoğu'da sağladığı etkinliği burada da sağlamak için politika geliştirdiğini öne sürdü. ABD'de öhne hakkı kampanyası WASHINGTON, (AP) ABD'de ölüme mahkum hastaların intihar etmelerine yardım etmenin yasallaştınlması ve bu kişilere "ölme hakkı" tanınması kampanyası başlatıldı. Kampanyayı sürdüren Hemlock Dernegi Başkanı Derek Humphrey, "Ölüme mahkum insanların acı çekmesine izin vermek bir politika olmamalıdır. insanın olme faakkına sahip olması gerekir" dedi. Derneğin ülke capmdaki toplantısında konuşan Humphrey, bu amaçla bugüne kadar 50.000 dolar yardım ve bağış toplandığını, bu miktann, bu konudaki yasa değişikliğinin sağlanması için yasal açıdan çalışmalar yapan avukatlara ve kampanyanın d'ğer faaliyetlerine sarfedildiğini söyledi. ABD'nin Kaliforniya eyaletinde faaliyet gösteren dernek, öncelikle bu eyalette yapılacak bir değişiklikle ölumü seçme hakkının yasallaştınlmasını amaçlıyor. "Terdhli idam" olarak da anılan yasayı savunan Humphrey, "Biz yasa degişikliği istiyoruz, yasa ihlali değil" dedi. Kampanya, ölüme mahkum, acı çeken hastalar ve bu hastaların aileleri tarafından da destekleniyor. Kampanya sırasında en çok tartışılan konulardan biri de ölmeyi seçen kişinin nasıl öldürüleceği ya da ölümüne nasıl yardım edileceği. Doktorlar, hastaya en uygun ve kolay yöntemin belirleneceğini, gerekiyorsa bir ilaç verilerek öldürülebileceğini belirtiyorlar. Zamanlama ve ölüm metodunun hastayla doktoru açısından belirlenmesi gerektiğini de belirtiyorlar. 198O'de kurulan ve son 6 yıldır ölümcül hastalarla ilgili yasalarda değişiklik üzerinde çahşan Hemlock Derneği, "Beni uyanmadan öace öldürün" adlı bir de kitap yayımladı. MEŞİN ÖRTÜNÜN TOZLARI Mıhlayıcı Iskender Enoy.örtüKÜÇÜK ÇIRAKLAR Alttn atölyesinde geneOikU küçük çıraklur çatışıyorlar. Her gün müyonlarca yü if bitimi temizleyip, tozian kavanota dolduruyor. Urabk külçe altuüan plaka veya tel haline getiren bu küçük çtraklara ustalannın güveni tam. Altuı ııstaları, çöpten altm çıkarıyor Altın işleyen atölyelerdeki çöpler, ya usta "yolsuz" kaldığında ya da kira, vergi borcu geldiğinde eritiliyor. Çöplerin arasından çıkan 35 gram altın, masrafları karşılamaya yetiyor. TARIK ERSOY Kapalıçarşı'nın sokaklarında her zaman ki gibi bir kalabalık. Altın fiyatlanndaki artış, kalabalığı etkilememiş gibi görünüyor. Çuhacı Han'ın önünde biriken ve açık hava borsasını oluşturanlar ise "tam", "çeyrek" diye adlandırdıkları dövizlerin alım satımına devam ediyorlar. Arada bir kalabalığı dağıtmak için bir polis memuru geliyor, bekleşenlere gitmelerini söyledikten sonra "borsa" dağılıyor, fakat kısa bir süre sonra yeniden toplanıyor. Piyasada satılan mücevheratın büyük bolümunün imal edıldiği Çuhacı Han'ın karanlık ve tozlu koridorları da bir hayli hareketli. Buraya ilk defa gelen bir kişinin kaybolması işten bile değil. Koridorun sonuna geldiğini zanneden bir kişi, bir insanın zorlukla sığabildiği bir eşikten geçip her biri 3^4 metrekarelik dukkânlarla karşılaşabiliyor. Çuhacı Han Istanbul'un, hatta Türkiye'nin altın çeşmesi olunca, bu hanın çöpleri de özel bir anlanı kazanıyor. Çünkü altının çöpü ne de olsa yine altın. Bu çöpler ne oluyor? Çuhacı Han'daki yüzlerce atolyede altın işlenirken toz veya kıymık olarak ana gövdeden ayrılan parçalar, kuyumcunun kucağıyla masası arasına gerilmiş bir meşin örtüye dökülüyor. Tezgâh meşini tabir edilen bu örtünün amacı. yontulan altının kaybolup gitmesini önlemek. Kuyumcu atolyelerinde işleme artıkları, yer süprüntüleri ve ergitme anında çevreye saçılan altın zerrelerini ihtiva eden çöp yığınına ramad deniyor. Ramadın da çeşitleri var; eğer doğrudan çalışılan altının yontulmasıyla elde ediliyorsa "meşin ramadı", yere dökülüyor ve tozla beraber süpürülerek elde edilirse "yer ramadı" deniliyor. Meşin ramadında, yer ramadından daha fazla miktarda altın bulunduğu için, bu ikı ramad birbirine karıştırılmadan, ayn ayn eritiliyor. Mıhlayıcı usta İskender Ersoy, meşin ramadını sakladığı kavanozu kasadan çıkarırken, "34 ayda bu kadar birikir" diyor. Bir su bardağı büyüklüğündeki kavanozun yansı çeşitli çöp, toz, yapıştırma mumu ve altın tozuyla dolu. Kucağındaki meşinde biriken tozu, özenle ufak bir kâğıt parçası kullanarak bu kavanoza dolduruvor. Bu arada cila ustası Mıdırgıç Çakır bir elinde kerpetenle tuttuğu ufak bir eritme potasıyla içeri giriyor. Çakır, cila işleminden arta kalan ramadını toplayıp eritmiş. Potanın soğumasını beklerken camın onune oturuyor. "Altının çopu ne zaman toplanır, ne zaman eritilir" sorusunu duyunca, gülerek "Yolsuz kalınca" diyor. "Ya yolsuz kalırsın eritmek gerekir, >a da kira, vergi borcu gdir o zaman. Eğer böyle bir durum yoksa 6 ayda, senede bir eritilir." Eritilen çöpten ne kadar altın çıkacağı da genelde belli olmuyor. Çakır, soğumaya yüz tutan altın potasını ters çevirip içindekileri dökerken, "Biraz da şansa bağlı bu iş" diyor. Ateşten kararmış potadan önce kurşun rengi birkaç parça duşüyor. Çakır'ın yuzündeki endişeli ifade değişmediği için bu parçaların altınla ilgisi olmadığı hemen anlaşılıyor. Potayı bir iki defa daha sallayınca nihayet beklenen parça düşüyor. Bir fasulye tanesi büyüklüğündeki altın, Çakır'a ufak bir kahkaha attırıyor ve se(Arkası 12. Sayfada) Çocuk Cerrahi Kongresi BURSA, (a.a.) Bursa'da çalışmalarına başlayan 6. Ulusal Çocuk Cerrahisi Kongresi'nin dünkü bölümünde, yeni doğan bebeklerin bile artık ameliyat olabileceği düşüncesinin tıpta yerleştiği bildirildi. Kongre Düzenleme Kurulu'nca hazırlanan bildiride, Bursa'daki Devlet Hastanesi ile SSK Hastanesi'nde biryılda 2 bin dolayında küçük çocuğun ameliyat edıldiği, bunlardan 100 kadarınm ise yeni doğan bebekler olduğu belirtildi Bildiride, bu gelişmenin "Küçük çocuk ameliyat olabilir mi?" kuşkusunun yerine "Yeni doğan bebekler bile ameliyat ohıyor" düşüncesinin yerleşmesine yol açtığı kaydedildi. Washingtonlda uyuştıırucu ile savaş toplantısı WASHINGTON, (Cumhuriyet) Başkan Reagan'ın, 67 ekim tarihlerinde Beyaz Saray'da uyuşturucu madde ile savaş konusunu görüşmek üzere 20 ülkedeki ABD büyükelçilerini toplantıya çağırdığı açıklandı. Beyaz Saray'daki toplantıya çağrılan 20 ülkedeki ABD büyükelçisi arasında ABD'nin Ankara Buyükelçisi Robert StrauszHupe de bulunuyor. Başkan Reagan tarafından yapılan sınıfıandırmaya göre söz konusu bu 20 ülke, uyuşturucu madde üretimi, tüketimi ve sevkiyatı konulannda ciddi sorunlarla karşı karşıya bulunmakta.. Bu ülkeler arasında Türkiye'nin dışında Afganistan, Panama, Bolivya, Brezilya, Bulgaristan, Kolombiya, AImanya, ttalya, Ekvator, Jamaika, Laos, Meksika, Nijerya, Pakistan, Panama, Peru, Tayland, Venezüela ve fngiltere bulunmakta. öte yandan Adalet Bakanı Edvvard Meese de yaptığı açıklamada, Bolivya'da uyuşturucu madde kaçakçılığına karşı gerçekleştirilen Amerikan askeri operasyonlarının öteki aynı sorunla karşı karşıya olan ülkelerde de yapılmasının tasarlandığını beürtti. Adalet Bakanı Meese, "Buna benzer operasyonlar her ülkenin koşullanna ve gereksinmeleri göz önüne alınarak planlanacaklır. Hazırlanan planlar ilgili Ulkelerdeki bu.Mikelçilerimizin Bejaz Sarav'da gelecek hafta yapacakları toplantıda ele alınacaktır" dedi. Askeri üsteki öldürücü virüsler kayboldu Dış Haberler Servisi ABD ordusunun eski bir araştırmacısı, Pentagon'un biyolojik savaş programında kullanılan çok miktarda hastalık yapıcı virüsün Maryland'daki üsten kaybolarak doğaya sızdıklarını söyledi. Orduya ait bir laboratuvardan emekli olan Neil Levitt, 1981 yılında laboratuvarda aşı hazırlarken, çeyrek galondan fazla virüsün kaybolduğunu fark ettiğini söyleyerek Amerikan ordusuna karşı dava açtı. Kayıp virüslerin Afrika ve (Arkası 12. Sayfada) Bulgaristan'la saldırmazlık paktı NATO'yu kızdırdı Atina'ya gayri resmi uyarı HADİ ULUENGİN BRÜKSEL Atina'nın Bulgaristan ile bir "Saldırmaziık Paktı" imzalamasından sonra Yunanistan, NATD bünyesi içinde "sigaya çekildi" ve Batı komşumuzdan bu konuda açıklama talep edildi. Brüksel'deki Atlantik Paktı çevrelerine yakın kaynaklardan edinilen bilgilere göre, söz konusu girişim NATO üyesi ülke temsilcilerinin yaptığı "gayri resmi" bir birleşimde gündeme geldi. Bazı Batılı devletlerin büyükelçileri Yunanistan'ın NATO nezdindeki daimi temsilcisi Zacharias'a, "Yunanistan'ın Bulgaristan ile bir Saldırmazlık Paktı imzaladıgını basından okuduk. Anlaşmanın bir maddesinde, her iki devletin birbirlerinin topraklanna ginneyecegi belirtiliyor. Oysa, bir NATO üyesi olan Yunanistan'ın savaş durumunda yüklenecegi vecibeler var. Bu da, ittifak anlaşmasında sarih bir biçimde ifade edilmiştir. Bu durumu nasıl açıklıyorsunuz?" sorusu yöneltildi. Atina temsilcisi Zacnarias ise hükümetinden aldığı talimat uyannca diğer NATO büyükelcilerine bilgi verdi ve Saldırmazlık Paktı'run Yunanistan'ın NATO yükümlülükleriyle çelişmediğini söyledi. Brüksel'deki Türk kaynaklar, olayı doğrulayan ya da yalanlayan herhangi bir açıklama yapmaktan kaçınırken, NATO gözlemcilerine göre Atinanın Bulgaristan ile imzalanan Saldırmazhk Paktı konusunda "sigaya çekilmesi" henüz bir 'başlangıç." Bu gözlemcilere göre, konunun önümüzdeki günlerde "resmen" Atlantik Paktı gündemine gelmesi "oidukça muhtemel." Gözlemcilere göre, Batılı başkentlerin Saldırmazlık Paktı konusunda Yunanistan'a ilettikleri ya da iletecekleri eleştiriler şu ana noktalarda odaklaşıyor: • "Bir NATO ülkesinin bir Dogu Blokn ülkesi fle SaMırmazhk Pakb imwl«m«M btttnn Htifakı Dgilendirir. Oysa, Atina ne aniaşma öncesinde ne de anlasma ertesinde üye nlkelere hiçbir bilgi ver(Arkast 12. Sayfada) Sahte para semineri KONYA, (OM.) Anadolu Bankası tarafından düzenlenen "Yerli ve yabana paralarm sahtelerinden ayırt edilmesi" konulu seminer dün Konya'da başladı. Merkez Bankası takas odasında yapılan seminerde Anadolu Bankası Grup Müdürlüğü Vezne Şefı tsmail Zebil tarafından geliştirilen sahte paraları ayırma makinesi veznedarlarla kambiyo görevlilerine lanıtıldı. Bankanın eğitim müdürü Çetin Evren, seminerin açılışmda konuşurken, söz konusu makine ile sahte paralarm anında belirlenebileceğini ve bundan böyle sahte para alan veznedarlann bunu kendilerinin karşılayacağını söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle