22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 AĞUSTOS 1986 CUMHURİYET/7 Washington9dan Londra 'dan nanistan ile ilgili dışişleri sözciilerinin kendiliklerinden, soru sonılmadan açıklama yapmalan da istenmiyormuş. Nedeni de sözcünün ağzmdan çıkan ber sözün bu iki ülkede birinci sayfa haberi olmasıymış... UPI Ajansı haberi Washington yerine Ankara'dan al diye gırgır geçiyor." Mamalika özleıııi TANJU AKERSON WASHINGTON Birkaç gündür sürekli yağmur yağıyor... Çevrede su baskınlanna yol açan fırtınalar dolaşmakta.. Yine de nedense özellikle akşam üstleri güneş bir ara gözüküyor... Ağustos sıcağırun kente geçici döniiş yaptığı saatler... O saatlerde oturduğum sitenin yiizme havuzunun sulan yağmurdan ıhk bir yumuşaklığa bürünmüş oluyor... Beton zeminde güneşin kızgınlığı duyulmuyor... Şezlonglann plastik ızgaralan serin serin kokuyor... Toplam 900 daireden oluşan sitenin kiracüan yağmurun ara verdiği bu akşam üstü saatlerinde havuza rağbet etmiyorlar... Onlar gün boyu süren mavi gökleri, yakıcı güneş ışınlarıolanağı tanır size... Söylemediği yaşı konusunda ipucu veren iki olay var... Biri, çalıştığı şirketten emekü olup kendi avukatlık bürosunu açması, ikincisi Castro devrim yaparken 30 yaşlannda Havana sokaklarında dolaşması... Steve o günleri "Havana'da gezerken bir de baktım, sağdan soldan ateş ediyoriar... Hemen koştum, bir dükkânm içine sıgındım... Küba'da bir şeyler oldugunu buiyordum ama ciddiye almamıştım... Latin Amerika'da hep silahlar patlar, diktatörler devrilir... Ama yaşam değismez... Bu yüzden sığındığım dükkfindan sokak çatışmasını bir Hollywood fUmi gibi izledim... Ama Küba'daki olay ciddi bir ibtilaJ çıktı.. Gunlerce Havana'da raabsur kaldım, Amerika'ya döneme Erkek, ama fanatik değiL Rahibe kadar püriten, Telli Baba kadar nikâh meraklısı Ingilizler, seks tarlasında iki tepe noktaya takılıyorlar: Çocuk aldırma ve eşcinsellik. Bu iki konuda ahlaki normlarda ve günlük gerçekte büyük bulanıklık var. RAGEP DURAN LONDRA Girizgâhta birkaç fıkra: Ortadoğulunun biri Londra Havalimanı gümrük polisine gelmiş: Beyefendi, giriş fişinizde boş bırakmışsınız... Seks? Fevkalade, fevkalade... Efendim onu sormuyorum, yani erkek mi kadın mı? Farketmez, farkermeeez... • •• Lordun buluğ çağmdaki oğlu, hafıf sıkılgan, gelmiş babasının yanına. Ne var oğlum? Şey bugün ilk defa cinsel ilişkide bulundum. Ya öyle mi? Gel otur anlat bakalım.. Oturamıyonım da... *•• Olay yine Londra HavalimaVenedik, eski romantik havasını sürdürüyor. VenedikH ve romantızmı yınmak isteytn fütüristlerin gümrük polisinde geçiyor. Bir nı en gözde eserleri ise şimdi Venedik tn eski ve görkemli yapılanndan birinde sergüeniyor. Italyan, ince, uzun boylu, pek şık giyimli. O da giriş fişindeki 'seks' hanesini doldurmayı unutmuş. Polis sormuş: Efendim, cinsiyetiniz? Masculino ma non fanatico (!) (Erkek, ama fanatik degil). • •• Cinsellik güldürü makinesinin gaz pedalı. Cinsellik, herkesin sı, en eski ve en güzel saraylar ulaşan fütürizm, özellikle genç gizli onurlu alameti farikası. ANNA TURAY dan biri olan Pallazo Grassi'nin leri etkisi altına almıştı. Kısa sü Cinsellik Allahlık bir tabu. CinVENEDtK "Müzeleri, ate dekor olarak kullanılması ise rede gelişen bu akımın öncüleri sellik, en şahsi nümayişin en kitşe verin... Venedik'in kanallan başlı başına bir tartışma konu nin Venedik Saat Kulesi'nden lesel dedikodusu. Ingiltere Milli Eğitim Bakanı nı boşaltın... Öldürün ayışığını...' su. aşağıya savurduklan büdiriler, 76 diyordu Marinetti. Bir gun öncüyıl öncesinde kaldı. Şimdi Palaz Kenneth Baker, gençlerde "Orlüğünü yaptığı akımın tüm boEski olan her şeye, geçmişe ve zo Girassi'deki fütüristlerin ser Uögretimde seks eğitimi" başyutlarıyla Venedik'in en eski ve tabii bu arada geçmişin tüm de gisini Boccioni, Balla, Carro ve lıkh bir genelge yayımlayarak en güzel yapılanndan birinde ğerlerini taşıyan yüklü bir tarihi Sironi'yi, Rusollo'yu, Sant'Elia, konuyu ebeveynlerin ve öğiencisergileneceğini bilse ne yapardı koynunda barındıran Italya'ya TomAso ve D'Annuzio ve daha lerin gündemine getirdi. Rahibe acaba? ateş püskurüyordu Marinetti, en nicelerini Venedik kentini gezme kadar püriten, Telli Baba kadar Şimdilerde Venedik'te, ttalya1 çok da Venedik'e. Çünkü Veneye gelen turistler ziyaret ediyor nikâh meraklısı Ingilizler, seks da, hatta Avrupa sanat çevrele, dik bir semboldü, geçmişin semçoğunlukla. Her yanı geçmişie tarlasında iki tepeye takılıyorlar: rinde en çok konuşulan konular bolü. Ve şimdi artık hız çağıydı, yüklü bu kiliseler, saraylar ve ka Çocuk aldırma ve eşcinsellik. Burada iki eğitim düzeninin hadan biri, Palazzo Grassi'de yer bisikletlerin, otomobillerin, nallar kentini hayran bakışlarla misi kilise olduğu için, bu iki kodolaşıyorlar. nuda ahlaki normlarda ve günMarinetti, yıllar önce "Venedik'in kanallannı lük gerçekte büyük bulanıklık Venedik sokakları geceden var. Hele seks, "sevgi, aile, boşaltın, ayışığını öldürün" diyordu. gündüze, bahardan güze, insan Fütüristlerin romantizme karşı açttğı savaşın bir dolu. Trenler, otobüsler, uçaklar üreme" üçgenine hapsedildiği için, çocuk aldırmak, Allah'ın dolusu gelen yüz binler, Venedikçığlığıydı bu sözler. Şimdi Marinetti'nin işine karışmak, eşşcinsellik de in daracık sokakları ve kanalla kutsal kitaba aykırılık sayılıyor öncülüğünü yaptığı fütürizmin en güzel eserleri, rı, muhteşem sarayları ve kilisebirçok çevrede. Oysa ki, öğrenVenedik'in en eski yapılanndan birinde leri kucaklıyor. Ve Venedik'in cilerin karşılannda, kadın ve ersergüeniyor. kalbi, Saint Marco'da aoyor. He keğin yanı sıra "ücüncü dnsiyetnüz gün ışığı kaybolmadan ortaalan "futurismofuturismi" ad uçakların dünyasındaydık artık. ya çıkıyor Saint Marco'nun bulb 12 ekime dek sürecek sergi. Hız çağına, yeni buluşlar damvar kafelerindeki minik orkestKendi türünde Avrupa'da ilk ol gasuıı vuruyordu. Tüm yaşamı ralar... Gün boyunca meydanın ma özelliğini de taşıyor. Italya değiştiren bu hıza, gelişen çağın dörtbir yanındaki yapılan gezen da ve Fransa'da füturistlerin çe ruhuna ayak uydurmak zoruninsan ordusunun karmakarışık şitli yapıtları sergilenrnişti, ancak daydı sanat da.. Ve yeniye yer aç seslerine tath melodiler eklenibu akım ilk kez edebiyat, resim, mak için eskiyi yıkmak, kazıyıp yor. Bu kez insanlar, Mozart'ı, heykel, müzik, tiyatro, dans, si atmak gerekiyordu. öyleyse VeVerdi'yi ya da neşeli bir tspanyol nema, politika, reklam, otomo nedik de yok edilmeliydi. Mari ezgisini dinleyebilmek için yolun bil, mimarlık, iç dekorasyon, netti'nin olağanüstü enerjisi ve her iki yanma koşuşturuyor. mutfak, kadm, moda gibi çeşitli coşkuyla doğan fütürizm, Gondolda bir tenor, biraz bıkkın başlıklar aJtında ve tüm bu alan Fransız kübizmine yamttı bir ba bir sesle her gece Santa Luccia1 larda değişik boyutlanyla toplu kıma. Volkan gibi patlayan koryı söylüyor ve Venedik, eskiyle olarak yansıtılıyor. Futurismo kunç bir hızla yayılan ve kısa zakucak kucağa var gücüyle eski HADİ ULUENGİN sergisine, Venedik'in sahne olma manda uluslararası boyutlara yi yaşatmaya çalışıyor... ten" öğretmenler de var. Ebeveynler, öğretmenler, aileler, kimi zaman 'istenmeyen hamileliği durdurma' yöntemine başvuruyorlar. İki konu gazetelerde, televizyonlarda, kitaplarda, sokaklarda, her yerde herkesin karşısına çıkıveriyor. Sonuçta, çocuklar, günlük yaşam, kilise çınçmı ve bakanlık genelgesi arasında anatomiyle ahlaki torna dişlisinde, başparmakla şeyi, burun deliği ile banliyöyü birbirine kanştırıyorlar. Oysa ki Bettyann Kevles'in "Dişi cinsler: Hayvanlar krallıgında seks ve yaşam mücadelesi" başlıklı kitabmı okuyanlar, hayvanlann cinsel yaşamlanrun, insanlarınkinden daha renkli ve önyargısız oldugunu anlıyor. Kitapta ilginç ömekler var: Avustralya'da yaşayan bir cins balık sadece dişi yavru yumurtlarmış. Ta ki, bir gün sürüdeki erkek balıklardan biri ölünce, dişilerden biri erkekliğe soyunurmuş. Yani ameliyatsız filan cinsiyet değiştirirmiş ve artık erkek olarak sürdururmüş yaşamını. Balığın Türkçe adı yok. Ama herhalde bukalemun seksli, oportünist ve utilitarist (yararcı) sıfatlarmı bünyesinde toplayan bir deniz canlısı. Kıskançlıkla mülkiyet hisleri, kelebeklerde de varmış. Orta Afrika'da yaşayan bir kelebek cinsinin erkeği, dişisiyle çiftleştilcf ten sonra cinsel organını dişinin içinde kırıp bırakırmış. Bir başkası da gelip yatay jogging yapmasın diye. Ne seksi intihar değil mi? Doğuştan lezbiyen orangutanlar, gagadan gagaya yem ahşverişiyle başlayan sevgi ilişkisini, çiftleşmeden sonra, erkeği de yiyerek bitiren Taylandlı muhabbet kuşlan, fahişeliği karakter edinmiş Amazon yabanördekleri.. Velhasıl hay'vanlar evreni, üç buutlu dev ekranda rengârenk bir partüz. Hayvanlar krallığında, kanun, gelenek, görenek insanlar âleminkinden çok farklı. Ve hayvanlar, bizim güldUğumUz, ama kimi zaman ırkçılık, kimi zaman kadın düşmanlığı ya da hoşgörüsüzlük kokan fıkralara herhalde "Neresi komik bunun?" diyorlar. Havana'daki Küba devrimini, Franco Ispanyasımn hareketli günlerini bir Hollywood filmi gibi izleyen Steve kilolarını atmakla uğraşırken, bir yandan da Mamalika özlüyor. Mamalika 'yı benim de bildiğimi söyleyince sevinçle soruyor: "Nereden?"... Çünkü Mamalika bir Balkan yemeği..." "Evet" diyor. "Osmanlılar dev bir örtü gibi dünyanın bir bölümünü kaplamıştı bir zamanlar..." nı seviyorlar... Bu yüzden havuz bayağı tenha oluyor... Benim gibi geçici sıcağı seven tektük kiracüardan biri de Steve. Romen Yahudisi asülı Steve kırmızı mayosuyla hep sigara içenlere aynlan bölümde otunır, karakalemle resim yapar ve gevrek bir sesle 1930'lann caz parçalanru söyler... Sık sık çıktığı dünya gezilerini, Romanya köylerinden gelip New York'ta yaşam kavgası veren annesini, bir yandan yemek sevgisi öte yandan fazla kilolarını atma uğrası yuzünden içine düştüğü açmazı anlatır... Kendisine bir soru sorduğunuzda önce başından geçmiş kısa bir öykü sunar... Bu öykünün sonunda aradığınız yanıtı yaşanmış bir gerçekle öğrenme dfm" diye anlatır. • • • Havuzbaşında Steve ile laflıyoruz.. Benim yanına çökmemle Steve kalemlerini kutusuna yerleştiriyor, resim kâğıtlannı dosyasına koyuyor. "Ne var, ne yok siyasal kulislerde?" diye soruyor... Politika konusunda aramızdaki konuşmanın her zamanki gibi klasik diyalog kavramının ötesinde gerçekleşeceğini bilerek olan biteni sıralıyorum: "Dışişleri sözcüsü artık mizab konusu... Elindcki gündem defterine bakıp ber öğleyin gazetecilerin sorulanna "bu konuda size söyleyecek bir şeyim yok" söziinii kendisiyle özdeşleşen bir slogan olarak UPI Ajansı haber bile yaptı. Bu arada Türkiye ve Yu Steve beklediğim yanıtı veriyor: "Atina'da bir lokantada koyun etinden yapılma kebap yedim, harikaydı... Yanındaki şarap da nefisti... Ve rnüthiş ucuzdu... Yunanistan'da iken Ege adalanna da gittim... Orada bana birikri İstanbul'daki adalann çok daha güzel oldugunu söyledi... Yu nanistan ile bir tspanyayı karşüaştırabilirim güzel ve ucuz yemek açısından... Ama Ispanya ile ilgili kötü bir anım var... Madrid'de dolaşırken, Franco zamanıydı. sokakta askerlerden biri tüfeğini üzerime doğrultarak ve folograf makinemi işarel ederek cadde boyu beni kovaladı... Zor kaçtım... ispanyoUar hiızünlü insanlar... O canım şanıplan içerken hep gitar eşliginde birbirinden ağlamaklı şarkılar dinliyoriar tavernalarda... Hepsinin yüzünden düşen bin parça... Bir akşam dayanamadım. he> arkadaşlar dedim, ne oluyorsunuz yahu, ne derdiniz var, hadi ne istiyorsanız söyleyin ısmariayayım size, bırakın şu hüznü... Oış politika diyorsun.. Bu Reagan, iç, dış her politikada dünyanın en şanslı adamı... Bir yerde büyük yanlışlık yapıyor, ama arkasından öylesine beklenmedik bir gelişrae oluyor ki o yanlışlık kapanıp gidiyor... Hani at yanşı oynasa ve nereye oynadığını bilsem, gözüm kapalı oynadığı ata paramı yaünnrn... Ama geçen yıl Almanya'da SSlerin mezannı ziyaret etti ya, bunun günahını bir yerden çekecek gunün birinde... Yukarda Tann var.." * * • Venedikhen 'Öldürün ay işığmı 9 Buffalo 'dan Beaganhn ojkesı... AHMETTAN BUFFALO Kocası satınca haber olnmyor, hizmetçisi satınca kıyametler kopuyor. Nancy Reagan'ın 5 yülık oda hizmetçisi Anita'nın silah ticareti yapuğı ortaya çıkınca Amerikaiılar pek şaşkına döndüler. Paraguay asıllı Anita bakmış ki, para silahta var, maaşı bu işe yatınnış. Hem ne yapsm, ABD'de köprü, baraj senedi satılmıyor. 5 yıldan beri Beyaz Saray'da hizmetçflik ederken, baa hünerler kazanmasa, evin sahiplerinden etkilerunese Paraguaylı vatandaşları herhalde Anita'ya iyi "Manita" gözüyle bakmazlardı. 45 yaşındaki Paraguaylı hizmetçi 1400 dolar britt ayhgından biriktirdiğini, beşi bir yerde değil de, 22 kalibrelik mermiye yatırmış. Bunlan Anavatanı Paraguay'a dolayh yoüardan soktururken vakalanmış. Anita suçlamaları kabul etmiyor. Hanımefendisi Nancy, kendisine mecburi izin vermiş. Şiındi mahkemeye çıkacagı gunü bekliyor. Ancak evin beyi kızgm mı kızgm. Bunun nedeni, hizmetçinin boyundan büyük işlere kalkması yüzünden hanımın kahvesini, geceliğini, terliklerini getirip götürme işinin üzerine kalması değil. Aynca bizmetçinin uluslararası silah piyasasma girmesine ise aldırnuyor. Çünkü serbest pazar bu, Paraguay'a hizmetçileri de silah satabilmeii, ABD başkanlan da. Steve'e bu yıl Avrupa'ya gidip gitmeyeceğini soruyorum. "Hayır" diye başını salhyor, "Ama gelecek yıl rautlaka... Bu kez tsrail, Yunanistan ve Türkiye yapacagım... Ve İstanbul'daki o söylenen çok güzel adalan göreceğim"... Elini göbeğine vuruyor "an" diye içini çekiyor "Eskisi gibi zayıf olsam, annem de hayatta olsa ve onun pişirdiği Mamalikadan yesem".. Sonra bilmediğim bir sözcük oldugunu düşünerek bana mamalika'nın tammım yapıyor... Sözünü kesip Mamalikanın ne oldugunu bildiğimi soylUyorum.. "Nereden?" diye sevinçle soruyor... "Çünkü Mamalika bir Balkan yemeği, eskiden Romanya dahil oralan hep Osmanlıydı" yanıtmı veriyorum... "Evet, haklısın" diye beni doğruluyor, "Osmanlılar bir o v örtü gibi V dünyanın büyük bir bölümünü kaplamıştı bir zamanlar"... Bu kez ben soruyorum: "Örtü çekilince geride ne kaldı*(lemn?"... Steve şezlonga uzanıyor, ellerini iki yana açarak gevrek sesiyle "Day and Night" adü parçayı söylemeye başlıyor... Zeytinburnu'ndan Lütfen, biraz dişi estetik DalYan'dan Kahve duvarındaki resim ŞEBNEM ATİYAS Hava poyraza döndü mü Toprak Adası'ndan Sakızh Köyü'ne doğru salıverirmis kendini. 2,53 metreyi bulan "uçurtmasıyla". Sakız Adası'na kadar belinden yansı suyun içinde uçar gidermiş. Ya da dişini tırnağına takıp yitirdiği boy boy kayıklarıyla ufukta kaybolurmuş yine Sakız'a gitmek için. Kimisine göre Sakız'ı seyretmek amaayla, kimisine göre fuardaki paraşüt kulesini taklit etmek için uzun kuleler yapar, sonra hiçbirini beğenmez, onlan yıkar, yeniden yaparmış. Sakız'dan bir kıza âşıkmış, kız da buna. Sanşınmış kız, uzun boylu. Kimine göre bu Rum güzellnin adı Tinike'ymiş. Tinike, o öldüğünde gelmiş, son yaptığı kulenin penceresine bir anahtar, bir kilit, bir demet kır çiçeği bırakmış. Rum adetiymiş bu. Onlar sevdiklerine, sevgilerini anlatmak için anahtar, kilit verirlermiş. Öhneden önce her gece kulesinin balkonuna çıkar, Tinikenin yaşadığı Sakız'ı seyredermiş uzun uzun. Yaptığı kulelerde turistler gelir, kalırmış. Öyle tamşmışlar Tinike ile. Tinike, uzun süre kalmış onun kulelerinden birinde. Arkadaşları da varmış. Hep birlikte kalmışlar. Sonra her yıl gelmişler. Yaptığı kulelerin içine yukan kadar kıvrılıp giden merdivenler koyarmış. Bir keresinde 7 metrelik bir kule yaprruş. Yer kayar, tehlikelidir diye yıktırmışlar. Sonra kendi yıkmış yaptığı kuleleri. Beşer, altışar metrelik onca emekle diktiği o kuleleri neden yıktığını tam olarak kimse bilmiyor. Bazılarına göre beğenmezmiş yaptıklarını, sonra kimse anlamasın, bilmesın diye yıkarmış. bir kimliği olmadığı için ve de sağır, dilsiz olduğundan onu casus . zannetmişler. Bayağı hırpalamışlar. Geldiğinde işaretlerle elektrik verdiklerini anlatmış. Sonraları ahşmışlar ona. Bir kart bile vermişler eline. O kartla gider gelirmiş Sakız'a. Adı Nerir Kaya. Çeşme'nin Dalyan köyünden. Yaşını kimse tam bilmiyor. Beş aşağı beş yukarı elli civannda olduğu tahmin ediliyor. Iri yarı topluca sarışın bir adammış. Bazılarına göre 4 sene kadar önce bisikletiyle dolaşırken bir araba çarpmış. Bazılarına göre ise önüne çıkan bir keçi yüzünden bisikletten düşNezir Kaya'nm kahve duvannda müş. asılı kalan resmL "Kendi gitti, Sonra yaralı, kulesine dönresmi kaldı yadigâr." müş. Üç dört gün sonra akrabaları hatırladığında bir kulağı kan içinde yatağında uzanır vaziyetSakız'dan bir kıza te ölü olarak bulunmuş. Akrabaâşıkmış, kız da ona... lan kulenin içindeki bitirmek üzere olduğu kayığı, içinde büBu sarışın, uzun boylu yük çimento kazanlannı ve metRum güzelinin adı relerce Amerikan bezini bulmuşTinike'ymiş. Tinike o lar. Kayığı dışarı çıkarmak için ölünce gelmiş; son parçalamışlar, kulenin üzerinde bulunan toprak parçasını ise bir yaptığı kulenin Nezir Kaya >ım yaptığı ünlü ku avukata satmışlar. penceresine bir lelerden birisL Dalyan'm bu ses Şimdi anlatanlann sık sık tekanahtar, bir kilit, bir siz, dilsiz ve eğitimsiz "mühen rarladıklan şeyler arasında şundisi", bir Amerikahnın kendisi lar var: Hayatı boyunca hiç kimdemet kır çiçeği ni ABD'ye götürüp eğitme öne seye zaran dokunmadı. Hemen bırakmış... rilerini de reddetmistt herkese bir yardımı oldu. Öyle temizdi ki, su bulamadığı zaÇok zaman önce bir Amerika Hele son yaptığı kayık öyle bü manlarda ellerini toprakla ovalı gelmiş, onu alıp mühendis yap yükmüş ki, kulenin kapısından lar, misafiri olduğu sofraya öyie mayı çok istemiş, ama o gitme çıkmamış. Ölünce orayı temizle otururdu. miş. meye gelen akrabalan kayığı parŞimdi, belki satılan toprakla Hiç okuma yazma öğrenme çalamışlar. birlikte son yaptığı kule de yıkımiş. Sağır ve dilsiz olmasına rağAilesi uzun yıllar önce Sela lacak. Bu nedenle bir köşede men ölunceye kadar kimseye nik'ten göçmüş. Orada da tütün onun resmini bulan Dalyan kömuhtaç olmamış. Kışın kamyon işiyle uğraşırlarmış. Abisi Sela yü kahvecisi gözünü kırpmadan larda çalışırmış. Sonra kayık ya nik'te doğmuş. O ise "buralı", 5 bin lira verdi ve bu son hatırapar, onlan satarmış, boy boy ka "burada doğmuş", hep "burada" yı çerçeveleterek kahvesinin duyıkları ile balığa çıkarmış. Bazen kalmış. Ara sıra İzmir'e, sık sık vanna astı. Şimdi kahve duvann12 metrelik kayıkları kulesinin da Sakız'a gidermiş. da iki resim var. Biri köyün ihtiiçinde yapar, sonra onlan dışarı ilk gittiğinde Sakız Adası'na, yarlarından kahvecinin sakallı çıkarmak için kulesini yıkarmış. üzerinde nüfusu ya da benzeri dedesi, diğeri ise Nezir Kaya. ZEYTİNBURNU Şeyler dişi ve erkektirler. Cinsiyetleri objektif ve sübjektif referanslarla belirlenir. Estetik kavramlar da, dişi ve erkek öğelerin birleşmesinden oluşurlar. Bütünlük arzederler. Soz konusu iki öğeden birinin yokluğu ya da eksikliği, şeylerin estetiğini tırpanlar. Uyumsuzluk yaratır. Aynı şey toplumlar için de geçerlidir. Kadınların olmadığı bir toplum estetik değerlerden yoksundur. Türkiye, esas olarak, estetik olmayan bir mekân. Bana kalırsa, bunun ana nedenlerinden biri, toplumun dişi öğeleri saf dışı bırakması. Nedenini, yalmz Islamiyetle açıklamak o kadar gerçekçi değil. Bu konuda, çağdaş Nancy Reagan'ın 5 yılhk oda hizmetçisi Anita'nın Paraguay'a silah ticareti yaptığı ortaya çıkınca Amerikaiılar şaşkına döndü. Reagan da küplere bindi, ama Reagan'ı asıl kızdıran, silahlann ve bombalarm önemini hizmetçüer bile kavradığı halde Temsilciler Meclisi'nin anlamamasıydı... Evin beyini kızdıran şey, Beyaz Sara/ın guvenlik bakımından silah isportaolanrun "birinci Lady"nin yatak odasına tezgâh açtığı, yol geçen hanına dönmesı falan da değil. Çünkü kendisi kapı nöbetçilerinin gözünden kaçmış turistlerle kendi odasında karşılaşmaya alışkm. "Geçen yi Robert Latta adh bir elektrik tahsfldan bir yeıii turist, nöbet degiştiren askerlerin arasma kanşıp Reagan'ın yemek odasına kadar ginnisti." Reagan'ı sinirlendiren, silahm, bombalann önemini hizmetçiler anladığı halde, bunu Temsüciler Meclisi üyelerinin anlamaması. Demokrat Parti'pin kontrolündeki Temsücikr Meclisi 1987 yılı askeri biitçesini kısmıstı. Kısınü yüzde 10 bile değüdi. Bir yılda 320 milyar dolar diye ısrar eden Reagan'a karşılık Meclis 287 milyar dolarlık askeri harcamayı yeterli bulmuştu. Dünya nüfusu 5 milyar. Amerikahlar, tenzil edilince yeryüzündeki her bir insan başına 60 dolarlık bir silah demekti bu yüki askeri bütçc. Ama Reagan'm standartlanna göre bu yeterli değiidi. Haftahk radyo konuşmasında Temsilcikr Meclisi mebuslanna veryansın etti: "Askeri bütçedeki kısınü" dedi, Amerika Biriesik Devletleri'Bİa savunmasma yapdnuş, pervasu bir saldındır." Reagan, Temsilcüer Meclisi mebuslanm tek tek düelloya çagınp, pantolon kemerlerine ateş ederek, hepsini halkın önürtde rezil edebilirdi. Ama maalesef Reagan için artık "alö patlar" devri çoktan kapanmış. Şimdi nükleer füze döncmi. Beyaz Sara/daki yetküiler gazetelere yaptıklan açıklamada, baskanı boylesine kızgm görmedikierini yana yakıla anlaüyorlar. Kendisinin çok, ama çok sinirli oldugunu beürtiyorlar. Reagan küplere binmisti. Oysaki ata binme zamanıydı. Californiya'daki çiftliğinde esiyle birlikte baş basa üç haftabk tatildeydi. Ama bir türlü Temsilcikr Meclisi'ne olan hırsı hatiftemiyordu. Baskan'ın, askeri krediierinin, savunma yardımlannın her yıl Temsilciler Meclisi veya Senato üyelerince tekrar tekrar sünnet edilmesine sinirlenen Turkierden hiç farkı yoktu. Ne yapmab, "Ancrikaa ttertet risteniııiıı" boyle oldugunu, ikinci dönemini de dolduran Reagan'a nasıl anlatmalı... fazla yüz kadın. Üstelik, konuşmacılann sırtları kadınlara dönük ve hitabet erkeklere doğru. Kadınların maddi yokluğuna ilişkin bu objektif gerçeği tespit ettiğimizde, Türkiye'nin estetik bir mekân oluşturmasını açıklamak daha kolay. Dişi öğelerden yoksun bir toplumun tek boyutlu değerler benimsemesi normal. Erkeklerin, Yeniköy sahillerinde beyaz cellabe ve peçelerle dolaşan kadınlardan fışkıran cinsel cazibeye kör olması, ama ucube vücutlu kadınların teşhir edildiği gazeteleri kapışması normal. Kadınların, esmer güzelliklerin de sonsuz güzellikler oldugunu görememesi ve saçlannı illa sa, nya böyatmak hissetmelert normal. ı Ama bu normallik anormal.. Dişi ve erkek öğelerin bütünlüj Kadınların olmadığı bir toplum estetikten yoksun bir toplumdur. Türkiye esas olarak estetik olmayan bir mekân. Çağdaş İspanyol yazar Goytisolo'nun tstanbul gözlemlerini doğrulamak için Eminönü üstgeçidinde durup sayıyorum... ispanyol yazar Juan Goytisolo1 nun gözlemlerine kulak vermek gerekiyor. Arap ve Müslüman toplumlarını çok yakından tanıyan Goytisolo'ya göre, İstanbul'u diğer Islam şehirlerinden ayıran özellik, kadınların namevcudiyeti. Geleneksel Müslüman şehirlerinde çehresi kapalı olarak var olan ve mevcudiyetini bizzat mahrenıiyetiyle ispatlayan kadın, İstanbul'da yok. Yani, genelde ve çoğunlukta yok. Maddeten yok. ğünden oluşan estetik kavramlar% nezdinde anormal. Yani, estetik'; yoksunluğunun nedenini açıkla;mak, bu estetik yoksunluğuyla;' uyuşmak için bir neden değil. • " Eğer güzel şeyler peşinde ko;' şuyorsak kadınların çok olduğu;". mekânlar talep etmek zorunda. yız. Köprüden sevgililerimizle'.; geçmek, vapurlarda kadınlı gü."verte yolculan olmak, seçim konuşmalannda yüzümüz kadınlara dönük konuşmak, maçlardal Goytisolo'nun gözlemini doğ yavuklularla tezahürat yapmak; rulamak için benim bu hafta de zorundayız. Erkeklerden dişilik,nedigim birkaç yontem. Eminö kadmlardan hem dişilik hem de • nıi Meydam'ndaki üstgeçit ve maddi me\'cudiyet talep etmek \ köprünün sağ kaldırımından zorundayız. Çirkinliklerle uzlaş \ meydana doğru yürüyenlerin beş mamanın yolu kadınlardan geçidakika müddetle sayımı: Erkek yor. Şimdi, kadın ve kadıncal lerin kadınlara oranı bire altı. olan her şeyi istemek zamanıdır.^ Kadıkoy vapurunun eski lüks En çok da, erkek değerleri dişi~ * mevkiisinde akşam altı seferi: leştirmek için erkeklerle mücade Beş erkeğe, bir kadın. iki gece le etmek zamanıdır. üst üste "Ziyîi Bar"m çevresi: ** < Her dort erkek için bir kadın. Şeyler erkek ve dişidirler. Es> DSP'nin Zeviinburnu'ndaki Ece tetik kavramlar erkek ve dişi öğe;» vit konuşmaları: İki bini aşkın lerin uyumundan oluşur. Bütün" bir erkek kalabalığına karşılık en erkekler, biyolojik olarak, aynı zamanda dişidirler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle