Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURIYET/10 HABERLER halkoylamasıyla ilgili anayasa maddesmin de yenı baştan düzenlenmesı gibi, sonucu çapraşık yollardan almak, gerıye ıımek yoluna gidiyordu. Elbette, Başbakan Özal'ın bu tutumuyla ilgili öne sürülen kımi varşayımlar giderek guçlenecektı. Özal, ara seçimmde "eski" dıye niteledığı kişilerin yakından ılgılendıklerı partiler beklediğinden fazla oy alırsa, siyasal haklann verılmesını 1988 sonrasına bırakacaku. Özellıkie DYP oyları yuzde 10'larm, yüzde 15'lerin altına düşecek olursa, hele yuzde 5 gibı beklenmeyen duşuk bir orana varırsa, ilk genel seçımde "eski" diye nıteleyip adım soylemedıği Demirel'e siyaset yapma hakkını "bağışlayacaktu' Özal daha bugunden 1988 genel seçimlerinin hesabı, hatta iktidardan gıtmenin telaş ve korkusu ıçindeydi. 1988'de de iktidarda kalabilmek için yapmayacağı şey yoktu. Dunkü Çankaya görüşmesınden anayasa değişikliğini sağlayacak bir "mutabakatın" çıkması beklenemezdi. Çünku özal, Cumhurbaşkam'nın sade onerilerine karşı, daha başka yöntemlerde direnmiş, Çankaya'yı 175. maddenin yeniden duzenlenmesi konusunda duşunmeye, araştırma yapmaya zorlamıştı. Kuşku yok, Cumhurbaşkanı Evren de, Başbakan'dan gelen bu istemleri bir anda gözardı etmek istememişti, "seçim sonrasına bırakılmasını" uygun gorduğu siyasal haklar sorununda Özaldan gelen ıstekleri de incelemeye almayı kabul etmişti. Fakaı, Başbakan Ozal'ın artık arkasına sığınacağı bır siper kalmamıştı. Yakın günlere dek, siyasal hakları verebilmeye "gücü yetmediğini" söyleyen Özal, dun bir kezdaha Cumhurbaşkam'nın ağzmdan "konunun 1989'dan çok önce çözümlenmesi gerektiğini" duymuşlu. Cumhurbaşkanı engelı ortadan kalkınca, ortaya surduğu yeni hukuksal formüllerle çozumu erteleme yolunu benimsemışti. Hiç kuşkusuz, Çankaya, Başbakan'ın bu tutumunu gözlemiş, konuyu seçimde tartışma dışı bırakmayı kabul etmiş, ne var ki, seçim sonrası özal'ın onerilerini de içerecek araştırmalar sonucu siyasal haklann hemen gundeme gelmesine yeşil ışık yakmıştı. Şimdi Ozal, Cumhurbaşkam'nın bu eğilimlennı dikkate alarak sorunu suruneemede nasıt bırakacağının hesabını yapmaya başlamış olmalı. Ara seçimmde konuyu propaganda dışı bırakacağını hesaplasa bile, öteki partiler son davramşlarını sureklı eleştirecekler, hatta "samimiyeı bunun neresinde" sorusunu seçmen katma, hele sağ kesıme ileterek daha da yıpranmasını sağlayacaklar. CÜNEYT ARCAYÜREK yazıyor (Baştarafı 1. Sayfada) Asltnda, Ozal'ın istediğı bır "tnutabakat", Çankaya'dakı son göruşmede sağlanmışıı. Başbakan, sorunun bır süre için rafa kaldınlmasmı, hatta buzdolabına aıılarak soğuıulmasını istıyordu. Siyasal haklann ara seçimınde malzeme olarak kullanılmasından kaygı duyan Özal, Cumhurbaşkanı'nın "inceleme, üzerinde düşünme" eğilimını kapıyor, sorunu daha genış zamana yayarak 1988'den sonraya aklarmanın yollarmı arıyordu. Özal'ın, Cumhurbaşkanı'ndan kopardığı "mutabakat" bu noktada pekışmışti. Sorunu ara seçim sonrasına itmek, daha sonra çeşitli inceleme aşamalanndan söz ederek zaman kazanmak, ana doğrultusuna uygundu. Aslında, Cumhurbaşkanı Evren'le Başbakan arasında anayasa değişikliğini sağlayacak yontemler konusunda "mutabakat" sağlanmamıştı. Özal'ın sözierınden, konuyla ilgili odak noktalarıyla ilişkisi olanlarm soylediklermden anlaşılıyor ki, Cumhurbaşkanı Evren'in siyasal haklann gerı verilmesiyle ilgili duşüncelerinde pek buyuk değişiklik yoktu. Cumhurbaşkanı Evren, halkoylamasıyla kabul edilen 1982 Anayasasmın gene halkoylamasıyia değiştiriimesı ükesmden hareket ediyordu. Buna karşı, Özal araya yeni faktorler koyuyor, ANKARA NOTLARI MUST4FA EKMEKÇI 24 AĞUSTOS 1986 Ali Nesin ile Bedros'un Duruşmasında... İsmet Paşa, CHP Genel Başkanlığı sırasında, bir gün Konya'ya gider. CHP İl Başkanı Suat Abanazır'la ilde konuşurlarken öğle olur. Suat Bey: Paşam, der, Öğle oldu. Buranın fırın kebabı ünlüdür. Birer fırm kebabı yiyelim mi? Olur, der Paşa, yiyelim.. Birer buçuk söyleyelim mi? Söyle.. Kebaplar gelir. Paşa, iştahla mıdeye ındırir... Paşam, isterseniz bir buçuk daha söyleyelim! Söyle.. Bir buçuk daha gelir Paşa, onu da yedikten sonra şöyle der: Bunu yemek için insanın anadan dişi olmalı! Olayı Sofu Tuğrul anlatmıstı. Demek Paşa'nın takma dışleri değil de, anadan dışleri olsa, bir buçuk fınn kebabı daha yiyecekmiş! Haldun Özen'le, perşembe sabahı Konya'ya gidiyoruz. "Kontur" otobüsündeyiz. Haldun Özen: Konya'ya vannca, diyor, Hacı Şükrü'de bir fırın kebabı yiyelim., Ben yedim çok güzel oluyor; çatal bıçak vermiyorlar.. Iyi, diyorum, yeriz.. Ali Nesin ile Bedros Nişanyan'm, Konya Askeri Mahkemesi'ndekı duruşmasını izlemeye gidiyoruz. Duruşma öğleden sonra 14.00'te, savunman Ve// Devecioğlu, bir gün önce gitti Konya'ya. Onunla Selçuk Palas'ta buluşacağız. Aziz Nesin işlerinin çokluğundan, biraz da sayrılı olduğu için Konya'ya gelemedi. Isparta'dakı duruşmaya gelmişti. Eskiler: Git, gel Konya altı saat. derlerdi. Şimdi tam öyle olmuş. Üç saate varmadan Konya'ya indik. Garajda gözlerim, şöyle bir Hadım otobüslerını aradı. Köyümden, ilçemden kimseleri görebilir miyım acaba? dıye. Özlem işte, toprak çekıyor. Konya'nın Hadim İlçeşi'nin Hocalar Köyü'nde doğdum. Liseyi Konya'da okudum. İlk gazetecılığim de Konya'da. Konya'da 1950'lerde çıkan "Öğüf' gazetesinde yazılar yazdım. Kişinin doğduğu yer önemli mı? Ömer Seyfettin, bir öyküsüne "Ben Gönen'de doğdum" diye başlar. Gönen'de doğduğunu, bu nedenle çok kişi bilir. Ben pek yazmam. Belki, bir iki kez yazmışımdır. Keşke yazmasaydım! Bir gün Ankara'da Cumhuriyet bürosuna bir grup liseli genç geldı: Efendim, dediler, siz rierede doğdunuz? Öğretmenimiz sınavda sizin nerede doğduğunuzu sordu, bilemedik! Allah, Allah! Öğretmen niye sormuş olabilir ki? Onlara anlattım, gittiler. Sonra bu olayı Şiar Yalçın'a anlattım. Öğretmene çok kızdı. Namık Kemal nerede doğdu? diye sorsa olur. Mustafa Ekmekçi kim ki, soruyor? Allah. Allah sormuş adam işte. sana ne? diyorum, gülüşüyoruz. Oğretmenin gözünde bır seymişiz demek! Veli Devecioğlu'nu Selçuk Palas'ta bulduk. Duruşmaya daha çok var. Haydi, Hacı Şükrü'ye gidip kebap yiyelim... Veli Devecioğlu, yemedı. O öğleleri yemek yemezmiş. Çatalsız, bıçaksız yemek canımı sıktı. Çocukluğumda yer sofrasında, sınide, elle yemekler yedim ama, unuttum artık! Hacı Şükrü, çatal, bıçak da koysa iyi olur! Saat 14.00'te, Askeri Mahkeme'ye vardık. Yakındı, Orduevinin karşısındaydı. Veli Devecioğlu, huzursuz duruyordu. Ali Nesin ile Bedros Nişanyan salıverılecekler miydı? Tasası buydu. Ne olacaktı? Isparta Askerı Mahkemesi'nde, yargıçları reddetmişler, mahkeme de davadan çekılmış, Askeri Yargıtay, Isparta'da yeni mahkeme oluşturulamayacağı gerekçesıyle, davayı, Konya'da bulunan Yurtiçı Batı Bolge Komutanlığı Askeri Mahkemesi'ne vermişti. Ali Nesin ile Bedros Nişanyan, Isparta Askeri Cezaevı'nde iki ay on sekiz gündür tutukluydular. Dört aylık kısa dönem askerlik görevlerini yaptıkları sırada, disiplinsizlikleri görüldüğü savıyla, mahkemeye verıtıp tutuklanmışlardı. Türkiye'de basın pek ilgilenmemişti ama, özellikle Ali Nesin'in tutuklu bulunması Amerika'da. Avrupa'da geniş yankı yaratmıştı. Amerikan Matematıkçiler Birliğı Başkanı Prof. Chandley, konu ile ilgili bilgı ıstemış, Amnesty International (Uluslararası Af Örgütü) konuya yakın ilgi duymuştu. Avrupa'dan gelen haberler: Olayı yalnız Ekmekçi'nin yazılarından öğreniyoruz! biçimindeydi. Amerika'da Berkeley Üniversitesi'nde matematik okutan Ali Nesin'in Askeri Cezaevınde tutuklu bulunması, değerli Türk basınının çoğunu ilgilendirmıyordu! Ali Nesin, Azız Nesin'in oğluydu. 25 ağustos'ta da Amenka'daki sözleşmesi sona erecekti.. Sevan Bedros Nişanyan da, İsviçre'de doktora yapmış, Amerika'da Yale Üniversitesi'nde öğretim üyesi olmuş, sonra İstanbul'a gelerek "Kavala" şirketinde planlamacı olarak çalışmıştı. Isparta Askeri Mahkemesi'ndekı duruşmalarında ikisini de görmüştüm. Saat 14.00'te duruşma başlamak üzereydi ki, Sevan Bedros Nişanyan'm savunmanı Ayavar Cankara da geldi. Cankara şakacı bir genç: Şaka, gülmece öğesi, çok önemlidir. insan kendi kendisıyie alay edebılmelidir. Ğrneğın, biz askerde, yedeksubay marşını soylerken, 'Yedeksubay ölür de dönmez er meydanından' dizesini, muziplik olsun diye, 'Yedeksubay ölürse dönmez er meydanından' biçiminde söylerdik. Benim uğraşım avukatlık. Avukatlık için, çok fıkralar anlatırlar. Avukatın tanımını yaparken, 'Avukat, bir kişiyi soyup, yüzmesi için denize iten, sonra da giysilerini alıp götüren kişidır' derler. Böyle takılırlar. Bu onu küçültmez.. Askeri Mahkemenin "ziyaretçi" salonunda oturuyoruz. Az sonra, birgörevli, savunmanları çağırdı. Arkalarından Haldun Özen'le ikimiz de gittik. Dinleyıci yerine oturduk. Savcıya yakın yerde, bir masa sandalye vardı, herhalde "Basın" için ayrılmıştı. Konya basınından kımse yoktu. Ben de tek başıma gidip oraya oturmaya utandım. Dinleyıci yerinde kaldım. Mahkeme şöyle oluşmuştu: Başkan: Istihkâm Albay Orhan Fındıklı, Duruşma Yargıcı: Yargıç Kd. Yzb. Selçuk Şimşek, Üye yargıç Astğm. Selahattin Oemir, Askeri savcı: Yargıç Kd. Yzb. Yücel Göktaş, tutanak memuru Kadriye Abay Duruşma yargıcı Selçuk Şimşek, Askeri Yargıtay'ın kararını okudu. Askeri Savcı, Yücel Göktaş, "Ben yeniden esas hakkmdaki görüşümü bildirmek istiyorum" dedi. Savunman Veli Devecioğlu, Ali Nesin'in salıverilmesini, Isparta Askeri Mahkemesi'nce konan yayın yasağının kaldınlmasmı istedi. Sevan Bedros Nişanyan'm savunmanı Ayavar Cankara da, Bedros Nişanyan'm salıverilmesini istedi. Askeri savcı Yücel Göktaş söz alarak özetle şunlan söyledi: "Her iki sanığın avukatlannın tahliye taleplerine katılmaktayız. Ancak suçun işlendiği yer olan bölük silahlı kuvvetlere ait bir nüvedir. Burada disiplinsizlik halini ortaya koyacak yayınlar silahlı kuvvetlerın tümüne zarar verebilir. . Bu nedenie yayın yasağı karannın devamını talep edıyorum". Duruşmaya yirmı dakika ara veren Duruşma Yargıcı Selçuk Şimşek, daha sonra kararı açıkladı. Sanıkların salıverilmesi, ancak yayın yasağının sürmesi oybırliğiyle kararlaştırılmıştı. Yargıç, duruşmayı 19 eylüle bıraktığını bildirdi. Duruşma bitmişti. Mahkeme, salıverilme kararını Isparta'ya bildirecektı. Çıktık. Selçuk Palas'a gidip, otelin teleksınden. "salıverilme" haberini istanbul'a geçtim Otele o sırada, Konya'ya geldiğimi haber verdiğim çocukluk arkadaşım, Köy Enstitülü Durmuş Demiray. Dolhanlar Köyü'nden bır arkadaşıyla geldı. "Haydi, diyorlardı, Meram'a gidelim. Otobüs saatine dek otururuz. " bir arabaya attayıp, Meram'a gittik. Orada "Halil'in yeri"nde bir saat oturduk. Karşıki masada, Hadim Ortaokulu'ndan öğrencim olan Ahmet Sayhan'\ gördüm. Kucaklaştık. Masamıza meyve gönderdi. Çok güzel bir havadaydık. Ötobüsün kalkma saatı yaklaşıyordu. Dostluklara doyamadan ayrıldık. Garaja geldik. Konya da o gün, "Öğüf gazetesinde birlikte yazıp çizdiğimiz Mahmut Surafı da gördüm. Emekli olmuş. Otuz beş yıl önce takma adlarla yazı yazarken, doğrusu mangalda kül bırakmazdık! Konya garajında. gözlerim Hadim otobüsünü aradı durdu. Veli Devecioğlu, Haldun Özen. üçümüz yine "Kontuna Ankara'ya dondük. Haldun Özen'ı tanır okurlar. Karadenız Üniversıtesı'nde öğretim uyesiydı YÖK oluştuktan sonra ayrıldı ünıversiteden. Şimdi, bir mühendislık ışinde çalışıp geçımını sağlıyor... Ç tnnlnntıaı SHP tstanbul 6 g y ç , lUJJllirill»l s e ç i m gezisini surduruyor. Çetin, dün Türktş'e bağlı Türkiye Deri Işçileri Sendikası Kazlıçeşme şubesini ziyaret ettikten sonra akşam da Eyüp Terazidere ve Murat mahallelerinde kahve toplannlannda konuştu, ANAP hukümetinin icraatını eleştiren Çetin; Özal'ın devleti bir aile şirketi gibi yonettiğini ileri sürerek, "Hukümetin yaptığı devletin kuruluşlanm ayncalıklı holdinglere satmaktır. Devletin malını kimseye satmaya hakkı yoktur. Gelir dengesi ve pahalıhk artarken, işsizlik çekilmez boyutlara ulaştı. Özal halktan korkuyor, demokrasiden korkuyor" dedi. Çetin, vatandaşlann yeterince muhalefet yapılmadığından yakınmalan üzerine şöyle konuştu: "Türkiye'de bugün her şey yapaydır. Demokrasi yoktur. İnanıyoruz ki, SHP'de yoğunlaşacak oylanmz bizi tek bir siyasi parti haline getirip, bu yapaylığı ortadan kaldıracakttr" dedi. Çetin, sendikayı ziyareti sırasında işçi ücretlerinden yakınılması üzerine de, "Başbakan her yönüyle özel sektöre çauşmakta, işçiler esir pazarlanndaymış gibi güç koşullar altında bulundurulmaktadır" diye konuştu. (Fotoğraf: CUMHURtYET) Zirve sonuçsuz (Baştarafı 1. Sayfada) dugunu muhtelif araştırma olduğunu. bu araştırmalann devam edecegini ama bu konuyu, seçimler sırasında bir seçim propaganda aracı olmaması bakımından şimdilik kapattığını, ileride tekrar gozden geçireceğini soyledi. Ve ondan sonra da tekrar oturup bu konuyu burada konuşacagız. Esas itibarıyla bu". Başbakan Özal, "Sizin bu konudaki gönişunüze Cumhurbaşkanı ne dedi?" biçimindeki bir soru üzenne, "So>ledim. Ben gorüşiimü anlattım. Herhangi bir fikir beyan etmiş degil. İnceleme yapacak. o da fikrini soyleyecek" yanıtını verdi. Özal, "Sayın Cumhurbaşkanı Ue bu konuda mutabakat arayacağınızı söylemistiniz" sorusunu yanıtlarken şoyle dedi: "Ben fikrimi anlattım. Şu an, da bir mutabakat bahis konusu degil. Çünku kendisi diyor ki, 'daha inceleme yaptıracagım, daha inceleme yaptırmadım', benim fikirlerimi de dikkate alarak meseleyi inceletecek. Ve ama şu sırada inceletmeyecek, seçimJer gectikten sonra" Ozal, bir gazetecinin "Cumhurbaşkanf na ve sizin anayasa degişikligi ve referandum konusu ndaki görüşleriniz gazeteler aracılıgı ile kamuoyuna yansıdı. Şimdi ortaya bir durum çıkıyor. Mutabakat yok, fikir alışverişi devam ediyor" biçimindeki bir sorusunu yanıtlarken şunlan söyledi: "Cumhurbaşkanımızın bana ifadesi aynen şöyledir: 'Ben bu konuyu araştırıyorum. Benimki fikir iiretmek. Daha doğrusu fîkirleri almak. Sebebi de şudur: Bu konu referandumdan geçmiştir. Tekrar duzeltilmesi de referandumdan geçmektedir. Çunku, ben bu anayasayı müdafaa ederken butun maddelerini, geçici 4. madde de dahil olmak üzere millete anlattım. Eğer bu, millete sorulmazsa o vakit bana demezler mi: Niçin bu konuyu böyle bıraktıruz' bana söyledigi budur. 'Amma ben bunu şu veya bu şekilde yapmak, nasıl yapılması gerekir, onu araştırıyorum' dedi. Ama muhakkak bir referandumdan gecmesi icap eder kanaatinde oldugunu biliyorum. Ama bu yol anayasa degişikligi suretiyle mi olur, yoksa benim söyledigim, veyahutta başkalannın belirttigi gibi daha kesin olmayan, yani halka gidip sormak ondan sonra Meclisten ona göre geçirmek diye bir fikir var. Ben şahsen buna karşı çıktım. Çiinkü sebebi var. Çünku halka sorarsanız, Meclisten geciremezseniz, halkın durumu ne olur? Halk daima nihai merci olmalıdır" GÜNEYDOĞUYA tLİŞKİN HABERLER DOĞRU DECİL Başbakan özal, bir gazetecinin Guneydoğu Anadolu'da son durumun ne olduğunu sorması üzerine, ikinci bir harekât daha >apıldığma ilişkin bazı gazetelerde yer alan haberlerin tumüyle yanlış olduğunu, nitekim bunu tekzip ettiklerini söyledi. Özal aynı gazetecinin "Yapılan operasyonda kullanılan silahlar hakkında A\rupa basınında haberler yer alıyor. Napalm bombasının kullanıldığı söyleniyor" sorusuna ise "Herkes bir şpy sdyler. Yabancı basının bu konuda yazdıklarının hepsini okudum. Dognı degil. Bizim koylere saldırdıgımız bile yazılmış" karşılığını verdı. INÖNÜ: REFERANDUMA GEREK YOK Cumhuriyet Ege Burosu'nun haberine göre Izmir'in ilçelerini gezmekte olan SHP Genel Başkanı Erdal fnönü, anayasa değişikliği için referandum yapılması istekleri üzerine, "Referanduma gerek yok. Anayasa degişikligi Meclisten gecer. Referandum için once yasaklann kaldınlması gerek" görüşunu savundu. SHP lideri Inönu, siyasi yasakların kaldınlması için referanduma gidilmesi konusunda şunları söyledi: "Önce yasaklann kaldınlması lanm. Halka danışmak gibiyse karşı degilim. Ama bunun için anayasada gösterilen bir yol var. Anayasa degişikligi Meclisten geçer. Anayasada bu konuda me\cul bir yol var. Meclisin karanndan evvel referanduma gerek yok. Devamlı yeni usuller, yeni uygulamalar kabul etmek dogru değil. Biz, kişisel yasakların kalkmasına taraftarız. Meclis açılınca yasakların kaldınlması için elimizden geleni yapacagız." SHP Genel Başkan Yardımcısı Tevfik Çavdar ve Genel Sekreter Yardımcısı Hızır Eksi dun Ankara'da düzenledikleri basınla sohbet toplantısında siyasi yasaklann kaldınlması için referanduma gerek olmadığını belirterek, sorunun Mecliste çozulebileceğini vurguladılar. Ekşi, Başbakan'ın, yasaklann kalkması için ciddi bir çalısmaya girmeyip sorunu referandum tartışmasına soktuğunu anlatarak, "Anayasanın degiştirilmesinin yohı belli. Anayasanın birilerinin vesayetinden kurtanlması gerek" dedi. Ekşi, 12 Eylul Anayasası'nın talihsiz ellerde, talihsizİiklere uğradığını kaydederek, "Başbakanın yasaklann kalkması, anayasanın degiştirilmesi için ciddi bir çalışması yok. Bunun yerine referandum tartışmasına giriyor. Anayasanın degiştirilmesinin yolu belli. Cumhurbaşkanı onaylamadıgında ne yapılacagı da belli. Oradan başlamayıp sonucundan başlamak işi çıkmaza götiirur. Artık ille de birilerinden izin alma alışkanlıgından vazgeçilmeli" bicıminde konuştu. Emisyon 2 (Baştarafı 1. Sayfada) kım, bayramdan önceki hafta "bayram telaşı", iç ve dış borç odemelerı için piyasaya 155.2 milyar lira birden surulup, emisyon 2 trilyonu geçince, hükümetin para arzının kontrolüyle ilgili hesaplarını tutturmasının zor olacağı anlaşıldı. Geçen yıl sonu itibanyla 1 trilyon 365.2 milyar lira olan emisyon hacmi, bu yılın başında göruien küçuk bir gerileme dışında sürekli arttı. da sürekli arttı. İç ve dış borç ödemelerinin etkisiyle de köruklenen emisyon, 15 ağustosta yılbaşına göre yüzde 43.7 artmış oldu. Oysa geçen yıhn aynı dönemindeki artış yüzde 34.3 düzeyinde gerçekleşmişti. Emisyondaki pailama, özellikle son uç haftada gerçekleşti. Yılbaşından bu yana 609.4 milyar lira yukselen emisyondaki bu artışın yaklaşık yansı temmuz ayının son haftasıyla, ağustosun ilk varısında meydana geldi. Bu uç haftada piyasaya sürulen para miktarı 301.4 milyar liraya ulaştı. KİTAP/YAYIN Demirciler Çarşısı Cinaye'ti AKÇASAZIN AĞALARI1 YASAR KEMAL YASAR KEMAL YusufcukYusuf AKÇASAZIN AĞALARI2 EMOKRAS KORKUSU 1ZEYL0LG0NL0G0 "Ançasazın Ağalan uçlusu yaDancılaşma ve değışmenın romanıdır Çjkurovadakı ıKı ağamn k'sılığmde feoca! duzenın can çekışmes. bıtışı, luken«sı verılf OKuyucu bu yabaiciıasma ve değışmeyı yazar»n Kahramanlarının yamsıra doğada da ızlevebılır Derebeylercoker yozlasırken baska ınsanlar ortaya çıkmakta, 'batakliKtan <Lrtjlmağa yuztutrıuş bır bataklık toprağını yağmalamaktadır" Demirciler Çarşısı Cinayeti "Akcasazın Ağalan" uclusunun ilk rornanıdır Demırcıler Çarşısı Çınayetı, 1984 yılmda Madaralı Ronarı Odulü n j aidı AKcasaz n Ağalan uclusj yabanclasma ve degısmenın 'omanıdı' CukurovadaKi ıkt aganın kıs.ng nde feoual duzen n can cekısrnes bıtısı tukeTISI verılır Oku/ucj bu yabanc lasna ve değısmeyı yazarn ka^ramanlann n yam s ra cogada da ızleyebıiır De'e3eyler cot'ef yozlasır"er baska nsan lar ortaya cıkrıaKta Batakhktan kurtulTiaga yuz tutmus bır bataklık lopragtnı yağmalamaktadır Yusufcuk Yusul Akcasaz n Agaları uclusunur, K ıc romanıdır îoros yayınları îllr toros yayınları Nuruosmamye Cad Atasaray Han 37/206 CJ 522 23 76 Nuruosmanıye Cad Atasaray Han 371206 Cajalo^lulslanbul 522 23 76 "Tank Sesiyle Uyanmak"tan sonra 12 Eylül Günlüğü 'nün 2. cildi çıktı. TÜRKİYE'DE İLK DEFA!.. Ea son ilaıî tesbhlerin ifiğı ahmda, bütün yönleriyle incelenen evrin nazariycsinin ve gerçek yüzönü akıcı bir uslubla bu şâhâne eserdc buUbilirsiniz. Bütün Kitapçılarda... YALÇIN YAYINLARI Ederı: KDV dahil 770 TL YAZILARI Istemft Adresı: Cumhuriyet Kitap Kulübü. Türkocağı Cad. 3941, Cağaloğlu Istanbul, 512 05 05 (20 hat) kritiğimi 27 MAYIS MENDERES'İN DRAMI RASİH NURİ İLERİ (1 AYDA 3 BASKI) 0 Örtülii Ödenek nasıl kullanıldı? Kimler ne kadar aldı? / 0 Basın nasıl susturulmak istendi? / « Provokasyonlar / 9 Vatan Cephesi olayı / 0 İstimlaklerde nasıl yolsuzluklar yapıldı? / « Yassıada'dan nereye geldik? / • Yüksek Adalet > Divanı kararlan / 9 Anayasayı ihlal / # tki baş sanık: Bayar Menderes / « Dış basın Nisan 1960 oiaylanna nasıl bakıyor? Bütün kiupçüarda KDV dahU 1100 lira Klod Farer Caddesi 24/3 Türbelstanbul Td.: 511 90 32 REFİK DURBAŞ'ın ŞİİR KlTAPLARI BİR L'MITTTAN BIR SEVİNÇTEN (Can Yayınları) EVRİM ANAFORU VE GERÇEK Dr Fuat Bozer Dr Mustafa Yıidız Jeo Muh thsan ina) 5tronom Turkay Yılmaz Yaprak Yayın Pazarlama. Ankara Cad. 60/21, Sirkecı Istanbul 526 83 13 İSTEME ADRESİ: ÇAĞLAYAN A.Ş. 857. Sok. NO.1 /B Bilen İ$ Hanı Konak/İZMİR Tel: 25 04 87 •'1? sJvfd o f v r IMStı fpnktı fpsn Bır ncı Hamur * DV dal"hi 2 SOO TL t ç u n r j h^nL>r KDV a^^'l 1 ''V) Not 26 Agustos 1936 oa acıucak Izmır Fuarı ndakı tenzM.ıtıı satıslarımıtaan ıstifade eoînız YENİ BİR DEFTER ŞtİRLER MEÇHULBİR AŞK (Yeni TUrkü Şuı Yayınlan)