23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 HABERLERİN DEVAMI E 17 EYLÜL 1986 Atİna'ya r a ğ m e n AET'yle y u m u ş a m a ıye"nin ıç güçlüklerini yendiğini ve (Baştarafı 1. Sayfada) parlamenter demokrasi ile insan hakplarak "zanunla hızlanacak." lannın yeniden tesis edildiğini anlattı. Yedi yıla yakın süredir donuk olan Halefoğlu'nun uzun konuşmasını TürkiyeAET ilişkilerinin resmen tamamlamasından sonra AET Ba"»•dıfı" aıüamına gelen Ortaklık Konseyi'nin dunkü iki önemli unsu kanlar Konseyi'nin dönem başkanı runu Yunanistan temsileisinin toplan sıfanyla tngiltere Dışişleri Bakanı Sir söz aldı. Ingiltere Dıü sırasında müdahalesi ve oturu Geoffrey HoweYunanistan'ın vetosu şişleri Bakanı mun gerçekleşüğı saatlerde yapılan nedeniyle "topluluk" adına değil Türkiye aleyhindeki gösteri oluştur"başkanhk" adına yaptığı konusmadu. Atina sözcüsü Pangalos, bir ge sının girişinde Halefoğlu'nun tam ce önceki gayri resmi yemekte Türk üyelik konusundaki çıkışına "soguk" iye konusunda "içlni dökmesine" karşılık verdi. Howe, "Tam üyerağmen, dünkü ana toplantıda da söz bir konusnııdaki sozlerinize cevap velik aldı ve hüinen iddialan tekrarladı. Bu rcbilecek dnnnnda degflinr" diyerek iddialar, Türkiye'de demokrasi, Kıbns, Ege ve Yunanistan'ın tehdit edil Halefoğlu'nu tam üyelik başvurusu konusunda cesaretlendirmedi. diği noktalannda yoğunlaştı. DışişHowe, konuşmasında Türkiye ile leri Bakanı Vahit Halefoglu tarafınAET arasındaki çöztım bekleyen sodan cevaplandınlan ve bu sonınlann 1 iki ülke arasında bir diyalog ortamın runlar üzerinde de durdu. Türkiye nin ertelediği gurnrük indirimlerini da çözülmesi istenen Yunan iddialarrnın Ortaklık Konscyi'nde ifade edil gerçekleştirmesini, aynca KKTC'ye tercihli gümrük rejimi uygulanmamesı, gözlemciler tarafından Batı masıru istedi. Serbest dolaşım konukomşumuzun iç kamuoyuna yönelik sunda da "Bn çok hassas bir konu. bir girişim olarak nitelendi. Yunan Bugün serbest dolaşun AET ülkelekamuoyuna yönelik ikinci girişimi ri arasında dahi tam olarak gerçekise, toplantı binasımn önünde Türkiye aleyhinde bir gösteri düzenlenme leşmiş degü" diyerek, topluluğun bu konudaki bilinen tutumunu tekrarsi oluşturdu. Brilksel'deki Yunan Elladı. Inşiltere Dışişleri Bakanı üstü çili£ı tarafından yönlendirilen bu kapalı bir ifadeyle de Türkiye'nin Yugösteriye Rumlann dışında, Ermeni nan vatandaşlannın Türkıye'deki tave Kürtlerden de oluşan yaklasık 200 şınmazlarını satmalarım yasaklayan kişüik bir grup katüdı. "Kıbns Kıir1964 kararnamesini kaldırması bekdbtan ErmenisUn / Tek ynmruk", lentisini ifade etti. "Ortakok KonMyiiK hayır", "Evreni i> tensflcfca dçan" sloganlannın atıl PANGALOS SÖZ ALIYOR VE dığı bu gösteri sırasında, Avrupa or TART1ŞMA ÇIKIYOR ganlannda görevli Yunanlı diplomat Howe*un bu sözlerinden sonra Yuve memurlann göstericilerle sürekli nanistan'ın AET işlerinden sorumlu ilişki kurmalan dikkati çekti. Hatta, Dışişleri Bakan Yardımcısı Teodoros Halefoğlu'nun basın toplantısı için Pangalos söz alarak Halefoğlu'na asağı indiği dakikalarda, bir Yunankarşı ataga geçti ve zaman zaman lı görevli göstericilerin yanına gideağır ifadelerle Türkiye'yi suçladı. rek şimdı sloganlann dozunu arttır"Biz bu toplannnın yapdmasıııa karmak geTckügjni bildirdi. şıydık" diyen Pangalos, Türkiye'de demokrasiye dönülmediğini, insan TürkiyeAET Ortakbk Konseyi haklan ihlailerinin eskisi gjbî sürdütoplantısı dün öğleye doğru Brüksel ğünu öne sürdü. Pangalos, Türkiye1 de AET Bakanlar Konseyi binasınnin Yunanistan'ı tehdit ettiği iddiada başladı. Masanın bir tarafında Dı suu da tekrarladı. Aynca Türkiye'nin şişleri Bakanı Vahit Halefoğlu otu Kıbns'ı "isgal ettigini" kaydetti. Panrurken karsısında da AET'ye üye 12 galos'un konuşmasuıda dikkat çeken ülkenın dışişleri bakanlan yer aldı bir husus, Yunanistan'ın Türkiye ile lar. uyum anlaşmasıru imzalaması lialinDışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu de bunun Türk Yunan ilişkilerini Ortakhk Konseyi'nin Başkanı sıfatıy"iyileştlrecejiııi" belirtmesi oldu. la söz alarak toplanuyı açtı ve bu araPangalos'un bu sözleri bir yumuşada Yunanistan'daki depremde hayatma ısaretı olarak bilinçli bir şekilde lanm kaybeden Yunan vatandasları mi sarfettiği, yoksa "g»f" mı yaptıiçin taziyetlerini bildirdi. AET Ba ğı açıklık kazanmadı. Pangalos, kokanlar Konseyi'nin dönem başkanı nuşmasının sonunda 540 milyon dotngiltere Dışişleri Bakanı Sir Georf lar tutanndaki dördüncü mali profrey Hovve da topluluk adına kişisel tokolün serbest bırakümasına da karbir giriş yaparak Türkiye'de demok şı çıktı ve "Türkiye AETnin saglaratikleşme sürecinde büyuk bir iler yaca|ı bu fonlaria yeni füzeler satm leıhe kaydedildiğini belirterek "An alacak ve Yuaanistan'a karşı silahlacak bo süreç tamamlanmanuştır. Ta nacak. AETnin boyle bir şeye goz nuunlaaacagııu umuyonız" dedi. yummaması gerekir" şeklinde Daha sonra Dısışlen Bakanı Vahit konuştu. Halefoğlu yeniden söz alarak öncePangalos, Türkiye'nin Ege hava saden hazırlanmış on sayfalık bir metni hasını ihlal ettiğini eklerken, kıta sakâgıttan okudu. Halefoğlu Ortakbk Konseyi'nin toplanmasının, altı yü hanlığı sorununun çözümü için Adalet Divanı'na gitmeye hazır oldukladır kesilmiş bulunan Türkiye AET nnı kaydetti. îlişküerinin yeniden normalleştiğini göstermesi bakımından önem taşıdıYunan hükümetinin temsilcisi koJuıı vurguladı ve bu süre içinde Türk nuşmasında "Tiirkiye Lozan Anlaşması nyanDca iilkede yalnızca Rurn, ErmeDİ ve Yahudi azmhklar buiundugunu. Kıirt azmlık «Imnrtıgını soyliiyor. Bu Türkiye'nin kendi göriişüdür" diyerek de Yunanistan'ın "Türkiye'de bir Kıirt azııılıgı bulundugu" görüşunde olduğunu duyurdu. HALEFOGLU'NUN YANITI Pangalos'tan sonra kısa bir konuşma yapan Lüksemburg Dışişleri Bakam Poos, "Törkiye'de insan haklan ihlalleri sünnektedir. tliskilerin normalkşmcsi, insan haklan konasnnda Türkiye ye açık çek verildigi anlamına gelmez. Yeni adımlar atalmalıdır" dedi. Yunanlı ve Lüksemburglu bakanların konuşmalanndan sonra diğer on ülkenin temsilcilerinin söz almadıklan gözlendi. Bunun üzerine Dışişleri Bakanı Halefoğlu ikinci kez söz alarak Pangalos'un suçlamalanna karşılık verdi ve "tkili sornnlann ortaya atılacagı yer burası degildi. Yunanistan AET'ye tam uyelik için basvnrdugunda topluluğa katılmasının Türkiye AET Uişkilerini etkUemeyecegi yolunda bir giivence vermisti. Şimdi talanılan lutum bu giivenceye ters düşmektedir" diyerek, 1975 yılında Karamanlis hükümetinin AET'ye verdiği yaalı notayı okuHalefoglu, Yunanistari'ın Ege'de 10 millik hava sahası ihlalinin de hukuksal dayanaktan yoksun olduğunu belirtti ve "Siz F1R hattını herkesten farkb olarak egemenlik hakkı olarak yorumlnyorsunuz" dedi. Dışişleri Bakanı, Kıbns konusunda ise Türk urafının BM Genel Sekreteri'nin 1. ve 2. belgelerini kabul ettiğini hatırlatarak, uzlaşıya açık bir tutum sergilediğini belirtti. Halefoğlu, 1964 karamamesi konusunda ise "Uynm a»laşmasını imzaladınız. Biz de ortakbk antaşmasına ters duşen bir durum varsa geregiııi yaparu" dedi. Turk Dışişleri Bakanı konuşmasının sonunda "Arada sorunlar var. Siz de bunu biraz önce ifade ettiniz. Bu sornnian çözmenin yolu diyalocdan geçer. Biz diyaloga hazınz. Niteklm Başbakan Sayın Özal da gecen yıl iki ülke arasında bir dostluk ve isbiriigi anlaşması imzalanmasını onermişti. Aocâk bu önerrvi geri çoirdiniz" diyerek Pangalos'a yeni bir diyalog çağnsında bulundu. Halefoğlu'ndan sonra bu kez de AET Komisyonu adına Claude Cbeysson söz aldı ve Türkiye'nin yıllardır ertelediği gümrük indirimlerini bir an önce gerçekleştirmesi beklentisini ifade etti. Cheysson, ithalatta toplu konut fonu için bazı mallarda alınan gümrük vergilerine karşı çıktı. Cheysson'un gümrük indirimlerini ön plana getirmesi üzerine Halefoğlu kendisine yanıt vererek, "Siz ortaklık anlaşmasını küçük küçük parçalar haJinde yonımluyorsunuz. Gclin ortaklık anla$masını bir bütün halinde ortaya koyalım ve her iki tarafın yüknmtülükleri nedir açıkça ortaya çıksrn" dedi. Halefoğlu, bu sözleriyk topluluğun Türkiye'ye karşı yerine getirmediği yükümlülükleri hatırlattı ve Türkiye'nin de elinde Ankara anlaşmasından kaynaklanan güçlü kozlar bulunduğunu hissetürdi. ORTAKLIK KONSEYİ YETKİ VERİYOR Konusmalann tamamlanmasından sonra Dışişleri Bakanı Halefoğlu Ortaklık Konseyi'nin başkanı sıfatıyla kısa bir konuşma yaparak, "Ortaklık Komitesi, komisyon veya bizim AET nezdindeki komisyonnmuz Türkiye AET dosyalannı müzakere etmekle görevlendirilmiştir" dedi ve Dönem Başkanı tngiltere Dışişleri Bakanı Howe*a dönerek, "Bu sonucn payiaşıyor masunuz" diye sordu. Howe da Halefoğlu'na "Evet" karşılığını verdi. Böylelikle Ortakhk Konseyi, Türkiye ile AET arasındaki dosyalann müzakere edilmesi için "gerekli siyasi idareyi" belirtmiş oldu. BASIN TOPLANTISI Ortaklık Konseyi toplantısından sonra Dışişleri Bakanı Halefoğlu, tngiltere Dışişleri Bakanı Sir Geoffrey Hovve ve Claude Cheysson ile birlikte ortak bir basın toplantısı düzenledi. Howe, bir gazetecinin "Konsey, dosyalann görüşülmesi için ilgili organİara yetki verdi mi?" şeklindeki sonısuna, "Evet, çataşmalanmızın sonunda vetkili organlar arasında işleria yüıütülmesi öngönildü" karşılığını verdi. Howe, gazetecilerin sorulan üzerine Ortaklık Konseyi'nin, Türkiye AET üişküerinin gelişmeleri için "yeşil ışığı" yaktığını da ekledi. Halefoğlu Hovve basın toplantısından hemen sonra ve hiç âdeti olmadığı halde bütün ülke gazetecileri için bir basın konferansı dıizenleyen Yunanistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Teodoros Pangalos, Türkiye ile diyaloğun söz konusu olmadığını söyledi. Bir gazetecinin, "Sir Geoffrey Howe biraz önce, Türk ve Yunan taraflarunn diyalogdan yana olduğunu belirttikierini söyledi. Dogruluyor musunuz?" sorusuna şu karşüığı verdi: "İngüiz Dışişleri Bakam'tun söyledikleri gerçegi yansıtmıyor. Ben Tiirkiye ile diyalog yapacagunızı söylemedim. Her şart altında diyalog yapmak gerekir diye evrensel bir kannn yok. Herhalde Sir Geoffrey Howe çok yorgun otdugu için bunu demlstir." Uç Iraıılı tutuklandı ANKARA (Cumhuriyet Bürosn) Esenboğa Havaalanı1 nda geçen cumartesi günü yanlannda bir alarmh çanta ile birlikte kuşlcu üzerine gözaltına alınan biri kadın üç İranh, dün çıkarıldıklan Ankara DGM tarafından tutuklandılar. İranh sanıklar "curiım işlemek için cemiyet ve silahlı çete oluşturrnak" gerekçesiyle tutuklanırken, DGM Savcısı Nusret Demiral, ele geçirilen çanta için "Çanta, uluslararası terör eylemlerinde knllanılabilecek türden" dedi. Soruşturmayı yurüten DGM Savcı Yarduncısı Ülkü Coşkun da birkaç dakikalık bir çalışma ile çantaya 5 kilogram tahrip kahbı konulabileceğini söyledi. lranlı sanıklar Masouneh Hommafar, Reza Tagbigmi, Abolgbasem ile Shirazı Mousazadeh, geçen cumartesi günü Kıbrıs'a giderlerken, yanlannda bulunan alarmlı bir çantanın, kontrol edilirken ışınlı hücrede sinyal vermesi üzerine gözaltına alınmışlardı. Çantayla ilgili olarak yapılan ilk incelemelede herhangi bir patlayıa madde bulunmadığı belirtildi. Havaalanından doğruca Ankara DGM'ye getirilen Iranlılarla ilgili soruşturma, sava yardıması Ülkü Coşkun tarafından başlatıldı. Edinilen bilgilere göre, önceki gün sözkonusu alarmlı bond çanta incelenmek üzere Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü ve burada bomba uzmanlannca incelendi. Bomba uzmanlan bu ilk incelemeden ™« °8 Havaalanı'nda 'alarmlı çanta'yla yakalanmışlardı POLTTIKA b a MFHMFT) KEMAL VE OTESI r*^ss4 Ne Günlere Geldik... Amerika İkinci Dünya Savaşı sonrasında ülkemize 'VVell Come'larla geldi. Ama 1960'lardan sonra 'VVell Come'lar 'Go Home'a dönüştü. 'NATO'ya Hayır'la yetinmiyordu öğrenciler, Amerikan erlerini Dolmabahçe önlerinde denize atıyorlar, Amerikan Büyükelçisinin arabasını yakıyorlardı. Amerika bunun öcünü bizden birkaç askeri darbe ile aldı. Gençlere de işkenceli, uzun süren hapishaneli dersler verdi. Amerika çağımızda demokrasinin değil, kendini halkıyla birlikte yönetemeyen ülkelerin jandarmasıdır. Amerika bu seçimlerde bursuyla okuyanla kilo düşmeye gideni vuruşturuyor. Amerika'ya çatılmıyor. Çatacak gençler ve örgütler de içeri tıkıldı. Uçakla Ankara'ya gidiyorum. Yanıma Cumhuriyet okuyan bir genç düştü. O benı süzüyor, ben de kara gözlüklerimin ardından ona bakıvorum. Birbirimize, uçak havalandıktan sonra, "İyi yolculuklar..." "Hayırlı yolculuklar..." deyip laflamaya başladık. Benim gazeteci olup olmadığımı sordu. Söyledim. O da NATO'da mühendismiş, Diyarbakır'a gidiyormuş. 'WAT0, bizde eskisi kadar ilgi toplamryor. Gücü mü azaldı, nedir?" "Vallahi biz de bir şey bilmiyoruz. Memurluk gibi bir şey işimiz. Hükümetler arasında sürtüşme yok sanıyorum. Bazı yatınmlar yapılıyor. Planlanmış, yapıyoruz. Kimse kimseye itiraz etmiyor. Hangi silahlar var, nerelerdedir, hiçbir bilgimiz yok. İşimizi yapmakla yetiniyoruz." Baktım, herhangi bir bürokrat gibiydi. Sessiz, sakin işini anlatıyordu. Bozukluk, aksaklık, ulusal sakınca yoktu. Anlatıyordu, dinliyordum. Her şey doğal gibiydi. Acaba öyle mi? Bir ara Avrupa'dan bu yana aktarılacağı söylenen silahlar konusunu actım. "Biz de gazetelerde okuyoruz" Ğed\."Fakat hükümetferarası bir sorun sanıyorum." Büyütmüyordu genç mühendis hiçbir şeyi, ben de ürkütecek sorular sormuyordum. Düşündüm, eskiden NATO ile ilgili bir sorunu böyle soğukkanlı mı konuşurduk? Her konuşmanın altında ideolojik bir tartışma çıkardı. Türkiye mi değişmişti? Yoksa bütün güncel konular eskimiş miydi? Konuşa konuşa bir sonuca varamadığımız için kanıksamış mıydık? Ara seçimlerde hiç NATO sözü geçmiyordu. Amerika bile unutulmuş muydu? 1950 yılında seçimler sonucu nda iktidar değişince, yeni devlet başkanı ile eskı devlet başkanı ilk karşılaştıklarında birbirlerine NATO'yu sormuşlardı: "NATO'ya neden girmedik paşam?" "Aldılar da girmedik mi Celal Bey..." Alsalar balıklama girecektik. Ama almıyoriardı. Alsınlar diye 1950 sonrası ıktidan Kore'ye severek asker göndermişti. Asker bir savaş için gittiği halde Meclisi toplayıp onaylatmayı bile düşünmemişlerdi. NATO'ya girmeye bayılıyorduk. Ortak Pazar da öyle değil mi? Hani alsınlar diye elimizden geleni yaptık. Elbette biz onların dilediği demokrasiyi yerine getiremedik. O da elimizden gelmezdi. Gelmedi de... Ama Ortak Pazar'a bundan sonra girsek ne olacak, girmesek ne olacak? içerdeki sorunlarımızı çözmüş değiliz ki! Hâlâ hapishaneler ddu, hâlâ işkence sürüyor. ispanya da NATO'ya girerken bizim gibi 'hayır'larla çalkalanmıştı. Ne yaptılar, iki seçim sonrasındaki referandumda, "Aman NATO'ya hayır demeyin? dediler. NATO, işinı bilen bazı hükümetler için bir çıkar kaynağı olmuştu. Bundan böyle artık, "Go Home..." yok. "NATO'ya Hayır.." yok. Amerikan Büyükelçisinin arabasını yakmak da yok. Amerikan elcisi de bunu bildiğinden otur olmaz işlere burnunu sokmuyor mu? Dedim ya, çok değişiklik var ülkemizde. Sol taraf biraz bunlan konuşmalı değil mi? Sol da türkü çağınyor, "Sağ yanım yastık ister, sol yanım sevdiğimi" diye... Görmüyor musunuz solun bir bölüğünün baş övücüsü Özal değil mi? Ne günlere kaldık ey gazi hünkâr! tranhlar tutuklandıktan sonra Ankara DGSfden götüriUüyortar. sonra çantanın "aJann sistemine sahip" bir çanta olduğunu ve bomba ya da herhangi bir şekilde patlayıcı madde olarak nitelendirilemiyeceğine karar vererek, bu doğrultuda bir rapor hazırladı. Daha sonra yine aynı uzmanlarca çanta ikinci bir kez daha incelendi ve bu inceleme sonucunda ise, "üzerinde tahrifat yapılması halinde bombalı bir çanta olarak kullanılabUecegi" şeklinde rapor hazırlandı. Ote yandan sanıkların polisteki sorgulamalan sırasında "çantayı bir buçuk yıl önce 25 dolara Singapur'dan aldıklaruu" anlattıkları ögTenildi. lranlı sanıklarla ilgi soruşturmasını bu sav üzerine yoğunlaştıran sava yardıması Ûlkü Coşkun sanıklann sorgulamalanmn tamamlanmasından sonra Uç lranh'yı, TCK'nin 313 ve 168. maddeleri uyannca "cüıüm işlemek amacıyla cemiyet ve silahlı çete oluştunnak" savıyla tutuklanmalan istemiyle DGM Sorgu Yargıcı'na gönderdi. Sorgu Yargıcı Kara Hâkim Albay Enver Erdal da dün öğleden sonraki sorgulaması sonucu, savcının istemine uyarak Iranlılar'ı tutukladı. tranlı sanıklar daha sonra Ankara Merkez Kapalı Cezaevine konuldular. Parayı ver okula gir (Baştarafı 1. Sayfada) ra isterler diye yanma beş bin lira almış. Ama 20 bin lira isteyince kayıt yapünnadan geri geldi" diyor. Bu durumun gerçek olup olmadığını belirlemek için A.D.'nin kızı B.D'yi yanımıza alarak, bir yakınıymış gibi kayıt yaptırmak istiyoruz. Kayıt saat 14.3016.00 arası yapüıyor. Bu saatler arasında sadece önceden numara alanlar girebiliyor. 20 bin lira vermeyip de geri dönen bir veünin 14 numaralı kâğıdını abp kapıcıya gösterdikten sonra işlemlerin yapıldıgı birinci masada kuyruğa giriyoruz. Bu arada elimizdeki zarfa koyduğumuz ses kaydetme cihazını çalıştırmaya başlıyoruz. Masadaki görevli dosyayı kontrol ettikten sonra "makbuz alın beyefendi" diye ikinci masayı gösteriyor. Burada aynı masaya oturan iki bayan harıl hanl önlerindeki makbuzlan doldurup velilere imzalatıyorlar. Bir görevli bayan da başlannda duruyor. Üçü birden aynı zamanda para konusunda itiraz edenlere laf yetiştirmeye çalışıyorlar. Sıra bize gelmeden ayakta duran görevli bayana "para ödemek şart mı?" diye soruyonız. "Şart" diyor. Ne kadar? "en az 20. 10'dan aşağı olmaz." Bu arada bir veli "MiDi Eğiüm'e tekfon ertim, Para ödemeyin diyoriar" diyerek karşı çıkıyor. Ayakta duran bayan görevli cevap veriyor: "Üşenmeden telefon etmeye kadar gittin. Bir sınıfta 80 çocuk mu okusa daha iyi, 30 çocuk mu? Biz sizin iyiliğiniz için çahşryonız. Gene bizim okul insafiı. Git Suadiye Lisesi'ne, git Erenköy'e. Kaç para istiyorlar biliyor musunuz, beyefendi. Yiiz, yüzelli.. yaaa..." "Teberru" masasına parayı yatırıp makbuzunu alanlar, yan taraftaki sınıfa girip, evraklarla birlikte makbuzunu da gösterdikten sonra eğitim göreceğı yabancı dil için kura çekiyor. Makbuz almadan girdiğimiz bu odada admı sonradan öğrendiğimiz öğretmen Emel Beyzade işlemleri yapıyor. Kısa bir beklemden sonra sıra bize geldiğinde masava yanaşıp konuşmaya başlıyoruz. Ses kaydetme cihazımız da zarfın içinde çalışıyor. öğretmen Emel Beyzade ile aramızda geçen ve teyp bandına kay'dettiğimiz konuşma aynen şöyle: Çocugn kaydettirecegim. Ancak.teberru olarak para isteniyor. Bunu izah eder misiniz? BEYZADE 20 bin lira en az tebernı olarak para istiyoruz. Eğer sizden 10 bin lira istemişlerse size lütufta bulunmuşlar. Para okulun resmi derneği adına toplanıyor. Okulun bir takım parasal ihtiyaçlan, sorunlan var. Gördüğünüz gibi bir bina yapılıyor. Hükümet de fakir olduğundan, her okula yardıma olamadığından, bunu özellikle okullann kendi bünyesi içerisinde halletmeleri gerekiyor. Geçenlerde şöyle 1015 gün kadar önce Vali Nevzat Ayaz, Kadıköy Kaymakamı, ll Milü Eğitim Müdürü, tlçe Milli Eğitim Müdurü hepsi birlikte okulumuzda bir toplantı omıuştu. Ve özellikle bu konu üzerinde durmuşlardı. Bize "Niçin siz bu kadar az para topluyorsunuz. En az 20, 30, 50 toplayın da lütfen şu okulunuzu yaptınn. Çocuklannızı rahat ettirin" dediler. Herhangi bir şikayet olduğunda da Vali Bey, Kaymakam Bey "bize yollayın, gelsin kendileriyle konuşalım" demişlerdi. Ben aslında bu parayı sizden istemekten hakikaten üzülüyorum. Çünkü malum yani, pahalılıktı, şuydu, buydu, ama bir kereye mahsus olrnak üzere velilerden fedakârhk istiyoruz. Şunu da düşündük. Bir aylık aidat durumu vardı. Derneğimize üye olan veli, her ay belli bir para ödüyor. Bu paranın miktan nedir? Belli mi? BEYZADE Işte, onu dedik ki yapmayalım. Yani artık bu kadar pahaJılık, çocuk okuyacak, yakacaktı, yiyecekti. Hiç olmazsa dedik veliden bir kerecik 20 bin alalım ve rahat ettirelim. Maaleset üzülerek makbuzumuzu, bu makbuzu dernek toplamaktadır ve tamamen okula harcanmaktadır. Zaten kayıtlarımızdan bellidir. Bakanlıgın, bagış yapmak zorunlu degil diye açıklamaları var. Ancak siz para vermeveni kayıt yapmıyorsunuz. BEYZADE Bugünkü Milhyet gazetesini de bir açar okursanız ve orada okul derneklerine toplanan paralara Bakanlık kanşmıyor diye yazıyor. Biz de Kaymakamlığa, ilce Milü Eğitim Müdürlüğü ve Valilikle telefonla görüşüyoruz. "Veli perişan, biz perişan" diyonız. "Hayır efendim toplayacaksuuz" diyoriar. Şimdi, 20 bin, 10 bin lira veremeyenler devleün okuluna alınmayacak mı? BEYZADE O fedakârlığı veli yapacak. Istanbul'da yaşayıp da, bana 10 bin lira çok diyeni gösteremezsiniz. Belki de diyeceksiniz ki benim yüz liram var. Ama artık bugün de yani bin lira, beş bin lira hiç Hdnci kanal yayını (Baştarafı 1. Sayfada) vizyon bakım ve onarımıyla uğraşan servislerin de dükkânlarıHin vitrinlerine "ikinci kanaJ yayın ayan yapüır" duyurulan astıklan görüldü. . Deneme yayınının başlatıldığı önceki akşam birinci kanalın haber bültenlerinde vatandaşların ikinci kanah bazı bölgelerde net biçimde izleyemedikleri, net görüntü elde edilemeyen bölgeler için kısa sürede aktancılar kurulacagı vurgulandı. Haber bültenlerinde vatandaşların ikinci kanal programlarını izleyebilmeleri için alıcılanndaki bir kanalı UHF bandına getinneleri ve Ankara'nın 37, istanbuTun 51, Izmir'in ise 23. kanala ayarlamalan gerektıği anlatüdı. ikinci kaiıalın yayınına her gün saat 16.5019.15 arasında 2. kanal diasının yayımlanmasıyla başlanacağı da kaydedildi. Bu arada TRT teknik yetkilileri, bu dianın yayını sırasında vatandaşların televizyonlannı ayarlayabileceklerini belirterek, Ankara, tstanbul ve tzmir'de bazı bölgelerde oturanlann ikinci program yayınlannı net biçimde aJamayacaklarını vurguladılar. haberlerde bu üç ilde net görüntü alamayan bölgeler için yeni aktancılar kurulacağı bildirilerek, "Vatandaşların anten almak için aceie etmemeleri gerektiği" vurgulandı. Yeni kurulacak aktancüann ikinci programı birinci kanalın yayımlandığı VHF bandma vereceği ifade edildi. ' Bu arada bazı izleyicilerin ikinci kanal ayarını nasıl yapacaklannı bilemedikleri için yayıpı net alamadıklannı ifade eden TRT yetkilileri 6 ekimde resmen başlayacak 2. kanal yayınlarına kadar kanal ayarını bulabileceklerini söylediler. Ankara'da önceki akşam Elmadağ vericisinden görüntü alarüar 2. kanalı net izlerken, antenleri Yenimahalle TV aktanası yönüne çevrüi olanlar yayını alamadılar. Genellikle çukur semtlerde olanlann 2. kanalı izleyemedikleri ve gece TRT'ye çok sayıda şikâyet geldiği belirtiliyor. Istanbul'da sonuç genelde olumluydu, ancak vatandaşlar anten ayarlamayı ve kanal ayannı bilemedikleri için bir kargaşa oldu. Yeşilyurt, Mecidiyeköy, Teşvikiye, Etiler gibi yüksek semtlerde oturanlar 2. kanalı iyi alırken Fatih, Aksaray gibi çukurda kalan semtlerde yayın iyi izlenemedi. Yayının iyi olabümesi için TRT'nin önlem aldığını belirten Istanbul TV'si yetkilileri Istanbul'a yeni yansıtıcı konacağını, bunun yerinin de büyük olasüıkla Odakule yakınlan olacağını söylediler. tzmir'de de 2. kanal deneme yayınlan Karşıyaka, Alsancak, BaUıkuyu, Kadifekale, Bornova, Yeşilyurt, Buca gibi semtlerde net biçimde alınırken yine bu semtlerde yayınları izleyemeyen vatandaşlar bulunduğu saptandı. TRT teknik yetkilileri bütün Izmir'e ayni vericiden yayın yapıldığım belirterek, "TV cihazııuzda UHF bandı buianduğu takdirde tttm lzmir'den 2. kanal yayınlannı almanız gerekir. Eger ilk gece komşunuz izledi de siz izle>emedinizse televizyonunuzun teknik yöniinü bümiyorsunuz demektir. Ancak bulunduğunuz semtte çogunluk vayınlan alamamışsa verici ile aranızda engeller var anlamına gelir" dediler. lzmir TV^si müdurii Oktay Ça^lar da şu anda 2. kanal yayını için ek antene gerek olmadığını vurguladı ve Izmir'e yakında ek yansıtıcılar yerleştirileceğini, 45 kadar yansıtıcının yayınlann sağhklı alınabilmesini sağlayacağını söyledi. bir iş göremiyorsunuz. 10 bin lirayı da üç yü için veriyorsunuz. Peki bu parayı toplamanız yasal mı? BEYZADE Yasal tabii. Dernek kurulmuştur. Herkes para verecek diye yasal bir zorunluluk var mı? BEYZADE Tabii, tabii. lşte zaten ödeyeceksiniz. Biz buna mecburuz. Devlet 'param yok. alın veiiden' diyor. Durum bu. tkna etmek için benimle uzun uzun konuşan öğretmen Emel Beyzade, yanımızdaki çocuğun kaydını yapmayarak "artık gidin. Kimde sıra" diyerek sıradaki veliyi çağınyor. Bu durumu bir veli olarak Milli Eğitim'e bildireceğimizi söyleyip ismini sorduğumuzda ise "Mehmet Beyazıt Lisesi deyin. Kayıtlarla ilgili görevli deyin yeterti" diye konuşarak ismini vermekten kaçmıyor. Dışarı çıktığımızda, makbuz kesilen masanın etrafında toplananlardan yine itirazlar yükseliyor. Buradaki görevliler de "hiç uğraştırmayın bizi boşuna" diye para odenmemesi halinde kayıt yapmayacaklannı yineliyorlar. Daha sonra konuşmalan aldığınuz teybi dışarıda bulunan çantamıza koyup, fotoğraf makinasını ahyoruz ve kapıcı arkasım döndüğü bir anda tekrar içeriye girerek önce sınıfın kapısından öğretmen Emel Beyzade'nin fotoğrafım cekiyoruz. Farkına varmıyor. Kafasına öne eğmiş. Para vermeyi kabul eden birinin kaydım yapıyor. Daha sonra makbuz kesilen masayı görüntülüyonız. Çıkarken ayakta duran bayan görevli son anda farkediyor. Okul bahçesinin dışına çıktığımızda peşimizden yetişerek "Ben sizi tanıyorum. Geçen yıl da başka bir olay için gelmiştiniz. Yazdınız da ne oldu. Hiçbir şey yapamazsınız. Boşuna ugraşıyorsunuz" diye çıkışıyor. Biz de kendisine görev yaptığımızı söylüyoruz. Ve, memur A.D.'nin kızı para vermediği için okula kayıt yaptıramayarak evine dönüyor. Olayı aktardıgımız Istanbul MiUi Eğitim Müdürü Şener Birsöz okullarda kayıt sırasmda bağış vermenin zorunlu olmadığinı behrterek "imkânı olanlardan talep ediliyor. Onun dışında bir zorlama olmuyor. Bütün uyanlannuza rağmen zorunlu bağış alan okullar olur da bunlan tespit edersek bu okullar hakkmda soruşturma açanz" dedi. Bırsöz, zorla bağış istenilmesi durumunda, olayın öncelikle okul müdürüne duyurulmasını istedi. ÇAUŞA3NLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL "Malulen emeklilik ne demek" SORU: 1959 dogumlu olup, 1982 yılında bir kamu kuruluşunda göreve başladım. 1984 yılında da bir soruşturma nedeniyte açıga alındım ve bu durumum halen de devam ediyor. Acıkta kaldığım süre içinde tüberküloz hastalıgı geçirdim ve yapüan tedavi sonucu bu kez de kulaklanm kapandı. Olçüm yaptırdım, ro7O oranında sakabm. "Bu durum daha da ilerler" dediler. Elimde raporlarun var. Sonnak istedigim, eger fiflen göreve dönersem bu vazryetimle görev yapmam imkânsız. Acaba beni malulen emekli ynpariar mı? Malulen emeklilik ne demek ve ben ne kadar maaş alabilirim? A.D,tSTANBUL YANIT. "Malullük"ün tanımı Emekli Sandığı Yasası'run 44. Maddesi ile "Her ne sebep ve suretle olursa olsun vücutlannda hasıl olan anzalar ve düçar olduklan tedavisi imkânsız hastalıklan yüzünden vazifelerini yapamayacak dunıma düşen iştirakçilere (malul)" denilerek yapıhnıştır. "Iştirakçikrin her çeşit malullükleri" ve özel uzmanhk alanına giren hastahkları, kuruluşu tam olan hastanelerin sağlık kurullannın raporu ile belirlenmektedir. "Adi maluliük ayhğı" ise "fiili hizmet müddetleri en az (10) yılı tamamlamış bulunan "iştirakçilerle", en az beş yü emekliliğe esas bir görevde bulunmak koşuluyla iyileşürilmesi olanaksız malul olup, bunun yani sıra da hiçbir geliri bulunmayan ve başkasuıın yardımı ohnaksıznı vasımını sürdürme olanağı bulunmayan iştirakçilere bağlanmaktadır. Sokatuğmızın görevden Ben geunemesi sonucu size yasanın "adi malullük"e ilişkin hükümleri uygulanacaktır. Hizmet sürenizin yasanın aylık bağlaması için aradığı koşullardan az olması nedeniyle size maluliük ayhğı bağlanabilmesi bugün için olanaksızdır. 3.1çecek Gıda ve Ambalaj Sanayi Fuarı 17 Aralık 1986 Sanayi ve Ticaret Bakanlığı • / \ Ankara'da Fuarcılık Bizim Işimiz!.. 4. Ev Eşyaları Fuarı 1521 /y^alüc 1986 Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 513 Ocak 1987 Devlet Güzel Sanatlar GalcrisiKIZILAY Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 9 3. Hediyelik Eşya Fuarı 2531 Arabk 1986 5. kitap Fuarı f U C E A İ 2. Belediye Araç ve Gereçleri 1116 Mayıs 1987 Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Organizasyon : İ M B A T F U A R C I L I K A . Ş . Selanik Cad. 41/3 Kızılay/ANKARA Tel : 18 00 5 9 18 02 75 17 06 0 3 18 38 34 Telex : 46 515 orgtr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle