28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 AĞUSTOS 1986 EKONOMt Geçen hafta CUMHURİYET/U EKONOMİDE DÎY4LOG OSMAN ULAGAY ASAF SAVAŞ AKAT 1943 te doğdu. Galatasaray Lisesi'nden sonra lstanbul Üniversitesi tktisat Fakultesi'ni bitiren Akal, aynı fakültede asistanlığa başladı 1969'da doktor, 1973te doçent umantnı kazarum Akat, 1980'de profesör oldu. ABD, Ingütere ve Norveç'te konusuyla ilgili araştumalar yapan Akat, YÖK uygulamalannın gündeme geldiği 1982 yılında istifa ederek üniversiteden aynldı Halen bir özel sektör grubunda gOrev alan Akat'rn yapıtlan arusmda "tktisadi Analiz" adlı ders kitabi ve "Altematif Buyüme Stratejisi" yer alıyor. yönetemediklerinden dolayı, kendilerine iyi kâğıtlar geldi, diyeceğim. Peki, bunun enflasyonu düşürmeye etkisi... AKAT Şimdi burada hükümet neyi hedef almıştır, neyi başarauştır, neyi basarmamıştır, neden vazgeçmiştir? Tipik örnek ABD'dir. Enflasyonu hedef almıştır, sıfırlamıştır; kamu kesimi finans açığına dokunmamışür, bütün dünyaya borçlanmıştır. Türkiye bunu yapabilirdi, yapamazdı ayn bir sorundur, ama bu tercihte kendi açısından belli bir tutarlılık vardır. Enflasyonu durdurmayı başarmıştır, hiç kimse çıkıp da, "Efendim enflasyon durdurulamadı" diyemez. Enflasyon durdurulmuştur. Şimdi özal hükümeti açısından böyle bir tutarlılık görmüyoruz, önümüzdeki dönemde de göreceğimize dair bir işaret yok. Enflasyona karşı en iyi çözüm hızlı büyümedir, hızlı büyüyen bir ekonomide enflasyonu çözmek, hızlı büyümeyen ekonomide enflasyonu çözmekten çok daha kolaydır, demiştik. Bunu her zaman söylerim. Çünkü hızlı üretim artışı, neticede kamu kesimi açısından, diğer koşullar açısından, tasarnıf artışı açısından enflasyon sorununu en kolay çözebilecek ortamı yaratır. Ancak hızlı büyümenin sebebi zaten enflasyonist açıklarsa, o za ABD, doların düşmesinden yana Dolar geçen hafta, ABD'den gelen yüzde 0.6'lık büyüme hızı ve reeskont faizlerüıin yüzde 5.5'e düşürülmesi haberleriyle sarsıldı. Ancak yatırımcıların özeliikle reeskont faizleri üzerindeki beklentileriyle daha önce "yeterince" gerilediği belirtilen ABD para biriminde büyük düşüşler gözlenmedi. Haftanın ilk günü açılış saatlerinde 2.06 mark ve 154.20 yenden işlem gören dolar, ABD ekonomisinin ikinci yarısına ilişkin büyüme hızının yüzde 0.6 olduğunun açıklanmasının ardından buyük gerileme gösterdi ve Tokyo'da 152.70 yene New York'ta da 2.03 marka kadar düştü. Türkiye'de bayram tatili olması nedeniyle haftanın ilk üç günü Merkez Bankası'nın 673.15 liralık döviz alış kuru uygulandı. Merkez Bankası çalışmaya başladığı gün dolar döviz alış kurunu 672.30 liraya düşürdü. Bu arada, hafta ortasında ABD Merkez Bankası'nın reeskont fazlerini son 9 yılın en düşük duzeyine çekerek yüzde 5.5 olarak ilan etmesi, doları biraz daha aşağı çekti. Ancak F. Alman ve Japonya Merkez bankalarının ABD Merkez Bankası'nı izlememesi, Ulagay sordu, Akat yanıtladv Ozal, Türkiye'nin geleceğini uciıza satarak hızlı büyümeyi zorluyor Sayın Akat, ben size 1984 yılı nisan ayında Özal hüküraeti daha ilk aylannı yaşarken, tktisatçılar Haftası'ada yapmış oldugunuz bir konuşmayı hatıriatarak ilk sorumu sormak istiyorum. Siz o konuştnanızda, "Hükümetin kısa dönemde bütün ağırlığı istikrar politikası dıye nitelendirebileceğimiz konjonktür politikaana vermesini ve temel hedef olarak enflasyonun düşUrülmesini almasını beklıyorum" demiştiniz. Ve şöyle devam etmiştiniz: "Seçimin hemen ardından antipatik gelebilecek tedbirler devreye sokulur, yani ekonomi 12 yıl azami derecede sıkılır. Bu şekilde kazanılan manevra alanı sayesinde bir sonraki seçimlere girmeden az önce bir yapay canlandırmaya gidilir. Buna, 'dur ve yiırü' yani 'stop and go' politikası deniyor" diye vurgulannşnnız ve hemen ardından daTürkiye ekoaomisiııİD yaptsında, özeliikle sınai yapısında ciddi bir yapı değişikligi bekieraediğinizi ifade etmiştiniz. Şimdi aşagı >ukan 22.5 yıl sonra vanlan noktada durumu nasıl degerlendiriyorsunuz? Bu. beklentilerinize uygun bir gelişme oldu mu? AKAT Nisan 1984'te hemen belediye seçimlerinden sonra bu konuşmayı yaparken, hükümetin bir ölçüde bilgili ve rasyonel davranacağını varsaymıştım. Fakat bizzat o yılın içinde, yani 1984 yılının sonbahannda ve her halükârda 1985 yılının başında açıkça gözüktü ki, hükümetin ciddi bir istikrar politikasını, ciddi bir daralma politikasını, özeliikle kamu kesimi finansman açığına yönelik ciddi reformlan devreye sokmaya niyeti veya gücü yoktur. Bunu gördük. Nitekim, 1985 yılında ve 1986 yılı başında genellikle şunu söyledik: Özeliikle 1985 yılında bu hukümet "dur"u yapamadığına göre, ilerde seçim yaklaştığında bir "yiirii" dönemine geçerse bu sağlıksız olacaktır. Fakat bu arada beklenmedik bir şey oldu, onu da vurgulamak lazım. 1986 yılında aniden petrol fiyatlannda meydana gelen düşüş normal olarak hükümetin ekonomide gerekli nen kamuoyunun, iş âlemı de dahıl olmak üzere bunu yakından izlemesi ve şu anda girilen psikolojik havanın da son derece tehlikeli olduğunu bilmesinde yarar göriiyorum. Şimdi, burada tehlike derken neyi anlamamız gerekiyor? Ben buna dönük olarak şöyle bir sonı sormak istiyorum: Ara seçimlerden hemen sonra ekonomideki ısınmayı durdurmak için ani bir fren yapılma yoluna gidilmezse, bu tempo enflasyon cephesinde olsnn, döviz dengesi cephesinde olsun, birdenbire ekonomiyi yeni ve ciddi dengesizliklerin içine sürükleyebilir mi? AKAT Şimdi, bu hükümetin 2.5 yıllık performansından bazı şeyleri artık öğrendik. Birincisi, söylediklerini ciddiye almamayı öğrendik. Yani "yapacağız" dediklerini ciddiye almamayı öğTendik. İkincisi, kendi savunduklan neoklasik anlamda, liberal anlamda iktisadi mantığın çok içinde kalmadıklannı öğrendik. Yani piyasa dedikleri zaman ille piyasa demiyorlar. Enflasyonla mücadele edeceğiz dedikleri zaman ille enflasyonİa mücadele edeceğiz demiyorlar. Yani, neler yapabileceklerini, neler yapamayacaklannı biliyoruz artık. Nasıl hesap yaptıklannı yavaş yavaş anlamaya başladık. Benim orada görebileceğim şu; bu hükümet kısa vadeli hesap yapıyor ve uzun vadeli bir hesap yok ortada. "Benden sonra tufan" mantığına son derece müsait bir yapıda görüyorum Turgut özal'ı. Benim görebildiğim, Özal bundan sonraki 2 yılda ekonomiyi kızgm tutmakta devam edecektir. Yani hedef olarak kendilerine, bu seçim sonuçları ne olursa olsun, 88 seçimlerini koyacaktır, diyorum. Ve ekonomide de, "88'den sonra Allah büyüktür, bele bir seçimieri kazanalım, sonra bakanz" mantığıyla. önümüzdeki dönemde ben herhangi bir daralma beklemiyorum. Yapısal sorunlar dediğimiz tasarruf yetersizliği ve kamu kesimi nnansman açığı sorunlanna herhangi bir şekilde ciddi bir yaklaşım getireceği kanaatinde de değilim. Hele şu Özal hükümeti, önümüzdeki bir iki yıl içinde ciddi bir dış kaynak sıkıntısıyla karşılaşmayabilir, çünkü dış kredilere yön verenler, ekonomideki gerçek performanstan önce kendi hoşlarına gidecek bazı adımların atılıp atılmadığına bakıyorlar. örneğin bugüne kadar hiçbir özelleştirme projesini gerçekleştirmeyen Özal'ın özelleştirmeden sıkça söz etmesi bile dış kredi açısından kolaylık görmesine yetebiliyor. man değil tabii. Şu anda karşılaştığımız durum budur. Sizin hızlı büyümemenizin nedeni ne? Eğer hızlı büyüme ekonominin kızışmasına sebep oluyorsa, bu büyümenin sebebi enflasyonu arttıncı etkenler diyebileceğimiz etkenlerdir ki, o zaman siz hızlı büyümeyi enflasyonla mücadele aracı olarak kullanamazsınız. Hatta tersine büyümeyi zorlamak için, hızlandırmak için reel büyüme imkânlarına kıyasla daha fazla bir nakti genişlemeye gidilirse enflasyonu yavaşlatıcı değil, tam tersine enflasyonu hızlandıncı bir etki yapmasını bekliyorum. Şu andaki büyüme performansı bunu gösteriyor... Yani sürekli büyümeyi sağlayacak bir tasarruf atılımı ve ona baglı bir yatınm atılımını görmedigimiz için? AKAT Hayır, görmüyoruz. Rakamlar da açık seçik ortada. Türkiye'de .tasarruflarda ne kurumsal, ne iradi, ne bireysel tasarruflarda bir artış yok. Türkiye'nin tasarruflan strüktürel olarak 196O'lı, 1970'li yıllarda ulaştığı düzeyde kalmıştır. Kamu kesimi finansman açığı kapanamamıştır, yani inanılmaz büyüklüktedir. Bu hükümeti bu dönemde canlı tutan önemli miktarda net kredi girişi olmuştur. Aynca petrol fiyatlanndaki düşüşün kamu kesimi finansman açığına getirdiği rahatlık olmuştur. Çünkü petrol fiyatlannı sabit tutarak aslında önemli miktarda bir vergilemeye gitme imkânı olmuştur. Ve sanınm rakamlar açıklandıgında daha açık seçik görecegiz, özeliikle sanayi kesiminde mevcut kapasiteler zorlanarak bu üretim seviyelerine erişilmiştir ve bu da bundan sonrası için enflasyonu azdıncı beklentileri gündeme getirebilir. AKAT Kesinlikle. Bunlar gündeme büyük bir süratle gelecektir. Bir taraftan ihracatı olumsuz etkilemeye başlayacaktır. Unutmamak lazım ki, bu hükümetin dış dünyadaki prestijinin bir bölümü ihracat artışı sayesindedir. Şimdi artık ancak büyük yatmmlarla iç kapasite kullanımı artışı sınırlamalarını ve ihracata yönelik üretim sınırlamalannı aşabiliriz. Bunun için de ülkenin yeni fabrika üretmesi lazım. Oysa bunun için gerekli kaynak sorununu çözmüş değil bu hükümet. Böyle bir yatınm harnlesinin kaynak sorununu çözdüğüne dair ortada en ufak bİT işaTet yok. Bu yatınm hamlesi dışardan kolay kolay finanse edilemez. Ne olacak o zaman? Gene aynı eski yere geleceğiz. Yani nakdi talep, reel arzın çok üstünde büyümeye başlayacak. Yeniden alıcı piyasasından satıcı piyasasma geçiş olacak. Bu geçişin ihracata hemen olumsuz etkisi olacak, kaynak kullanımına olumsuz etkisi olacak, rekabet koşullarına olumsuz etkisi olacak vs. Aniden çorap söküğü gibi gitmeye başlayacak. Yani önümüzdeki 23 yılın, akıllarını başlanna toplamazlarsa, toplayacaklannı da beklemiyoruz çok yakından izlenmesi gerektiği kanaatindeyim. Şimdi, Türkiye ekonomisinin tehlikeli bir maceraya doğru girmeye başladığını düşünüyorum. Çünkü psikolojik yapı da değişti. Sanki tam "tşte sıkıntı bitti, düzlüge çıktık, hadi arkadaşlar hep beraber har vurup harman savurmaya başlayalım" havası esiyor. Eğer bu noktaya gelinmişse ya da gelinirse bu hükümet Türkiye'ye inanılmaz bir kötülük yapmış olacaktır. Son 10 yıldır çekilen sıkıntılar boşa gitmiş olacaktır. Bu bakımdan bu gidişi son derece tehlikeli buluyorum. gözlemciler üzerinde "ABD iki ülkeyi reeskont faizlerini düşürmeye zorlamak için doları daha da zayıflatacak" etkisi yapması, doların güçlenmesini engelledi ve haftanın son günü yaşanan yükselmeler etkisiz kaldı. Bunun üzerine, Merkez Bankası yarın da geçerli olacak döviz alış kurunu 671.70 lira olarak açıkladı. Dış borsalarda da, dolann kapanış değerleri de şöyle oldu: 153.35 yen, 2.04 mark, 1.64 îsviçre Frangı, 6.68 Fransız Frangı. tngiliz Sterlini de 1.4845 dolardan işlem gördü. Dolar Tahtakale'de de cuma günü 694 lıradan satıldı. Altın fiyatlan kararsız Altın, geçen haftayı büyük sıçramalara karşın zararh kapattı. Hafta başında Londra, New York ve Hong Kong gibi borsalarda 376.50 dolar dolayında bir değerle işlem gören altın, haftanın ikinci günü 375 dolara kadar çekildi. Ancak, ABD para biriminin gerilemesi, yatırımcıları metal borsalanna yöneltince, altın fiyatlan da hızla yükseldi ve perşembe günü kapanış saatlerinde 1 ons altın Londra ve New York borsasında 384.50 dolara kadar çıktı. Alışverişlerin çarşamba günü başladığı Kapalıçarşı'da da, Cumhuriyet Altını önce 62 bin, sonra da 63 bin liraya yükseldi. 24 ayar külçe altın da perşembe günü 8 bin 850 liradan satıldı. Ancak, cuma günü öğle saatlerinden sonra dolann çok az da olsa değer kazanması, para borsalarını yeniden hareketlendirince, altın fiyatlan önce Avrupa'da gerilemeye başladı ve Londra borsasının kapanışında 382 dolara düştü. Altın fiyatlannın düşme eğilimine girmesi, en son kapanan New York borsasında daha et 1 9 8 6 yılında ekonomide görülen canlanma, bu hükümetin 1984'ten beri yapîıklarından kaynaklanmıyor, dış dünyadan gelen olumlu konjonktürün içeriye yansımasından kaynaklanıyor. Bu olumlu konjonktür değiştiği anda tekrar eski hale dönülmesi güçlü bir ihtimaldir. "dur"u sağlayarak elde edeceği manevra alanını hükümete sağladı. 1986 yılında ekonomide görülen canlanma, bu hükümetin 1984'ten beri yaptıklanndan kaynaklanmıyor bence; bu, dış dünyadan gelen olumlu konjonktürün doğrudan doğruya içeriye yansımasıdır. Ve 1984 yılındaki ikinci beklentimin de bu arada gerçekleştiğini söyleyebilirim. 1984 yılındaki ikinci beklentim, sizin de demin söylediğiniz gibi, sanayi yapısında önemli bir değişikliğin, üretim düzeyinde, kapasiteler düzeyinde önemli bir değişikliğin olmayacağı idi ve nitekim de olmadı. Bilhassa ihracat açısından bunun olmamasının sonuçlannı Türkiye 1986 yılında hissetmeye başladı. Şimdi, burada acaba söylediklerinizden şöyle bir sonuca varmak mttmkün mü? Yani Türkiye son 23 yıl icersinde gerek sanayinin yapısında, gerek genel olarak ekonominin yapısında sürekli büyiimeyi sağlayacak temel değişiklikleri aslında gerçekleştiremedi, fakat buna karşılık eski dönemlerden de hatırladığımız tipte zorlamalarla kamu yatırımlarını, özeliikle yerel yönetimlerin harcamalannı zorlayarak ve iç pazarın canlanmasına olanak hazırlayarak yeniden daha önceki dönemlerde alıştığımız tarzda ve tabii ki yetersiz iç kaynağı telafi etmek için artan ölçüde dış kaynaklara başvurarak büyümeyi hızlandırma girişiminde bulundu. Ve bu arada da petrol fiyatlanndaki düşüşün getirdiği imkân bunu yapmasını kolaylaştırdı. Bu şekilde ifadesi mümkün mü acaba olayın? AKAT Evet. Buna kesinlikle katılıyorum. Ben olayı şöyle koymak istiyorum. Sadece bu hükünete değil, Sayın Özal'ın 12 Eylül rejimi sırasındaki başbakan yardımcılığı döneminde de kendisine yönelttiğimiz bir temel eleştiri vardı. Orada diyorduk ki, "Bu model Türkiye'yi uzun dönemde kalıcı bir hızlı büyüme rayına oturtamaz." Şimdi bu hükümette şöyle bir şey olabilirdi. İlk geldikleri yılda gerçekten seçim kazanmış bir iküdann yapabileceği türden antipatik sayılabilecek reformlan devreye sokabilselerdi, bu yıl yaşanan olumlu dış konjonkturü, içerde kaynak ve kamu kesimi finansman açığı sorunlannı çözmüş bir hükümet olarak karşılarlardı. Yani bu olumlu dış konjonktür, Türkiye'ye, hızh büyüme rayına geçmek için gerekli fedakârlıkları kendisi yaptıktan sonra dışardan verilmiş ilave bir prim niteliğini kazandırdı. Eğer böyle olsaydı, Türkiye artık bu olumlu konjonktürün getirdiği lehte faktörleri de arkasına alarak bugün diyebilirdi ki, "Türkiye artık bir süre hızlı büyüme rayına oturacakür." Şimdi bunu diyemiyoruz. Şu anda diyebileceğimiz tek şey şu: Bir olumlu konjonktür olmuştur, bu olumlu konjonkturü hükümet içeriye yansıtmıştır. Demek ki, konjonktür değiştiği anda tekrar eski hale dönme ihtimali söz konusudur. Bu güçlu bir ihtimal. Çünkü seçimden sonraki iki yılda ciddi reformlan, kaynak sorunlanyla ilgili, gerek kamu kesimi, gerek genel tasarruf açısından kaynak sorunlanyla ilgili sorunları çözemeyen hükümetin, şimdi, seçimlere 2 yıl kala, son 2 yılda bu sorunları çözmesi mümkün değil. Bunu bekİemiyorum. Bunu beklemediğimize göre, şu andaki büyüme geçicidir, zorakidir. Dış faktörlerden kaynaklanan, hükümetin sebep olmadığı bir büyümedir. Türkiye, geleceğini ucuza satarak hızlı büyüme denemesini geçmişte de yapmış ve ağır faturasını ödemiştir. özal'ın da genel seçimlere kadar "benden sonra tufan " mantığıyla ve Türkiye'nin I988'den sonra beş yıl büyük bir kriz yaşamasını göze alarak dış kaynağa dayanan bu zoraki büyüme politikasını sürdüreceğini tahmin ediyor ve kaygı duyuyorum. seçimlerde çok kötü bir sonuç almazsa, "Efendim bu memleket zaten enflasyona alışıktır" fiJan cinsinden bir iki tekerlemeyle beraber, enflasyonla zaten yapmadıklan mücadeleyi hiçbir zaman başanlı olmadıkları, doğru dürüst yapmadıklan mücadeleyi büsbütün geriye atıp, aniden büyümeciük iddialanyia eski usul büyümeye geri dönme potansiyellerinin çok ciddi olduğunu düşünüyorum. "Tehlike" dediğim şey işte bu. Yani, Türkiye'nin ondan sonra 5 yıl büyük bir kriz yaşamasını göze alarak, gelecek yılların büyümesini satarak, son derece dar manevra alanlannı gayet riskli bir şekilde kullanarak ekonomiyi canlı tutmaya devam etmesinden çekiniyorum, bu hükümetin... Peki, bunu 2 yıl süreyle daha götürebilecek şekilde dış kaynak ihtiyacını sağlayabilecek mi acaba? AKAT Şimdi, bu dış kaynak ihtiyacını şöyle koymak lazım. Kısa dönemde bence, 23 yıl bu tip dış kaynaklar bulunur. Hükümetin de elinde bu tip imkânlar var gibi görünüyor. Batı finans çevrelerini iyi anlamak lazım. Bunlar için bir özelleştirme kampanyası, kili oldu ve bu borsada bir gunlük düşüş ons başına 10 doları buldu ve altın 374.25 dolardan işlem gördü. Dış borsalardaki gerileme dün 24 ayar külçe Altının 100 lira gerileyerek 8 bin 750 liraya düşmesine neden olurken, Cumhuriyet altını yine 63 bin liradan satıldı. NELER OLDU? Türkiye her yıl ihracatının yansı kadar dış borç ödemesi yapıyor. 1985 yılında yapılan 7 milyar dolarlık ihracata karşılık 3 milyar 907 milyon dolarlık dış borç ödemesi yaptı. Türkiye, 1986 yılında da 8 milyar dolarhk ihracat hedefine karşın bu yıl 3 miiyar 800 milyon dolarhk dış borç ödemesi gerçekleştirecek. Türkiye, özel sektörün ödediği dış borç dışında 1982 yıhnda 1 milyar 104 milyon dolar, 1983 yılında 1 milyar 614 milyon dolar, 1984 yılında da 2 milyar 724 mUyon dolarlık dış borç ödemesi yaptı. 1985 yılında ise 3 milyar 907 milyon dolar dış borç ödedi. 1982 ve 1983 yıllannda yaklaşık 5 milyar dolarhk ihracat yapabilen Türkiye, söz konusu yıllarda ihracat gelirinin yüzde 30'u kadar dış borç ödemesi gerçekleştirdi. (UBA) Ihracatın yansı dış borca gidiyor tran ile petrol anlaşmaları Türkiye ile tran arasmda yeni bir petrol boru hattı ile doğal gaz boru hattı kurulacak, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı TPAO da, Iran'da petrol arayacak. Edinilen bilgilere göre bir süre önce BOTAŞ'la Iranlı yetkililer arasında, kurulacak doğal gaz boru hattı ile ilgili bir anlaşma imzalandı. Anlaşmaya göre, getirilecek doğal gazın satışı için çeşitli Avrupa ülkelerine pazar araştırması yapılacak. 4 ay sürecek pazar araştırmasmın sonuçlanna göre, boru hattı için fızibilite ve proje calışmalanna başlanacak. öte yandan alman bilgiye göre, TPAO'nun Iran'da petrol aramasma ilişkin ön anlaşma, bir süre önce lran'ın Nioc şirketiyle imzalandı. Konuya ilişkin bilgi veren yetkililer, Nioc şirketiyle müzakerelerin sürdüğünü, anlaşmaya vanlması halinde Iran'da petrol aranmasına gelecek yıl başlanabileceğini belirttiler. (UBA) DIŞBAIMK lstanbul bırımlenm'zde gorevlendınlmek üzere "Bankaların Malı Analiz Bolumlerf'nde 310 yıl deneyımlı Enflasyona karşı en iyi çözüm, hızlı büyümedir, ama hızlı büyümenin sebebi enflasyonist açıklarsa o zaman tabii siz hızlı büyümeyi enflasyonla mücadele aracı olarak kullanamazsınız, tersine büyümeyi hızlandırmak için nakdi talebi reel arzdan hızlı büyütürseniz enflasyonu azdırırsınız. içi boş bir kampanya olmasına rağmen önemlidir. Aslında bu hükumet hiçbir şeyi ozelleştirmemiştir netice itibanyla. Ama bu hükümet özelleştiriyor diye iyi hükümet olduğu kanaatini yaygınlaştırmasına imkân verebiliyor. Batıdaki modaya ayak uydurmak çok önemli galiba. AKAT Çok önemli. Yani ekonominin sağlık derecesinden ziyade, bu kredi veren kuruluşlann yöneticilerinin kendi arzulannı tatmin edebilmek önem kazanabiliyor. Zaten bu böyle olrnasaydı Özal bu kadar krediyi alamazdı. Batı banka sisteminin rasyonel olduğunu, iyi karar verdiğini düşündürecek bize hiçbir işaret yok, tam tersine inanılmaz derecede miyop olduklannı ve ne kadar kötü borçlu varsa en fazla borcu onlara verdiklerine dair işaretler var. Dolayısıyla Özal kötü borçlu, kotü politika kvıllandı, bu yüzden dışardan kaynak bulamaz diye bir şey yok. Kaynak sonınu çıkmayabilir, yani ben bu hükümetin önümüzdeki 12 yıl daha kaynak sorunu olabileceği kanaatinde değilim. Bu yol izlendiği takdirde ve bir varsayım yaparak diyelim ki, petrol fiyatlan da bugünkü seviyelerde olmasa bile, 1520 dolar arasında seyrettiği takdirde, önümüzdeki 2 yıl icersinde bu büyümeyi zorlayıcı politika. enflasyon cephesinde nasıl bir sonuca yol açabilir? AKAT Enflasyonun yüzde 30'un altına düşmesi mümkün gözükmüyor. Özal hükümetinin ulaşabileceği en düşük enflasyon oranı yüzde 30 gibi geliyor bana. Petrol fiyatlanndaki düşüş geçici. Uzun vadeli, hattâ orta vadeli arz ve talep denklemlerine baktığımızda bile bu 89 dolarlık fiyatların son derece geçici olduğunu anlıyoruz. Daha gerçekçi tahminler, 1415 dolar civarında ki, bu da Türkiye için iyi bir şeydir. Hukümet ve petrol fiyatlarıyla ilgili söyleyebileceğim tek şey var; "acemi şansı" derler kumarda, yani bir oyunu yeni öğrenene genellikle iyi kâğıt gelir. Bir benzetme yaparsak, bu hükümetin de öyle bir sansı var. tktisat bilmediklerinden, bu ekonomiyi Mali Analisrier alınacakhr. yetkılı olarak Özellık ve koşullar • Yuksek Öğrenım (ODTU Boğazıçı Unıversıtesı Iktısat. işletme. Sıyasal Bılgıler. Hukuk Fakultelerınden vb ) kurumlarından mezun olmaları. • Çalışma sürelerinin tamamını bankacılık mesleğınde geçirmış olmaları, • Erkek adayların askerlik görevını yapmış olmaları, • Tercihan ingilizce dilbilgisıne sahıp olmaları gerekmektedir. Yazılı başvuruların on değerlendirmesınden sonra uygun görülen adaylar karşılıklı görüşmek üzere davet edileceklerdır. ilgilenenlerın, ayrıntılı ozgeçmış adres ve telefon numaralarını ıçeren fotoğraflı başvuru mektuplarını en geç 5 Eylül 1986 tarıhıne kadar aşağıdakı adrese göndermelerı rica olunur Tüm başvurular gizli tutulacaktır TÜRK DIŞ TİCARET BANKASI AŞ Personel Müdürlüğü Cumhuriyet Cad. No: 201 Harbiye istanbul Arjantin Merkez Bankası Başkanı istifa etti Arjantin'de ekonomik bunalımın aşılması amaayla getirilen'. "kemer sıkma" önlemlerinin teknik ve yöntemlerine ilişkin ola rak hükümet içinde başgösteren • görüş aynlıkları derinleşti ve' Merkez Bankası Başkanı Alfredo Conception'un istifasıyla sonuçlandı. Merkez Bankası Başkanı Conception, Ekonomi Bakanı ile sıkı para politikasınm uygulanış tekniklerine ilişkin konularda kesin olarak anlaşamaması üzerine istifasını sundu. Conception ile birlikte, bankanın üst düzey tüm kadrosu da istifa etti. Merkez Bankası Başkanı'run istifasıyla ortaya çıkan görüş ayrılıklan, Arjantin hükümetinin, borçlarını erteletmek üzere kredi veren ülke ve kuruluşlarla pazarlığa oturmasından kısa bir süre sonra gerçekleşti. Ekonomi Bakanı'nın, borçların ödenmesi için daha sert önlemlerden yana olduğu, Merkez Bankası Başkanı'nın ise, böylesi yöntemlerin sosyal sorunlara yol açacağı görüşünü koruduğu belirtiliyor. özal, iktidarının ilk ikiüç yılında kaynak sorununu ve kamu kesimi açığı sorununu çözecek ciddi reformlan yapabilseydi, olumlu dış konjonktürün de katkısıyla Türkiye bir süre hızlı büyüme rayına oturabilirdi. özal bunu yapamadığı için bugün sağlanan şey, zoraki ve geçici hızlı büyümedir. Buna bakarak artık hızlı büyümeye geçtik diyebilir miyiz? AKAT Hayır, bu geçici büyümedir. Türkiye bunu daha önce de yapmıştır. Geleceğini satarak, ucuza da satarak yapmıştır. Bu gibi suni büyümeler daima mümkündür. Ama bunun faturası yakın bir gelecekte çıkacak, demektir. İkincisi, sadece olumlu dış konjonktüre dayanan, yani tumuyle dışardan ithal edilen iyi performans söz konusu olduğuna göre, dış koşullar tekrar değiştiğinde eski halimize geri döneceğiz, demektir. Bu iki noktanın kamuoyu tarafından anlaşılması bence son derece önemlidu. Seçmen belki bunu anlamayabilir, Turgut Özal bunu belki seçmene satabilir, "Işte biz ekonomiyi hallettik, artık büyümeye de başladık, bundan sonra güllük gülistanlık olacak" filan diye. Fakat kamuoyunun, özeliikle ekonomik konularla ilgile
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle