15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/12 HABERLER 5 TEMMUZ 1986 Dışişleri, BM sözcüsünü yanıtladı: Özal, Kıbrıs'a değü KKTC'ye gitti ANKARA, (ANKA) Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Perez de Cuellar'ın sözcüsü ile Avrupa Konseyi Asamblesi Başkanı Jung'un Kıbrıs'ta yalnızca Rum devleti olduğunu ima eden sözleri, Ankara'da eleştirildi. Dışişleri sözcüsü Yalım Eralp, Kıbrıs'tan söz ederken adanın KKTC ve Rum kesiminden oluştuğunun anımsanmasını isteyerek, "Başbakan Özal, Kıbns'a değil, KKTC'ye gitmiştir" dedi. BM sözcüsUnün "Kıbns'a herhangi bir resmi davet olması halinde gidilmesi uygun düşer" şeklindeki sözlerini yanıtlayan Eralp, "Bu beyanat gerçeklere uygun düşmemektedir. Özal, KKTC'ye gitmiştir ve KKTC'nin daveti dışında bir başka davete gerek yoktur" dedi. Ankara, böylece KKTC ziyaretine yöneltilen eleştirileri kabul ettnediğini bir kez daha vurgulayarak, ziyaretin "Tiirkiye'nin resmen tanıdıgı bir devlete yapıldığını" belirtti. KKTCldeki îşçi açıgını OzaFaKıbrıs desteğiTürkiye kapatabilir' ANKARA, (Cunthuriyet Bürosu) Başbakan Turgul özal'ın KKTC'ye yaptığı geziyi DYP, HDP ve SHP "olumlu" bulduklarını ve "desteklediklerini" açıkladılar. DYP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, Türkiye'nin, Yunanistan'ın uzlaşmaz siyasetine engel olacak enerjik kararlar vermesi gerektiğini söyledi. Cindoruk, "Birleşmiş Milletler teklifinin de kabul edilmemesinden sonra, Kıbrıs'ta son çare bağımsız Kıbrıs devletini kurmaktır" diye konuştu. DYP Genel Başkanı dün düzenlediği basın toplantısında, Türk Başbakanının KKTC gezisini kınayan ve tenkit edenlerin gerekçelerini "anlamanın miimkün olmadığım" belirterek, "Başbakanın Kıbns'a zlyaret yapmak için izin alacağı bir başka devlet ve kuruluş diişüniilemez" dedi. TUrkiye'nin 65 yıldır anlaşmalara ve taahhütlerine uyduğunu, Türkiye'yi saldırgan ve işgalci saymanın "insafa sığmadığım" dile getiren Cindoruk, "Kıbns'ta iki toplumlu ve iki bölgeli Kıbrıs devleti giivenli biçimde kurulmadıkça Türk askerinin adayı terk etmesi geçmişteki tehlikeleri tekrar ortaya çıkarır" görüşünü ortaya koydu. Kıbrıs'ta güvenliğin sağlanmış olması nedeniyle BM Genel Sekreteri'nin Türkiye'ye tenkit yerine teşekkür etmesi gerektiğini de söyleyen Cindoruk, "Üstelik Sayın Genel Sekreterin uzlaşma planını reddeden taraf, Türkiye olmamıştır. DYP bu sebeplerle Sayın Başbakanın kardeş Kıbrıs devletine gezisini olumlu ve haklı bulmaktadır" dedi. DYP'NtN ÖNERtLERİ Türkiye'nin bölge barışının gerek tirdiği kararları "gecikmeden vermesi" zorunluluğuna işaret ederi DYP Genel Başkanı, Yunanistan'ın Kıbrıs'ı Ege, 12 ada ve diğer meselelerin çözümünde koz ve örtü olarak kullandığına değinerek, Yunanistan'ın uzlaşmaz siyasetine engel olacak biçimde enerjik kararlar alınmasını vurguladı. Cindoruk, DYP'nin Kıbrıs konusundaki görüşlerini de şu noktalarda topladı: "Kıbrıs Türk devletinde askıda bulunan mülkiyet konusu, hükümranlık hakları ilkesi çerçevesinde çözülmelidir. Soydaşlarımız miilkiyete dayanan aynı hakları tapuya bağlanmalıdır. Maraş bölgesinde fiili kapitülas SHP, DYP ve HDP arka çıktı Işadamlan "ekonomik entegrasyon" istedi 6 ANKARA, (ANKA) Türk Silahlı Kuvvetleri'nin planlı tatbikatlarından olan llk Hedef86 sırasına, Yunan hava ve deniz sahasının birçok kez ihlal edildiğine ilişkin iddia, Atina tarafından bir listeye dönüştürülerek Ankara'ya iletildi. Yunan Büyükclçiliği, listeyi Dışişleri Bakanlığı'na vcrdi. Listede, tlk Hedef86 tatbikatı sırasına Türk gemi ve uçaklarının hangi bölgede ve nerelerde ihlale yol açtıklan iddialarının yer aldığı öğrenildi. Dışişleri Bakanhğı yetkilileri, listenin verildiğini doğrularken, "Listede yer alan iddialar incelenecek. Ancak incelemeler 6 mile ilişkin bölümlerle sınırlı tutulacaktır. 10 mile giren bölümler ihlal olmadığı içiıı bunlanıı incelenmeye alınmayacagı, Yunanlı yetkililere bildirilmiştir" dediler. Yunanistan, daha önce ihlallerin sürekli arttığını öne sürmüş ve Türkiye'ye bir protesto notası verileceğini duyurmuştu. Ancak, aradan geçen süre içinde notayı vermeyerek, "Toplu bir nota hazırianacağını" belirten Atina1 nın bu kez liste hazırlamayı yeğlediği dikkati çekiyor. Yunanistan îhlal iddialarını içeren listeyi DışişlerTne verdi yonlara dayalı hak ve imtiyazlar, Kıbns devletinin hüküm ve tasarrufu altına alınmalıdır. Türk vatandaşlarının Kıbns'a giriş ve çıkışları ikili anlaşmalarla foıı giimrük muafiyetleri ile kolayİaştmlmalıdır". Cindoruk, Türk hükümetinin Kıbrıs Türk devleti ile bir işbirliği anlaşması imzalamasını, Kıbns'a yapılacak yatırımların sadece özel sektörün zamanlamasına bırakılmamasını, kanıu kurumlarının Kıbrıs ekonomisinde görev almalarını dilediklerini de kaydetti. BAĞIMSIZ KIBRIS DEVLETİ Daha sonra gazetecilerin sorularını da yanıtlayan DYP Genel Başkanı bir soru üzerine, dış politikada "milli" olunması, iç politikadan ayrı düşünülmesi gerektiğini vurgulayarak, "12 Ada meselesi Yunanistan tarafından sürekli ihlal edilen saldırgan siyaset için allama tahtası olarak kullanılmıştır. Birlesmis Milletler teklifinin de kabul cdilınemcsinden sonra Kıbns'ta son çare bağımsız Kıbns devletini kurmaktır" dedi. Cindoruk, Kıbrıs'ta kurulacak devlette hiçbir askeri Ussün bulunmaması gerektiğini, NATO ya da herhangi bir devlete bağımsız Kıbrıs devletinde üs verilmemesinin, Sovyetler Birliği' Cindoruk: Yunanistan 'ın uzlaşmaz siyasetine engel olacak biçimde enerjik kararlar alınmalıdır. Yazar: Birlik ve bütünlük içinde olduğumuzu göstermek için tüm siyasi parti liderleri birlikte Kıbns'a gitmelidir. tnönü: Türkiye Başbakanı'mn KKTC'yi ziyaret etmesini haklı ve yerinde bir davranış olarak görüyoruz. nin bu konudaki kuşkularını da ortadan kaldıracağına değindi. Cindoruk, bir başka soru üzerine de, "Bağımsız Kıbns devleti bir barış ve huzur devleli olınalıdır. Ancak Türk askerinin Ada'dan çekilmesi için henüz şartlar hazır degildir" diye konuştu. YAZAR NE DİYOR? HDP Genel Başkanı Mehmet Yazar, Başbakan özal'ın Kıbns seyahatinin gecikmiş bir gezi olduğunu belirterek, "Birlik ve bütünlük içinde olduğumuzu göstermek için tüm siyasi partilerin liderleri, birlikte Kıbns'a gitmelidir" dedi. Yazar, ilk yurt gezisi olan Afyon'a giderkcn gazetecilerin sorularını yanıtladı. HDP Genel Başkanı, hükümetin dış politikada taviz verici ve kompleksli bir politika uyguladığını öne sürdü. Hükümetin son yıllarda ABD yanlısı bir politika uyguladığını savunan Yazar, şunları söyledi: "Bizim ABD ile ilişkimizin aslında NATO çerçevesinde olması gerekir. Siiper devletlere verilen ilave ağırlık bizi sıkıntıya sokmaktadır. BM sözcüsünün ve ABD Dışişleri Bakanhğı sözcüsUnün Kıbrıs konusunda beyanlarını biz millet olarak tasvip etmiyoruz. Onlann davramşlannı, bu noktaya getirmeye hakları yoktur. Mesele varsa NATO çerçevesinde çözülür. Böylc hariçten gazel oluımalara itibar etmeyiz." Yazar, "Siz iktidar olsaydınız Kıbns konusunda nasıl davranırdınız?" şeklindeki bir soruyu, "Seçimleri yapardım, seçimler gecikmiştir. KKTC'nin kesin bağımsızlığını ilan ederdim" dedi. SHP Genel Başkanı Erdal tnönü, Başbakan Turgut özal'ın KKTC gezisi ile ilgili görüşlerini açıklarken, "Türkiye başbakanının KKTC'yi ziyaret etmesini haklı ve yerinde bir davranış olarak görüyoruz" dedi. Erdal tnönü, dünya devletlerinin Kıbrıs'ta federal bir devlet kurulmasına yardımcı olmaya çağırmanın genel barışa yalnızca hizmet edeceğini belirterek şunları söyledi: "Sayın Başbakanın KKTC'yi ziyaret etmesinin bazı dış çevrelerce eleştirildigini gördüğüm için fikrimi belirtmek istiyonım. Biz Kıbns'ta kaiıcı bir barışa, eşit siyasal hakları olan iki topluluga dayalı iki kesimli bağımsız bir federal devlet yapısı içinde varılabilecegine inanıyoruz. Bu yolda KKTC Başkanı sayın Rauf Denktaş'ın çabalarını her zaman destekledik ve destekliyoruz. Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin önerisini kabul etmiş olmasını da olumlu karşıladık. Bu çerçeve içinde Türkiye başbakanının KKTC'yi ziyaret etmesini haklı ve yerinde bir davranış olarak görüyoruz. Dünya dcvlctlcri Kıbns'ta iki topluluğun varlıgını kabul etmeye ve federal bir devlet kurulmasına yardımcı olmaya çağırmak genel barışa sadece hizmet eder" Saktp Sabancı: Kıbrıs'ta tek çoğulcu otorite tesis eden bir hükümet yararlı olur. Islam dünyasım Kıbns'a çekmek lazım. Bizim yerli turistleri de KKTC'ye gönderebiliriz. ,41i Koçmun: Yatırım için Türkiye'den işçi getirmek şart. Bürokratik engeller kaldırılmalı. 150 bin nüfuslu ülkede, iç politik çatışmaların çok ileri noktaya varması bence lükstür. Halit l>/arin: Bürokratik formalitelerin giderilmesi için ciddi yaklaşım lazım. KKTC'de liberal kalkınma sisteminin gerçekleşeceği konusunda ümitliyiz. Yavru vatanı, anasına layık hale getirmek lazım. Şartk Tara: Yatırım ikliminin temin edilmesi, bürokrasinin, sendikaların, devletçiiiğin bu şartlara göre düzenlenmesi gerekiyor. Bu yapılmadığı takdirde KKTC'de yatırımların gerçekleşmesi kolay değil. GtRNE, (Cumhuriyet) Başbakan Turgut özal'la birlikte KKTC'ye giden Türk işadamları, Kıbrıs'ta yatırım yapmak istediklerini ancak bunun için en başta, siyasi istikrar ve "yatırım ikliminin" sağlanması gerektiğini söylediler. TÜSİAD Başbakam Sakıp Sabancı, Kıbrıs'ta turizmi canlandırmak için Türkiye'den ve lslam ülkelerinden çok sayıda kişiyi adaya gitmeye teşvik etmek gereğini savunurken, Ali Koçman Türkiye'deki ekonomik sisteme entegrasyonun gereğinden söz etti. Halit Narin KKTC'de halen işgücü açığı bulunduğuna dikkat çekerek Türkiye'den işçi getirilmesini, Şarık Tara ise turizm, ticaret ve kjyı bankacıhğı alanlannda yatırım yapılmasını önerdi. Türk işadamlarının görüşleri özetle şöyle: Sabıp Sabancı: TUrkiye'de nasıl doğuda ekonomik bakımdan belli bir boyuta gelen insanlar, lstanbul, Ankara gibi büyük şehirlere göç ediyorlarsa buradan da Londra'ya doğru böyle bir göç var. Bu açıdan Londra'daki Kıbrısh Türklerin de KKTC'de yatırımla ilgilenmeleri yararlı olur. KKTC ekonomisinde en cazip alanlardan biri turizm. Bizde oteller dolu. Ben diyorum ki bizim yerli turistleri KKTC'ye gönderelim, Türkiye'ye gelen yabancı turistlere yer açılsın. Parola, her Türk Kıbrıs'ı görmelidir olmalıdır. Sonraki aşamada her Müslüman Kıbrıs'ı görmelidir parolasıyla tslam dünyasım Kıbns'a cekmeliyiz. Bcn Türkiye'de Hilton yapıyorum. Ortaklarıma Kıbns'ta da Hilton Oteli yapmayı önereceğim. Burada önemli gördüğüm bir husus da şu: Siyasi istikrar ve gelecek için sualler var. tstikrarlı bir hükümet teşkil etmek lazım. Koalisyonlar demokrasinin vazgeçilmez unsurları, ancak yatırımlar açısından siyasi istikrar da önemli, önce tek çoğulcu otorite tesis eden bir hükümet yararlı olur. Ali Koçman: Yatırımlar için Türkiye'den işçi getirmek şarttır. Her türlü bürokratik engelin kaldırılması gerekir. Bu, zaman aİK • bir olaydır. Türkiye ile ekonomik entegrasyon kaçınılmaz gözüküyor. Türkiye'deki yeni ekonomik politikalara KKTC'de uyum sağlanmalıdır. Ancak bu yapılırken iç politikada konsensüs sağlanması gerekli gözüküyor. Biz KKTC'ye özellikle ekonomik açıdan kalkınmaya verdiğimiz desteği göstermeye geldik. 150 bin nüfuslu bir ülkede, iç politik çekişmelerin çok ileri noktalara varmasını da ben lüks buluyorum. Halit Narin: Yatırımlar için formaliteler çok fazla. Bürokratik formalitelerin giderilmesi için ciddi bir yaklaşım lazım. Biz ekonomik önlemler paketinin kabul edilerek KKTC'de liberal kalkınma sisteminin gerçekleşeceği konusunda Ümitliyiz. Yatırımlarda her sektörde ayrı bir yaklaşım gerekiyor. Bence en büyük dert işçi problemi. Memur çok, işçi az. Türkiye'den kalifiye işçi getirilmesi gerekiyor. Ben burada turizm alanında yatırımlarla ilgileniyorum. Yavru vatanın kalkınması lazım. Yavru vatanı aile içinde olduğu gibi anasına layık hale getirmek lazım. Şank Tara: Burada yatırım yapabilmemiz için önce yatırım ikliminin temin edilmesi lazım. Bürokrasinin, sendikacıların, devletçiliğin bu şartlara göre düzenIenmesi gerekiyor. Bu yapılmadığı takdirde KKTC'de yatırımlann gerçekleşmesi kolay değil. Kıbns Türk halkının bu istikamette çalışması lazım. Turizm ticaret ve kıyı bankacılığı alanlannda yatırımlar yapılabilir ancak dediğim gibi önce bu yatırım ikliminin temin edilmesi gerekiyor. Özalî \eni belge kabul etmeyeceğiz (Baftarafı 1. Sayfada) Özal, bu çevrelerin Türk toplumunun esitliftini, "hâlâ" kabul edemediklerini ve "saçmaladıklarını" kaydederek "Bu çevreler Türk tarafının eşitliğini anlayıncaya kadar bu meselenin halli mümkün olmayacak" şeklinde konuştu.özal, basın toplantısında Türkiye'nin ekonomik yardımlarının Kıbrıs Türk halkının "fedakârlık yapması" ve "çalışması" koşulu ile süreceğini, aksi halde "azaltılacagım" da duyurdu. özal, hazırlanan ekonomik önlemler paketinin UBPTKP koalisyonunda yarattığı çatlak konusunda da "Bu kendi meseleleridir. Kendi aralarında oturııp düşünürler" dedi. Başbakan özal, Girne'de konakladığı Dome Oteli'nde dün sabah düzenlediği ve kalabalık bir gazeteci topluluğunun yanı sıra Unlü işadamı Sakıp Sabancı'nın en önde oturarak gazetecilerlc birlikte sorular yönelttiği basın toplantısının girişinde, KKTC ziyaretinin "çok başarılı" geçtiğini bildirdi. özal, açıklamaları sırasında Kıbrıs sorununun siyasi yönü üzerinde durdu, Türk tarafının uzlaşmak için her türlü çabayı göstermesine karşılık, Rumların "yaygara kopararak" ve "şamata yaparak" sertleştiklerini belirttikten sonra, müzakere masasına oturtmak için Kıbnslı Rumlara "hâlâ ricada" bulunan çevrelere seslendi. özal, isim vermemekle birlikte büyük ölçüde ABD'ye gönderdiği tahmin edilen bu mesajında Türk tarafının BM Genel Sekreteri'nin mart belgesinin çerçevesi dışına çıkmayacağını hissettirerek "Genel sekrclerin teklifi hâlâ masadadır. Bu tekliflcri. uınil edelim Rumlar olduğu gibi kabul ederler ve manalı müzakereler başlar. Bundan sonraki sorumluluk Rumlara aittir" dedi. RUMLARIN YANINDAN AYRILMAK İSTEMEYENLER Turgut özal'a yöneltilen sorulardan biri de KKTC liderliğinin Rumların son belgeyi reddetmesinden sonra yeni bir "egzersize" girip girmeyeceği oldu. Özal, bu soruya yanıtında da "Bir türlü Rum tarafının yanından ayrılmak istemeyen çevreler"in varlığına dikkat çekerek şunları söyledi: "Bize göre Rumlar esasen bu belgeyi reddetmişlerdir. Oysa bu çevreler ''Belge reddedilmedi, biraz daha bekleyelim. Biz onları ikaz ederiz' gibi hareketlerde bıılunııyorlar. IJmit edelim, onlar haklı çıkarlar. Eğer bu belge kabul edilmezse, beniın KKTC yetkilileri ile temaslarundan aldıgım izlenim, bir başka çözüm şeklinin mumkün olmadığıdır. Bir üçüncü paket imkân dahilinde görülmemektedir. Biz de aynı kanaatteyiz." özal, ziyaretini "akılsızca" ve "esef verici" olarak nitelendiren çevrelerin (ABD ve BM Genel Sekreterliği) çıkışlarını nasıl karşıladığı sorulduğunda da, "Bu bir orkestradır, bu orkestraya aldırmayın. önce ABD'de bir hanımla başladı (ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Ridgeway), sonra BM Genel Sekreterinin sözcüsü katıldı. Son olarak da Avrupa Konseyi Başkanı lstanbul'da bizim misafirimiz olduğu halde iştirak etti. Bunların söylediği hep birbirine benzer. Onlara şunu söyleyeyim: Ben KKTC'nin davetlisiyim. Kipriyanu, beni davet etse bile oraya gitmem" yanıtını verdi. Turgut Özal, bir soru üzerine de kısa dönemde KKTC'nin tanınmasına öncelik vermediklerini bildirdi, "Bizim için şu anda acele bir tanınma önemli degildir" dedi. Özal bununla birlikte "Her şeyin bir zamanı vardır, zamanı gelince o da olur" diyerek KKTC'nin tanınmasına "uzun dönemli bir yaklaşım içinde" baktığını ortaya koydu. özal, "önemli olan iki topluınun eşitligidir" diyerek, ABD ve BM Genel Sekreterliği'ne dönük eleştiriler içeren şu açıklamayı yaptı: "Benim ziyaretime karşı çıkan beyanatlara baktıgınız zaman bunların kafasında hâlâ iki lopluın eşit degildir intibaı vardır. Yani bu adanın bütün hâkimi Rum tarafıdır. Onlardan izin almadan adaya gidemezsiniz gibi birtakım saçmalıklar yapmaktadırlar. Dünya bunu anlayıncaya kadar da bu meselenin çözüm yolunun mümkün olmadığı kanaatindeyiz." Başbakan özal, bir soru üzerine KKTC'de para basımı ve Maraş'ın açılması konularının görüşmelerde ele alınmadığını kaydetti. "Ancak bu sözünü ettiginiz konular ileride konuşulmaz anlamına gelmez" diyerek Türk tarafının geleceğe dönük olarak para basımı ve Maraş'ın açılması kartlarını elinde tuttuğunu hissettirdi. özal, bir başka soru üzerine de Kıbrıs sorununun Türkiye ile Yunanistan arasında değil, adadaki iki taraf arasında çözüme kavuşturulması gerektiğini bildirdi. Bu sırada gazetecilere ay rılan sıraların en önünde oturan ünlü işadamı Sakıp Sabancı "Sayın Başbakan ben de bir soru sormak istiyorum" diyerek söz istedi. özal'ın gülerek "Buyrun Sayın Sabancı" diye söz vermesinden sonra Sabancı ayağa kalkarak kendine özgü şivesiyle Kıbrıs sorusuna ilişkin uzun bir analiz yaptı. Rumları "çatıdaki hırsız" olarak niteledikten sonra "Acaba biz bu yaygaracı hırsıza gereğinden fazla önem mi veriyoruz" diye sordu. SabancıL nın basın toplantısını renklendiren bu sorusu üzerine özal "Biz nasıl yaygaracı Yunanistan'a önem vermiyorsak, Kıbnslı Turkler de aynı şekilde yaygaracı olan Rumlara önem vermemelidirler" dedi. Özal'ın açıklamaları sırasında koalisyon ortağı Toplumcu Kurtuluş Partisi'nin itiraz ettiği ekonomik önlemler paketinin yeniden gözden geçirileceği ortaya çıktı. özal, "önlemleri bir kez daha gözden geçirecegiz. Zannediyorum, 1015 gün içinde son şekli veririz. Ve uygulamaya baslarız" dedi. özal'a yöneltilen sorulardan biri de "Kıbns Türk halkını daha zor günler mi bekliyor?" şeklinde oldu. özal, bu soruya yanıtında parti ismi belirtmeİcsizin, radikal sol çizgideki Cumhuriyetçi Türk.Partisi Genel Başkanı Özker Özgür'Un önceki gün ekonomik paket konusunda kendisine bir metin halinde ilettiği karşı görüşleri kastederek "Ben bu muhterem parti başkanına, sizin bu söyledikleriniz 1 ıırkiyede de söylendi. Bunlar ideolojik görüşlerdir, karşıhğını verdim" şeklinde konuştu. Ozal, sözlerine şöyle devam etti: "Ben bir ekonomist olarak Kıbrıs'ın nasıl kalkınacagını iyi biliyorum. Türkiye'deki aynı model olmaz. Benzer bir model olabilir. Biz Türkiye'de çalışmadan para kazanmanın yollarını kapattık. Aynı şeyin burada da olması lazım. Çalışan kazansın. Türk halkı 1980'den sonra büyük bir gayrel içine girmtştir. Bizim kanaatimiz, Kıbrıs'ta da sorunların çözümü için başka bir yol yoktur." özal ve beraberindekiler, saat 16.00'da Ankara'ya döndü. özal, Esenboğa Havaalanı'nda düzenlediği basın toplantısında KKTC'deki temaslarından memnun olduğunu söyledi ve "KKTC'ye benim gitmemi kimse eleştiremez, kimsenin eleştirmeye, Özal bureya gitmemelidir, demeye hakkı yoktur" dedi. Daha sonra ANAP MKYK toplantısına katılan özal, gece 21.00 sıralarında uçakla lstanbul'a geçti ve Harbiye Orduevi'nde ABDli parlamenterlerle bir süre görüştü. Başbakan Turgut özal, Romanya ve Kıbrıs'tan sonra bugün de Tekirdağ, Edirne, Eskişehir ve Bursa illerini kapsayan 4 günlük bir geziye çıkıyor. özal, Edirne'de Kırkpınar güreşlerini izleyecek. Denktaş, BM Genel SekreterVni köşeye sıkıştırdı Denktaş 'ın, alınan önlemin yol açacağı diplomatik hareketliliğin ardından, dün başlayan katı uygulamayı kaldırmayacağı, bu şekilde BM ve üçüncü ülkeleri, KKTC karşısındaki tutumlarında önemli ölçüde gerileteceği tahmin edilebilir. SEDAT ERGİN LEFKOŞE KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş tarafından BM sözcüsünün "KKTC'nin hukuk dışı olduğu", dolayısıyla "özal'ın burayı ziyaret edemeyeceği" yolundaki açıklamasına misilleme olarak alınan karar, bağımsızlık ilanı sonrasında Türk ve Rum kesimleri arasında köprülerin atılması yönünde atılan "en dramatik" adımı gösteriyor. Bu karardan sonra federasyon kapısının açık tutulmasına karşılık, adadaki iki kesimi bağlayan pamuktan ipliğin biraz daha inceldiği söylenebilir. Kararın siyasi sonuçlarını değerlendirebilmelc için önce kısaca eski uygulamaya bir göz atmakta yarar var. Düne kadar süren uygulamada, Kıbrıs Rum yönetiminde görev yapan dıplomatlarla BM Barış Gücü'ne bağlı askerler, KKTC makamlannın iznini almadan kuzeye serbestçe geçebilmekteydiler. Kararın katı bir biçimde uygulanması halinde Rum kesimindeki görevli diplomailar, KKTC'ye Rum kesiminden giriş yapamayacaklar ve KKTC'ye gidebilmek için hava ya da deniz yolunu kullanmak zorunda kalacaklar. Kararın bu şekilde uzun dönemli uygulanması halinde, meşru hükümet olarak KRY'yi (Kıbrıs Rum Yönetimi) tanıyan ulkelerin KKTC'de de temsil büroları açmak zorunda kalabilecekleri düşünülebilir. Eskiden iki taraf arasında serbestçe dolaşan BM Barış Gücü de KKTC ile Rum yönetimi arasında bölünmek durumunda kalacak. En azından BM Barış Gücü'nün hareket serbestisi büyük ölçüde daralacak. Söz konusu karar yumuşatılarak uygulandığında ise, gerek diplomatlar gerek BM Barış Gücü'ne mensup askerler, Rum kesiminden KKTC'ye eskisi gibi ellerini kollarını sallayarak değil, başvuru formu doldurup KKTC makamlarının izniyle KKTC topraklarına geçebilecekler. KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş'ın, alınan önlemin yol açacağı diplomatik hareketliliğin ardından dün başlayan katı uygulamayı kaldırmayacağı, bu şekilde BM ve üçüncü ülkeleri, KKTC karşısındaki tutumlarında önemli ölçüde gerileteceği tahmin edilebilir. Buradaki resmi çevrelerden alınan bilgilerin ışığında, kararın uluslararası politikaya dönük siyasi sonuçları şöyle özetlenebilir: 1. Sınır kapılarının kapatılması kararı, ilk aşamada BM sözcüsünün açıklamasının gerek Ankara, gerek KKTC'de yarattığı "infial"in bir sonucu olarak beliriyor. Sözcünün açıklamasının, BM Genel Sekreteri tarafından resmen geri ahnmaması, konuyu Ankara ve KKTC'de bir "gurur meselesi"ne dönüştürmüştü. Yapılan misillemeyle BM Genel Sekreteri Per'ez de Cuellar'ın Türk tarafına göre bu "talihsiz" tutumuna en "sert" ve en etkili karşılık verilmiş olunuyor. 2. Denktaş'ın dünkü açıklaması satır aralarıyla okunduğunda, alınan önlemle, özal'ın ziyaretine karşı çıkan ve dolayısıyla ABD'ye de bir KKTC gerçeği bulunduğu ve bunun yok sayılamayacağı mesajı verilmiş oluyor ve bu mesajın verildiği görülüyor. Karar, bu çerçevede KKTC'yi yok sayan çevrelere KKTC'nin varlıgını en etkili bir biçimde göstermeyi amaçlıyor. 3. Denktaş, bu kararla, ustaca bir diplomatjk manevraya girişerek BM Genel Sekreteri'ni köşeye sıkıştırmış oluyor. Şöyle ki: BM'nin adada insancıl konularda gördüğü hizmetlerin düzenlenebilmesi için, BM Genel Sekreterliği'ni KKTC ile bir anlaşma yapmaya zorluyor. Birleşmiş Milletler'in bugüne kadar KKTC ile hiçbir resmi anlaşma yapmadığı hatırlandığında, Denktaş, bu baskı aracını kullanarak BM'yi KKTC'ye Kıbrıs Rum yönetimi ile eşit davranmaya zorluyor. Böylelikle BM sözcüsünün açıklaması nedeniyle KKTC'nin uğradığı zemin kaybını telafi etmek istiyor. Denktaş, barış girişimlerinde tarafları eşit bir statüye oturtan BM Genel Sekreteri nezdinde "eşitligi pekiştirmek", KKTC'nin ayrı bir varlık olduğunu tescil ettirmeyi amaçlıyor. 4 Alınan önlemle prestiji "yaralanan" BM Genel Sekreteri Pere^ de Cuellar, ortaya çıkan duruma seyirci kalamayacağı için, en azından (BM Barış Gücü'nün gelecegi konusunda) ister istemez Denktaş'la diyaloğa girmek zorunda kalacak. Bu takdirde Denktaş, BM Genel Sekreteri'nin karşısına güçlü bir müzakere pozisyonunda çıkacak. Başka bir deyişle Denktaş, BM Genel Sekreteri ve ABD gibi Kıbrıs sorunuyla ilgili ülkeler karşısında güçlü bir pazarlık kartı edinmiş bulunuyor. 5 Kararın en ilginç yönü, uygulamanın süreci konusunda hiçbir ipucu verilmemiş olması, ancak dün görUştüğUmüz Denktaş'a yakın bir kaynak, "yeni durumlara göre kararın gözden geçirilebilecegini" söyledi. Bu sözlerden BM Genel Sekreteri'nin özal'ın ziyareti konusunda yaptığı "hata"yı tamir etmesi durumunda, kararın belli ölçülerde yumuşatılabilecği anlaşılıyor. Denktaş, BM Genel Sekreteri'ne istediği gibi geri adım attırabildiği takdirde, manevradan Türk tarafı kazançlı çıkacak. Denktaş, BM sözcüsü ve ABD Dışişleri Bakanlığı'nın yaptığı son çıkışlann, KKTC açısından yarattığı olumsuzluğu tersine çevirmeyi amaçlıyor. Bunu yapabildiği takdirde, elindeki ipleri sağlamlaştırmış olacak. "Kıbrıs için girişimde bulunnuık niyetinde değitiz" Kıbrıs Rum lideri Kipriyanu'nun Paris'teki temaslanmn ardından açıklama yapan Fransız Dışişleri, "BM Genel Sekreteriyle rekabet etmek niyetinde olmadıklarınt" söyledi. Fransa, Rum kesimiyle temaslarını özetledi: KKTC kapdarı (Haştarafı 1. Sayfada) mü ise Güney Kıbrıs'tan geliyor. Rauf Denktaş'ın Başbakan Turgut özal'ın KKTC'den ayrılmasından hemen sonra Geçitkale Havaalanı'nda yaptığı ve Bayrak Radyo ve TV'sinden canlı olarak yayımlanan açıklaması şöyle: "Özal'ın davetlimiz olarak KKTC'yi ziyareti nedeniyle Rum tarafı Ledra Palas barikatını kapatmıştır. Bu gayri insani ve gayri ahlaki tutum sadecı* bu şekilde kalmamış, Rum idaresinin, yüzde yüz ırkçı bir idare dedigimiz Rum idaresinin girişimleriyle bazı makamlur ve hııkümetlcr de Sayın Özal'ın gayel normal addedilmcsi gereken ziyaretini eleştirmişler, kabul edemeyecegimiz sözier sarfetmişlerdir. Görüyoruz ki hâlâ Kıbrıs'ta bir meşnı hükümet vardır hikâyesiyle bazı makaınlar ve hükümetler gerçekleri görmezlikten gelmektedirler. Özellikle BM sözcüsünün yaptığı hatanın halledilmesi için girişimlerde bulunduk. Sayın özal geldikten sonra bu girişimlerimizi devam ettirdik ve Sayın Holger'e, Sayın Özal adadan ayrıldığı an, hükümetimizin bu konuda devletimizin ve misafirimizin prestijini korumak için alacağı bazı tedbirler olacagını duyurmuştuk. Kendisinden tatminkâr bir izahal istemiştik. Bu ana kadar böyle bir izahat gelmemiştir. Bu nedenle dünyaya ve ilgili makamlara, hududun her iki tarafında da giriş ve çıkış kapılannı aynı etkiyle kontrol hakkına sahip meşru bir idare bulunduğunu göstermek mecburiyetindeyiz. Bu nedenle bu andan itibaren (saat 15) giriş çıkış kapılarımız kapatılmıştır. Bu konuda daha detaylı bilgi bir kararname şeklinde lıukümetçe kısa bir süre içinde yayımlanacaktır. BM'nin insani konularda yaptığı hizmetler vardır. Bunların yapılabilmesi için BM makamlarının KKTC ile bir araya gelerek bir anlaşma yapması ve bir durum muhasebesine gitmesi gerekmektedir. Bu nedenle ben şimdilik bu anda bu kadarını söylüyorum. Büyük bir terbiyesizlikle büyük bir anormal heyecan gösterisinde, yapay bir heyecan gösterisinde bulunanlara iki gündür ses çıkarmayanlar, Türkiye'yi, bizi, tüm halkımızı, özgürlügü için bunca fedakârlık yapmış olan Kıbrıs Adası'nın bağımsızlığını fedakârlıklarıyla korumuş olan, toplu mezarlarda inleyen insanlanmn acısını sinesine çekerek barış aramakta olan insanlarımız adına bu tedbiri almak mecburiyetinde kalmamız, ve şimdi bu yetkisini kullanan KKTC'ye ses çıkartmayacaklar, anlayış gösterecekler ve böylelikle Rumlara Kıbrıs'ta bir Türk varlıgının mevcutiyetini ve eşitliğini göstermek suretiyle barış yollarının lıkanmasını engelleyeceklerdir.'' Kıbrıs Türk kesimine giriş ve çıkışlann yasaklanması ile ilgili Bakanlar Kurulu kararnamesinin gerekçesinde, sahte Rum ve Yunan politikasının etkisinde kalarak Kıbrıs'ta iki eşit devlet bulunduğu gerçeğini görmezlikten gelen dünyanın, bu davranışının üzüntüyle karşılandığı belirtildi ve Rum tarafının Kıbrıs'ın tümünü temsil edemeyeceği gerçeğini vurgulamak ve dünyaya duyurmak üzere bu kararın alındığı belirtildi. SABETAY VAROL PARİS Kıbns Rum lideri Kipriyanu'nun Fransa Devlet Başkanı MHterrand ve Başbakan Chlrac'la perşembe günü yaptığı gorüşmeden sonra Ankara'nın Fransız Dışişleri'nden bu görüşmeler hakkında bilgi isteyeceği oğrenildi. Türkiye'nin Paris Büyükelçiliği'nden alınan habere görc, büyükelçilik müstesarı, önümüzdeki hafta içinde Fransa Dışişleri BakanlığVna giderck hem Kipriyanu'nun temasları hakkında bilgi isteyecek, hem de Başbakan Turgut Özal'ın KKTC ziyareti konusunda Türkiye'nin görüşlerini dile getirecek. Büyükelçilik müsteşarının, BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs konusundaki girişimleriyle ilgili gelişmeler hakkında da görüşeceği bildirildi. Kipriyanu'nun carşamba günü başlayan Paris ziyaretinden önce Fransız Dışişleri Sözcüsü, Turgut Özal'ın Kıbns ziyaretini dolayli biçimde kınamıştı. Kıbrıs Rum yönctiminin Paris'teki büyükelçiliği, Fransa'nın bu dolayiı kınamasının, Kipriyanu yönetimi tarafından yumuşak bulunduğunu belirtti. Elçilik basın atasesi, Fransa'nın bu son tutumunu gerek ABD gibi diğer Batılı Ulkelerin tutumuyla, gerekse Fransa'nın bundan önceki tutumlarıyla kıyaslandığında "Türkiye'yi öfkelendirmeyecek" düzeyde tutulduğunu belirtti. Lefkoşe yönetiminin Paris BUyUkelçiliğt, Fransa'nın Kıbrıs konusundaki politikasında bir değişiklik olmadığı hakkında daha önce Paris tarafından Atina ve Kıbrıs Rum yönetimine verilen güvencelerin Kipriyanu'nun gezisi sonunda somutluk kazandığını sözlerine ekledi. Basın ataşesi, Kipriyanu'nun bu konudaki endişelerinin gezi sonunda ortadan kalktığını söyledi. Fransa'nın Kıbrıs politikasında yeni bir gelişme olmadığı, Fransız Dışişleri Bakanhğı tarafından da tekrarlandı. Fransız Dışişleri Bakanhğı, Başbakan Jacques Chirac'ın Fransa'nın Kıbrıs sorununa çözüm bulunması için yapılan çalışınalara katkıda bulunmaya hazır olduğu sözlerinin ardında, "Fransa'nın somut bir girişiminln aranıp aranmayacagı" şeklindeki sorumuzu da sözcü, "Fransa, Birlesmiş Milletler Genel Sekreteri ile rekabet etmek niyetinde degildir. Eğer Fransa'nın yararı olacaksa elinden geleni yapmaktan kaçınmayacaktır, anlamında söylenmiştir" karşıhğını verdi. Spiros Kipriyanu, Chirac'la perşembe günü yaptığı görüşmede, Fransa Başbakanı'na, BM Genel Sekreteri'nin girişimlerinin çıkmaza girdiğini söylemişti. Başbakanlık Sarayı cıkışında Jacques Chirac, Kıbrıs sorununa çözüm bulunması için insan hakları ve halkların kaderlerini tayin hakkı ilkelerine uyulması gerektiğini söylemekle birlikte, BM Genel Sekreteri'nin girişimlerini destekleme yönündeki Fransız politikasını tekrarlamaktan kaçmmıştı. Chirac tarafından dikkatle seçilerek sarfedilen iki Ulkeden insan hakları, Kıbrıs Rumlarına; buna karşılık halkların kaderlerini tayin hakkı, Kıbrıs Türklerine hoş görünme amacı taşıyordu. Tüm gözlemciler, Fransa'nın Kipriyanu'nun ziyareti sırasında dikkatli bir Uslup takınarak, dengeli bir tavır almaya calıştığı konusunda fikir birliği ediyorlar. Fransa'nın Kıbrıs konusunda şimdiye kadarki tutumunu sürdüuceği, bundan sonra Türkiye'yi rahatsız edecek girişimlerden de kaçınacağı kanısı yaygmlık ktzanıyor. Denktaş'tan Jungb, ağır tepki LEFKOŞE (Cumhuriyet) KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı Louis Jung 'ınKıbns meselesiyle ilgili çıkışının, Kıbns meselesini bilmediğinin kanıtı olduğunu söyledi. "Bir meseleyi bilmeyen bir kişinin meseleye ilişkin görüş belirtmesini, bir doktorun hastayı görmedcn hastanın kötüliigiinü arzu eden komşusundan aldıgı yanlış bilgiyle teşhis koyarak reçete yazmasına" benzeten Cumhurbaşkanı, "Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin hür fikirli, vicdanlı, tarafsız insanlardan oluştuğu sürece etkin bir kuruluş olabilecegine" işaret etti. Başkanın Kıbrıs'ta 1963'ten bu yana Rumların Türklere yaptıklarını bilmediğini vurgulayan Denktaş, "Bilmiş olsaydı bu şekilde konuşmaz, çizmeleriyle agzımıza girmeye çalışmaz, 1963'ten bu yana bizi yok etmek isteyen Rum idaresini dinleyerek böyle zehirli reçcte yazmazdı" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle